Fen Bilimleri Enstitüsü / Science Institute

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1392

Browse

Search Results

Now showing 1 - 3 of 3
  • Item
    Derin öğrenme yöntemleri ile akciğer grafilerinde patoloji sınıflandırılması
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Oltu, Burcu
    Akciğerler, solunum sisteminin temel organları olup yapısal bozukluklar, enfeksiyonlar veya çevresel etkenler nedeniyle işlev kaybına uğrayabilmektedir. COVID-19, tüberküloz, pnömoni, pulmoner fibröz, atelektazi, kardiyomegali ve pnömotoraks gibi akciğer hastalıkları erken evrede teşhis edilmediğinde ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir. Bu nedenle akciğer hastalıklarının erken ve doğru şekilde teşhis edilmesi büyük önem taşımaktadır. Akciğer grafileri, düşük maliyet ve hızlı uygulanabilirlik gibi avantajlarıyla bu amaçla yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak örtüşen anatomik yapılar, sınırlı uzman sayısı ve yüksek görüntü hacmi gibi etkenler, bu görüntülerin yorumlanmasını zorlaştırmakta, günlük yaklaşık %3-5 oranında hata yapılmasına yol açmaktadır. Bu doğrultuda akciğer grafilerinin yorumlanabilmesi için radyologlara yardımcı olacak otomatik ve güvenilir teşhis sistemlerine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bu tez çalışmasında akciğer grafilerinin yüksek performansla sınıflandırılması amacıyla uçtan uca bir derin öğrenme modeli geliştirilmiş ve bu modelin başarısını artıracak özgün kayıp fonksiyonlarını önerilmiştir. Modelin omurgası olarak önceden eğitilmiş DenseNet201 mimarisi kullanılmıştır. DenseNet201’den çıkarılan öznitelik haritalarından daha zengin uzamsal bilgiler elde etmek amacıyla evrişimsel uzun kısa süreli bellek (Convolutional Long Short-Term Memory (ConvLSTM)) katmanı, kanal bazında özniteliklerin vurgulanması için sıkma-bırakma bloğu (Squeeze and Excitation (SE)) ve uzun menzilli bağımlılıkları yakalayan görü dönüştürücüler (Vision Transformer (ViT)) modele entegre edilmiştir. Ayrıca, küresel ortalama havuzlama (Global Average Pooling (GAP)) katmanı ile sınıflandırma için önemli uzamsal bilgilerin korunması sağlanmıştır. Bu bileşenlerin kombinasyonu ile önerilen model, yüksek sınıflandırma performansı sunmuştur. Çalışmada ayrıca, sınıflandırma başarısında önemli etkisi olan kayıp fonksiyonları derinlemesine incelenmiştir. Standart fonksiyonlara ek olarak hibrit ve dinamik yapılarda fonksiyonlar tasarlanmış, sınıflandırma eğilimlerine karşı ceza terimi içeren özgün bir fonksiyon önerilmiştir. Önerilen kayıp fonksiyonlarının avantajlarını bir araya getirerek sınıflandırma performansını artıracak farklı topluluk yaklaşımları uygulanmıştır. Bu fonksiyonların performansları sistematik olarak analiz edilmiş ve farklı modellerle de test edilerek modelden bağımsız başarı sağladığı gösterilmiştir. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Radyoloji Bölümü'nden elde edilen klinik veriler ile açık erişimli veri kümeleri birleştirilerek 7, 8, 9, 10, 12, 14 ve 15 sınıflı alt veri kümeleri oluşturulmuş ve her bir alt kümede önerilen model ve kayıp fonksiyonları detaylı şekilde test edilmiştir. Böylece hem veri kümesinden hem de sınıf sayısından bağımsız olarak modelin ve kayıp fonksiyonunun başarısı ortaya konmuştur. Elde edilen deneysel sonuçlar, önerilen yöntemin literatürdeki yaklaşımların çoğunu geride bıraktığını ve doğruluk, F1-skoru, AUC gibi performans metriklerinde yüksek başarı sergilediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca modelin farklı senaryolarda tutarlı ve yüksek performans sergilemesi, güçlü bir genelleme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Sonuç olarak, bu tez kapsamında, akciğer grafilerinin otomatik olarak sınıflandırılmasını sağlayan yüksek performanslı ve tekrarlanabilir sonuçlar üreten yenilikçi bir model ve özgün kayıp fonksiyonları geliştirilmiştir. The lungs are the primary organs of the respiratory system and can lose functionality due to structural disorders, infections, or environmental factors. Lung diseases such as COVID-19, tuberculosis, pneumonia, pulmonary fibrosis, atelectasis, cardiomegaly, and pneumothorax may lead to fatal outcomes if not diagnosed at an early stage. Therefore, early and accurate diagnosis of lung diseases is