Sosyal Bilimler Enstitüsü / Social Sciences Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1394
Browse
Item İnternet iş modellerinin modern işletmecilik sistemine kattığı değerler ve Türkiye Verileriyle bir uygulama(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Yaman, Mete; Üreten, SevinçGeleneksel işletmelerin, para kazanmak, becerilerini arttırmak, yaptıkları işleri büyütmek ve geliştirmek, çevreye uyum sağlamak ve varlıklarını devam ettirmek için elektronik dönüşüm sürecine girmeleri kaçınılmaz görünmektedir. Internet ve dijital teknolojiler, hem işletmelere değer yaratma faaliyetleri konusunda yeni fırsatlar doğurmakta hem de rekabetçi avantajlara sahip olma noktasında işletme fonksiyonlarını desteklemektedirler. Bunun için dönüşüm sürecinde, işletmelerin bazı temel teknolojik altyapı ihtiyaçlarını karşılamaları gerekecektir. İş modeli bu aşamada, belirlenen amaçlara ulaşma noktasında kritik bir rol oynamaktadır. Ayrıca iş modeli, tedarikçiler, ortaklar ve müşteriler için önemli bir değer yaratma kaynağı durumundadır. İş modellerini sınıflandırma yaklaşımları araştırmacıların bakış açılarına göre farklı isim ve tanımlamalarla düzenlenmiştir. İşletmelere vizyon ve stratejilerini belirlemede, yeni iş fırsatları yakalamakta, iş süreçlerini düzenleme ve değiştirme noktasında yardımcı olmaktadır.Item Türk ekonomik verilerinde uç değerler ve sonuçlar üzerindeki etkileri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Korucu, NebileBir veri kümesinde uç-degerler (UD, ing. outliers), verilerin yarısından daha az miktarda olmalarına ragmen, verilerin çogunun vermek istedigi bilgiye engel olan ve yanıltıcı tahminler olusmasına sebebiyet veren veriler olarak tanımlanabilir. Bu çalımsa Türk ekonomi verilerinde UD mevcudiyeti ve sonuçlar üzerindeki etkisini incelemek üzere hazırlanmıstır. Bu kapsamda ikinci bölümde güncel UD tespit yöntemleri üzerinde genel bir arastırma yapılmıs, çalısma içinde kullanılan UD tespit yöntemlerinin geçerliligi irdelenmistir. Buna ilaveten, bu çalısma için türetilmis veriler ile UDlerin önemi vurgulanarak sonuçlar üzerindeki etkisi gösterilmistir. Üçüncü bölümde kesit veriler kullanılarak, Türk ekonomi verilerinde UD varlıgı arastırılmıs ve bilimsel çıkarsama üzerindeki etkileri sorgulanmıstır. Sonuçlar UDlerin mevcudiyetini ve bilimsel çıkarım üzerinde olumsuz etkilere sahip oldugunu göstermektedir. Outliers in a data set can be defined as observations, though smaller than half number of the data, that prevent the detection of information contained in most of the data and that cause misleading estimators. This thesis is prepared for investigating the existence of outliers in Turkish economic data and their effects on scientific inference. For this aim in the second part, information is given about outlier detection methods. In this part, firstly initial and commonly used outlier detection methods are explained then the results of an extensive literature search about contemporary methods for outlier detection are presented and the results are used to comment on the validity of methods used in this thesis. In addition, the effect of outliers on outcomes are stressed with data derived for this thesis. In the third part the existence of outliers in Turkish economic data and their effects on scientific inference is investigated with panel data. In the forth and last part the results are discussed. The results provide evidence for the existence of outliers and their negative effects on models, estimators and results.Item Türk firmalarının iş ilişkileri: Ostim örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Aslan, Zuhal; Özen, ŞükrüPiyasalarda gerçekleştirilen ekonomik işlemler açısından değerlendirildiğinde; örgütleri, kendi kararlarını verip uygulayan izole varlıklar olarak ele alan ve örgütlerin birbirleri ile olan alışveriş ilişkilerini rekabet düzeyinde yorumlayan geleneksel örgüt kuramları, örgütleri yönetenlerin davranışları, kararları, inançları ve değerlerinin etkisiyle şekillenen örgütler arası ilişkileri göz ardı etmişlerdir. Kurumsal teori ile birlikte ekonomik işlemler üzerindeki sosyal etkiler tartışılmaya başlanmış ve, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde, örgütlerin gerçekleştirdikleri ekonomik işlemlerin, onları yönetenlerin sosyal ilişkilerinden bağımsız olmadığı vurgulanmıştır. Böylece örgütler arası ilişkiler sosyo-ekonomik faktörler bağlamında tartışılarak piyasalarda oluşan sosyal sermayenin ekonomik aktiviteye nasıl yön verdiği incelenmiştir. Bu çalışmada, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde süregelen tartışmalardan hareketle, Türk toplumunun kültürel değerlerinin firmaların iş ilişkileri üzerindeki etkilerini görebilmek amacıyla OSTİM (Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) Organize Sanayi Bölgesi örneği çerçevesinde otuz iki firma ile mülakatlar yapılmıştır. Araştırmanın temel amacı, ilişkilerin niteliğinin hangi koşullara bağlı olarak farklılaştığını, ilişkilerdeki kırılma noktalarını ve bunların nedenlerini anlamak ve gelecekte yapılacak çalışmalarda test edilmek üzere önermeler oluşturmaktır.Item İcra ve iflas hukukunda ihalenin feshi nedenleri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Bulur, Alper; Özbek, MustafaBir kamusal islem olan cebri açık artırma ile satısın (ihalenin) hukuka uygunluğunu sikayet üzerine denetleyen icra mahkemesi, söz konusu islemin geçerliliğini etkileyen bir sakatlık belirlemesi halinde, cebri icra islemini iptal eder (m. 134). ĐĐK m. 134’te ihalenin feshi nedenleri tek tek gösterilmemistir. Đhalenin feshi nedenleri, doktrin ve Yargıtay uygulanmasında, artırmaya hazırlık asamasındaki hatalı islemler, ihale