Sosyal Bilimler Enstitüsü / Social Sciences Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1394
Browse
Item Avrupa insan hakları sözleşmesi çerçevesinde özgürlük ve güvenlik hakkı 18. madde ile bağlantılı olarak ihlali(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2024) Belibağlı, Semih; Doğru, DeryaÖzgürlük ve güvenlik hakkı, esasında, kişilerin, diğer temel hak ve özgürlüklerini kullanabilmesinin teminatı olarak ifade edilebilir. Zira, kişilerin fiziki olarak hareket edebilme serbestinin kısıtlanmış olması halinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaları da etkilenmiş olacaktır. İnsan için bu denli öneme haiz olması nedeniyle, özgürlük ve güvenlik hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve ulusal yasalarda öngörülen sınırlama nedenlerinin dışında, başkaca amaçlarla keyfi olarak müdahalede bulunulması nedeniyle sıklıkla ihlal edilebilmektedir. Bu kapsamda, siyasi nitelikteki gizli amaçlar ile özellikle tutuklama tedbirine başvurmak suretiyle kişiler özgürlüğünden haksız olarak mahrum bırakılabilmektedir. Özgürlük ve güvenlik hakkı, 1215 yılından itibaren insan hakları belgelerinde yer almaya başlamış, sonrasında anayasalarda, uluslararası ve bölgesel sözleşmelerde de koruma altına alınmıştır. AİHS’in 5. maddesinde koruma altına alınan bu hakka yönelik müdahaleler bakımından keyfilik yasağı öngörülmüş ve sınırlandırma nedenleri de ayrıca tahdidi olarak düzenlenerek, ancak, sayılan bu nedenlerden birinin varlığı halinde kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılmasına müsaade edilmiştir. Dolayısıyla, bu nedenler dışında, kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılması halinde, artık hakkın kısıtlanmasında meşru amacın varlığından söz edilemeyecektir. Yine, ulusal mevzuatımızda da konuyla ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, bu kapsamda, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurularda yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialar bakımından verilmiş olan kararlar da mevcuttur. Haklara getirilecek kısıtlamaların ancak Sözleşme’de öngörülen meşru amaçlarla sınırlanabileceğine yönelik düzenlemeye ise, AİHS’in 18. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, ancak meşru amaçla mümkün olacaktır. Bu hükme rağmen, çalışmamızın konusu kapsamında, özgürlük ve güvenlik hakkının gizli amaçla kısıtlanmasına ilişkin karşılaşılan ihlaller, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında tartışılacak ve değerlendirilecektir. The right to liberty and security can, in essence, be expressed as the guarantee of the exercise of other fundamental rights and freedoms. This is because, if the physical freedom of movement is restricted, the enjoyment of other fundamental rights and freedoms will also be affected. Due to its importance for human beings, the right to liberty and security may frequently be violated by arbitrary interference for purposes other than the grounds for restriction stipulated in the European Convention on Human Rights and national laws. In this context, persons may be unjustly deprived of their liberty for ulterior purposes of a political nature, in particular by resorting to the measure of detention. The right to liberty and security has been enshrined in human rights instruments since 1215 and has subsequently been protected in constitutions, international and regional conventions. Article 5 of the ECHR stipulates the prohibition of arbitrariness with regard to interventions against this right, and the reasons for restriction are also regulated in a limited manner, and only in the presence of one of these reasons is it permissible to deprive persons of their liberty. Again, our national legislation also includes relevant regulations on the subject, and in this context, there are also decisions rendered in individual applications to the Constitutional Court in respect of allegations of violation of the right to liberty and security of person. Article 18 of the ECHR stipulates that restrictions on rights may be limited only for legitimate purposes provided for in the Convention. Accordingly, the restriction of fundamental rights and freedoms can only be possible for legitimate purposes. Despite this provision, within the scope of the subject matter of the study, the violations encountered in relation to the restriction of the right to liberty and security for secret purposes will be discussed and evaluated in the light of the decisions of the European Court of Human Rights.Item Avukatlık mesleki sorumluluk sigortası(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Mahmutoğulları, Serhal Nur; Başgül, MürselThe profession of law is an important mediator between the justice and the individual in terms of representing defense as a part of fair hearing and providing individuals to use their constitutional rights and liberties. If the lawyer causes any damage to his client or the person whom he renders a legal advice, he is confronted with action for damages. The insurance company liberates the lawyer from this liability. In the study, firstly, the place, the principles and field of application of liability insurance in the Turkish insurance law are examined. Especially there have been considerations about the application of theories that are associated with the determination of realization moment of the risk on professional liability insurance. The definition of the profession of law, the effects of the professional obligations to liability and the relationship between liability and the 'contract and tort relation' were introduced. The subject is also researched in terms of advocacy partnership with the changes that are made in the Law of Advocates which took its place in our country but which is hardly seen in enforcement.It would be useful to make lawful arrangements as soon as possible to make lawyers have the compulsory liability insurance in the beginning of their profession due to the possible compensation threats that can be caused from act of omission. To prevent the lawyer from tending to careless acts some arrangements can be done with precautions like; leaving some portion of the risk on the lawyer, in case of existing any disciplinary action premiums can be hold higher or making the lawyer to show reports to the bar or the insurance company about his professional acts in specific periods.Item Aydınlatmanın lezzet algısı üzerine etkisinin değerlendirilmesine yönelik deneysel çalışma(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kuş, Büşra Nur; Beyter, NurtenBu çalışmada duyular arası etkileşim konusu ele alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda duyular arası etkileşimin ne olduğu ve nasıl gerçekleştiği konusunda detaylı bir araştırma yapılmıştır. Ele alınan konu üzerine görme ve tatma duyularının birbirleriyle olan etkileşimleri incelenmiştir. Bu alanda yapılmış olan geçmiş çalışmalar ve birçok farklı kaynak incelenerek 2 farklı renk sıcaklığına sahip LED aydınlatma ve bir tatlı belirlenmiştir. Görme ve tatma duyularının algılamasında, kullanılması uygun olacağı düşünülen ısabella üzümlü cheesecake tatlısı seçilmiştir. Belirlenen LED aydınlatmalar ve tatlı ile bir duyusal analiz deneyi planlanmıştır. Çalışmada nicel araştırma kapsamında duyusal analiz yöntemi kullanılmıştır. Duyusal analizler iki farklı oturumda yapılmıştır. İki farklı oturumda da aynı tatlı sunulmuştur. Deney 22 Eylül 2023 tarihinde 11 kişilik eğitimli panelist gurubuna uygulanmıştır. Tadımlar esnasında panelistler ürün kriterlerine uygun olarak düzenlenmiş kalite derecelendirme formu kullanmışlardır. Bu çalışmanın amacı restoranlarda kullanılan aydınlatma sistemlerinin ve kullanılan ışığın renk sıcaklığının, insanlarda lezzet algısını etkileyip etkilememesinin belirlenmesi ve eğer etkiliyorsa bu etkinin düzeyini belirlemektir. Çalışma sonucunda 3500K (sarı ışık) LED aydınlatma ve 6500K (beyaz ışık) LED aydınlatma kullanılan oturumlar arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık tespit edilememiştir (p > 0,05). In this study, the subject of intersensory interaction is discussed. For this purpose, a detailed research was conducted on what intersensory interaction is and how it is realised. The interactions of the senses of sight and taste with each other were examined. LED lighting with 2 different colour temperatures and a dessert were determined by examining past studies and many different sources in this field. Isabella grape cheesecake dessert, which is thought to be suitable for use in the perception of the senses of sight and taste, was selected. A sensory analysis experiment was planned with the LED lighting and