Erişim Şekline Göre Kaynaklar
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/11219
Browse
Now showing 1 - 20 of 129
- Results Per Page
- Sort Options
Item İnternet iş modellerinin modern işletmecilik sistemine kattığı değerler ve Türkiye Verileriyle bir uygulama(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Yaman, Mete; Üreten, SevinçGeleneksel işletmelerin, para kazanmak, becerilerini arttırmak, yaptıkları işleri büyütmek ve geliştirmek, çevreye uyum sağlamak ve varlıklarını devam ettirmek için elektronik dönüşüm sürecine girmeleri kaçınılmaz görünmektedir. Internet ve dijital teknolojiler, hem işletmelere değer yaratma faaliyetleri konusunda yeni fırsatlar doğurmakta hem de rekabetçi avantajlara sahip olma noktasında işletme fonksiyonlarını desteklemektedirler. Bunun için dönüşüm sürecinde, işletmelerin bazı temel teknolojik altyapı ihtiyaçlarını karşılamaları gerekecektir. İş modeli bu aşamada, belirlenen amaçlara ulaşma noktasında kritik bir rol oynamaktadır. Ayrıca iş modeli, tedarikçiler, ortaklar ve müşteriler için önemli bir değer yaratma kaynağı durumundadır. İş modellerini sınıflandırma yaklaşımları araştırmacıların bakış açılarına göre farklı isim ve tanımlamalarla düzenlenmiştir. İşletmelere vizyon ve stratejilerini belirlemede, yeni iş fırsatları yakalamakta, iş süreçlerini düzenleme ve değiştirme noktasında yardımcı olmaktadır.Item Türk firmalarının iş ilişkileri: Ostim örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Aslan, Zuhal; Özen, ŞükrüPiyasalarda gerçekleştirilen ekonomik işlemler açısından değerlendirildiğinde; örgütleri, kendi kararlarını verip uygulayan izole varlıklar olarak ele alan ve örgütlerin birbirleri ile olan alışveriş ilişkilerini rekabet düzeyinde yorumlayan geleneksel örgüt kuramları, örgütleri yönetenlerin davranışları, kararları, inançları ve değerlerinin etkisiyle şekillenen örgütler arası ilişkileri göz ardı etmişlerdir. Kurumsal teori ile birlikte ekonomik işlemler üzerindeki sosyal etkiler tartışılmaya başlanmış ve, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde, örgütlerin gerçekleştirdikleri ekonomik işlemlerin, onları yönetenlerin sosyal ilişkilerinden bağımsız olmadığı vurgulanmıştır. Böylece örgütler arası ilişkiler sosyo-ekonomik faktörler bağlamında tartışılarak piyasalarda oluşan sosyal sermayenin ekonomik aktiviteye nasıl yön verdiği incelenmiştir. Bu çalışmada, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde süregelen tartışmalardan hareketle, Türk toplumunun kültürel değerlerinin firmaların iş ilişkileri üzerindeki etkilerini görebilmek amacıyla OSTİM (Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) Organize Sanayi Bölgesi örneği çerçevesinde otuz iki firma ile mülakatlar yapılmıştır. Araştırmanın temel amacı, ilişkilerin niteliğinin hangi koşullara bağlı olarak farklılaştığını, ilişkilerdeki kırılma noktalarını ve bunların nedenlerini anlamak ve gelecekte yapılacak çalışmalarda test edilmek üzere önermeler oluşturmaktır.Item Hipokrat-I: Bayes ağı tabanlı tıbbi teşhis destek sistemi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006) Yücebaş, Sait Can; Sever, HayriKlinik karar destek sistemleri; klinik kararlarda destek saglayan bilgisayar programlarıdır. Bu sistemler hekimlere, hastalara ait özel klinik bilgileri dikkate alarak karar verebilmeleri için yardım eder. Klinik karar destek sistemleri; saglık bakım hizmetlerinin kalitesini gelistirme, erken teshis, hataları önleme, uygun tedavi ve maliyetlerin azaltılması gibi konularda büyük faydalar saglayabilir. Tıp alanının oldukça genis olmasından dolayı bu tür sistemler sadece belirli bir alt dalda teshis destegi verebilmektedir. Bu tür sistemlerin olusturulmasına 1970’lerde baslanmıs ve 80’lerdeki Yapay Zeka akımı ile en uç noktasına ulasılmıstır. Daha sonra pek de üzerinde durulmayan bu konu son yıllarda yasanan teknolojik gelismelerle (özellikle islemci güçleri ve saklama alanlarının artması) tekrar gündeme gelmistir. Tıp alanında teshis destegi veren sistemler gelistirilirken Yapay Sinir Agları, Bulanık Mantık, Kural Tabanlı Yaklasım ve Bayes Agları gibi yöntemler tercih edilmistir. Tez kapsamında yukarıda bahsi geçen teknikler incelenmis ve Bayes Ag yapısı ile bir teshis destek sistemi olusturulmustur. Bu sistem tiroit hastalıkları üzerinde gelistirilmis olup farklı tiroit çesitlerini teshis edebilmektedir. Sistemin olusturulabilmesi için elektronik ve elektronik olmayan hasta kayıtlarından yararlanılmıstır. Ayrıca ilgili hastalıgın teshisine gidilirken uygulanacak testler, hangi konsültasyonların yapılacagı ve ilgi bulguların tanıya yaklasık hangi oranda katkıda bulundugu alan uzmanlarının yardımı alınarak belirlenmistir. Bu çalısmanın ileriki zamanlarda gelistirilecek olan melez teshis sisteminin bir bacagını olusturması planlanmaktadır. Bu melez sistem, kural tabanlı yaklasım ile Bayes aglarını birlestirecek bir yapıdır. Her iki alt modülün kendisine ait çıkarsama mekanizması olacak ve elde edilen sonuçlar verilecek agırlıklara göre dogrusal olarak birlestirilerek ilgili teshisler kullanıcıya sıralanacaktır.Item Coğrafi bilgi sistemlerinde geometri sınıf kütüphanesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006) Hacıömeroğlu, Murat; Sever, Hayri;Cografi Bilgi Sistemleri (CBS) dünyada ve ülkemizde sürekli gelisen bir ilgi alanı halindedir. Cografi Bilgi Sistemlerinde