Enstitüler / Institutes
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390
Browse
5 results
Search Results
Item Yetişkin bireylerde obezite önyargısı ile yaşam kalitesi ve beslenme durumları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Merdol, S.; Türker, Perrin FatmaBu çalışma, yetişkin bireylerde obezite önyargısı oranının ne ölçüde olduğu ve kişilerin yaşam kalitesi ve beslenme durumlarının önyargıları ile olan ilişkisini değerlendirmek amacıyla planlanıp yürütülmüştür. Araştırma, Ankara Çankaya İlçesi mahallerinde oturan 19-64 yaş aralığında olan yetişkin bireylerden gelişigüzel seçilen ve çalışmayı kabul eden 64’ü erkek (%32.5), 135’i kadın (%67.5) kadın 199 gönüllü bireyler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veriler; bireylerin özelliklerine ilişkin bir genel anket, obezite önyargı ölçeği, yaşam kalitesi ölçeği, 24 saatilik besin tüketimi anketi ve fiziksel aktivite saptama anketi uygulanarak toplanmıştır. Araştırmaya katılan bireylere uygulanan obezite GAMS-27 önyargı ölçeği (OÖÖ) sonuçlarına göre; önyargılı, önyargıya eğilimli ve önyargısız olma oranları sırasıyla %50.8, %44.7 ve %4.5’tir. OÖÖ düzeyi açısından, erkekler ve kadınlar ile yaş ve eğitim durumu arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır. Veriler, bireylerin obezite hakkındaki tutum sonuçları ile karşılaştırıldığında, kendilerini önyargılı olarak tanımlayanların ve obez olmanın bir insanın yaşayabileceği en kötü şey olduğunu belirtenlerin, OÖÖ değerlendirilmesi sonuçlarına göre anlamlı olarak (p<0.05) daha önyargılı oldukları belirlenmiştir. Bireylere uygulanan yaşam kalitesi ölçeğinden alınan sonuçlara göre, genel ortalama puan 3.61±0.52’dir. Toplam 8 adet olan yaşam kalitesi değişkenlerinde, en yüksek ortalama 3.91±0.78 ile insanlarla ilişkilerinden hoşnut olma, en düşük ortalama 3.27±0.79 ile yaşam kalitesi değişkenidir. Sekiz değişkene göre yapılan değerlendirmede erkeklerin günlük enerjiye sahip olma ve günlük aktivitelerini sürdürme becerileri puanlarında kadınlardan, kadınların da ihtiyaçlarını karşılayacak paraya sahip olma puanları erkeklerden anlamlı olarak daha yüksektir. Yaşam kalitesi ile eğitim durumu arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Yaşam kalitesi ile yaş ilişkisi değerlendirildiğinde, yaşları 41 ve üzerinde olanlarda yaşam kalitesi anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Yaşam kalitesi puanları; düzenli fiziksel aktivite yapanlarda, ağırlıklarını normal olarak tanımlayanlarda, kendilerini şişman buldukları bir dönem ve aile ve/veya yakın çevrelerinde şişman bulunmayanlarda anlamlı olarak daha yüksektir. Tüm bireylerin besin tüketimine göre; enerji, protein, yağ, karbonhidrat değerleri alınması gereken değerlerin altındadır. Vitamin ve mineral alımları açısından kadınlar ve erkekler arasında çinko dışında önemli bir farklılık bulunmamıştır. Diyetle alınması gereken demir gereksinimi kadınlarda daha yüksek olduğundan tüketilen değerlerde erkekler günlük gereksinimlerinin %84.5’ini karşılarken, kadınlar %47.3’ünü karşılamaktadır. Günülük alınması önerilen değerlere göre (TÜBER-2015) karşılama yüzdesi açısından en düşük değer (%21) folik asittir. Araştırmadan elde edilen verilerle, obezite önyargısı ile yaşam kalitesi ve beslenme durumu arasındaki ilişki değerlendirilmiş arada önemli bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, obezite önyargısının yükseldiği günümüz dünyasında, daha geniş kapsamlı olarak gerçekleştirilecek bu tür araştırmalar, obezite sorunu olan kişilerin tedavisi ve eğitimleri için geliştirilecek programlara kuşkusuz önemli katkılar sağlayacaktır. This study was planned to evaluate the rate of obesity prejudice and the relationship between the people's quality of life and nutritional status. The study is conducted on a total of 199 randomly selected adults, 64 males (32.5%) and 135 females (67.5%). The study is carried out in Ankara Çankaya district who accepted to