Enstitüler / Institutes

Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390

Browse

Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • Item
    Obez olan ve olmayan yetişkin bireylerde sezgisel yeme davranışının hedonik açlık ve aşırı besin isteği ile ilişkisinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Karakaş, Hatice Müge; Saka, Mendane
    Bu çalışma obez olan ve olmayan yetişkin bireylerde sezgisel yeme davranışının hedonik açlık ve aşırı besin isteği ile ilişkisinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. Çalışma, Yalova‟nın Armutlu ilçesinde yaşayan 18-65 yaş arası gönüllü 211 kadın ve 111 erkek birey olmak üzere 322 yetişkin birey üzerinde yapılmıştır. Çalışmanın anketi 3 aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada, çalışmaya katılan bireylerin demografik özellikleri, genel sağlık bilgileri, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeylerini saptamak amacıyla anket formu, ikinci aşamada sezgisel yeme durumlarını belirlemek amacıyla Sezgisel Yeme Ölçeği (SYÖ-2), hedonik açlık durumlarını belirleyebilmek amacıyla Besin Gücü Ölçeği (BGÖ) ve bireylerin hedonik açlık durumlarını etkileyebileceği için Aşırı Besin İsteği Ölçeği (ABİS) uygulanmıştır. Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 37.8±12.0 yıl; kadınların %20.4‟ü hafif şişman, %14.2‟si obez, erkeklerin %45.0‟ı hafif şişman, %14.4‟ü obezdir. Çalışmaya katılan tüm bireylerin %43.2‟si obez, %56.8‟i obez değildir. Bireylerin SYÖ toplam puan, 4. alt faktörü olan vücut-besin seçimi uyumu ile beden kütle indeksi arasında negatif korelasyon saptanmış ve bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p>0.05). Bu da BKİ arttıkça, sezgisel yeme puanlarında bir azalma olduğunu göstermektedir. Zayıflama diyeti yapan bireylerin yapmayan bireylere göre SYÖ toplam puanı ve 3 alt faktör puanı, yapmayan bireylere göre daha düşük olduğu saptanmıştır (p<0.05). Hedonik açlık puanları açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0.05). Hedonik açlık BKİ gruplarına göre farklılık göstermektedir. Obez bireylerin normal ağırlıktaki bireylere göre BGÖ puanının daha yüksek olduğu görülmektedir (p<0.01). Yaş arttıkça hedonik açlığın azaldığı saptanmıştır (p<0.05). Aşırı besin isteği toplam puanı açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0.05). ABİS ölçeği toplam ve alt faktör puan ortalamalarının hedonik açlığı olan bireylerde, olmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Toplam ABİS ve alt faktör puanları yaş grupları arasında farklılık göstermektedir. 54-65 yaş arasındaki bireylerin puanları diğer yaş grubundakilere göre anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin ABİS alt faktörlerinden faktör 1, faktör 4 ve faktör 9 ile bel çevresi arasında pozitif korelasyon saptanmış ve bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p>0.05). Bireylerin SYÖ toplam puanı ile besin gücü ölçeği toplam puanı ve alt faktörlerinden faktör 1, faktör 2 arasında negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon gözlenmiştir (p>0.05). Toplam ABİS puanı ile toplam SYÖ puanı ve alt faktörlerinden faktör 1, faktör 2 ve faktör 4 arasında negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon gözlenmiştir (p<0.05). Toplam ABİS puanı ile toplam BGÖ puanı ve tüm alt faktörleri arasında pozitif ilişki ve istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmıştır (p>0.05). Sonuç olarak, hedonik açlığa sahip olan bireylerde aşırı besin isteği davranışının da bulunduğu, hedonik açlık ve aşırı besin isteği ölçek puanları arttıkça sezgisel yeme puanlarının azaldığı ve bu ölçeklerin birbiri ile ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. This study was planned to determine the relationship between intuitive eating behavior and hedonic hunger and food cravings in obese and non-obese adults. The study was conducted on 322 adult individuals, 211 female and 111 male volunteers aged 18-65 years, living in Yalova‟s Armutlu district. The survey of the study consists of 3 stages. In the first stage, the questionnaire form to determine the demographic characteristics, general health information, nutritional habits, and physical activity levels of the individuals participating in the study, the Intuitive Eating Scale (IES-2) to determine the intuitive eating states, Power of Food Scale (PFS) to identify hedonic hunger states, and Food Craving Questionnaire (FCQ) was applied because it may affect the hedonic hunger status of individuals.The mean age of the individuals participating in the study was 37.8±12.0 years; 20.4% of women are overweight, 14.2% are obese, 45% of men are overweight, 14.4% are obese. 