verilerin yapısı diger sistemlerden bazı farklılıklar göstermektedir. CBS’ler de veriler konumsaldır (konumsal geometriler) ve geleneksel yöntemlerle islem yapmak zordur. Birçok arastırmacı geometrik yapılar ve aralarındaki iliskileri tanımlamak için çalısmalar yapmıstır. Bu çalısmalar nihayet günümüzde ihtiyaçları karsılayabilecek bir standarda kavusmustur. Geometrik yapıları ve aralarındaki iliskileri, geçmis çalısmalar temelinde standarda kavusturmak üzere Open Geospatial Consortium (OGC) kurulmustur. Bu tez kapsamında konumsal verilerin islenebilmesi için bu verileri tanımlayacak ve aralarındaki islemleri yürütebilecek konumsal bir sınıf kütüphanesi tam ve dogru olarak gerçeklestirilmistir. Söz konusu geometrik sınıf kütüphanesi boyutsal olarak genisletilmis dokuz kesisim modeli temel alınarak “Microsoft .net” platformunda gelistirilmistir. lgili platform web servisleri olusturmada oldukça esnek bir yapı sunmaktadır. Sonuç sınıf kütüphanesinin sınanması yine OGC tarafından standartlastırılan “iyi tanımlanmıs metin” tabanlı XML formatında sınama verileri ile gerçeklestirilmistir.Item Web servisleri tabanlı coğrafi bilgi sistemleri(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006) Turan, Fırat; Sever, HayriAçık kaynaklı cografi konumsal konsorsiyumu, cografi bilgi sistemleri komitesi olarak genis çapta bünyesinde çesitli sayıda veri modelleri ve çevrim içi servisleri adapte etmektedir. Web servis özelligi olmayan versiyonlara göre, servis odaklı web harita servislerinin farklı bir istek/yanıt mekanizması bulunmaktadır. Bu web harita servis mekanizması da çesitli öznitelikler ile genisletilebilir. Bu tez çalısmasında, CBS servisleri ile web servislerinin ekstra bilgi ve kabiliyetlerinin oldugu fark edilmistir. Ayrıca OGC standartları ile web servis standartlarının birbirine uygun oldugu, CBS servisleri ile OGC uyumlu servislerin arasında yararlı iliskilerin kuruldugu, CBS uygulamalarındaki web servislerinde servis üreticilerinin, web servisleri seklinde kullanılabildigi de gözlemlenmistir. Bu tez çalısmasında amaç, web servisleri temelleri ile cografi bilgi sistemleri özelliklerine baglı olarak uygulamalar gelistirmek, ve bu uygulamaları tamamen açık kaynaklı araçlar ve yazılımlar kullanarak gelistirmektir. Arastırmalar sonucunda CBS yayınlayıcı araç olarak, OGC uyumlu UMN MapServer kullanılmasına karar verilmistir. Ancak bu araç üzerinde fark edilen nokta olarak, web servislerine ait WSDL dokümanı olusturamadıgı anlasılmıs ve bu olusturamama yazılımını gerçeklestirdigimiz web servislerinin baska platformlarda kullanılmasını desteklemediginden bunun çözümünü gelistirmek, tez uygulamasında çözülmesi gereken bir problem olarak tespit edilmistir. Uygulama bazında web harita servislerine (WMS) odaklanılmıstır. UMN MapServer, açık kaynak cografi konumsal servis özelliklerini, bu servislerin WSDL dokümanlarını olusturmadan destek vermektedir. Uygulamamızda SOAP istemci/sunucu mekanizması kullanılarak, UMN MapServer, harita sunucusunun OGC uyumlu WSDL dokümanı elde edilmesi saglanmıstır. Böylelikle UMN MapServer harita sunucu aracının önemli bir eksikligi tez uygulaması çalısmamızda giderilmistir.Item Kronik periodontitis ile serum C-Reaktif protein düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2006) Savaşan, Latif Kıvanç; Bulut, ŞuleKalp ve damar hastalıklarının başlıca nedeni olan ateroskleroz, arterlerin tunica intimalarında başlar, lümenlerinin daralmalarıyla devam eder ve tıkanmalarıyla son bulur. Oluşumu oldukça erken yaşlarda başlayabilir ve yaşam süresince yavaş olarak gelişir. Bu süreçte, aterosklerozun oluşma ve ilerleme hızına bağlı olarak kalp ve damar hastalıkları ve belirtileri görülür. Kalp ve damar hastalıkları bir çok toplumda genel mortalité ve morbiditenin önemli bir nedenidir ve bu oranlar gittikçe de artmaktadır. Bu nedenle kalp ve damar hastalıklarının risk faktörlerinin iyi bilinmesi ve belirli zaman aralıklarıyla kontrollerinin yapılması önem kazanmaktadır. Bu risk faktörlerinden birisi de, bir akut faz reaktanı olan C-reaktif proteindir. İnflamatuar hastalıklar sırasında kan düzeyleri yükselmektedir. Periodontitis gelişiminde mikrobiyal dental plağın rol aldığı, diş destek dokularında görülen, ataçman ve alveolar kemik kaybı ile karakterize bir hastalıktır. Kronik periodontitis sıklıkla erişkinlerde görülen, yavaş ilerleyen, az miktarda kemik harabiyetiyle süren ve dönemsel aktif fazlarla devam eden bir periodontal hastalık tipidir. Bu çalışmada amaç, sistemik bir hastalığı bulunmadığı saptanan kronik periodontitisli hastalarda C-reaktif protein ile diğer biyokimyasal ve hematolojik parametre düzeylerinin ölçümü ve değerlendirilmesidir. Çalışma 55 erkek bireyden oluşturuldu. Alınan anamnez ve yapılan ağız içi ölçümlerle bireylerin genel sağlık durumları ve periodontal hastalık dereceleri saptandı. Biyokimyasal ve hematolojik parametreler alınan kan örneklerinde ölçüldü. Periodontal parametreler olan cep derinlikleri, gingival indeks ve ataçman kayıp ölçümleri özellikle C- reaktif protein değerleri başta olmak üzere, serum düzeyleri ölçülen diğer parametrelerle karşılaştırıldı ve ilişkilendirildi. Sonuçlar istatistiksel analizlerle incelendi. Cep derinliği (r=0.569 pcO.OOl), ataçman kaybı (r=0.555 p<0.001) ve gingival indeks (r=0.331 p<0.05) ile C-reaktif protein arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak