Enstitüler / Institutes
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390
Browse
19 results
Search Results
Item Tramplen ve kule atlayıcılarının kulak fonksiyonlarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Borisova, Natalia; Erbek, Hatice SeyraAmaç: Tramplen ve kule atlayıcılarının kulak fonksiyonları değerlendirmeye alarak orta kulak fonksiyonlarının, orta kulak rezonans frekansını ve vestibüler uyarılmış miyojenik potansiyel (VEMP) testi ile denge fonksiyonlarının değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, tramplen ve kule atlama sporu yapan 07-15 yaş aralığındaki34 çocuktan (17 kız, 17 erkek) oluĢan sporcu grubu ile bu sporla ilgisi olmayan yaş ve cinsiyet eşleştirmeli 34 çocuktan oluşan kontrol grubundan oluşmaktadır. Katılımcıların ailelerinden onay formu alınmış ve katılımcılara uygulanan testler ile ilgili bilgi verilmiştir. Atlayıcıların odyometrik değerlendirmelerinde 1000 Hz, 2000 Hz, 3000Hz, 4000Hz, 6000Hz, 8000Hz frekanslarındaki saf ses hava yolu işitme eşikleri, 1000Hz, 2000Hz, 4000Hz saf ses kemik yolu işitme eşikleri, timpanogram değerleri, multifrekans timpanometride rezonans frekans değerleri ile refleks eşikleri değerlendirilmiştir. Ayrıca hastalarda denge testi olarak VEMP testi uygulanmış olup cVEMP ve oVEMP amplitüd değerleri de kaydedilmiştir. Bulgular: Çalışmada elde edilen bulguların ortalama değerlerine göre kadın atlayıcılarda cVEMP amplitüdün sol eşiği istatistik olarak düşük çıkmış (p=0.031); oVEMP amplitüd sol değerleri tüm sporcularda istatistik olarak anlamlı fark bulunmuş, yüksek çıkmıştır (p=0.011). Gruplar arasında RF ortalama ve ortanca değerleri açısından karşılaştırıldıktan sonra anlamlı fark bulunmamıştır. Tramplen ve kule atlayıcıların denge testlerinde sporcularda ve erkek grubunda OVEMP sol amplitüdü daha yüksek; kadın atlayıcılarda cVEMP amplitüdün sol düşük değer bulunmuştur. Timpanogram testinde; TTP değeri sağda sporcularda istatistik olarak düşük çıkmıştır. İşitme, östaki tüpü fonksiyonları, denge fonksiyonlarının sonuçlarına göre işitme kaybı sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç: Bu çalışma ile tramplen ve kule atlayıcılarında ani basınç değişikliği, kontrol grubuna göre orta kulak fonksiyonlarında ve işitme düzeyleri açısından istatistiksel olarak bir fark yaratmamaktadır. Ancak tramplen ve kule atlayıcılarında cVEMP ve oVEMP amplitüd değerlerinde istatistik olarak anlamlı fark bulunmuştur. Bu sporla ilgilenen ve bu spora başlayacak çocuklarda atlama programına başlamadan önce denge ve postür eğitimi ve gerekirse simülasyon çalışmalarının yapılması uygun olacaktır. Objective: To evaluate the ear functions of spring board and platform divers by taking into consideration the middle ear functions, middle ear rezonance frequency and vestibular evoked myogenic potential (VEMP) test and balance functions. Material and methods: This study consists of 34 athletes (17 girls, 17 boys) from 07-15 age group who does spring board and platform diving sports, and 34 children with age and gender matching who were not related to this sport. The parents of the participants received the approval form and the participants were informed about the tests applied. In the audiometric evaluations of the divers, pure sound hearing thresholds at frequencies 1000 Hz, 2000 Hz, 300Hz, 4000 Hz, 6000 Hz, 8000 Hz, 1000Hz, 2000Hz, 4000hz, pure sound bone path hearing thresholds, timpanograms values, Rezonance frequency values in multifrequency timpanometry and reflex thresholds were evaluated. In addition, VEMP test was applied and cVEMP and oVEMP amplitud values of patients were recorded. Results: In this study, the left threshold of cVEMP amplitudes in female divers was statistically low (P=0.031), and oVEMP amplitude left values were statistically significant in all athletes (P=0.011). There was no significant difference between the groups in terms of mean and median Rezonance frequency values. In balance tests of spring board and platform divers, the left low value of cVEMP amplitude was lower for female divers while oVEMP left amplitude value was higher for men divers. In the tympanogram test; TTP value was lower in athletes on the right ear. There was no statistically significant correlation between hearing loss and the results of the function of the eustachian tube functions and the results of the balance functions. Conclusion: In this study, sudden pressure changes for spring board and platform divers does not make a statistically significant difference between the middle ear functions and the hearing levels according to the control group. However, there was a statistically significant difference in cVEMP and oVEMP amplitude values for spring board and platform divers. For kids that are interested in this sport and going to start a diving training program should get an education first then if necessary, should do some simulation studies.Item Osteoporozun rezonans frekans değerleri üzerine etkisi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Baytaroğlu, Berk; Erbek, Selim SermedÇalışmamızda postmenopozal osteoporoz hastalarında kemiğin hacmindeki mineral yoğunluğunun azalmasının orta kulak kemikçiklerini etkileyeceği düşünülerek multifrekans timpanometriyle rezonans frekanslarına bakılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Başkent Üniversitesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Odyoloji Ünitesi‘nde, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından Postmenopozal Osteoporoz Hastalığı tanısı ile izlenen 45-65 yaşları arasında 32 gönüllü katılımcı ile yaş uyumlu 32 sağlıklı gönüllü katılımcı yer almıştır. Katılımcıların saf ses ortalamaları hesaplanmış sonrasında immitansmetrik testleri yapılmıştır. Tüm katılımcıların her iki kulaklarından (128 kulak) birden alınan rezonans frekans değerleri