Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Education
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/2910
Browse
136 results
Search Results
Item Okul psikolojik danışmanlarının gözünden okul öncesi psikolojik danışma hizmetlerinde kariyer farkındalığı(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Cemre, Taşkın; Zeynep, Erkan AtikBu araştırmada okul öncesi kademesinde görev yapan okul psikolojik danışmanlarının kariyer farkındalığına yönelik görüşlerinin alınarak uygulamalarını derinlemesine değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırma için Ankara ilindeki resmi ve özel okul öncesi kademesinde görev yapan okul psikolojik danışmanları maksimum çeşitleme yöntemine göre seçilerek toplamda 12 okul psikolojik danışmanı ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada fenomenolojik araştırma deseni kullanılmış ve fikir birliğine dayalı nitel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Bu görüşmelerde veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Katılımcılardan elde edilen görüşler, toplamda iki temel alan ile on kategori 41 alt kategori altında toplanmıştır. Elde edilen temel alanlar sırasıyla; okul öncesinde kariyer farkındalığını geliştirmenin 5N1K’sı ve okul öncesinde kariyer farkındalığını geliştirmeye hazırlık şeklinde adlandırılmıştır. Bulgular okul öncesi dönemde kariyer farkındalığına yönelik temel düzeyde yürütülen çalışmaların yaygınlığı ile birlikte, kariyer farkındalığını derinleştirmeye dönük çalışmaların sınırlılığına işaret etmektedir. Katılımcılar bireysel ve sistemsel faktörler bağlamında kariyer farkındalığı çalışmalarını değerlendirmişlerdir. Bulgular, erken yaşta kariyer farkındalığı oluşturmanın eğitim sistemi içindeki önemini vurgulamakla birlikte, okul psikolojik danışmanlarının kariyer gelişimi alanına yönelik mesleki gelişimlerinin yeterince incelenmediği ve üzerinde durulmadığını ortaya koymuştur. Okul psikolojik danışmanlarının, kariyer farkındalığı konusunda daha aktif uygulamalar içinde olabilmeleri için mesleki gelişimlerinin çok boyutlu desteklenmesi yönünde izlenimler elde edilmiştir. Erken yaşta kariyer farkındalığı oluşturmanın eğitim sistemi içindeki önemini vurgulamakla birlikte, okul psikolojik danışmanlarının kariyer gelişimi alanına yönelik mesleki gelişimlerinin yeterince incelenmediği ve üzerinde durulmadığı belirlenmiştir. Okul psikolojik danışmanlarının, kariyer farkındalığı konusunda daha aktif uygulamalar içinde olabilmeleri için mesleki gelişimlerinin çok boyutlu desteklenmesi yönünde izlenimler elde edilmiştir. Okul psikolojik danışmanlarının, bireysel ve aile görüşmeleri yaparak, kariyerle ilgili sorunların ele alınışında okul yönetimi ve öğretmenlerle iş birliği içinde çalıştıkları, ancak hizmetlerin sunumunda kaynakların yetersizliği ve okul psikolojik danışmanlarının yeterlikleri konusunda zorluklarla karşılaşıldığı görülmüştür. This study aims to thoroughly evaluate the practices of school counselors working at the preschool level by gathering their views on career awareness. A total of 12 school counselors, employed in both public and private preschool institutions in Ankara, were selected using the maximum variation method and were subsequently interviewed. The study utilized a phenomenological research design and employed Consensual Qualitative Research. Semi-structured interview forms were used as the data collection tool during these interviews. The participants' responses were categorized into two main areas, ten categories, and 41 subcategories. The main areas identified were: "5W1H of enhancing career awareness in preschool" and "preparing to enhance career awareness in preschool." The fındings highlight the prevalence of basic-level efforts to promote career awareness in the preschool period, as well as the limitations of more in-depth efforts. Participants evaluated career awareness activities within the context of individual and systemic factors. While the fındings underscore the importance of establishing career awareness at an early age within the educational system, they also reveal that the professional development of school counselors in the area of career development has not been suffıciently examined or emphasized. Impressions were gathered indicating the need for multi-dimensional support for the professional development of school counselors to enable them to engage in more active practices regarding career awareness. Furthermore, it was observed that while school counselors collaborate with school administrators and teachers in addressing career-related issues through individual and family consultations, they encounter challenges related to resource limitations and competencies in the delivery of services.Item The impact of ARCS-Based vocabulary instruction with an online presentation tool on efl students’ achievement and motivation(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Gökçe, Koç Onar; Selim Soner, SütçüThe current study aimed to investigate the impact of ARCS based vocabulary instruction with an online presentation tool on EFL students’ vocabulary achievement and motivation. The study employs a quasi-experimental research design. A 4-week intervention was planned to gather necessary data. 43 high school students studying at a state high school participated in the study. A pre-test as a vocabulary