Başkent Üniversitesi Yayınları
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/13092
Browse
2 results
Search Results
Item Donör Hastaneleri Eğitim Programı(Başkent Üniversitesi, 2005-01) İ. Tokalak; H. Karakayalı; R. Erdal; M. HaberalTüm dünyada organ ve doku bağışını dolayısıyla da nakil sayılarını arttırabilmenin ilk yolu, toplumun her kesimini organ ve doku bağışı ve nakli hakkında bilgilendirmek ve verilen bu bilgilerin sürekliliğini ve güncelliğini de sağlayabilmektir. Tüm sağlık çalışanları organ bağışında, özellikle kadavradan yapılacak olan bağış sürecinde anahtar rol üstlenmektedir. Ancak bu sektörün profesyonellerinin bu konudaki ciddi bilgi açığı, tüm sağlık çalışanlarını ve toplumun her kesimini olumsuz yönde etkilemiştir. Tüm dünyada, oluşan bu olumsuz durumun düzeltilebilmesi ve öncelikle sağlık çalışanlarının bilgi açığının kapatılmasının tüm toplumu olumlu yönde etkileyeceği gerçeğinden yola çıkılarak uluslararası ve ulusal gereksinimlere göre eğitim programları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu programlardan en önemlileri Avrupa Donör Hastaneleri Eğitim Programı (European Donor Hospital Education Programme-EDHEP), sağlık çalışanlarının eğitimi için ileri bir model olarak geliştirilen eğitim programı (Donor Action-DA) ve Transplant Koordinatörleri Eğitim Programı (The Transplant Procurement Management Course-TPM)’dır. Aynı gereksinim ülkemiz için de geçerlidir. Bu yüzden de ülkemizin bir modeli olabileceğini düşündüğümüz doku ve organ kaynağı ve nakli merkezlerinde çalışan tüm personelin bilgi düzeyini artırmaya yönelik Donör Hastaneleri Eğitim Programı planlanmıştır. Oluşturulan bu eğitim programı donör hastanesi ve transplantasyon merkezi bulunan tüm illere yayılmalı ve sağlık çalışanlarında konu ile ilgili bilincin oluşturulması temel amaç olmalıdır. Sağlık çalışanlarının transplantasyon ile ilgili bilgilerini artırmak, transplantasyon çalışmalarını geliştirmenin, organ bağış ve donör temini çalışmalarına büyük bir tutarlılık ve standart getirmenin bir yoludur. Bu örnek eğitim programı, gelecekte ülkemizdeki transplantasyon ile ilgilenen donör kaynağı ya da transplantasyon merkezi olan tüm sağlık kurumlarında “Türkiye Donör Hastaneleri Eğitim Programı-TÜDHEP” olarak uygulanacak eğitim programına bir model oluşturabilecektir. Donor Hospital Education Program The first step toward increasing rates of tissue and organ donation (and transplantation activities) is through public education and maintenance of this information. Healthcare professionals play a critical role in this education, especially regarding cadaveric donation. Without the sharing of their knowledge, information gaps and discontinuity in procedures and techniques among the professional community will continue that will adversely affect the attitudes and policies of other healthcare professionals as well as the lay public. To eliminate this information gap and the lack of standard procedures and techniques, many countries sought to improve their educational programs according to national and international needs. Some of the most important examples of this include the European Donor Hospital Education Programme, Donor Action, and the Transplant Procurement Management Course. A similar program is needed for Turkey. We propose a nationwide Donor Hospital Education Program to improve the knowledge base of all healthcare professionals working in donor and transplant centers in Turkey and to standardize procedures and techniques among the profession. Improving the level of knowledge among healthcare professionals is the best way to improve transplantation activities and standardize the donation process. This educational program may be the model for all donor and transplant centers in Turkey implementing the Turkish Donor Hospital Education Program (TUDHEP).Item Transplantasyon İmmünolojisi(Başkent Üniversitesi, 2004-09) B. Baştürk; M. HaberalTransplantasyon, bir kişiden alınan ve greft adı verilen hücre, doku veya organın genellikle bir başka kişiye nakledilmesidir. Alınan dokunun genetik olarak tam uygun olmayan bir başka kişiye nakli, rejeksiyon olarak isimlendirilen ve greftin zarar görmesine neden olan, spesifik bir immün yanıta neden olur. Dokunun rejeksiyonundaki en önemli moleküler hedef, kendinden olmayan, klas I ve II major doku uygunluk antijenleridir. Solid organ greftlerinde, çeşitli mekanizmalar rejeksiyona neden olurlar ve bu mekanizmaların herbirisi histolojik olarak karakteristik reaksiyonlara yol açar. Doğal antikorlar, greft damarlarında, trombüs ve parankimde nekroz oluşturarak hiperakut rejeksiyona neden olur. Grefte karşı oluşan alloreaktif T hücreleri ve antikorların, başlıca damar duvarında, parankim yapılarında oluşturduğu doku harabiyeti akut rejeksiyonla sonuçlanır. Kronik rejeksiyon, kronik damar zedelenmesi ve fibrozis ile karakterize bir süreçtir. Greftdeki patolojik değişikliklerin saptanması ve sınıflandırılması tedaviye yanıtın ve uzun dönem prognozun tahmin edilmesinde önemlidir. Bu amaçla, spesifik morfolojik değişikliklerin temel alındığı Banff sınıflaması kullanılmaktadır. Alıcıda, immünosupresyonla veya grefte karşı toleransın arttırılmasıyla, rejeksiyon engellenebilir veya tedavi edilebilir. İmmünosupresyon T hücre cevabının baskılanmasına yönelik olup, bu amaçla kullanılan siklosporin, T hücrelerinde sitokin sentezini bloke ederken, kortikosteroidler, makrofajlarda sitokin sentezini engelleyerek, antiinflamatuvar etki gösterir. Son zamanlarda, rejeksiyon reaksiyonunu önlemek için yapılan deneysel çalışmaların çoğu greft antijenlerine karşı spesifik toleransın arttırılmasını amaçlamaktadır. Transplantation Immunology Transplantation is the process of harvestings cells, tissues, or organs from one individual and, in most cases, implanting into a different individual. Transplantation of tissues from one person to a genetically non-identical recipient triggers rejection. The major molecular targets in transplant rejection are non-self allelic forms of class I and II MHC molecules that have formed complexes with self peptides. Several effector mechanisms cause rejection of solid-organ grafts, and each can lead to a characteristic histological reaction. If there are preexisting antibodies, the result is usually hyperacute rejection, which is characterized by thrombosis of graft vessels. In other cases, alloreactive T-cells and antibodies produced in response to the graft damage blood vessel walls and cause parenchymal cell necrosis. This reaction is called acute rejection. Chronic rejection is characterized by fibrosis. Allograft biopsies provide critical information that enables the examiner to diagnose and grade pathologic changes, and to predict response to therapy and longterm prognosis. Rejection may be prevent or treated by immunosuppressing the host, by minimizing the immunogenicity of the graft, or by inducing host tolerance. Most immunosuppression is directed at T-cell responses and entails the use of cytotoxic drugs, specific immunosuppressive agents, or anti-T-cell antibodies. One immunosuppressive agent, cyclosporine, blocks cytokine synthesis by T-cells. Corticosteroids and anti-inflammatory drugs can inhibit cytokine synthesis by macrophages. A recent experimental approach is induction of specific tolerance to graft antigens.