değerlendirilmeye alınmıştır. Postmenopozal osteoporozlu hastaların yaş ortalaması 59,20±4,53, kontrol grubunun yaş ortalaması 57,11±5,27 olup fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0,53). Postmenopozal osteoporozlu hastalar ile kontrol grubu saf ses ortalamaları karşılaştırıldığında postmenopozal osteoporozlu hastaların saf ses ortalamaları daha yüksek olarak hesaplandı. Bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05). Postmenopozal osteoporozlu hastaların, sağ kulak rezonans frekans ortalaması 945,58 ± 133,35 Hz, kontrol grubunun sağ kulak için rezonans frekans ortalaması 922,85 ± 126,80 Hz olarak bulunmuş ve sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p=0,471). Postmenopozal osteoporozlu hastaların sol kulak için rezonans frekans ortalaması 963,23 ± 122,6654 Hz ve kontrol grubunun sol kulak için rezonans frekans ortalaması 944,28 ± 125,30 Hz olarak bulunmuş ve sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p=0,528). Bu çalışmada postmenopozal osteoporoz hastalarının rezonans frekans değerleri ile kontrol grubunun rezonans frekans değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0,05). In our study, it was aimed to examine the resonance frequencies of these patients with multifrequency tympanometry considering the decrease of mineral density in the unit volume of the postmenopausal osteoporosis patients will affect the middle ear ossicles. For this purpose, 32 volunteers (64 ears) participated in the otoscopic examination of 45-65 years of age with the diagnosis of Postmenopausal Osteoporosis Patient by Physical Therapy and Rehabilitation Department at the Audiology Unit of the Department of Otorhinolaryngology, Baskent University, Age and Sex 32 (64 ears) healthy volunteers participated. Immunansmetric tests were performed after participating in an otoscopic examination by an ENT specialist. Resonance frequency values taken from both ears (128 ears) of all participants were taken into consideration. The mean age of the patients with postmenopausal osteoporosis was 59.20 ± 4.53, the mean age of the control group was 57.11 ± 5.27 and the difference was not statistically significant (p = 0.53). Pure tone averages of patients with postmenopausal osteoporosis were calculated to be higher than control group. This result was statistically significant (p <0.05). In the postmenopausal osteoporosis patients, the right ear resonance frequency average was 945,588 ± 133,3528 Hz, the resonance frequency average for the left ear was 963,235 ± 122,6654 Hz and the resonance frequency average for the right ear of the control group was 922,857 ± 126,8063 Hz, the frequency average was found to be 944,286 ± 125,3063 Hz. There was no significant difference between the resonance frequency of the postmenopausal osteoporosis patients and the resonance frequency of the control group.Item 60 ve üzeri yaşın orta kulak üzerindeki etkisinin mutifrekans timpanometri ile değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Yerli, Ümit; Erbek, Hatice SeyraMultifrekans timpanometri, orta kulak direnç ve geçirgenliğini değerlendirmek amacıyla 226 Hz ile 2000 Hz arasında değişen probe tonlar aracılığıyla elde edilen timpanogramların değerlendirilmesini sağlayan avantajlı bir yöntemdir. Orta kulak admitans ve unsurlarının parametrelerini içeren bilgiler sunar. Bu parametrelerin en önemlilerinden biri rezonans frekansıdır (RF). Orta kulak yapılarında meydana gelen patolojiler rezonans frekansının sağlıklı kulaklara göre daha düşük veya yüksek elde edilmesine neden olur. Çalışmamızda yaşın orta kulak üzerindeki etkisini belirlemek için multifrekans timpanometri ile rezonans frekanslarının araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Başkent Üniversitesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı ve Odyoloji Ünitesi‟nde, işitmesi normal olan veya sensörinöral tip işitme kaybı olan, otoskopik muayenesi normal 19-79 yaş aralığındaki 88 gönüllü (176 kulak) katılımcının rezonans frekansları ölçülmüştür. Katılımcılar yaşlarına göre 5 gruba ayrılmıştır. Birinci gruba 18-59 yaş aralığındaki 24 kişi, ikinci gruba 60-64 yaş aralığındaki 16 kişi, üçüncü gruba 65-69 yaş aralığındaki 16 kişi, dördüncü gruba 70-74 yaş aralığındaki 16 kişi ve beşinci gruba 75-80 yaş aralığındaki 16 kişi dahil edilmiştir. Katılımcıların gruplara göre sağ kulaklarının rezonans frekans ortalamasına bakıldığında grup 1 için 1050±146,703 Hz, grup 2 için 1046,88±159,655 Hz, grup 3 için 1062,5±160,728 Hz, grup 4 için 1075±136,626 Hz, grup 5 için 1068,75±152,349 Hz olarak bulunmuştur. Sağ kulak gruplar arası rezonans frekansları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p=0,981). Grupların sol kulaklarının rezonans frekans ortalamasına bakıldığında grup 1 için 1039,58±147,427 Hz, grup 2 için 1043,75±107,819 Hz, grup 3 için 1075±155,991 Hz, grup 4 için 1075±158,114 Hz, grup 5 için 1078,13±192,327 Hz olarak bulunmuştur. Sol kulak gruplar arası rezonans frekansları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p=889). Bu çalışmada elde edilen bulgular yaşın orta kulak rezonans frekansını etkilemediğini düşündürmektedir. Orta kulak rezonans frekansı üzerine etkili olabilecek parametreler ile çalışmalara devam edilmelidir. Multifrequency tympanometry is an advantageous method for evaluating tympanograms obtained through probe tones ranging from 226 Hz to 2000 Hz to evaluate middle ear resistance and permeability. The middle ear provides information about the admittance and its parameters. One of the most important of these parameters is the resonance frequency (RF). The pathologies that occur in the middle ear structures cause the resonance frequency to be lower or higher than in the healthy ears. In our study, it was aimed to investigate resonance frequencies with multifrequency tympanometry to