Enstitüler / Institutes
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390
Browse
209 results
Search Results
Item Kredi temerrüt swaplarinin iktisadi ve finansal değişkenler ile ilişkisinin Türkiye ekonomisi için ampirik analizi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Yağcı, Filiz; Sunal, OnurGelişen ekonomi ile tüm dünyada kredi türev piyasalarının gelişimi 2000’li yılların sonrasında hız kazanmıştır. Kredi temerrüt swapları (CDS’ler) yaygın olarak en çok kullanılan kredi türevleri arasında yer almakta olup gelişen piyasalarda zamanla kredi notlarına alternatif olarak ülkelerin kredi risklerini ölçmede önemli bir göstergeyi ifade eder hale gelmiştir. Yaşanan finansal krizler sonrasında kredi notlarının ülke kredi riskini yeterince yansıtmadığı görüşünün finansal piyasalarda hakim olmasıyla birlikte yatırımcılar, kredi temerrüt swaplarını çok daha yakından takip etmeye başlamışlardır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin ülke kredi risk primleri (CDS) ile seçilmiş bazı makro iktisadi ve finansal değişkenler arasındaki ilişkilerin ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda, piyasa istikrarını temsil eden bazı değişkenlerin oynaklıklarının CDS primleri üzerindeki etkileri de incelenmiştir . Çalışmada, Türkiye ekonomisinde Haziran 2006 ile Aralık 2020 dönemlerini kapsayan aylık veriler kullanılmış ve değişkenlerin farklı düzeylerde tümleşik olmaları sebebi ile doğrusal bir ARDL modeli oluşturularak kısa ve uzun dönem katsayılar sınır testi yöntemi ile belirlenmiştir. Bu çerçevede, uzun dönemde beklentilerle uyumlu olarak CDS primlerini; USD (Amerikan Doları) döviz kurunun, istihdam oranının, VIX Endeksinin, kısa vadeli dış borç stok toplamının, Eurobond getirisinin ve enflasyon oranının anlamlı ve pozitif olarak yordadığı, BİST 100 Endeksinin, Türkiye’nin gösterge 2 yıllık tahvil fiyatlarının ve portföy yatırımlarının anlamlı ve negatif olarak yordadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Bunlarla birlikte yine beklentilerle uyumlu olarak uzun dönemde döviz kuru volatilitesinin ve VİX Endeks volatilitesinin de CDS primlerini anlamlı ve pozitif olarak etkilediği görülmüştür. After the 2000s, the development of credit derivative markets around the world accelerated in parallel with the developing economies. Credit default swaps (CDS) are among the most widely used credit derivatives and have become an important indicator in measuring the credit risks of countries as an alternative to credit ratings in emerging markets.After the financial crises, the opinion that the credit ratings do not adequately reflect the credit risk of the country began to prevail in the financial markets and investors began to monitor credit default swaps more closely. In this study monthly data covering 2006 June and 2020 December period is used to construct a linear ARDL model to estimate both short and long run coefficients as the variables were integrated of different orders. In line with our expectations the results revealed that US dollar exchange rates, VIX Index values, sovereign short term debt stocks, Eurobond yields and inflation rates positively and significantly predict CDS premiums while BİST 100 Index, Turkish benchmark sovereign bond yields and portfolio inverstments significantly and negatively affect CDS premiums. Also consistent with our expectations VIX volatility and exchange rate volatility positively predicts CDS premiums.Item Üniter ve federal devletlerde yerel yönetimler. Latin Amerika ülkeleri üzerinden bir inceleme(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Yıldız, Ünal; Akgül, Mehmet EminYüksek lisans tezi olarak hazırlanmış bu çalışmada, iki üniter ve iki federal devlet olmak üzere, dört Latin Amerika devletinde yerel yönetimler incelenmiştir. Bu devletler Kolombiya, Peru, Brezilya ve Meksika’dır, sayılan ülkeler nüfus, yüzölçümü kriterlerine göre seçilmişlerdir. Çalışmada öncelikle üniter devlet ve federal devlet biçimleri ve bu devlet biçimlerindeki yerel yönetimler incelenmiştir. Çalışmanın devamında ise Üniter Latin Amerika ülkelerinde merkezi idare ilkesi ve yerinden yönetim ilkelerinin nasıl uygulandığı ve ülkelerin yerel yönetim birimlerinin teşkilatlanması, görevleri ve yetkileri incelenmiştir. Federal Latin Amerika ülkelerinde, ülkelerin federal yapısı, federal devletin yetkileri, federe devletleri, federe devletlerin yetkileri ve yerel yönetim birimlerinin teşkilatlanması, görevleri ve yetkileri incelenmiştir. Çalışmanın amacı, Latin Amerika’dan örnek olarak seçilen üniter ve federal devletlerdeki yerel yönetim yapısının, birinci bölümde incelenen üniter ve federal devlet yapılarındaki kabullerle karşılaştırılmalı değerlendirilmesidir. In this study preapered as a master