Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Health Science Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1393
Browse
2 results
Search Results
Item Gut artriti ve asemptomatik hiperürisemisi olan bireylerde metabolik sendrom ve beslenme durumlarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Demir, Merve; Türker, Perim FatmaBu çalışmada asemptomatik hiperürisemili ve gut artritli hastalarda beslenme durumunun belirlenmesi ve serum ürik asit düzeyi üzerine etkili olan beslenme ile ilgili risk faktörlerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca asemptomatik hiperürisemik hastalarda ve gut artriti gibi ürat kristal depolanmasına bağlı hastalıkların varlığında metabolik sendrom prevalansının araştırılması hedeflenmiştir. Çalışmaya, Mayıs 2016–Ağustos 2016 tarihleri arasında Özel Lokman Hekim Ankara Hastanesi Dahiliye Polikliniği’ne başvuran 92 (%63.4) kadın, 53 (%36.6) erkek olmak üzere toplam 145 yetişkin birey dahil edilmiştir. Bireylerin sosyo-demografik özellikleri, fiziksel aktivite durumları ve beslenme alışkanlıkları anket formuna kaydedilmiştir. Bireylerin antropometrik ölçümleri alınmış, bazı biyokimyasal parametreleri analiz edilmiş ve 24 saatlik besin tüketim sıklığı kayıtları değerlendirilmiştir. Asemptomatik hiperürisemili ve gut artritli olmak üzere katılımcılar iki gruba ayrılmıştır. Çalışmaya 80 asemptomatik hiperürisemisi olan ve 65 gut artritli hasta dahil edilmiştir. Gut artritli hastaların yaş ortalaması 41.1±12.0 yıl, asemptomatik hiperürisemili bireylerin yaş ortalaması ise 34.1±12.7 yıl olarak tespit edilmiştir. İki grup arasında yaş gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Beden kitle indeksi (BKİ) değerlendirilmesine göre asemptomatik hiperürisemili erkeklerin % 57.1’inin, kadınların ise % 28.8’inin aşırı kilolu (BKİ 25-29.9 kg/m2), erkeklerin % 42.9’unun ve kadınların % 42.4’ünün obez (BKİ ≥ 30.0 kg/m2) ve gut artriti grubunda ise erkeklerin % 41’nin ve kadınların % 19.2’sinin aşırı kilolu, (BKİ 25-29.9 kg/m2), erkeklerin % 56.4’ünün ve kadınların % 73.1’inin obez (BKİ≥30.0 kg/m2) olduğu belirlenmiştir. Kadınlarda hasta gruplarına göre BKİ düzeylerine göre dağılımları arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Diğer taraftan bu farklılık erkeklerde saptanmamıştır (p>0.05). Çalışmada gut hastalarının günlük olarak aldıkları enerji miktarının 2380±783.96 kkal, asemptomatik hiperürisemili olguların ise 2320±600.87 kkal olduğu saptanmıştır. Gut artritli hastaların öğünlerin içeriğinde proteinden gelen enerji oranı %14.2 asemptomatik hiperürisemili olgularda %13.7 olup, önerilen sınırlar içerisinde olduğu gözlenmiştir. Gut atriti ve asemptomatik hiperürisemisi olan gruplarda öğün içerisinde yağlardan gelen enerji yüzdesi sırasıyla %47.9 ve %49.5 olarak saptanmış olup, önerilen değerin çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Fruktoz alımı açısından yapılan değerlendirmede, hiperürisemik hastalarda fruktoz alımı kadınlarda daha fazla olduğu, gut artritli hastalar grubunda ise fruktoz alımı erkek hastalarda daha fazla olduğu saptanmıştır. Biyokimyasal değerlendirmede, gut artritli hastalarda, asemptomatik hiperürisemili olgulara göre, trigliserit, ürik asit, CRP, ferritin, AST, ALT değerlerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Gut artritli hastalar arasında metabolik sendrom oranı %44.6 iken asemptomatik hiperürisemi olgularında bu oran %26.3 bulunmuştur. Sonuç olarak, hiperürisemiye ilişkin risk faktörlerine dair halkın bilinç ve farkındalık düzeyinin artırılması, serum ürik asit yüksekliği ile ilişkili olan gut artiti ve metabolik sendrom bileşenlerinin önüne geçilmesi için kişiye özgü beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılması önemlidir.Item İnsülin direnci olan bireylerin tiroid fonksiyonları ile beslenme durumlarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Telek, Mine; Ercan, Aydanİnsülinin kandaki seviyesi normal veya normalin üzerinde olmasına karşın, kas, yağ dokusu ve karaciğerde insüline karşı duyarlılığını azaltarak glikoz homeostazı bozukluğu ortaya çıkmaktadır. İnsülin direnci, birçok organ sistemini