yapılması sırasındaki hatalı islemler, ihaleye fesat karıstırılmıs olması ve alıcının tasınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düsmüs (veya düsürülmüs) olması olarak sayılmıstır. Bunun yanında, artırmaya hazırlık islemleri öncesinde var olan bir kanuna aykırılık veya yolsuzluk nedeniyle de yapılan ihalenin feshi talep edilebilir. Satısa (artırmaya) hazırlık islemleri sırasında, ilan, artırma sartnamesi, kıymet takdiri, mükellefiyetler listesi gibi bir takım sekli unsurlar icra memuru tarafından yerine getirilir. Artırma islemi ile ilgili fesih nedenleri, satısın yapılacağı yer ve zaman, en az ihale bedeline ulasılmıs olması gibi bir takım fiziki sartlarda ortaya çıkabilecek usulsüzlüklerdir. Artırma öncesi yapılan islemler sırasında veya artırma islemi sırasında, artırmanın usulüne uygun bir biçimde ilerlemesini engelleyen kanuna ve ahlaka aykırı olumsuz davranıslar artırmaya fesat karıstırılma olarak değerlendirilir. Alıcının, artırma sonunda ihale ile mülkiyetini kazandığı malın önemli (esaslı) niteliklerinde hataya düsmüs (veya düsürülmüs) olması, ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilmistir.Item Ferit Tüzün'ün çağdaş türk besteciliği için önemi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Şenel, Onur; Okyay, ErdoğanBu tez çalısmasının amacı, ikinci kusak Türk bestecisi olan Ferit Tüzün’ün çagdas Türk besteciligine yaptıgı katkıların belirlenebilmesi, çagdas Türk besteciliginde kendine özgü bir besteleme biçemi olan bu bestecimizin daha yakından tanınabilmesidir. Bunu yapabilmek için öncelikle bestecinin önemli görülen bazı eserleri, form, armoni ve orkestrasyon açısından incelenmis ve bu sayede bestecinin karakteristik özellikleri saptanmaya çalısılmıstır. kinci olarak bestecinin Türk besteciligi içindeki yerinin anlasılması gerekli görüldügünden, Tüzün’ün ögretmenleri de olan ilk kusak Türk bestecilerinden Türk besleri adıyla anılan gurubun ve Tüzün’ün çagdaslarından iki bestecinin yasamlarına ve besteciliklerine kısaca deginilmistir. Ayrıca bu bestecilerin Tüzün ile benzerlik gösterebilecek piyano veya piyano eslikli san eserlerinden bazıları incelenerek Tüzün’ün besteleme biçemi ve incelenen eserleri ile karsılastırılmıstır. Bu çalısma sonucunda ulasılan sonuçlar sunlardır: Ferit Tüzün, Türk halk müzigini bir malzeme olarak kullanırken, onun özünün degisime ugramamasına çalısmıstır. Bunu yaparken özgün bir tarz olusturabilmis olan besteci, eserlerinde halk müzigini ya dogrudan almıs, ya da bunlardan esinlenerek özgün motifler olusturmustur. Ancak besteciyi Türk besteciligi içinde ilginç kılan özellik, Türk müzigi karakterine yakın motifler ile bu karakterin tamamen dısındaki çagdas batı müzigi esinli motifleri bir uyum içinde sergileyebilmis olmasıdır. Form açısından sadeligi ön planda tutan besteci armoni açısından da bir kurala yada sisteme baglı kalmamıstır. Tüzün’ün armonide, dörtlü akor yapılarını kullanmasına karsılık, bunu sürekli olarak sürdürmemesi ve dörtlü akorlara yer yer çesitli baska seslerin de eklenmesi ile yapının farklılastırılmıs olması sebebiyle, lerici’nin kurdugu sistem ile dogrudan bir bagı olmadıgı sonucuna ulasılmaktadır. Armonide majör – minör yada eksik – artık akorları da kullanmıs olan besteci bunları da tamamen serbest ve kendi istegi dogrultusunda kullanmıstır. Kullanılan yerel karakterli ezgiye küçük yada büyük ikili gibi uyusumsuz sesler ile eslik edilerek farklı bir duyus yaratılması da VII bestecinin karakteristik özelliklerindendir. Bestecinin çagdası olan bir çok baska besteci tarafından da takdir edilmis en dikkat çeken özelliklerinden birisi de orkestrasyonda yarattıgı zengin ve renkli yapıdır. Orkestranın renklerini eserin karakterini yansıtmada çok basarılı olarak kullanmıs olan besteci dinamik ve çok hareketli bir çalgılama teknigi uygulamıstır. Buna göre eserde kullanılan motifler sıra ile farklı enstrüman gruplarında gösterilmektedir. Birliktelik ise ancak eserin ana motifi üzerinde saglanmaktadır. Bu sayede çok dinamik bir orkestrasyon elde etmis olan besteci, kullandıgı çok çesitli vurmalı çalgıların kullanılacagı yeri titizlikle seçmesi ile de bu canlılıgı bir kat daha arttırmıs, ayrıca yerel ezgilerin kıvrak havasını bu sayede tam olarak ifade edebilmistir. Tüzün’ün besteciliginin incelenmesi sonucunda elde edilen bulguların diger besteciler ile karsılastırılması sonucunda ise söyle bir tablo ortaya çıkmıstır: Tüzün çagdas Türk müziginde ikinci kusak bestecileri içinde, eserlerinde Türk müziginden yararlanmayı seçen az sayıdaki besteciden biridir. Bunu yaparken izledigi yol ise kendinden öncekilerden ve çagdaslarından bazı yönlerden ayrılmaktadır. Kompozisyon ögretmeni olan Akses’ten, Akses’in batı müzigine daha çok yönelmesi ile ayrılan Tüzün, Alnar, Saygun ve Rey’den de bazı açılardan farklılasmaktadır. Rey’in Fransız izlenimciligi, Saygun’un ise aldıgı egitimin etkisinde kalarak Türk müzigini sadece malzeme olarak kullanıp batı tekniklerinin etkilerini eserlerinde daha ön planda tutmaları yanında, Alnar’ın da klasik Türk müziginden gelen ve daha çok buradan esinlenmis bir besteci olması bu bestecilerin besteleme biçemleri ile Tüzün’ün besteleme biçemi arasında önemli ayrılıklar yaratmaktadır. Öte yandan Türk besleri içinde kendisine en çok benzeyen bestecinin piyano ögretmeni olan Erkin oldugu dikkati çeker. Erkin halk müzigini ele alıs biçimi ve buna daha baglı kalması ile Tüzün ile paralellik gösterirken, Tüzün’ün eserlerinde çagdas batı müziginden esinlenen kısımlarında olması ile farklılasmaktadır. kinci kusak Türk bestecileri içinde dogan fikir ayrılıgı içinde Tüzün ile benzer bir çizgide eserler vermis olan Muammer Sun ve lhan Baran’ın da bazı açılardan