Sosyal Bilimler Enstitüsü / Social Sciences Institute

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1394

Browse

Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • Thumbnail Image
    Item
    Zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının anayasa'ya uygunluğu
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Uğurlu Cihangir, Tuğçenaz; Özbek, Mustafa Serdar
    Uyuşmazlık içerisine düşmek insanların olağan hayatında rastlanılan bir durumdur. Düşülen uyuşmazlıkların çözümlenmesi ve toplumun barış içerisinde yaşamasını sağlamak ise devletlerin görevidir. Dolayısıyla uyuşmazlık çözümlerinde başvurulması gereken asli yerler devlet eli ve kanunlar aracılığı ile çözümlenmektedir. Ancak günümüzde artan uyuşmazlık sayısı mahkemelerin iş yükünü çok artırmaktadır. Yoğun ve uzun süreçler uyuşmazlık içerisinde olan tarafların hem haklarına geç ulaşmasına neden olmakta hem de ilerleyen dönemlerde tarafların arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açmaktadır. Bu sebeple barışçıl yöntemler olan alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurunun artırılması ve bu yolların kullanılmasının teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Bu teşvikler alternatif yolların dava ön şartı veya zorunlu olarak düzenlenmesi ile sağlanabilir. Taraflar bu şekilde alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını kullanmayı birer alışkanlık haline getireceklerdir. Yargılama ve uyuşmazlık çözümlerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’da yargılamaya ilişkin olarak düzenlenmiş ilkelerin uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla zorunlu olarak düzenlenen alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının da bu ilkelere uyması gerekmektedir. Mukayeseli hukuk ve Türk Hukukunda birçok zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm yolu düzenlenmektedir. Hem mukayeseli hukuk hem Türk Hukuku bakımından bu zorunlu düzenlemelerin Anayasal ilkeler ile bağdaşıp bağdaşmadığı; hangi koşullarda bu zorunluluğun Anayasal ilkelere uygun olacağı tartışılacaktır. Having conflicts is a common occurrence in people's ordinary lives. States are responsible to resolve the disagreements and to ensure that the society lives in peace. Therefore, the principal places to be resorted to in the dispute resolution are resolved by the State by means of laws. Today however, the increasing number of disputes causes the courts to become very slow because of increasing workload. Lengthy and slow processes cause conflicting parties to resolve their dispute in a very long process and as a result parties do not maintain relations with each other in the future. For this reason, it should be encouraged to increase the application of alternative dispute resolution methods, which are peaceful methods, and to encourage the use of these disputes. These incentives can be provided by pre-condition or mandatory regulations of alternative methods. Parties will thus make it a habit to use alternative dispute resolution methods. In the trials and dispute resolutions, it is necessary to apply the principles set out in the European Convention on Human Rights and the Constitution. Therefore, compulsory alternative dispute resolution methods must comply with these principles. There are many compulsory alternative dispute resolution methods in comparative law and Turkish law. Both in terms of comparative law and Turkish law, these compulsory regulations are incompatible with constitutional principles; in this paper it will be discussed under which conditions these mandatory regulations will be compatible with the constitutional principles.
  • Thumbnail Image
    Item
    Arabuluculuk eğitimlerinde eğitmen tutum ve görüşlerine yönelik bir araştırma: Türkiye Barolar Birliği Modeli
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016) Öztürk, Hatice; Yağcı, Özcan
    Günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak kişilerarası iletişim hızla artmış ve bu yoğun iletişim süreci birçok uyuşmazlığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ticari ilişkilerin gelişmesi ve artan rekabet karşısında yetersiz kalan hukuk sistemleri, adalet etkinliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve toplumsal barışın sağlanması adına farklı arayışlara yönelerek alternatif çözümler üretmeye başlamıştır. Her toplum kendi sosyal norm ve değerleri çerçevesinde çatışmaların çözümünü adına çalışmalar yapmaktadır. Küresel ekonomilerin gelişmesi ile kişiler arasındaki soyut mesafe kalkmış, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan sorun tüm toplumları etkiler hale gelmiştir. Nitekim, birçok ülkenin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda ortak bir anlayış oluşmuş ve uyuşmazlıklara alternatif olarak arabuluculuk yöntemi geliştirilmiştir. Türk hukuk sisteminde de dünyadaki gelişmeleri takiben 2013 yılında 6325 sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” kabul