43.2% of all individuals participating in the study are obese and 56.8% are not obese. There was a negative correlation between the IES total score, the 4th sub-factor, body-food selection fit, and body mass index, and this relationship was statistically significant (p> 0.05). This shows that as BMI increases, there is a decrease in intuitive eating scores. It was found that individuals who underwent a weight loss diet had a lower IES total score and 3 sub-factors scores than those who did not (p<0.05). No statistically significant difference was found between the genders in terms of hedonic hunger scores (p>0.05). Hedonic hunger differs according to BMI groups. It is seen that obese individuals have higher hedonic hunger score than normal weight individuals (p<0.01). Hedonic hunger was found to decrease with age (p<0.05). No statistically significant difference was found between genders in terms of excessive food desire total scores (p>0.05). The mean and lower factor mean scores of the FCQ scale were higher in individuals with hedonic hunger than those without (p <0.05). FCQ scale total and sub-factor scores differ between age groups. The scores of individuals between the ages of 54-65 were found to be significantly lower than those in the other age group (p<0.05). A positive correlation was found between FCQ Scale‟s sub-factor 1, sub-factor 4 and sub-factor 9 and waist circumference of the individuals, and this relationship was found to be statistically significant (p>0.05). A negative and statistically significant correlation was observed between the total score of the IES and the total score of the food power scale and its sub-factors, factor 1, factor 2 of the individuals (p>0.05). A negative and statistically significant correlation was observed between FCQ total score and intuitive eating total score and its sub-factors, factor 1, factor 2 and factor 4 (p<0.05). A positive correlation and statistically significant correlation was found between the total score of the food craving scale and the total score of the power of food scale and all its sub-factors (p>0.05). As a result, it was observed that individuals with hedonic hunger also had food cravings behavior, as hedonic hunger and food cravings increased, intuitive eating scores decreased and these scales were related.
  • Item
    Üniversite öğrencilerinin yeme farkındalığına göre aşırı besin isteği, iştah ve beslenme durumlarının değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) İbrahimova, Afruz; Kızıltan, Gül
    Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin yeme farkındalığına göre aşırı besin isteği, iştah ve beslenme durumlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Mayıs – Haziran 2018 tarihleri arasında Ankara ili Başkent Üniversitesi’nde eğitim alan 180 öğrenci üzerinde yapılmış ve örneklemi sağlık alanında ve diğer alanlarda eğitim gören öğrenciler oluşturmuştur. Öğrencilerin sosyo-demografik ve sağlık bilgileri, boy uzunlukları ve vücut ağırlıkları anket formuna kaydedilmiş, iştah durumları görsel analog skalası (VAS) ile değerlendirilmiş; Yeme Farkındalığı Ölçeği (YFÖ) ve Aşırı Besin İsteği Ölçeği (ABİS) uygulanmıştır. Besin tüketimi 24 saatlik geriye dönük besin tüketim kaydı ile saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin yaş ortalaması kızlarda 20.8±1.81 yıl ve erkeklerde 21.6±1.78 yıl olarak belirlenmiştir. Bireylerin iştah puan ortalaması kızlarda 7.4, erkeklerde 7.1 olarak saptanmıştır (p>0.05). Sağlık alanında eğitim alan bireylerin ABİS puan ortalaması 46.3±39.16, sağlık dışı alanda eğitim alanların ise 159.8±37.62 iken (p<0.05), YFÖ puanları her iki eğitim alanı için sırasıyla 93.5±12.99 puan ve 94.0±13.22 puan olarak saptanmıştır (p>0.05). Bireylerin günlük ortalama enerji, yağ ve karbonhidrat alımı ile ABİS ve YFÖ ölçeklerinin puanları arasında zayıf negatif yönde istatistiksel olarak önemli bir ilişki saptanmıştır (p<0.05). İştah durumunun değişkenlerle ilişkisi incelendiğinde, enerji, protein, yağ, karbonhidrat ve mikrobesin ögelerinin (demir, kalsiyum, çinko, magnezyum, tiamin, riboflavin, niasin, B6 ve B12 vitaminleri) günlük ortalama tüketim miktarlarıyla zayıf pozitif yönde