Tüzün’e benzedigi bazı açılardan ise farklılastıgı görülmektedir. Bu bulgular dogrultusunda Tüzün’ün eserlerinin özgünlügü ve kullandıgı biçemin karakteristik yapısı ortaya çıkmaktadır.Item Makam yapılarını yansıtan bir model önerisi için yapay zeka tekniklerinin kullanımı(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Güray, Cenk; Okyay, ErdoğanBu çalısma kapsamında; duyusa ve pratige dayalı geleneksel müziklerimizin makamlarının zaman içindeki yapısal degisiminini kültürel altyapısı ile ortaya koyan bir “ düsünceler bütünü” önerilmektedir. Bu düsünceler bütününün ileride olusturulabilecek daha kapsamlı makam modellerine altyapı saglayacagı düsünülmektedir. Yapay zeka tekniklerinin böylesi modellerde nasıl kullanılabilecegi ve nasıl bir katkıda bulunabilecegi de çalısmalar esnasında tartısılacaktır. Tabiidir ki çalısmada yararlanılacak en büyük kaynak yine eski “edvar” defterleri olacaktır. Çünkü müzigimizin “icra”’yı esas alan teorik yapısı, zaman zaman öznel tanımlarla desteklense de en açıklayıcı ve net sekilde bu tarihi nazariyat kaynaklarında açıklanmaktadır. Su da önemle belirtilmelidir ki böyle bir yapılanmayı olusturmak bireysel bir çalısmanın çok daha ilerisinde bir ugras ve bilgi dagarcıgı gerektirmektedir. Bu çalısmanın amacı daha önce bu konuda yapılmıs çalısmalara dair “ipuçları” içeren ve tek iddiası kendinden sonraki çalısmalara “ipuçları” bırakmak olan, bir model “nüvesini” veya “anlayısını” ortaya koyabilmektir. Anadolu’nun müzikal yapısına dair “teorileri” vücuda getirip bunları dünya kültürüne sunmak adına bu toprakların tüm “müzikbilimi emekçilerine” düsen çok sey oldugu açıktır.Item Enflasyon düzeltmesinin İstanbul menkul kıymetler borsasında işlem gören bazı tekstil şirketlerinin mali verileri üzerindeki etkileri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Özsoy, Rahime Özlem; Akdoğan, NalanBu tez çalışmasında, yüksek enflasyonun, şirketlerin mali verileri üzerinde yarattığı olumsuzlukların rasyo analizleri ile incelenmesini amaçlanmaktadır. Buradan hareketle, öncelikle enflasyonun genel tanımı ve şirketlerin mali yapıları üzerinde yarattığı olumsuzluklara kısaca değinilmiş ve gerek ülkemizde, gerekse dünyadaki bazı ülkelerde söz konusu olumsuzlukların giderilmesine yönelik kullanılan yöntemler irdelenmiştir. 31/12/2003 tarihinden itibaren, finansal tablolarını enflasyona göre düzenlemeleri bir zorunluluk olan, halka açık, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’nda işlem gören ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren 13 adet şirketin, 2002¬2003 yılı enflasyona göre düzeltilmiş ve tarihi maliyetli bilanço ve gelir tablolarının veri olarak kullanıldığı çalışmamızda, yüksek enflasyonun etkileri, rasyo analizleri ile ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Son olarak da, şirketlerin aktif ve mali yapıları, karlılıkları ve likidite rasyolarındaki, enflasyondan kaynaklanan olumsuz etkileri gidermeye yönelik yürürlüğe giren “enflasyon muhasebesi uygulamasının” beklentileri karşılayıp karşılamadığı ve sonuçları tartışılmıştır. In this thesis study, it is aimed to analyse the negative effects of hyper-inflation on the financial datas of the companies by using ratio analysis. For this purpose, firstly the definition of inflation and its negative effects on the financial datas of the companies are shortly explained and then the methods, which are used both in Turkey and in the world to overcome the negative effects of inflation are examined. In our study, the effects of inflation is tried to be discovered by ratio analysis, using the balance and income sheets of the years 2002- 2003, which are both prepared in Historical Cost Accounting and Inflation Accounting, as data, for the 13 publicly held company, existing in textile sector, quoted at Istanbul Stock Exchange, having an obligation to rearrange their financial data according to Inflation Accounting from the date of 31 December 2003. Lastly, it is discussed if the “Inflation Accounting Implementation” which is inured to deprive of the negative effects of inflation on the assets and financial structures, profitabilities and liquidity ratios of the companies met the expectations and the results of it.Item Türk ceza hukuku'nda suça sürüklenen çocuk hakkında koruma tedbirleri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Turan, Doğan Kubilay; Mumcu, AhmetBaşlangıçta çocuk hakları ile ilgili genel bir araştırma yapmayı düşündük.Ancak, daha spesifik ve Türkiye şartları açısından çok büyük önem arz eden bir konu olan güvenlik tedbirleri üzerinde yoğunlaşmayı uygun gördük. Tarihte de, günümüzde de en çok sömürülen kesimin çocuklar olduğu kanısındayız.Çocukların tarihi demek, bir bakıma, onların sömürü tarihi demektir.19. yüzyılda, üstelik İngiltere gibi bir ülkede, on yaşındaki çocukların bile asılarak idam edildiklerini bilmek insanın tüylerini ürpertiyor.Günümüzde de olması gereken kadar bir mesafe alındığına inanmıyoruz.Aile içi şiddet, çalışma ve seks amaçlı çocuk köle ticareti, insest gibi kötülükler çocuklara masallarındaki devlerden bile daha korkunç biçimde yaklaşmaktadırlar.Söz konusu sorunlarla mücadele, politik, ekonomik ve sosyal platformlarda olması gerektiği kadar çocuklara dönük ceza hukuku alanında da yapılmalıdır.Türk Ceza Kanunu’nu ve uygulamadaki durumu çok iyi gözden geçirmeliyiz.