etkileyen ve ciddi metabolik bozukluklara yol açan kompleks hücresel bir bozukluktur. İnsülin direncinin tiroid hormonları triiyodotironin (sT3) ve tiroksin (sT4) üzerinde etkisi olduğu çok uzun yıllardır düşünülmesine karşın henüz insülin direncinin, tiroid fonksiyonları üzerine olan etkisi tam olarak açıklanamamıştır. Bu araştırma,1 Haziran 2013-31 Temmuz 2014 tarihleri arasında Özel Kütahya Kent Hastanesi, Dahiliye Polikliniği’ne başvurarak rutin biyokimyasal tetkikler sonrasında insülin direnci tanısı almış, çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul etmiş 20- 64 yaş arasındaki 93 yetişkin bireyde yapılmıştır. Hastaların kişisel özellikleri ve beslenme tüketimlerini saptamak için anket formu uygulanmıştır. Çalışmaya katılan hastaların boy uzunlukları, vücut ağırlıkları, vücut yağ kütlesi, vücut yağsız kütlesi, vücut sıvı yüzdesi, abdominal yağ kütlesi alınmıştır. Besin tüketim sıklığı formu, araştırmacı tarafından hastalar ile yüzyüze görüşerek doldurulmuştur. Hastaların besin tüketim sıklığından günlük besin tüketim duurmu durumu araştırmacı tarafından hesaplanmıştır. Çalışmaya katılan bireylerin yaş dağılımı incelendiğinde, %2.2’ si (2 birey) 20 yaş altı, %19.4’ü (18 birey) 20-29 yaş, %37.6’ sı (35 birey) 30-39 yaş, % 19.4’ü (18 birey) 40-49 yaş, %15.1’i (14 birey) 50-59 yaş, %6.5’i (6 kişi) 60 yaş üzeri bireyler olarak saptanmıştır. Erkek bireylerin boy uzunluğu ortalaması 171.0 ± 10.0 cm, kadınların boy ortalaması 160,84 ± 5,89 cm olduğu tespit edilmiştir. Erkek bireylerin vücut ağırlığı ortalaması 103.4 ± 22.3 kg, kadınların vücut ağırlığı ortalaması 94.7 ± 18.0 kg olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin Beden Kitle İndeksi (BKİ) sınıflamasına göre HOMA-IR, TSH, sT3 ve sT4 değerleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır(p˃0.05). İnsülin direnci olan bireylerin günlük enerji alımı ile AKG, insülin düzeyi, HOMA-IR, TSH, sT3 ve sT4 düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Although insulin level in the blood is normal or above normal, the sensitivity against insulin is decreased in muscle and fat tissue and liver and impairment of glycosis homeostasis arises. Insulin resistance is a complex cellular disorder that effects several organ systems and leads to serious metabolic disorders. Although it has been considered for several years that insulin resistance has effect on thyroid homones (sT3) and tyroxine (sT4), the effect of insulin on thyroid functions has not been completely understood yet. This study was performed in 93 adults between the ages of 20 – 64 who consulted to the Internal Medicine Polyclinic of Private Hospital of Kutahya City between 1.June.2013 and 31 July 2014, diagnosed with insuline resistance after routine biochemical tests and voluntarily accepted to participate in the study. A survey was conducted to determine the personal characteristics and food consumptions of the patients. Length, body weight, body fat mass, body mass except fat, body liquid percentage, abdominal fat mass of the patients participating in the study were recorded. Food consumption frequency form was filled in by the researcher by meeting the patients face to face. Daily food consumption status of the patients was calculated from the food consumption frequency. The age distribution of the individuals participating in the study were as follows: 2.2% (2 individuals) below the age of 20, 19.4% (18 individuals) 20 – 29, 37.6% (35 individuals) 30-39, 19.4% (18 individuals) 40-49, 15.1% (14 individuals) 50-59, 6.5% (6 individuals) above 60 years of age. The average length of male individuals was 171.0 ± 10.0 cm whereas the same was 160,84 ± 5,89 cm in female individuals. Average body weight of male and female individuals were 103.4 ± 22.3 kg and 94.7 ± 18.0 respectively. No significant relationship was found between HOMA-IR, TSH, sT3 and sT4 values according to BMI classification of the individuals p >0.05). No statistically significant relationship was determined between daily energy intake, AKG, insuline level, IR, TSH, sT3 and sT4 levels in individuals with insuline resistance.