Enstitüler / Institutes

Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390

Browse

Search Results

Now showing 1 - 10 of 12
  • Item
    Covid-19 pandemisinde alınan önlemlerin ülkeler bazında değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2023) Özülkü, Ceren; Atalay, Kumru Didem
    Bakteri, virüs, mantar veya parazit gibi küçük organizmaların sebebi olduğu hastalıklar bulaşıcı hastalık olarak isimlendirilmektedir. Bulaşıcı hastalıkların dünya çapında etkisinin artması hastalığın salgın olarak nitelendirilmesini beraberinde getirmektedir. Birçok bulaşıcı hastalık ve salgını yaşayan insanoğlu yakın geçmiş tarihte Covid-19 pandemisi ile karşı karşıya kalmıştır Covid-19 pandemisi hayatı olumsuz yönde etkilemiş ve milyonlarla ölüme sebep olmuştur. Ülkeler Covid-19 pandemisinin ilerleyişini yavaşlatmak amacıyla onlarca önlem almışlardır. Önlemlerin başında sokağa çıkma yasağı, maske takma zorunluluğu, uzaktan eğitim ve yurtiçi/dışı ulaşım kısıtlamaları gelmektedir. Fakat alınan önlemler ülkelerin imkanları doğrultusunda farklılaşmış ve alınan önlemler her ülkede aynı etkiye ulaşamamıştır. Bu çalışmada ülkelerin Covid-19 pandemisi sırasında aldığı/almadığı önlemler üzerinden bir değerlendirme yapılmasını amaçlamaktadır. Çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan ,olasılıklı bulanık kararsız (probablistic hesitant fuzzy) TOPSIS yöntemi kullanılmıştır. Sonuçta alınan önlemler ile hangi ülkenin Covid-19 pandemi sürecini atlatmada daha başarılı olduğunu ve ileride yaşanabilecek olan pandemi koşullarında ülkelerin alabileceği önlemleri ve tedbirleri göstermeyi hedeflemektedir. Diseases caused by small organisms such as bacteria, viruses, fungi or parasites are called infectious diseases. The increasing impact of communicable diseases around the world brings about the definition of the disease as an epidemic. Human beings, who have experienced many infectious diseases and epidemics, have faced the Covid-19 pandemic in the recent past. The Covid-19 pandemic has negatively affected life and caused millions of deaths. Countries have taken dozens of measures to slow the progress of the Covid-19 pandemic. At the beginning of the measures are the curfew, the obligation to wear masks, distance education and domestic / international transportation restrictions. However, the measures taken differed in line with the possibilities of the countries and the measures taken could not reach the same effect in every country. In this study, it is aimed to make an evaluation on the measures taken / not taken by countries during the Covid-19 pandemic. One of the multi-criteria decision making methods, the probabilistic hesitant fuzzy TOPSIS method was used. As a result, it aims to show which country is more successful in overcoming the Covid-19 pandemic process with the measures taken and the measures and measures that countries can take in the future pandemic conditions.
  • Item
    Yetişkin bireylerin covid-19 pandemi sürecinde gıda okuryazarlığının ve sürdürülebilir tüketim davranışlarının beslenme durumu üzerine etkisinin değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Çelik, Cansu; Türker, Perim Fatma
    Bu çalışma, pandemi sürecinde gıda okuryazarlığı ve sürdürülebilir tüketim davranışlarının beslenme durumu üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma Mayıs-Temmuz 2021 ayları arasında araştırmaya katılmaya gönüllü olan, 20-65 yaş arasındaki 200 yetişkin birey ile dijital ortamda (sosyal medya ortamı twitter/facebook/instagram araştırmacıların ve arkadaşlarının çevresi ile) uygulanan anket ile gerçekleştirilmiştir. Bireylerin sosyodemografik özellikleri, genel bilgileri ve tüketici davranışları anket formu ile değerlendirilmiştir. Besin tüketim sıklıklarından diyetle günlük ortalama alınan besin ögesi miktarı belirlenerek beslenme durumu üzerindeki etki değerlendirilmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin yaşı ile antropometrik ölçümler (boy uzunluğu, vücut ağırlığı, beden kütle indeksi, bel çevresi, kalça çevresi, bel/kalça oranı, bel/boy oranı) beyana dayalı, çevrimiçi olarak alınmış, bireylere anket öncesi gerekli bilgilendirmeler telefon yolu ile yapılmıştır. Kadınların günlük aldığı enerji ortalama 1727.7±373.13 kkal’dir. Erkeklerin günlük aldığı enerji ortalama 1829.0 ± 465.62 kkal’dir. Kadınların vücut ağırlığı ortalama 65.1 ± 43.14 kg, erkeklerin vücut ağırlığı ortalama 82.0 ± 13.75 kg’dir. Bel çevresinin kalça çevresine oranına göre; kadınların %84.0’ı normal, %16.0’ı risk grubundadır. Sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyma durumu cinsiyete göre değerlendirildiğinde; kadınların %87.2’si sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duymuş iken, erkeklerin %40.0’ı sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyduğunu belirtmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyma durumu ile cinsiyeti arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.001). Sürdürülebilir Tüketim Davranışı toplam puan ortalaması kadınlarda 3.1 ± 0.48, erkeklerde ise 2.9±0.69 olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre sürdürülebilir puan ortalaması farkı istatiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Algılanan Gıda Okuryazarlığı (AGOY) puan ortalaması kadınlarda 3.31 ± 0.275 olarak bulunmuş iken, erkeklerin AGOY Ölçeği puan ortalaması 3.05 ± 0.395 olarak bulunmuştur. Bireylerin AGOY ölçeği puan ortalamaları ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Algılanan Gıda Okuryazarlığı Ölçeği ile BKİ, bel/kalça oranı ögeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı, negatif yönde zayıf bir ilişki bulunurken; AGOY puanı ve vücut ağırlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı, negaitif yönde orta düzeyde ilişki saptanmıştır(r=-0.207,p<0.001,r=-0.328,p<0.001;r=-0.191,p<0.05). Sürdürebilir Tüketim Davranışı Ölçeği ile bel/kalça oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı, negatif yönde zayıf ilişki olduğu saptanmıştır (r=- 0.174, p<0.05). Sürdürülebilir tüketim davranışları ve gıda okuryazarlığının beslenme durumu ve antropometrik ölçüleri etkilediği, kadınların sürdürülebilir beslenme konusunda daha fazla farkındalık sahibi olduğu söylenebilir. Sürdürülebilir beslenme, sürdürülebilir tüketim davranışları ve gıda okuryazarlığı bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Gıda okuryazarlığı konusunda bireyleri bilinçlendirmek amacıyla eğitimler arttırılmalıdır. Beslenme bilincinin arttırılması, mevsimsel beslenme, coğrafi işaretli ürünler gibi konular daha sık tartışılmalı ve yerel üretimi desteklemenin, sürdürülebilir bir tüketim davranışına sahip olmanın sürdürülebilirliğe katkısı ve gelecek nesillere etkisi tüm boyutları ile değerlendirilmelidir. This study was conducted to evaluate the effect of food literacy and sustainable consumption behaviors on nutritional status during the pandemic. The study was conducted with 200 adult individuals between the ages of 20-65 who volunteered to participate in the research between May and July 2021, with a questionnaire applied in the digital environment (social media environment twitter/facebook/instagram with the circle of researchers and their friends). Sociodemographic characteristics, general information and consumer behaviors of individuals were evaluated with a questionnaire. The effect on the nutritional status was evaluated by determining the average daily amount of nutrient intake from the food consumption frequencies. The age and anthropometric measurements (height, body weight, body mass index, waist circumference, hip circumference, waist/hip ratio, waist/height ratio) of the individuals participating in the study were taken online based on the declaration, and the necessary information was given to the individuals before the survey via telephone. The average daily energy intake of women is 1727.7 ± 373.13 kcal, the average daily energy intake of men is 1829.0 ± 465.62 kcal. Average body weight of women is 65.1 ± 43.14 kg, mean body weight of men is 82.0 ± 13.75 kg. According to the ratio of waist circumference to hip circumference; 84% of the women were normal and 16% were in the risk group. When the state of hearing the concept of sustainable nutrition is evaluated according to gender; 87.2% of women have heard of the concept of sustainable nutrition before, 40% of men have heard of the concept of sustainable nutrition before. A statistically significant relationship was found between the individuals' state of hearing the concept of sustainable nutrition and their gender (p<0.001). The total mean score of Sustainable Consumption Behavior score was found to be 3.1±0.48 for females and 2.9 ± 0.69 for males. The difference in sustainable mean score according to gender was statistically significant (p<0.05). While the mean score of Self-Perceived Food Literacy score was found to be 3.31 ± 0.275 for women, the mean score of of Self-Perceived Food Literacy Scale for men was 3.05 ± 0.395. A statistical correlation was found between the of Self-Perceived Food Literacy scale mean scores of the individuals and their gender (p<0.05). While there was a statistically significant, negative correlation between the Self Perceived Food Literacy Scale and BMI, height, Waist-hip Ratio items; A statistically significant, moderately negative correlation was found between of Self-Perceived Food Literacy score and body weight (r=-0.207, p<0.001, r=-0.328, p<0.001; r=-0.191, p<0.05). It was found that there was a statistically significant, negative and weak correlation between the Sustainable Consumption Behavior Scale and the waist/hip ratio (r=- 0.174, p<0.05). It can be said that sustainable consumption behaviors and food literacy affect nutritional status and anthropometric measures, and that women are more aware of sustainable nutrition. Sustainable nutrition, sustainable consumption behaviors and food literacy should be considered as a whole. Education programs should be increased in order to increase awareness of individuals about food literacy. Issues such as raising nutritional awareness, seasonal eating, and geographical indication should be discussed more frequently, and the contribution of supporting local production and having a sustainable consumption behavior to sustainability and its impact on future generations should be evaluated in all its dimensions.