ilişkili olduğu ve istatistiksel açıdan bu ilişkinin önemli olduğu gözlemlenmiştir (p<0.05). İştah durumu yaş, fiziksel aktivite süresi, beden kütle indeksi (BKİ), alkol ve sigara tüketimi arasında istatistiksel açıdan önemli bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05). Sonuç olarak, öğrencilerin aşırı besin isteği ve yeme farkındalığı günlük enerji, yağ ve karbonhidrat tüketimlerini etkilemektedir. İştah durumuna bağlı olarak makrobesin ve mikrobesin ögelerinin tüketimleri etkilenmektedir. Üniversite öğrencilerine yeme farkındalığının kazandırılması sağlığın korunması, vücut ağırlığının yönetilmesinde etkili olacağı düşünülmektedir. The aim of this study is the assessment of nutritional status, appetite and food craving according to mindful eating in university students. The study was conducted with 180 university students of health and other faculties in Ankara Başkent University between May-June 2018. Socio-demographic information, health status, height and weight were recorded by the form, appetite was assessed with visual analogue scale (VAS), adapted in Turkish population Mindful Eating Questionnaire (MEQ) and validated and reliability confirmed Food Craving Questionnaire (FCQ) was applied. Nutrition status was assessed using 24 hour food recall method. The average age of young females and males was 20.8±1.81 and 21.6±1.78 years respectively. The average appetite score of young females and males was 7.4 and 7.1 respectively (p>0.05). The FCQ score of students of health faculties was 46.3±39.16 points, the score of students of other faculties was 159.8±37.62 points (p<0.05). MEQ scores for both faculty students were 93.5±12.99 and 94.0±13.22 points respectively (p>0.05). Statistically significant weak negative relationship between the average daily consumption of energy, protein, fat and carbohydrate and FCQ and MEQ scores was found (p<0.05). Statistically significant weak negative relationship between average appetite score and the average daily consumption of energy, protein, fat, carbohydrate and micronutrient (iron, calcium, zinc, magnesium, thiamine, riboflavine, niacin, vitamin B6 and vitamin B12) consumption was observed (p<0.05). There was no significant relationship between appetite status and age, physical activity time, body mass index (BMI), average alcohol and tobacco consumption (p>0.05). As a result, it was concluded that food craving and mindful eating influences daily consumption of energy, fat and carbohydrates in university students. Depending on the appetite status, the consumption of macronutrients and micronutrients is changing. Acquiring mindfulness in eating would be effective in promoting health and weight management for university students.
  • Item
    Fazla kilolu ve obez yetişkin kadınlarda ağırlık kaybının aşırı besin isteği üzerine etkisinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Altınkaynak, Büşra; Saka, Mendane
    Bu çalışma, fazla kilolu ve obez yetişkin kadınlarda ağırlık kaybı öncesi ve sonrası dönemde antropometrik ölçümler ile duygu durum değişikliklerinin beslenme ve aşırı besin isteği üzerindeki etkisini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Çalışma, Başkent Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri Araştırma Kurulu kararı alındıktan sonraki 3 ay içerisinde Aris İstanbul Güzellik ve Bakım Merkezi’ ne başvuran 25 fazla kilolu veya obez yetişkin kadın ile yürütülmüştür. Bireylerin ilk görüşmede; sosyo-demografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, diyetsel değişiklikleri, gece yeme alışkanlıkları, uyku düzenleri, antropometrik ölçümleri, vücut bileşimleri gibi bilgileri alınmış ve bazı besinlere ne kadar yeme isteği duydukları hakkında bilgi alabilmek için Görsel Analog Skalası (Visual Analogue Scale-VAS) uygulanmıştır. Ayrıca bireylerin üç günlük besin tüketim kaydı alınmış, fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (kısa form) (IPAQ), Aşırı Besin İsteği Ölçeği (ABİS) ölçeği uygulanmıştır. Bireyin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite durumuna, yaşam biçimine ve fizyolojik durumuna göre alacağı enerjinin %55-60’ı karbonhidrat, %12-15’i protein, %25-30’u yağ olacak şekilde sağlıklı beslenme programı düzenlenmiş, diyet tedavisi öncesi ve sonrası ağırlık kaybının, aşırı besin isteği üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla %10 ağırlık kaybı sonrası bu ölçekler