thesis, four Latin America States’ local governments will be examined. Two of these states are unitary states while others are federal states. These states are Colombia, Peru, Brasil, Mexico as well as they were chosen according to population and surface criteria. In this study, unitary state, federal state forms and local governments in these state forms will be examined at first. Later on, how centeralism and decentralization principles are applied and perceived in unitary Latin America states and creation, functions, competences and organization of local governments in these states will be examined afterwards. In federal Latin America states, federal structure, federal government competences, states, state competences, and creation, functions, competences, organization of local governments of these countries will be examined. The aim of the study is to compare the structure of local government in selected federal and unitary states from Latin America with the assumptions of local government structures in federal and unitary states examined in the first section.Item Finansal fair play kriterlerinin kurumsal çerçevesi, futbola etkisi ve başa baş kuralı hesaplamasının futbol kulüpleri üzerinde uygulaması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Çalkaya, Mustafa; Erhan, Deniz UmutBu tezin amacı, Finansal Fair Play‟in futbol kulüpleri açısından önemini, amacını, kriterlerini, yaptırımlarını ve futbola etkisini belirtmektir. Futbol, Avrupa da hızla gelişmiş ve önemli boyutta ticarileşme dönemine girmiştir. Futbol kulüplerinin finansal yönden sorun yaşamadan devam etmesi için UEFA Finansal Fair Play kriterlerinden en önemlisi “Başa Baş Kuralı” ele alınmıştır. Başa baş kuralının futbol kulüpleri açısından önemi belirtilerek dört büyük futbol kulübünün başa başı hesaplanmıştır. Birinci bölümde, Türkiye‟de futbolun tarihsel süreci, yasal düzenlemeleri, ekonomik yapısı, halka arzı, hisse senetlerinin performansı, UEFA kriterleri gibi konulara yer verilmiştir. İkinci bölümde ise, FFP‟in kavramsal çerçevesi, amacı, kriterleri, futbola etkisi, ihlaller sonucunda ortaya çıkan yaptırımları ve başa baş kuralı açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, futbol kulüplerinin muhasebe politikası açıklanarak tutulan defter ve belgeler belirtilmiştir. Daha sonra finansal raporlamanın öneminden bahsedilerek FFP kriterlerine uygulanması üzerinde durulmuştur. Son bölümde ise, başa baş kuralı hesaplamasında dört büyük futbol kulübü üzerinde bir uygulama yapılmıştır. The purpose of this thesis is to indicate the importance, the purpose, the criteria, the sanctions and the effect of the Financial Fair Play on football with regards to football clubs. Football has developed rapidly in Europe and has entered a period of commercializationsignificantly. The "Break-Even Rules" which is the most important UEFA Financial Fair Play criteriafor football clubs to continue without financial problemsis discussed. Break-Even Rules‟ importance is stressed and four major football clubs‟ break-evensare calculated. In the first chapter, the historical process, the legislation, the economic structure, the public listing, the performance of shares, and the UEFA criteria of football in Turkeyare elaborated. In the second chapter, FFP's conceptual framework, its aim, its criteria, its effect on football, the sanctions and consequences as a result of violations and break-even rules are explained. In the third chapter, the books and documents that are keptby football clubs are mentioned by explaining the accounting policies of football clubs. Then, the importance of financial reporting is discussed and its application on FFP criteria are emphasized. In the last chapter, the break-even ruleson four major football clubs are applied.Item Bulanık kalite fonksiyon göçerimi'nin hizmet sektörüne uyarlanması(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Baygıner, İpek; Atalay, Kumru DidemSon yıllarda hizmet sektörünün hızla gelişmesiyle birlikte firmalar ayakta kalmak ve rekabet etmek için çaba göstermektedir. Bu ayakta kalmanın en başarılı ve en iyi yolu müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde öğrenmekten geçmektedir. Bu çalışmada hizmet sektöründe müşterinin sesini dinlemenin ne derece etkili olduğu bulanık Kalite Fonksiyon Göçerimi yöntemi kullanılarak gösterilmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde hizmet kavramının tanımı, hizmetin özellikleri, müşteri memnuniyeti, algılanan ve beklenen hizmet kalitesi bahsedilmiştir. Müşteri memnuniyetinin bir işletme için ne derece önemli olduğundan ve odak noktasında tutulması gereklilikleri aktarılmıştır. Müşterilerin algıladıkları ve bekledikleri hizmet kalitesinin öneminden bahsedilmiştir. İkinci