Tıp Fakültesi / Faculty of Medicine

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1403

Browse

Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • Item
    Sodyum glukoz ortak taşıyıcı-2 inhibitör tedavisi kullanan tip-2 diyabetes mellitus hastalarından oluşan bir retrospektif kohortta glomerüler filtrasyon hızının ürik asit metabolizmasına etkisi
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2024) Emre, Varoğlu; Altuğ, Kurt
    Sodyum glukoz ortak taşıyıcı-2 (SGLT-2) inhibitörleri Tip-2 Diyabetes Mellitus (Tip-2 DM) tedavisinde kullanılan oral antidiyabetik ajanlardır. SGLT-2 inhibitörlerinin üriner glukoz atılımıyla etkili glisemik kontrol sağlamasının yanı sıra diyabet hastalığın prognozuna etkili olan serum ürik asit (ÜA) düzeyini düşürdüğü bilinmektedir. Çalışmanın amacı SGLT-2 inhibitör tedavisi alan Tip-2 DM hastalarındaki farklı glomerüler filtrasyon hızının (GFH) serum ÜA düzey değişimine etkisini incelemektir. 1 Ocak 2017- 30 Eylül 2022 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları Polikliniği’ne başvuran, Tip-2 DM tanısı almış ve SGLT-2 inhibitör tedavi raporu çıkarılıp reçetesi yazılan 3004 hasta çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Hastanın kesintisiz SGLT-2 inhibitörü kullanmaması, 3.ay ve/veya 12.ay takip kontrollerine gelmemesi, serum ÜA düzeyini etkileyen ilaçlar kullanması ve gut hastalığı tedavisi alıyor olması dışlama kriterleriydi. Hastane Medikal Bilgi Sistemi üzerinden çalışmanın örneklemini oluşturan 410 hastanın, SGLT-2 inhibitör ilaç raporu almadan önce ölçülen serum HbA1C, açlık kan şekeri (AKŞ), kreatinin, yüksek dansiteli lipoprotein (HDL), düşük dansiteli lipoprotein (LDL), trigliserit, ÜA ve idrar glukoz düzeyleri ile SGLT- 2 inhibitör tedavisi altındaki 3.ay ve 12.ayda bakılan değerleri karşılaştırılmıştır. Böbrek Hastalıkları Küresel Sonuçların İyileştirilmesi Vakfı’na (KDIGO) göre hastalar 3 gruba (GFH ≥90, 60-89, 30-59 ml/dk/1,73m2) ayrılmış ve SGLT-2 inhibitörlerinin GFH’a göre ürik asit düzeyine etkisi incelenmiştir. Çalışma grubu 227 erkek, 183 kadın hastadan oluşmaktaydı. Hastaların yaş ortalamaları 59,1±11,55/yıl idi. Hastaların SGLT-2 inhibitör tedavi öncesi ölçülen serum HbA1C, AKŞ, kreatinin, LDL, trigliserit, ÜA değerleri tedavi altında azalırken; HDL ve idrar glukoz düzeyleri ise tedavi altında arttığı saptandı. GFH düzeyi 30-59 ml/dk/1,73m2 arasında olan hastalarda ilaç öncesi (6,35±1,31), ilaç tedavisi 3.ay (6,02±1,05) ve ilaç tedavisi 12.ay (5,97±1,21) takiplerinde serum ÜA değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p=0,368). Çalışma, SGLT-2 inhibitörlerinin serum ÜA düzeyine olan etkisinin GFH’a göre farklılık gösterdiğini saptamıştır. SGLT-2 inhibitörlerinin, yalnızca antidiyabetik ilaç olmadıkları, bu ilaçların lipit profili ve GFH’ı korunmuş hastalarda serum ürik asit düzeyine olan etkileri ile hiperlipidemi ve hiperürisemi ilişkili hastalıklara karşı da koruyucu rolü olabileceğini göstermiştir. Sodium glucose cotransporter-2 (SGLT-2) inhibitors are oral antidiabetic agents used in the treatment of type-2 diabetes mellitus (type-2 DM). SGLT-2 inhibitors are known to provide effective glycemic control through urinary glucose excretion, as well as to reduce serum uric acid (UA) levels, which affect the prognosis of diabetes. The aim of the study was to investigate the effect of different glomerular filtration rates (GFR) on serum UA level changes in Type-2 DM patients receiving SGLT-2 inhibitor therapy. Between January 1, 2017 and September 30, 2022, 3004 patients who were admitted to the Endocrine and Metabolic Diseases Outpatient Clinic of Başkent University Ankara Hospital, diagnosed with Type-2 DM and prescribed SGLT-2 inhibitor treatment reports and prescriptions constituted the study population. Exclusion criteria were that the patient was not taking SGLT2 inhibitors continuously, did not attend the 3rd month and/or 12th month follow-up visits, was taking medications that affect serum UA levels, and was being treated for gout. Serum HbA1C, fasting blood glucose (FBG), creatinine, high-density lipoprotein (HDL), low-density lipoprotein (LDL), triglyceride, UA and