  • Item
    e-Sağlıklı beslenme okuryazarlığı (e-SBO) ölçeğinin Türkçe ’ye uyarlanması ve yetişkin bireylerde covid-19 pandemi öncesi ve sırasında e-SBO düzeyleri ile beslenmeye ilişkin parametreler arasındaki ilişkinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Onbaşı, Özgün; Türker, Perim Fatma
    Bu çalışma Covid-19 pandemi döneminde yetişkin bireylerin beslenme durumlarını değerlendirmek, besin seçim ve alışkanlıklarını, beslenme bilgi düzeylerini, sağlıklı beslenmeye ilişkin tutumlarını, sağlıklı beslenme takıntı düzeylerini belirlemek ve pandemi sürecinin yetişkin bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeyleri üzerindeki etkisini saptamak amacıyla yürütülmüştür. Bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeylerini belirleyebilmek için e-Sağlıklı Beslenme Okuryazarlık (e-SBO) ölçeğinin Türkçe’ye adaptasyonu ile geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır. Çalışma Ocak-Mart 2022 ayları arasında sağlıklı beslenmeyle ilişkili içeriklerin paylaşıldığı bir sosyal medya sayfasını takip eden yetişkin bireyler ile çevrimiçi yöntemler kullanılarak yürütülmüştür. Araştırmaya yaş ortalamaları 41.32±12.52 yıl olan 158 birey katılmıştır. Çalışmada bireylere çevrimiçi ortamda genel bilgiler anketi, bir günlük besin tüketim kaydı, Yetişkinler İçin Beslenme Bilgi Düzeyi (YETBİD) ölçeği, Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ) ve ORTO-15 testi bir kere, e-SBO ölçeği ise pandemi öncesi (geriye dönük) ve sırasında olmak üzere iki kere uygulanmıştır. On beş maddeden oluşan e-SBO ölçeğinin orijinalinde de olduğu gibi beş faktör altında toplandığı, her boyuttaki maddelerin faktör yükü 0.40’ın üzerinde olduğu ve toplam varyans açıklama yüzdesinin %73.5 olduğu saptanmıştır. e-SBO ölçeğin toplam puanı ile tüm alt faktörlerinin puanları arasında orta düzeyde pozitif bir korelasyon bulunmuştur (p=0.000). e-SBO ölçeğinin Cronbach Alpha İç Tutarlılık Katsayısı 0.77, alt boyutlarının Cronbach Alpha İç Tutarlılık Katsayıları ise sırası ile 0.80, 0.68, 0.89, 0.85 ve 0.88 olarak saptanmıştır. e-SBO ölçeğin test ve tekrar test puanlarının korelasyon katsayısı 0.98 olarak belirlenmiştir (p=0.000). Bu sonuçlar e-SBO ölçeğinin Türkçe versiyonunun bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeylerini ölçmekte geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermektedir. Çalışmaya katılan bireylerin tiamin, niasin, potasyum, kalsiyum, çinko, demir ve selenyum mikro besin ögelerini Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER) 2015 referans değerin altında aldıkları saptanmıştır. Tüm katılımcılar Covid-19 pandemi döneminde besin seçimi ve/veya beslenme alışkanlıklarının değiştiği saptanmıştır (p<0.05). Bununla birlikte Covid-19 pandemi döneminde fastfood/ev dışından yemek yeme alışkanlığına sahip bireylerin Covid-19 pandemi öncesine kıyasla azaldığı saptanmıştır (p<0.05). Covid-19 pandemisi döneminde katılımcıların çoğunluğu daha fazla sigara veya alkol kullanma eğilimi göstermediğini bildirmişken, fiziksel aktivite düzeylerinin ise azaldığını bildirmişlerdir. Katılımcıların Covid-19 pandemi sürecinde D ve C vitaminleri ile çinko ve magnezyum desteği alımlarının istatistiksel olarak anlamlı şekilde yükseldiği saptanmıştır (p<0.05). Bireylerin Covid-19 pandemi sürecindeki YETBİD ve SBİTÖ puanları ile e-SBO puanları arasında pozitif yönde zayıf bir korelasyon (p<0.05), ORTO-15 puanlarıyla ise negatif yönlü çok zayıf bir korelasyon (p>0.05) belirlenmiştir. Tüm katılımcıların Covid-19 pandemi öncesinde e-SBO puan ortalaması 34.0±7.36 puan iken, Covid-19 pandemi dönemindeki e-SBO puan ortalamaları 37.6±7.85 puan yükselmiştir (p<0.05). This study aimed to evaluate the nutritional status of adults, to determine their food choices and habits, nutritional knowledge levels, attitudes towards healthy eating, level of healthy eating obsession during the Covid-19 pandemic and to determine the effect of the pandemic on the electronic healthy nutrition literacy levels of this population. In order to determine the electronic healthy nutrition literacy levels of individuals, validity and reliability studies were performed for the Turkish version of the e-Healthy Nutrition Literacy (e-HDL) Questionnaire. The study was conducted on 158 adult individuals with a mean age of 41.32±12.52 years, who followed a social media page that shares content related to healthy nutrition, between January and March 2022, using online methods. In the study general information questionnaire, one-day food consumption record, Nutrition Knowledge Level for Adults (YETBİD) scale, Attitude Scale for Healthy Nutrition (ASHN) and ORTO-15 test were applied once, the e-HDL scale was applied to individuals twice, before (retrospectively) and during the pandemic, using online methods. It has been observed that the e-HDL questionnaire, which consists of 15 items, is gathered under five factors, as in the original. The factor load of the items in each dimension was found over 0.40 and the percentage of total variance explanation was found 73.5%. When the correlation between the e-HDL questionnaire score and its sub-dimensions is examined, scores of all sub-dimensions were moderate positively correlated with the total score of the e-HDL questionnaire (p=0.000). In the reliability analysis of the e-HDL questionnaire, Cronbach’s Alpha Internal Consistency Coefficient was found as 0.77, and the sub-dimensions coefficient was found as 0.80, 0.68, 0.89, 0.85 and 0.88, respectively. The correlation coefficient of the test and retest scores of the e-HDL questionnaire was determined as 0.98 (p=0.000). These results show that the Turkish version of the e-HDL questionnaire is a valid and reliable tool for measuring the electronic healthy nutrition literacy levels of individuals. The intake of thiamine, niacin, potassium, calcium, zinc, iron and selenium micronutrients of the individuals was below the Turkey's Dietary Guidelines (TUBER) 2015 reference value. All participants were found to have changed their food selection and/or eating habits during the Covid-19 pandemic (p<0.05). However, it has been determined that the number of individuals who have the habit of eating fast food/ordered food during the Covid-19 pandemic has decreased compared to the pre-Covid-19 pandemic (p<0.05). During the Covid-19 pandemic, the majority of the participants reported that they did not tend to smoke or drink alcohol more, while their physical activity levels decreased. It was determined that the intake of vitamins D and C, and zinc and magnesium supplements of the participants increased statistically significantly during the Covid-19 pandemic (p<0.05). There is a weak but positive correlation between YETBİD scores (p<0.05) and ASHN scores (p<0.05) with e-HDL questionnaire scores and a weak but negative correlation between ORTO-15 scores (p>0.05) with e-HDL questionnaire scores. While the mean scores of the e-HDL questionnaire before the Covid-19 pandemic was 34.0±7.36 points, the mean scores of the e-HDL questionnaire increased to 37.6±7.85 points during the Covid-19 pandemic (p<0.05).
