Enstitüler / Institutes
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390
Browse
15 results
Search Results
Item Adana ilinde yaşayan 18-64 yaş arasındaki yetişkin bireylerin pandemi (Covid-19) döneminde beslenme durumlarının, besin takviyesi kullananların, korku ve kaygı düzeylerinin incelenmesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Gönül, MustafaBu araştırma; 18-64 yaş arasındaki yetişkin bireylerin pandemi döneminde beslenme durumlarının, Covid-19 kaynaklı kaygı düzeylerinin ve besin desteği kullanım durumlarının incelenmesi amacıyla planlanıp yürütülmüştür. Çalışma Şubat 2021-Aralık 2021 tarihleri arasında Adana’da yaşayan 18-64 yaş aralığındaki gönüllü 83 kadın ve 177 erkek olmak üzere toplam 260 katılımcıyla yürütülmüştür. Çalışmada bireylerden demografik özellikleri, sağlık bilgileri, beslenme alışkanlıkları, besin desteği kullanım durumları, antropometrik ölçümleri (vücut ağırlığı ve boy uzunluğu), besin tüketim sıklığı, Koronavirüs Kaygı Ölçeği ve Covid-19 Korkusu Ölçeğini içeren anket formunu çevrimiçi ortamda doldurmaları istenmiştir. Bireylerin pandemi öncesi ve pandemi sırasındaki Beden Kütle İndeksleri (BKİ) hesaplanmıştır. Çalışmaya katılan kadınların yaş ortalaması 35.89 ± 10.63 yıl, erkeklerin yaş ortalaması 42.58 ± 9.2 yıldır. Örneklemdeki toplam yaş ortalaması ise 40.45 ± 10.15 yıldır. Pandemi sırasında pandemi öncesine göre 2 ana öğün tüketim sıklığı artarken (sırasıyla %50.4 ve %54.6) 1 ana öğün (sırasıyla %1.5 ve %1.9) ve 3 ana öğün (sırasıyla %48.1 ve %43.5) tüketim sıklığı azalmıştır (p<0.001). Pandemi sırasında pandemi öncesine göre 2 ara öğün tüketim sıklığı artarken (sırasıyla %21.9 ve %30.4) 1 ara öğün tüketim sıklığı (sırasıyla %40.4 ve %35.4) artmıştır. Çalışmaya katılan bireylerin pandemi sırasında fiziksel aktivite ve ev dışı öğün tüketim sıklıklarının azaldığı görülmektedir (p<0.001). Katılımcıların çoğunluğu (%44.2) pandemi öncesinde haftada 1-3 kez dışarıda yemek yediklerini belirtirken pandemi sırasında ayda 1 ya da daha az dışarıda yemek yediklerini belirtmişlerdir (p<0.01). Pandemi öncesinde bireylerin besin takviyesi kullanma sıklıkları %14.2 iken pandemi sırasında bu sıklık %33.1’e yükselmiştir (p<0.05). Katılımcıların C vitamini (%8.5’ten %20.0’a), D vitamini (%5.4’ten %18.8’e), multivitamin (%2.7’den %8.1’e), prebiyotik/probiyotik (%1.2’den %3.1’e) ve B12 vitamini (%2.7’den %8.1’e) kullanımları pandemi sırasında pandemi öncesine göre artış göstermiştir (p<0.05). Posa (r=0.138 p=0.03), tiamin (r=0.187 p=0.002), folat (r=0.200 p=0.001), pantotenik asit (r=0.124 p=0.04), potasyum (r=0.141 p=0.02), magnezyum (r=0.138 p=0.03)ve çinko (r=0.129 p=0.04) alımı ile pandemi sırasındaki BKİ arasında pozitif yönlü anlamlı bir korelasyon bulunmuştur. Günlük alınan enerjinin karbonhidrattan gelen yüzdesi ile korku ölçeği puanları arasında negatif yönlü anlamlı bir korelasyon saptanmıştır (r=-0.176 p=0.004). Günlük alınan enerjinin yağdan, doymuş yağ asitlerinden ve tekli doymamış yağ asitlerinden gelen yüzdesi ile korku ölçeği puanları arasında pozitif yönlü anlamlı bir korelasyon bulunmuştur (sırasıyla r=0.200 p=0.001, r=0.205 p=0.001 ve r=0.177 p=0.004). Covid 19 döneminde yeterli ve dengeli beslenme ile besin desteklerinin doğru kullanımı konuları önemlidir. Ayrıca Covid-19 döneminde bireylerin korku ve kaygı düzeylerinin azaltılabilmesi için önlemler alınmalıdır. This research; It was planned and conducted in order to examine the nutritional status of adults between the ages of 18-64, their anxiety levels due to Covid-19 and the use of nutritional support during the pandemic period. The study was carried out with a total of 260 volunteers, 83 female and 177 male, aged between 18-64 years living in Adana between February 2021 and December 2021. In the study, individuals were asked to fill out a questionnaire online, including demographic characteristics, health information, nutritional habits, nutritional support usage status, anthropometric measurements (body weight and height), food consumption frequency, Covid-19 Anxiety Scale, Covid-19 Fear Scale. Body Mass Index (BMI) of individuals before and during the pandemic were calculated. The mean age of the women participating in the study was 35.89 ± 10.63 years, and the mean age of the men was 42.58 ± 9.2 years. The mean age in the sample is 40.45 ± 10.15 years. Before the pandemic, the proportion of individuals consuming 2 main meals in the order of the pandemic increased (50.4% and 54.6%, respectively) while the proportion of individuals consuming 1 main meal (1.5% and 1.9%, respectively) and 3 main meals (48.1% and 43.5%, respectively) decreased (p<0.001). While the rate of individuals consuming 2 snacks before the pandemic compared to post-pandemic (21.9% and 30.4%, respectively), the proportion of individuals consuming 1 snack increased (40.4% and 35.4%, respectively). It is observed that the rate of physical activity and meal consumption out of the house decreased during the pandemic of the individuals participating in the study (p<0.001). While the majority of the participants (44.2%) stated that they ate out 1-3 times a week before the pandemic, they stated that they ate out once a ivailyivivr less during the pandemic (p<0.01). While the rate of using nutritional supplements was 14.2% before the pandemic, this rate increased to 33.1% during the pandemic (p<0.05). Vitamin C (8.5% to 20.0%), vitamin D (5.4% to 18.8%), multivitamin (2.7% to 8.1%), prebiotic/probiotic (1.2% to 3.1%) of the participants e) and vitamin B12 (from 2.7% to 8.1%) use increased during the pandemic compared ivailyiv-pandemic (p<0.05). Fibre (r=0.138 p=0.03), thiamine (r=0.187 p=0.002), folate (r=0.200 p=0.001), pantothenic acid (r=0.124 p=0.04), potassium (r=0.141 p=0.02) , magnesium (r=0.138 p=0.03) and zinc (r=0.129 p=0.04) intake and BMI during the pandemic were found to be positively correlated. A significant negative correlation was found between the percentage of vaily energy taken from carbohydrates and the fear scale scores (r=-0.176 p=0.004). A positive and significant correlation was found between the percentage of vaily energy intake obtained from fat, saturated fatty acids and monounsaturated fatty acids and fear scale scores (r=0.200 p=0.001, r=0.205 p=0.001 and r=0.177 p=0.004). Adequate and balanced nutrition and the correct use of nutritional supplements are important in the Covid 19 period. Precautions should be taken to reduce the fear and anxiety levels of individuals during the Covid-19 period.Item Covid-19 salgını süreci ile tüketicilerin çevrim içi gıda alışverişini etkileyen unsurlar(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Akındır, İrem; Işın, Feride BaharÇin’in Wuhan kentinde 2019 yılının son aylarında patlak verip herkesi etkisi altına alan Covid-19 salgını; tüm dünyayı ve sektörleri etkilediği gibi gıda sektörünü de etkilemiştir. Covid-19 salgınının sonuçları olan karantina uygulamaları, sokağa çıkma yasakları, fiziki mağazaların çoğunun geçici olarak kapatılması ve bulaş riski sebebiyle çevrim içi alışverişe olan talep daha da ön plana çıkmış ve tercih sebebi olmuştur. Bu durumu göz önüne alan gıda satıcıları değişen ve talebi artan çevrim içi gıda alışverişi için teknolojik gelişmelerin ve ilerlemelerin sayesiyle pazardaki yerlerini koruyabilmek ve tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çevrim içi gıda alışverişi konusunda harekete geçmişlerdir. Tüketicilerin çevrim içi gıda alışverişini tercih etmeleri ile birlikte bu yönelimlerini etkileyen unsurlar oluşmuştur. Tüketicilerin çevrim içi gıda alışverişi tercih etme sebepleri arasında çeşitlilik, esneklik, rahatlık, çok yönlülük ve haz gibi unsurlar dikkate alındığında satın alma kararını etkileyen çeşitli seçenekler göz önüne çıkmaktadır. Bu araştırmanın amacı tüketicilerin Covid-19 salgını sürecinde çevrim içi gıda satın alma davranışlarını etkileyen unsurları diğer bir değişle tercih etmelerine sebep olan etkenleri belirleyebilmektir. Veri toplama yöntemi olarak çevrim içi anket yapılmış ve araştırmaya 406 kişi katılmıştır. Araştırmanın evrenini 18 yaşından büyük, anketi cevaplamaya gönüllü ve daha önce çevrim içi gıda alışverişi yapmış olan tüketiciler oluşturmaktadır. Elde edilen veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiş ve güvenirlik analizi için Cronbach Alpha katsayısı kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda 5 hipotezden 3’ü kabul edilmiş, 2’si reddedilmiştir. Covid-19 salgını süreci ile çevrim içi gıda alışverişinde tekrardan satın alma niyeti üzerinde; haz, rahatlık ve esnekliğin etkisi olduğu desteklenirken, çeşitlilik ve çok yönlülüğünün etkilerinin olmadığı tespit edilmiştir. The Covid-19 pandemic, which broke out in the last months of 2019 in Wuhan, China, has affected the food industry as well as the whole world and sectors. The demand for online shopping has come to the fore even more and has become the reason for preference because of quarantine practices which have been the results of the Covid-19 pandemic, curfews, most of the stores temporarily shutting down and the risk of virus’s contamination. Considering this situation, physical food shops have taken action on online food shopping in order to maintain their place on the market and meet the demands thanks to technological developments and advances for online food shopping with increasing results and demands. With the help of consumers preferring online food shopping, the factors affecting the tendencies to online food shopping are formed. Considering the factors such as variety, flexibility, convenience, versatility and pleasure among the reasons for consumers to prefer online food shopping, there are various options that affect the purchasing decision. This study’s aim is to determine the factors that affect the consumer's online food shopping decisions with the Covid-19 Outbreak and in other words, to identify the factors that lead to their preference of online food shopping. An online survey was made as a data collection method, and 406 respondents participated in the research. The population of the research consists of consumers over the age of 18, who are willing to answer the questionnaire and have shopped online before. The obtained data was analysed using the SPSS programme and the Cronbach Alpha coefficient was used for reliability analysis. As a result of the analysis, 3 out of 5 hypotheses are accepted and 2 of them are rejected. With the Covid-19 outbreak, the intention of repurchasing in online food shopping has effect of pleasure, comfort and flexibility but the effect of diversity and versatility on the intention of repurchasing in online food shopping are not be supported.Item Pandemi sürecinde uzaktan çalışmanın beyaz yakalılar üzerindeki etkisi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Kocamaz, Zeynep; Şenyuva, ZuhalBu çalışmada pandemi sürecinde en çok etkilenen gruplardan biri olan özel sektörde uzaktan çalışan beyaz yakalı olarak tanımlanan çalışanların deneyim ve fikirlerine başvurularak pandemi sürecinde uzaktan çalışmanın beyaz yakalılar üzerindeki etkileri anlaşılmaya çalışılmış olup uzaktan çalışma yönteminin geleneksel iş yapış biçimlerini nasıl değiştirdiğinin bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda uzaktan çalışma ve beyaz yakalı çalışan kavramları için yazın taraması yapılmış; uzaktan çalışmanın tanımına, Pandemi sürecinde Türkiye’de uzaktan çalışma yöntemine, uzaktan çalışma kavramının avantaj ve dezavantajlarına, uzaktan