Sosyal Bilimler Enstitüsü / Social Sciences Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1394
Browse
3 results
Search Results
Item The borderland, vulnerability and the need to care through lost children archive (2019) by valeria luiselli and children of the land (2020) by marcelo hernandez castillo(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ergin, Elif; Kırpıklı, DenizBu çalışma, çağdaş Meksika-Amerika Edebiyatı’nın öncü eserleri arasında yer alan Valeria Luiselli’nin Lost Children Archive (2019) ve Marcelo Hernandez Castillo’nun Children of the Land (2020) adlı eserlerini analiz etmeyi ve sınır, kültür, kimlik, göç, göçmenlerin, özellikle de çocukların yaşamları ve sınırda ve ötesinde bekleyen zorluklar konularına ses vermeyi amaçlamaktadır. Luiselli ve Hernandez Castillo’nun Meksika kökenli ve Amerika’ya göç etmiş olmaları, bu iki Meksikalı Amerikalı yazarın zaman içinde bu zorluklara bizzat tanıklık etmiş ya da yaşamış olmaları nedeniyle, kurgu ve anı biçiminde bu konulara yeni bakış açıları sağlamaktadır. Bu anlamda Children of the Land, 1988 doğumlu Hernandez Castillo’nun 5 yaşındayken ailesiyle birlikte yasadışı yollardan Amerika’ya göç etmesine ayna tutarken, Lost Children Archive ise özellikle 2014 Meksika kökenli Amerikalı göçmen krizine ve sonrasına atıfta bulunarak sınırda ailelerinden ayrı düşmüş, yasal statüleri bilinmeyen kayıp çocukların sesi olmakta ve kırılganlık, bakım etiği ve sınır teorisinin önemine odaklanmaktadır. Amerikan göç yasaları ve kendilerine yönelik genel ayrımcılık nedeniyle savunmasız durumda olan bu kaçak göçmenler, dikkat çekmemek için hayatlarını sessizlik içinde sürdürmeye çalışmaktadır ve bu durum insan haklarından mahrumiyet, göçmenlik yasaları nedeniyle aile bireylerinin birbirinden ayrılması, çocukların tecrit altında tutulması gibi ciddi sorunları da beraberinde getirir. Bu anlamda Valeria Luiselli ve Marcelo Hernandez Castillo, okuyucuyu bu insanlarla empati kurmaya ve onları önemsemeye, en önemlisi de bu konuda harekete geçmeye davet ediyor. Bu yazarlar, çalışmaları aracılığıyla sınırın sadece fiziksel bir yapı değil, aynı zamanda siyasi stratejiler ile şekillenmiş, insanları, aileleri, kültürleri, dilleri ve yaşamları ayırma gücü sahip karmaşık bir kavram olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. This study aims to analyze the works of Valeria Luiselli’s Lost Children Archive (2019) and Marcelo Hernandez Castillo’s Children of the Land (2020), which are among the pioneering works of contemporary Mexican American Literature, and give voice to the issues of border, culture, identity, immigration, the lives of immigrants, especially children and difficulties await in the frontier and beyond. The fact that Luiselli and Hernandez Castillo are of Mexican origin and immigrated to America provides new perspectives on these issues in the form of fiction and memoir, as these two Mexican American writers have witnessed or experienced these difficulties personally over the course of time. In this sense, Children of the Land mirrors the illegal immigration that Hernandez Castillo, who was born in Zacatecas, Mexico and immigrated to America illegally with his family at the age of 5, and Lost Children Archive gives voice to missing children at the border who got separated from their families and with unknown legal status, especially by referring the 2014 Mexican American immigration crisis and its aftermath with a great focus on the importance of ethics of vulnerability and care and the theory of border. These undocumented immigrants, who are vulnerable because of the American immigration laws and general discrimination against them, try to continue their lives in silence to avoid attention and this situation brings with it serious problems such as deprivation of human rights, separation of family members due to immigration laws, and keeping children in isolation. In this sense, Valeria Luiselli and Marcelo Hernandez Castillo invite people to empathize and care for these people, and most importantly take action on this issue. Through their work, these authors make it clear that the border is not only a physical construct, but also a complex concept, shaped by political strategies and the power to separate people, families, cultures, languages, and lives.Item Feminist representations of the vulnerable self and relationality in idra novey’s those who knew and ways to disappear(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Akgül, Pınar; Sarıkaya Şen, MerveIn her novels Those Who Knew (2018) and Ways to Disappear (2016), the American author Idra Novey depicts how vulnerable people of the twenty-first century have been subjected to multiple forms of political, social, cultural, economic, and gender-based oppression, and how all of these oppressions create a variety of struggles that render them invisible, fragile, and