Özellikle çocuklara ilişkin hükümlerin temel felsefesi cezalandırma üzerine değil, eğitme ve topluma yeniden kazandırma üzerine kurulu olmalıdır.Bu bağlamda suça sürüklenen çocuk ile mağdur çocuk arasında fazla fark görmediğimizi belirtmek isteriz.Zira ikisi de aynı aile trajedyasının aktörleri ve aktristleridir. Tezimizde dikkat çekmek istediğimiz başlıca husus, ülkemizde, çocuklar hakkında uygulanan yaptırımların onları eğitmek, onları topluma yeniden kazandırmaktan çok cezalandırmak, intikam almak üzerine kurulu olmasıdır.Bir çocuğun, suç olarak kabul edilen bir fiili işlemesi nedeniyle onu cezalandırmak, onun hayatını karartmak yersizdir.Ona hatasını görmesi için yeni bir şans vermek gerekmektedir.Bu gibi ceza politikalarını uygulamaya geçirirken, Anglo Sakson hukukunu ve kara Avrupası’ndaki uygulamaların yol göstericiliğine de inanmalıyız.Suç, çocuklar söz konusu olduğunda, soyut bir kavram olarak ele alınmamalı, çocuğun içinde bulunduğu somutluklar bağlamında ele alınmalıdır. At first we decided to make search about all children rights. But; we prefer to study security measures for children more. Because it is a specific subject and important for Turkey conditions. We think that from the beginning and nowadays the children are the most exploited humas in the world. The history of children mean their exploted history. In 19th century In England at 10 years old children were executed. In nowadays the rules for children have not developed yet. Punishment in family, child commercion for work and sex, incest are more dangerous for children than the wiches in the stories. To struggle with these problems must be on politic, economic, social and also punishment law platforms. The commands must be for educate the children but not for punishment. We can’t see any difference with the guity child and the wranged child. The sanctions in our country is for punishment but not for education. That’s the most important thing that we want to say. We have to give another change to him for see his wrong. We can make use of common law while trying this. And we must think about crime like it if it’s a concrete concept, not a abstract concept when we thalk about children.Item Anonim ortaklıklarda genel kurul ve genel kurulan elektronik ortamda toplanması ve karar alması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Özer, Işık; Pınar, HamdiBu çalısmada, TTK’nun ilgili maddeleri ısığında GK’un olusumu ve isleyisi incelenmis, GK’da internet kullanımının ve GK’a elektronik ortamda katılımın GK üzerindeki etkileri ve ortaya çıkacak sonuçlar çözümlenmeye çalısılmıstır. Anonim sirket GK’u, TTK m. 360 vd.’nda düzenlenen ve nasıl toplanacağı, toplantı zamanı, müzakereler, oy kullanma ve karar alınmasının tâbi olduğu sartların sirket esas sözlesmesinde belirlendiği zorunlu bir organdır. Pay sahipleri, sirket islerinin görüsülmesi amacıyla GK’da bir araya gelirler. Bu kapsamda anonim sirket GK’unun isleyisi, GK’un toplantıya çağrılması ve pay sahiplerinin GK toplantısına alınması anından itibaren baslayan ve toplantının kapatılmasına kadar devam eden ve bu arada toplantının açılması, tutanağın düzenlenmesi, müzakerelerin ve oylamanın yapılması ile karar alınması asamalarını içeren bir süreç olarak tanımlanabilir. Günümüz bilgi toplumu, iletisim teknolojilerinde yasanan gelismelere paralel olarak hızlı karar alma mekanizmalarının gelistirilmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle internetin gelisme hızı, bu çalısmanın konusu olan anonim sirketler GK’unun da hızlı karar alma ve sonuca gitme zorunluluğu ile karsı karsıya bulunduğunu göstermektedir. Diğer taraftan uygulamada pay sahiplerinin GK’a katılım oranının düsük olması ve bu durumun anonim sirketlerin en önemli sorunlarından biri olan “güç bosluğu” sorununa yol açması, pay sahiplerinin GK’a katılımlarının kolaylastırılması ihtiyacını da ortaya çıkarmıstır. Đste tüm bu gerekçelere dayanarak günümüz hukuk anlayısı, GK’a elektronik ortamda katılıma olanak sağlamıstır. Dünyada yasanan bu gelisme, Türk hukukunda da Türk Ticaret Kanunu Tasarısının kanunlasmasıyla birlikte uygulanır hale gelecektir.Item Borç İlişkisi Doğran Sözleşmelerde Başlangıçtaki İmkansızlık, Hüküm ve Sonuçları(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Yücer, Zeynep, İpekItem Örgütlerde oluşan sosyal ilişkilerin örgütsel güvenin alt boyutlarına etkileri: Başkent Üniversitesi Örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Uzbilek, Ayşegül; Varoğlu, A. KadirÖrgütler, bireyler arası ilişkiler ve grup dinamiklerini içeren, bir taraftan da kendine özgü değerler üreten bir topluluk olarak, gruplararası ve kişilerarası ilişkilerin yaşandığı sosyal yaşam alanlarıdır. Bu sosyal yaşam alanlarında ortak kurallar, prosedürler ve yetkiler örgütsel yaşama şekil verdiği gibi yazılı olmayan bazı değerler de etkili olabilmektedir. Bu değerlerden en başta geleni güven olgusudur. Örgütsel güven olgusu, sosyal yaşam alanı olan örgütlerde kişilerarasında oluşan ilişki çeşitleri ile farklı bir deyişle ise sosyal ilişkiler ile şekil kazanmaktadır. Çalışmada, Cummings ve Bromiley’in (1996), “bir kişinin veya bir grup kişinin diğer kişi veya gruba (a) açık veya açık olmayan taahhütlere uygun iyi niyetli davranma gayreti, (b) ne olursa olsun, görüşmelerde önceden belirlenmiş taahhütlerde dürüst olma, (c) uygun fırsatlar olduğunda bile diğer tarafın durumundan çok fazla çıkar sağlamama inancı veya grubun ortak inancı” olarak tanımladığı örgütsel güven tanımı temel alınarak geliştirilen Örgütsel Güven Envanteri-Uzun Form” Organizational Trust Inventory – Long Form (OTI- LF) model örnek alınarak geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Araştırmanın amacı, örgüt içinde oluşan sosyal ilişkilerin örgütsel güvenin alt boyutlarına olan etkilerini açıklamaktır. Araştırma sonucunda, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı ile diğer birimler arasında oluşan arkadaşlık ilişkisi, iş ilişkisi ve tanıma derecesinin örgütsel güvene olumlu yönde etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışanlararası iş ilişkisi yoğunluğu, arkadaşlık ilişkisi ve tanıma derecesi arttıkça örgütsel güven seviyesi artmaktadır. Örgüt içinde gelişen güven ilişkisine en fazla arkadaşlık ilişkisinin etki ettiği elde edilen sonuçlardan biridir.Item Laiklik ve anayasa mahkemesi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Güven, Serhat; Turhan, MehmetBu çalısmanın amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez ve degistirilemez unsurlarından biri olan laiklik ilkesinin anlam ve kapsamını açıklamak ve Türk Anayasa Mahkemesi’nin laiklik ilkesini ne sekilde ele alıp kararlarına yansıttıgını ortaya koymaktır. Çalısmanın ilk bölümde laikligin tanımı ve tarihi gelisimi hakkında bilgi verildikten sonra, ikinci bölümde laik devletin tanımı yapılmıs ve bu devletin varlıgı için gerekli sartların neler oldugu ortaya konulmustur. Bu bölümde ayrıca, Anayasa’da öngörülen zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin ve Diyanet sleri Baskanlıgı’nın genel idare içerisinde yer almasının laik devlet yapısına aykırılık olusturup olusturmadıgı degerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, ülke gündemini sürekli mesgul eden ve sık sık tartısmalar yasanmasına neden olan türban sorununa Anayasa Mahkemesi’nin yaklasımı degerlendirilmis, bu degerlendirme sırasında Avrupa nsan Hakları Mahkeme’sinin türban kararı da ele alınmıstır. Dördüncü ve son bölümde ise, Anayasa Mahkemesi’nin laik cumhuriyet ilkesine aykırılık nedeniyle kapattıgı siyasi partiler incelenerek, Mahkeme’nin laiklik temelli parti kapatma davalarındaki genel tutumu yansıtılmıstır. Her ülkedeki din ve devlet arası iliskiler ve dolayısıyla laiklik uygulaması birbirinden farklı olmakta ve laikligin anlamı toplumdan topluma ve zamandan zamana farklılık göstermektedir. Bununla birlikte laiklik, Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan beri, bu Cumhuriyet’in en temel ilkelerinden biri olmustur. Anayasa Mahkemesi de bu temel ilkenin yerlestirilmesi ve korunması konusuna hassasiyetle yaklasmıs ve bu hassasiyetini konuyla ilgili tüm kararlarına yansıtmıstır.Item Anonim şirketlerde kâr payı, kâr dağıtımı ve yedek akçe ayrılması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Ünal, Ahmet, Cemil; Vural, GüvenKâr, Farsça kökenli bir kelimedir. Kârın sözlük anlamı; alışverişden sağlanan para kazancıdır. Öğretide yapılan bir tanıma göre kâr; belli bir süre içinde, ekonomik faaliyetleri sebebiyle bir ticari işletmenin varlığında meydana gelen artışı ifade eder. Anonim şirketin kâr dağıtabilmesi için öncelikle şirketin kâr elde etmesi yani şirketin ticari bilânçosunda kârın gözükmesi gerekir. Aksi takdirde şirket kâr dağıtamaz. Sermaye Piyasası Kurulu’nun çıkardığı Seri:4, 27 No’lu tebliğde yapılan tanıma göre kar payı; anonim şirket ortaklarına ve kâra katılan diğer kişilere dağıtılacak kârdan, bunların her birine düşen payı ifade eder. Pay sahipliği konusunda gerçek ve tüzel kişi ayrımı yoktur. Burada pay sahibi için önemli olan nokta, şirkete katılım karşılığında, maddi bir çıkar sağlamaktır. Sağlanabilecek maddi çıkar çeşitli şekillerde olabilmekle birlikte, bunların en önemlisi ve devamlısı, kişinin şirket kazancından elde edeceği kâr payıdır. Kar payı avansı, ortaklara ara dönem karı üzerinden dağıtılacak avanstır. Anonim şirketler, iş yılı sonunda düzenlenen bilânçoya göre ve herhâlde genel kurulun bilânço, kâr ve zarar hesabının kabulüne ve kârın dağıtımına ilişkin kararına dayanarak kâr dağıtabilirler. Bunun dışında ortaklara yapılan her ödeme, safi kârdan kaynaklansa bile, emredici hükümlerle men edilmiş bulunan “ sermayenin ortaklara iadesi ” anlamını taşır. TTK.’da yedek akçenin tanımı yapılmamıştır. Sadece TTK.m.74/3’de yedek akçenin, esas sermayenin bir parçası olduğu belirtilmiştir. Öğretide yapılan bir tanıma göre yedek akçe; esas sermayeyi aşan net malvarlığıdır. Başka bir tanıma göre yedek akçe; şirketin çeşitli kaynaklardan elde ettiği safi kârdan, pay sahiplerine ve diğer ilgililere dağıtılmayarak kanun, esas sözleşme ve genel kurul kararı gereğince, şirket bünyesinde tutulan kaynakların tümüdür. Yedek akçenin genel olarak üç fonksiyonu vardır. Bunlardan birincisi şirketin mevcut durumunun başka bir deyişle sermayenin korunması, ikincisi sermayenin otofinansman yoluyla kuvvetlendirilmesi ve son olarak düzenli bir kâr dağıtımının ayarlanabilmesidir.Item "Bizans dini müziğinde 'İstanbul tavrı': Fener patrikhanesi ilahilerinin melodik, ritmik ve modal yönden analizi"(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Gezek, Diğdem; Erol, LütfüBizans müziği konulu araştırmaların azlığından hareketle yola çıkılan ve konusu Bizans dini müziği ile sınırlandırılan bu çalışmanın amacı, Bizans dini müziğini günümüzde İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nde yaşatılan müzik ortamının Bizans dini müziğinde bir İstanbul Tavrı olarak belirdiğinin altını çizmektir. Bu amaçla çalışmada, İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nde söylenen ilahilerden türlerine göre gruplandırılmış önemli örnekler modern Bizans notasyonundan alınarak, Batı'nın porteli sistemine göre yazılmış ve melodik, ritmik ve modal yönden analizleri yapılmıştır.Item Organizasyon tarafından sağlanan barınma olanaklarının yarattığı tatminin genel iş tatminine katkısı: Türk Kara Kuvvetleri örnek olayı(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Çakmak, Bekir, Erhan; Basım, NejatBu ararmada K.K.K.lna mensup subay ve astsubaylarn genel i tatmini ile barnma tatmini arasndaki iliki incelenmi ve her iki boyuttaki tatmin düzeylerinin personelin kurumsal ve demografik özelliklerine göre farkllamasn ortaya çkarlmasna çallmr. tatmini; subay ve astsubaylarn ilerine