çalışmanın örgütsel etkilerine değinilmiş olup, ikincil olarak beyaz yakalı kavramı üzerine incelemeler yapılmıştır. Bu araştırma, uzaktan çalışmanın avantajlarını ve dezavantajlarını incelemiş ve katılımcıların görüşleri doğrultusunda örgütsel zorlukları ve iletişim sorunlarını vurgulamıştır. Uzaktan çalışma, zaman tasarrufu, esneklik ve aile ile daha fazla zaman geçirme gibi avantajlara sahiptir, ancak iletişim problemleri, sosyal izolasyon, motivasyon kaybı ve iş-yaşam dengesinin bozulması gibi dezavantajlar da içermektedir. Bu araştırma, uzaktan çalışmanın iş hayatındaki rolünü ve yönetimini anlamamıza yardımcı olacak önemli bulgular sunmaktadır. İletişim sorunlarının giderilmesi ve örgütsel zorlukların ele alınması, uzaktan çalışmanın verimliliği, motivasyonu ve çalışan refahını artırmak için önemlidir. In this study, it is aimed to understand the effects of remote working on white-collar workers during the pandemic process by referring to the experiences and opinions of employees defined as white-collar workers working remotely in the private sector, which is one of the most affected groups during the pandemic process, and to evaluate how the remote working method changes traditional ways of doing business with a holistic approach. In this direction, a literature review was conducted for the concepts of remote working and white-collar employees; the definition of remote working, the remote working method in Turkey during the pandemic process, the advantages and disadvantages of the concept of remote working, the organizational effects of remote working were mentioned, and secondly, the concept of white-collar employees was examined. This research examined the advantages and disadvantages of remote working and highlighted organizational challenges and communication problems in line with the views of the participants. Teleworking has advantages such as time saving, flexibility and more time with family, but it also has disadvantages such as communication problems, social isolation, loss of motivation and disruption of work-life balance. This research provides important findings to help us understand the role and management of telework in the workplace. Addressing communication problems and organizational challenges are important to improve the productivity, motivation and employee well-being of remote-work.Item Covid-19 pandemisinde alınan önlemlerin ülkeler bazında değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2023) Özülkü, Ceren; Atalay, Kumru DidemBakteri, virüs, mantar veya parazit gibi küçük organizmaların sebebi olduğu hastalıklar bulaşıcı hastalık olarak isimlendirilmektedir. Bulaşıcı hastalıkların dünya çapında etkisinin artması hastalığın salgın olarak nitelendirilmesini beraberinde getirmektedir. Birçok bulaşıcı hastalık ve salgını yaşayan insanoğlu yakın geçmiş tarihte Covid-19 pandemisi ile karşı karşıya kalmıştır Covid-19 pandemisi hayatı olumsuz yönde etkilemiş ve milyonlarla ölüme sebep olmuştur. Ülkeler Covid-19 pandemisinin ilerleyişini yavaşlatmak amacıyla onlarca önlem almışlardır. Önlemlerin başında sokağa çıkma yasağı, maske takma zorunluluğu, uzaktan eğitim ve yurtiçi/dışı ulaşım kısıtlamaları gelmektedir. Fakat alınan önlemler ülkelerin imkanları doğrultusunda farklılaşmış ve alınan önlemler her ülkede aynı etkiye ulaşamamıştır. Bu çalışmada ülkelerin Covid-19 pandemisi sırasında aldığı/almadığı önlemler üzerinden bir değerlendirme yapılmasını amaçlamaktadır. Çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan ,olasılıklı bulanık kararsız (probablistic hesitant fuzzy) TOPSIS yöntemi kullanılmıştır. Sonuçta alınan önlemler ile hangi ülkenin Covid-19 pandemi sürecini atlatmada daha başarılı olduğunu ve ileride yaşanabilecek olan pandemi koşullarında ülkelerin alabileceği önlemleri ve tedbirleri göstermeyi hedeflemektedir. Diseases caused by small organisms such as bacteria, viruses, fungi or parasites are called infectious diseases. The increasing impact of communicable diseases around the world brings about the definition of the disease as an epidemic. Human beings, who have experienced many infectious diseases and epidemics, have faced the Covid-19 pandemic in the recent past. The Covid-19 pandemic has negatively affected life and caused millions of deaths. Countries have taken dozens of measures to slow the progress of the Covid-19 pandemic. At the beginning of the measures are the curfew, the obligation to wear masks, distance education and domestic / international transportation restrictions. However, the measures taken differed in line with the possibilities of the countries and the measures taken could not reach the same effect in every country. In this study, it is aimed to make an evaluation on the measures taken / not taken by countries during the Covid-19 pandemic. One of the multi-criteria decision making methods, the probabilistic hesitant fuzzy TOPSIS method was used. As a result, it aims to show which country is more successful in overcoming the Covid-19 pandemic process with the measures taken and the measures and measures that countries can take in the future pandemic conditions.Item Yetişkin bireylerin covid-19 pandemi sürecinde gıda okuryazarlığının ve sürdürülebilir tüketim davranışlarının beslenme durumu üzerine etkisinin değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Çelik, Cansu; Türker, Perim FatmaBu çalışma, pandemi sürecinde gıda okuryazarlığı ve sürdürülebilir tüketim davranışlarının beslenme durumu üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma Mayıs-Temmuz 2021 ayları arasında araştırmaya katılmaya gönüllü olan, 20-65 yaş arasındaki 200 yetişkin birey ile dijital ortamda (sosyal medya ortamı twitter/facebook/instagram araştırmacıların ve