crucial. Chest radiographs (CXRs) are widely used for this purpose due to their advantages, such as low cost, quick applicability, and low radiation dose. However, factors like overlapping anatomical structures, limited specialists, and high image volume make interpreting CXRs challenging, resulting in a daily error rate of 3–5%. Thus, the demand for automated and reliable diagnostic systems to assist radiologists in interpreting CXRs is increasing. In this thesis, an end-to-end deep learning model was developed for high-performance classification of CXRs, and novel loss functions were proposed to enhance the model’s performance. The pre-trained DenseNet201 architecture was used as the backbone. A Convolutional Long Short-Term Memory (ConvLSTM) layer to obtain richer spatial and temporal information from the feature maps obtained from DenseNet201, a Squeeze and Excitation (SE) block to emphasize channel-wise features, and Vision Transformers (ViT) to capture long-range dependencies were integrated into the model. In addition, a Global Average Pooling (GAP) layer was used to preserve important spatial information for classification. The combination of these components enabled high classification performance. The study also examined the often-overlooked role of loss functions in classification performance. Beyond standard functions, hybrid and dynamic structures were designed. A custom function with a penalty term was proposed to improve sensitivity to misclassification. Ensemble approaches combining the strengths of proposed loss functions were implemented. These loss functions were systematically analyzed and tested with various models, demonstrating architecture-independent success. To evaluate the performance and generalization ability of the proposed model and loss functions, a comprehensive dataset was created by combining clinical images from Başkent University Ankara Hospital with open-access datasets. This dataset was divided into subsets containing 7, 8, 9, 10, 12, 14, and 15 classes, and extensive testing was conducted on each subset. Results showed that the proposed method outperforms many existing approaches in the literature, achieving superior accuracy, F1-score, and AUC. The model’s consistent performance in various scenarios demonstrated strong generalization. In conclusion, this thesis presents a novel deep learning model and original loss functions that produce high-performance and reproducible results for the automatic classification of CXRs
  • Item
    Derin öğrenme yaklaşımları ile meme kanseri tespiti ve sınıflandırması
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Karaca Aydemir, Büşra Kübra
    Meme kanseri, dünya çapında kadınlar arasında kanserle ilişkili ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Erken teşhis ve doğru tanı, sağkalım oranlarını artırmak ve etkili bir tedavi planlamak açısından çok önemlidir. Mamografi, meme kanseri taramasında anormallikleri erken evrede tespit edebilen temel görüntüleme yöntemidir. Mamografik bulgular arasında kitleler, en yaygın ve tanı açısından en kritik lezyonlardır. Mamografi görüntüleri genellikle radyologlar tarafından manuel olarak değerlendirilmekte, ancak lezyon çeşitliliği, yoğun meme dokusu ve yüksek görüntü sayısı süreci zorlaştırmakta; değerlendirmeyi zaman alıcı ve yorucu hâle getirmektedir. Ayrıca, deneyim farklılıkları ve uzun incelemelere bağlı dikkat dağınıklığı tanı doğruluğunu olumsuz etkileyebilmektedir. Son yıllarda, özellikle derin öğrenmeye dayalı yapay zekâ uygulamaları, tıbbi görüntüleme tanı süreçlerinde önemli ilerlemeler sağlamıştır. Bu alanda öne çıkan You Only Look Once (YOLO) algoritması, gerçek zamanlı nesne tespiti ve sınıflandırma yeteneğiyle öne çıkmaktadır. Bu sayede, mamografi görüntülerinde anormalliklerin hızlı ve doğru şekilde belirlenmesine olanak sağlayarak klinik tanı süreçlerine destek olma potansiyeli taşımaktadır. Bu tez çalışmasında, mamografi görüntülerinde meme kitlelerini tespit ve sınıflandırmak amacıyla YOLO tabanlı bir derin öğrenme modeli geliştirilmiştir. Bu kapsamda, YOLOv5, YOLOv8 ve YOLOv9 (GELAN) mimarileri temel alınmış; bu modellere çeşitli dikkat modülleri ve evrişimsel bloklar entegre edilerek farklı model varyantları