achievement test was applied to determine the vocabulary knowledge of students in both the experimental and the control groups before the intervention process began. The number of students in the experimental group was 21 and they were taught vocabulary with an online presentation tool for 4 weeks. The course design for the experimental group was prepared according to ARCS motivational model developed by Keller (1987). The control group, consisting of 22 students, learned the same vocabulary items with traditional methods, and ARCS model was not applied for this group’s lesson plan. After the intervention process ended, a post-test as a vocabulary achievement test and the Instructional Materials Motivation Survey, prepared by Keller (2010) and adapted into Turkish by Kutu and Sözbilir (2011) were implemented in both groups. The results of the study revealed that both groups’ vocabulary knowledge improved and there was not a significant difference between them. However, there was a significant difference between the motivation scores of these groups in favor of the experimental group. In conclusion, integrating ARCS model of motivational design with technology is significant to improve motivation of EFL students. Bu çalışma çevrim içi sunum araçları ile ARCS motivasyon tasarımı tabanlı kelime öğretiminin yabancı dil olarak İngilizce öğrenen öğrencilerin kelime öğrenme başarısı ve motivasyonu üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmada yarı deneysel araştırma metodu kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla 4 haftalık bir deney süreci planlanmıştır. 43 lise öğrencisi çalışmaya katılmıştır. Sürecin başında, öğrencilerin kelime bilgisi düzeylerini ölçmek amacıyla bir ön test uygulanmıştır. Sonrasında 21 kişiden oluşan deney grubu 4 hafta boyunca bir çevrim içi sunum aracı yoluyla kelime öğretimi görmüştür. Deney grubunun ders tasarımı Keller (1987) tarafında geliştirilen ARCS motivasyon modeline göre uyarlanmıştır. Kontrol grubu ise deney grubu ile aynı kelimeleri geleneksel yöntemlerle öğrenmişlerdir. ARCS modeli kontrol grubunda uygulanmamıştır. Her iki grup için de 4 hafta sonunda, öğrencilerin kelime bilgilerindeki değişimi belirlemek amacıyla son test ve ardından Keller (2010) tarafından geliştirilen ve Kutu ve Sözbilir (2011) tarafından Türkçe’ ye uyarlanan Öğretim Materyalleri Motivasyon Anketi uygulanmıştır. Çalışmanın sonunda elde edilen bulgulara göre her iki grubun da kelime bilgisinde gelişme olmakla beraber gruplar arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır. Ancak, motivasyon gelişimi açısından, deney grubu daha yüksek performans göstermiştir. Sonuç olarak bu çalışma, ARCS modeli ile teknoloji kullanımının öğrenci motivasyonunu iyileştirmede önemini vurgulamıştır.Item Okul müdürlerinin duygu yönetimi becerilerinin incelenmesi(Başkent Ünivesitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Eylem Erkan, İşler; Hatice, Turan BoraBu araştırmanın amacı okul yöneticilerinin duygu yönetimi becerilerinin incelenmesidir. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomoloji deseniyle yapılan bu çalışmada veri toplama yöntemi olarak görüşme yapılmıştır. Araştırmada örneklem belirlenirken amaçlı örneklem türlerinden maksimum çeşitlilik örneklemi alınmıştır. Bu araştırmanın bulguları sonucunda okul yöneticilerinin duygu yönetimine yönelik farkındalıklarda olumlu duygularda yoğunlukla mutluluk ve sabır olumsuz duygularda öfke, sabırsızlık ve üzüntü; mesleki tecrübeye yönelik duygu değerlendirmelerinde ise öfke, ön yargı ve gerginlik yönetilmesi gereken duyguların olarak öne çıktığı anlaşılmıştır. Doğru iletişim, hoşgörü ve motive edici unsurların olduğu sıcak okul ortamlarında duygularla başa çıkmanın daha kolay olabildiği; empatik ve adalet esaslı yaklaşım ile okulda yapılan sosyal faaliyetlerin duygu yönetimi konularında öne çıkan unsurlar olduğu görülmüştür. Duygularla başa çıkmada okul müdürlerinin ise en çok kullandığı yöntemin tecrübe paylaşımı, sabırlı davranma ve soğutma yöntemleri olduğu; ilham verme boyutunda birebir görüşme, çözüm odaklı olma ve telkin yöntemlerinin ağırlıkla kullanıldığı sonuçları elde edilebilmiştir. The purpose of this research is to examine the emotional management skills of school administrators. In this study, which was conducted with the phenomenological design, one of the qualitative research methods, an interview was used as a data collection method. When determining the sample in the research, purposive sampling was used, and a maximum diversity sample was taken. The findings of this research indicate that in terms of awareness of emotional management, school administrators experience positive emotions such as happiness and patience, while negative emotions include anger, impatience, and sadness. In terms of experiences, anger, prejudice, and tension are identified as emotions that need to be managed. It is observed that dealing with emotions is easier in warm school environments where there is effective communication, tolerance, and motivational elements. Empathetic and fair approaches, as well as social activities in the school, are highlighted as prominent factors in emotional management. Regarding coping with emotions, the most commonly used methods by school administrators are experience sharing, patient behavior, and cooling methods. In terms of