join the study within the age of 19-64. Data were collected by a questionnaire determining the characteristics of the individuals, obesity prejudice scale, life quality scale, 24 hour food consumption and physical activity determining questionnaires. According to the results of the obesity prejudice scale (OPS) applied to the participants, 50.8% measured as prejudiced and 44.7% were prone to prejudice. Proportion of the participants who were evaluated as not prejudiced were only 4.5%. There was no significant difference in OPS level between males and females, and no significant difference was found between OPS and age, and educational status. However, when the data were compared with the attitude of the individuals about obesity, it was found that there were statistically important relation between the person defining themselves as prejudiced and that being obese is the worst thing a person can experience (p<0.05). According to the results obtained from the quality of life scale, the overall average score is 3.61±0.52 Among the 8 variables of the scale the lowest result is 3.27±0.79. from variable asking the participants quality of life and the highest is 3.91±0.78 asking the participants’ satisfaction with their relation with people. While there is no difference between men and women for these two variables, there is a significant difference between variables asking the participants having necessary energy or not, being satisfied with the ability of maintaining the activities of life and having enough money to meet their needs. Men are more satisfied with their daily energy, and with the ability to maintain the life activities than women, on the other hand women are more feeling comfort with the amount of money to meet their needs than man. There is no significant difference between quality of life and gender and education level, however the life quality was significantly higher in those over 41 years old (p<0.05). Life quality is also found to be significantly higher among the participants doing regular physical activity and those describing themselves as normal in terms of weight, and those not having any period in which they find themselves obese and those not having any obese individuals among their family or friends. According to the food consumption records of the participants; energy, macronutrients, vitamin and mineral values are lower than the recommended dietary amounts for both men and women. As recommended daily iron amount is higher in women than men, the amount meets 84.5% of men’s daily needs while women meet only 47.3%. The lowest value (21%) is noted in folic acid. The results of the study showed that there was no significant relationship between obesity prejudice and the participants life quality and nutritional status. However, in today's world where obesity prejudice is rising, researches to be realized more broadly will undoubtedly add important contribution to the programs to be developed for the treatment and training of the people with obesity problems.Item Özel bir hastanede çalışan personelin obezite önyargılarının ve ortorektik davranışlarının değerlendirilmesi araştırması(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Akgül, Pakize Gizem; Aksoydan, EmineBu çalışma; özel bir hastanede hizmet veren personelin obezite önyargılarının ve ortorektik davranışlarının belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Çalışmaya, 01.06.2017- 01.08.2017 tarihleri arasında Adana ilinde bulunan özel bir hastanede görev alan 18- 70 yaş aralığında 640 personel arasından gönüllü olarak katılmayı kabul eden, %62,4’ü(319) kadın ve %37,6’ sı (192) erkek olmak üzere toplam 511 personel katılmıştır. Çalışmada veriler katılımcıların sosyo-demografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, sağlıklı yaşam biçimi davranışları, fiziksel aktivite düzeyleri, beden kütle indeksleri (BKİ), sağlıklı beslenme takıntıları ve obeziteye bakış