pozitif yönde ve yüksek düzeyde anlamlı olduğu görüldü. Benzer anlamlı ilişkiler ataçman kayıpları ile artmış LDL-kolesterol düzeyleri (p<0.05) ve eritrosit sayımları (MCH ve MCV; p<0.05, pcO.OOl) arasında bulundu. Sonuç olarak, kalp ve damar hastalıklarının önemli risk faktörü olan C-reaktif protein ve LDL-kolesterol serum düzeylerinin bu çalışma modelinde kronik periodontitis ile pozitif yönde ve yüksek düzeyde anlamlı ilişkisi bulunabileceği, yeni bilgiler, yeni çalışmalar ve bulunabilecek yeni yöntemlerle konunun daha detaylı olarak incelenebileceği sonucuna varıldı. Atherosclerosis is the major cause of cardiovascular diseases. Its formation takes place in the tunica intima of the arteries, resulting with their constriction and obstruction. Formation begins in the early ages and continues during life-long. In this course, onset of the cardiovascular disease depends on the progression and quantity of the atherosclerosis. In many communities, cardiovascular diseases are the major and the increasing cause of the general mortality and morbidity. Because of this reason, the screening of cardiovascular diseases’s risk factors is becoming more important in cardiovascular healt or diseases. One of these factors is C-reactive protein, an acute phase reactant envolving in the inflammation process. Periodontitis is an inflammatory disease characterized with attachment and bone loss. Chronic periodontitis is the long duration type of periodontitis with random flare ups. Because of the long duration of inflammation, its relations with cardiovascular disease are important. The aim of this study is to investigate the relations of periodontal status between the cardiovascular risk factors, serum C-reactive protein and other biochemical parameters in patients with normal general health. 55 healty men were included in this study. The detailed anamnesis and general examination of the mouth determination of the patologies and measurements of the periodontal parameters, attachment loss and gingival index were determined. Blood samples were taken for biochemical and heamatological parameters measurements. The results were investigated with adequate statistical tests. Statistical evidences indicated that the relationship between attachment loss values and the serum C- reactive protein levels (r=0.555, pcO.OOl), was highly significant. The relation between gingival index and the C-reactive protein values was (r=0.331, p<0.014). The conclusion in this study is that C-reactive protein levels, the risk factor of cardiovascular diseases were highly significant related to chronic periodontitis. As a result in this study model, the important risk factors of cardiovascular heart diseases which are C-reactive protein and LDL-cholesterol might be positively and highly correlated to chronic periodontitis. With new study models and emerging technologies this issue should be investigated more intensively.Item Kemik defektlerinde ABM/P-15 ile lokal alendronatın kombine kullanımının histopatolojik olarak incelenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Alikaya, Ceren; Bulut, ŞulePeriodontitis ve periimplantitis sonucu diş ve dental implantların etrafındaki kemik dokusunda yıkım olmakta ve bu yıkım ile doğru orantılı olarak diş veya dental implantlarda kayıplar söz konusu olmaktadır. Klasik tedavilerle hastalığın ilerlemesini durdurmak söz konusu olsa da kayıp dokuların yeniden kazandırılması için rejeneratif tedaviler uygulanmaktadır. Rejeneratif tedavilerde rutin olarak kullanılan kemik greftleri ile başarılı sonuçlar elde edilse de etkilerini artırmak amaçlı kombine tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada kemik greftinin başarısını artırmak amaçlı lokal olarak bifosfonat grubu ilaçlardan biri olan alendronat sodyum kullanılmıştır. Bifosfonatlar kemik metabolizmasını etkileyerek kemik yıkımını önlemekte ve birçok hastalığın tedavisinde sistemik olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma, alendronat sodyumun, lokal olarak greftle beraber kullanımının kemik oluşumuna ve inflamasyona olan etkisinin incelenmesi için planlamıştır. Bu amaçla 30 adet ratta, 3 mm çaplı deneysel kemik defektleri oluşturulmuş ve sağ mandibuladaki defekt bölgesine alendronat emdirilmiş ABM/P-15 kemik grefti, sol mandibuladaki defekt bölgesine ise sadece salinle nemlendirilmiş ABM/P-15 kemik grefti yerleştirilmiştir. Ratlar, işlemden sonraki 2., 4. ve 6. haftalarda sakrifiye edilmiştir. Örneklerden elde edilen kesitler, hematoksilen ve eozin ile boyanarak iltihabi hücre infiltrasyonu, osteoklast ve osteoblast yoğunluğu açısından değerlendirilmiştir. Ayrıca immunohistokimyasal çalışma ile iltihabi hücreler, osteoblastlar ve epitel hücreleri cox-2 boyanması açısından incelenmiştir. Sonuçlarda, kemik grefti ile beraber lokal uygulanan alendronat sodyumun osteoklast sayısını artırdığı, osteoblast sayısını azalttığı ve cox-2 ekspresyonunu baskıladığı gözlenmiştir.Item İcra ve iflas hukukunda ihalenin feshi nedenleri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Bulur, Alper; Özbek, MustafaBir kamusal islem olan cebri açık artırma ile satısın (ihalenin) hukuka uygunluğunu sikayet üzerine denetleyen icra mahkemesi, söz konusu islemin geçerliliğini etkileyen bir sakatlık belirlemesi halinde, cebri icra islemini iptal eder (m. 134). ĐĐK