  • Item
    Covid-19 Salgını ve müşterilerin otel tercihlerini etkileyen faktörler
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Önder, Aslıhan; Işın, Feride Bahar
    2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 ortaya çıkışından üç ay sonra tüm dünyada etkilerini göstermiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmiştir. Pandemi olarak ilan edilmesiyle birlikte küresel çapta bir karışıklık yaratan Covid-19 o zamana kadar olan bütün küresel dinamiklerde değişikliklere ve bozulmaya sebep olmuş, sağlık başta olmak üzere ekonomik, politik, sosyolojik açıdan birçok olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Bu çalışmada da Covid-19’un en çok etkilediği sektörlerden biri olan turizm sektörünün konaklama alanı incelenmiş ve bu çerçevede, salgın ile birlikte müşterilerin otel tercihlerini etkileyen unsurlar ele alınmıştır. Araştırma kapsamında otel tercihi Covid-19 ve hijyen faktörler çerçevesinde ele alınmış kurulan yapısal eşitlik modeli sonucunda bulaşı faktörünün Covid-19 faktörü üzerinde doğru orantılı, Covid-19 korkusunun da otel tercih niyeti üzerinde ters orantılı bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Covid-19, which emerged in Wuhan, China in December 2019, showed its effects all over the world three months after its emergence and was declared a pandemic by the World Health Organization. Covid-19, which created a global confusion with its declaration as a pandemic, caused changes in all global dynamics up to that time, and caused many negative consequences in terms of economic, political and sociological, especially health. In this study, the accommodation area of the tourism sector, which is one of the sectors most affected by Covid- 19, was examined and in this context, the factors affecting the hotel preferences of the customers with the epidemic were discussed. Within the scope of the research, hotel preference was handled within the framework of Covid-19 and hygiene factors, and as a result of the established structural equation model, it was determined that the contagion factor had a directly proportional effect on the Covid-19 factor, and the fear of Covid-19 had an inversely proportional effect on the hotel preference intention.
  • Item
    Sözlü kara analizi yöntemi temelinde salgın durumlarında polimerik biyomalzeme üreten firmaların kalite performanslarının değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2022) Sepetci, Sümeyyenur; Kara, Filiz
    Salgın hastalıklar birçok alanı etkileyen kritik ve önemli olaylardır. Salgın süreçlerinde özellikle medikal ürünlerinin üretimi ve tedariği öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, Covid-19 sürecinde, medikal ürünlerde kullanılan polimerik biyomalzemenin üretiminde etkilenen kalite performanslarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Literatür taraması ve sektör görüşmeleri ile üretimi etkileyen kalite performans kriterleri belirlenmiştir. Belirlenen kriterlerden soru listesi oluşturulmuş ve Ankara’da polimerik biyomalzeme üreticisi olan altı firmaya yöneltilmiştir. Alınan cevaplara, Entropi, ABC analizi ve ZAPROS metodu uygulanmıştır. Çalışma sonucu, firmaların üretim sürecindeki kalite performanslarındaki değişiklikleri içermektedir.Pandemics are critical and important events that affect many areas. In the pandemics processes, especially the production and supply of medical products come to the fore. In this study, it is aimed to evaluate the quality performances affected in the production of polymeric biomaterials used in medical products during the Covid-19 process. Quality performance criteria affecting production were determined through literature review and sector interviews. A list of questions was created from the determined criteria and directed to six companies that are polymeric biomaterial producers in Ankara. Entropy, ABC analysis and ZAPROS method were applied to the answers received. The result of the study includes the changes in the quality performances of the companies in the production process.