urine glucose levels measured before receiving SGLT-2 inhibitor medication report were compared with the values measured at 3 months and 12 months under SGLT-2 inhibitor treatment in 410 patients who constituted the sample of the study through the Hospital Medical Information System. Patients were divided into 3 groups (GFR ≥90, 60-89, 30-59 ml/min/1.73m2) according to the Kidney Disease Foundation for Improving Global Outcomes (KDIGO) and the effect of SGLT-2 inhibitors on uric acid levels according to GFR was analyzed. The study group consisted of 227 male and 183 female patients. The mean age of the patients was 59.1±11.55/year. Serum HbA1C, FBG, creatinine, LDL, triglycerides, and UA levels decreased, whereas HDL and urine glucose levels increased under drug treatment compared to before SGLT-2 inhibitor treatment. In patients with GFR between 30-59 ml/min/1.73m2, no significant difference was found between serum UA values at pre-drug (6.35±1.31), 3rd month under drug therapy (6.02±1.05) and 12th month under drug therapy (5.97±1.21)(p=0.368). The study found that the effect of SGLT-2 inhibitors on serum UA levels differed according to GFR. The study showed that SGLT-2 inhibitors are not only antidiabetic drugs, but may also have a protective role against hyperlipidemia and hyperuricemia-related diseases with their effects on lipid profile and serum uric acid levels in patients with preserved GFR.
  • Item
    SGLT-2 (sodyum-glikoz kotransporter-2) inhibitörü kullanan hastalarda alt üriner sistem semptomlarının sorgulanması ve yaşam kalitesi üzerine etkilerinin araştırılması
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2024) Burak, Çevirici; Özlem, Turhan İyidir
    Sodyum-glikoz kotransporter-2 inhibitörleri, diabetes mellitus tedavisinde son yıllarda giderek popülerlik kazanan antidiyabetik etkisi dışında kardiyo-renal ve metabolik faydaları ile ön plana çıkan oral antidiyabetik ajanlardır. Gelecek yıllar içerisinde diyabet prevalansında öngörülen artış ile kullanımlarının daha da artacağı aşikârdır. Çalışmamız daha önce kısıtlı olarak ortaya konmuş SGLT-2 inhibitörlerinin alt üriner sistem semptomları ve hayat kalitesine etkisini Tip 2 DM’li hastalarda kesitsel anket yöntemi ile incelemeyi amaçlamıştır. Çalışma, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesi Endokrinoloji Bilim Dalı’nda Ekim 2023 -Mayıs 2024 tarihleri arasında polikliniğe başvurmuş olan 105 SGLT-2 inhibitörü kullanan, 105 insülin dışı diğer antidiyabetik ajanları kullanan diyabetik hastalar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada erkek ve kadın hastalar uluslararası ve Türkçe geçerliliği bulunan FLUTS/MLUTS anketleri ile ayrı olarak incelenmiştir. Ayrıca hastalara ait komorbid hastalıklar, ilaç kullanımı, sıvı tüketim alışkanlığı, boy ve vücut ağırlığı gibi veriler için ek sorular da yöneltilmiştir. SGLT-2 inhibitörü kullanan ve kullanmayan hastalar arasındaki karşılaştırmaların istatistiksel analizlerinde independent samples t test, Mann Whitney U testi, Ki-Kare/Fisher’in Kesin Testi (Fisher’s Exact Test) ve Spearman’ın Korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Değerlendirmelerde istatistiksel anlamlılık sınırı olarak p<0,05 kabul edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, SGLT-2 inhibitörü kullanan erkek hastalarda idrar frekansında artış saptanmış (p=0,015), işeme, depolama ve noktüri şikâyetlerinde ise SGLT-2 inhibitörü kullanmayan gruba göre farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Kadın hastalar için yapılan analizlerde ise SGLT-2 inhibitörü kullanımının işeme, depolama ve inkontinans şikayetleri üzerinde anlamlı etkisi gözlenmemiştir (p>0,05). Çalışmamızda dapagliflozin ya da empagliflozin kullanmanın alt üriner sistem semptomlarına erkek hastalar için farklı katkılarda bulunmadığı ortaya konmuş fakat kadın hastalar için dapagliflozin kullanan grupta işeme rahatsızlık skorlarında artış olduğu gözlenmiştir (p=0,048). Çalışmamız, SGLT-2 inhibitörlerinin alt üriner sistem semptomlarına katkısını erkek ve kadınlar için ayrı ayrı, kontrol grubuna karşı ve bütüncül olarak değerlendirmesi nedeni ile bir ilktir. Erkek hastalarda