m. 134’te ihalenin feshi nedenleri tek tek gösterilmemistir. Đhalenin feshi nedenleri, doktrin ve Yargıtay uygulanmasında, artırmaya hazırlık asamasındaki hatalı islemler, ihale yapılması sırasındaki hatalı islemler, ihaleye fesat karıstırılmıs olması ve alıcının tasınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düsmüs (veya düsürülmüs) olması olarak sayılmıstır. Bunun yanında, artırmaya hazırlık islemleri öncesinde var olan bir kanuna aykırılık veya yolsuzluk nedeniyle de yapılan ihalenin feshi talep edilebilir. Satısa (artırmaya) hazırlık islemleri sırasında, ilan, artırma sartnamesi, kıymet takdiri, mükellefiyetler listesi gibi bir takım sekli unsurlar icra memuru tarafından yerine getirilir. Artırma islemi ile ilgili fesih nedenleri, satısın yapılacağı yer ve zaman, en az ihale bedeline ulasılmıs olması gibi bir takım fiziki sartlarda ortaya çıkabilecek usulsüzlüklerdir. Artırma öncesi yapılan islemler sırasında veya artırma islemi sırasında, artırmanın usulüne uygun bir biçimde ilerlemesini engelleyen kanuna ve ahlaka aykırı olumsuz davranıslar artırmaya fesat karıstırılma olarak değerlendirilir. Alıcının, artırma sonunda ihale ile mülkiyetini kazandığı malın önemli (esaslı) niteliklerinde hataya düsmüs (veya düsürülmüs) olması, ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilmistir.Item Ferit Tüzün'ün çağdaş türk besteciliği için önemi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Şenel, Onur; Okyay, ErdoğanBu tez çalısmasının amacı, ikinci kusak Türk bestecisi olan Ferit Tüzün’ün çagdas Türk besteciligine yaptıgı katkıların belirlenebilmesi, çagdas Türk besteciliginde kendine özgü bir besteleme biçemi olan bu bestecimizin daha yakından tanınabilmesidir. Bunu yapabilmek için öncelikle bestecinin önemli görülen bazı eserleri, form, armoni ve orkestrasyon açısından incelenmis ve bu sayede bestecinin karakteristik özellikleri saptanmaya çalısılmıstır. kinci olarak bestecinin Türk besteciligi içindeki yerinin anlasılması gerekli görüldügünden, Tüzün’ün ögretmenleri de olan ilk kusak Türk bestecilerinden Türk besleri adıyla anılan gurubun ve Tüzün’ün çagdaslarından iki bestecinin yasamlarına ve besteciliklerine kısaca deginilmistir. Ayrıca bu bestecilerin Tüzün ile benzerlik gösterebilecek piyano veya piyano eslikli san eserlerinden bazıları incelenerek Tüzün’ün besteleme biçemi ve incelenen eserleri ile karsılastırılmıstır. Bu çalısma sonucunda ulasılan sonuçlar sunlardır: Ferit Tüzün, Türk halk müzigini bir malzeme olarak kullanırken, onun özünün degisime ugramamasına çalısmıstır. Bunu yaparken özgün bir tarz olusturabilmis olan besteci, eserlerinde halk müzigini ya dogrudan almıs, ya da bunlardan esinlenerek özgün motifler olusturmustur. Ancak besteciyi Türk besteciligi içinde ilginç kılan özellik, Türk müzigi karakterine yakın motifler ile bu karakterin tamamen dısındaki çagdas batı müzigi esinli motifleri bir uyum içinde sergileyebilmis olmasıdır. Form açısından sadeligi ön planda tutan besteci armoni açısından da bir kurala yada sisteme baglı kalmamıstır. Tüzün’ün armonide, dörtlü akor yapılarını kullanmasına karsılık, bunu sürekli olarak sürdürmemesi ve dörtlü akorlara yer yer çesitli baska seslerin de eklenmesi ile yapının farklılastırılmıs olması sebebiyle, lerici’nin kurdugu sistem ile dogrudan bir bagı olmadıgı sonucuna ulasılmaktadır. Armonide majör – minör yada eksik – artık akorları da kullanmıs olan besteci bunları da tamamen serbest ve kendi istegi dogrultusunda kullanmıstır. Kullanılan yerel karakterli ezgiye küçük yada büyük ikili gibi uyusumsuz sesler ile eslik edilerek farklı bir duyus yaratılması da VII bestecinin karakteristik özelliklerindendir. Bestecinin çagdası olan bir çok baska besteci tarafından da takdir edilmis en dikkat çeken özelliklerinden birisi de orkestrasyonda yarattıgı zengin ve renkli yapıdır. Orkestranın renklerini eserin karakterini yansıtmada çok basarılı olarak kullanmıs olan besteci dinamik ve çok hareketli bir çalgılama teknigi uygulamıstır. Buna göre eserde kullanılan motifler sıra ile farklı enstrüman gruplarında gösterilmektedir. Birliktelik ise ancak eserin ana motifi üzerinde saglanmaktadır. Bu sayede çok dinamik bir orkestrasyon elde etmis olan besteci, kullandıgı çok çesitli vurmalı çalgıların kullanılacagı yeri titizlikle seçmesi ile de bu canlılıgı bir kat daha arttırmıs, ayrıca yerel ezgilerin kıvrak havasını bu sayede tam olarak ifade edebilmistir. Tüzün’ün besteciliginin incelenmesi sonucunda elde edilen bulguların diger besteciler ile karsılastırılması sonucunda ise söyle bir tablo ortaya çıkmıstır: Tüzün çagdas Türk müziginde ikinci kusak bestecileri içinde, eserlerinde Türk müziginden yararlanmayı seçen az sayıdaki besteciden biridir. Bunu yaparken izledigi yol ise kendinden öncekilerden ve çagdaslarından bazı yönlerden ayrılmaktadır. Kompozisyon ögretmeni olan Akses’ten, Akses’in batı müzigine daha çok yönelmesi ile ayrılan Tüzün, Alnar, Saygun ve Rey’den de bazı açılardan farklılasmaktadır. Rey’in Fransız izlenimciligi, Saygun’un ise aldıgı egitimin etkisinde kalarak Türk müzigini sadece malzeme olarak kullanıp batı tekniklerinin etkilerini eserlerinde daha ön planda tutmaları yanında, Alnar’ın da klasik Türk müziginden gelen ve daha çok buradan esinlenmis bir besteci olması bu bestecilerin besteleme biçemleri ile Tüzün’ün besteleme biçemi arasında