arkadaşlarının çevresi ile) uygulanan anket ile gerçekleştirilmiştir. Bireylerin sosyodemografik özellikleri, genel bilgileri ve tüketici davranışları anket formu ile değerlendirilmiştir. Besin tüketim sıklıklarından diyetle günlük ortalama alınan besin ögesi miktarı belirlenerek beslenme durumu üzerindeki etki değerlendirilmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin yaşı ile antropometrik ölçümler (boy uzunluğu, vücut ağırlığı, beden kütle indeksi, bel çevresi, kalça çevresi, bel/kalça oranı, bel/boy oranı) beyana dayalı, çevrimiçi olarak alınmış, bireylere anket öncesi gerekli bilgilendirmeler telefon yolu ile yapılmıştır. Kadınların günlük aldığı enerji ortalama 1727.7±373.13 kkal’dir. Erkeklerin günlük aldığı enerji ortalama 1829.0 ± 465.62 kkal’dir. Kadınların vücut ağırlığı ortalama 65.1 ± 43.14 kg, erkeklerin vücut ağırlığı ortalama 82.0 ± 13.75 kg’dir. Bel çevresinin kalça çevresine oranına göre; kadınların %84.0’ı normal, %16.0’ı risk grubundadır. Sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyma durumu cinsiyete göre değerlendirildiğinde; kadınların %87.2’si sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duymuş iken, erkeklerin %40.0’ı sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyduğunu belirtmiştir. Bireylerin sürdürülebilir beslenme kavramını daha önce duyma durumu ile cinsiyeti arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.001). Sürdürülebilir Tüketim Davranışı toplam puan ortalaması kadınlarda 3.1 ± 0.48, erkeklerde ise 2.9±0.69 olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre sürdürülebilir puan ortalaması farkı istatiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Algılanan Gıda Okuryazarlığı (AGOY) puan ortalaması kadınlarda 3.31 ± 0.275 olarak bulunmuş iken, erkeklerin AGOY Ölçeği puan ortalaması 3.05 ± 0.395 olarak bulunmuştur. Bireylerin AGOY ölçeği puan ortalamaları ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Algılanan Gıda Okuryazarlığı Ölçeği ile BKİ, bel/kalça oranı ögeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı, negatif yönde zayıf bir ilişki bulunurken; AGOY puanı ve vücut ağırlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı, negaitif yönde orta düzeyde ilişki saptanmıştır(r=-0.207,p<0.001,r=-0.328,p<0.001;r=-0.191,p<0.05). Sürdürebilir Tüketim Davranışı Ölçeği ile bel/kalça oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı, negatif yönde zayıf ilişki olduğu saptanmıştır (r=- 0.174, p<0.05). Sürdürülebilir tüketim davranışları ve gıda okuryazarlığının beslenme durumu ve antropometrik ölçüleri etkilediği, kadınların sürdürülebilir beslenme konusunda daha fazla farkındalık sahibi olduğu söylenebilir. Sürdürülebilir beslenme, sürdürülebilir tüketim davranışları ve gıda okuryazarlığı bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Gıda okuryazarlığı konusunda bireyleri bilinçlendirmek amacıyla eğitimler arttırılmalıdır. Beslenme bilincinin arttırılması, mevsimsel beslenme, coğrafi işaretli ürünler gibi konular daha sık tartışılmalı ve yerel üretimi desteklemenin, sürdürülebilir bir tüketim davranışına sahip olmanın sürdürülebilirliğe katkısı ve gelecek nesillere etkisi tüm boyutları ile değerlendirilmelidir. This study was conducted to evaluate the effect of food literacy and sustainable consumption behaviors on nutritional status during the pandemic. The study was conducted with 200 adult individuals between the ages of 20-65 who volunteered to participate in the research between May and July 2021, with a questionnaire applied in the digital environment (social media environment twitter/facebook/instagram with the circle of researchers and their friends). Sociodemographic characteristics, general information and consumer behaviors of individuals were evaluated with a questionnaire. The effect on the nutritional status was evaluated by determining the average daily amount of nutrient intake from the food consumption frequencies. The age and anthropometric measurements (height, body weight, body mass index, waist circumference, hip circumference, waist/hip ratio, waist/height ratio) of the individuals participating in the study were taken online based on the declaration, and the necessary information was given to the individuals before the survey via telephone. The average daily energy intake of women is 1727.7 ± 373.13 kcal, the average daily energy intake of men is 1829.0 ± 465.62 kcal. Average body weight of women is 65.1 ± 43.14 kg, mean body weight of men is 82.0 ± 13.75 kg. According to the ratio of waist circumference to hip circumference; 84% of the women were normal and 16% were in the risk group. When the state of hearing the concept of sustainable nutrition is evaluated according to gender; 87.2% of women have heard of the concept of sustainable nutrition before, 40% of men have heard of the concept of sustainable nutrition before. A statistically significant relationship was found between the individuals' state of hearing the concept of sustainable nutrition and their gender (p<0.001). The total mean score of Sustainable Consumption Behavior score was found to be 3.1±0.48 for females and 2.9 ± 0.69 for males. The difference in sustainable mean score according to gender was statistically significant (p<0.05). While the mean score of Self-Perceived Food Literacy score was found to be 3.31 ± 0.275 for women, the mean score of of Self-Perceived Food Literacy Scale for men was 3.05 ± 0.395. A statistical correlation was found between the of Self-Perceived Food Literacy scale mean scores of the individuals and their gender (p<0.05). While there was a statistically significant, negative correlation between the Self Perceived Food Literacy Scale and BMI, height, Waist-hip Ratio items; A statistically