açılarına ilişkin bilgilerin yer aldığı anket formu aracılığı ile elde edilmiştir. Katılımcıların sağlıklı beslenme takıntılarının belirlenmesi için ORTO-11 ölçeği, obeziteye bakış açılarına ilişkin bilgilerin belirlenmesi için de GAMS-27 Obezite Önyargı Ölçeği kullanılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 33,2±8,96 yıldır. Katılımcıların %48,5’i sağlık personeli, %51,5’i sağlık personeli değildir. Kadınların BKİ ortalamaları 23,5 ±3,97, erkeklerin BKİ ortalamaları 26,0±3,11kg/m2’dir. GAMS-27 Obezite Önyargı Ölçeği (OÖÖ) ortalama puanları kadınlarda 73,1±10,73, erkeklerde 73,6±11,31’dir. ORTO-11 ortalama puanları kadınlarda 25,7±4,84, erkeklerde ise 26,6±5,50 kg/m2’dir. Sağlık personeli olarak çalışan erkeklerin (%40,6) obezite önyargısı puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sağlık personeli olarak çalışan kadın katılımcıların obezite önyargıları ve ortorektik davranışları arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır(p>0,05). Çalışmaya katılan kadın katılımcılardan sağlıklı beslendiğini düşünen (%44,5), son bir yıl içinde zayıflama girişiminde bulunan (%44,5) ve obez bireylere karşı önyargılı olduğunu beyan eden kadınların(%8,8) ortorektik eğilimlerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (p<0,05). Bu çalışmada obez bireylere karşı önyargısız olduğunu beyan eden kadınların (%70,5), önyargılı olduğunu beyan eden kadınlara (%8,8) göre daha önyargılı olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç olarak obezite önyargısı ile ortorektik davranışlar arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0,05). Obezite önyargısı ve ortorektik davranışlar ile ilgili çalışmaların artması, obez bireylere karşı duyulan önyargının ve bireylerin sağlıklı beslenme takıntısı ile ilgili farkındalığının artmasına katkı sağlayacaktır. The aim of this study is to determine obesity prejudices and orthorectic behaviors of employees serving in a private hospital. The datawere obtained from 511 of 640 employees of a private hospital in Adana province with participants whose age range were 18-70, and who agreed to participate voluntarily in the study. The study was conduct between the dates 01.06.2017 and 01.08.2017. 62.4%(319) of the participants were women while 37.6% (192) were men. In the study, the data were obtained via a questionnaire containing information about the socio-demographic characteristics, eating habits, healthy lifestyle behaviors, physical activity levels, body mass indexes (BMI), healthy diet obsession and obesity attitudes of the employees. To identify participants' healthy diet obsession ORTO-11 scale, and to identify their attitudes towards obesity the GAMS-27 Obesity Prejudice Scale were used. The average age of participants is 33,2±8,96 years. While 48.5% of the participants are health personnel, 51.5% are not. The average body mass index (BMI) of women is 23,5 ±3,97 kg/m2, and men’s is 26,0±3,11kg/m2. The mean score of obesity prejudice scale (PD) was 73.1 ± 10.73 for women and 73.6 ± 11.31 for men. The ORTO-11 mean score was 25.7 ± 4.84 for women and 26.6 ± 5.50 for men. Obesity prejudice scores of men (40,6%) working as health personnel were found to be higher (p<0,05). There were no significant relationship between obesity prejudice and orthorectic behaviors for women working as a health personnel (p>0,05). Orthorectic tendincies of women who thought they were eating healthy (44.5%), who attempted to lose weight in the last year (44.5%) and who declared prejudice towards obese people (8.8%) were found higher (p<0,05). In this study, it was found that women who stated that they were not prejudiced towards obese individuals (70.5%) were more prejudiced than women who declared prejudice (8.8%) (p<0,05). As a result, there was no significant relationship between obesity prejudice and orthorectic behaviors (p>0,05). The increase in the studies on obesity prejudice and orthorectic behaviors