oluşturulmuştur. Modeller, CBIS-DDSM, VinDr-Mammo ve bu iki kümenin birleşimiyle oluşturulan veri setleri kullanılarak sıfırdan eğitilmiş, ardından INBreast veri kümesi üzerinde beş katlı çapraz doğrulama yöntemiyle ince ayar uygulanmıştır. Ayrıca, farklı veri artırma stratejilerinin model performansına etkisi değerlendirilmiştir. INBreast üzerinde en yüksek başarıyı gösteren model varyantları, klinik uygulanabilirliği test etmek amacıyla Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’ne ait veri kümesiyle de ince ayara tabi tutulmuştur. CBIS-DDSM + VinDr-Mammo → INBreast senaryosunda GELAN-c mimarisine derinlemesine evrişim (DWConv) ve Evrişimli Blok Dikkat Modülü (CBAM) entegre edilerek geliştirilen model varyantı (GELAN-c + DWConv + CBAM), varsayılan veri artırma konfigürasyonu ile 0.878 mAP@0.5 skoruna ulaşmış ve çalışmadaki en yüksek performansı göstermiştir. CBIS-DDSM + VinDr-Mammo → Başkent senaryosunda ise, YOLOv5s mimarisine Verimli Çok-Ölçekli Dikkat (EMA) modülü entegre edilerek oluşturulan model varyantı (YOLOv5s + EMA), varsayılan + mixup veri artırma kombinasyonu ile 0.848 mAP@0.5 skoruna ulaşmıştır. Bu sonuçlar, geliştirilen YOLO tabanlı model varyantları hem literatür veri kümelerinde hem de gerçek klinik görüntülerde yüksek başarı sağladığını ve klinik karar destek sistemlerine entegre edilebilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Breast cancer is one of the leading causes of cancer-related deaths among women worldwide. Early detection and accurate diagnosis are crucial for improving survival rates and planning effective treatment. Mammography is the primary imaging method for breast cancer screening, detecting abnormalities at an early stage. Among mammographic findings, masses are the most common and diagnostically significant lesions. Mammograms are often evaluated manually by radiologists; however, the diversity of lesions, dense breast tissue, and large image volumes make this process challenging, time-consuming, and labor-intensive. Furthermore, differences in experience levels and attention fatigue caused by prolonged examinations can negatively affect diagnostic accuracy. In recent years, artificial intelligence applications, particularly those based on deep learning, have made significant contributions to medical imaging diagnostics. The You Only Look Once (YOLO) algorithm, a leading approach in this field, stands out with its real-time object detection and classification capabilities. This allows for the rapid and accurate identification of abnormalities in mammograms, offering potential support to clinical diagnostic workflows. In this thesis, a YOLO-based deep learning model was developed to detect and classify breast masses in mammograms. The YOLOv5, YOLOv8, and YOLOv9 (GELAN) architectures were utilized, and various attention modules and convolutional blocks were integrated into these models to generate different model variants. These models were trained from scratch using CBIS-DDSM, VinDr-Mammo, and their combined dataset. Then, fine-tuning was performed on the INBreast dataset using five-fold cross-validation. Furthermore, the effects of different data augmentation strategies on model performance were analyzed. The best-performing model variants on the INBreast dataset were further fine-tuned using a dataset obtained from Başkent University Ankara Hospital to evaluate clinical applicability. In the CBIS-DDSM + VinDr-Mammo → INBreast scenario, the model variant (GELAN-c + DWConv + CBAM), which integrates depth-wise convolution (DWConv) and the Convolutional Block Attention Module (CBAM) into the GELAN-c architecture, achieved a mAP@0.5 score of 0.878 with the default data augmentation configuration, representing the highest performance in the study. In the CBIS-DDSM + VinDr-Mammo → Başkent scenario, the model variant (YOLOv5s + EMA) created by integrating the Efficient Multi-Scale Attention (EMA) module into the YOLOv5s architecture, achieved a mAP@0.5 score of 0.848 using the default + mixup augmentation strategy. These results demonstrate that the proposed YOLO-based model variants achieved high performance on both public datasets and real clinical images and show strong potential for integration into clinical decision support systems.