significant, moderately negative correlation was found between of Self-Perceived Food Literacy score and body weight (r=-0.207, p<0.001, r=-0.328, p<0.001; r=-0.191, p<0.05). It was found that there was a statistically significant, negative and weak correlation between the Sustainable Consumption Behavior Scale and the waist/hip ratio (r=- 0.174, p<0.05). It can be said that sustainable consumption behaviors and food literacy affect nutritional status and anthropometric measures, and that women are more aware of sustainable nutrition. Sustainable nutrition, sustainable consumption behaviors and food literacy should be considered as a whole. Education programs should be increased in order to increase awareness of individuals about food literacy. Issues such as raising nutritional awareness, seasonal eating, and geographical indication should be discussed more frequently, and the contribution of supporting local production and having a sustainable consumption behavior to sustainability and its impact on future generations should be evaluated in all its dimensions.Item e-Sağlıklı beslenme okuryazarlığı (e-SBO) ölçeğinin Türkçe ’ye uyarlanması ve yetişkin bireylerde covid-19 pandemi öncesi ve sırasında e-SBO düzeyleri ile beslenmeye ilişkin parametreler arasındaki ilişkinin belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Onbaşı, Özgün; Türker, Perim FatmaBu çalışma Covid-19 pandemi döneminde yetişkin bireylerin beslenme durumlarını değerlendirmek, besin seçim ve alışkanlıklarını, beslenme bilgi düzeylerini, sağlıklı beslenmeye ilişkin tutumlarını, sağlıklı beslenme takıntı düzeylerini belirlemek ve pandemi sürecinin yetişkin bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeyleri üzerindeki etkisini saptamak amacıyla yürütülmüştür. Bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeylerini belirleyebilmek için e-Sağlıklı Beslenme Okuryazarlık (e-SBO) ölçeğinin Türkçe’ye adaptasyonu ile geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır. Çalışma Ocak-Mart 2022 ayları arasında sağlıklı beslenmeyle ilişkili içeriklerin paylaşıldığı bir sosyal medya sayfasını takip eden yetişkin bireyler ile çevrimiçi yöntemler kullanılarak yürütülmüştür. Araştırmaya yaş ortalamaları 41.32±12.52 yıl olan 158 birey katılmıştır. Çalışmada bireylere çevrimiçi ortamda genel bilgiler anketi, bir günlük besin tüketim kaydı, Yetişkinler İçin Beslenme Bilgi Düzeyi (YETBİD) ölçeği, Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ) ve ORTO-15 testi bir kere, e-SBO ölçeği ise pandemi öncesi (geriye dönük) ve sırasında olmak üzere iki kere uygulanmıştır. On beş maddeden oluşan e-SBO ölçeğinin orijinalinde de olduğu gibi beş faktör altında toplandığı, her boyuttaki maddelerin faktör yükü 0.40’ın üzerinde olduğu ve toplam varyans açıklama yüzdesinin %73.5 olduğu saptanmıştır. e-SBO ölçeğin toplam puanı ile tüm alt faktörlerinin puanları arasında orta düzeyde pozitif bir korelasyon bulunmuştur (p=0.000). e-SBO ölçeğinin Cronbach Alpha İç Tutarlılık Katsayısı 0.77, alt boyutlarının Cronbach Alpha İç Tutarlılık Katsayıları ise sırası ile 0.80, 0.68, 0.89, 0.85 ve 0.88 olarak saptanmıştır. e-SBO ölçeğin test ve tekrar test puanlarının korelasyon katsayısı 0.98 olarak belirlenmiştir (p=0.000). Bu sonuçlar e-SBO ölçeğinin Türkçe versiyonunun bireylerin elektronik sağlıklı beslenme okuryazarlık düzeylerini ölçmekte geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermektedir. Çalışmaya katılan bireylerin tiamin, niasin, potasyum, kalsiyum, çinko, demir ve selenyum mikro besin ögelerini Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER) 2015 referans değerin altında aldıkları saptanmıştır. Tüm katılımcılar Covid-19 pandemi döneminde besin seçimi ve/veya beslenme alışkanlıklarının değiştiği saptanmıştır (p<0.05). Bununla birlikte Covid-19 pandemi döneminde fastfood/ev dışından yemek yeme alışkanlığına sahip bireylerin Covid-19 pandemi öncesine kıyasla azaldığı saptanmıştır (p<0.05). Covid-19 pandemisi döneminde katılımcıların çoğunluğu daha fazla sigara veya alkol kullanma eğilimi göstermediğini bildirmişken, fiziksel aktivite düzeylerinin ise azaldığını bildirmişlerdir. Katılımcıların Covid-19 pandemi sürecinde D ve C vitaminleri ile çinko ve magnezyum desteği alımlarının istatistiksel olarak anlamlı şekilde yükseldiği saptanmıştır (p<0.05). Bireylerin Covid-19 pandemi sürecindeki YETBİD ve SBİTÖ puanları ile e-SBO puanları arasında pozitif yönde zayıf bir korelasyon (p<0.05), ORTO-15 puanlarıyla ise negatif yönlü çok zayıf bir korelasyon (p>0.05) belirlenmiştir. Tüm katılımcıların Covid-19 pandemi öncesinde e-SBO puan ortalaması 34.0±7.36 puan iken, Covid-19 pandemi dönemindeki e-SBO puan ortalamaları 37.6±7.85 puan yükselmiştir (p<0.05). This study aimed to evaluate the nutritional status of adults, to determine their food choices and habits, nutritional knowledge levels, attitudes towards healthy eating, level of healthy eating obsession during the Covid-19 pandemic and to determine the effect of the pandemic on the electronic healthy nutrition literacy levels of this population. In order to determine the electronic healthy nutrition literacy levels of individuals, validity and reliability studies were performed for the Turkish version of the e-Healthy Nutrition Literacy (e-HDL) Questionnaire. The study was conducted on 158 adult individuals with a mean age of 41.32±12.52 years, who followed a social media page that shares content related to healthy nutrition, between January and March 2022, using online methods. In the study general information questionnaire, one-day food consumption record, Nutrition Knowledge Level for Adults (YETBİD) scale, Attitude Scale for Healthy Nutrition (ASHN) and ORTO-15 test were applied once, the e-HDL scale was applied