dessert. Sensory analysis method was used in the study within the scope of quantitative research. Sensory analyses were conducted in two different sessions. The same dessert was served in two different sessions. The experiment was applied to a group of 11 trained panelists on 22 September 2023. During the tastings, the panellists used a quality rating form arranged in accordance with the product criteria. The aim of this study is to determine whether the lighting systems used in restaurants and the colour temperature of the light used affect the perception of taste in humans, and if so, to determine the level of this effect. As a result of the study, no statistically significant difference was found between the sessions using 3500K (yellow light) LED lighting and 6500K (white light) LED lighting (p > 0,05).Item Bağımlılık kişilik özellikleri ile ebeveyn duygusal erişebilirliği ve helikopter ebevyn tutumu ilişkisinde kişilerarası ilişki boyutlarının aracı rolü(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Erkan, Ezgi; Güven, EsraBu çalışmada, katılımcıların erken dönem yaşantılarında helikopter ebeveyn tutumlarına maruz kalma ve ebeveynlerine duygusal olarak erişebilme düzeyleri ile erişkin dönem bağımlı kişilik özellikleri arasındaki ilişkide kişilerarası ilişki boyutlarının aracı rolünün sınanması amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini, farklı illerde yaşayan, 20- 55 yaş arası, 127 kadın ve 75 erkek olmak üzere 202 bireyden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama amacıyla Demografik Bilgi Formu, Kişilik İnanç Ölçeği Kısa Formu, Algılanan Helikopter Ebeveyn Ölçeği, Ebeveyn Duygusal Erişilebilirlik Ölçeği, Kişilerarası İlişki Boyutlarını Ölçeği kullanılmıştır. Önerilen model Yapısal Eşitlik Modeli (YEM) aracılığıyla test edilmiştir. Araştırma bulguları, bağımlı kişilik özelliklerinin, kişilerarası ilişki boyutlarında empati dışında tüm değişkenlerle istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki içinde olduğunu göstermektedir. Bağımlı kişilik özellikleri ile onay bağımlılığı ve algılanan helikopter ebeveyn tutumları arasında istatistiksel olarak pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Diğer bir yandan bağımlı kişilik özellikleri ile başkalarına güven, duygu farkındalığı ve ebeveyn duygusal erişilebilirliği arasında istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak, helikopter ebeveyn düzeyinin artması ve ebeveyn duygusal erişilebilirliği düzeyleri azalması onay bağımlılığını arttırmaktayken başkalarına güven ve duygu farkındalığı düzeylerini azalmaktadır. Erken dönem yaşantılarda müdahaleci ve eleştirel yaklaşım ile karakterize helikopter ebeveyn tutumları ve katılımcıların ebeveynlerine duygusal olarak erişebilme düzeylerinden kişiler arası ilişki boyutları üzerinden giden bu yol da bağımlı kişilik özelliklerini artmaktadır. In this study, it is aimed to test as a mediating role of the interpersonal relationship dimensions which are approval dependence, empathy, misting others, and emotional awareness in the relationship between dependent personality traits and being exposed to helicopter parent attitudes in early life and having emotionally available parent in early life. The sample of the study consisted of 202 individuals; 127 females and 75 males, between the ages of 20 and 55, living in different states. Demographic Information Form, Personality Belief Scale Short Form, Helicopter Parent Attitudes Scale, Parental Emotional Avalability Scale, Scale of Dimensions of Interpersonal Relationship Dimensions Scale were used for data collection. The proposed model was tested through the Structural Equation Model (SEM). The findings of the study show that dependency personality traits have a statistically significant relationship with all dimensions of interpersonal relationship except the dimension of the empathy. A statistically positive correlation was found between dependent personality traits and approval dependence and perceived helicopter parent. On the other hand, there was a statistically significant negative correlation between dependent personality traits, trust to others, emotion awareness and parental emotional avalability. There was no statistically significant relationship between dependent personality traits and empathy. As a result, increasing level of helicopter parent attitudes and decreasing level of emotional availability to parent increase the dependency of approval while decreasing misting others and emotional awareness. This relationship are increasing dependent personality traits.Item Bağımsız denetim firmalarının kanıt toplamada istatistiği örnekleme yönetiminin kullanması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Garip Ünal, Arzu; Sevilengül, OrhanBu çalışmada Türkiye’de bağımsız denetim yapan firmaların, denetim çalışmaları sırasında görüşlerine dayanak oluşturacak kanıtları toplarken, Bağımsız Denetimde Örnekleme (BDS530) Standardında yer alan İstatistiki Örnekleme yöntemini ne ölçüde kullandıklarına ve istatistiki örneklemeyi yöntemini kullanan firmaların bunu hangi metodolojiler ile gerçekleştirdiğine ilişkin yüz yüze görüşülerek ön araştırma yapılmıştır. Bu görüşmeler anket sorularına zemin oluşturmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda bağımsız denetim firmalarının hangi kanıt toplama tekniklerini uygularken istatistiki örnekleme yöntemini kullandığı, bu doğrultuda istatistiki örnekleme yöntemini kullanan firmaların bu yöntemin avantajlarının neler olduğu ve istatistiki olmayan (iradi)örnekleme yönteminin dezavantajlarının neler olduğu hakkında bir görüşe varabilmek için anket soruları hazırlanmıştır. Anket Türkiye’de yer alan yüz kırk altı bağımsız denetim firmasına gönderilip, firmalardan cevaplandırılması istenmiştir. Toplamda gönderilen anketlerden otuz altı tanesine cevap alınmış olup, bu firmaların beş tanesi Türkiye’de faaliyet gösteren ilk beş büyük firmaya aittir. Değerlendirme yapılırken ankete katılan firmalar; çalışan sayısı, denetçi sayısı vb. ölçütlere bakılarak ilk beş büyük firma ve diğer firmalar şeklinde ayrıma tabi tutulmuş olup öncelikle ayrı ayrı değerlendirilmiş ve daha sonra tüm firmalar birlikte değerlendirilerek nihai sonuca ulaşılmıştır. Araştırma teknikleri literatüründe, tanımlayıcı araştırmalarda örnek çapı küçükse, ana kitlenin yüzde yirmisine ulaşmanın yeterli olduğu genel kabul görmektedir. Bu çalışmada ulaşılan firmaların sayısı %24,7’sine ulaşılmış olup, elde edilen sonuçların geneli yansıttığı düşünülmektedir. Anketimizde daha büyük ölçekle yola çıkamamamızın nedeni sektörde buna yönelik değişkenlerin tam manasıyla tespit edilememiş olması olabilir. Yeni değişkenler sorgulanıp eklenerek, daha fazla ve daha sağlam bir ölçekle yola çıkılarak yapılacak çalışmanın ileride daha faydalı olacağı düşünülmekte, bu çalışmanın da ilerideki bu çalışmalara kaynak oluşturması umut edilmektedir. This paper examine that companies in Turkey which makes independent auditing while they collect evidence based on auditing in terms of how companies use statistical sampling and when companies use statistical sampling which methods are used according to the standardization of independent auditing sampling (BDS530) of Turkey Auditing Standardizations by using interview methods. Also a questionnaire is prepared to hold a view about which collecting evidence techniques are used with statistical sampling by independent auditing companies, in this manner, do companies which uses statistical sampling know advantages of statistical sampling and disadvantages of non-statistical sampling. The questionnaire is conducted to 146 independent auditing companies in Turkey. 