will contribute to the increase in awareness about healthy eating obsession and prejudice towards obese individuals.Item Sağlık çalışanların obez bireylere karşı tutumlarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Ünal, Duygu; Tayfur, MuhittinBu çalışma sağlık çalışanlarının obezitesi olan bireylere karşı önyargı tutum ve davranışlarını saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı tipte olan bu çalışmada sağlık çalışanlarının empati beceri, empati eğilim ve obezite önyargı düzeyleri arasındaki ilişki sorgulanmıştır. Araştırma, Şubat-Mart 2018 yılında T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nde görev yapan ve çalışmada yer almayı gönüllü olarak kabul eden 182 kadın, 88 erkek toplam 248 sağlık çalışanı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu ile GAMS 27-Obezite Önyargı Ölçeği (OÖÖ), Empatik Eğilim Ölçeği (EEÖ) ve Empatik Beceri Ölçeği (EBÖ) kullanılmıştır. Çalışma verileri SPSS 22.0 paket programı kullanılarak uygun istatistiksel yöntemler ile değerlendirilmiştir. Sağlık çalışanlarının ortalama puanları GAMS-27 OÖÖ için 80.6, EEÖ için 72.4, EBÖ için 131.1 olarak bulunmuştur. Kadın sağlık çalışanlarının erkek sağlık çalışanlarına göre EBÖ puan ortalamalarının yüksek olduğu görülmüştür (p<0.05). OÖÖ sınıflamasına göre önyargısız grupta en yüksek puan ortalaması 65.5 ile hekimlerde, önyargıya eğilimli grupta en yüksek puan ortalaması 82.3 psikologlarda ve önyargılı sınıfta en yüksek puan ortalaması da diyetisyenlerde 99.5 saptanmıştır. Katılımcıların beden algıları incelendiğinde, BKİ sınıflamasına göre zayıf ve normal olanlarının çoğunun kendini zayıf ve normal algıladığı; yüksek BKİ’ne sahip olanların çoğunun kendini normal ve zayıf algıladığı; BKİ’si şişman/obez sınıfında olanların ise çoğunun kendi beden imgesini fazla kilolu ve şişman olarak algıladıkları hatta aynı grupta kendini zayıf olarak ve aşırı şişman olarak algılayan sınırlı bir grubun olduğu saptanmıştır. Kendi beden görünümünü zayıf olarak ifade eden bireylerin OÖÖ puan ortalaması diğer gruplara göre daha yüksek olup istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (p<0.05). Önyargı beyanlarına göre obezite önyargısız, önyargılı ve fikri olmadığı beyanında bulunanların büyük çoğunluğunun önyargıya eğilimli oldukları, en yüksek OÖÖ puan ortalamasının ise ön yargısız olduğunu beyan eden grupta olduğu görülmüştür (p<0.05). Bireylerin önyargı beyanlarına göre obezite önyargısı olan, obezite önyargısı olmayan ve kararsız olan bireylerin büyük çoğunluğunun önyargıya eğilimli oldukları bulunmuştur. En yüksek OÖÖ puan ortalamasının ise ön yargısız olduğunu beyan eden grupta olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Sonuç olarak, işi ve görevi obezitesi olan bireyler de dahil olmak üzere toplumun her kesiminden bireye tarafsız bir sağlık hizmeti sunmak olan sağlık çalışanlarının obezite önyargısına sahip olmaları kabul edilemez bir durumdur. Obezite önyargısını azaltmaya yönelik çalışmaların ivedilikle ve etkin biçimde her yaş ve meslek grubunda başlatılmasında yarar vardır. This study was conducted in order to determine the prejudice attitudes and behaviors of health workers against obese individuals. In this descriptive study, the relationship between health workers' empathy skills, empathy bias and obesity prejudice levels was questioned. The survey was conducted in February-March 2018 with 182 women and 88 men with a total of 248 health workers who accepted to take part in the study voluntarily and working in T.C. General Directorate of Public Health of the Ministry of Health. In this study, a questionnaire which is prepared by the researcher, GAMS 27-Obesity Prejudice Scale (OPS), Empathic Tendency Scale (ETS) and Empath Skill Scale (ESS) were used as a data collection tool. Study data were evaluated using appropriate statistical methods using the SPSS 22.0 package programme. The average scores of the health workers were found 80.6 for