to individuals twice, before (retrospectively) and during the pandemic, using online methods. It has been observed that the e-HDL questionnaire, which consists of 15 items, is gathered under five factors, as in the original. The factor load of the items in each dimension was found over 0.40 and the percentage of total variance explanation was found 73.5%. When the correlation between the e-HDL questionnaire score and its sub-dimensions is examined, scores of all sub-dimensions were moderate positively correlated with the total score of the e-HDL questionnaire (p=0.000). In the reliability analysis of the e-HDL questionnaire, Cronbach’s Alpha Internal Consistency Coefficient was found as 0.77, and the sub-dimensions coefficient was found as 0.80, 0.68, 0.89, 0.85 and 0.88, respectively. The correlation coefficient of the test and retest scores of the e-HDL questionnaire was determined as 0.98 (p=0.000). These results show that the Turkish version of the e-HDL questionnaire is a valid and reliable tool for measuring the electronic healthy nutrition literacy levels of individuals. The intake of thiamine, niacin, potassium, calcium, zinc, iron and selenium micronutrients of the individuals was below the Turkey's Dietary Guidelines (TUBER) 2015 reference value. All participants were found to have changed their food selection and/or eating habits during the Covid-19 pandemic (p<0.05). However, it has been determined that the number of individuals who have the habit of eating fast food/ordered food during the Covid-19 pandemic has decreased compared to the pre-Covid-19 pandemic (p<0.05). During the Covid-19 pandemic, the majority of the participants reported that they did not tend to smoke or drink alcohol more, while their physical activity levels decreased. It was determined that the intake of vitamins D and C, and zinc and magnesium supplements of the participants increased statistically significantly during the Covid-19 pandemic (p<0.05). There is a weak but positive correlation between YETBİD scores (p<0.05) and ASHN scores (p<0.05) with e-HDL questionnaire scores and a weak but negative correlation between ORTO-15 scores (p>0.05) with e-HDL questionnaire scores. While the mean scores of the e-HDL questionnaire before the Covid-19 pandemic was 34.0±7.36 points, the mean scores of the e-HDL questionnaire increased to 37.6±7.85 points during the Covid-19 pandemic (p<0.05).Item Covid-19 Salgını ve müşterilerin otel tercihlerini etkileyen faktörler(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Önder, Aslıhan; Işın, Feride Bahar2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 ortaya çıkışından üç ay sonra tüm dünyada etkilerini göstermiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmiştir. Pandemi olarak ilan edilmesiyle birlikte küresel çapta bir karışıklık yaratan Covid-19 o zamana kadar olan bütün küresel dinamiklerde değişikliklere ve bozulmaya sebep olmuş, sağlık başta olmak üzere ekonomik, politik, sosyolojik açıdan birçok olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Bu çalışmada da Covid-19’un en çok etkilediği sektörlerden biri olan turizm sektörünün konaklama alanı incelenmiş ve bu çerçevede, salgın ile birlikte müşterilerin otel tercihlerini etkileyen unsurlar ele alınmıştır. Araştırma kapsamında otel tercihi Covid-19 ve hijyen faktörler çerçevesinde ele alınmış kurulan yapısal eşitlik modeli sonucunda bulaşı faktörünün Covid-19 faktörü üzerinde doğru orantılı, Covid-19 korkusunun da otel tercih niyeti üzerinde ters orantılı bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Covid-19, which emerged in Wuhan, China in December 2019, showed its effects all over the world three months after its emergence and was declared a pandemic by the World Health Organization. Covid-19, which created a global confusion with its declaration as a pandemic, caused changes in all global dynamics up to that time, and caused many negative consequences in terms of economic, political and sociological, especially health. In this study, the accommodation area of the tourism sector, which is one of the sectors most affected by Covid- 19, was examined and in this context, the factors affecting the hotel preferences of the customers with the epidemic were discussed. Within the scope of the research, hotel preference was handled within the framework of Covid-19 and hygiene factors, and as a result of the established structural equation model, it was determined that the contagion factor had a directly proportional effect on the Covid-19 factor, and the fear of Covid-19 had an inversely proportional effect on the hotel preference intention.Item Sözlü kara analizi yöntemi temelinde salgın durumlarında polimerik biyomalzeme üreten firmaların kalite performanslarının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2022) Sepetci, Sümeyyenur; Kara, FilizSalgın hastalıklar birçok alanı etkileyen kritik ve önemli olaylardır. Salgın süreçlerinde özellikle medikal ürünlerinin üretimi ve tedariği öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, Covid-19 sürecinde, medikal ürünlerde kullanılan polimerik biyomalzemenin üretiminde etkilenen kalite performanslarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Literatür taraması ve sektör görüşmeleri ile üretimi etkileyen kalite performans kriterleri belirlenmiştir. Belirlenen kriterlerden soru listesi oluşturulmuş ve Ankara’da polimerik biyomalzeme üreticisi olan altı firmaya yöneltilmiştir. Alınan cevaplara, Entropi, ABC analizi ve ZAPROS metodu uygulanmıştır. Çalışma sonucu, firmaların üretim sürecindeki kalite performanslarındaki değişiklikleri içermektedir.Pandemics are critical and important events that affect many areas. In the pandemics processes, especially the