bölümde Kalite Fonksiyon Göçerimi’nin tanımı, tarihçesi, amaçları, faydaları, zararları gibi genel bilgilerinin yanında Kalite Fonksiyon Göçerimi ve Kalite Evi hakkında bilgiler verilmiştir. Kalite Fonksiyon Göçerimi uygulanarak müşterilerin sesini dinlemeyi öğrenip, müşteri isteği doğrultusunda hareket edilip hizmet üretilmesi aktarılmıştır. Üçüncü bölümde bulanık mantığın tanımı yapılarak tarihçesinden ve uygulamanın nasıl yapılacağından bahsedilmiştir. Bulanıklık hangi durumlarda kullanmanın daha uygun ve faydalı olduğu belirtilmiştir. En son bölümde ise bulanık Kalite Fonksiyon Göçerimi çalışmaya uygulanma teknikleri anlatılmış ve bu çalışmada kullanılan formüller gösterilmiştir. Bulanık Kalite Fonksiyon Göçerimi matrisi uygulanan ankete göre çizilmiş hesaplanmış grafikleri çizilmiş ve yorumlanmıştır. Recent progresses in the service sector forces the companies to put significant effort to survive and compete. The most successful and the best way of survival is to learn and respond to the needs and expectations of customers. In this study, the Fuzzy Quality Function Deployment method is used to show the importance of listening to ‘the voice of the customers’ in the service sector. In the first chapter of this study, the definition of service concept, features of service, customer satisfaction, and perceived and expected service quality are mentioned. The importance of putting customer’s satisfaction and perceived and expected service quality to the focal point for an enterprise is explained. The second chapter contains the description, historical background, objectives, usefulness and shortcomings of Quality Function Deployment and quality house. By the use of Quality Function Deployment and by listening to the “voice of customers”, it is shown that the expectations of the customers can be satisfied. In the third chapter, the definition of fuzzy logic, the diversity and usefulness of its applications are explained. In the last chapter, the application techniques of fuzzy Quality Function Deployment, and the formulas used in this study are given. Based on the applied survey results, a Fuzzy Quality Function Deployment matrix is constructed and the pertinent graphs are drawn and interpreted.Item Yönetim danışmanlığı ve insan kaynakları yönetimindeki etkileri: Alan araştırması(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Haberal, Işıl; Halıcı, AliGünümüzde tüm dünyada hızlı bir gelişim gösteren küresel iletişim, ekonomik, teknolojik, sosyal, politik vb. nedenlerden dolayı işletmelerin çoğu, yaygın olarak yönetim danışmanlığı hizmeti almaktadır. Ülkemizde, ekonomide tam rekabet sistemine geçilmesi ve işletmelerin dünyaya açılarak diğer ülkelerdeki işletmelerle işbirliği yapmaya başlamaları nedeniyle, istenen üretimin ve kalitenin sağlanabilmesi için yönetim danışmanlığı hizmeti dikkat çekici olmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle, dünya çapında hizmet veren danışmanlık firmaları Türkiye’de şube açmaya ya da ortaklık kurmaya başlamışlardır. Zaman içinde gelişen ekonomik ve endüstriyel koşullarla birlikte, yerel danışmanlık firmaları da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bütün bu gelişmelere rağmen, sanayisinin çoğunu küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğu ülkemizde hala çoğu yönetici, hem danışmanlık hizmetinin içeriği hakkında ve hangi durumlarda gerektiği konusunda yeterli bilgi sahibi değildir, hem de isteksizdir. Bu çalışma, yönetim danışmanlığı hizmetinin önemi, tanınması, yaygınlaştırılması ve insan kaynakları yönetimine olumlu etkisinin gösterilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya farklı şehirlerden, farklı sektörlerden ve farklı çalışan sayılarına sahip beş işletme ile hepsi Yönetim Danışmanları Derneği (YDD) üyesi ve CMC (Sertifikalı Yönetim Danışmanı) unvanlı altı danışman katılmıştır. Yarı yapılandırılmış mülakat ve e-posta yoluyla sağladıkları katkılar sonucunda, danışmanlık hizmeti nedenleri ve en çok kullanılan modeli, insan kaynakları yönetimi için alınan danışmanlığın öncelik sırası, yarattığı değişiklikler ve en çok hangi işlevi etkilediği hakkında bilgi toplanmıştır. Derlemesi yapılan cevapların yorumlanmasıyla, danışmanlık hizmetine ancak son dakika çözümü olarak yaklaşıldığı ve insan kaynakları konusundaki danışmanlık hizmetine gereken ilginin gösterilmediği belirlenmiştir. İşletmelerin yararı açısından; yönetim danışmanlığı hizmetlerinin doğru tanıtımı ve yaygınlaştırılması, işletme için stratejik öneme sahip insan kaynaklarına yönelik danışmanlık çalışmalarının yoğunlaştırılması ve bölüm yönetiminin işletme yönetimiyle birlikte strateji çalışmalarına katılması, hızla uygulanabilir hale getirilmelidir. Nowadays, most of the businesses