36 companies responded to questionnaire and 5 of them are biggest companies which operate in Turkey. During assessment, firstly in order to discriminate companies as biggest ones and others, numbers of personnel, number of auditor and etc. are considered, then all of them are assessed together due to reach conclusions. Research methods emphasize that if sample is not wide, it is enough to reach 20 % of population in descriptive researches. Thus it can be said that 24.7% of population which are companies represent overall according to result of study.Item Bağımsız denetim standartları içinde yer alan "bağımsız denetimin planlanması ve yürütülmesinde önemlilik"(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016) Haberal, Zehra; Akdoğan, NalanFinansal tabloların bütün önemli yönleriyle uluslararası finansal raporlama standartları ve bazı işletmeler için de TDMS çerçevesinde hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin olarak yürütülen bağımsız denetim sürecinde, genel olarak eksiklik ve hataların ayrı ayrı ya da toplu olarak finansal tablo kullanıcılarının yorumlarını ve bu yorumlarına dayanarak alacakları kararları etkileyecek düzeyde olması önemlilik olarak ifade edilmektedir. Bu bağlamda, denetçiden beklenen en önemli beklenti denetim riskini en düşük seviyeye indirmesi ve işletme ile ilgili olası hataları ortaya çıkartmasıdır. Bağımsız Denetim Standartları içinde yer alan “Bağımsız Denetimin Planlanması ve Yürütülmesinde Önemlilik’’ başlıklı Bağımsız Denetim Standardı 320 (BDS 320) ile ‘’Bağımsız Denetimin Yürütülmesi Sırasında Belirlenen Yanlışlıkların Değerlendirilmesi’’ başlıklı Bağımsız Denetim Standardı 450 (BDS 450) önemlilik konusunun temel düzenleyicileridir. BDS 320 önemliliğe ilişkin olarak işletmenin içinde bulunduğu sektörlere göre değişebilecek kıyaslama noktalarına değinmekle birlikte, standart bir hesaplama önermemekte ve uygulamada denetçilerin mesleki kanaatine göre farklı değerlendirmelerle önemlilik düzeyini hesaplamaktadırlar. Bu çalışmada bağımsız denetimde önemlilik konusunun teorik çerçevesi ve uygulamada esas alınan temel ölçütler ortaya konulduktan sonra, önemlilik seviyesinin belirlenmesinde izlenebilecek yöntemler hakkındaki görüşlerimiz açıklanacaktır. Çalışmamızın son bölümünde bazı denetim firmaları ile gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde önemlilik seviyesi ve bunun denetim sırasında ne derece uygulandığına ilişkin görüşleri hakkında bilgi edinilmeye çalışılacaktır. In the unaffiliated controlling process of preparing the financial tables including all the essential parts ;whether they were prepared within the frame of international financial reporting standarts or some of the operations were worked out within the scoup of TDMS,generally the defects and the errors seperately or collectively effecting the comments of financial table users and being at the level of influencing at the point of making decision based upon these comments is stated as the materiality.Concordantly,the most significant points expected from a supervisor are to decrease the supervision risk to the lowest point and to reveal the possible faults related with the business. The Path-Independent Supervision Standart 320 (PSS 320)which is included in Path-Independent Supervision Standart and also titled as ‘Importance in Independent Audit Scheduling and Implementation and The Path-Independent Supervision Standart 450 (PSS 450)entitled as ‘The Assessment of Mistakes During The Advancing of Path-Independent Supervision are the fundamental regulators of momentousness issue.Despite the fact that PSS 320relating to materiality ,together with mentioning to the benchmarking points of the sectors that the foundation takes place ,it does not advice a standart calculation and it computes the materiality level with diversified evaluations according to the supervisors’ occupational opinions in practice. In this study,after the theoretical frame of the materiality in path-independent supervision and the principal criterions based upon in application are presented,our opinions about the proceedings that can be pursued about assigning the materiality level .(1) In the last part of our study,as a result of the cooperative researches with some supervision foundations ,it is going to be taken some information about the materiality level and to what extend this is applied .Item Bağımsız denetimde finansal tablolar hesap grupları düzeyinde risk olarak değerlendirilmiş hususlara karşı uygulanacak müteakip denetim prosedürlerini üzerine bir uygulama(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Yörübulut, Ömer Salim; Dengiz, BernaKüreselleşmenin etkisi ile ticari hayatta ortadan kalkan sınırlar ve teknolojik anlamda yaşanan hızlı gelişmeler neticesinde, farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren şirketler açısından, faaliyetlerin çıktısı niteliğindeki finansal tabloların şeffaflığı, doğruluğu son derece önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir. Finansal tabloların tüm paydaşlar tarafından anlaşılması ve küresel anlamda kabul görmüş standartlar ile paralellik göstermesi günümüz şirketleri açısından en önemli hususlardan biridir. Bu noktada, bağımsız denetim faaliyetlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bağımsız denetim, finansal tablo ve eklerinin, genel kabul görmüş raporlama standartlarına uygunluğunu ve doğruluğunu denetleyen, denetim standartları kapsamındaki tekniklerin uygulanması sureti ile şirketlerin kayıt ve belgelerini inceleyen bir süreçtir. Bu çalışmada, bağımsız denetim süreçlerinde risklerin ortaya konulması ve değerlendirilmesine yönelik olarak maddi doğrulama prosedürlerine yönelik uygulama yapılmıştır. Bu örnek uygulama sayesinde bağımsız denetim sektörüne yeni başlayan veya başlayacak olan kişilere, denetim sürecinde belirlenen risklere karşı uygulanabilecek maddi doğrulama prosedürleri ve uygulamaları hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. As a result of the borders disappearing in commercial life with the effect of globalization and rapid technological developments, the transparency and accuracy of the financial statements, which are the output of their activities, are considered as an extremely important issue for companies operating in different geographies. The understanding of financial statements by all stakeholders and their parallelism with globally accepted standards is one of the most important issues for today's companies. At this point, the importance of independent audit activities emerges. Independent auditing is a process that checks the compliance and accuracy of financial statements and their annexes with generally accepted reporting standards, and examines the records and documents of companies by applying the techniques within the scope of auditing standards. In this study, an application has been made for the subsequent audit procedures to reveal and evaluate the risks in the independent audit processes. Thanks to this sample application, it has been tried to give information about the substantive procedures and practices that can be applied against the risks determined during the audit process, to those who have just started or will start the independent audit industry.Item Bağımsız denetimde kalite kontrol standardının uygulama aşamaları(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Oğuz, Oğuzcan; Erhan, Deniz UmutBu çalışma, Türkiye Denetim Standartları başlığı altında yer alan Kalite Kontrol Standardı (KKS 1) Finansal Tabloların Bağımsız Denetim ve Sınırlı Bağımsız Denetimleri ile Diğer Güvence Denetimleri ve İlgili Hizmetleri Yürüten Bağımsız Denetim Kuruluşları ve Bağımsız Denetçiler için Kalite Kontrol kapsamında yapılacak anket formlarının düzenlenmesini ve alınan bildirimler kapsamında kalite kontrol uygulama aşamalarının raporlanması sürecini ele almaktadır. Çalışmada Türkiye’de yetkilendirilmiş olan denetim firmalarının bu süreçteki rol ve sorumluluklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Yapılan anket çalışması ile mevcut durum tespit edilmeye çalışılmıştır. Buna göre denetim firmalarının bağımsız denetimde kalite kontrolü sağlarken belirli aşamaların farkında olduğu fakat bu aşamaların uygulamasının nasıl yapılması gerektiği hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Kalite kontrol standardının uygulamasına yön verebilecek olan bu aşamalar çalışmamızda incelenmiş ve ortaya çıkan anket sonuçları değerlendirilmiştir. This study reports the organization of the surveys that is carried on according to the Quality Control Standard 1 Independent and Limited Independent Audit of the Financial Statements and Other Assurance Audits and The Independent Audit Foundations that Manages The Relevant Services and Quality Control for Independent Auditors which is within the Turkey Audit Standards, and the quality control practice stages according to the responses that received . The aim of the study is to determine the role and responsibilities of the authorized audit firms in Turkey in this process. We tried to state the current situation with a survey. It is concluded that audit firms are aware of certain stages while ensuring quality control in independent audit, however they don’t have enough information about executing these stages. These stages which can orient the execution of quality control standards are reviewed in our study and the survey results were evaluated.Item Bağlanma ve kişilik özellikleri ile ayrışma ve bütünleşme arasındaki ilişkide stresin aracı rolü(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Unutmaz, Rana; Güven, EsraEntegrasyon süreci ayrışma ve