production and supply of medical products come to the fore. In this study, it is aimed to evaluate the quality performances affected in the production of polymeric biomaterials used in medical products during the Covid-19 process. Quality performance criteria affecting production were determined through literature review and sector interviews. A list of questions was created from the determined criteria and directed to six companies that are polymeric biomaterial producers in Ankara. Entropy, ABC analysis and ZAPROS method were applied to the answers received. The result of the study includes the changes in the quality performances of the companies in the production process.Item Çevrimiçi Öğrenme Ortamlarında Öğrenme Analitiği Verileri Ve Makine Öğrenmesi Kullanarak Akademik Başarının Değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2022) Tekinarslan, Ramazan; Sert, MustafaCovid - 19 salgını döneminde daha önce de kullanılan ancak yaygın olmayan çevrimiçi öğrenme ortamlarının sayısı artmıştır. Bu ortamlarda oluşan öğrenme analitiği verileri üzerinde makine öğrenmesi yöntemleri ile öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırma çalışmaları son yıllarda önem kazanmaktadır. Çevrimiçi öğrenme ortamından elde edilen öğrenme analitiği verileriyle öğrenci başarısı arasındaki ilintinin anlaşılması amacıyla; öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırması yapılmıştır. Veri kümesi üzerinde ilinti (korelasyon), özniteliğin önemi, fisher puanı, selectKbest ve bilgi kazancı öznitelik seçim yöntemleri kullanılarak öğrenci başarısı ile ilintili olan özniteliklerin tespiti yapılmıştır. Seçimi yapılan özniteliklerin normalizasyonu ve verilerin one hot encoding (OHE) yöntemi ile temsili sağlanmıştır. Öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırılmasında geleneksel makine öğrenmesi algoritmaları Rastgele orman (Random Forest-RF), Çok katmanlı algılayıcı (Multilayer Perceptron-MLP) ve k-en yakın komşu (k-Nearest Neighbours, k-NN) probleme uygulanmıştır. Bu çalışmada, öğrenci başarısının tahmini ve sınıflandırılması için verilerin OHE temsiline, öznitelik seçimine ve Evrişimsel Sinir Ağı (ESA)-(Convolutional Neural Network-CNN) mimarisine dayalı bir yöntem önerilmektedir. Belirtilen amaç doğrultusunda Başkent Üniversitesi’nin 2020-2021 akademik yılının çevrimiçi öğrenme ortamı olan Moodle verileri ile 2013-2014 yıllarına ait İngiltere’deki Open University çevrimiçi öğrenme veri kümesi kullanılmıştır. Başkent Üniversitesi veri kümesinde OHE temsili ve temsilsiz üçlü sınıflandırma çalışmasında önerilen ESA modeli %92 doğruluk başarım oranı ile geleneksel makine öğrenmesi yöntemlerinden yüksektir. Literatürde Open University veri kümesi üzerinde yapılan ikili, üçlü ve dörtlü sınıflandırma çalışma sonuçları ile önerilen ESA modeli sonuçları karşılaştırılmıştır. İkili sınıflandırmada %95,43 ile en yüksek başarım oranı bulunurken üçlü sınıflandırmada %88 ve dörtlü sınıflandırmada %73,32 değerleri diğer çalışmalara göre daha yüksek olarak bulunmuştur. Öğrenci başarısını tahmininde hata değerlendirme ölçütü olarak belirlenen kök ortalama kare hata (RMSE) ve ortalama mutlak hata (MAE) değerleri önerilen ESA modelinde %1’in altında kalarak diğer modellere göre düşük bir hata oranı vermiştir. Farklı veri kümeleri üzerinde ayrı ayrı kullanılan öznitelik seçimi, verilerin OHE temsili ve ESA mimarisine dayalı yöntem bu çalışmada birlikte kullanılarak literatüre katkı sunmaktadır. During the Covid-19 pandemic, the use of online learning environments is rapidly increasing. Estimation and classification studies of student success with machine learning methods on learning analytics data generated in these environments have gained importance in recent years. In order to understand the relationship between learning analytics data obtained from the online learning environment and student success; in this thesis, we deal with the estimation and classification of student success using the learning analytic data. With these aims, we propose a method based on One-Hot-Encoding (OHE) representation of data, feature selection, and Convolutional Neural Network (CNN) architecture for the estimation and classification of student success. We determine the features related to student success by using correlation, feature importance, fisher score, selectKbest, and knowledge gain feature selection methods on the data set. We also perform the normalization of the selected features and transform the representation of the data with OHE method. To demonstrate the efficacy of the proposed CNN-based architecture we also employ traditional machine learning algorithms such as Random Forest (RF), Multilayer Perceptron (MLP), and k-Nearest Neighbor, (k-NN) in the analyses. For the learning analytics data, we use the Moodle data, which is the online learning environment of Başkent University of the 2020-2021 academic year, and the Open University online learning dataset of years 2013-2014 in England. The results on the Başkent University dataset show that the proposed CNN model with- and without-OHE in three-class classification (fail, pass, distinction) score is higher than the traditional machine learning methods. We also compare the results of binary (fail, pass), three-class (withdrawn, fail, pass) and four-class (withdrawn, fail, pass, distinction) classification performance of our proposed CNN-based architecture on the Open University dataset. We achieved better results than the literature with the highest accuracy rates of 95.43% in two-class classification, 88% in three-class classification and 73.32% in four-class classification. For the estimation of student's grade, Root mean square error (RMSE) and mean absolute error (MAE) values remained below 