mainly use management consulting services because of the reasons like global communication, economical, technological, social, political, etc., which have developed rapidly all over the world. In our country, the management consultancy service has started to be attractive and used in order to ensure the desired production and quality because of the transition to the full competition system in the economy and the opening up of businesses to the world and cooperation with the other countries. Therefore, the worldwide consulting firms have started to open branches or to establish partnerships in Turkey. Along with the economical and industrial conditions that have developed over time, local consulting firms have started to become widespread in the country. In spite of all these developments, in our country where most of the industry is formed by small and medium-sized businesses, most managers still have no knowledge about the contents of the consultancy services and the needs in what circumstances and are reluctant. This study was conducted in order to promote, identify and disseminate the management consultancy service, and to show the positive effect on the management of human resources. The survey included five enterprises with different cities, different sectors and different employee numbers, and six consultants, all of them are YDD members with CMC certification. As a result of the semi-formal interview and e-mail contributions, information on the reasons for the consulting service and the most used model, the priority order of the consultancy for human resources management, the changes it has made, and the functions has affected most are collected. Interpretation of the collected answers revealed that the consulting service was only approached as a last-minute solution and that the consultancy service on the subject of human resources was not shown the necessary interest. For the benefit of the enterprises; the introduction and dissemination of management consulting services, the intensification of consultancy work on human resources with strategic pre-emptive management, and the involvement of the department management in strategy work with the business management should be made rapidly applicable.Item Tek satıcılık sözleşmesi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2018) Aygüneş, Mehmet; Yücer Aktürk, Zeynep İpekYüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışmada Tek Satıcılık Sözleşmesi müessesesi incelenmiştir. Öğretide “münhasır bayilik”, “ana bayilik” gibi kavramlar kullanılarak adlandırılan “tek satıcılık sözleşmesi” küreselleşen ve gelişmeye günden güne daha fazla ihtiyaç duyan işletme sahiplerinin ilgili ihtiyaçlarını gidermek için başvurdukları sözleşmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tek satıcılık sözleşmesi; yapımcı ile tek satıcı arasında var olan hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde, sürekli bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile yapımcı, mamullerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisar sahibi olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık olarak tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi ad ve hesabına satarak malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenmektedir. Tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarını; tek satıcıya belirli bir bölgede münhasır satış hakkının tanınması, taraflar arasındaki sözleşmenin sürekli borç doğuran bir sözleşme niteliğinde olması, ilgili sözleşmenin bir çerçeve sözleşme niteliği taşıması, tek satıcının kendi adına ve kendi hesabına hareket etmesine rağmen yapımcının dağıtım örgütüyle bütünleşmesi, sürümü artırıcı faaliyetlerde bulunması oluşturmaktadır. In this work prepared as a master thesis, the issue concerning Exclusive Distributorship Agreement is analysed. Within the scope of the thesis, the definition and components of the exclusive distribution agreement, the rights and liabilities of the parties thereof have been examined. "Exclusive distribution agreement is such a continuous agreement having a framework characteristic regulating the legal relations between the producer and the exclusive distributor, with this agreement the producer commits to deliver all or some of its products to a distributor to be exclusive distributor in a certain geographic region and in return the exclusive distributor commits to drive the sales by selling the goods subject scope of the agreement on behalf and account of itself." The components of the Exclusive distribution agreement are comprised of conferring exclusive selling right to the exclusive distributor in a certain territory, being a continuously debt incurring contract between the parties, having the