GAMS-27, 72.4 for ETS and 131.1 for ESS. It was observed that the average of EBI scores was higher in female health workers than male health workers (p<0.05). According to the OPS classification, the highest average score was 65.50 in the unprejudiced group, the highest score average was 82.3 in physicians with prejudice tendency group and the highest score average was 99.5 in dietitians in prejudiced group. When the participants' body perceptions were examined, it was found that most of the underweight and normal people perceived themselves underweight and normal according to the BKI classification; the majority of those with high BMI perceive themselves as normal and underweight. Most of the BMI obese/obese class members perceive their body images as overweight and obese, and even in the same group a limited group that perceives themselves as underweight and overweight. The mean scores of the individuals who expressed their own physical appearance as underweight were higher than the other groups and it was found statistically significant (p<0.05). According to the prejudice statements, it was seen that the majority of the prejudices, prejudices and not opinions were tendency to prejudice in the attitude, and the highest average score of the PD was in the group declaring that there was no prejudice (p<0.05). According to individuals’ decleration who stated themselves as prejudiced, unprejudiced and hesitated most of them were found to be proned to obesity predijudge. It was determined that the highest mean score of the OPS was in the group who declared that they were unprejudiced (p<0.05). As a result, it is unacceptable for health professionals to have an obesity prejudice, whose basic duty is to provide an unbiased health care service to individuals from all walks of life, including individuals with obesity. It is beneficial to initiate studies to reduce obesity prejudice promptly and effectively in all age groups and professions.Item Beslenme ve diyetetik eğitimi alan öğrencilerin obeziteye karşı önyargı, tutum ve davranışlarının belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) İspir, Betül Eda; Ercan, AydanBu çalışma Beslenme ve Diyetetik öğrencilerinin obezite önyargı, tutum ve davranışlarını belirlemek ve yapılan eğitici müdahalelerle bu önyargı tutum ve davranışlarındaki değişimleri saptamak amacıyla yapılmıştır. Müdahale çalışması olup 2016-2017 eğitim öğretim yılında Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde eğitim gören 57 gönüllü kız öğrenci ile yürütülmüştür. 2 hafta aralıklarla yapılan 5 aşamadan oluşan bu çalışmada;1.aşamada bireylere demografik özellikler ve obez bireylere karşı tutumları ölçen anket ve GAMS 27-Obezite Önyargı Ölçeği uygulanmıştır. 2. aşamada diyet yapma ile ilgili tutumları ölçen bir anket uygulanmış ve öğrencilerden 7 gün boyunca optimal düzeyde kendi hazırladıkları sağlıklı bir diyet uygulamaları istenmiştir. 3. aşamada diyet yapma ile ilgili aynı anket tekrar uygulanmıştır. 4. aşamada obez bireylerin günlük hayatta yaşadıkları sorunlara dair farkındalığı ölçen bir anket uygulanmış sonrasında fazla kilolu bireylerin sosyal hayatta yaşadıkları zorlukları gösteren 2 dakikalık bir video film gösterimi yapılmış ve hemen ardından aynı anket tekrar uygulanmıştır. 5.aşamada da GAMS 27-Obezite Önyargı Ölçeği tekrar uygulanmıştır. Çalışma verileri SPSS 22.0 paket programı kullanılarak uygun istatistiksel yöntemler ile değerlendirilmiştir. Öğrencilerin GAMS-27 OÖÖ puan ortalamaları müdahale öncesinde 76,9 9,74 puan iken müdahale sonrasında 72,5 10,75 puana düşmüştür. Her iki durumda da Obezite Önyargı Ölçeği puan ortalaması önyargıya eğilimli aralığında olsa da aradaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0,05). OÖÖ puanlarına göre önyargılı ve önyargıya eğilimli olarak tanımlanan öğrencilerin de OÖÖ puan ortancaları müdahale sonrasında anlamlı olarak düşmüştür (p<0,05). Öğrencilerin %73,7’si bir