Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü / European Union and International Relations Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1391
Browse
2 results
Search Results
Item Küresel adaletsizlikler ve toplum sözleşmesi: Beş adalet ilkesi ile Birleşmiş Milletler Analizi(Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2023) Aydın, Cihan; Damar, ErdemBu tez çalışması günümüzde küresel olarak artan adaletsizliklerin nedenlerini araştırmaktadır. Adalet siyasi tarih boyunca talep edilen bir olgu olsa da adaletsizliklerin radikal bir biçimde arttığı dönemlerde daha fazla aranılan bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle adalet arayışımız her ne kadar siyasi tarih kadar uzun bir geçmişe dayansa da her dönemin adalet arayışının kendine özgü nitelikleri; kavramın her dönemde yeniden düşünülmesini ve kümülatif/eklenik bir kuramsal yaklaşımla değerlendirilmesini gerektirmektedir. Çünkü siyasi tarih göstermektedir ki adalet çözülmesi ya da mutlak anlamda tanımlanması gereken bir kavramdan öte, her dönemde yaşanan adaletsizlikleri tanımlayabilen, bu bağlamda siyasi tarihten adalete dair norm ve ilkelerin analizlerine dayanarak sürekli geliştirilebilen kuramsal bir yaklaşımla kümülatif ve dinamik bir süreci ifade etmektedir. Bu ihtiyaç doğrultusunda bu tez çalışması günümüzde yaşanan bazı küresel adaletsizlikleri tanımlayarak, uzun bir adaletsizlik deneyimine sahip siyasi tarihten toplum sözleşmesi kuramı özelinde örneklerle adalete dair norm ve ilkeleri analiz ederek kuramsal bir yaklaşım geliştirmiştir. Bu kuramsal yaklaşım adalete dair mutlak tanımlardan öte, siyasi tarihin günümüzün adaletsizlikleriyle ilişkilendirilebilecek adaletsizlik deneyimlerini analiz ederek ulaştığı norm ve ilkelerin adaletin sağlanmasına dair kümülatif ve dinamik süreçte nasıl konumlanabileceğine dayanmaktadır. Buna göre bu tez çalışması günümüzde yaşanan kimi adaletsizlik sorunlarını siyasi tarihte yaşanan adaletsizlik deneyimleriyle ilişkilendirerek her bölüm sonunda adalete dair ulaştığı normların / ilkelerin birbiri ile olan nedensellik ilişkisini açıklayarak bütüncül bir kuramsal yaklaşım geliştirilmiştir. Sonuç olarak geliştirilen bu kuramsal modelle günümüzde küresel olarak barış ve adaleti sağlaması beklenen Birleşmiş Milletler (BM) analiz edilerek; günümüzde artmaya devam eden adaletsizliklerin ve küresel olarak sağlanamayan adaletin nedenleri açıklanmaktadır. This doctoral dissertation analyses causalities of today's accrescent global injustice. As justice has been an in demand concept throughout political history, it stands out as a more sought-after concept in times when injustice increased radically. For this reason, although our search for justice goes back as long as political history, the unique characteristics of each period's search for justice; requires the concept to be rethought and evaluated with a cumulative theoretical approach at all times. Because political history shows that justice, rather than a concept that needs to be resolved or defined in an absolute way, expresses a cumulative and dynamic process with a theoretical approach that can define the injustices experienced of all times and that can be continuously developed based on the analysis of norms and principles related to justice from political history. In line with this need, this doctoral dissertation has developed a theoretical approach by defining some global injustices experienced today and analyzing the norms and principles of justice with examples from political history with a long experience of injustice, specifically the social contract theory. This theoretical approach is based on how the norms and principles reached by analyzing the injustice experiences that can be associated with today's injustices in political history can be positioned in the cumulative and dynamic process of ensuring justice, rather than absolute definitions of justice. Accordingly, a holistic theoretical approach has been developed by associating some of the injustice problems experienced today with the injustice experiences in political history and explaining the causality relationship between the norms / principles regarding justice reached at the end of each