1% in the proposed CNN-based model, giving a low error rate compared to other models. As a result, the proposed method achieves promising and better results in the evaluations.Item Covid-19 salgınının ilişkisel sosyolojik açıdan karma desen analizi: Türkiye emekliler derneği örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Koşar, Ahmet Faruk; Kasapoğlu, M. Aytül2020 Mart ayında Türkiye’de Covid-19 kaynaklı ölümlerin gerçekleşmesi ile birlikte virüsten korunmak amacıyla 65 yaş ve üstüne uzun süreli ciddi kısıtlamalar getirilmiştir. Bu araştırmanın temel problemi, Covid-19’un Pandemi olarak ilan edilmesiyle birlikte 65 yaş ve üzeri nüfusun gündelik yaşamlarının giderek daha güç hale gelmesidir. Araştırmanın alt problemleri olarak ise, emeklilerin getirilen kısıtlamalar hakkında görüşleri başta olmak üzere, zaman ve mekânda yaşama tutunma taktikleri ve komşu, arkadaş, akrabalarla görüşme sıklığı, yalnızlık vb. duygularıyla baş etme stratejilerinin neler olduğu sorularına yanıt aranmıştır. Bu tez çalışmasının temel özelliği kuramsal ve metodolojik olarak aralarında uyumluluk olan “İlişkisel Sosyolojik” bakış açısı (Relational Sociology) ve “Karma Desen” (Mixed Design) araştırma deseninin, özellikle de “Temellendirilmiş Kuram “ (Grounded Theory) nitel araştırma geleneğinin birlikte kullanılmasıdır. Ayrıca çalışmanın “özdüşünümsel” (reflexive) olması kadar yorumlama ve açıklamayı birlikte hedeflemesi de onu özgün kılmaktadır denilebilir. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak nitel araştırma yapılmış ve buradan kazanılan deneyim ile nicel araştırmanın kapalı uçlu sorularının seçenekleri yetkin bir biçimde yazılabilmiştir. Ankara Türkiye Emekliler Derneği üyesi olan 65 yaş ve üstü 16 emekli katılımcı önce mülakat yapılmış ve şekiller aracılığıyla gündelik yaşamlarındaki değişimler sunulmuştur. Yalnızlık, düzenli sağlık kontrollerinin ihmali ve ekonomik sıkıntılar en önemli güçlükler olarak ifade edilmiştir. Mekân kullanımları, rutinleri ve ev içi ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları da temellendirilmiş kuramın ilk aşaması olan “açık kodlama” sırasında ortaya çıkmıştır. İkinci aşama olan eksenel kodlamada ise, emeklilerin yaşadıkları belirsizliklerde çeşitli noktaları, onları aşma yöntemlerindeki benzerlikler ve farklılıklar betimlenmiştir. Araştırmanın çekirdek kavramı olarak “dayanışma” önerilirken, emeklilerin Pandemi sırasındaki yaşamları süreç olarak “ırmak” metaforu ile anlatılmıştır. Çalışmanın nicel bölümünde, araştırmanın amaçları doğrultusunda katılımcıların gündelik yaşamda yaşadıkları değişimleri kapsamlı öğrenmek için “tabakalı örnekleme” ile ulaşılan 60 emekliye anket uygulanmış, toplanan veriler ileri istatistiksel analizlerle sunulmuştur. Araştırmanın sonuç bölümünde ise, ilişkisel sosyolojik olarak, kuram-uygulama, nicelnitel, zaman-mekân gibi ikilikleri yenmeye çalışarak, belirsizlikler esasında farklılıklar/benzerlikler, karma desen araştırmanın, sosyoloji için uygunluğu vurgusu ile ortaya konmuştur. Upon deaths from Covid-19 in Turkey in March 2020, long-term serious restrictions were imposed on 65 years and older for their protection against the virus. The main problem of this research is that, upon the declaration of Covid-19 as a Pandemic, the daily lives of the population aged 65 and over have increasingly become more difficult. As the sub-problems of the research, especially the opinions of retirees about the restrictions imposed, tactics of survival in time and space, frequency of meetings with neighbors, friends, and relatives, and the strategies for coping with emotions such as loneliness have been tried to be answered. The main feature of this thesis is the use of the Relational Sociological perspective and the qualitative research tradition of the Mixed Design (research design) which are theoretically and methodologically compatible with each other and also the use of the qualitative research tradition “Grounded Theory”. In addition, it can be said that the study is unique due to its aim of understanding (interpretation) and explanation as well as being reflexive. In this framework, firstly, qualitative research was conducted in the study, and with the experience gained, the options of the closed-ended questions of the quantitative research have been written competently. 16 retired participants aged 65 and over, who are members of the Ankara Turkey Retirement Association, were first interviewed and the changes in their daily lives were presented through figures. Loneliness, neglect of regular health checks and economic difficulties were stated as the most important difficulties. Their use of space, their routines, and how they meet their domestic needs also emerged during the first phase of grounded theory,open coding. In the second stage, axial coding, the common points of the uncertainties experienced by retirees, the similarities and differences in the methods of overcoming them were described. While solidarity was recommended as the core concept of the research, the lives of retirees during the Pandemic were described with the metaphor of river as a process. In the quantitative part of the study, in line with the purposes of the research, a questionnaire was applied to 60 retirees who were reached by stratified sampling in order to learn comprehensively the changes experienced by the participants in their daily life, and the collected data were presented with advanced statistical analysis. In the conclusion of the research, as relational sociology, by trying to overcome dualities such as theorypractice, quantitative-qualitative, time-space, differences/similarities on the basis of ambiguities, and the suitability of mixed-design research for sociology are emphasized.