Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü / European Union and International Relations Institute
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1391
Browse
4 results
Search Results
Item "Avrupa güvenliğinde Türkiye'nin değişken konumu: AGSP ve Türkiye"(Başkent Üniversitesi Avrupa Biriliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2008) Olkaç, Pınar; Demirtaş Coşkun, BirgülBu tez, Avrupa Birligi’nin bir süreden beri gelistirmeye çalıstıgı Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimligi ve Politikası içerisinde Türkiye’nin yerini ve önemini analiz etmek amacıyla hazırlanmıstır. Bu çalısmada AGSP ve Türkiye baglamındaki iliskiler Karl Deutsch’un “güvenlik toplulugu” kavramı çerçevesinde ele alınırken; iliskilerin bu kavram kapsamında geçmisten günümüze kadar ne çesit bir yapıda ilerledigi de sorgulanmıstır. Bu konunun seçilmesinin temel nedeni, Avrupa Toplulugu ve daha sonrasında Avrupa Birligi ile Türkiye arasında gelisen siyasi ve ekonomik iliskilere ragmen; Soguk Savas sonrasında güvenlik isbirliginde yasanan gerilemenin hangi nedenlerden kaynaklandıgını ortaya çıkarmaktır. Bu baglamda, iki taraf arasında yasanan güvenlik iliskilerinin neden sorunlu bir hal aldıgı sorgulanırken; AB ile Türkiye’nin hangi süreçlerde hangi etkenlerden dolayı güvenlik toplulugu iliskisi olusturdukları ya da olusturamadıkları da ele alınmıstır. Bu kapsamda tez içerisinde iki argüman üzerinde önemle durulmustur. Birincisi, Soguk Savas sürecinde NATO çerçevesinde Avrupa ile Türkiye arasında ortak tehdit unsuru olan SSCB tehlikesinden dolayı, enstrümental bir boyutta da olsa güvenlik toplulugu iliskisinin gelistirildigidir. İkincisi ise; Soguk Savas sonrası AB ile Türkiye arasında farklılasan güvenlik algılamaları ve kültürlerinin de etkisiyle, güvenlik toplulugu iliskisinin mevcut konjonktürde mümkün gözükmedigidir. Bunun yanı sıra, özellikle Soguk Savas ve 11 Eylül sonrası degisen dünya sartlarının da etkisiyle gelisen yeni güvenlik anlayısları üzerinde de durulmaktadır. This thesis is prepared to analyse Turkey’s position and importance in European Security and Defence Identity and Policy which European Union tries to develop for some time. In this study, the relations between the European Union and Turkey are discussed in the framework of “security community” concept of Karl Deutsch. It is also examined within this context in which type of structure the relations have developed from past to present. The fundamental reason for choosing this subject is to analyse the reasons for the worsening of the security relations after the Cold War, despite the improving political and economic relations between the European Community -European Union- and Turkey. In this context, it is examined why the security relations between the two parties became problematic and in which processes and through which factors EU and Turkey were able or not able to establish a security community. This study has two main arguments: firstly, because of the common threat factor -the USSR- in the Cold War period, even it was in an instrumental dimension, a security community was developed between NATO and Turkey. Secondly, with the effects of differing security perceptions and cultures between the EU and Turkey after the Cold War, maintaining the security community became impossible. Moreover, the study examines new security conceptions developed as a result of the changing global conditions, for example the end of the Cold War era and attacks of 9/11.Item İsrail-Filistin çatışması örnek olayı ve Avrupa dış politikası(Başkent Üniversitesi Avrupa Biriliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2007) Mercan, Süleyman Sezgin; Çınar, MenderesBu tezde srail-Filistin