inspiration, one-on-one meetings, solution-focused approaches, and persuasion methods are predominantly used.Item The relation between efl teacher's mindset and their strategies, opinions and preferences on corrective feedback in speaking(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Rabia Nur, Dönmez; Selim Soner, SütçüThis study investigates the relationship between EFL teachers' mindsets and their strategies, opinions, and preferences about corrective feedback in speaking. The participants of this study are EFL (English as a Foreign Language) teachers in public and private primary, middle and high schools in Ankara, Türkiye. The study's quantitative research design consists of a two-part online questionnaire. The study's quantitative data was collected through the mindset scale developed by Carol Dweck to examine the mindset preferences of EFL teachers. The second questionnaire was developed by Eva Kartchava and adapted by Ali Hashemi to find English teachers' strategies, opinions, and preferences for corrective feedback in speaking. The online survey included 171 English teachers working in Ankara public and private primary, middle, and high schools. The data obtained from the questionnaire were evaluated in SPSS (Statistical Package for Social Sciences; SPSS Inc., Chicago, IL) 22 package programs.Chi-square analysis (Pearson Chi-square) was used to compare categorical variables between groups. The compatibility of continuous variables with normal distribution was evaluated using the Kolmogorov-Smirnov test. A T-test was used to compare paired groups, and One-way ANOVA analysis was used to compare more than two variables that fit the normal distribution. The Pearson correlation test was used to examine the relationship between continuous variables. Linear regression analysis was used to determine the predictive power of the dependent variable. The results show that 84% of the EFL teachers who participated in the study disagree that corrective feedback wastes time regarding speaking practice. 16.1% of EFL teachers, however, disagreed or were unsure. Though they remain in the minority, most EFL teachers still think all language learners' errors should be fixed. The growth mindset elements of English teachers working in public institutions were significantly higher than the scores of those working in private institutions. A significant portion of EFL instructors have a mindset of development because they assume intellect. EFL teachers are typically concerned with and appreciative of speech correction comments. However, it is also evident that other individuals showed no emotion or little interest in receiving constructive criticism. It is believed that the results of this study will contribute to the field by providing a more detailed understanding of English teachers' preferences, views, and strategies between the concepts of growth mindset and verbal feedback and by enabling English teachers to have more informed approaches and practices. Although the study will be conducted with EFL teachers in various public and private schools in Ankara, this study is limited in terms of the number of participants and generalization to all EFL teachers in Türkiye. Bu çalışma, İngilizce öğretmenlerinin zihniyetleri ile konuşmada düzeltici geribildirim hakkındaki stratejileri, görüşleri ve tercihleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Bu çalışmanın katılımcıları, Ankara, Türkiye'deki devlet ve özel ilkokul, ortaokul ve liselerdeki EFL (Yabancı Dil Olarak İngilizce) öğretmenleridir. Çalışmanın araştırma tasarımı, iki bölümden oluşan çevrimiçi bir anketten oluşan nicel bir çalışmadır. Çalışmanın nicel verileri, Carol Dweck tarafından İngilizce öğretmenlerinin zihniyet tercihlerini incelemek için geliştirilen zihniyet ölçeği aracılığıyla toplanmıştır. İkinci anket ise Eva Kartchava tarafından geliştirilmiş ve Ali Hashemi tarafından İngilizce öğretmenlerinin konuşmada düzeltici geribildirim stratejilerini, görüşlerini ve tercihlerini öğrenmek için uyarlanmıştır. Çevrimiçi ankete Ankara'daki resmi ve özel ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan toplam 171 İngilizce öğretmeni katılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences; SPSS Inc., Chicago, IL) 22 paket programında değerlendirilmiştir. Gruplar arasında kategorik değişkenleri karşılaştırmak için ki-kare analizi (Pearson Ki-kare) kullanılmıştır. Sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov-Smirnov testi ile değerlendirilmiştir. İkili grupları karşılaştırmak için T testi, normal dağılıma uyan ikiden fazla değişkeni karşılaştırmak için ise One Way ANOVA analizi kullanılmıştır. Sürekli değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Bağımlı değişkenin tahmin gücünü belirlemek için doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Sonuçlar, araştırmaya katılan İngilizce öğretmenlerinin %84'ünün konuşma pratiği söz konusu olduğunda düzeltici geri bildirimin zaman kaybı olduğuna katılmadığını göstermektedir. EFL öğretmenlerinin %16,1'i ise aynı fikirde değil ya da emin değil. Azınlıkta kalsalar da EFL öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu hala tüm dil öğrencilerinin hatalarının düzeltilmesi gerektiğini düşünmektedir. Kamu kurumlarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin büyüme zihniyeti unsurları puanı, özel kurumlarda