powerless because of deeply entrenched patriarchal practices and mindsets, all of which have had a vulnerable impact on each of the characters to varying degrees. Every single one of these traumatic occurrences, whether directly or indirectly, has affected the characters' entire lives as individuals and members of society. As that of the essential aspect in the formation of the weaknesses, helplessness, and fragility of the self and connection to the other, patriarchy is the primary cause of the abuses and wounds that lead to vulnerability. Idra Novey brings attention to patriarchal norms and practices while shedding light on vulnerable people in her novels Those Who Knew (2018), which addresses a group of people subjected to political oppression; and Ways to Disappear (2016), which portrays a group of individuals in search of a missing author. This thesis will examine how vulnerability arises in individual and relational selves as a result of violence, hegemonic masculinity, and an absence of ethical understanding, hence leaving them invisible, powerless, vulnerable, and dispossessed. This thesis will establish the context within which, from a feminist transformational perspective, the negative connotations of vulnerability will be deconstructed by examining the concepts of openness, passivity, dispossession, irresponsibility, otherness, and unethical practices on the self and relationships.Amerikalı yazar Idra Novey, Those Who Knew (2018) ve Ways to Disappear (2016) adlı romanlarında, yirmi birinci yüzyılın savunmasız insanlarının nasıl çeşitli siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve toplumsal cinsiyet tabanlı baskılarına maruz kaldıklarını ve yerleşik ataerkil uygulamalar ve zihniyetler nedeniyle, tüm bu baskıların, karakterleri nasıl görünmez, kırılgan ve güçsüz kılan çeşitli mücadelelerin her biri üzerinde farklı derecelerde savunmasız bir etki yarattığını anlatıyor. Bu travmatik olayların her biri, doğrudan veya dolaylı olarak, karakterlerin birer birey ve toplum üyesi olarak tüm hayatlarını etkilemektedir. Benliğin ve ötekiyle olan ilişkinin zaaflarının, çaresizliklerinin, kırılganlıklarının inşasında temel faktör olan ataerkillik, kırılganlıkla sonuçlanan suistimallerin ve yaraların doğrudan kaynağıdır. Idra Novey, siyasi baskıya maruz kalmış bir grup insanı ele alan Those Who Knew (2018) ; kayıp bir yazarı arayan bir grup insanı anlatan Ways to Disappear (2016) adlı romanlarında ataerkil norm ve uygulamalara dikkat çekerken savunmasız insanlara ışık tutar. Bu tez, şiddet, hegemonik erkeklik ve etik bilgi eksikliği sonucunda bireysel ve ilişkisel benliklerde kırılganlığın nasıl geliştiğini ve dolayısıyla onları görünmez, güçsüz, zayıf ve sahipsiz kıldığını inceleyecektir. Feminist bir teori çerçevesi kullanan bu tez, feminist bir dönüşümsel perspektiften, kırılganlığın olumsuz çağrışımlarının, açıklık, edilgenlik, mülksüzleştirme, sorumsuzluk, ötekilik ve etik olmayan tutumların benlik ve ilişkiler üzerindeki etkilerinin incelenmesi yoluyla yapı bozuma uğratılacağı bağlamı oluşturacaktır.Item Finansal kırılganlığın dinamikleri ve kırılgan sekizli ülkeleri üzerine bir analiz(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Şimşek, Neslihan; Hazar, AdaletYatırım bankacılığı tarafından, gelişmekte olan ülkelerin risklerine dair bir metodoloji ve erken uyarı sistemi oluşturmak üzere ortaya çıkan kırılgan kavramı ve Kırılgan Beşli sınıflandırması zaman içerisinde iktisadi çevreler tarafından kabul edilerek ve genişletilerek Kırılgan Sekizli halini almıştır. Bu çalışmada ise kırılgan ülkelerin makroekonomik özellikleri araştırılmış ve Türkiye özelinde ekonometrik analiz yöntemiyle ülkelerin kırılganlık skorları ile makroekonomik göstergeleri arasındaki nedensellik ilişkileri incelenmiştir. Bu amaçla 2006 ve 2018 yılları arası Türkiye‟nin kırılganlık skoru, büyüme oranı, işsizlik oranı, enflasyon oranı ve ihracatın ithalatı karşılama oranları analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Türkiye için kırılganlık üzerinde işsizlik ve enflasyon oranının etkili olduğu görülmüştür. The concept of fragility and the Fragile Five classification, which conducted by investment banking for the forming a methodology and early warning system on the risky developing countries, has been adopted and expanded by academic environment and over time it become the Fragile Eight. This study examined the macroeconomic indicators of the fragile states and in Turkey context with the econometric analysis methods relationship between fragility score and macroeconomic indicators examined. To this end, Turkey's fragility score between 2006 and 2018, the growth rate, unemployment rate, inflation rate and the import-export ratio were included in the analysis. According to the obtained results it is seen that the fragility effected by the unemployment and inflation for Turkey.