bütünleşme olmak üzere iki temel boyuttan oluşmaktadır. Ayrışma boyutu bireyin benliğini kazanması için yakın çevre ve sosyal ilişkilerinden ayrılarak kendilik farkındalığı geliştirmesi ve kendi ihtiyaç ve arzularını keşfetmesi olarak tanımlanmaktadır. Bütünleşme ise birey olarak var olmaya başlayan kişinin tekrar toplumla bir araya gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Burada en önemli detay ise bütünleşirken bireyin kendi benliğinden kopmadan, çevresiyle ahenk içerisinde bir sistem oluşturmasıdır. Fakat entegrasyonu gerçekleştirmek her zaman mümkün olamamaktadır ve bazı kişiler ayrışamama veya bütünleşememe gibi basamaklarda sorun yaşamaktadır. Mevcut araştırma bağlanma türleri ve kişilik özelliklerinin ayrışma ve bütünleşme üzerindeki etkilerini stres aracılığı ile ölçmeyi hedeflemektedir. Bu doğrultuda araştırmanın ilk bölümünde öncelikle Ayrışamama Bütünleşememe Ölçeği’nin geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları gerçekleştirilmiş ve Dengeli Benlik Ölçeği kullanılarak sınanmıştır. Araştırmanın ikinci bölümünde ise bağlanma türleri ve kişilik özelliklerinin stresin aracı etkisiyle entegrasyon süreçleri üzerinde etkilerini ölçmeyi hedefleyen bir model geliştirilmiştir. Geliştirilen bu model, farklı bir örneklem üzerinde geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu gözlenen Ayrışamama Bütünleşememe Ölçeği’nin düzenlenmiş versiyonu, Bağlanma Temelli Zihinsel Temsiller Ölçeği, Kısa Semptom Envanteri ve Beş Faktörlü Kişilik Envanteri kullanılarak sınanmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde güvenli bağlanma, dışa dönüklük ve gelişim boyutlarının modelde anlamlı ilişkiler sergilemedikleri gözlenmiş ve yeni bir model önerilmiştir. Önerilen bu model çerçevesinde ayrışma ve bütünleşme ile anlamlı ilişkiler sergiledikleri gözlenen güvensiz bağlanma, kişiliğin duygusal dengelilik, yumuşak başlılık ve özdenetim boyutları ve stresin alt boyutları olan anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve öfke boyutları analizde yer almıştır. Elde edilen yeni model çerçevesinde bulgular incelendiğinde güvensiz bağlanma ve duygusal dengesizlik boyutlarının ayrışamama ve bütünleşeme süreçlerini stres aracılığıyla pozitif yönde yordadıkları gözlenmiştir. Buna ek olarak öz denetim ve yumuşak başlılık boyutlarının ise ayrışamama ve bütünleşmeme süreçlerini stres aracılığıyla negatif yönde yordadıkları gözlenmiştir. Güvensiz bağlanma düzeyi ile paralel olarak özdenetim ve yumuşak başlılık düzeyi düşük, duygusal dengesizlik düzeyi yüksek örüntü sergileyen kişilik yapısı güçlendikçe psikopatoloji belirtileri ile seyreden stres düzeyinde artış gözlenmektedir. Stres düzeyindeki bu artış ayrışma ve bütünleşme etkileşimi ile tanımlanan entegrasyon sürecini olumsuz etkilemektedir. Integration process consists of two main domains called differentiation and interpersonal integration. Differentiation process can be defined as individual’s separation from their intermediate environment and social relations to gain their individualism. Interpersonal integration can be outlined as the reconsolidation of the individual who has started to exist as an individual with the community. The most significant detail at this point is that individuals construct a system in harmony with their environment without drifting away from their own selves while integrating. However, realizing the integration may not always be possible and some people experience problems at differentiation or integration stages. The current study aims to assess the effects of attachments styles and personality traits on differentiation and integration by means of stress. In this regard, in the first section of the research, firstly validity and reliability studies of Integration-Differentiation Scale were conducted and tested with Scale of Balanced Differentiation and Integration. In the second section, a model was developed to assess the effects of attachment styles and personality traits on integration processes with the mediating effect of stress. The developed model was tested by using the revised version of Integration-Differentiation Scale which was observed to be valid and reliable on a different sampling, Attachment Based Mental Representation Scale, Brief Symptom Inventory, and Big Five Personality Scale. Results of the study showed that dimensions of secure attachment, extraversion, and openness did not show meaningful relationships on the model. In the framework of the proposed model, insecure attachment which is observed to have meaningful relationships with differentiation and integration, dimensions of personality which are neuroticism, agreeableness, conscientiousness, and sub-dimensions of stress including anxiety, depression, negative self-concept, somatization, and hostility were included in the analysis. Results indicated that insecure attachment and neuroticism had a positive effect on differentiation and integration processes by means of stress. In addition, it was observed that dimensions of conscientiousness and agreeableness had a negative effect on differentiation and integration processes by means of stress. While the level of conscientiousness and agreeableness is low parallel to the level of insecure attachment, the personality trait that display high levels of neuroticism gets stronger, and an increase is observed in the level of stress proceeding with pschopathology syptoms. The increase in this stress level tend to have an negatively affect on integation process.Item Banka hisse senetleri getirilerinin makroekonomik değişkenlerle ilişkisinin lojistik regresyon yönetimiyle incelenmesi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Atay, Ayça; Algüner, AyhanGerek politika yapıcılar gerekse de yatırımcılar için makroekonomik değişkenlerin yatırım araçları üzerindeki etkisini öngörmek oldukça önemlidir. Bu çalışmada, seçili makroekonomik değişkenlerin BİST 100 ‘de işlem gören bankalara ait hisse senetleri üzerindeki etkileri analiz edilmeye çalışılmıştır. İlk bölümde, hisse senedine ait temel kavramlar sunulmuş; ikinci bölümde ise makroekonomik değişkenler ile hisse senedi getirileri arasındaki ilişkilere değinilerek konuyla ilgili literatür çalışmalarına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, lojistik regresyon analizinin teorik çerçevesi ele alınarak analizde kullanılan model tanıtılmıştır. 10 adet bankaya ait hisse senedi getirileri bağımlı değişken olarak ele alınırken, 8 adet makroekonomik gösterge (döviz kuru, para arzı, enflasyon, mevduat faiz oranı, S&P 500 Endeksi, altın, sanayi üretim endeksi, ABD gösterge faiz oranı) bağımsız değişken olarak modele dahil edilmiştir. 2006 Ocak-2017 Aralık dönemini kapsayan bu analizin sonucunda, S&P 500 Endeksi’nde meydana gelen değişimlerin tüm banka hisse senedi getirileri üzerinde pozitif yönde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Diğer önemli değişkenler ise, döviz kuru ve ABD faiz oranı olarak belirlenmiştir. Forecasting the affects of macroeconomic indicators on financial instruments is very important for both policymakers and investors. In this study, the affects of selected macroeconomic variables on equity share of banks operanding in BİST 100 Indeks was tried to analyse. In the first chapter, it was supplied the basic concepts of equity share; in second chapter thereby the relations between macroeconomic variables and equity share returns was mentioned, it was given a place to the literature works. In third chapter, it is viewed that both theoretical frame of logistic regression analysis and the model used in analysis. While the equity share of 10 bank was implicated in to model as dependent variable, 8 amount of macroeconomic indicator (exchange rate, money supply, inflation, deposit interest rate, S&P 500 index, gold, industrial production index, USA benchmark interest rate) was implicated in to a model as independent variable. As a result of this work involving the period of 2006 January-2017 December, it was observed that changes taken place in S&P 500 index have positive effect on all equity share returns. It was seen that exchange rate and USA benchmark interest rate are the other important indicators on equity share returns.Item Bankacılık sektöründe muhasebe ve bağımsız denetim uygulamaları sektörde karşılan riskler ve alınan önlemler ve 2001-2016 yılları arasında tmsf'ye devr olan bankaların incelenmesi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Selçuk, Göksu; Akdoğan, NalanBu tezin amacı, bankalarda bağımsız denetimi, bağımsız denetim yöntemleri dahilinde anlatmak ve ülkemizde meydana gelmiş krizler sonrası bankacılık sektöründe