çalışanlara göre önemli ölçüde daha yüksektir. İngilizce öğretmenlerinin önemli bir kısmı, akıl sahibi olduklarını varsaydıkları için gelişim zihniyetine sahiptir. İngilizce öğretmenleri genellikle konuşma düzeltme yorumlarıyla ilgilenmekte ve bu yorumları takdir etmektedir. Bununla birlikte, diğer bireylerin hiç duygu göstermediği veya yapıcı eleştiri almaya çok az ilgi gösterdiği de açıktır. Bu çalışmanın sonuçlarının, İngilizce öğretmenlerinin büyüme zihniyeti ve sözlü geri bildirim kavramları arasındaki tercihleri, görüşleri ve stratejileri hakkında daha ayrıntılı bir anlayış sağlayarak ve İngilizce öğretmenlerinin daha bilinçli yaklaşım ve uygulamalara sahip olmalarını sağlayarak alana katkıda bulunacağına inanılmaktadır. Çalışma, Ankara'daki çeşitli devlet okulları ve özel okullardaki İngilizce öğretmenleri ile yürütülecek olmasına rağmen, bu çalışma Türkiye'deki tüm İngilizce öğretmenlerine genellenebilmesi açısından katılımcı sayısı açısından sınırlıdır.Item Psikolojik danışmanlarda farklılığa açıklığın yordanması: Duyusal işlemleme hassasiyeti ve psikolojik iyi oluş(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Fatma Erva, Tayanç; Zeynep, Erkan AtikBu çalışma, psikolojik danışmanların/psikolojik danışman adaylarının farklılıklara açıklık düzeylerini yordamada psikolojik iyi oluşun ve duyusal işlemleme hassasiyetinin rolünün belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Türkiye’deki RPD programında öğrenim görmekte ve görmüş olan lisans son sınıf, lisans mezun ve lisansüstü öğrencileri oluşturmaktadır. Katılıma gönüllü olan kişilerde eğitim süresince ve de çalışma yaşamlarında en az bir psikolojik danışma oturumu yürütmüş olma koşulu aranmıştır. Araştırma örneklemini, 2022- 2023 eğitim öğretim yılı bahar ve 2023-2024 güz dönemlerinde Türkiye’de RPD programı olan farklı üniversitelerden olan 306 öğrenci psikolojik danışman adaylarından ve mezun psikolojik danışmanlardan oluşturmaktadır. Araştırmada, bireylerin farklılıklara açıklık düzeylerini belirlemek amacıyla Mivelle-Guzman Evrensellik-Farklılıklara Yönelim Ölçeği Kısa Formu (M-GEFYÖ-K) bireylerin duyusal işlemleme hassasiyet düzeylerini ölçmek amacıyla Duyusal İşlemleme Hassasiyeti Ölçeği; bireylerin psikolojik iyi oluşlarını ölçmek amacıyla Psikolojik İyi Oluş Ölçeği; ve araştırmacı tarafından oluşturulan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 26.0 versiyonu ve Jamovi programı kullanılmıştır. Psikolojik danışmanların ve adaylarının psikolojik iyi oluşları güçlü bir yordayıcı olarak bulunurken, duyusal işlemleme hassasiyeti de psikolojik danışmanların/psikolojik danışman adaylarının farklılıklara açıklık düzeylerini yordayan bir diğer değişken olarak bulunmuştur. Araştırma bulguları ilgili alan yazın çerçevesinde tartışılmış ve uygulayıcılara, araştırmacılara ve politika yapıcılara önerilerde bulunulmuştur. The purpose of this study was to investigate the role of psychological well-being and sensory processing sensitivity in predicting psychological counselors'/candidates' levels of openness to experiences. In the current study, a relational research design was used. The study group of the research consists of senior students, undergraduate students and postgraduate students who are studying or have studied in the GPC program in Turkey. Participants were required to have conducted at least one psychological counseling session during their education or professional career. The research sample consists of 306 senior psychological counselors and graduate psychological counselors from different universities with GPC programs in Turkey during the 2022-2023 spring academic year and 2023-2024 fall semesters. In the study, the Miville-Guzman Universality-Diversity Scale Short Form (M-GUDS-S) in order to determine individuals' openness levels to experiences; Sensory Processing Sensitivity Scale in order to measure individuals' sensory processing sensitivity levels and; Psychological Well-Being Scale in order to measure the psychological well-being of individuals; and the Personal Information Form designed by the researcher was used. SPSS 26.0 version and Jamovi program were used to analyze the data. The study revealed that psychological well-being strongly predicts the levels of openness to experience among psychological counselors and candidates. Additionally, sensory processing sensitivity emerged as another significant predictor of their openness to experience. The research findings were discussed within the framework of the relevant literature and recommendations were made to practitioners, researchers and policy makers. Openness to Differences, Psychological Well-Being, Sensory Processing SensitivityItem Analysis of the productive skills of the international baccalaureate (ib) English b coursebook regarding the 21st century critical thinking skills(Baş ent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Cansu, Yay; Senem, Üstün KayaThe objective of the study is to determine the degree to which the critical thinking and problem-solving abilities in the English B Coursebook by Cambridge University Press align with the critical thinking skills - the 4C skills (critical thinking and problem solving, communication, collaboration, and creativity) that are integral to the principles of the IB (International Baccalaureate) Program. Utilizing a qualitative technique, the