determine the effect of age on the middle ear. For this purpose, the resonance frequencies of 88 participants (176 ears) with hearing loss or sensorineural hearing loss and otoscopic examination normal range of 19-79 years were measured at the Department of Otorhinolaryngology at BaĢkent University. Participants were divided into 5 groups according to their age. The first group consisted of 24 people between the ages of 18-59, the second group was 16 persons between 60-64 years, the third group was 16 persons between 65-69 years, the fourth group was between the ages of 70-74 and 16 persons were between the ages of 75- 80. When the resonance frequency of the right ear according to the participants' groups was examined, 1050 ± 146,703 Hz for group 1, 1046,88 ± 159,655 Hz for group 2, 1062,5 ± 160,728 Hz for group 3, 1075 ± 136,626 Hz for group 4, 1068,75±152,349 Hz for group 5. No statistically significant difference was found between right ear group resonance frequencies (p = 0,981). When the resonance frequency average of the left ears of the groups was examined, 1039,58 ± 147,427 Hz for group 1, 1043,75 ± 107,819 Hz for group 2, 1075 ± 155,991 Hz for group 3, 1075 ± 158,114 Hz for group 4, 1078,134 ± 192,327 Hz for group 5. No statistically significant difference was found between the resonance frequencies of the left ear groups (p = 889).Findings in this setting suggest that age does not affect the middle ear resonance frequency. Studies need to continue with parameters on middle ear resonance frequency.Item Serebral palsi hastalığı olan çocuklarda orta kulak rezonansının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Döngel, Gülçin; Erbek, Hatice SeyraAmaç: Serebral Palsili (SP) çocukların motor fonksiyonlarındaki azalma sonucu yutma fonksiyonlarında değişiklikler oluşabilir. Bu değişikliklerin de östaki fonksiyonlarını etkilemesi olasıdır. Bu durum da orta kulak rezonans frekansında (RF) değişikliklere neden olabilir. Bu çalışma ile SP‟li çocukların orta kulak RF değerlerinin belirlenmesi ve ileride yapılacak daha kapsamlı çalışmalara bir alt yapı sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi Odyoloji Ünitesinde işitme kaybı şikayeti olmayan ve otoskopik muayenesi normal olan 5-15 yaş aralığında toplam 60 (120 kulak) çocuk çalışmaya dahil edilmiştir. SP tanısı konan 30 çocuk çalışma grubunu, tamamen sağlıklı olan 30 çocuk kontrol grubunu oluşturmuştur. Tüm katılımcıların her iki kulağından multifrekans timpanometri ile elde edilen RF değerleri değerlendirmeye alınmıştır. Bulgular: Her iki grup arasında yaş ve cinsiyet bakımından anlamlı bir fark bulunmamıştır. SP‟li çocukların sağ kulak RF ortalaması 981±369, sol kulak RF ortalaması 1099±398 bulunmuştur. Kontrol grubunun sağ kulak RF ortalaması 1080±328, sol kulak RF ortalaması 1190 ±296 bulunmuştur. Her iki grup arasında RF değerleri açısından anlamlı fark tespit edilmemiştir. Sonuç: Sonuç olarak bu çalışma ile SP‟li çocukların RF değerlerinin kendi yaş gruplarındaki sağlıklı çocukların RF değerlerine göre değişiklik göstermediği ortaya konmuştur. Bu bulgulardan yola çıkarak multifrekans timpanometrinin effüzyonlu otitis media, otoskleroz gibi RF değerinde değişiklik yarattığı bilinen hastalıkların ayırıcı tanısı amacıyla SP‟li hasta popülasyonun da da güvenle kullanılabileceği söylenebilir. Aim: Changes in swallowing functions may occur as a result of reduced motor functions in children with cerebral palsy (CP). It is possible that these changes will also affect eustachian tube functions. This can also cause changes in middle ear resonance frequency (RF). This study aimed to determine middle ear RF values of children with CP and to provide an infrastructure for more extensive studies to be done in the future. Material and Methods: A total of 60 children (120 ears) were included in the study at the Audiology Unit of Baskent University Konya Research and Teaching Center, in the age range of 5-15 years, who had no hearing loss and had normal otoscopic examination. Study group consist of 30 children with CP and control group consist of 30 healthy children. The RF values obtained from both ears of all participants were evaulated. Results: There was no significant age and gender difference between the groups. Children with CP had a right ear RF average of 981 ± 369 and a left ear RF average of 1099 ± 398. The right ear RF average of the control group was 1080 ± 328 and the left ear RF average was 1190 ± 296. There was no significant difference between the two groups in terms of RF values. Conclusion: In conclusion, this study showed that the RF values of children with CP is not different from the RF values of healthy children in their age group. From these findings, it can be said that the multifrequency tympanometry can be safely used in the patient population with CP in order to differentiate the known diseases that cause changes in RF values such as otosclerosis and otitis media with effusion.Item Nefesli çalgı çalan sanatçılarda orta kulak fonksiyonlarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Özer, Fulya; Özlüoğlu, Levent NaciAMAÇ: Bu çalışmanın amacı, nefesli çalgı çalan sanatçılarda normal bireylere göre orta kulak ve östaki tüpü fonksiyonlarının durumunu değerlendirmek ve nefesli çalgının orta kulak resonant frekansındaki etkisini inceleyebilmektir. GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışma, Çukurova Devlet Senfoni orkestrası’nın nefesli çalgı çalan sanatçılardan gönüllü olarak çalışmaya katılan 28 sanatçı (56 kulak) ve kontrol grubu olarak 34 gönüllü (68 kulak) üzerinde gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların saf ses odyometri ile konuşma (0.5,1,2 kHz) ve yüksek frekans (4,6,8 kHz) saf ses ortalama eşikleri, 226 Hz alçak prob tone immitansmetrede timpanometrik tepe basıncı (TPP), timpanometrik