yarattığı yıkımları ve bu yıkımlar sonrasında ülkemizde alınan önlemler anlatılmıştır. Ayrıca tarihimizde iflas etmiş bankaların hile ve usulsüzlük belgeleri TMSF sayfasından alınarak incelenmiştir. Bu iflaslar ülkede yasal düzenlemelerin ne derece değiştiğine ve meydana gelen yasal düzenlemelerin banka iflasları üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Birinci bölümde, dünyada ve ülkemizde bankacılık sektörünün gelişimi incelenmiştir. Ülkemizde geçmişten bugüne kadar bankacılık sektöründeki finansal yaklaşım dönemleri ele alınmıştır. Bankacılık türleri ve bankaların finansal piyasadaki rolü ve faaliyet konuları incelenmiştir. İkinci bölümde, ülkemizdeki banka muhasebesi incelenmiştir. Bankaların tek düzen hesap planı diğer şirketlere göre farklılık göstermektedir. Bankaların hesap düzenleri incelenmiş, hesap işleyişleri ve bağımsız denetim süreçleri açıklanmıştır. Denetim sürecinde kullanılan bağımsız denetim teknikleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde, bankların kriz döneminde yaşadığı sorunlar ele alınmıştır. Kriz dönemlerinde yaşanılan sıkıntıları önlemek bankacılık sektörünü daha efektif hale getirmek için dünyada oluşturulmuş standartlar incelenmiştir. BASEL komitesinin çıkarmış olduğu standartlar incelenmiştir. Ülkemizde kriz döneminden sonra bankalar için alınan önlemler BDDK’ nın ülkemiz bankacılık sisteminde zorunlu getirilen standartlar incelenmiştir. TMSF’nin banka iflasları ile ilgili yasal düzenlemeleri incelenmiştr.Yeni yürürlüğe giren BASEL III düzenlemeleri ve bankaların sürdürülebilirliği ve sermaye yeterliliği de bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, kriz döneminde ülkemizde iflas etmiş olan bankalar incelenmiştir. The aim of this thesis is to explain the independent auditing in the banks within the scope of independent auditing methods and to explain the destructions that have been created in the banking sector after the crises that took place in our country and the measures taken in our country after these demolitions. In addition, fraud and irregularity documents of bankrupt banks have been taken from the TMSF page in our history. These bankruptcies have examined the extent to which legal regulations in the country have changed and the effects of legal regulations on bank failures. In the first part, the development of the banking sector in the world and in our country has been examined. The periods of financial approach in the banking sector have been discussed in our country from past to present. The role and activities of banking types and banks in the financial market have been examined. In the second part, the bank account in our country is examined. Banks' uniform accounting plan differs from other companies. Account arrangements of the banks were examined, account operations and independent audit processes were explained. Independent auditing techniques used in the auditing process have been examined. In the third chapter, the problems that banks experienced during the crisis period are discussed. In order to make the banking sector more effective in preventing the problems experienced during the crisis periods, the standards established in the world have been examined. The standards that the BASEL committee has taken are examined. Measures taken for the banks after the crisis period in our country The mandatory standards in the banking system of the BDDK's country are examined. The legal arrangements of TMSF bank failures have been examined. The new BASEL regulations and the sustainability and capital adequacy of banks are also examined in this section. In the fourth chapter, the bankruptcies in our country during the crisis period were examined.Item Bankacılık sistemi içerisinde katılım bankacılığının yeri ve katılım bankacılığının güçlü ve zayıf yönleri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Alpun, Mevlüde Elif; Babuşcu, ŞenolKüreselleşen ve giderek büyüyen ekonomik sistemin olmazsa olmaz koşullarından biri, sağlıklı ve güçlü bir finansal sistem ve bankacılık sistemidir. Bankacılık sisteminin asli unsuru; tasarrufların değerlendirilmesi, toplanan kaynakların ekonomiye finansman desteği-kredi olarak sunulması ve ekonomik faaliyetler sürecinde finansal işlemlerin gerçekleştirilmesine aracılık etmesidir. Dini hassasiyetler nedeniyle faizin yer aldığı bankacılık sistemine katılmak istemeyen birey ve toplumların, sisteme katılmasının önü faizsiz bankacılık veya katılım bankaları yoluyla açılmıştır. Günümüzde dünya bankacılığında giderek büyüyen ve İslami esaslar doğrultusunda faaliyet gösteren katılım bankaları, atıl fonların ekonomiye kazandırılması işlevi ve faizsiz finansman modelleri ile ekonominin gelişmesine katkı sağlamaktadır. 1980’li yıllarda Türk bankacılık sektöründe yer almaya başlayan katılım bankacılığı, günümüzde beş katılım bankası ile Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada; katılım bankacılığının Türk bankacılık sektöründeki yeri, güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, katılım bankacılığının ürün ve hizmetler ile sayısal verileri değerlendirilmiş ve bankacılık sektörü ile kıyaslanmıştır. Ulaşılan bulgular doğrultusunda katılım bankalarının; mevduat ve ticari bankalara alternatif bir bankacılık türü olmadığı, bankacılık sektöründe çeşitlilik sağlayan İslami esaslara uygun finansal ürünler ile Türk bankacılık sektörüne ve Türkiye ekonomisine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Growing and increasingly globalized economic system is a sine qua non of a healthy and strong financial system and banking system. The essential element of the banking system; The assessment of savings is that the resources collected are mediated by the support of the economy financing and the carrying out of the methodical activity processes. Individuals and societies, who do not want to participate in the banking system where interest has taken place due to religious sensitivities, have been opened through interest-free banking or participation banks in order to participate in the system. Nowadays, the participation banks which are growing in world banking and operating in line with Islamic principles, contribute to the development of the economy through the function of earning idle funds and interest-free financing models. Participation banking, which started to take place in the Turkish banking sector in the 1980s, now contributes to the Turkish economy with five participation banks. In this study, the place of the participation banks in the Turkish banking sector, we aimed to determine their strengths and weaknesses. In this regard, the participation of banking products and services has been evaluated and the numerical data is compared with the banking sector. Achieved results according to type of deposits of commercial banks and participation banks in the absence of an alternative to banking, with financial products that comply with Islamic principles that provides diversity in the banking sector the Turkish banking sector and Turkish economy, it was inferred that contributes to.Item Bankacılıkta kredi riski ve türk bankacılık sektörünün kredi riski görünümü(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Özbek, Erdal; Hazar, AdaletBankacılık bir sanat ismi ile tanımlanabilseydi bu sanatın adı herhalde ―Risk Yönetme Sanatı‖ olurdu. Risk yönetimi, küreselleşme, pazar sayısının ve ürün çeşitliliğinin artması nedeniyle bankalar için vazgeçilmez bir fonksiyon haline gelmiştir. Bankaların geleneksel olarak karşı karşıya kaldığı en önemli risk türü kredi riskidir. Tezimizin amacı, bankaların ne tür kredi riskleri ile karşı karşıya kaldıklarını, bu riski ölçmek, yönetmek ve azaltmak için ne tür uygulamalar geliştirdikleri, denetim otoritelerinin ne tür düzenlemeler yaptıklarını ve Türk Bankacılık sektörünün kredi riski görünümünü ortaya koymaktır. Tez çalışmamızda kredi riskinin tanımı, kredi riskinin yönetim araçları, Basel düzenlemeleri, Türk Bankacılık Sektörünün kredi riski görünümü, TFRS 9 düzenlemesi ve Türk Bankacılık Sektörüne etkisi incelenmiştir. Tezimizin uygulama bölümünde, sektörün son 12 yıllık verileri karşılaştırmalı olarak oran analizi kullanılarak incelenmiş ve Türk Bankacılık Sektörünün, risklerdeki artış, finansal krizler ve düzenleyici otoritenin sıkı düzenlemelerine rağmen, güçlü sermaye yapısı, kârlılık rakamları ve BDDK‘nın etkin yönetimi sayesinde finansal dalgalanmalardan en az hasarla çıkmayı başardığı sonucuna varılmıştır. If banking could be described as an art, the name of this art would probably be ―Art of Risk Management‖. Risk Management has become an indispensable function for banks, because of