degree to which the productive skills in the English B Coursebook support critical thinking and problem-solving skills was assessed. Initially, the activities in the coursebook were scanned and grouped based on language skills. The activities were inspected again, and the selected tasks were grouped under the heading “Learning and Innovation Skills: Critical Thinking and Problem-Solving Skills” in Uluhan's checklist (2019). The study was designed with the development of three key research questions. The first inquiry determined the degree to which the speaking skills in English B Coursebook facilitated critical thinking skills. In English B Coursebook, the second query aimed to assess the degree to which writing abilities promote critical thinking skills. The objective of the third research was to assess the degree to which the English B Coursebook included speaking and writing skills. The study used the findings from a survey of seven English language instructors to determine the extent to which the coursebook's materials promote the acquisition of critical thinking and problem-solving skills. It was concluded that only 5 writing activities in 5 Chapters - 15 units each - 363 questions- in a total of 4 units lack critical thinking and problem-solving skills. It was determined that all other writing and speaking skills supported critical thinking and problem-solving skills. Furthermore, only 6 of the 15 units in the book include less productive skills, and the remaining 9 units predominantly include writing and speaking activities. Considering all the exercises, it appears that the English B Coursebook successfully supports productive skills in line with IB principles. The results of this research are anticipated to broaden the perspectives of IB educators and learners regarding critical thinking skills and inspire publishing houses to place greater emphasis on incorporating 21st century skills into their content creation processes. Bu çalışmanın amacı, IB (Uluslararası Bakalorya) Diploma Programı ilkelerinde yer alan ve bir 4C becerisi (eleştirel düşünme ve problem çözme, iletişim, iş birliği, yaratıcılık) olan eleştirel düşünme ve problem çözme becerisinin, Cambridge University Press tarafından geliştirilen English B kitabındaki üretken becerilerde ne ölçüde desteklendiğini analiz etmektir. English B ders kitabındaki üretken becerilerde, eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerinin ne ölçüde desteklendiğini değerlendirmek için nitel teknik kullanıldı. İlk olarak, kitaptaki etkinlikler taranarak dil becerisine göre kategorize edildi. Daha sonra, ders kitabındaki etkinlikler yeniden taranarak seçilen etkinlikler Uluhan’ın kontrol listesinde (2019) “Öğrenme ve Yenilik Becerileri: Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme Becerileri” başlığı altında gruplandırıldı. Araştırmanın tasarımını kolaylaştırmak için üç temel araştırma sorusu oluşturuldu. İlk araştırma, English B ders kitabındaki konuşma becerilerinin eleştirel düşünme becerilerini ne ölçüde desteklediği araştırıldı. English B ders kitabındaki ikinci sorunun amacı, yazma becerisinin eleştirel düşünme becerisini ne ölçüde desteklediğini araştırmaktı. Üçüncü araştırmanın amacı konuşma ve yazma becerilerinin English B ders kitabına ne ölçüde dahil edildiğini belirlemekti. Bu çalışmanın sonucuna ek olarak, kitaptaki materyallerin eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerine destek sağlayıp sağlamadığını tespit etmek amacıyla yedi İngilizce eğitmeniyle yapılan bir anketin sonuçları da yer aldı. 5 Ana başlık - 15’er ünite - 363 soruda - toplam 4 ünitede sadece 5 yazma aktivitesinin eleştirel düşünme ve problem çözme becerisinden yoksun olduğu sonucuna ulaşıldı. Bunun dışında kalan tüm yazma ve konuşma becerileri eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini desteklediği tespit edildi. Bunun dışında, kitaptaki toplam 15 ünitenin sadece 6 tanesinde üretken becerilere daha az yer verilmiş olup, geri kalan 9 ünitede baskın bir şekilde yazma ve konuşma aktivitelerine yer verildiği görülmektedir. Tüm alıştırmalar göz önüne alındığında, English B ders kitabındaki üretken becerilerinin IB ilkeleri doğrultusunda başarılı bir şekilde desteklediği görülmektedir. Bu çalışmanın bulguları, IB öğretmenlerinin ve öğrencilerinin eleştirel düşünme becerisine ilişkin algılarını genişleteceği ve yayınevlerinin içerik üretmede 21. yüzyıl becerilerine odaklı çalışmalarını artıracağı tahmin edilmektedir.Item Analysis of primary school students' attitudes towards reading skills supported by in-class and extracurricular resources(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ceren, Kahraman; Ahmet Remzi, UluşanThis case study investigates elementary students' attitudes toward reading skills in a private primary school setting in Northern Eastern Arabia, considering gender differences. It examines whether their performance improves over a 20-week period, using a sample of a personalized e-learning tool— a tailored and interactive learning program—recognized for its innovative approach. A mixed-method design was employed for the research methodology. The participants include 125 second-grade students and 5 teachers. Data were collected through a 20-question survey known as 'Elementary Reading Attitudes' (ERAS) by McKenna and Kear (1990). Additionally, structured