yönelik olarak gelitirdikleri olumlu duygu ve düünceleri ifade etmektedir. Ararmada i tatmini baml deken olarak alnmak suretiyle, literatürün de incelenmesiyle, subay ve astsubaylarn i tatminini etkiledii deerlendirilen faktörler ele alnm, ayrca barnma tatmini tatmininin bir belirleyicisi olarak incelenirken, ayn zamanda kiisel ve kurumsal dekenlerin barnma tatmini üzerindeki etkileri de ortaya karlmaya çallmr. Ararma be ana bölüm ile giri bölümünden olumaktadr. Çalmann giri bölümünde çalmann amac, kapsam ve önemi üzerinde durulmutur. Ararmann birinci bölümünde i tatmini kavram ve tan, i tatminine ilikin yaplan ararmalar ile Tatminine likin Teorik Yaklamlar ele alnmr. kinci bölüm barnma kavram, Kamu Konutlar Kanunu, Kamu Konutlar Yönetmelii ve TSK. Konut Yönergesi hakknda bilgi verilmek suretiyle kamu kesiminde ve Kara Kuvvetleri Komutanlnda konutlarla ilgili mevzuat hakknda bilgi içermektedir. Üçüncü bölümde kuramsal çerçeve ve ararmann yöntemi üzerinde durulmu ve ararma modeli, oluturulan ölçekler ile bu ölçeklerin geçerlik ve güvenirlikleri, ararma evreni ve örneklem, ölçein uygulanma ekli, kullanlan istatistiki analiz yöntemleri gibi bilgiler yer almr. Dördüncü bölümde ise, Kara Kuvvetleri Komutanlnda görev yapan subay ve astsubaylarn i ve barnma tatmin seviyelerini ortaya karacak bulgular ve deerlendirmeler yer almaktadr. Beinci ve son bölümde ise, verilerden elde edilen bulgular, önceki bölümlerde çizilen teorik çerçeve içerisinde ele alnarak ararmada ulalan sonuçlar sunulmu ve elde edilen sonuçlarn K.K.K.l açndan ta önem deerlendirilerek daha sonra yaplacak çalmalar için alt yap oluturaca düünülen konularda tespit ve öneriler yer almr.Item Telekomünikasyon alanında rekabet hukuku açısından hakim durumun kötüye kullanılması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) İmirlioğlu, Dilek; Pınar, HamdiSerbest piyasa ekonomisinin var oldugu ülkelerde rekabetin gerekliligi tartısılmazdır. Rekabet, tesebbüsleri daha kaliteli ve daha düsük fiyatlarla rakiplerinden daha fazla ürün ve hizmet sunmaya yönelten bir süreçtir. Bu sayede ekonomik verimlilik artar ve kaynakların etkin dagılımı saglanır. Böylece refahın artısı toplum genelinde hissedilir. Türk hukuk sisteminde rekabet hukuku konusunu düzenleyen yasa, RKHK'dır. Rekabet hukukunun esas amacı, rekabet düzenini korumaktır. Bu amaç dogrultusunda iki önemli hedefi mevcuttur...Item Bir meslek ördütünün kurumsal değişimdeki yeri : Türkiye sağlık alanı örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Aksoy, Beyhan; Özen, ŞükrüBu çalısma, bir meslek örgütünün içinde bulundugu örgütsel alandaki degisimlerle etkilesimine odaklanmaktadır. Çalısmada bu amaca dönük olarak, meslek örgütünün alanın farklı düzlemlerindeki degisimlere ne tür eylemlerle karsılık verdigi, bu eylemlerin kurumsal degisimi nasıl etkiledigi ve örgütsel alandaki kurumsal degisimin meslek örgütünün kimligini ve eylemlerini nasıl etkiledigi incelenmektedir. Çalısma bu arastırma soruları çerçevesinde yeni kurumsal kurama katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kurumsal kuramda baskın olan, devletin yanında ve onunla birlikte örgütsel alanı esbiçimlestiren bir aktör olarak meslek örgütü görüsü, bu çalısmayla gözden geçirilmektedir. Bu çalısmada görgül arastırma bulgularına dayanılarak, meslek örgütünün makro kurumsal baglamdan da etkilenerek, devletin yanında bir örgüt olmaktan çıkıp, karsıt bir kurumsal mantıgı savunan muhalif bir örgüte dönüsebilecegi ileri sürülmektedir. Bu dogrultuda, meslek örgütü, devletin örgütsel alandaki degisim politikalarına esbiçimlestirici katkı yapmak bir yana, örgütsel alanın çesitli düzlemlerindeki degisimlere karsı gelistirdigi eylem türleriyle karsılık veren farklılastırıcı bir aktöre dönüsebilmektedir. Çalısmada ayrıca, bir meslek örgütünün örgütsel alana etkilerinin, ancak örgütsel alandaki degisimlerin meslek örgütü üzerinde yarattıgı degisimler üzerinden anlasılabilecegi vurgulanmaktadır. Çalısmada, örnek olay tasarımı kullanılarak Türk Tabipleri Birligi’nin saglık alanındaki kurumsal degisimde oynadıgı rol incelenmektedir. Derinlemesine görüsme ve belge analizi yöntemlerinin kullanıldıgı çalısmada, öncelikle saglık sektöründeki kurumsal degisim süreci incelenmektedir. Ardından, Türk Tabipleri Birligi’nin bu süreçte kurumsal kimliginde ve eylemlerindeki dönüsüm irdelenmekte ve güncel olarak devletin neoliberal dönüsüm çerçevesinde saglık sektörünün çesitli düzlemlerinde gerçeklestirmeye çalıstıgı degisimlere karsı hangi eylem türleriyle karsılık verdikleri arastırılmaktadır. nceleme sonucunda, Türkiye’de saglık alanındaki egemen kurumsal mantıgın kamucu saglık hizmeti anlayısından, piyasacı saglık hizmeti anlayısına evrildigi belirlenmistir. Bu dönüsüm sürecinde, en önemli degisim aktörü olan devletle baslangıçta benzer bir kurumsal mantıgı paylasan Türk Tabipleri Birligi zaman içinde piyasacı mantıga karsı, kamucu mantıgı savunan muhalif bir örgüte dönüsmüstür. Meslek örgütünün bu muhalif tavrının, en önemli degisim ajanı olan devletin saglık alanındaki toplumsal ve mesleki düzlemlerinde gerçeklestirmeye çalıstıgı parçacı ve bütüncül degisim çabaları karsısında, dogrudan kamu yetkililerini hedef alan protesto ve müzakere etme veya kamu yetkililerini ve kamuyu hedef alan bilgi verme ve toplumsal muhalefet olusturma gibi eylemlere yöneldigi görülmektedir. This study focuses on the interaction of a professional association with the changes in its organizational field. It specifically investigates, with what kind of actions the professional association responds to the changes at different levels of the field, how these actions affect institutional changes and how institutional changes in