globalization, the raise in the numbers of market and diversity of banking instruments. Credit risk is traditionally the most important type of risk that banks exposed to. The aim of our thesis is to discuss what kind of risks that banks exposed to, what kind of tools banks use to hedge, mitigate and manage these risks, what kind of arrangements regulatory authorities implement and the view of credit risk of Turkish Banking Sector. In our thesis, definition of credit risk, management tools of credit risk, Basel accords, the prospect of credit risk of Turkish Banking Sector, implementation of TFRS 9 and its effects to Turkish Banking Sector are discussed. In the practice section of our thesis, financial figures of the sector of last twelve years are analyzed comparatively by using ratio analyses. We concluded that Turkish Banking Sector, thanks to strong capital composition, profitability and effective management of BDDK, could succeed to minimize negative effects of financial crisis, in spite of raising risks, financial crises and strict regulations of regulatory authorities.Item Bankacılıkta pazarlama bölümlendirilmesi ve ülke uygulamaları(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Seyhan, Özge; Babuşcu, ŞenolBankalar, birey veya şirketlerin tasarruflarını toplayıp, bunları kredi şeklinde, fon talebi olan birey veya şirketlere aktarırlar. Öncelerinde bankalar sadece kendi sunmak istedikleri ürünü sunmuş ve tamamen banka karlılığını arttırıcı çalışmalara odaklanmıştır. Ancak küreselleşen ve gelişen dünya şartlarında fiyat harici faktörler, teknolojik gelişmeler, tüketici taleplerindeki farklılaşma ve tatmin olma duygusu pazarlama anlayışını odak noktası haline getirmiştir. Ayrıca, günümüzde banka sayılarındaki hızlı artış nedeniyle rekabet yarışı bankaların ürün ve hizmetlerini çeşitlendirmesine neden olmuştur. Modern bankacılığa geçişte doğru pazarlama stratejilerinin oluşturulabilmesi için, detaylı pazar araştırması yapılması gerekmektedir. Toplanan araştırma neticesinde pazar bölümlendirmesi yapılarak müşteriler gruplandırılmıştır. Bu da doğru müşteriye doğru ürün ve hizmetin sunulmasını sağlamaktadır. Bu çalışma; bankacılık sektöründeki pazarlamanın aşamalarını ve pazarlama hedeflerini ayrıntılı olarak anlatılarak, mevduat bankalarında uygulanan pazarlama bölümlerini ve oluşturulabilecek stratejilerin neler olduğunun belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Banks collect the savings of individuals or organizations and transfer them, as credit, to the people or institutions that need funds. In the past, banks only offered the products they wanted to offer and focused entirely on increasing their profitability. However, under the globalizing and developing world conditions, non-price factors, technological developments, changes in consumer preferences and quality characteristics have made the marketing concept a focal point. Moreover, due to the rapid increase in bank numbers today, competition raises the banks to diversify their products and services. In order to make the right marketing decisions in the transition to modern banking, extensive market research is needed. As a result of the survey, customers were grouped by market segmentation. This ensures that the right products and services are provided to the right customers. This study was conducted in order to explain the steps of marketing in the banking sector and the marketing strategies in detail as well as to determine the marketing departments applied in commercial banks and the strategies that can be applied to them.Item Bankalarda sorunlu varlıkların yönetimi ve tasfiyesinde bir yöntem olarak alacakların satışı(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Yavuz, Ayşegül; Babuşcu, ŞenolBankalar, fon arz edenler ile fon talep edenler arasında yaptıkları aracılık fonksiyonu ile ekonomiye önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Ancak bankalar bu işlevi yerine getirirken çeşitli riskler de almakta ve banka varlıkları sorunlu hale gelebilmektedir. Banka varlıkları içerisinde sorun oluşturabilecek en önemli kalem krediler olup, sorunlu krediler Türk bankacılık sektöründe özellikle kriz dönemlerinde yüksek tutar ve oranlara ulaşmıştır. Krediler dışında bankanın sahip olduğu iştirakler ile menkul ve gayrimenkuller de, hem yasal sınırlamalar ve hem de yaşanabilecek değer kayıpları nedeniyle bankalar için sorunlu varlık haline gelebilmektedir. Bu kapsamda banka varlıkları içerisinde yer alan sorunlu krediler, iştirakler, menkul ve gayrimenkullerin yönetimi ve bunlara ilişkin çözüm yolları önemli bir konu teşkil etmektedir. Bankalarda sorunlu alacakların yönetimi ve tasfiyesi kapsamında kullanılan etkin yöntemlerden birisi bu alacakların varlık yönetim şirketlerine devridir. Sorunlu alacakların varlık yönetim şirketlerine devri hukuksal, muhasebesel, mali ve vergisel açılardan özellik arz etmektedir. Bu kapsamda çalışmamızda özetle; Türk Borçlar Kanununda düzenlenen alacağın devri müessesesi, varlık yönetim şirketleri, sorunlu alacakların bankalarca satış nedenleri, satış süreci, çözümleme yöntemleri ve fiyatlandırılması, alacakların satışı durumunda muhasebe uygulamaları, gayrinakdi kredilerin alacağın devri suretiyle devredilip devredilemeyeceği, müşteri sırları kapsamında alacağın devri, varlık yönetim şirketlerine sağlanan vergisel avantajlar ile satışı gerçekleştirilen alacaklara ilişkin yaşanabilecek sorunlar incelenmiştir. Çalışmamızın Sonuç kısmında ise konuya ilişkin tespit edilen önemli hususlar ile bunlara ilişkin önerilerimiz yer almaktadır. Banks provide a significant contribution to the economy through the intermediary function they perform between the fund providers and the fund demanders. However, banks take several risks while they fulfill this function and bank assets may become problematic. The most important item that can cause problems among the bank assets is the loans, especially in the crisis periods, non-performing loans have reached a high amount and also rates in Turkish Banking Sector. Besides the loans, the subsidiaries and the properties owned by the bank can also become problematic assets for the banks due to both the legal limitations and the possible loss of value. Within this context, the management of non-performing loans, subsidiaries, properties in the bank assets and the ways of solutions regarding them constitute an important issue. One of the effective methods used for management and liquidation of non performing loans in banks is to transfer these receivables to asset management companies. These operations present significance in terms of law, accounting, finance and tax. In our study, briefly, transfer of receivables under the Law of Obligations, asset management companies, the reasons why banks sell their receivables, the sale process, methods and pricing of problematic assets, accounting applications in the sale process, whether or not non-cash loans can be transferred in content of receivable transfer, the transfer of receivables within confidential information of the client, tax benefits provided to asset management companies and problems that can be experienced about receivables that are realized by sale, are examined. In the conclusion section, we have identified important issues and suggestions related to the subject.Item Basel düzenlemeleri ve Türk bankacılık sektöründe sermaye yeterliliği rasyosuna etkisi üzerine bir çalışma(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) İmam, Müge; Babuşçu, ŞenolKüreselleşen ve sürekli değişip gelişen dünya düzeninde yaşanılan krizler ve şoklar sonucunda ayakta kalmaya çalışan bir finans sitemi söz konusudur. Bu finans sisteminin en önemli unsurlarından olan bankaların krizleri nasıl atlattığı finans sistemi açısından oldukça önemlidir. Bankaların yaşamış oldukları zararları minimuma indirmek finans sektörünüde korumak anlamına gelmektedir. İşte bu sebeplerle G10 ülkeleri tarafından kurulan BASEL Komitesi ve bu komitenin geliştirip sunduğu BASEL Düzenlemeleri bankaların güçlü bir özkaynak ve risk yönetimi açısından güçlenerek yaşanılan krizlerden etkilenmemeleri için öneri niteliğinde düzenlemeler sunmuştur. BASEL düzenlemeleri ilk olarak 1988 yılında hazırlanmış ve kamuoyuna sunulmuştur. Günümüzde hala sürekli olarak değişim ve gelişim göstererek güvenilirliğini ve uygulanabilirliğini korumaktadır. Tez çalışmamızda BASEL I, BASEL II ve BASEL III düzenlemeleri üzerinde ayrıntılarıyla durulmuş BASEL IV düzenlemeleri ile ilgili sınırlı kaynak bulunduğundan dolayı yeni düzenlemenin ana hatlarından bir özet oluşturulmuştur. Ayrıca BASEL düzenlemelerinin esasını teşkil eden sermaye