önemli ayrılıklar yaratmaktadır. Öte yandan Türk besleri içinde kendisine en çok benzeyen bestecinin piyano ögretmeni olan Erkin oldugu dikkati çeker. Erkin halk müzigini ele alıs biçimi ve buna daha baglı kalması ile Tüzün ile paralellik gösterirken, Tüzün’ün eserlerinde çagdas batı müziginden esinlenen kısımlarında olması ile farklılasmaktadır. kinci kusak Türk bestecileri içinde dogan fikir ayrılıgı içinde Tüzün ile benzer bir çizgide eserler vermis olan Muammer Sun ve lhan Baran’ın da bazı açılardan Tüzün’e benzedigi bazı açılardan ise farklılastıgı görülmektedir. Bu bulgular dogrultusunda Tüzün’ün eserlerinin özgünlügü ve kullandıgı biçemin karakteristik yapısı ortaya çıkmaktadır.Item Hepatoselüler karsinom olgularında HER2/NEU gen amplifikasyonunun floresan in situ hibridizasyon yöntemi ile belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Bacaksız, Ayşegül; Şahin, Feride İ.Hepatoselüler karsinom (HCC) karaciğerin sık rastlanan malign tümörüdür ve en çok Çin ve Afrika popülasyonunda gözlenir. 2000 yılı verilerine göre kanserler arasında sıklık açısından beşinci sırada yer alırken kanserden ölüm sıklıkları arasında üçüncü sırada bulunmaktadır. HCC gelişiminde birçok faktörün önemli rol oynadığı bilinmekte; siroz, alkol kullanımı, hepatit B, C virüsleri ve aflatoksin risk faktörleri arasında değerlendirilmektedir. Hepatokarsinogenez sürecinde proto-onkogenler, growth faktörler ve tümör baskılayıcı genlerin değişiklikleri rol oynamaktadır. Her-2/neu (ErbB2) 17. kromozomun uzun kolunda lokalize olmuş bir proto-onkogendir (17q11.2). Epidermal growth faktör reseptör ailesi üyesi olan Her-2/neu 185 kDa (p185) ağırlığında transmembran tirozin kinaz reseptörünü kodlar ve EGFR ile yüksek derecede homoloji gösterir. Aşırı ifadelenmesi kanserlerde kötü prognostik göstergedir. Değişik epitel tümörlerinde Her-2/neu geninin amplifikasyonu ya da p185 proteininin aşırı ekspresyonu gösterilmiştir. Reseptörün aşırı ifadelenmesi normal kontrol mekanizmasını bozarak agresif tümör hücrelerinin oluşumuna yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Her-2/neu onkogeninin amplifikasyonunun HCC oluşumundaki olası rolünü araştırmak ve amplifikasyon ile tümörün klinik yansıması arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda patolojik olarak HCC tanısı almış 35 olgunun parafin blok doku kesitleri çalışmaya alınmış, Her-2/neu probu ile hibridizasyonu takiben yapılan FISH analizleri sonucunda 2 olguda amplifikasyon saptanırken 3 olguda 17. kromozom açısından sayıca artış saptanmıştır. Bu olguların patolojik olarak grade 2 veya 3 olduğu, tümör çapının 3 -14 cm arasında değiştiği, hastalara uygulanan tedavilerin tümör büyüklüğü ve laboratuvar değerleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde HCC patogenezinde Her-2/neu amplifikasyonunun primer mekanizma olmadığı, çok aşamalı karsinogenezdeki basamakların gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir.Item Makam yapılarını yansıtan bir model önerisi için yapay zeka tekniklerinin kullanımı(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Güray, Cenk; Okyay, ErdoğanBu çalısma kapsamında; duyusa ve pratige dayalı geleneksel müziklerimizin makamlarının zaman içindeki yapısal degisiminini kültürel altyapısı ile ortaya koyan bir “ düsünceler bütünü” önerilmektedir. Bu düsünceler bütününün ileride olusturulabilecek daha kapsamlı makam modellerine altyapı saglayacagı düsünülmektedir. Yapay zeka tekniklerinin böylesi modellerde nasıl kullanılabilecegi ve nasıl bir katkıda bulunabilecegi de çalısmalar esnasında tartısılacaktır. Tabiidir ki çalısmada yararlanılacak en büyük kaynak yine eski “edvar” defterleri olacaktır. Çünkü müzigimizin “icra”’yı esas alan teorik yapısı, zaman zaman öznel tanımlarla desteklense de en açıklayıcı ve net sekilde bu tarihi nazariyat kaynaklarında açıklanmaktadır. Su da önemle belirtilmelidir ki böyle bir yapılanmayı olusturmak bireysel bir çalısmanın çok daha ilerisinde bir ugras ve bilgi dagarcıgı gerektirmektedir. Bu çalısmanın amacı daha önce bu konuda yapılmıs çalısmalara dair “ipuçları” içeren ve tek iddiası kendinden sonraki çalısmalara “ipuçları” bırakmak olan, bir model “nüvesini” veya “anlayısını” ortaya koyabilmektir. Anadolu’nun müzikal yapısına dair “teorileri” vücuda getirip bunları dünya kültürüne sunmak adına bu toprakların tüm “müzikbilimi emekçilerine” düsen çok sey oldugu açıktır.Item Enflasyon düzeltmesinin İstanbul menkul kıymetler borsasında işlem gören bazı tekstil şirketlerinin mali verileri üzerindeki etkileri(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Özsoy, Rahime Özlem; Akdoğan, NalanBu tez çalışmasında, yüksek enflasyonun, şirketlerin mali verileri üzerinde yarattığı olumsuzlukların rasyo analizleri ile incelenmesini amaçlanmaktadır. Buradan hareketle, öncelikle enflasyonun genel tanımı ve şirketlerin mali yapıları üzerinde yarattığı olumsuzluklara kısaca değinilmiş ve gerek ülkemizde, gerekse dünyadaki bazı ülkelerde söz konusu olumsuzlukların giderilmesine yönelik kullanılan yöntemler irdelenmiştir. 