gradient (TG), statik komplians, akustik refleks ve otomatik olarak östaki fonksiyon testi ile östaki tüpü patent durumuna bakılmıştır. Tüm katılımcılara multifrekans timpanometri yapılarak rözanant frekansı ( RF) değerleri elde edilmiş; çalışma grubunun performans öncesi ve sonrası RF değerleri ayrıca kaydedilmiştir. BULGULAR: Çalışma grubunda yüksek frekans saf ses ortalamaları anlamlı olarak yüksek bulunmuş ve akustik refleksin alınamaması daha sık olarak gözlenmiş ve anlamlı bulunmuştur (p=0.005). TPP ve TG ortanca değerleri için çalışma grubunda istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılık vardır (p=0.000, p=0.031). Östaki tüpünün patent olma durumu açısından gruplarda tüm kulaklar değerlendirildiğinde istatistiksel olarak çalışma grubunda fark gözlenmiştir (p=0.048). Tahta üflemeli çalgı çalan sanatçılarda östaki disfonksiyonu bakır üflemeli sanatçılara ve kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha fazla görülmüştür (p=0.029). Çalışma grubunda tüm kulakların performans öncesi RF ortalama değeri 925 Hz (SD±237,6); performans sonrası RF 1020 Hz (SD±249,6) olarak hesaplanmıştır. Performans öncesi ve sonrası elde edilen RF ortalama değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0.004). Bu farkın tahta üflemeli çalgı çalanlarda daha belirgin olduğu tespit edilmiştir. RF değerleri açısından çalışma ve kontrol grubu karşılaştırıldığında; çalışma grubunda sağ kulak RF değeri 998,92 Hz (SD254,05), sol kulakta ise 1041,07 Hz (SD247,97); kontrol grubunda sağda; 906,42 Hz (SD175,10) ve solda 863,21 Hz (SD 139,28) olup, sol kulak açısından iki grup arasında istatistiksel olarak fark bulunmuştur (p=0.03). SONUÇ: Bu çalışma, orkestrada nefesli çalgı çalan sanatçıların orta kulak fonksiyonlarını inceleyen ilk çalışma özelliğine sahiptir. Nefesli çalgı çalan sanatçılarda orta kulak fonksiyonları değerlendirilmiş; östaki disfonksiyonunun daha belirgin olduğu ve rösanant frekansının performans öncesine ve kontrol grubuna göre daha yüksek elde edildiği gözlenmiştir. Bu farklılığın çok daha fazla belirgin olduğu tahta üflemeli çalgı çalan sanatçılar için birtakım koruyucu tedbirler geliştirilmelidir. Bu çalışma, daha geniş bir seride, multifrekans timpanometrinin niteleyici komponentlerini içeren ve sonotubometri gibi geçerliliği yüksek bir östaki fonksiyon testinin kullanılacağı bir çalışmanın ön çalışmasıdır. AIM: The purpose of this study is to evaluate the state of the middle ear and the Eustachian tube functions according to normal individuals, and to be able to examine the effect of wind instrument on the resonant frequency of the middle ear. MATERIAL AND METHODS: The study was carried out on 28 volunteers (56 ears) of wind instruments performers from Çukurova State Symphony Orchestra as a study group and 34 volunteers (68 ears) as a control group. Pure tone audiometry of the participants' were obtained and conversation (0.5, 1, 2 kHz) and high frequency (4,6,8 kHz) pure tone mean thresholds were noted. Tympanometric peak pressure (TPP) in 226 Hz low probe tone immitansmeter, tympanometric gradient, static compliance, acoustical reflex, and patency of the eustachian tube were examined in both groups. Multifrequency tympanometry was performed on all participants to obtain resonance frequency (RF) values. The RF values of the study group before and after performance were also recorded. RESULTS: High frequency (4,6,8 kHz) pure tone mean thresholds were observed as statistically high in the study group. Absence of acoustic reflex was observed more frequently in the study group and was found to be statistically significant (p = 0.005). There was a statistically significant difference in the TPP and TG median values in the study group (p = 0.000, p = 0.031). When all the ears were evaluated in both groups in terms of patentability of the Eustachian tube, there was a statistically significant difference in the study group (p = 0.048). In the artists who played the wooden wind instrument, the Eustachian tube dysfunction was seen significantly more compared to the copper blow artist and control group (p = 0.029). In the study group, pre-performance RF mean value of all ears was 925 (SD ± 237.6); post-performance RF was 1020 (SD ± 249.6). A significant difference was found between RF mean values obtained before and after performance (p = 0.004). This difference was found to be more evident in the wooden wind instrument performers. When the study and control groups were compared in terms of RF values; the right RF value was 998,92 Hz (SD±254,05) and left RF value was 1041,07 Hz (SD±247,97) in the working group; right RF value was 906,42 Hz (SD±175,10), and left RF value was 863,21 Hz (SD±139,28) in the control group. There was a statistically significant difference between the two groups in the left ear (p = 0.03). CONCLUSION: To our knowledge, this study features the first study to examine the middle ear functions of artists playing orchestral wind instruments. The middle ear functions were evaluated in the artists playing the wind instruments and a more prominent Eustachian tube dysfunction were observed. The frequency of the resonance was also found to be higher than that of the control group and before the performance in the study group. Some protective measures should be developed for artists who play the wood blown instruments in which this difference was found to be much more evident. This study is a preliminary study, and a more comprehensive study should be performed in wider patient series with qualitative components of multifrequency tympanometry and a highly valid Eustachian tube function test such as sonotubometry.Item Down sendromlu bireylerde odyolojik bulgular ile artikülasyon becerileri arasındaki ilişki(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Dönmez, Filiz; Türkoğlu