interviews with teachers, utilizing the ERAS framework, captured educators' perspectives. T-tests were used to determine significant differences between the mean scores of male and female groups. SPSS was employed for data analysis. The study revealed statistically significant variations in total scores, recreational reading, and academic reading sub-dimensions based on classroom variables. Furthermore, female students demonstrated a higher degree of positive attitude compared to their male counterparts. Further research is recommended to examine general reading attitudes among elementary students, explore potential gender-based discrepancies with larger groups, and assess the effectiveness of IXL in phonics instruction to enhance early reading abilities. Bu örnek olay çalışması, kuzeydoğu Arabistan'daki bir özel ilkokul ortamında, cinsiyet farklılıklarını dikkate alarak ilkokul öğrencilerinin okuma becerilerine yönelik tutumlarını araştırıyor. Öğrencilerin performanslarının 20 haftalık bir süre içinde gelişip gelişmediğini incelemekte ve bu amaçla yenilikçi yaklaşımıyla tanınan, kişiselleştirilmiş bir e-öğrenme aracı örneğini kullanmaktadır. Araştırma metodolojisinde karma yöntem tasarımı kullanılmıştır. Katılımcılar arasında 125 ikinci sınıf öğrencisi ve 5 öğretmen yer almaktadır. Veriler, McKenna ve Kear (1990) tarafından geliştirilen 'İlkokul Okuma Tutumları' (ERAS) anketiyle toplanmıştır. Ayrıca, ERAS çerçevesini kullanan yapılandırılmış öğretmen görüşmeleri de öğretmenlerin perspektiflerini yakalamıştır. Cinsiyet grupları arasındaki ortalama puanlar arasındaki anlamlı farkları belirlemek için t-testleri kullanılmıştır. Veri analizi için SPSS kullanılmıştır. Çalışma, sınıf değişkenlerine dayalı olarak toplam puanlarda, eğlence (hobi amaçlı) okuma ve akademik okuma alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar ortaya koymuştur. Ayrıca, dişi öğrencilerin, erkek meslektaşlarına göre daha olumlu bir tutum sergiledikleri görülmüştür. İlkokul öğrencilerinin genel okuma tutumlarını incelemek, daha büyük gruplarla olası cinsiyet temelli farklılıkları araştırmak ve IXL'nin erken okuma becerilerini geliştirmek için fonetik eğitimindeki etkinliğini değerlendirmek için daha fazla araştırma önerilmektedir.Item An investigation of young adolescent students' foreign language anxiety levels and their causes(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Dişlat, Atan; Ahmet Remzi, UluşanThis thesis endeavors to delve into the foreign language anxiety experienced by young adolescent students and explore its underlying causes. The ultimate goal of this research is to provide valuable insights that can aid teachers in comprehending and effectively managing the foreign language anxiety of their young learners, thereby mitigating negative emotional impacts. The study was conducted across both private and public schools in Ankara during the spring semester of the 2022-2023 academic year. A mixed method was used in the research methodology to obtain more in-depth and comprehensive results. Quantitative data collection utilized the Foreign Language Classroom Anxiety Scale (FLCAS) developed by Horwitz et al., (1996) and translated into Turkish by Aydın (1991) and involved 414 students from 5th to 8th grades. Simultaneously, qualitative data were acquired through semi-structured interviews conducted with 12 students exhibiting high levels of anxiety according to FLCAS results. After analyzing the results, it was evident that young adolescents exhibited a moderate level of foreign language anxiety, which was influenced by factors such as age, parental expectations, gender, learning experiences, school type, and academic achievement. The effects of these variables on foreign language anxiety were thoroughly discussed and analyzed. Following semi-structured interviews with 12 anxious students, the causes of their anxiety were identified as speaking activities, teacher manners, peer reactions, parental pressure, and fear of receiving low grades in exams. Consequently, all the findings were comprehensively discussed and summarized, and potential suggestions were offered for teachers and future studies. It is important to note that while this study offers valuable insights, its scope is limited to 226 students from a single public school and 188 students from a private school in Ankara. Therefore, caution must be exercised in generalizing the findings beyond this specific context. Future research endeavors may benefit from diversifying data collection tools, including input from teachers to enrich the understanding of foreign language anxiety, and exploring additional perspectives to develop comprehensive strategies for addressing student anxiety in language learning environments. Bu tez, genç ergen öğrencilerin yaşadığı yabancı dil kaygısını araştırmayı ve altında yatan nedenleri keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bu araştırmanın nihai hedefi, öğretmenlere genç öğrencilerinin yabancı dil kaygısını anlama ve etkili bir şekilde yönetme konusunda değerli iç görüler sunarak, olumsuz duygusal etkileri hafifletmeye yardımcı olmaktır. Araştırma, 2022- 2023 akademik yılının ilkbahar döneminde Ankara'daki hem özel hem de devlet okullarında gerçekleştirilmiştir. Araştırma metodolojisinde daha derinlemesine ve kapsamlı sonuçlar elde etmek için karma bir yöntem kullanılmıştır. Nicel veri toplama işlemi, Horwitz ve diğerleri (1996) tarafından geliştirilen ve Aydın (1999) tarafından Türkçe ‘ye çevrilen Yabancı Dil Sınıfı Kaygı Ölçeği (FLCAS) kullanılarak gerçekleştirilmiş olup, 5. ila 8. sınıf arasından 414 öğrenciyi içermiştir. Aynı zamanda, nitel veriler, FLCAS sonuçlarına göre yüksek düzeyde kaygı gösteren 12 öğrenciyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Sonuçları analiz ettikten sonra, genç ergenlerin yaşadığı yabancı dil kaygısının yaş, ebeveyn beklentileri, cinsiyet, öğrenme deneyimleri, okul türü ve akademik başarı gibi faktörlerden etkilendiği açıkça ortaya çıkmıştır. Bu değişkenlerin yabancı dil kaygısı üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde tartışılmış ve analiz edilmiştir. 