chapter. As a result, the United Nations (UN), which is expected to provide global peace and justice today, is analyzed with this theoretical model; the reasons for the injustices that continue to increase today and the justice that cannot be provided globally are explained.Item Birleşmiş milletler barış gücü operasyonlarında bölgesel örgütlerin hak ihlalleri: Afrika birliği operasyonları(Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2023) Karakaya, Ebrar Yağmur; Karadağ, HalukSoğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemin polisi olarak adlandırılan Birleşmiş Milletler’in uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak amacıyla gerçekleştirdiği barış gücü operasyonları uluslararası sistemin revizyon etkileriyle beraber dönüşüme uğramış ve kapsamı genişlemiştir. Soğuk savaş dönemi ve öncesinde daha çok yumuşak diplomasi faaliyeti olan arabuluculuk kapsamında gerçekleştirilen operasyonlar bu dönemden sonra gerekli görülen durumlarda zorlayıcı eylemleri de içermeye başlamıştır. Bu değişim ve dönüşümde etkili olan temel unsurların başında özellikle Afrika gibi sömürge devletlerini bünyesinde barındıran kıtalarda yaşanan iç savaş ve çatışmalar gelmektedir. Hiç kuşkusuz yaşanan iç savaş ve çatışmaların en büyük etkisi birey üzerinde olmaktadır. Bölgesel düzeyde başlayan şiddetin ulus aşan bir hal alması uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında en büyük engeldir. Bu engelin kaldırılması, dünya barışının sağlanması ve insan haklarının korunması misyonlarına sahip olan Birleşmiş Milletler, Afrika bölgesinde Afrika Birliği ile işbirliği yaparak bölgede aktif rol olmaktadır. BM- AfB iş birliğinde gerçekleşen ve BM bünyesinde “mavi bereliler” olarak adlandırılan barış gücü askerlerinin sığınma kamplarındaki kadın ve kız çocuklarına cinsel şiddet ve sömürü uygulaması uluslararası sistemin üzerinde ciddiyetle durması gereken bir konudur. İç savaş ve çatışmaların yoğun olarak yaşandığı ve bünyesinde birçok insan hak ihlalini barından Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ nde çok ciddi cinsel şiddet ve istismar vakaları yer almaktadır. Birleşmiş Milletler ordusunun olmayışı ve dolayısıyla Afrika Birliği ve Afrika Birliği üye devletlerinin askerlerinden yararlanan Birleşmiş Milletler hakkındaki bu iddialar BM’ye zarar vermekte ve uluslararası sistemdeki imajını zedelemektedir. The peacekeeping operations carried out by the United Nations, which is called the police of the international system in the post-Cold War period, to ensure and protect international peace and security, have been transformed and expanded in scope with the revision effects of the international system. Operations carried out within the scope of mediation, which was mostly a soft diplomacy activity during and before the Cold War, started to include coercive actions when deemed necessary after this period. At the beginning of the main factors that are effective in this change and transformation are the civil wars and conflicts experienced especially in the continents that include colonial states such as Africa. Undoubtedly, the biggest impact of civil wars and conflicts is on the individual. Transnational violence, which started at the regional level, is the biggest obstacle to ensuring international peace and security. The United Nations, which has the mission of removing this obstacle, ensuring world peace and protecting human rights, takes an active role in the African region by cooperating with the African Union. The sexual violence and exploitation of women and girls in the refugee camps by peacekeepers, who are called “blue berets” within the UN-AfB cooperation, is an issue that should be seriously emphasized by the international system. There are very serious cases of sexual violence and abuse in Somalia, the Central African Republic and the Democratic Republic of Congo, where civil wars and conflicts are intense and where many human rights violations are experienced. These allegations about the United Nations, which benefit from the absence of the United Nations army and therefore the soldiers of the African Union and African Union member states, harm the UN and tarnish its image in the international system.