31/12/2003 tarihinden itibaren, finansal tablolarını enflasyona göre düzenlemeleri bir zorunluluk olan, halka açık, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’nda işlem gören ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren 13 adet şirketin, 2002¬2003 yılı enflasyona göre düzeltilmiş ve tarihi maliyetli bilanço ve gelir tablolarının veri olarak kullanıldığı çalışmamızda, yüksek enflasyonun etkileri, rasyo analizleri ile ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Son olarak da, şirketlerin aktif ve mali yapıları, karlılıkları ve likidite rasyolarındaki, enflasyondan kaynaklanan olumsuz etkileri gidermeye yönelik yürürlüğe giren “enflasyon muhasebesi uygulamasının” beklentileri karşılayıp karşılamadığı ve sonuçları tartışılmıştır. In this thesis study, it is aimed to analyse the negative effects of hyper-inflation on the financial datas of the companies by using ratio analysis. For this purpose, firstly the definition of inflation and its negative effects on the financial datas of the companies are shortly explained and then the methods, which are used both in Turkey and in the world to overcome the negative effects of inflation are examined. In our study, the effects of inflation is tried to be discovered by ratio analysis, using the balance and income sheets of the years 2002- 2003, which are both prepared in Historical Cost Accounting and Inflation Accounting, as data, for the 13 publicly held company, existing in textile sector, quoted at Istanbul Stock Exchange, having an obligation to rearrange their financial data according to Inflation Accounting from the date of 31 December 2003. Lastly, it is discussed if the “Inflation Accounting Implementation” which is inured to deprive of the negative effects of inflation on the assets and financial structures, profitabilities and liquidity ratios of the companies met the expectations and the results of it.Item Temporomandibular eklem internal düzensizliklerinde sinoviyal sıvıdaki sIL- 1RII, sTNF- αRI ve sIL-6r seviyesinin değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Yener, Efsun; Araz, KenanToplumda sıklıkla görülen temporomandibular eklem internal düzensizliklerinin etiyolojisi, disk pozisyonuna, intraartiküler vakum etkisine, sinoviyal sıvı içeriğindeki değişikliğe ve eklem yüzeylerindeki dejenerasyona bağlanmaktadır. Son yıllarda sinoviyal sıvı içeriğindeki değişikliklerin ve proinflamatuar sitokinlerin etkisi popülarite kazanmaktadır. Özellikle de IL- 6, TNF-α, IL- 1β ve reseptörleri üzerinde sıklıkla durulmaktadır. Bu çalışma temporomandibular eklem internal düzensizliği olan hastaların sinoviyal sıvılarındaki sIL- 6R, sTNF- αRI ve sIL- 1RII konsantrasyonlarının artrosentezin başarısına etkisini değerlendirilmek amacıyla planlanmıştır. Serbest halde bulunan bu reseptörlerden sTNF-αRI ve sIL- 1RII sitokinlerinin etkisini baskılayacak yönde etkilerken, sIL- 6R tam tersi yönde etki göstermektedir. Çalışmada 23 adet sınırlı ağız açıklığı ve ağrı şikayeti olan hastaya artrosentez işlemi yapılmış ve işlemden önce alınan sinoviyal sıvı örneği biyokimyasal olarak incelenmiştir. Her hastada preoperatif, erken postoperatif ve postoperatif 1. haftada ve 1. ayda maksimum ağız açıklığı ölçülmüş, ayrıca görsel analog skala (VAS) çene hareketleri sırasında duyulan ağrının belirlenmesi için kullanılmıştır. Biyokimyasal analizde her reseptöre spesifik Eliza Kiti kullanılmıştır. Tedavinin başarı kriteri maksimum ağız açıklığının 38mm’ den fazla olması ve VAS değerlerindeki düşüş olarak belirlenmiştir. Sonuçlarda tedavinin başarılı kabul edildiği grupla başarısız olduğu grup arasında sTNF-αRI ve sIL- 1RII konsantrasyonları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı, fakat sIL- 6R konsantrasyonun tedavinin başarısız kabul edildiği grupta anlamlı düzeyde yüksek olduğu gözlemiştir.Item AB - Batı Balkan Ülkeleri ilişkisi: istikrar ve ortaklık süreci(Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, 2006) Tontu, Ela; Çınar, MenderesBu tez, AB’nin 26 Mayıs 1999 tarihinde olusturdugu stikrar ve Ortaklık Süreci dogrultusunda gelisen AB-Batı Balkan ülkeleri iliskisini incelemek amacıyla hazırlanmıstır. Bu konunun seçilmesinin nedeni, AB’nin yeni genisleme gündeminde Türkiye ile birlikte Batı Balkan ülkelerinin bulunması olmustur. Bu dogrultuda bu tez iki argümanı savunmustur. lk olarak, AB’nin Batı Balkan ülkeleri ile iliskilerini gelistirmesinin ve bu bölgeyi kendi içerisine entegre etmek istemesinin altında yatan temel güdünün, AB’nin güvenlik anlayısına dayandıgını belirtmektedir. kinci olarak ise, Batı Balkan ülkelerinin, basta Hırvatistan ve Makedonya olmak üzere, AB’ye üyeliklerinin, AB’nin kendi güvenliginin pekistirilmesi amacıyla, Türkiye’den önce kabul edilmesinin muhtemel gözüktügünü ifade etmektedir. Her iki argümanın AB’nin günümüzdeki güvenlik algılaması ile dogrudan iliskisi olması nedeniyle bu tez, güvenlik kuramlarını temel almıstır. Genel olarak bu çalısma, teorik çerçeve kapsamında, Soguk Savas ve özellikle 11 Eylül sonrasında tüm dünyada degisen güvenlik anlayısını incelemis, bununla baglantılı olarak bu degisen güvenlik anlayısı içerisinde AB’nin günümüzde sahip oldugu güvenlik algılamasını tasvir etmeye çalısmıstır. Bu dogrultuda öncelikli olarak Batı Balkan ülkelerinin ve daha sonra Türkiye’nin AB’nin güvenlik algılaması içerisindeki konumlarını açıklamaya çalısmıs ve bununla baglantılı olarak bu ülkelerin AB’ye üyelik süreçlerini incelemistir.Item Anonim ortaklıklarda genel kurul ve genel kurulan elektronik ortamda toplanması ve karar alması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Özer, Işık; Pınar, HamdiBu çalısmada, TTK’nun