12 kaygılı öğrenciyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerin ardından, kaygılarının nedenleri konuşma etkinlikleri, öğretmen tutumları, akran tepkileri, ebeveyn baskısı ve sınavlarda düşük not alma korkusu olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, tüm bulgular kapsamlı bir şekilde tartışılmış ve özetlenmiş ve öğretmenler ve gelecekteki çalışmalar için olası öneriler sunulmuştur. Bu çalışmanın değerli iç görüler sunmasına rağmen, kapsamının Ankara'daki tek bir devlet okulundan 226 öğrenci ve bir özel okuldan 188 öğrenciyle sınırlı olduğunu belirtmek önemlidir. Bu nedenle, bulguların bu belirli bağlamın ötesine genelleştirilmesinde dikkatli olunmalıdır. Gelecekteki araştırma girişimleri, veri toplama araçlarını çeşitlendirerek, öğretmenlerin katkılarını içerecek şekilde, yabancı dil kaygısını anlama ve öğrenci kaygısını dil öğrenme ortamlarında ele almak için kapsamlı stratejiler geliştirmek için ek bakış açılarını keşfedebilir.Item Demotivation among middle school students in English classes and teacher strategies to overcome it(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Hülya Aybike, Özen; Ahmet Remzi, UluşanTo help students succeed in English classes, it is important to know and overcome the factors that reduce students’ motivation. Therefore, this study investigated the factors that demotivate middle school students in English classes as well as teacher strategies to overcome demotivational factors. To achieve this goal, the study was carried out across four distinct schools situated in different cities in Turkiye—Ankara, Istanbul, Samsun, and Erzurum—during the spring semester of 2022-2023. A mixed-method design was employed to ensure a comprehensive acquisition of data. In the quantitative part of the study, data was collected from 632 middle school students in grades 5th to 8th using the Foreign Language Demotivation Scale (FLDS) developed by Acarol (2020). This scale featured 32 items rated on a 5-point Likert scale and encompassed five sub-dimensions: Teaching Material, Teaching Methods, Teacher Attitudes, Negative Experiences, and Failure Experience. Results indicated that Teaching Materials ranked as the most demotivating factor, while Teacher Attitude emerged as the least demotivating. Notably, these factors varied across several variables such as gender, grade level, city, academic performance, and learning experiences. Additionally, in the qualitative part of the study, 10 EFL teachers were interviewed to gain valuable insights into their strategies for identifying and overcoming demotivation factors. Teachers stressed the importance of using authentic and technological materials to motivate students, along with student-centered approaches featuring interactive elements such as using games. Positive teacher attitudes, clear rules, and personalized interventions were identified as crucial for remotivating students based on their interests and learning paths. This study offers valuable insights into student motivation by examining four schools, though its limited scope suggests opportunities for further exploration. Future research could delve deeper into students' perspectives on demotivation, the role of cultural influences, and external factors. This expanded research would enrich our understanding and enable the development of targeted strategies for boosting student motivation in English classes, ultimately leading to more effective and engaging learning environments. Öğrencilerin İngilizce derslerinde başarılı olmalarına yardımcı olmak için öğrencilerin motivasyonunu azaltan faktörleri bilmek ve bu faktörleri aşmak önemlidir. Bu nedenle, bu çalışma İngilizce derslerinde ortaokul öğrencilerini demotive eden faktörleri ve öğretmenlerin demotivasyon faktörlerini aşma stratejilerini araştırmıştır. Bu hedefe ulaşmak için çalışma, 2022-2023 bahar döneminde Türkiye'nin farklı şehirlerinde bulunan dört ayrı okulda gerçekleştirilmiştir: Ankara, İstanbul, Samsun ve Erzurum. Kapsamlı bir veri edinimi sağlamak için çalışmada karma yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmında Acarol (2020) tarafından geliştirilen Yabancı Dil Motivasyon Ölçeği (FLDS) kullanılarak 5-8. sınıflardaki 632 ortaokul öğrencisinden veri toplanmıştır. Bu ölçek, 5'li Likert ölçeğine göre derecelendirilen 32 maddeden oluşmakta ve beş alt boyutu kapsamaktadır: Öğretim Materyali, Öğretim Yöntemleri, Öğretmen Tutumları, Olumsuz Deneyimler ve Başarısızlık Deneyimi. Araştırmanın bulguları, Öğretim Materyali’nin en demotive edici faktör olduğunu