edilmiştir. Kanunun 20.maddesinin öngördüğü şarta göre, arabulucu olabilmek için hukuk fakültesi mezunu ve en az beş yıllık mesleki deneyime sahip olmak gerekmektedir. Ancak arabulucu olarak göreve başlamadan önce adaylar bir eğitime tabi tutulmaktadırlar. Eğitim sonrasında yazılı ve uygulamalı sınavlardan başarılı olabilmeleri halinde arabuluculuk görevlerini yerine getirmeleri beklenmektedir. Temelinde iletişimin kilit faktör olduğu arabuluculuk sisteminin başarılı bir şekilde yürütülmesi arabuluculuk yapacak kişilerin nitelikli eğitim almasına bağlı olarak gelişmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de iletişim alanında arabuluculuk eğitimlerine ilişkin yüksek lisan ve doktora düzeyinde bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bundan hareketle bir ilk olarak arabuluculuk eğitimlerine ilişkin çalışma yapılmıştır. Çalışmanın temel amacı, daha etkin arabuluculuk hizmeti verilmesi amacına yönelik gerçekleştirilen arabuluculuk eğitimlerinin var olan durumunun geliştirilmesi ve zenginleştirilmesinde ortaya çıkabilecek seçenekleri eğitmen tutum ve görüşlerinden yararlanarak değerlendirmektir.Çalışmanın birinci bölümünde arabuluculuk sisteminin genel çerçevesi başlığı altında, arabuluculuk sürecinin içeriği ve işlevleri, uluslararası arabuluculuk modelleri ve Türkiye’deki arabuluculuk uygulaması kanunda belirlenen esaslara göre ele alınmıştır. İkinci bölümde arabuluculuk eğitimlerinin uluslararası örnekleri ve Türkiye’deki mevcut arabuluculuk eğitim sistemi iletişim kavramı ile ilişkilendirilerek irdelenmiştir. Son bölümde ise Türkiye Barolar Birliği çatısında eğitim veren eğitmenlerin arabuluculuk eğitimleri hakkında tutum ve görüşlerine yönelik bir araştırma yapılmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama tekniği olarak görüşme yöntemi uygulanmıştır. Kalıtımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış açık-uçlu görüşmeler sonucunda elde edilen veriler değerlendirilerek yorumlanmıştır. Today, interpersonal communication has increased rapidly in parallel with technological developments. This intensive process of communication has led to the emergence of many disputes. Inadequate legal systems in the face of increased competition and development of trade relations, has focused on different paths and began to produce alternative solutions in order to conduct justice in a healthy way and to establish social peace. Every society works to solve the resolutions of conflicts within the framework of their social norm and values. But the abstract distance between people has been removed with the effects of globalization, and problems that occur in any part of the world has started to affect all societies. A common understanding has evolved based on the results of research conducted by many countries and a mediation method has been developed as an alternative in dispute resolution. Following the developments in the world, "Mediation in Legal Disputes Act" Numbered 6325, was adopted in the Turkish legal system in 2013. According to the conditions stipulated by Article 20 of the Law, in order to become a mediator, one has to be a graduate from law school and must have at least five years of professional experience. But before starting to serve as a mediator, candidates are subjected to a training. If they succeed in the written and practical exam after the training, they are expected to fulfill their duty as a mediator. Successful development of the mediation system, with communication as a key factor in its basis, happens due to mediators receiving a quality education. In this context, it can be seen that there are no studies related to mediation training in the field of communications in Turkey. From this point, the first study on mediation trainings has been conducted.The main objective of the study is to evaluate the options that may arise during the improvement and enrichment of the existing situation of the performed mediation training for providing more effective mediation services, by benefiting from instructor attitudes and opinions.In the first part of the study, under the title of the general framework of the mediation system, the contents and functions of the mediation process, international mediation models and application of mediation in Turkey and functions are addressed according to the principles set out in law. In the second part, international best practices of mediation trainings and existing mediation training system in Turkey is examined with relation to the concept of communication. In the last part, a research is made about the attitudes and opinions of instructors teaching under to roof of the Bar Association of Turkey about the mediation trainings. This study was conducted using qualitative research techniques. Interviews were administered as data collection techniques. Data obtained from the semi-structured openended interviews made with participants were evaluated and interpreted.