characteristics of a framework contract, integration of the producer with the distribution organization despite the fact that the exclusive distributor acts on behalf and account of itself, and to perform activities driving the sales.Item Monoskopik 3 boyutlu (2B) ve stereoskopik 3 boyutlu animasyon kullanımının öğrenciler açısından incelenmesi(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Taştı, Mehmet Burak; Avcı Yüksel, ÜmmühanHızla gelişen günümüz teknolojisi, bizlere hayatımızı kolaylaştıran yeni ürünler olanaklar sağlamaktadır. Her geçen gün gelişen ve değişen bilgisayar teknolojileri şüphesiz ki teknoloji alanında kaydedilen ilerlemelere öncülük etmektedir. Bu gelişmelerden sanayiden sağlığa pek çok alan faydalanmaktadır. Eğitim de bu gelişmelere kayıtsız kalmamaktadır. Bilgisayar Destekli Öğretimin (BDÖ) eğitim süreçlerinde yerini alması hemen hemen bilgisayarın icadına dayanmaktadır. O günden bugüne, teknoloji ilerledikçe BDÖ farklı formlarda da olsa eğitim süreçlerinin önemli bir parçası olmuştur. Monoskopik üç boyutlu (M3B) görüntülerle hazırlanan eğitim materyalleri teknolojinin ilerlemesi ve daha kolay erişilir hale gelmesiyle yerini Stereoskopik üç boyutlu (S3B) materyallere bırakmaktadır. Bu çalışmada, M3B ve S3B ortamda sunulan animasyonun, öğrencilerin Coğrafya dersindeki başarıları ve öğretime yönelik görüşlerine etkisini incelenmiştir. Bu bağlamda, 9. sınıf Coğrafya programında yer alan Yerin Şekli ve Hareketleri Ünitesi, Ankara’da özel bir okulda öğrenim görmekte olan 66 öğrencinin yarısına M3B, diğer yarısına ise S3B animasyon ile öğretilmiştir. Karma araştırma yöntemi kullanılarak tasarlanan bu çalışmada, nicel ve nitel veriler toplanmıştır. Nicel verilerin analizi için t-testi yapılmış olup nitel verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma bulguları, her iki grupta yer alan öğrencilerin ön-test sonuçları arasında anlamlı bir farklılık olmamasına karşın, son-test puanları arasında S3B animasyonla öğrenim gören gruptaki öğrenciler lehine anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir. Bunun yanı sıra, her iki grupta yer alan öğrenciler, animasyonla öğretime yönelik olumlu görüş bildirmiş fakat S3B animasyonların daha etkili ve eğlenceli olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilerden, çalışma kapsamında kullanılan animasyonu bazı özellikleri bakımından değerlendirmeleri istendiğinde ise, olumlu özellikleri arasında içerik, görseller, efektler, akış ve müziğin iyi hazırlanmış olması sıralanmıştır. Buna karşın, az sayıda da olsa, bazı öğrenciler ses ve görüntü kalitesi ile efektlerin geliştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir. Bu çalışmanın, S3B ortamların eğitimde kullanımı konusunda literatüre bir katkı sağlaması ve Türkiye’de bu alanda yapılacak çalışmalara yeni bir pencere açması beklenmektedir. Ayrıca, teknolojinin giderek daha ucuz ve kolay erişilebilir olmasıyla birlikte, S3B görselleştirme teknolojisinin Coğrafya gibi öğrencilerin görselleştirmeye ihtiyaç duydukları derslerde, öğretimin etkililiğini ve verimliliğini artırmak adına yapılacak diğer çalışmalar için de bir örnek teşkil etmesi planlanmaktadır. Rapid changes in the technology provide new products and opportunities that facilitate our lives. Specifically, improvements and changes in the Computer Technologies, no doubt, lead the developments in the field of technology. A wide variety of sectors from industry to health make use of these developments, including education. In this regard, since the invention of the computers, Computer-based Instruction have taken place in education processes, and since then, albeit in different forms, Computer-based Instruction has had a pivotal role in instructional processes. Today, with the developments in technology and easy access to it, educational materials developed through Monoscopic 3D (M3D) visualization technologies have been replaced with Stereoscopic 3D (S3D) visualization technologies. Accordingly, this study aimed to examine the effect of M3D and S3D animation on students’ achievement in Geography course and their perceptions on the instruction. For this purpose, the unit of ‘The Shape and Movements of the Earth’ which is presented in the 9th grade Geography curriculum was taught to 66 9th graders 33 of which were taught the unit by utilizing M3D animation while the other half by using S3D animation. Both quantitaive and qualitative data were collected in this mixed-method design study. T-test was used to analize the quantitative data and content analyze was used for the qualitative data. Findings of the study revealed that, although there was not a significant mean difference between students’ pre-test scores, there was a significant mean difference in