  • Item
    Çevrimiçi Öğrenme Ortamlarında Öğrenme Analitiği Verileri Ve Makine Öğrenmesi Kullanarak Akademik Başarının Değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2022) Tekinarslan, Ramazan; Sert, Mustafa
    Covid - 19 salgını döneminde daha önce de kullanılan ancak yaygın olmayan çevrimiçi öğrenme ortamlarının sayısı artmıştır. Bu ortamlarda oluşan öğrenme analitiği verileri üzerinde makine öğrenmesi yöntemleri ile öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırma çalışmaları son yıllarda önem kazanmaktadır. Çevrimiçi öğrenme ortamından elde edilen öğrenme analitiği verileriyle öğrenci başarısı arasındaki ilintinin anlaşılması amacıyla; öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırması yapılmıştır. Veri kümesi üzerinde ilinti (korelasyon), özniteliğin önemi, fisher puanı, selectKbest ve bilgi kazancı öznitelik seçim yöntemleri kullanılarak öğrenci başarısı ile ilintili olan özniteliklerin tespiti yapılmıştır. Seçimi yapılan özniteliklerin normalizasyonu ve verilerin one hot encoding (OHE) yöntemi ile temsili sağlanmıştır. Öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırılmasında geleneksel makine öğrenmesi algoritmaları Rastgele orman (Random Forest-RF), Çok katmanlı algılayıcı (Multilayer Perceptron-MLP) ve k-en yakın komşu (k-Nearest Neighbours, k-NN) probleme uygulanmıştır. Bu çalışmada, öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırılması için verilerin OHE temsiline, öznitelik seçimine ve Evrişimsel Sinir Ağı (ESA)-(Convolutional Neural Network-CNN) mimarisine dayalı bir yöntem önerilmektedir. Belirtilen amaç doğrultusunda Başkent Üniversitesi’nin 2020-2021 akademik yılının çevrimiçi öğrenme ortamı olan Moodle verileri ile 2013-2014 yıllarına ait İngiltere’deki Open University çevrimiçi öğrenme veri kümesi kullanılmıştır. Başkent Üniversitesi veri kümesinde OHE temsili ve temsilsiz üçlü sınıflandırma çalışmasında önerilen ESA modeli %92 doğruluk başarım oranı ile geleneksel makine öğrenmesi yöntemlerinden yüksektir. Literatürde Open University veri kümesi üzerinde yapılan ikili, üçlü ve dörtlü sınıflandırma çalışma sonuçları ile önerilen ESA modeli sonuçları karşılaştırılmıştır. İkili sınıflandırmada %95,43 ile en yüksek başarım oranı bulunurken üçlü sınıflandırmada %88 ve dörtlü sınıflandırmada %73,32 değerleri diğer çalışmalara göre daha yüksek olarak bulunmuştur. Öğrenci başarısını tahmininde hata değerlendirme ölçütü olarak belirlenen kök ortalama kare hata (RMSE) ve ortalama mutlak hata (MAE) değerleri önerilen ESA modelinde %1’in altında kalarak diğer modellere göre düşük bir hata oranı vermiştir. Farklı veri kümeleri üzerinde ayrı ayrı kullanılan öznitelik seçimi, verilerin OHE temsili ve ESA mimarisine dayalı yöntem bu çalışmada birlikte kullanılarak literatüre katkı sunmaktadır. During the Covid-19 pandemic, the use of online learning environments is rapidly increasing. Estimation and classification studies of student success with machine learning methods on learning analytics data generated in these environments have gained importance in recent years. In order to understand the relationship between learning analytics data obtained from the online learning environment and student success; in this thesis, we deal with the estimation and classification of student success using the learning analytic data. With these aims, we propose a method based on One-Hot-Encoding (OHE) representation of data, feature selection, and Convolutional Neural Network (CNN) architecture for the estimation and classification of student success. We determine the features related to student success by using correlation, feature importance, fisher score, selectKbest, and knowledge gain feature selection methods on the data set. We also perform the normalization of the selected features and transform the representation of the data with OHE method. To demonstrate the efficacy of the proposed CNN-based architecture we also employ traditional machine learning algorithms such as Random Forest (RF), Multilayer Perceptron (MLP), and k-Nearest Neighbor, (k-NN) in the analyses. For the learning analytics data, we use the Moodle data, which is the online learning environment of Başkent University of the 2020-2021 academic year, and the Open University online learning dataset of years 2013-2014 in England. The results on the Başkent University dataset show that the proposed CNN model with- and without-OHE in three-class classification (fail, pass, distinction) score is higher than the traditional machine learning methods. We also compare the results of binary (fail, pass), three-class (withdrawn, fail, pass) and four-class (withdrawn, fail, pass, distinction) classification performance of our proposed CNN-based architecture on the Open University dataset. We achieved better results than the literature with the highest accuracy rates of 95.43% in two-class classification, 88% in three-class classification and 73.32% in four-class classification. For the estimation of student's grade, Root mean square error (RMSE) and mean absolute error (MAE) values remained below 1% in the proposed CNN-based model, giving a low error rate compared to other models. As a result, the proposed method achieves promising and better results in the evaluations.
  • Item
    Covid-19 salgınının ilişkisel sosyolojik açıdan karma desen analizi: Türkiye emekliler derneği örneği
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Koşar, Ahmet Faruk; Kasapoğlu, M. Aytül
    2020 Mart ayında Türkiye’de Covid-19 kaynaklı ölümlerin gerçekleşmesi ile birlikte virüsten korunmak amacıyla 65 yaş ve üstüne uzun süreli ciddi kısıtlamalar getirilmiştir. Bu araştırmanın temel problemi, Covid-19’un Pandemi olarak ilan edilmesiyle birlikte 65 yaş ve üzeri nüfusun gündelik yaşamlarının giderek daha güç hale gelmesidir. Araştırmanın alt problemleri olarak ise, emeklilerin getirilen kısıtlamalar hakkında görüşleri başta olmak üzere, zaman ve mekânda yaşama tutunma taktikleri ve komşu, arkadaş, akrabalarla görüşme sıklığı, yalnızlık vb. duygularıyla baş etme stratejilerinin neler olduğu sorularına yanıt aranmıştır. Bu tez çalışmasının temel özelliği kuramsal ve metodolojik olarak aralarında uyumluluk olan “İlişkisel Sosyolojik” bakış açısı (Relational Sociology) ve “Karma Desen” (Mixed Design) araştırma deseninin, özellikle de “Temellendirilmiş Kuram “ (Grounded Theory) nitel araştırma geleneğinin birlikte kullanılmasıdır. Ayrıca çalışmanın “özdüşünümsel” (reflexive) olması kadar yorumlama ve açıklamayı birlikte hedeflemesi de onu özgün kılmaktadır denilebilir. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak nitel araştırma yapılmış ve buradan kazanılan deneyim ile nicel araştırmanın kapalı uçlu sorularının seçenekleri yetkin bir biçimde yazılabilmiştir. Ankara Türkiye Emekliler Derneği üyesi olan 65 yaş ve üstü 16 emekli katılımcı önce mülakat yapılmış ve şekiller aracılığıyla gündelik yaşamlarındaki değişimler sunulmuştur. Yalnızlık, düzenli sağlık kontrollerinin ihmali ve ekonomik sıkıntılar en önemli güçlükler olarak ifade edilmiştir. Mekân kullanımları, rutinleri ve ev içi ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları da temellendirilmiş kuramın ilk aşaması olan “açık kodlama” sırasında ortaya çıkmıştır. İkinci aşama olan eksenel kodlamada ise, emeklilerin yaşadıkları belirsizliklerde çeşitli noktaları, onları aşma yöntemlerindeki benzerlikler ve farklılıklar betimlenmiştir. Araştırmanın çekirdek kavramı olarak “dayanışma” önerilirken, emeklilerin Pandemi sırasındaki yaşamları süreç olarak “ırmak” metaforu ile anlatılmıştır. Çalışmanın nicel bölümünde, araştırmanın amaçları doğrultusunda katılımcıların gündelik yaşamda yaşadıkları değişimleri kapsamlı öğrenmek için “tabakalı örnekleme” ile ulaşılan 60 emekliye anket uygulanmış, toplanan veriler ileri istatistiksel analizlerle sunulmuştur. Araştırmanın sonuç bölümünde ise, ilişkisel sosyolojik olarak, kuram-uygulama, nicelnitel, zaman-mekân gibi ikilikleri yenmeye çalışarak, belirsizlikler esasında farklılıklar/benzerlikler, karma desen araştırmanın, sosyoloji için uygunluğu vurgusu ile ortaya konmuştur. Upon deaths from Covid-19 in Turkey in March 2020, long-term serious restrictions were imposed on 65 years and older for their protection against the virus. The main problem of this research is that, upon the declaration of Covid-19 as a Pandemic, the daily lives of the population aged 65 and over have increasingly become more difficult. As the sub-problems of the research, especially the opinions of retirees about the restrictions imposed, tactics of survival in time and space, frequency of meetings with neighbors, friends, and relatives, and the strategies for coping with emotions such as loneliness have been tried to be answered. The main feature of this thesis is the use of the Relational Sociological perspective and the qualitative research tradition of the Mixed Design (research design) which are theoretically and methodologically compatible with each other and also the use of the qualitative research tradition “Grounded Theory”. In addition, it can be said that the study is unique due to its aim of understanding (interpretation) and explanation as well as being reflexive. In this framework, firstly, qualitative research was conducted in the study, and with the experience gained, the options of the closed-ended questions of the quantitative research have been written competently. 16 retired participants aged 65 and over, who are members of the Ankara Turkey Retirement Association, were first interviewed and the changes in their daily lives were presented through figures. Loneliness, neglect of regular health checks and economic difficulties were stated as the most important difficulties. Their use of space, their routines, and how they meet their domestic needs also emerged during the first phase of grounded theory,open coding. In the second stage, axial coding, the common points of the uncertainties experienced by retirees, the similarities and differences in the methods of overcoming them were described. While solidarity was recommended as the core concept of the research, the lives of retirees during the Pandemic were described with the metaphor of river as a process. In the quantitative part of the study, in line with the purposes of the research, a questionnaire was applied to 60 retirees who were reached by stratified sampling in order to learn comprehensively the changes experienced by the participants in their daily life, and the collected data were presented with advanced statistical analysis. In the conclusion of the research, as relational sociology, by trying to overcome dualities such as theorypractice, quantitative-qualitative, time-space, differences/similarities on the basis of ambiguities, and the suitability of mixed-design research for sociology are emphasized.
  • Item
    COVID-19 Salgınının Türkiye’deki sağlık sigortası sektörüne etkileri
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Sevimoğlu, Tuğba Nur; Cula, Serpil
    2020 yılının ilk aylarından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, 2020 yılı Mart ayından itibaren diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’deki sigorta sektörünü de derinden etkilemiş ve sektör ani gelişen bu küresel salgından oldukça etkilenmiştir. ‘‘Covid-19 Salgınının Türkiye’deki Sağlık Sigortası Sektörüne Etkileri’’ başlıklı bu çalışmada, salgın döneminde hem ekonomik ve sosyal dengelerin bir arada tutulması hem de ekonomik stabilizasyonun sürekliliği bakımından önemli bir rol oynayan Türk sigorta sektörünün yaşanan bu olağanüstü salgın durumdan ne şekilde etkilendiği incelenecektir. Çalışmanın ilk bölümünde konunun takdimi ve önemi belirtilecek, ikinci bölümde sigorta kavramının kökeni, tanımı, sigortanın amacı ve tarihsel gelişimi anlatılacaktır. Üçüncü bölümde sigorta sözleşmesinin tanımı, unsurları şekli ve sigorta sözleşmesine hakim olan ilkeler incelenecektir. Dördüncü bölümde genel olarak sigorta türlerinden kısaca bahsedildikten sonra çalışmanın konusu olan sağlık sigortalarına değinilecek ve sağlık sigortasının alt branşları hakkında özet bilgiler verilecektir. Beşinci bölümde genel hatlarıyla Covid-19 salgınına ve salgının gelişimine değinilecektir. Tüm bu hususlar açıklandıktan sonra Covid-19 salgını öncesi dönem (2019) ile sonrasındaki döneme (2020 ve 2021) ait verilerden yola çıkılarak sağlık sigortası ve alt branşları alanında düzenlenen poliçe ve teminat adetleri incelenecektir. Çalışmanın sonuç bölümü başlığı altında Covid-19 salgını öncesi ve sonrasında Türk sağlık sigortası sektöründeki işleyiş ve genel görünüme dair değerlendirmelerde bulunulacak ve sonrasında sektörün gelişmesi adına birtakım öneriler sunulacaktır. Özetle yapılan bu çalışma ile öncelikle Covid-19 salgınının Türk sağlık sigortası sektörüne olan etkilerinin tespit edilmesi, sonrasında ise Türk sağlık sigortası sektörünün gelişmesi ve salgının etkilerinin en aza indirilmesi için sektörel anlamda alınabilecek önlemlerin belirtilmesi amaçlanmaktadır. The Covid-19 epidemic, which has affected the whole world since the first months of 2020, has deeply affected the insurance industry in Turkey as well as in other countries since March 2020, and the industry has been greatly affected by this suddenly developing global epidemic. In this study titled "The Effects of the Covid-19 Epidemic on the Health Insurance Sector in Turkey" how the Turkish insurance sector, which