tekrarlanmıştır. Çalışmaya katılan kadın bireylerin (n=25) yaş ortalaması 30.4±9.52 yıldır. Bireylerin ağırlık kaybı öncesi ve sonrası ABİS skorları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin ağırlık kaybı sonrası, öncesine göre; çikolata ve çikolatalı ürünler, kremalı pasta ve pastane ürünleri, cips, gazlı içecekler, fast-food yiyecekler, patates kızartması, makarna-pilav, hamur işleri, çekirdek, dondurma ve meyveye karşı aşırı istek duyma durumlarının azaldığı bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin ağırlık kaybı sonrası, öncesine göre enerji (kkal/gün), karbonhidrat (TE%), toplam yağ (TE %) ortalamaları azalırken; protein (TE%) ortalaması artmıştır. Enerji, protein (TE%) ve toplam yağ (TE %) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin ağırlık kaybı öncesi ve sonrası; A vitamini, E vitamini, niasin, folat, C vitamini, çinko ve bakır alım ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmiştir (p<0.05). Bireylerin ağırlık kaybı öncesi vücut ağırlığı ortalama 86.23±16.45 kg iken, ağırlık kaybı sonrası ortalaması 76.16±14.62 kg olarak gözlenmiştir. Bireylerin ağırlık kaybı öncesi BKİ ortalaması 31.88±5.51 kg/m2 iken, ağırlık kaybı sonrası ortalaması 28.41±4.82 kg/m2 olarak belirlenmiştir. Ağırlık kaybı öncesi ABİS skoru ile enerji arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki belirlenmiştir (p<0.05). Ağrılık kaybı öncesi enerjinin proteinden gelen oranı ile ABİS skoru arasında negatif yönlü önemli bir ilişki belirlenmiştir (p<0.05). Ağırlık kaybı sonrası ABİS skoru ile enerjinin yağdan ve doymuş yağ asidinden gelen oranı ile arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0.05). Ağırlık kaybı sonrası ABİS skoru ile posa (g) ile arasında negatif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.05). Ağırlık kaybı sonrası ABİS skoru ile folat ve demir arasında negatif yönlü önemli bir ilişki belirlenirken (p<0.05); ağırlık kaybı öncesi ve sonrası ABİS skoru ile diğer vitamin ve mineraller arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir (p>0.05). Bireylerin boy uzunluğu, vücut ağırlığı, BKİ, vücut yağı yüzdesi, kas dokusu, yağ dokusu, vücut suyu, bel çevresi, kalça çevresi, bel/kalça oranı, bel/boy oranı ile ABİS skoru (önce) ve ABİS skoru (sonra) arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir (p>0.05). Obez bireylerin tıbbi beslenme tedavisi planlanırken; geçmiş beslenme alışkanlıkları, daha önce diyet tedavisi uygulayıp uygulamadığı, ailesinde şişman birey bulunup bulunmadığı, çalışma koşulları ve uyku düzeni sorgulanmalı; besin ögesi yetersizlikleri, bazı besinlere aşırı istek duyma gibi durumları dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak obez bireylerde ağırlık kaybı ile bireylerin yaşam kalitesinde, antropometrik ölçümlerinde ve aşırı besin isteği skorlarında düzelme belirlenmiştir. The aim of this study was to determine the effect of mood changes for overweight and obese adult female subjects, on nutrition decisions and change in the desire for excessive nutrient consumption before and after weight loss. The study was conducted within the three months after the Başkent University Medicine and Health Sciences Research Board decision was taken, with 25 overweight or obese adult females who were applied to Aris İstanbul Güzellik ve Bakım Merkezi. At the first meeting, information has been taken about the individuals social characteristics, nutrition habits, dietary changes, habits of late night eating, sleep patterns, anthropometric measures and body compositions. Visual Analogue Scale was applied to gain an understanding about how much they got the desire to consume some specific foods. Therefore, three day nutrition consumption data was taken from the individuals. To determine the physical activity level of individuals, International Pyhsical Activity Query (IPAC) and the Food Craving Questionnaire (FCQ) scale applied. According to age, gender, physical activity situation, lifestyle and physiological situation of the individual, the energy to be taken by healty nutrition program was decided to contain 55-60% carbonhydrate, 12-15% protein and 25-30% fat. To evaluate the effect of the excessive food craving before and after the diet, those scales were repeated after 10% weight loss of individuals. The mean age of the participants (n=25) was 30.4±9.52. There is a statistically meaningful difference between the average FCQ scores of the