ilgili maddeleri ısığında GK’un olusumu ve isleyisi incelenmis, GK’da internet kullanımının ve GK’a elektronik ortamda katılımın GK üzerindeki etkileri ve ortaya çıkacak sonuçlar çözümlenmeye çalısılmıstır. Anonim sirket GK’u, TTK m. 360 vd.’nda düzenlenen ve nasıl toplanacağı, toplantı zamanı, müzakereler, oy kullanma ve karar alınmasının tâbi olduğu sartların sirket esas sözlesmesinde belirlendiği zorunlu bir organdır. Pay sahipleri, sirket islerinin görüsülmesi amacıyla GK’da bir araya gelirler. Bu kapsamda anonim sirket GK’unun isleyisi, GK’un toplantıya çağrılması ve pay sahiplerinin GK toplantısına alınması anından itibaren baslayan ve toplantının kapatılmasına kadar devam eden ve bu arada toplantının açılması, tutanağın düzenlenmesi, müzakerelerin ve oylamanın yapılması ile karar alınması asamalarını içeren bir süreç olarak tanımlanabilir. Günümüz bilgi toplumu, iletisim teknolojilerinde yasanan gelismelere paralel olarak hızlı karar alma mekanizmalarının gelistirilmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle internetin gelisme hızı, bu çalısmanın konusu olan anonim sirketler GK’unun da hızlı karar alma ve sonuca gitme zorunluluğu ile karsı karsıya bulunduğunu göstermektedir. Diğer taraftan uygulamada pay sahiplerinin GK’a katılım oranının düsük olması ve bu durumun anonim sirketlerin en önemli sorunlarından biri olan “güç bosluğu” sorununa yol açması, pay sahiplerinin GK’a katılımlarının kolaylastırılması ihtiyacını da ortaya çıkarmıstır. Đste tüm bu gerekçelere dayanarak günümüz hukuk anlayısı, GK’a elektronik ortamda katılıma olanak sağlamıstır. Dünyada yasanan bu gelisme, Türk hukukunda da Türk Ticaret Kanunu Tasarısının kanunlasmasıyla birlikte uygulanır hale gelecektir.Item Borç İlişkisi Doğran Sözleşmelerde Başlangıçtaki İmkansızlık, Hüküm ve Sonuçları(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Yücer, Zeynep, İpekItem Örgütlerde oluşan sosyal ilişkilerin örgütsel güvenin alt boyutlarına etkileri: Başkent Üniversitesi Örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Uzbilek, Ayşegül; Varoğlu, A. KadirÖrgütler, bireyler arası ilişkiler ve grup dinamiklerini içeren, bir taraftan da kendine özgü değerler üreten bir topluluk olarak, gruplararası ve kişilerarası ilişkilerin yaşandığı sosyal yaşam alanlarıdır. Bu sosyal yaşam alanlarında ortak kurallar, prosedürler ve yetkiler örgütsel yaşama şekil verdiği gibi yazılı olmayan bazı değerler de etkili olabilmektedir. Bu değerlerden en başta geleni güven olgusudur. Örgütsel güven olgusu, sosyal yaşam alanı olan örgütlerde kişilerarasında oluşan ilişki çeşitleri ile farklı bir deyişle ise sosyal ilişkiler ile şekil kazanmaktadır. Çalışmada, Cummings ve Bromiley’in (1996), “bir kişinin veya bir grup kişinin diğer kişi veya gruba (a) açık veya açık olmayan taahhütlere uygun iyi niyetli davranma gayreti, (b) ne olursa olsun, görüşmelerde önceden belirlenmiş taahhütlerde dürüst olma, (c) uygun fırsatlar olduğunda bile diğer tarafın durumundan çok fazla çıkar sağlamama inancı veya grubun ortak inancı” olarak tanımladığı örgütsel güven tanımı temel alınarak geliştirilen Örgütsel Güven Envanteri-Uzun Form” Organizational Trust Inventory – Long Form (OTI- LF) model örnek alınarak geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Araştırmanın amacı, örgüt içinde oluşan sosyal ilişkilerin örgütsel güvenin alt boyutlarına olan etkilerini açıklamaktır. Araştırma sonucunda, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı ile diğer birimler arasında oluşan arkadaşlık ilişkisi, iş ilişkisi ve tanıma derecesinin örgütsel güvene olumlu yönde etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışanlararası iş ilişkisi yoğunluğu, arkadaşlık ilişkisi ve tanıma derecesi arttıkça örgütsel güven seviyesi artmaktadır. Örgüt içinde gelişen güven ilişkisine en fazla arkadaşlık ilişkisinin etki ettiği elde edilen sonuçlardan biridir.Item Fibromiyalji ve miyofasiyal ağrı sendromu olan kadınların fonksiyonel kapasiteleri ile fiziksel uygunluk düzeylerinin karşılaştırılması(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Alkan, Neslihan; Daşkapan, ArzuFibromiyalji ve miyofasiyal agrı sendromları en sık rastlanan kas iskelet sistemi kaynaklı agrı nedenleridir. Saglıklı kisilerle karsılastırıldıgında, fibromiyalji ve miyofasiyal agrı sendromlu hastaların fonksiyonel kapasiteleri ve günlük aktivite düzeyleri azalmıstır. Bu çalısmanın amacı, fibromiyalji ve miyofasiyal agrı sendromlu kadınların fonksiyonel kapasitelerini ve fiziksel uygunluk düzeylerini degerlendirmek ve karsılastırmaktı. Çalısmamız, Baskent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı polikliniginde tanısı konan 30 miyofasiyal agrı ve 30 fibromiyalji sendromlu kadın ile 30 saglıklı kadın olgu üzerinde gerçeklestirilmistir. Olgulara Bruce protokolüne göre maksimal semptomla limitli egzersiz testi uygulanmıstır. Olguların agrı siddetleri vizüel analog skala ile degerlendirilmistir. Saglıkla ilgili fiziksel uygunluk düzeyinin belirlenmesi amacıyla vücut kompozisyonu, kas kuvveti, enduransı, esneklik ve denge ölçümleri yapılmıstır. Fibromiyaljili kadınların agrı siddeti, miyofasiyal agrı sendromlu kadınlardan anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmustur (p<0.05). Egzersiz testi parametreleri degerlendirildiginde; üç grup arasında, efor kalp hızı, maksimal kalp hızı