plays an important role both in keeping the economic and social balances together and in the continuity of economic stabilization was affected by this extraordinary epidemic situation will be examined. In the first part of the study, the introduction and importance of the subject will be stated, and in the second part, the origin of the concept of insurance, its definition, the purpose and historical development of insurance will be explained. In the third chapter, the definition of the insurance contract, its elements and the principles that dominate the insurance contract will be examined. In the fourth chapter, after briefly mentioning the types of insurance in general, the health insurance, which is the subject of the study, will be mentioned and brief information about the sub-branches of health insurance will be given. In the fifth chapter, the general outlines of the Covid-19 epidemic and the development of the epidemic will be discussed. After explaining all these issues, the number of policies/collaterals issued in the field of health insurance and its sub-branches will be examined, based on the data of the period before the Covid-19 epidemic (2019) and the period after (2020 and 2021). Under the title of the conclusion of the study, evaluations will be made about the functioning and general outlook in the Turkish health insurance sector before and after the Covid-19 epidemic, and then some suggestions will be presented for the development of the sector. In summary, this study aims to determine the effects of the Covid-19 epidemic on the Turkish health insurance sector and then to indicate the measures that can be taken in the sectoral sense for the development of the Turkish health insurance sector and minimizing the effects of the epidemic.
  • Item
    Restoran işletmelerinde dijitalleşme kavramı: Ankara‟da deniz ürünleri restoranlarına yönelik bir araştırma
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Durum, Senem; Tokmak, İsmail
    Endüstri 4.0 dönemiyle birlikte teknoloji ve dijitalleşme sadece sektörler için değil aynı zamanda bireyler için de büyük önem kazanmıştır. Dijitalleşmenin hayatın her alanına yerleşmesi ise hizmet sektörünün dijitalleşmesini kaçınılmaz kılmıştır. Dijitalleşmeyle birlikte, insan hayatının hızlanması, hayatın her alanında daha pratik uygulamaların kabul edilebilir olmasının önünü açmıştır. Daha hızlı ve dijital yaşam alışkanlıkları, diğer tüm sektörler gibi yiyecek içecek sektöründe de çeşitli dijital dönüşümlerin yaşanmasını adeta zorunlu hale getirmiştir. 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan ve bu araştırmanın yapıldığı sürece de etkilerinin sürdüğü Covid-19 pandemisi ise insanların mekânsal olarak da birbirinden uzaklaştığı ve dijitalleşmenin hem kurumsal hem bireysel alışkanlık olarak daha büyük önem kazandığı bir süreci beraberinde getirmiştir. Araştırmada, dijital dönüşümün deniz ürünleri restoranlarının üzerindeki etkileri, mekânsal bir kültürel değere sahip olan deniz ürünleri restoranlarının dijital dönüşüme ne ölçüde entegre olduğu ve dijitalleşmenin bu işletmeler bağlamında getirdiği çıktılar bu araştırmanın genel amacıdır. Araştırmanın özel amacı ise Covid-19 süreci ve getirdiği kısıtlamalar sonucunda deniz ürünleri restoranlarının dönüşümü ve pandemi sonrası deniz ürünleri restoranlarının geleceği ile ilgili ön görülerini ortaya koymaktır. Çalışmanın saha araştırması kısmında, Ankara‟da faaliyet gösteren 17 deniz ürünleri restoranı işletmecisiyle derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler, Covid-19 önlemleri göz önünde bulundurularak yüz yüze yapılmış ve araştırmada nitel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Ankara‟da bulunan deniz ürünleri restoranları incelendiğinde, özellikle Covid-19 ve pandemi dönemiyle birlikte dijitalleşme için daha fazla çalışmalar yapmaya başladıkları, bu çalışmalar sonucunda çevrim içi sipariş, sosyal medya platformları üzerinden reklam ve tanıtım ve buna bağlı olarak yeni müşterilere ulaşabildikleri gözlemlenmiştir. Ayrıca dijital platformlarda bulunmanın ve restoran içerisinde dijital uygulamaların kullanılması restoranlar için önemli faydalar sağladığı tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulguların daha önce akademik bir çalışma yapılmamış olan bu alana yönelik sektör ve akademi bağlamında katkı sunacağı düşünülmektedir. With the Industry 4.0 era, technology and digitalization have gained great importance not only for sectors but also for individuals. The penetration of digitalization in all areas of life has made the digitalization of the service sector inevitable. With digitalization, the acceleration of human life has paved the way for more practical applications to be accepted in all areas of life. Faster and digital life habits have made it almost mandatory to experience various digital transformations in the food and beverage industry, as in all other sectors. The COVID-19 pandemic, which emerged at the end of 2019 and the effects of which continued as long as this research was conducted, brought along a process where people distanced themselves from each other spatially and digitalization gained greater importance both as an institutional and an individual habit. In the research, the effects of digital transformation on seafood restaurants, the extent to which seafood restaurants with a spatial cultural value are integrated into digital transformation and the outputs of digitalization in the context of these businesses are the general purpose of this research. The special purpose of the research is to reveal the predictions about the transformation of seafood restaurants as a result of the COVID-19 process and the restrictions it brings, and the future of seafood restaurants after the pandemic. In the field research part of the study, in-depth interviews were conducted with 17 seafood restaurant operators operating in Ankara. The interviews were conducted face-to-face considering the COVID-19 precautions and the qualitative research method was preferred in the research. When the seafood restaurants in Ankara are examined, it has been observed that they have started to do more work for digitalization, especially with the COVID-19 and pandemic period, and as a result of these studies, they can reach new customers through online ordering, advertising and promotion through social media platforms. In addition, it has been determined that being on digital platforms and using digital applications in the restaurant provide important benefits for the restaurants. It is thought that the findings obtained from the research will contribute to this field, which has not been an academic study before, in the context of industry and academia.