Babakurban, SedaAMAÇ: Bu çalışmada Down Sendromlu çocuklarda saf ses odyometri, timpanometri ve multifrekans timpanometri değerleri ve artikülasyon becerilerinin normal gelişim gösteren çocukların verileri ile karşılaştırarak belirlenmesi amaçlanmıĢtır. MATERYAL & METOD: Başkent Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dal‟ında 6-12 yaş arasında Down Sendromu tanısı almış 19 hasta, işitme ve konuşma bozukluğu şikayeti olmayan 21 gönüllü çocuk çalışmaya dahil edilmiştir. Her iki gruba saf ses odyometri, timpanometri, multifrekans timpanometri ve Ankara Artikülasyon Testi yapılmıştır. Elde edilen değerler iki grup arasında karşılaştırılmıştır. BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen Down Sendromlu çocukların her iki kulak saf ses odyometri değerleri ile artikülasyon testinden elde edilen değerleri kontrol grubuna göre anlamlı derecede düĢük bulunmuĢtur (p<0,05). ÇalıĢma grubu saf ses odyometri değeri sağ kulakta 14,53 dB, sol kulakta 12,74 dB olarak bulunmuştur. Kontrol grubu sağ kulak saf ses odyometri değeri ortalaması 2,95 dB, sol kulak saf ses odyometri değeri ortalaması 3,14 dB olarak bulunmuştur. Ankara Artikülasyon Testi skorlarına göre çalışma grubunda sadece 1 çocuk kendi yaş aralığı düzeyinde skora sahipken geri kalan hiçbir çocuğun kendi yaş aralığına uygun skorları elde edememiştir. Kontrol grubundaki bütün çocuklar kendi yaşlarına uygun düzeydeki skorları elde etmiştir. Multifrekans timpanometri değerleri ile artikülasyon becerileri arasında her iki grup arasında anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05). Bunun dışında her iki grup arasında saf ses odyometride bütün frekanslarda anlamlı fark bulunmuştur, timpanometri ve akustik refleks testlerinde her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edilmiştir (p<0,05).SONUÇ: Odyolojik bulgular, Down Sendromlu bireyler için konuşma seslerini etkileyen bir unsurdur. Bu çocuklarda sık görülen iĢitme kayıpları konuşma anlaşılırlıklarını etkilemektedir. Bu nedenle Down Sendromlu çocuklarda küçük yaştan itibaren daha sık aralıklarla Kulak Burun Boğaz muayenesi ve odyolojik testlerin yapılması önerilmektedir. AIM: In this study, it was aimed to determine articulation skills by comparing pure tone audiometry, tympanometry and multifrequency tympanometry values of children with Down syndrome to those of normal developing children. It is aimed to determine the audiological findings specific to Down Syndrome and to investigate the effect of these findings on speech voices. In addition; age, gender, pure audio average, multifrequency tympanometry values were examined and it was researched whether these findings affect articulation skills. MATERIAL & METHOD: 19 patients who were diagnosed as Down Syndrome between the ages of 6 and 12 in the Department of Otorhinolaryngology, BaĢkent University and 21 voluntary children with no hearing and speech impairment were included in the study. Both groups were subjected to pure sound audiometry, tympanometry, multifrequency tympanometry and the Ankara Articulation Test. Obtained values were compared between two groups. FINDINGS: Pure audio averages and articulation skills for both ears of children with Down Syndrome were significantly lower than control group (p<0, 05). The pure tone average value of the study group was found 14.53 dB for the right ear and 12.74 dB for the left ear. It was found that the control group had a right ear average of 2.95 dB and a left ear average of 3.14 dB. According to the Ankara Articulation Test scores, only 1 child in the study group was at the level of their own age, while the rest of the children did not appear in their age range. All children in the control group achieved appropriate scores for their age. There was no significant difference between multifrequency tympanometry values and articulation skills between the two groups (p>0, 05). Additionally, there was a significant difference for pure tone audiometry in all frequencies between the two groups, statistically significant results were obtained between the two groups in tympanometry and acoustic reflex tests (p<0, 05). RESULTS: Audiological findings are a factor which affects speech sounds for children with Down syndrome. The common hearing loss and tympanum pathologies in these children greatly affect children's speech intelligibility. The use of multifrequency tympanometry, which is also advantageous in many respects, is not common in Down syndrome and the number of studies is very limited. For this reason, there is not enough data yet. In this respect, ear-nose-throat examination and audiologic tests are recommended to children with Down Syndrome more frequently since the young age.Item Meniere hastalığında gliserol testi ile rezonans frekans farklılığının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Öz, Işılay; Özlüoğlu, Levent NaciAMAÇ: Meniere hastalığında (MH) bir tanı metodu olarak kullanılan gliserol testi ile, iç kulakta dehidratason etkisi meydana getirerek, eş zamanlı yapılan Multifrekans timpanometrede elde ettiğimiz rezonans frekans değerleri ile de orta ve iç kulak mekaniğini değerlendirmek. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi KBB polikliniğine, baş dönmesi ile başvuran ve çalışma kriterlerine uyarak tek taraflı Meniere hastalığı tanısı alan, 19 yaş üzeri 20 hasta dahil edildi (20 hasta kulak, 20 kontrol kulak). Saf ses odyometri ile işitme eşikleri (125-8000 kHz), saf ses ortalama eşikleri (SSO) ve Multifrekans timpanometri ile rezonans frekans (RF) değerleri tespit edildi. Sağlıklı 50 kişinin RF değerleri ile hastalıklı ve kontrol kulaklar arasındaki değerler karşılaştırıldı. Ardından sadece MH‟lere, gliserol kiloya 1 gr olacak şekilde oral yol ile içirildikten sonra ve birer saat arayla üç kez saf ses eşik ve RF değerleri belirlenerek kulaklar arası karşılaştırma yapıldı. BULGULAR: Toplam 20 hastanın yaş ortalaması 47.25 ± 10.5, 9‟u kadın (%45), 11‟i erkekti (%55). Gliserol öncesi ortalama RF değerleri sağlıklı kulaklarda 979.41±156.26 Hz, hasta kulaklarda 808.0±410.09, kontrol kulaklarda ise 972.5±499.07 Hz‟di. Gliserol test öncesi hasta kulaklar ile sağlıklı kulaklar arasında RF değerleri arasında anlamlı düzeyde farklılık tespit edildi (p=0.047). Hasta kulaklarda Gliserol öncesi ve sonrası RF değerleri karşılaştırıldığında: gliserol öncesi RF ortalamasının 808.0±410.1 Hz den gliserol alımı sonrası 1. saatte 748.0±402.1 Hz‟e gerilediği, sonraki birer saat aralıklarda yapılan ölçümlerde ise bu değer de artış olduğu ve 3. saatte eski değerine ulaştığı gözlenmiştir. Gliserol öncesi ve 1. saat RF ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuç elde edilmiştir (p=0.030). Hasta kulaklarda frekans dağılımına göre, gliserol öncesi ve sonrası 1. ve 3. saatler karşılaştırıldığında, 1. saatte anlamlı farklılık gözlenmemiş, fakat 3. saatte 125, 250, 500 ve 1000 Hz‟lerde istatistiksel olarak, işitme eşik değerlerinde anlamlı düzeyde düşme elde edilmiştir (sırasıyla, p=0.000, p=0.000, p=0.000, p=0.000).SONUÇ: Dehidratasyon etkisi ile mevcut değerin normal kulak değerlerine gelmesi beklenirken değerde düşme görülmesi, MH de iç kulağın farklı bir dinamiğe sahip ve normalizasyon değerlerinin sağlıklı kulaklara göre farklı değerlerde olduğunu göstermektedir. İç kulak basıncının azalması ile kütle etkisinde azalma ve anuler ligaman üzerindeki katılık etkisinin azalarak normal değerine (ataklar arası) yaklaştığı gözlenmiştir. Gliserol testi ile RF değerlerinde değişim 1. saatte gözlenmektedir. AIM: Evaluate the resonance frequency values by forming dehidration effect in the inner ear by glycerol test which is used as a diagnostic method in Meniere‟s Disease (MD). MATERIAL AND METHODS: Twenty Meniere‟s disease patients over 19 years of age (20 affected ears, 20 control ears)wo meet the criteria were admitted to the Ear Nose Throat (ENT) Department of Baskent University. Pure-tone hearing levels (125-8000 kHz), pure-tone mean values, and multifrequency tympanometry with resonant frequency (RF) tests were performed. RF values of 50 healthy persons were compared between affected and control ears. Pure-tone thresholds and RF values were compared between only MH ears before and at 1, 2 and 3 hours after administration of glycerol 1g/kg. RESULTS: The mean age of the 20 patients was 47.25 ± 10.5, 9 women (45%) and 11 men (55%). Average RF values in healthy ears were 979.41 ± 156.26 Hz, in affected ears 808.0 ± 410.09 Hz, and in control ears 972.5 ± 499.07 Hz before glycerol intake. There was a significant difference between the RF values between the affected ears and healthy ears before the glycerol intake (p = 0.047). When RF values were compared of affected ears, average RF values decreased to 748.0 ± 402.1 Hz to 808.0 ± 410.1 Hz at the first hour of glycerol intake, and this value increased at the following hours. Statistically significantdifferences were obtained between RF values, 1 hour before and after glycerol intake(p = 0.030). However, in the affected ears, there was no statistically significant difference between the pure-tone levels before and one hour after glycerol intake, but a significant decrease in hearing thresholds at 125, 250, 500 and 1000 Hz at 3 h (p = 0.000, p = 0.000, p = 0.000, p = 0.000, respectively). CONCLUSION: We observed decreased RF values when we expected to reach to normal ear values with dehydration effect. According to these results, we suggest that MH has different inner ear dynamics and the normal RF values of MD are different from the healthy ears. Also, we think that the decrease of the inner ear pressure causes the reduction of the mass effect and the stiffness effect on the anulus ligament. Thus, RF reach the normal values (between attacks). Changes in RF values with glycerol test are observed at 1 hour.Item Parkinson hastalarında orta kulak bulguları(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Teoman, Gözde; Büyüklü, Adnan FuatÖstaki borusu orta kulak için çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Orta kulağın atmosferik basınçla dengelenerek timpanik membranın iç ve dış kısmındaki basıncın eşitlenmesini sağlar. Kulak zarı en yüksek genlikte ve her iki tarafında eşit basınç olduğu zaman en iyi ses iletimi gerçekleşir. Ayrıca orta kulakta üretilen sıvıların nazofarenkse drenajını sağlar ve orta kulağı ters istikametli akıntılardan ve basınçtan korur. Parkinson hastalığı yavaş ilerleyici nörodejeneratif (beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden) bir beyin hastalığıdır. Normal olarak insan beyninde belli bölgelerde dopamin üreten beyin hücreleri bulunur. Bu hücreler beynin substabsiya nigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar. Dopamin substansiya nigra ile vücut hareketlerini kontrol eden diğer beyin bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin insanların akıcı ve birbiri ile uyumlu hareketler yapmalarını sağlar. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80‟i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar. Multifrekans timpanometri, 226 Hz ile 2000 Hz arasındadeğişik probe tonlar ileelde edilen timpanogramların analizini saglayarak, orta kulak direnç vegeçirgenliğini geniş bir frekans yelpazesinde değerlendirebilen avantajlı bir test yöntemidir. Orta kulak admitansını ve unsurlarını ayrıştırarak inceleyen parametreler sunmaktadır.Multifrekans timpanometrenin sunduğu önemli parametrelerden biri de rezonans frekanstır. Belli patolojilerin varlığında rezonans frekans değeri normal ve sağlıklı kulaklara kıyasla daha alçak ya da yüksek değerler almaktadır. Çalışmamızda Parkinsonu olan hastalarda kas koordinasyonunun bozulmasından kaynaklanabilecek Östaki tüpü disfonksiyonunun orta kulağı etkileyebileceği düşünülerek multifrekans timponemetriyle bu hastaların rezonans frekanslarına bakılması amaçlanmıştır.Bu amaçla, Başkent Üniversitesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Odyoloji Ünitesi‟nde, Nöroloji Anabilim Dalı tarafından Parkinson Hastalığı tanısı ile izlenen otoskopik muayenesi normal olan 60-88 yaşları arasında 15 gönüllü(30 kulak) katılımcı ile yaş ve cinsiyet uyumlu 15(30 kulak)sağlıklı gönüllü katılımcı yer almıştır. Bir KBB uzmanı tarafından otoskopik muayenesi yapılan katılımcıların, immitansmetrik ölçümleri yapılmıştır. Tüm katılımcıların her iki kulaklarından (60 kulak) birden alınan rezonans frekans değerleri değerlendirilmeye alınmıştır. Yapılan ölçümlerde Parkinsonu olan hastalar için, sağ kulak rezonans frekans ortalaması 1160,00±519,34Hz, sol kulak için rezonans frekans ortalaması 1123,33±559,932Hz ve kontrol grubunun sağ kulak için rezonans frekans ortalaması 946,67±480,501Hz, sol kulak için rezonans frekans ortalaması 933,33±447,879Hz olarak bulunmuştur. Parkinsonlu hastaların rezonans frekans değerleri ile kontrol grubumuzun rezonans frekans değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır.Item Gebelik rinitinin orta kulak rezonans frekansına etkisi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Özcan, Ayşegül; Büyüklü, A. FuatGebelik riniti; hamilelikle birlikte meydana gelen bir takım fizyolojik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan rinit tablosudur. Gebelik riniti diğer rinit semptomlarından farklı olarak gebelikle birlikte ortaya çıkar ve gebelik bitimini müteakip iki hafta içinde semptomlar kendiliğinden kaybolur. Bu bilgi ışığında çalışmamızın amacı, gebelik riniti’nin Eustachii tüpü fonksiyonlarına ve dolayısı ile orta kulak rezonans frekansı üzerine olası etkilerini araştırmaktır. Çalışma, 2016 yılı, Mayıs –Ağustos ayları arasında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Ünitesi’nde gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya birbirinden bağımsız 3 grup alınmıştır, gruplardan 2’si kontrol 1’si çalışma grubu olarak planlanmış, toplamda 45 birey (90kulak) çalışmaya alınmıştır. Grup 1’de gebelik riniti olmayan gebeler (n=15), Grup 2’de gebelik riniti tanısı konmuş gebeler (n=14) ve Grup 3’te gebe olmayan sağlıklı bireyler (n=16) yer almaktadır. Çalışmadaki tüm gebeler Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı polikliniğince takibi yapılan, gebeliğinin son üç ayında (24-40 hafta) olan bireylerden oluşmuştur. Tüm katılımcılara tam kulak burun boğaz muayenesi, NOSE ölçeği, standart timpanometri ve MFT testleri uygulanmıştır. İmmitansmetrik ölçümler ve MFT ölçümleri Grason Stadler (GSI) Tympstar Version 2 cihazı kullanılarak yapılmıştır. Yaş dağılımı açısından ortalamalara bakıldığında grupların homojen olduğu tespit edilmiştir. Ortalama RF değerleri, gebe olan (Grup 1ve Grup 2) bireylerde, gebe olmayan sağlıklı bireylere göre düşük bulunmuştur; Grup 2’deki sağ RF değeri ortlaması düşük (764±136 Hz) bulunmuştur. Gruplarda, NOSE ölçeği skorlaması çoğunlukla 4’den küçüktür. Tüm bireylerin sağ ve sol RF değerleri bağımlı değişken olarak alınıp yaş, gebelik, gebelik riniti tanılı olma, NOSE ölçeği gibi değişkenler bağımsız değişken olarak alındığında regresyon sonuçları RF’deki değişimleri açıklamada sadece gebelik durumunun anlamlı olduğunu göstermektedir. Gebelik riniti orta kulak RF değerini etkileyen (düşüren) tek faktör olmayabilir. Bu ilişkinin kesin olarak kurulabilmesi için daha fazla bireyle çalışma yapılması gerekmektedir. Gebelik sürecindeki RF değişimleri hakkında daha kesin sonuçlara ulaşılması için gebelikte RF’yi etkileyen olası diğer (kafa içi basınç, hormonal değişimler, venöz basınç gibi) faktörlerin de çalışılması önerilmektedir. Bu anlamda gebe bireylerin gebelik boyunca RF değerlerinin periyodik ölçümü önerilebilir. Pregnancy rhinits originating with pregnancy, is a rhinits chart depending on some physiological variations. Unlike other rhinits symptoms, pregnancy rhinits takes place with pregnancy and symptoms of it automatically fade away after two weeks following the end of pregnancy. In the light of this information, the purpose of this study is to investigate the probable effects of pregnancy rhinits to the functions of Eustachii tube and Typanum Resonance Frequency. This study has been conducted in Başkent University Medical Faculty, Department of Otorhinolaryngology, Institute of Audiology Speech and Voice Disorder between May and August 2016. This work contains three independent groups two of which are planned as control groups and the other is experiment group. Totally, 45 individuals (90 ears) are assigned in the study. Group 1 consists of pregnants without pregnacy rhinit (n=15), Group 2 consists of pregnants diagnosed with pregnancy rhinits (n=14) and Group 3 consists of healthy non-pregnant individuals (n=16). All the pregnants in this study are comprised of individuals who are at the last three months of their pregnancy (24-40 weeks) and monitored by Başkent University Medical Faculty, Department of Obstetrics and gynaecology Polyclinic. All attendees are applied ear, nose and throat examination, NOSE scale, standart tympanometry and MFT tests. İmmitansmetric and MFT measurements are carried out by using Grason Stadler (GSI) Tympstar Version 2 device. When the average age distribution is examined in this study, groups demonstrates a homogenuous distribution. Lower average RF values are determined for pregnants (Group 1 and Group 2) than non-pregnant healthy individuals; Low average right RF values (764±136 Hz) are observed. In the groups, NOSE scale scorings are mostly lower than 4. When all Individuals’ RF values are taken dependent variable and variables such as