the field affect the identity and actions of the association. Tackling with these research questions, the study aims to contribute to the new institutional theory. It elaborates the dominant view in the institutional theory that professional associations are considered as the actors which support the government in making organizational field isomorphic. Drawing on the findings of the empirical research, it is claimed that, effected by the macro institutional context, a professional association may oppose to the government rather than being at the same side with it. In this direction, the association may transform into a differentiating actor by reacting through actions it developed against the changes in different levels in the institutional field, instead of contributing to the policies of the government in the field. In addition, it is emphasized that the effects of a professional association to the field can only be understood via the changes on the association realized by the changes in the field. In the study, the role of Turkish Medical Association in the institutional change is analyzed by case study design. Employing in-depth interview and document analysis methods, the process of institutional change in Turkish medical field is analyzed. Next, the changes in the institutional identity and actions of Turkish Medical Association are investigated and the kinds of actions through which the association responded against the changes in various levels of the medical field realized by the government as a consequence of current neo-liberal changes are examined. The findings indicate that the dominant institutional logic in the medical field evolve from societal base to market base. During the change process, Turkish Medical Association turns into an opposing organization, defending a societal thinking against the marked based one, which used to share similar institutional logic with the most important actor of change; the government. The findings show that as the responses to governments’ partial and holistic change efforts in macro and micro levels of the medical field, The Turkish Medical Association engages basically in four actions; protests against the government, negotiations with government, informing the government and the public and mobilizing public opposition against the government policiesItem Türk operası'nin gelişim süreci(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Ertekin, Sibel; Okyay, ErdoğanBugün ülkemizde operada bulunulan noktanın sebeplerine göz atılacak olursa, yani seyircisinin belli bir kitleden olustugu düsünülürse bunun bir problem oldugunu inkar etmek güçtür. Dolayısıyla bu problemi yadsıyıp köklerine inmek yerinde olacaktır. Bu tez çalısmasının amacı, bu problemlerin saptanmasına katkıda bulunmaktır. Bu noktada yapılması gereken Türk Operasının dogusuna kadar dönmek ve günümüze kadarki süreci taramaktır. Bu çerçevede yapılacak olan arastırma Türk Operasına katkıda bulunabilecegi gibi, konunun sosyal boyutunu gözler önüne serecek ve yapılmıs olan bu önemli eserlerin ve bu eserleri besteleyen müzik adamlarının tanınmasına yardımcı olacaktır. Bunun için öncelikle “opera” nın dogum ve gelisim sürecini incelemek, aktarmak gerekmistir, paralelinde Batı Operası’na deginmek gerekmistir. Daha sonra Türkiye’ye operanın nasıl girdigini, nasıl tanındıgını anlayabilmek açısından Osmanlı mparatorlugu Dönemi’ne deginilmis ancak, “Türk Operası” nın dogusu Osmanlı’ya degil Cumhuriyet’e tekabül ettiginden Cumhuriyet Dönemi opera ve dolayısıyla Cumhuriyet Dönemi müzik alanındaki çalısmalara deginilmistir. Opera sanatı, Avrupa’da dogusundan günümüze degin soyluların, entelektüellerin ve klasik müzik ugrasıcılarının begeni ve kullanımı dısına çıkamamıs, ancak müzikte ve sahne sanatlarında bir takım yenilikler ve devrimler diye adlandırılabilecegimiz girisimlerle halka ulasabilmistir. Bu yenilikler, devrimler ve halka ulasabilme çabaları sürecinde opera sanatına emek veren uluslardan ve bestecilerinden söz etmek gerekmistir. Bilindigi üzere Cumhuriyet Dönemi Atatürk Devrimleri ile Müzik devrimi atbası gitmistir. Bu devrimlerden Atatürk’ce; milli kültür alanında en önemli deger tasıyan, müzik devrimidir. Çünkü müzik Atatürk’e göre; bir ulusun, bir kültürün, degisimini ve gelisimini, “kendini” ifade etmede en etkili ve seffaf yoldur. “Eger bir ulus müzikte degisimi sindirebiliyorsa, diger degisimleri de kolayca kavrayabilecektir”… Çalısma sonucunda edinilen bulgular ısıgında; bugün hak ettigi ve gerektigi noktada olmayan, Cumhuriyet dönemi olusturulmasında göz ardı edilmeyecek degerde ki sayısız girisim, hayranlık uyandıran bir öngörü ve sanat tutkusuyla harcanan emekler sonucunda III yaratılan Türk Operası, ancak Cumhuriyet’te oldugu gibi istikrarlı, planlı, akılcı ve genis bir vizyonla yola çıkılarak verilen emekler sonucunda tekrar dirilebilir, dirilmelidir…Item Motorlu taşıtlar sektöründe rekabet sınırlamaları(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Erakman, Göksu; Başgül, MürselGelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin lokomotif sektörlerinden birisi olarak görülen Motorlu Taşıtlar Sektöründe rekabetin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle özellikle perakende motorlu taşıt satışı ve satış sonrası sanayinde gelişimin sağlanması sektörde rekabetçi bir yapının oluşturulması bakımından gereklidir. Tez konusu olan, 2005/4 sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin yeni Tebliğ de bu ihtiyacın bir ürünüdür. Tebliğ, motorlu taşıtlar sektöründeki yeni motorlu taşıtların bunların yedek parçalarının ya da tamir ve bakım hizmetlerinin alımı, satımı veya yeniden satımına ilişkin yapılan dikey