idrar frekansındaki artışa katkı yapması ve etkinin 6 haftadan uzun süreli ilaç kullanımında gösterilmiş olması nedeni ile daha önceki çalışmaların pek çoğundan farklılık arz etmektedir. Ayrıca SGLT-2 inhibitörü kullanan erkek hastalarda idrar frekans şikâyeti skorlarının 1 yıl öncesi ve 1 yıl sonrası ilaç kullanan hastalar için benzer olması pollakürinin olasılıkla 1 yıldan uzun süreli ilaç kullanımında da devam ettiğini düşündürtmektedir. SGLT-2 inhibitörleri ile inkontinans ilişkisini araştırması ve işeme/depolama fazlarına ait değerlendirmeler ile SGLT-2 inhibitörlerinin alt üriner sistem semptomlarına olan etkisine yeni bir bakış açısı sunmuştur. Çalışmamızın literatürdeki boşluğu doldurabilmek için bir adım olduğu, akılcı ilaç kullanımına katkı sağlayacağını düşünmekte ve önümüzdeki süreçte de SGLT-2 inhibitörleri ile daha büyük popülasyonlarda tekrarlanacak araştırmaların ilaç sınıfına olan bakış açımızı zenginleştireceğini umut etmekteyiz. Sodium-glucose cotransporter-2 inhibitors are oral antidiabetic agents that have gained increasing popularity in recent years for their antidiabetic effects, as well as their prominent cardio-renal and metabolic benefits in the treatment of diabetes mellitus. It is evident that their usage will further increase in the coming years, in line with the projected increase in diabetes prevalence. Our study aimed to investigate the impact of SGLT-2 inhibitors, previously limitedly discussed, on lower urinary tract symptoms and quality of life in patients with type 2 diabetes mellitus using a cross-sectional survey method. The study was conducted in the Department of Endocrinology of Başkent University Faculty of Medicine between October 2023- May 2024 on 105 diabetic patients using SGLT-2 inhibitors and 105 diabetic patients using other non-insulin antidiabetic agents. In the study, male and female patients were analysed separately by FLUTS/MLUTS questionnaires which have international and Turkish validity. In addition, additional questions were asked for data such as comorbid diseases, medication use, fluid consumption habits, and body-mass index. Independent samples t test, Mann Whitney U test, Chi-Square/Fisher's Exact test and Spearman's correlation coefficient were used in statistical analyses of comparisons between patients with and without SGLT-2 inhibitors. In the evaluations, p<0.05 was accepted as the statistical significance limit. As a result of the analyses, an increase in urinary frequency was found in male patients using SGLT-2 inhibitors (p=0,015) and no difference was found in voiding, storage and nocturia complaints compared to the group not using SGLT-2 inhibitors (p>0,05). In the analyses performed for female patients, no significant effect of SGLT-2 inhibitor use on voiding, storage and incontinence complaints was observed (p>0,05). In our study, it was revealed that the use of dapagliflozin or empagliflozin did not contribute differently to lower urinary tract symptoms for male patients, but an increase in voiding discomfort scores was observed in the group using dapagliflozin for female patients (p=0.048). Our study is the first to evaluate the contribution of SGLT-2 inhibitors to lower urinary tract symptoms separately for men and women, against a control group and holistically. It differs from most of the previous studies in that it contributed to the increase in urinary frequency in male patients and the effect was shown in drug use for more than 6 weeks. In addition, the fact that urinary frequency complaint scores were similar in male patients using SGLT-2 inhibitors before and after 1 year suggests that pollacuria probably persists in drug use for more than 1 year. The study investigated the relationship between SGLT-2 inhibitors and incontinence and provided a new perspective on the effect of SGLT-2 inhibitors on lower urinary tract symptoms with evaluations of voiding/storage phases. We believe that our study is a step to fill the gap in the literature, will contribute to rational drug use, and we hope that future studies with SGLT-2 inhibitors in larger populations will enrich our perspective on the drug class.