Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü / European Union and International Relations Institute

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1391

Browse

Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • Item
    2001 sonrasından 2022'ye gelen süre içerisinde islamofobi'nin Almanya ve İngiltere'de gösterdiği değişiklik
    (Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2023) Uslu, Ahsen İrem; Mercan, Süleyman Sezgin
    İslamofobi konusu oldukça derin bir havuzu oluşturmaktadır. Dolayısıyla geçmişten günümüze pek çok araştırmacının dikkatini çekerek bu alanda çeşitli çalışmaların (İslamofobi’nin değerlendirilmesi konusunda yapılan vaka analizleri, Batı medyasının kullandığı ırkçı söylemler, 11 Eylül Saldırısı sonucunda Batı’nın Müslümanlara karşı bakışı vb.) yapılmasına neden olmuştur. Fakat, bu araştırmayı diğer araştırmalardan özgün kılan nokta; Batı’nın İslam’a ve Müslümanlara karşı olan algısını anlamlandırmaya çalışmasıdır. Yani tek bir ülke seçip bunun üzerinden genel bir sonuca ulaşmak yerine İslamofobi konusunda eylemleri ve söylemleriyle ön plana çıkan Almanya ile bu alanda çok fazla kendini göstermeyen ama arkadan arkaya İslam karşıtı tutumunu devam ettiren İngiltere örnekleri üzerinden gidilecektir. Böylece, 11 Eylül 2001 ve sonrasından günümüze gelene kadar ki süreçte bu ülkelerin İslam karşıtı tutumlarında bir değişiklik olup olmadığını ve bunun sonucunda hangisinin bir diğerine göre İslamofobi konusunda daha fazla derinleşme yaşayıp yaşamadığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Almanya ve İngiltere örnekleri üzerinden konuyu karşılaştırmalı bir şekilde ele almadan önce konunun alt yapısını oluşturmak için ilk olarak, İslamofobi’nin Batı nezdinde nasıl ele alınarak tanımlandığından ve onu besleyen unsurlardan (yabancı düşmanlığı, köktencilik vb.) bahsedilip sonrasında Avrupa’nın İslam’a karşı neden fobi geliştirdiği ve zaman içerisinde bu fobide bir değişiklik olup olmadığı ortaya koyulacaktır. Son bölümde de örnek iki ülke olarak seçilen Almanya ve İngiltere’yi İslamofobi konusunda verdikleri tepkileri anlamak bağlamında karşılaştırmalı bir şekilde ele alarak hem benzer ve farklı oldukları yönleri hem de 2001’den 2022 yılına kadar ki süreçte İslamofobi’ye karşı verdikleri tepkilerin değişiklik gösterip göstermediği açıklanacaktır. Bu noktada süreç analizini gerçekleştirebilmek için uluslararası ve ulusal nitelikteki kurum ve kuruluşların raporlarından, yerel üniversitelerin bu kapsamda hazırladıkları değerlendirmelerden, ulusal ve uluslararası haber kaynaklarından, Alman ve İngiliz medyasının İslam ve Müslümanlara karşı kullandığı söylemlerden yararlanılarak yukarıda belirtilen bu zaman aralığı içinde bir değişimin olup olmadığının ortaya konması amaçlanmıştır.The subject of Islamophobia creates a very deep pool. Therefore, it has attracted the attention of many researchers from the past to the present and has led to various studies such as case studies on the evaluation of Islamophobia, racist rhetoric used by the Western media, the West's view of Muslims as a result of the September 9/11 Attack, etc. in this field. However, the point that makes this research unique from other studies is; it is trying to make sense of the West's perception of Islam and people who have adopted this belief. In other words, instead of choosing a single country and reaching a general conclusion, it will be gone through the examples of Germany, which stands out with its actions and discourses on Islamophobia, and England, which does not show itself much in this area. Thus, it will be tried to determine whether there has been a change in the anti-Islamic attitudes of these countries in the process from and after September 11 2001, and as a result, whether one of them has experienced more deepening in Islamophobia than the other. Before discussing the subject in a comparative way through the examples of Germany and England, in order to create the infrastructure of the subject firstly, explaining how Islamophobia is handled and defined by the West and the factors that feed it (xenophobia, fundamentalism, etc.) will be discussed. Afterwards, it will be revealed why Europe has developed a phobia against Islam and whether there has been a change in this phobia over time. In the last chapter, By considering Germany and England, chosen as the