anlaşma ve uyumlu eylemlere grup muafiyeti getirmektedir. Bu çalışma ile motorlu araç ve yedek parça üreticilerinin yaptıkları dikey anlaşmaların rekabet hukuku bakımından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu bakımdan tezde öncelikle rekabet hukukunun temel kavramları açıklanmış, daha sonra motorlu taşıtlar sektörünün dünya ve ülkemizdeki durumuna yer verilerek rekabet hukukunun sektöre uygulanmasındaki gelişim hakkında bilgilere yer verilmiştir. Son olarak da asıl konumuz olan 2005/4 sayılı Tebliğ, özellikle Avrupa Birliği’ndeki mehaz düzenlemesi olan 1400/2002 sayılı Tüzük ve bu tüzüğün uygulanması göz önüne alınarak ülkemizde karşılaşılabilecek olası sorunlar bağlamında incelenmiştir. In the motor vehicle sector, which is considered as one of the locomotive sectors of economies in developed and developing countries, it is important that the competition is effectively realized. Therefore, developments especially in the retail sales of motor vehicles and aftersales industry are essential in order to attain a competitive structure at the sector. The new Block Exemption Communiqué on The Vertical Agreements and Concerned Practices in the Motor Vehicle Sector Communiqué No: 2005/4, which is the subject of the thesis, is resulted from this need. The Block Exemption that is stipulated by The Communiqué is applicaple to the vertical agreements and concerned practices in the motor vehicle sector regarding the purchase, sale and resale of new motor vehicles, spare parts and after sales services. This study aims to evaluate the vertical agreements between producers, distributers and repairers, with regard to competition law. In this regard, in the thesis firstly the basic concepts of Competition Law are explained; secondly by putting forward the situation of the motor vehicle sector in the world and in our country, the information about the development of the application of the competition law in the sector is given. Consequently, The Communiqué No: 2005/4, is examined with regard to the problems that can ocur during applicaton, expecially by taking into account the implamentation of the Commission Regulation No: 1400/2002 in European Union.Item Destinasyon imajı ve Trabzon yöresine dönük bir çalışma(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Yaraşlı, Göker Yarkın; Tuncer, ErdoğanBu çalısmada temel amaç; destinasyon, imaj ve destinasyon imajı kavramlarını tanımlayarak bu kavramlarla ilgili yapılan bilimsel çalısmalar ısıgında bir bütünlük saglamak ve turizm pazarlamasında çok önemli olan destinasyonların, pazarlanabilmesi için öncelikle sahip oldukları imajın ölçülmesinin ve daha sonra bu imaj paralelinde bir pazarlama stratejisi belirlenmesinin gerekliligini ortaya koymaktır. Bugüne kadar Türkiye’de destinasyon imajı ile ilgili herhangi bir tez çalısması olmaması ve uluslararası alanda var olan çalısmaların ise Türkiye yerelinde yetersiz kalması nedeniyle böyle bir çalısma yapılması gereklilik arz etmektedir. Bu çalısmada özet olarak, geçmiste yapılmıs çalısmalar paralelinde öncelikle destinasyon ve imaj kavramları tanımlanmıstır. Daha sonra destinasyon imajı kavramı ayrıntılı bir sekilde ele alınıp imaj olusum süreçleri ve uyarıcı faktörler detaylandırılmıstır. Bunun ardından geçmiste bir model ortaya koyan çalısmalar özetlenmistir. Bu çalısmalardaki tüm modeller birbirleriyle karsılastırılarak bugün geçerli olan bir model (Baloglu ve McCleary, 1999), örnek alınmıstır. Bu örnek model ile Trabzon destinasyonunu pilot bölge kabul ederek bu kentin mevcut imajı belirlenmeye çalısılmıstır. Ulasılan bulgulara göre, Trabzon kentinin mevcut imajını sekillendiren temel unsurların, inanç yapıları ve yayla turizmi agırlıklı oldukları görülmüstür. Trabzon’la ilgili akla ilk gelen turistik özelligin Sumela Manastırı ve kentin yaylaları ile dogal güzellikleri oldugu bulgusuna ulasılmıstır. Bununla birlikte, sosyal faktörlerden yasın imaj üzerinde herhangi bir ayırt ediciligi bulunmazken; cinsiyet, medeni durum, egitim durumu ve gelir gibi etkenlerin farklı imaj türleri (bilissel, duygusal ve genel) üzerinde farklı etkileri oldugu görülmüstür. The main objective of this thesis is to integrate the topics of destination, image and destination image in light of scientific studies by describing these concepts and to display the necessity of measuring the destinations’ image before setting a marketing strategy in parallel with this image in order to marketing the destinations, which are very important point of tourism marketing. There are no thesis studies about destination image in Turkey and there are deficiencies about local statement of Turkey in the international studies. Therefore, there is a necessity to study in this field. In summary, at the beginning of the thesis destination and image concepts were identified by using previous studies. Then, destination image concept was approached. Image formation processes and stimulus factors were particularly studied. After that, the studies displaying a model were summarized. A valid model of today was taken as sample (Baloglu and McCleary, 1999) by comparing all models in these studies. The city of Trabzon was accepted as pilot region with the model and current image of the city was tried to be measured. According to the results of the study, basic factors of the Trabzon’s city image formation are faith buildings and plateau tourism. First things when Trabzon comes to mind are Mother Mary Monastery, plateaus and natural beatuies. Although age, one of the social factors, affects none of the image types, other social factors such as; sex, marital status, income and education affect the image in different ways.