  • Item
    Covid-19 döneminde mobil pazarlamanın tüketici satın alma davranışlarına etkisi: Bankacılık sektöründe bir araştırma
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Ercan, Elif Ece; Işın, Feride Bahar
    Günümüzde ortaya çıkan Covid-19 virüsü; bulaşıcılığı ve tedavisinin olmayışından dolayı yaşam tarzımızı birden çok alanda önemli ölçüde değişmesine neden olmuştur. Sahip olduğumuz işimizi yapma şeklimizden, günlük sorumluluklarımızı yerine getirmekten finans planlamaya veya yönetmeye kadar, tüm dünya dijital teknolojileri benimseme zorunda kalmıştır. İşletmelerin pazarlama stratejilerinin gelişmesinde, değiştirilmesinde ve çeşitlendirilmesinde mobil iletişim teknolojilerindeki hızlı değişimin payı büyüktür. Mobil iletişim araçlarının daha çok kullanılması ile birlikte işletmelerin gözünde mobil pazarlamaya daha fazla önem verilmeye başlanmıştır.. Mobil pazarlama, reklam verenleri mobil cihazlar ve ağlar aracılığıyla tüketicilere bağlayan tüm faaliyetleri kapsar. Mobil cihazlar, telefonları, medya cihazlarını, taşınabilir oyun konsollarını, tablet bilgisayarları ve tabii ki yukarıdakilerin tümü olarak işlev gören cihazları içerir. Mobil pazarlama uygulamalarını aktif şekilde kullanan sektörlerin başında bankacılık gelmektedir. Çünkü mobil pazarlama ve mobil reklam araçları, müşterileriyle sürekli iletişim halinde olmak ve potansiyel müşterilere hızlı ve etkin bir şekilde ulaşmak isteyen bankaların vazgeçilmezidir. Mobil kanalların son zamanlarda bankacılıkta bir pazarlama seçeneği olarak kullanılmaya başlaması, konu ile ilgili araştırmaların yapılmasını önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Covid-19 döneminde mobil bankacılığın bireylerin satın alma davranışlarına etkisini ve bireylerin mobil pazarlama algılarındaki değişimleri belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmaya, Kasım 2020- Mart 2021 tarihleri arasında Türkiye’de ikamet eden 18-51 yaş ve üstü yaş aralığında 187’si (%49,0) kadın ve 195’i (%51) erkek olmak üzere toplam 382 birey çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmada anketlerin hedeflenen zaman aralığında dağıtılması COVİD-19 PANDEMİ dönemine denk gelmesi nedeniyle online anket uygulanmıştır. Anket verileri SPSS 24 programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada ankete katılan bireylerin sosyo-demografik özelliklerinin yanı sıra, mobil pazarlama ve mobil bankacılık uygulamalarına yönelik algılarının nasıl olduğunun belirlenmesi amacıyla Mobil Pazarlama Algıları Ölçeği ile Mobil Bankacılık Ölçeği anketleri uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda katılımcıların mobil pazarlama uygulamalarına algılarında karasız oldukları, fakat mobil bankacılık uygulamalarını kullanmaya kararlı oldukları belirlenmiştir. Covid-19 virus emerging today; Due to its contagiousness and lack of treatment, it has caused our lifestyle to change significantly in multiple areas. From the way we do our own work, to fulfilling our daily responsibilities, to planning or managing finances, the entire world has had to embrace digital technologies. The rapid change in mobile communication technologies has a great role in the development, change and diversification of the marketing strategies of the enterprises. With the widespread use of mobile communication tools, businesses have given more importance to mobile marketing. Mobile marketing encompasses all activities that connect advertisers to consumers via mobile devices and networks. Mobile devices include phones, media devices, portable game consoles, tablet computers and of course devices that function as all of the above. Banking is one of the sectors that actively use mobile marketing applications. Because mobile marketing and mobile advertising tools are indispensable for banks that want to be in constant communication with their customers and reach potential customers quickly and effectively. The recent use of mobile channels as a marketing option in banking makes it important to conduct research on the subject. In this study, it was aimed to determine the effect of mobile banking on the purchasing behavior of individuals and the changes in the mobile marketing perceptions of the individuals in the Covid-19 period. A total of 382 individuals, 187 (49.0%) women and 195 (51%) men, aged between 18-51 and over, residing in Turkey between November 2020 and March 2021, were included in the study. Since the distribution of the questionnaires within the targeted time interval in the study coincided with the COVID-19 PANDEMI period, an online questionnaire was applied. Questionnaire data were analyzed with SPSS 24 program. Mobile Marketing Perceptions Scale and Mobile Banking Scale questionnaires were applied to determine the socio-demographic characteristics of the individuals participating in the study as well as their perceptions towards mobile marketing and mobile banking applications. As a result of the analysis, it was determined that the participants were undecided in their perception of mobile marketing applications, but they were determined to use mobile banking applications.