çatısması örnek olayı üzerinden Avrupa Birligi’nin (AB) uluslararası alandaki etkinliginin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Avrupa dıs politikasının niteligi, srail-Filistin çatısması olayı karsısında sergilenen yaklasım ve eylemlere yansımıstır. Bu olay Avrupa dıs politikasının uzun vadeye yayılan gelisim sürecinin ve sonuçlarının sınanmasında uygun bir örnegi olusturmaktadır. Tezde Avrupa dıs politikasının, srail-Filistin çatısmasının ve AB’nin çatısmaya yönelik yaklasım ve eylemlerinin gelisimleri incelenerek, AB’nin örnek olay üzerindeki siyasi, ekonomik, sosyal etkileri analiz edilmeye çalısılmıstır. Buna göre birinci bölümde Avrupa Ortak Dıs ve Güvenlik Politikası’nın (ODGP) gelisimi anlatılmıstır. kinci bölümde, AB’nin Avrupa Siyasi sbirligi ve ODGP baglamında çatısmaya yaklasımı incelenmistir. Üçüncü bölümde ise AB’nin uluslararası alanda örnek olay üzerinden etkinligi analiz edilmistir. Sonuçta, AB’nin srail-Filistin çatısmasına yönelik uluslararası politikaların uygulanmasına yardımcı olan, katkı saglayan ikincil bir role sahip sivil güç konumunda bulundugu görülmüstür. Aynı zamanda, AB’nin yaklasımlarında, eylemlerinde ve üye ülkeler arasında ortaklık, tutarlılık ilkelerinin karsılandıgı sonucuna ulasılmıstır. This study aims at assessing the international effectiveness of the European Union (EU) with special reference to the Israeli-Palestinian conflict. The nature of the European foreign policy is reflected in the positions and actions of the EU in the Israeli-Palestinian conflict. Therefore, the Israeli-Palestinian conflict is a convenient case for examining the long term progress and outcomes of the European foreign policy. In the thesis, the political, economic and social impacts of the EU on the Israeli-Palestinian case are analyzed by studying the development of the Israeli-Palestinian conflict and the European foreign policy. In the first chapter, the development of the European Common Foreign and Security Policy (CFSP) is reviewed. In the second chapter, the approach of the EU to the conflict is evaluated within the context of European Political Cooperation and CFSP. In the third chapter, the activities of the EU in international arena are analyzed with special reference to the case in question. In conclusion, it is observed that the EU as a civilian power plays a secondary role, assisting and contributing to the implementation of international policies on the Israeli- Palestinian conflict. It is also observed that in the case of the Israeli-Palestinian conflict, the approaches and actions of the EU and the member states are harmonious and consistent.Item Avrupa Anayasasının oluşumu: kavramlar ve problem alanları(Başkent Üniversitesi Avrupa Biriliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2005) Okmen, Muzaffer Tayfun; Yıldız, AhmetAvrupa Birligi için bir anayasa olusturulması süreci, iç ve dıs dinamiklere baglı gelisen bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıstır. Birinci bölümde, anayasanın ne anlama geldigi ve mantıgının ne oldugu tanımlanmakta ve AB’nin neden bir anayasaya ihtiyaç duydugu ortaya konulmaktadır. Avrupa Birligi’nin tarihsel gelisimi ve entegrasyonu süreci çerçevesinde, AB anayasacılıgının nasıl bir seyir izledigi ele alınarak günümüzde AB anayasacılık anlayısı üzerine hakim mevcut iki yaklasım irdelenmektedir. Bunlar, federal ve konfederal bütünlesmeyi öngören yaklasımlardır. 