yüzdesi, toplam egzersiz durasyonu, efor double product degeri, maksimum sistolik kan basıncı ve algılanan yorgunluk düzeyinde anlamlı farklılıklar görülmüstür (p<0.05). Fibromiyalji sendromlu kadınlar en yüksek algılanan yorgunluk düzeyi ve efor sistolik kan basıncı degerine sahip olmakla beraber, diger ölçümlerde en düsük puanları almıslardır (p<0.05). Saglıkla ilgili fiziksel uygunluk düzeyi açısından, otur-uzan, omuz fleksiyonu, vertikal sıçrama, push-up, sit-up, bent-leg sit-up ve çömelme test puanları; tüm el kavrama kuvvetleri ve statik-dinamik denge puanları yönünden gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmustur (p<0.05). Tüm fiziksel uygunluk parametrelerinde en düsük düzeylerin fibromiyalji sendromlu olgulara ait oldugu gözlenmistir. Sonuç olarak, saglıklı kadınlarla kıyaslandıgında fibromiyalji ve miyofasiyal agrı sendromlu kadınların fonksiyonel kapasite ve fiziksel uygunluk düzeyleri azalmıstır. Fibromiyalji sendromlu olguların fonksiyonel kapasite ve fiziksel uygunluk düzeylerindeki azalma miyofasiyal agrı sendromlu olgulardan daha belirgindir.Item Laiklik ve anayasa mahkemesi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Güven, Serhat; Turhan, MehmetBu çalısmanın amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez ve degistirilemez unsurlarından biri olan laiklik ilkesinin anlam ve kapsamını açıklamak ve Türk Anayasa Mahkemesi’nin laiklik ilkesini ne sekilde ele alıp kararlarına yansıttıgını ortaya koymaktır. Çalısmanın ilk bölümde laikligin tanımı ve tarihi gelisimi hakkında bilgi verildikten sonra, ikinci bölümde laik devletin tanımı yapılmıs ve bu devletin varlıgı için gerekli sartların neler oldugu ortaya konulmustur. Bu bölümde ayrıca, Anayasa’da öngörülen zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin ve Diyanet sleri Baskanlıgı’nın genel idare içerisinde yer almasının laik devlet yapısına aykırılık olusturup olusturmadıgı degerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, ülke gündemini sürekli mesgul eden ve sık sık tartısmalar yasanmasına neden olan türban sorununa Anayasa Mahkemesi’nin yaklasımı degerlendirilmis, bu degerlendirme sırasında Avrupa nsan Hakları Mahkeme’sinin türban kararı da ele alınmıstır. Dördüncü ve son bölümde ise, Anayasa Mahkemesi’nin laik cumhuriyet ilkesine aykırılık nedeniyle kapattıgı siyasi partiler incelenerek, Mahkeme’nin laiklik temelli parti kapatma davalarındaki genel tutumu yansıtılmıstır. Her ülkedeki din ve devlet arası iliskiler ve dolayısıyla laiklik uygulaması birbirinden farklı olmakta ve laikligin anlamı toplumdan topluma ve zamandan zamana farklılık göstermektedir. Bununla birlikte laiklik, Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan beri, bu Cumhuriyet’in en temel ilkelerinden biri olmustur. Anayasa Mahkemesi de bu temel ilkenin yerlestirilmesi ve korunması konusuna hassasiyetle yaklasmıs ve bu hassasiyetini konuyla ilgili tüm kararlarına yansıtmıstır.Item Tıpçıt: tıbbi karar destek sistemi çekirdeği(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006) Çorapçıoğlu, M.Erdem; Sever, HayriKarar verme süreci incelendiğinde, karar vericinin, karar vermekle yükümlü olduğu probleme ilişkin geçmiş deneyimleri ve mevcut durumu değerlendirerek seçim yapması gerektiği görülür. Bu süreç sonucu probleme uygulanacak çözüm yolu ile elde edilenler kimi zaman istenmeyen sonuçlar olabilir. Bunun nedeni probleme ilişkin yeterli bilginin olmaması veya karar verme sürecinde yetersizlik olabilir. Karar verme süreci sonunda doğru sonuçlara ulaşabilmek için, probleme ilişkin detaylı bilgiye sahip olunması gerektiği gibi problem üzerinde de deneyime sahip olunması gerekmektedir. Karar verme, genellikle probleme ilişkin çözüm listesinden en uygun olanın seçilmesidir. Bu seçimin başarılı olmasında, muhtemel çözümlerin bulunduğu listenin oluşturulması ve değerlendirilmesi etkilidir. Çözüm listesi, birim işlemler içerebileceği gibi, güvenilirlik veya ilişkisellik ifade eden istatistiksel değerler ile işaretlenmiş sonuçlar da içerebilir. Hekimler tıbbi problemler ile karşılaşan kişilere teşhis koymak ve ilgili tedaviyi uygulamak ile görevli kişilerdir. Hekimlerin karar verme süreci incelendiğinde geçmiş bilgilerin ve deneyimlerin etkili olduğu görülecektir. Dolayısı ile deneyimsizlik, insani durumlar ve benzeri anlık veya kalıcı problemler nedeniyle kararlar gerektiği yönde verilemeyebilir. Bunun sonucunda da hata toleransı çok düşük olan tıp alanında ölüme kadar varabilen istenmeyen sonuçlar ile karşılaşılabilir. Bu tez çalışmasında karar destek sistemlerinde kullanılan çıkarsama yaklaşımlarının kullanımına ilişkin bir öneride bulunulmuştur. Bu çalışmada, klasik karar destek sistemlerinde kullanılan tek model üzerinden çıkarsama yöntemi yerine, birden fazla yöntemin bir arada kullanılması ile nadir görülen durumlara doğru destek sağlanabileceği önerisine ilişkin bir çalışma yapılmıştır. Çalışma, gösteriminin kolay olması ve temelde dayandığı önemli matematiksel modelleme yöntemleri nedeni ile kural tabanlı bir çıkarsama algoritmasının önerilen sisteme uygun bir şekilde uygulanması ile gerçekleştirilmiştir. Sonuçta, örnek olarak seçilen tiroit hastalıklarının teşhisi problemine, 2800 vaka üzerinde %96,9 doğru sonuç üretilmiştir. Üretilen sonuçlar ve sisteme girilen gerçekler, önerilen çözümdeki birlikteliğe imkân verecek yapıda hazırlanmıştır.