the post-test scores in favor of students who were taught by using S3D animation. In addition, students in both of the groups asserted the effectiveness of using animations in classes; however, they highlighted that S3D animations were more effective and enjoyable. Lastly, the participants were asked to evaluate the animation used in the instruction in terms of its strenghts and the parts that need improvements. They listed the content, the visuals, the flow, and the music of the animation as its strenghts; whilst, a few students alleged that the quality of the sound and visuals, as well as the efects of the animation should be improved. As a corollary, it is expected that this study will contribute to the limited literature in the field and open a new window for future studies conducted in Turkey. Beside, it is supposed that findings of this study will guide practitioners who seek to increse the effectiveness and efficiency of their instruction in courses such as Geography in which students needs visualization of the content.Item Ortaokul (5-8. sınıflar) Türkçe dersi çalışma kitaplarında metinsel-aşkınlık(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Cebeci, Tuba; Demir, AhmetÇalışmada, 2016-2017 eğitim öğretim yılında MEB tarafından hazırlanan ortaokul (5-8. Sınıflar) Türkçe dersi çalışma kitaplarındaki etkinlikler/sorular metinsel-aşkınlık bağlamında incelenmiştir. Etkinliklerin ve soruların değerlendirilmesinde Gérard Genette’nin metinsel-aşkınlık ilişkilerini tanımlamak için kullandığı 5 ayrı ilişki biçimi esas alınmış; ‘metinsel-aşkınlık’a dayanan etkinliklikler/sorular, özellikleri bakımından ‘metinlerarasılık/iç metinllilik (intertextuality)’, ‘yan-metinsellik/ek metinlilik (paratextuality), ‘yorumsal üst-metinsellik/dış metinlilik (metatextuality)’, ‘üst-metinlilik/tip metinlilik (architextuality)’ ve ‘ana-metinsellik/art metinlilik (hypertextuality) biçimlerine göre tasnif edilmiştir. Çalışmada öğrencilerin etkinlik ve sorular üzerinden ürettikleri sözlü, yazılı ve görsel ürünlerin ‘metinsel-aşkın’ bir alanda, araç-metinlerle (ders kitaplarındaki okuma metinleri, dinleme metinleri, görsel ürünler vb.) ilişkili olduğu, öğrencilerin araç-metinlere bağlı olarak, onlar üzerinden sözlü, yazılı ve görsel ürünler ortaya koydukları gerçeğinden hareket edilmiştir. Öğrencilerin, çalışma kitaplarındaki etkinlikler ve sorulara bağlı olarak yarattıkları ürünlerle araç-metinler arasında nasıl bir metinlerarası ilişki olduğu ele alınmıştır. Diğer bir ifadeyle kaynak metin özelliği taşıyan araç-metin ile öğrencilerin araç-metinlerle ilgili etkinlikler ve sorular üzerinden ortaya koydukları sözlü, yazılı ve görsel ürünlerin metinlerarası ilişkiler bağlamında hangi düzlemlerde ilişkili olduğu değerlendirilmiştir. Çalışmamız, nitel bir araştırmadır ve doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Ortaokul (5-8. sınıflar) Türkçe dersi çalışma kitapları belge tarama yöntemiyle incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Bu bağlamda metinsel-aşkınlık’a dayanan etkinlik ve soruların tabloları yapılmış ve bu tablolara yansıyan veriler ışığında metinlerin, etkinliklerin ve soruların metinsel-aşkınlık yönünde gösterdikleri özellikler ve bilişsel becerilerle ilintisi analiz edilmiştir. Böylece metinlerin, etkinliklerin ve soruların içeriksel, dilsel ve biçimsel özellikleri irdelenmiş buna ek olarak da Türkçe öğretimine dair ‘metinsel-aşkınlık’ bağlamında çıkarımlar yapılmıştır. In the study, the activities/questions in the secondary school (5-8th Grades) Turkish course working books prepared by (MEB) in 2016-2017 academic year have been examined in terms of textual transcendence. 5 different relation modes used by Gérard Genette in order to define textual-transcendence relations have been taken as basis activities/questions based on ‘textual-transcendence’ have been classified in accordance with ‘intertextuality/intertextuality’, supplemental ‘textuality/paratextuality’ ‘interpretational top textuality/metatextuality’, ‘top textuality/achitextuality’ and ‘main textuality/hypertextuality’ forms. It is considered the fact that the oral, written and visual products that the students have produced on the activities and questions are related with tool-texts (reading texts listening texts, visual products on the textbooks) in ‘textual-transcendence, and that the students have adhered to the tools-texts and have revealed oral, written and visual products regarding them. It has been handled how intertextual relations are between the activities in the workbooks and the products created based on the questions of the students and tools-texts. In other words, it has been assessed in which platforms oral written and visual products that thestudents