  • Item
    Akıllı batarya kapasitesinin derin öğrenme yöntemleriyle tahmini
    (Başkent Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, 2024) Tun., Tuğhan; Erdem, Hamit
    Günümüzde lityum iyon bataryalar, verimli bir enerji depolama elemanı olarak üretimin ve yaşamın çeşitli alanlarında yeri doldurulamaz bir rol oynamaktadır. Lityum iyon bataryaların sağlık durumu (SOH), enerji depolama sisteminin güvenli çalışması için kritik öneme sahiptir. Lityum iyon bataryaların sağlık durumunun bozulması batarya performansının düşmesine, mevcut maksimum kapasitenin azalmasına, hizmet ömrünün kısalmasına, elektrikli araçların sürüş menzilinin azalmasına ve hatta elektrikli araç kullanımında güvenlik açıkları meydana gelmesine yol açabilmektedir. Bu tez çalışmasında batarya yönetim sisteminden gelen, yaşlanmaya bağlı olarak değişen gerilim, akım ve sıcaklık profilleri gibi ölçülebilir veriler kullanılmış bu veriler ile kapasite değişim vektörü elde edilmiş ve Dikkat Mekanizmalı Geçitli Tekrarlayan Birim yöntemi ile bir kapasite tahmin çerçevesi önerilmiştir. Bu verilere dayanarak kapasite ile şarj profilleri arasındaki ilişki sinir ağları tarafından öğrenilir. Bu çalışmada ulaştığımız deneysel sonuçlar hem soğuk hem sıcak hem de oda sıcaklığı koşullarından NASA lityum iyon batarya veri setlerine dayanır. Önerilen dikkat mekanizmalı GRU yöntemi, bataryanın sağlığının tahmininde ortalama mutlak yüzde hata açısından derin öğrenme yöntemlerinden olan LSTM, GRU, BiLSTM, LSTM-AM ve BiLSTM-AM yöntemlerine kıyasla sırasıyla %35, %27, %20, %16 ve %10'a kadar daha başarılı olduğu görülmüştür. Yapılan benzetim çalışmaları MATLAB ortamında derin öğrenme toolbox’ı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda dikkat mekanizmaları, zaman serisi tahmin modellerinin performansını artırmak için güçlü bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, zaman serisi problemlerinin çözümlerinde kullanılan LSTM, BiLSTM ve GRU aynı NASA veri setleri üzerinde denenmiş ve her biri dikkat mekanizması ile birleştirilerek performansları ölçülmüştür. Bu üç yöntemden daha hızlı ve basit olmasıyla GRU tercih edilmiştir. Bu çalışmada önerilen mekanizma GRU ile Dikkat Mekanizmasını birleştirerek oluşturulmuş SoH öngörüm mekanizmasıdır. Lithium-ion batteries play an irreplaceable role in various areas of production and life as an efficient energy storage element. The state of health (SOH) of lithium-ion batteries is critical to the safe operation of the energy storage system. Deterioration of the health status of lithium-ion batteries can lead to a decrease in battery performance, a decrease in the current maximum capacity, a shortening of the service life, a decrease in the driving range of electric vehicles and even security vulnerabilities in the use of electric vehicles. In this paper, measurable data such as voltage, current and temperature profiles coming from the battery management system, which change due to aging, were used to obtain the capacity change vector with these data and a capacity estimation framework was proposed with the Gated Recurrent Unit with Attention Mechanism method. Based on these data, the relationship between capacity and charging profiles is learned by neural networks. The experimental results we reached in this study are based on NASA lithium-ion battery data sets from both cold, hot and room temperature conditions. The proposed GRU with attention mechanism method has been found to be successful in terms of average absolute percentage error in estimating the health of the battery up to 35%, 27%, 20%, 16% and 10% better than the deep learning methods LSTM, GRU, BiLSTM, LSTM-AM and BiLSTM-AM, respectively. The simulation studies were carried out using the deep learning toolbox in the MATLAB environment. In recent years, attention mechanisms have emerged as a powerful tool to improve the performance of time series forecasting models. In this work, LSTM, BiLSTM and GRU, which are used in solving time series problems, were tested on the same NASA data sets and their performances were measured by combining each with the attention mechanism. GRU was preferred because it is faster and simpler than these three methods. The mechanism proposed in this study is the SoH prediction mechanism created by combining GRU and Attention Mechanism.