gösterirken Öğretmen Tutumu’nun en az demotive edici faktör olarak ortaya çıktığını göstermiştir. Bu faktörlerin, cinsiyet, sınıf seviyesi, şehir, akademik başarı ve öğrenme deneyimi gibi çeşitli değişkenlerde farklılık gösterdiği belirtilmiştir. Ek olarak, çalışmanın nitel bölümünde, demotivasyon faktörlerini tanımlama ve aşma stratejileri üzerine detaylı bilgi edinmek amacıyla 10 İngilizce Öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Öğretmenler, öğrencileri motive etmek için özgün ve teknolojik materyaller kullanmanın yanı sıra oyun içeren aktiviteler gibi interaktif unsurların yer aldığı öğrenci merkezli yaklaşımların önemini vurgulamışlardır. Olumlu öğretmen tutumları, açık kurallar ve kişiselleştirilmiş müdahaleler, öğrencileri ilgi alanlarına ve öğrenme yollarına göre yeniden motive etmek için önemli unsurlar olarak belirlenmiştir. Bu çalışma, dört okulu inceleyerek öğrenci motivasyonuna ilişkin değerli bilgiler sunmaktadır, ancak sınırlı kapsamı dolayısıyla gelecek çalışmalarda daha fazla araştırılmalıdır. Gelecekteki araştırmalar öğrencilerin motivasyon kaybına ilişkin bakış açılarını daha derinlemesine inceleyebilir, kültürel etkileri keşfedebilir ve motivasyon kaybına katkıda bulunan dış faktörleri araştırabilir. Derinlemesine yapılan bu araştırmalar, demotivasyon üzerinde anlayışımızı zenginleştirecek ve İngilizce derslerinde öğrenci motivasyonunu artırmaya yönelik hedeflenen stratejilerin geliştirilmesine olanak sağlayacaktır.Item Comprehension and production of Turkish efl learners at the intermediate level in article use(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Simge, Çakır; Gülin, Dağdeviren KırmızıThis study aims to examine the article uses of adult L1-Turkish EFL learners studying at the intermediate level in terms of understanding and production. This study also aims to test how the Article Choice Parameter settings are observed in students' use of article. The data collection procedure followed the quantitative approach included a written production task, a 50-item- acceptability judgment task and a forced-choice elicitation task. In the written production task, article uses were entered numerically as correct uses and errors of omission, misuse and overuse. The acceptability task adopted from Lopez (2015) required the grammatical acceptability of the NPs representing four semantic contexts as [+ definite, -specific], [+ definite, + specific], [-definite, + specific] and [- definite, -specific] NP types. The forced-choice elicitation task adopted from Ionin (2008) denoted the contexts [First Mention Definite], [+ definite, -specific], [+ definite, + specific], [-definite, + specific] and [- definite, -specific] contexts. The tasks were administered to 102 intermediate-level L1-Turkish learners of English studying at the preparatory school of a foundation university. The results showed that Turkish learners could distinguish [+definite] and [-definite] contexts, but also commit omission errors in the [-definite] NP types in their production. It was indicated that L1-Turkish speakers had difficulty with the specificity setting and fluctuated between [+ definite, -specific] and [-definite, + specific] contexts. Lastly, the results demonstrated that learners could make the semantic distinctions best in comprehension-based task types. Findings suggest that L1-Turkish speakers go through both transfer and fluctuation stage in their interlanguage process. Bu çalışma, yabancı dil olarak İngilizce öğrenen yetişkin Türk öğrencilerin orta düzeydeki tanımlık kullanımlarını anlama ve üretme açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma aynı zamanda Tanımlık Seçimi Parametresi ayarlarının öğrencilerin tanımlık kullanımlarında nasıl gözlemlendiğini test etmeyi amaçlamaktadır. Nicel yaklaşımı izleyen veri toplama prosedürü, yazılı bir üretim testini, 50 maddelik bir kabul edilebilirlik değerlendirme testini ve bir zorunlu seçim ortaya çıkarma testini içermiştir. Yazılı üretim testinde tanımlık kullanımları, doğru kullanımlar ve ihmal, yanlış kullanım ve aşırı kullanım hataları olarak sayısal olarak girilmiştir. Lopez'den (2015) benimsenen kabul edilebilirlik testi, [+ belirli, -özgül], [+ belirli, + özgül], [- belirli, + özgül] ve [- belirli, - özgül] olmak üzere dört anlamsal bağlamı temsil eden isim öbeklerinin dilbilgisel açıdan açısından kabul edilebilirliğini yargılamayı gerektirmektedir. Ionin (2008)' den uyarlanmış zorunlu seçim ortaya çıkarma testinde [İlk bahsetme belirliliği], [+ belirli, -özgül], [+ belirli, + özgül], [-belirli, + özgül] ve [- belirli, -özgül] bağlamları belirtmiştir. Testler, bir vakıf üniversitesinin hazırlık sınıfında öğrenim gören 102 orta seviye L1-Türkçe İngilizce öğrencisine uygulanmıştır. Sonuçlar, Türk öğrencilerin [+belirli] ve [-belirli] bağlamları ayırt edebildiklerini ancak aynı zamanda üretimlerinde [-belirli] isim öbeklerinde ihmal hataları yaptıklarını göstermiştir. D1-Türkçe konuşanların özgüllük belirlemede zorluk yaşadıkları ve [+ belirli, -özgül] ve [-belirli, + özgül] bağlamlar arasında gidip geldikleri belirtilmiştir. Son olarak sonuçlar öğrencilerin anlamsal ayrımları en iyi kavrama temelli test türlerinde yapabildiklerini göstermiştir. Bulgular, D1-Türkçe konuşanların dillerarası süreçlerinde hem aktarım hem de dalgalanma aşamasından geçtiklerini göstermektedir.