Hemodiyaliz hastalarında üremik pruritus ile 25 hidroksi vitamin D arasındaki ilişki
Date
2014
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Abstract
Üremik kaşıntı (ÜK), kronik böbrek yetmezliği (KBY) olan hastalarda en sık görülen ve en önemli dermatolojik semptomdur. Prevelansı %50-90 arasında değişmektedir. Hemodiyaliz (HD) ile ilgili gelişmelere rağmen sıklığı azalmakla beraber görülmeye devam etmektedir. Etyolojisi ve patogenezi tam olarak anlaşılamamıştır. Yaşam kalitesini ve morbiditeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Multifonsiyonel bir vitamin olan D vitamini önemli bir immunmodülatör role sahiptir. KBY olan hastalarda 1,25 dihidroksi vitamin D’nin [1,25(OH)2D] yanında 25 hidroksi vitamin D [25(OH)D]’nin eksikliği de bilinmektedir.
Bu çalışmada HD hastalarında 25(OH)D düzeyleri ile (ÜK)arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Kaşıntıyı değerlendirmek için Ankara Başkent Üniveristesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Bilim Dalı’nda izlenmekte olan KBY tanılı en az altı aydır haftada üç gün dört saat HD tedavisi gören hastalara bir anket uygulandı. Kaşıntısı olan 47 hasta çalışma grubu, olmayan 47 hasta da kontrol grubu olarak seçildi. Kaşıntı şiddeti Görsel Analog Cetveli (Visual Analog Scale, VAS) ile değerlendirildi. Araştırmaya katılan hastaların demografik özellikleri (yaş, cinsiyet), KBY etyolojileri ve HD süreleri ile son altı aylık diyaliz seansı girişinde alınan kandan elde edilen hemoglobin, serum demiri, demir bağlama kapasitesi, ferritin, kalsiyum, fosfor, magnezyum, PTH, ALP, kreatinin, ALT, CRP, albümin, total bilirubin değerleri ile hepatit serolojileri retrospektif olarak dosyalarından taranarak elde edildi. Tüm hastalardan diyaliz seansı girişinde alınan kandan 25(OH)D düzeyi çalışıldı.
Araştırmaya dahil edilen hasta sayısı 94, bu hastaların 39’u kadındı. Olguların demografik özelliklerine bakıldığında hastaların yaş ortalamaları 59,2±13,6 yıldı ve yaş aralığı 24 ile 88 yıl arasında değişmekteydi. Ortalama diyaliz süresi 7 ile 300 ay arasında değişmekteydi. Hastaların KBY etyolojileri incelendiğinde en sık nedenin diyabetik nefropati (%28,7) ve hipertansiyon (%14) olduğu belirlendi. Gruplar arasında yaş, HD süresi, kreatinin, hemoglobin, serum demiri, serum demir bağlama kapasitesi, albümin, CRP, kalsiyum, magnezyum, ALT, ALP, PTH, total bilirubin, hepatit serolojileri ve aktif vitamin D kullanımı arasında anlamlı istatistiksel fark saptanmadı. Kaşıntısı olan grupta ferritin düzeyi daha yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.
Çalışma grubunda fosfor (p=0,08) ve kalsiyumxfosfor (p=0,08) düzeyleri daha yüksek, 25(OH)D değerleri ise daha düşük bulundu (p=0,045) ve istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Kaşıntı kadın cinsiyette daha fazla görüldü ve istatistiksel olarak
iii
anlamlı fark bulundu(p=0,047). Kaşıntısı olan grupta cilt kuruluğu daha fazla görüldü (p=0,003). Kaşıntının %29,8 hastada sırtta, %44,7 hastada ekstremitelerde yoğun olduğu, gün içinde %34 hastada akşam, %34 hastada gece saatlerinde daha sık görüldüğü, %48,9 hastada bazen de olsa kaşıntının uykuyu etkilediği tespit edildi. Kaşıntısı olan %51,1 hastada kaşıntı genellikle bir yıldan uzun süredir vardı ve hastaların %61,7’sinde hem yaz hem de kış mevsiminde görülmekteydi. Kaşıntısı olan hastaların %53,2’sinde HD’nin kaşıntıya etkisi olmadığı saptandı. Antihistaminik kullanan %42,5 hastanın %36,2’si ve topikal tedavi alan hastaların %29,8 hastanın %14,9’unda verilen tedaviye yanıt alındığı belirlendi.
Sonuç olarak; ÜK ile düşük 25(OH)D düzeyi arasında bir ilişki tespit ettik. 25(OH)D ÜK patogenezinde sorumlu bir faktör olabilir. Bu nedenle kaşıntısı olan hastalarda 25(OH)D bakılmasını, bu hipotezle ilgili başka çalışmalar da yapılmasını önermekteyiz.
Description
Keywords
Research Subject Categories::Hemodiyaliz, 25 hidroksi vitamin D, Üremik kaşıntı