two sample countries, in a comparative way in order to understand their reactions to Islamophobia, it will be explained both their similarities and differences and whether their reactions to Islamophobia have changed in the period from 2001 to 2022. At this point, so as to carry out the process analysis, the reports of international and national institutions and organizations, the evaluations prepared by local universities in this context, national and international news sources, from the discourses used by the German and British media against Islam and Muslims were benefitted. At the same time, it is aimed to reveal whether there has been a change in the Islamophobic perception of these countries over a 20-year period.
  • Thumbnail Image
    Item
    Yeni muhafazakârlar, Irak savaşı ve islamofobi
    (Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2019) Güler, Muhammed Çağrı; Çınar, Menderes
    ABD’deki Yeni Muhafazakarlara göre; Birleşik Devletler Soğuk Savaştan sonra gücünü korumak için yeni bir düşman yaratmak zorundaydı. İhtiyaç duyulan düşman ise diktatör rejimlerin güvenlikçi dış politika algısıyla tehdit olarak görülmesiyle doldurulmuştur. Francis Fukuyama’nın 1989 ve 1992 tarihlerinde ürettiği ‘Tarihin Sonu’ tezi ilk etapta artık düşmanın kalmadığına işaret ederken, demokrasi vurgulu bu yönelim, liberal demokrasiye sahip olan devletler ile diğerleri arasında karşıtlık oluşturmuştur. Fukuyama’nm ürettiği bu çalışma otoriter rejimlerin Yeni Muhafazakarlar tarafından düşmanlaştırılmasına yol açabilecek zemini hazırlamıştır. Samuel Huntington 1993 ve 1996 yıllarında yayımlanan eserlerinde Dünya’yı Batı, Konfuçyüs, Japon, İslam, Hint, Latin Amerika ve Afrika olmak üzere yedi farklı medeniyet temelinde ele almıştır. Huntington, savaşların kültürler arasında gerçekleşeceğini öne sürmüş ve aynı zamanda Hristiyanlık ve İslam arasındaki savaşın hali hazırda başlamış olduğundan bahsetmiştir. Sonraki süreçte Yeni Muhafazakarlar, 11 Eylül öncesinde Çin ve İslam Coğrafyasını Batı’mn karşılaşabileceği en büyük tehlike olarak adlandırmış, 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında oryantalist ve güvenlikçi bir dille Müslüman Ortadoğu coğrafyasına odaklanmıştır. Bu zeminde “Radikal İslam” ve “İslami/İslamcı” söylemlerinin yükselmesi, Batı toplumu üzerinde korku etkisi yaratmıştır. Bu çalışma; Yeni Muhafazakarların 11 Eylül 2001 terör saldırılarından 10 yıl öncesine ve 10 yıl sonrasına odaklanarak “söylem”, “karşıtlık oluşturma” ve “şarkiyatçı” kavramlarının bir iktidar pratiği olarak düşman yaratma üzerindeki etkilerini anlaşılır kılmakta ve Yeni Muhafazakarların dış politikadaki güvenlikçi yaklaşımlarım ele almaktadır. According to the New Conservatives in the United States, after the Cold War, the United States had to create a new enemy to maintain its power. The required enemy was fılled with the perception of dictatorial regimes as a threat to security policy. While Francis Fukuyama's The End of History thesis in 1989 and 1992 points out that there is no longer an enemy in the first place, this emphasis on democracy has created a contrast between the States that have liberal democracy and others. This work produced by Fukuyama provided the hasis for the hostility of authoritarian regimes by the New Conservatives. Published in 1993 and 1996, Samuel Huntington explored the world on the basis of seven different civilizations: West, Confucius, Japanese, İslam, Indian, Latin America and Africa. Huntington argued that wars would take place between cultures, and at the same time mentioned that the war between Christianity and İslam had already begun. In the following process, the New Conservatives called China and Islamic Geography the greatest danger that the West could face before September 11, and after the September 11,2001 terrorist attacks, they focused on the Müslim Middle East with an orientalist and security language. On this basis, the rise of the “Radical İslam” and “Islamic / Islamist’’ discourses had a fear effect on Westem society. This work, focuses on the Neo-Conservatives, to understand the effects of “discourse”, “binary opposition” and “orientalisf ’ concepts on creating enemies as apower practice after ten years before and ten years after ffom September 11, 2001 terrorist attacks and the New Conservatives' approach to security in foreign policy.