yeterlilik rasyosunun Türk bankacılık sektöründeki seyri incelenmiş, seçilen 18 bankalar için ayrıntılı durum analizi yapılmıştır. Bu çalışma BASEL düzenlemelerinin ve Türk bankacılık sektöründe sermaye yeterliliği üzerindeki etkilerinin ayrıntılarıyla ele alındığı bir tez çalışmasıdır. It is a financial system that is trying to survive as a result of crises and shocks experienced in a globalized and continuously evolving world order. It is very important in terms of the financial system that the banks, which are the most important elements of this financial system, survive the crises. The minimizing the damages that banks have experienced, means protecting them in the financial sector. Thereby, BASEL Committee which established by G10 countries and BASEL Regulatory which developed and prepared by this Committee have submitted regulations as a recommendation to getting strong with regards to shareholder’s equity and risk management of the banks. BASEL Regulatory has prepared and released to the public on 1988 firstly. And today it still maintains its reliability and applicability by constantly changing and developing. In our thesis, we have elaborated on BASEL I, BASEL II and BASEL III regulations with their details; but, due to there is limited resources with regard to BASEL IV regulations, a summary of the new regulation could not established. Furthermore, the course of the Capital Adequacy Ratios, the basis of the BASEL regulations, was examined in the Turkish banking sector and a detailed situation analysis was conducted for the 18 selected banks. The aim of this study is to provide a guideline for elaboration of the BASEL regulations and the effects on the capital adequacy of the Turkish banking sector.Item Basılı medyada kadın temsili: Türkiye'de 8 mart 2019 örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Depboylu, Deniz; Gündüz, MustafaKitle iletişim araçları; bireyler ve toplumlar arasında haberleşmeyi sağlayarak, bilgi sahibi olmakla beraber farkındalığı arttıran önemli araçlardır. Günümüz teknolojisiyle gelişen, hızlanan ve geniş kitlelere ulaşan iletişim araçları ve çıktıları haber almayı kolaylaştırmaktadır. Böylece mevcut sorunlar, olaylar ve tartışmalar gündeme taşınmakta ve tartışmaların sürekliliği sağlanmaktadır. Bu çalışmada; iletişim araçlarının önem taşıyan bu özelliği dikkate alınarak, seçilmiş tarihlerde, basında yer alan kadınla ilgili haberler incelenmiştir. Kadınların toplumsal cinsiyet algısıyla ilgili olarak yaşayabileceği sosyal, ekonomik, kültürel sorunlar ve kadına yönelik şiddet ile ilgili kavramlar, tanımlar, bağlamlar, metaforlar araştırmanın konusu olmuştur. 8 Mart her yıl Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. Doğal olarak 8 Mart ve takip eden 9 Mart tarihlerinde medya ve basında kadın ile ilgili haberler ve mesajlar öne çıkmaktadır. Günümüzde kadınlarla ilgili önem kazanan ve devam eden sorunların tespit edilmesi önemlidir. Bugüne bakıldığında; geçmişten bu yana devam eden çalışmaların nasıl sonuç verdiğini anlamak mümkün olabilir. Elde edilen bilgiler planlanacak ve gerçekleştirilecek olan yeni çalışmalara yön verebilir. Çalışmanın yöntemi olarak seçilen nitel araştırma tekniğinde, içerik analizini yapmak amacıyla Nvivo programından yararlanılmıştır. Kategoriler olarak belirlenen kelime, terim ve cümleler içerik içerisinde aranarak elde edilecek bulgular; kavramsal çerçeve bağlamında değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda elde edilen bulgular, kuramsal çerçevede ele alınan konularla ilgili bilgilerle örtüşmektedir. Haberlerin içeriği ve verilen mesajlar; kuramsal çerçevede yer alan toplumsal cinsiyet algısı ve cinsiyet rollerine ilişkin kavramlar, istihdam sorunları ve kadına yönelik şiddet konularıyla paralellik göstermiştir. Mass communication provides communication between individuals and societies which aims gathering information with creating awareness, that is why it is a substantial actor in this study. Communication instruments and it’s outputs which are still developing, accelerating and reaching the large masses simplify receiving information in today’s technology. With this structure current issues, events and debates can brought to agenda and remain the continuity of the debates. Considering these characteristics of the communication instruments, the news related to women partaking in the press are examined on selected dates for this study. Social, eoconmic and cultural problems that women might have about gender perception and violence aganist women’s concepts, definitions, contexts, metaphors are the main topics of this study. In every year 8th of March is celebrated as March 8 International Women's Day in the world. Naturally as everyone can see in 8th of March right after 9th of March messages and news can be viewed on media and press related to women. Today, detection of issues related to women which are come into prominence and showing continuity are crucial. Continuing studies’ results can be understandable when taking a look of their year-to-date. Acquired informations can lead to the new studies which will be planned and realized. In order to make a content analysis for qualitative research method, which is chosen as the study’s method, Nvivo Program is used. Findings were searched within the content as words, terms and sentences which are determinated as the categories were utilized in conceptual framework. The findings that acquired after the study matched with the presented context’s knowledge in conceptual framework. Contents of the news and the given messages show parallelism with the concepts of gender perception and gender roles, the topics of employment issues and violence towards women within conceptual framework.Item Basın iş kanunu'nda işverenin ücret ödeme borcu(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) İskender, Meryem; Tuncay Kaplan, EmineTürk İş Hukuku’nda gazeteci ve işveren ilişkilerini ayrı bir kanunla düzenleyen, uygulamada kısaca Basın İş Kanunu olarak adlandırılan 1952 yılında kabul edilen 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanun, 1961 yılında 212 sayılı yasayla uğradığı önemli değişiklikler ve 2008 yılında yapılan eklemeler dışında yarım asrı aşkın bir süredir yürürlükte bulunmasına rağmen gerekli niteliğe kavuşamamış, basın iş çalışanlarının çalışma koşulları ve mesleki sorunları dikkate alındığında bu alanda çalışan kesimin haklarını koruma konusunda yetersiz kalmıştır. Kanunun hükümlerinin azlığı ve sistematik olarak yetersizliği, Kanun hükümlerinin yorumlanması açısından doktrinde ve uygulamada farklı görüşlerin ortaya çıkması ve doktrinde de çok fazla inceleme konusu yapılmamış olması, gazetecilerin sosyal ve ekonomik anlamda büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına sebep olmuştur. Uygulamada gazetecilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri; işverenin, işçinin iş görme borcu karşısında yer alan ve iş sözleşmesinden kaynaklanan başlıca borcu olan ücret ödeme borcu konusunda karşımıza çıkmaktadır. İş sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olması sebebi ile işçinin işgörme edimi karşısında işverenin ödeme yükümlülüğü yer alır. İş görme karşılığında ücret ödenmesi, iş sözleşmesinin temel unsurlarındandır. İş sözleşmesinin temel unsuru olan ücret, işçinin emeğinin değeri ve karşılığı olduğu gibi işçilerin büyük çoğunluğunun tek geçim vasıtası olan önemli bir sosyal faktördür. Basın İş Hukuku alanındaki çalışmaların azlığı, ücret konusunun arz ettiği önem, görüş farklılıkları ve gazetecilik mesleğinin niteliğinden kaynaklanan sorunların ortaya konulması, uygulamaya ışık tutulması ihtiyacı ile 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, öğretideki tartışmalar ve yargı kararları eşliğinde Basın İş Hukukunda İşverenin Ücret Ödeme Borcu başlığı altında ücret ve ücret ile ilgili hükümler detaylı olarak incelenecektir. In Turkish Labour Law “The Regulation of Relationships between Employees and Employers in Media No.5953”, which is widely referred to as “Media Labour Law” in practice, is the Legislation Rregulating The Relationship Between The Journalist And The Employers for more than 50 years having have entered in to force in 1952. Despite the fact that the regulation was majorly amended in 1961 with Law No.212 and supplemented by additonal clauses in 2008, it still is falling short to qualify as fully comprehensive for protecting the rights of the media workers as regards to the working conditions and the proffesional problems that they face in the sector. The lack of provisions in the Law and the systematic insufficiency resulting in different doctrine and