3kinci bölümde AB entegrasyonu ve buna baglı anayasallasma süreci içerisinde nasıl bir politik yapılanmanın öngörüldügünü anlatmaktadır. AB entegrasyonu ve AB Anayasası arasındaki bag incelendiginde, siyasal liberalizmin anayasacılıga yaptıgı etki dogrultusunda bir Anayasa iskeletinin ortaya çıktıgı anlasılmaktadır. Bu normların çevresinde yapılanan kimlik, kamuoyu ve vatandaslık olguları, AB anayasasının kurumsallasma zorunluluk ve yöntem esaslarını belirlemektedir. Son bölümde, Anayasallasma sürecinin pratigi ortaya konulmaktadır. Üzerinde tartısılan felsefe, norm, düsünce tarzı, ihtiyaç ve önerilerin sonucunda, nasıl bir anayasa metni yazıldıgı anlatılmaktadır. Söz konusu baglamda Nice ve Laeken Zirveleri, Avrupa’nın gelecegine iliskin bildiri, Hükümetlerarası Konferanslar, Kurultay çalısmaları, ülkelerin yaklasımları ve son olarak da Anayasal Antlasma’nın bazı hükümlerin genel degerlendirmesi ile ülkeler bazında onama süreçleri de ele alınmıstır. Chartering process of a constitution for the European Union emerges as a necessity based upon both interior and exterior dynamics. In the first chapter, the question why the EU needs a constitution is addressed. The development of EU constitutionalism is explained within the context of the historical developments and integration processes. Today, there are mainly two different approaches to constitutional integration: federal and confederal. In the second Chapter, EU integration and the construction of the European constitutionalism, which is contingent upon the integration process, is discussed. As the link between the EU constitutionalism and the EU integration is evaluated, it is possible to see that the outline of the constitution is greatly affected by political liberalism. Phenomena such as identity, public opinion and citizenship are the founding principles of the necessities and the procedures of EU constitutional institutionalism. In the last chapter, practice of constitutionalism is explained. Characteristics of the final constitutional text, is determined by necessities that informed the constitutionalism. Summits of Nice and Laeken, Declaration for the Future of Europe, Intergovernmental Conferences, Convention sessions and national approaches are elaborated in this context. Lastly, evaluations of main provisions of the constitution and ratification processes by the participant nation states are explored.Item AB - Batı Balkan Ülkeleri ilişkisi: istikrar ve ortaklık süreci(Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2006) Tontu, Ela; Çınar, MenderesBu tez, AB’nin 26 Mayıs 1999 tarihinde olusturdugu stikrar ve Ortaklık Süreci dogrultusunda gelisen AB-Batı Balkan ülkeleri iliskisini incelemek amacıyla hazırlanmıstır. Bu konunun seçilmesinin nedeni, AB’nin yeni genisleme gündeminde Türkiye ile birlikte Batı Balkan ülkelerinin bulunması olmustur. Bu dogrultuda bu tez iki argümanı savunmustur. lk olarak, AB’nin Batı Balkan ülkeleri ile iliskilerini gelistirmesinin ve bu bölgeyi kendi içerisine entegre etmek istemesinin altında yatan temel güdünün, AB’nin güvenlik anlayısına dayandıgını belirtmektedir. kinci olarak ise, Batı Balkan ülkelerinin, basta Hırvatistan ve Makedonya olmak üzere, AB’ye üyeliklerinin, AB’nin kendi güvenliginin pekistirilmesi amacıyla, Türkiye’den önce kabul edilmesinin muhtemel gözüktügünü ifade etmektedir. Her iki argümanın AB’nin günümüzdeki güvenlik algılaması ile dogrudan iliskisi olması nedeniyle bu tez, güvenlik kuramlarını temel almıstır. Genel olarak bu çalısma, teorik çerçeve kapsamında, Soguk Savas ve özellikle 11 Eylül sonrasında tüm dünyada degisen güvenlik anlayısını incelemis, bununla baglantılı olarak bu degisen güvenlik anlayısı içerisinde AB’nin günümüzde sahip oldugu güvenlik algılamasını tasvir etmeye çalısmıstır. Bu dogrultuda öncelikli olarak Batı Balkan ülkelerinin ve daha sonra Türkiye’nin AB’nin güvenlik algılaması içerisindeki konumlarını açıklamaya çalısmıs ve bununla baglantılı olarak bu ülkelerin AB’ye üyelik süreçlerini incelemistir.