diyeti 7 gün boyunca devam ettirebileceğini belirtmiş ancak yalnızca %12,3’ü devam ettirebilmiştir ve diyeti devam ettireceğini düşünenlerin OÖÖ puan ortancalarında düşüş gözlenmiştir (p<0,05). Diyeti devam ettirememe sebebi olarak en çok %22,2 ile sosyal etkinliklere katılma ve yine %22,2 ile motivayonsuzluk/can sıkıntısı cevabı verilmiştir. Video müdahalesi sonuçları ise öğrencilerin obez bireylerin günlük hayatta yaşadıkları sorunlar konusunda genellikle kararsız bir tutum içinde olduklarını göstermiştir. Fakat bunun yanında obez bireylere karşı sahip oldukları negatif tutumlarının farkına vardıkları ve bu tutumlara sahip olduklarına katıldıkları belirlenmiştir. Bunun yanında video müdahalesi sonrasında da öğrencilerin OÖÖ puan ortancalarında anlamlı düşüş gözlenmiştir (p<0,05). Sonuç olarak, obezite önyargısı sağlık alanında eğitim alan öğrencilerde rastlanan bir durumdur. Bu durum çeşitli müdahaleler ile azaltılabilmektedir bu sebeple obezite önyargısını azaltmak ve gelecekte hizmet verecek sağlık çalışanları üzerinde obezite konusunda farkındalık oluşturmak için çalışmalar yapılması gerekmektedir. The study has been conducted to identify prejudice, attitude and behavior of Nutrition and Dietetics students towards obesity and to determine the changes in their prejudice, attitude and behavior after conuducting educational interventions. This study is a kind of intervention and has been conducted with 57 voluntary female student which are having training at the Department of Nutrition and Dietetics of Başkent University in 2016-2017 academic year. The study comprises 5 stages which have been conducted at intervals of 2 weeks. At the 1st stage; demographic features, the survey that measures the attitude towards obesity and GAMS 27-Obesity Prejudice Scale (OPS) have been implemented. At the 2nd stage, a survey that measures the attitude towards diet has been carried out and it has been asked from students to perform a healty diet that they prepared for themselves at an optimal level for 7 days. At the 3rd stage, the survey about diet has been reapplied. At the 4th stage, a survey that measures the awareness about the troubles that obese individuals experience at their daily life has been conducted. Later, a 2 minutes video film which mentions about the problems that overweight individuals experience at their social lifes has been shown. Right after, the same survey of the 4th stage has been reapplied. At the 5th stage, GAMS 27-Obesity Prejudice Scale has been reapplied. The data of this study has been evaluated through appropriate statistical mehtods by using SPSS 22.0 package. The average point of the students at GAMS-27 OPS was 76,9 9,74 before and decreased to 72,5 10,75 after the intervention. Although in both cases, the average point is in prejudice-prone interval, the difference has been found meaningful (p<0,05). Furthermore, the average points of the prejudiced or prejudice-prone students, who are defined according to the points of OPS has been decreased meaningfully after the intervention (p<0,05). 73,7 % of the students indicated that they can continue diet for 7 days long but only 12,3 % of them kept up. The OPS average points of the ones who considered to continue diet has been decreased (p<0,05). The common response provided for not sustaining diet is the attendance to social events. After the video intervention, it has been found out that, the students have generally indecisive attitude towards the troubles that obese individuals experience in their daily lives. On the other hand, it is determined that they realized their negative attitute towards obese individuals and agreed on that they had such attitudes. Besides, it has been observed that there is a meaningful decrease in OPS average points of the students (p<0,05). In conclusion, obesity prejudice is being encountered at the students who are taking education in healthcare field. This case can