individuals before and after the weight loss (p<0.05). After the weight loss, individuals’ craving situtations decreased for chocolate and chocolate products, cake and bakery products, potato chips, soda, fast-foods, fries, pasta-rice, pastry, ice cream and fruits, has statistically meaningful difference (p<0.05). After the weight loss, individuals’ means of energy (kcal/day) carbonhydrate (TE %) total fat (TE %) decreased; protein (TE %) increased. There is a statistically meaningful difference between energy (kcal/day), carbonhydrate (TE %), protein (TE %), total fat (TE %) (p<0.05). There is a statistically meaningful difference between the means of vitamin A, vitamin E, niasin, folic asid, vitamin C, zinc and copper values before and after the weight loss (p<0.05). Before the weight loss, the mean of body weight was calculated 86.23±16.45 kg; after the weight loss, the mean of body weight was calculated 76.16±14.62 kg. Before the weight loss, the mean of BMI was calculated 31.88±5.51 kg/m2, . Before the weight loss, the mean of BMI was calculated 28.41±4.82 kg/m2. Before the weight loss, there was a positive correlation and statistically significant between energy and FCQ scores (p<0.05). Before the weight loss, there was a positive correlation and statistically significant between protein (TE %) and FCQ scores (p<0.05). After the weight loss, there was a positive correlation and statistically significant between total fat (TE %), total saturated fatty acid and FCQ scores (p<0.05). After the weight loss, there was a negative correlation and statistically significant between sediment and FCQ scores (p<0.05). After the weight loss, there was a negative correlation and statistically significant between folic acid, iron and FCQ scores (p<0.05); before and after the weight loss, there was not any correlation and statistically significant between other vitamins, minerals and FCQ scores (p>0.05). There was not any correlation between individuals means of height, weight, BMI, total body fat ratio, total body muscle, total body water, waist circumference, hip circumference, waist/hip circumference waist/height circumference with FCQ scores(before) and FCQ scores(after) (p>0.05). To conclude all of these results, while medical nutrition treatments were applied to obese individuals, the past nutrition habits, family members who were obese, working conditions and sleep patterns of those individuals must be taken into attention. If we put it in a nut shell, weight losses make improvements in life quality according to anthrophometric measures of the obese individuals. As a result, after the weight loss, there were some improvements observed about life quality and anthrophometric measures for obese individuals.
  • Thumbnail Image
    Item
    Düzenli fiziksel aktivite yapan bireylerde öğün sıklığının ve aşırı besin isteğinin değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yücel, Elmas Burçin; Kızıltan, Gül
    Bu çalışmanın amacı, egzersiz yapan bireylerde beslenme alışkanlıklarının ve aşırı besin isteği ölçeği (ABİS) ile fiziksel aktivitenin iştah üzerindeki etkilerini belirlemek olup ayrıca bu ilişkinin egzersiz yapan ve egzersize yeni başlayan bireyler arasında benzerlik ve farklarını ortaya koymaktır. Çalışmaya Sports International Altınoran Spor Merkezine Mayıs 2018 - Kasım 2018 tarihleri arasında gelen, 18–64 yaş arasında olan yeni başlayan 60 birey ve düzenli egzersiz yapan 60 birey olmak üzere toplamda 120 yetişkin birey dahil edilmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin demografik özellikleri, fiziksel aktivite ve beslenme alışkanlıklarına dair bilgiler yüz yüze uygulanan anket formuna kaydedilmiştir. Bireylerin antropometrik ölçümleri ile vücut analizleri yapılmış, ABİS uygulanmış ve 3 günlük besin tüketim kayıtları ile öğün sıklığı değerlendirilmiştir. Egzersize yeni başlayan bireylerin %50’sinin 2 ana öğün, %50’sinin 3 ana tükettiği bulunmuş, egzersiz yapan bireylerin ise çoğunluğunun (%86.7) 3 ana öğün tükettiği gözlenmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin ara öğün tüketim durumları değerlendirildiğinde; egzersiz yapanların %1.7’si ara öğün tüketmezken, egzersize yeni başlayan bireylerin %63.3’ünün hiç ara öğün tüketmediği bulunmuştur. Egzersize yeni başlayan bireylerin genellikle (%67.4) 1 ara öğün tükettikleri, egzersiz yapan bireylerin ise genellikle (%52.5) 2 ara öğün tükettikleri