practical approaches when interpreting the provisions in the Law along with the fact that the law has not been subject to many researches in doctrine leads to journalists facing major problems in social and economical terms. The most prominent problem the journalists face in practice can be observed in the area of the service duty of the worker in return to the the employers’ duty of paying wages. Since the work contract attributes a duty to both parties, the employer has to pay wage to the worker in return to the work perfromed. Wage payment in return to the performance of work is the core element of a work contract. Apart from being a core element in the work contract, the wage is a valuation and remuneration of the worker labour as well as an essential social factor being the only mean of existence for most of the workers. This thesis will argue in detail on the lack of research in the area of Media Labour Law, the importance of wage, the problems arising from differences in opinion and the other issues arising from the qualifications of the journalism proffession, analysis of the “Regulation of Relationships between Employees and Employers in Media No.5953” in order to highlight the practical problems, discussions in doctrine, the analysis of the article on Employer’s Duty of Wage Payment in Media Labour Law with refference to the juridicial decisions made.Item Başkanlık sisteminde başkanın statüsü ve yetkileri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Özkan, Müge; Uluşahin, NurSert kuvvetler ayrılığı ile kontrol ve denge mekanizmaları üzerinde temellenen başkanlık sisteminde, sistemin niteliklerini belirleyen unsurlardan en önemlisi başkanın statüsü ve yetkileridir. Başkanlık sisteminde başkan ve başkanın sahip olduğu yetkiler, sistemin ilk ortaya çıktığı Amerika Birleşik Devletleri ile söz konusu sistemi ABD’den örnekle kendilerine adapte etmeye çalışan Latin Amerika ülkeleri arasında farklılık göstermektedir. Bu farklılığın temel sebebi, kuvvetler ayrılığı ile kontrol ve denge mekanizmasının sağlam temeller üzerine oturtmuş olan ABD başkanlık sisteminde, sistemsel tıkanıklıklar yalnızca ufak krizlerle atlatılabildiği halde, bu mekanizmaların iyi işletilememesi dolayısıyla meydana gelebilecek tıkanıklıkların rejim krizlerine dönüşmemesi için Latin Amerika ülkelerinde uygulanan, Kongre karşısında güçlü başkan yaratma arzusudur. Latin Amerika ülkelerinde sistemsel tıkanıklıkların önüne geçmek üzere başkanlara verilen önem ve başkanlara anayasalarca tanınan yetkiler, yalnızca sistemi saflıktan çıkarmakla kalmamakta aynı zamanda sorunun çözümü konusunda da bir fayda sağlamayıp demokratik krizlere sebebiyet vermektedir. Başkanlık sisteminin yarattığı yasama - yürütme organları arasında yaşanabilecek herhangi bir çatışmanın rejim krizine dönüşmemesinin yolu başkanın güçlendirilip üstün yetkilerle donatılması ile değil, ancak söz konusu ülkelerde uzlaşma kültürünün geliştirilmesiyle sağlanabilecektir. The presidential powers constitute one of the elements that determine the characteristics of the presidential system, which is based on the rigid separation of powers and balance control mechanism. In presidential system, the powers of the president differ in Latin American countries that attempt to adapt the system in question, taking the USA as an example, and the USA itself where the system originated. The main reason for this difference is that in the US presidential system, which has built the separation of powers and balance control mechanism on a solid foundation, the blockages in the system can be circumvented merely by minor crisis, whereas in Latin American countries the will to bring forth a powerful president vis-a-vis the Congress exist in order not to let the blockages in the system transform into a regime crisis. Such powers given in Latin American countries to the presidents for the purpose of preventing the blockages in the system, not only moves the system away from being pure, but also causes democratic crisis by being ineffectual in solving the issue. The way to prevent any possible conflict, which is caused by the presidential system between the legislative and executive organs from transforming into a regime crisis, is not the empowerment of the president with superior powers but the improvement of the settlement culture in such countries.Item Başkent Üniversitesi öğrencilerinin sosyal sorumluluk projelerinde yer alma durumu(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Yıldırım, Sema; Kuloğlu, CeydaBu araştırmada, Başkent Üniversitesi sosyal bilimler alanında eğitim gören öğrencilerinin sosyal sorumluluk projelerinde yer alma durumu incelenmiştir. Bu bağlamda, ilgili bölümlerden toplamda 213 öğrenci örneklem olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Örneklem dahilinde, İletişim, Fen Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler ve Sağlık Bilimleri Fakülteleri yer almıştır. Araştırmada elde edilen verilere göre, öğrencilerin %38,0’ı haftada 1-2 saat sosyal sorumluk faaliyetlerine vakit ayırdığını ifade ederken %23,9’u sosyal sorumluluk faaliyetlerine hiç vakit ayırmadığını ifade etmiştir. Haftada 1-2 saat sosyal sorumluluk faaliyetlerine vakit ayırdığını söyleyen katılımcıların %48,15’i fen edebiyat fakültesinde okumaktadır. Sosyal sorumluluk faaliyetlerine haftada 1-2 saat vakit ayırdığını aktaranların %39,51’i 4. sınıfta okurken %27,16’sı 3. sınıf öğrencisidir. Kadınlar, erkeklere göre sosyal sorumluluk faaliyetlerine daha fazla zaman ayırdıklarını belirtmişlerdir. Haftada 1-2 saat sosyal sorumluluk faaliyetlerine zaman ayırdığını söyleyenlerin %62,96’sı 21-23 yaş grubundadır. Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin %60,98’i daha önce sosyal sorumluluk projelerine katıldığını belirtmişlerdir. Sosyal sorumluluk projelerine en yüksek oranda katılım Sosyal Hizmet bölümünde okuyanlar arasındadır. Sosyal Hizmet bölümünde okuduğunu ifade edenlerin %62,5’i daha önce sosyal sorumluluk projesinde yer aldığını aktarmışlardır. Sosyal Hizmet bölümünde eğitim görenlerin 9'u daha önce kendilerinin proje ürettiğini belirtmişlerdir. Sosyal Hizmet bölümünde okuyanların %55’i (22 kişi) sosyal sorumluluk projelerine hem maddi hem manevi katkı sağladığını aktarmışlardır. Sosyal Hizmet Bölümünde okuyanların %42’si (17 kişi) üniversitede üye oldukları topluluk olduğunu söylemişlerdir. Başkent Üniversitesi bünyesinde sosyal sorumluluk projelerine katılım durumları incelendiğinde Sosyal Hizmet bölümü öğrencilerinin (%57,50) ön plana çıktığı görülmüştür. In this study, the status of participation in social responsibility projects of Başkent University studying in the field of social sciences was examined. In this context, 213 students from the related departments were included in the study. Within the sample there are Faculty of Communication, Faculty of Health Science, Science and Literature, Faculty of Economics and Administrative Sciences. According to the data obtained in the study, 38.0% of students stated that they spend 1-2 hours a week on social responsibility activities, while 23.9% stated that they do not spend any time on social responsibility activities. 48.15% of the participants who stated that they spend time in social responsibility activities for 1-2 hours per week studying in Faculty of Science and Literature. 39.51% of those who stated that they spend 1-2 hours per week in social responsibility activities are in 4th grade while 27.16% are 3rd grade students. Women stated that they devote more time to social responsibility activities than men. 62.96% of those who stated that they devote time to social responsibility activities 1- 2 hours per week are in the 21-23 age group. 60.98% of the students of the Faculty of Health Sciences stated that they have previously participated in social responsibility projects. The highest level of participation in social responsibility projects is among those who study in Social Work. 62.5% of those who stated that they are studying in the social work department stated that they had previously taken part in the social responsibility project. Nine of those who were educated in Social Work department stated that they produced projects before. 55% (22 people) of those who are studying in Social Work stated that they contributed both financially and morally to social responsibility projects. 42% (17 people) of the student in Social Work Department stated that they are members of the university student groups. When the social responsibility projects of Başkent University were examined, it was seen that the students of Social Work Department (57.50%) came to the forefront.