be reduced with some interventions. Therefore, studies should be continued in order to reduce the obesity prejudice and to increase awareness of the healthcare staff of the future about the obesity.Item Üniversite öğrencilerinin obeziteye ilişkin önyargılarının belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Altun, Simay; Aydan, ErcanBu çalışma, üniversite öğrencilerinin obeziteye ilişkin önyargı ve olumsuz tutumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma verileri Nisan-Haziran 2015 tarihleri arasında, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ne devam eden 732 öğrenciden elde edilmiştir. Öğrencilerin demografik ve antropometrik özellikleri araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu ile elde edilmiştir. Obezite önyargılarının değerlendirilmesi amacıyla GAMS-27 Obezite Önyargı Ölçeği kullanılmıştır. Toplamda 80 (%10,9) kişi önyargılı olduğunu beyan etmiştir ancak ölçek puan sınıflamasına göre toplamda 403 (%55.1) kişi önyargıya eğilimli ve 194 (%26,5) kişi önyargılı bulunmuştur. Öğrencilerin kendi önyargı beyanları ile ölçekten aldıkları puan ortalamaları karşılaştırıldığında, önyargılı olduğunu beyan edenler ile önyargısız olduğunu beyan edenler arasında ki puan farkı istatiksel olarak önemli bulunmuştur (p=0.000). Önyargılı olduğunu beyan eden öğrencilerin puan ortalaması ( X =72.5±10.40) önyargısız olduğunu beyan eden öğrencilerin puan ortalamasından (X =79.0 ±11.20) düşüktür. Kendini şişman olarak tanımlayan ve Beden Kütle İndeksi (BKİ) sınıflamasına göre şişman bulunan öğrencilerin ( X =82.1±12.43) en yüksek puan ortalamasına sahip olduğu saptanmıştır. Hem Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde hem de Ticari Bilimler Fakültesi’nde ölçek puan sınıflamasına göre önyargıya eğilimli bulunanların sayısının (403-%55.1) önyargılı bulunanların sayısından (194-%26.5) fazla olduğu görülmüştür. Çalışmanın sonucunda üniversite öğrencilerinin obezite önyargılarının ilerleyen iş yaşamlarında mesleki becerilerini etkileme olasılığı göz önünde bulundurulduğunda obezite önyargısını azaltmaya yönelik eğitim müdahalelerinin gerekliliği ortaya konmuştur. This survey was conducted to determine the bias and negative attitudes against obesity. Research data were obtained from 732 students studying Faculty of Health Sciences and Commercial Sciences in Baskent University. Demographic and anthropometric characteristics of the students were collected from questionnaire prepared by the researcher. GAMS-27 Obesity Bias Scale was used for determining obesity bias. In total 80 (10.9%) students declared that they have bias against obesity but according to the scale scores classification 403 (55.1%) students were tend to bias and 194 students (26,5%) were biased. When students who declared that they were biased were compared with the average scores they had from the scale, points difference between students described themselves as prejudiced and students described themselves as unprejudiced found statistically important (p=0.000). The average score of students who described themselves as prejudiced ( X =72.5±10.40) was lower than the average score of students who described themselves as unprejudiced ( X =79.0 ±11.20). Students who described themselves as overweight and students who were obese according to the Body Mass Index (BMI) classification ( X =82.1±12.43) had the highest scores. According to the classification of scale points both in the Faculty of Health Sciences and Faculty of Commercial Sciences, the number of students who tended to prejudice against obesity (403-55.1%) were higher than the number of students who were prejudice against obesity (194-26.5%). As a result of the study, taking into account the possibility of university students' obesity bias to influence their professional skills in their future business life, it was asserted that there was a need for training interventions aimed to decrease obesity bias.