bulunmuştur. Bireylerin beslenme durumlarını tanımlamaları istendiğinde egzersize yeni başlayan bireyler çoğunlukla orta (%50) ve kötü (%45) olarak cevaplarken, egzersiz yapan bireyler çoğunlukla iyi (%65) olarak cevap vermiştir. Egzersiz yapan bireylerde egzersize başlamadan önce ve sonraki durumlarına göre iştah, duygu durumu, beden memnuniyeti ve sağlık durumu değerlendirildiğinde, egzersiz yapmaya başladıktan sonra egzersiz öncesine göre kadın ve erkek bireyler için her iki grup açısından da iştah durumu puanları önemli miktarda azalma gösterirken, duygu durumu, beden memnuniyeti ve sağlık durumları puanları anlamlı olarak artmıştır (p<0.05). Bireylerin cinsiyete ve egzersiz yapma durumuna göre iştah, duygu durumu, beden memnuniyeti ve sağlık durumu değerlendirilmiştir. Egzersiz yapan kadınlarla erkeklerin egzersize yeni başlayan kadınlar ve erkeklere göre iştahları anlamlı olarak daha az, duygu durumu, beden memnuniyeti ve sağlık durumları değerlendirmelerinin ise anlamlı olarak daha fazla olarak bulunmuştur(p<0.05). Egzersize yeni başlayan bireylerin düzenli egzersiz yapan bireylere göre daha fazla aşırı besin isteğine sahip oldukları saptanmıştır (p<0.05). Sonuç olarak, düzenli egzersizin iştah ve besin isteği üzerinde olumlu etkisinin olduğu ve egzersiz yapan bireylerin daha iyi beslenme alışkanlıklarına sahip olduğu gözlemlenmiştir. The purpose of this study was to determine the effects of nutritional habits, Extreme Nutrition Requirement Scale (ENRS) and physical activity on appetite in individuals exercising and to reveal similarities and differences between individuals who do exercise regularly and individuals who have just started to do exercise. A total of 120 adult individuals between ages 18-64, including 60 individuals do exercise regularly and 60 individuals who have just started to do exercise, were included in the study at Sports International Altınoran Sports Center between May 2018 - November 2018. Demographic characteristics, physical activity and eating habits of the participants were recorded in the face to face questionnaire. Anthropometric measurements of the individuals were made by body analysis, ENRS scale was applied and 3-day food consumption records were evaluated. Meal frequency of the participants was evaluated. It was found that 50% of the individuals who have just started to do exercise consumed 2 main meals and 50% of them consumed 3 main meals, and the majority (86.7%) of the individuals do exercise regularly consumed 3 main meals. When the consumption of snacks of the individuals participating in the study was evaluated; while 1.7% of individuals do exercise regularly did not consume snacks, it was found that 63.3% of individuals who have just started to do exercise did not consume any snacks. It was found that the number of snacks consumed was generally 1 snacks (%67.4) consumed by the individuals who have just started to do exercise, while the individuals exercise regularly were generally consuming 2 snacks (52.5%). When individuals were asked to define their nutritional status, the individuals who started the exercise mostly answered as moderate (%50) and bad (%45), while the individuals exercising responded mostly as good (%65). When the appetite, emotional status and body satisfaction scores of the people who do exercise regularly are evaluated according to their scores before and after doing exercise, it is seen that for both men and women individuals, their appetite status scores Show a significant decrease after staring the exercise whereas their emotional status, body satisfaction and health status scores increased meaningfully compared to before starting the exercise (p<0.05). The appetite, emotional status, body satisfaction and health status of inviduals were evaulated according to their gender and frequency of doing exercise. Women and men who do regularly were found to have significantly lower appetite and significantly higher emotional status, body satisfaction and health status assessments than women and men who have just started to do exercise (p<0.05). It was found that who have just started to do exercise compared to who do exercise regularly have a greater amount of extreme nutrition requirement. As a result, it is observed that regular exercise has a positive effect on appetite and food desire and individuals who do exercise regularly have better eating habits.