age, pregnancy, defined pregnancy rhinits, NOSE are taken independent variables, the regression results put forward meaningful correlation in terms of explaining the variations in RF values. Pregnancy rhinits can not be the only factor affecting (decreasing) the tympanum. In order to make definite correlation, another study with many more individuals (attendees) is required. It is also recommended that other potential factors influencing RF (intracranial pressure, harmonic variations and venous pressure etc.) needs to be analyzed to be able to reach definite results about RF variations. In this sense periodic RF measurement can be advised for pregnants during pregnancy.Item Septum deviasyonu olan hastalarda multifrekans timpanometri bulguları(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Güldüz, Murat; Büyüklü, Adnan FuatLiteratürde, klasik timpanometri performansının orta kulak akustik özelliklerini değerlendirmede yeterli olup olmadığı tartıĢılmaktadır. Klasik timpanometriler de sıklıkla 226 Hz, prob ton kullanılmaktadır. Çoklu frekans timpanometri ise, 226 Hz-2000 Hz arasında değiĢik prob tonlar ile elde edilen timpanogramların analizini sağlayarak, orta kulak direnç ve geçirgenliğini geniĢ bir frekans yelpazesinde değerlendirebilen avantajlı bir test yöntemidir. Çoklu frekans timpanometrenin sunduğu önemli parametrelerden biri de rezonans frekanstır (RF). Belli patolojilerin varlığında rezonans frekans değeri normal ve sağlıklı kulaklara kıyasla daha alçak ya da yüksek değerler almaktadır. Avantajlı bir test olmasına rağmen çoklu frekans timpanometrinin ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi klinik uygulamada yaygınlaĢmamıĢ olması birçok araĢtırmacı tarafından da belirtilen bir gerçektir. Bu nedenle çalıĢmamızın amacı, burun eğriliğinin dolaylı olarak orta kulak iĢleyiĢine bir etkisinin olup olmadığını çoklu frekans timpanometriyle ortaya koymaktır. ÇalıĢmamızda da burunda olan eğriliğin Eustachii tüpü aracılığı ile orta kulakta bir etki yaratıp yaratmadığını görmek. Bu amaçla, BaĢkent Üniversitesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı ve Odyoloji ve KonuĢma Ses Bozuklukları Ünitesi‟nde iĢitme kaybı Ģikayeti olmayan ve otoskopik muayenesi normal olan 18-40 yaĢları arasında 29 gönüllü (58 kulak) burun eğriliği olan katılımcı ve 29 gönüllü (58 kulak) burun eğriliği olmayan katılımcı yer almıĢtır. Bir KBB uzmanı tarafından otoskopik muayenesi yapılan katılımcıların, immitansmetrik ölçümleri de yapılmıĢtır. Tüm katılımcıların, her iki kulaklarından (116 kulak) birden alınan RF değerleri değerlendirmeye alınmıĢtır. Yapılan ölçümlerde burunun sağ tarafında eğrilik olanlar için, sol kulak için RF ortalaması 727,78±220,95Hz, sağ kulak için RF ortalaması 738,89±252,21Hz ve burnunun sol tarafında eğrilik olanlar için, sağ kulak RF ortalaması ise 795,00±322,77Hz, sol kulak için RF ortalaması 830,00±290,82Hz ve kontrol grubunun sol kulak için RF ortalaması 831,03±850,00Hz, sağ kulak için RF ortalaması 884,48±900,00 olarak bulunmuĢtur. Deviasyon tarafı ile karĢı taraf RF değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmazken, deviasyonu olan hastaların RF değerleri ile kontrol grubumuzun RF değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmamıĢtır. Bu verilerle ileride yapılacak daha kapsamlı çalıĢmalara da bir alt yapı sağlaması umut edilmektedir. In the literature, the performance of conventional tympanometry on the characteristics of middle ear is still discussing. On the conventional tympanometry 226Hz prop tone is used often. Multifrequency tympanometry is an advantageous test method which can assess the resistance and permeability of the middle ear in a wide frequency internal by providing the analysis of the tympanograms which are obtained with different probe tones between 226 Hz and 2000 Hz. One of the important parameters of multifrequency tympanometry is the resonant frequency. Under the presence of some specific pathologies; resonant frequency value is normal and gets lower or higher values when compared to the healthy ears. Although it is an advantageous test, it is a fact known by several investigators that multifrequency tympanometry has not become widespread in clinical applications in our country as the world. The purpose of this paper is investigating the (evidences of) how the deviated nasal septum ither indirectly affecting or not affecting to the functions/functionalities of the middle ear by using multifrequency tympanometry method. Our study is based on the fındıngs of multifrequency and tympopnometry of septum deviation and its impact on middle ear due to Eustacian Tube. For this reason, Totaly 58 volunteered which are 29 volunteered participant who has septum deviation and 29 volunteered participant who has no septum deviation, ages between 18-40, who has no reported hearing loss and have normal otoscopy findings at BaĢkent University ENT Department were involved in our study. After otoscopic examination, participants immitansmetric measurements were recorded. Both ears of the partipants (58 ears) were evaluated. RF values taken from both ears of all the participants. In patients with deviation on right side; resonance frequency averages for the left ear as 727,78±220,95 Hz, for the right ear as 738,89±252,21 Hz and in patients with deviation on left side; resonance frequency averages for the right ear as 795,00±322,77 Hz, for the left ear as 830,00±290,82 Hz and for control group, resonance frequency averages for the left ear as 831,03±850,00Hz for the right ear as 884,48±900,00 were found. There was no statistically significant relationship between deviation side and RFs, but significantly relationship between RF values of deviation patients and normative values of our clinic. These datas will be held in the future for more comprehensive studies.