have revealed on the activities and questions with regard to the tool-texts are related in terms of intertextual relationswith regard to tool- texts with source text characteristic. Our study is a qualitative research and document analysis method is used. Secondary school (5-8th grades) Turkish Course working books have been examined and assessed by document scanning method. In this context, the table of the activities/questions based on ‘textual-transcendent’ in the workbooks and in the light of data reflecting to such tables, the relations of activities and questions with the features and cognitive skills that they have shown in the direction of textual-transcendence have been analyzed. Thus, the contextual, linguistic and formal features of texts, activities and questions have been examined and conclusions have been made in terms of 'textual-transcendence' in Turkish teaching.Item Ortaokul (5-8 sınıflar) Türkçe derslerinde şiir-hikâye ve manzum hikâye türünden metinler(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Çat, Feray; Demir, AhmetÇalışmamız çerçevesinde 2017-2018 eğitim-öğretim yılında MEB tarafından hazırlanan ortaokul (5-8. sınıflar) Türkçe dersi ders kitapları ve çalışma kitaplarında bulunan şiirler, ‘şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ bağlamında ele alınmıştır. Dolayısıyla çalışma, şiir ile hikâyenin birlikteliğine karşılık gelen alanda ortaya çıkan ‘şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ türlerini odağa almaktadır. Bu bakımdan ortaokul (5-8. sınıflar) Türkçe dersi ders ve çalışma kitaplarında yer alan ‘şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ türünden metinlerin sınıflara göre dağılımı incelenmiş ve bu metinler ‘yapı’, ‘tema’, ‘dil ve anlatım’ yönlerinden değerlendirilmiştir. 2017 Türkçe Dersi Öğretim Programında yer alan ‘kazanımlar’la ilişkili olarak metinlerin kulanım amaçları irdelenmiş ve araç-metin olarak kullanılan ‘şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ türünden metinlerin çalışma kitaplarında etkinliklerle/sorularla nasıl işler hâle getirildiği incelenmiştir. Böylece ‘şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ türünden metinlere yönelik etkinliklerle/sorularla öğrencilere neler kazandırılmak istendiği üzerinde de durulmuştur. ‘Şiir-hikâye’ ve ‘manzum hikâye’ türünden metinlerin özelde ortaokul Türkçe derslerindeki sınıflara göre işlevselliği de dikkate sunulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Türkçe eğitiminde öğrenme alanlarına, metin seçimi ve kullanımını belirleyen faktörlere, metin türlerine, özellikle de Türkçe eğitimiyle ilişkilendirdiğimiz öğrenme ve öğretme süreçlerine, etkinliklerin/soruların Bloom taksonomisinde ortaya konulan şekliyle bilişsel basamaklarla ilişkisine değinilmiştir. Bu bağlamda ‘şiir-hikâye’ ile ‘manzum hikâye’ türlerinin ortaokul seviyesinde Türkçe eğitimindeki yeri, ‘şiir-hikâye’ ile ‘manzum hikâye’ türünden metinlerin Türkçe öğretimine katkıları ve bu türlerin ortaokul Türkçe dersi ders ve çalışma kitaplarındaki mevcut durumu ortaya konulmuştur. As part of our study, the poems in textbooks and workbooks of secondary school Turkish classes (5th – 8th grades) which were prepared for academic year 2017/2018 by the Ministry of National Education were discussed in the context of “poem-story” and “epos.” Therefore the study focuses on the genres of “poemstory” and “epos” that revealed at the junction of poem and story. In this respect, the distribution of the texts in textbooks and workbooks of secondary school Turkish classes (5th – 8th grades) which are classified as ‘poem-story’ and ‘epos’, according to grades was analyzed and such texts were evaluated with regard to “structure”, ‘theme’, ‘language’ and ‘expression’. Intended purposes of the texts were scrutinized in relation to ‘learning outcomes’ in 2017 Turkish Course Curriculum. Besides, it was examined how the texts in genres of poem-story and epos used as tool-text were made functional by the activities/questions in textbooks. Thus, the goal of the activities/questions related to texts in genres of poem-story and epos, for students was emphasized as well. It was aimed to remark the functionality of the texts classified as poem-story and epos according to grades of secondary school. Moreover, learning domains in Turkish teaching, the factors that determine selection and use of texts, and text types and, especially learning and teaching processes associated with Turkish teaching and the relationship between activities/questions in respect to Bloom's Taxonomy and the cognitive steps were addressed.In this sense, the place of ‘poem-story’ and ‘epos’ genres in secondary school Turkish classes, contributions of the texts in genres of ‘poem-story’ and ‘epos’ to Turkish teaching and current status of such categories in textbooks and workbooks of secondary school Turkish classes were manifested.Item İlköğretim matematik öğretmen adaylarının problem çözmede modelleme ve işlem başarılarının belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2018) Zencirci, Rasime Seda; Altıntaş, OsmanGünümüzde matematiksel düşünme, günlük hayatla matematik arasında ilişki kurabilme, iletişim yoluyla matematik kavramlarını kullanabilme, etkili ve doğru çıkarım yapabilme, eğitim çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ülkemizde 2005 yılında yapılan eğitim çalışmalarına paralel olarak ilköğretim matematik programında günlük yaşam problemlerini anlayabilme, sorgulayabilme, analiz edebilme ve matematiksel dili kullanarak ifade edebilme özellikleri vurgulanmaktadır. Matematiksel modelleme ile ilgili araştırmalar incelendiğinde, modellemenin matematik eğitiminde belirtilen özellikleri öğrencilere kazandırılabileceği görülmektedir. Matematiksel modelleme etkinlikleri öğrencilerin günlük yaşam problemleriyle yüzleşmesini ve çözüm yolları üretmesini sağlamaktır. Öğrencilere, problem çözümünde yöntem ve tekniklerin belirlenmesinde, öğrencilerin ilgisinin artırılmasında, matematiksel modelleme etkinliklerine yönelik olumlu tutum geliştirmede öğretmenlerin rehberlik edebilmesi büyük önem taşımaktadır. Matematiksel modelleme ilköğretim matematik öğretmenliği programında yer almamaktadır. Matematiksel modelleme ile ilgili çalışmalara bakıldığında matematik öğretim programında matematiksel modellemeye de yer verilmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda matematik öğretmeni yetiştiren kurumlarda eğitim gören öğretmen adaylarının matematiksel modelleme yeterlilikleri büyük önem taşıyacaktır. Bu araştırmada modellemenin matematik öğretiminde öğretmen adayları tarafından kullanılması incelenecektir.Araştırmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının matematiksel modelleme ve işlem başarılarının tespit edilmesidir. Çalışmanın öğretmen adayları ile ilgili olmasının sebebi, öğretmen yetiştirmede, programlara bu çalışmanın sonuçlarının katkı sağlayacağının düşünülmesidir. Çalışmanın katılımcıları bir vakıf üniversitesinin eğitim fakültesine bağlı ilköğretim matematik öğretmenliği lisans programının 1,2, 3 ve 4’üncü sınıflarına kayıtlı toplam 50 öğretmen adayıdır. Araştırmacı tarafından geliştirilen modelleme etkinlikleri veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bu sorular matematik alanında araştırmacı olan bir profesör ile oluşturulmuştur. Bu araştırmada ilköğretim matematik öğretmen adaylarının matematiksel modellemenin ve işlem becerilerinin problem çözümündeki katkısı ortaya konulmuştur. Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında, 50 öğretmen adayının soru çözümlerinde işlem basamaklarındaki becerileri, modelleme basamaklarındaki becerilere oranla daha fazladır. Sınıf düzeyleri, puan ortalamalarıyla karşılaştırıldığında ise, 3. ve 4. sınıflar, 1. ve 2. sınıflardan daha fazla başarı sağlamışlardır. Araştırma sonucunda, verilerin analizi ışığında, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının, gerçek hayattan alınan matematik problemlerini yanıtlarken sınıf düzeyleri gözetmeksizin 1.,2.,ve 3. sorularda modelleme basamağında işlem basamağına göre daha fazla başarı sağlandığı görülmüştür. 4. ve 5. sorularda ise işlem basamağında modelleme basamağına göre daha fazla başarı sağlanmıştır. Genel olarak incelendiğinde sınıf düzeyleri gözetmeksizin modelleme basamağında başarının daha fazla olduğu görülmüştür. Yanıtlanan problemlerdeki puanların analizi doğrultusunda, sınıf düzeylerine yani gruplara bakıldığında 1. grubun (1. ve 2. Sınıflar ), 2. gruba (3. ve 4. Sınıflar ) göre daha başarısız olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, katılımcıların gerçek hayatta karşılaşabilecekleri bir problemi matematik diline aktarabildikleri yani modelleme yapabildikleri fakat matematiksel modeli işlemlerle doğru sonuca ulaştıramadıkları görülmüştür. Modelleme becerisinde, işlem becerilerine göre daha yüksek başarı sağladıkları tespit edilmiştir. Araştırmanın katılımcıların problem çözümünde modelleme ve işlem becerilerindeki eksiklikler belirlenerek, doğru modelleme ve cebirsel işlemlerin doğru kullanımı ile başarıların artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. In today's world, mathematical thinking, establishing a relationship between daily life and mathematics, using mathematical concepts through communication, and to syllogize effectively and correctly constitute an important part of educational activities. Parallel to the educational activities carried out in 2005 in our country, the primary mathematics program emphasizes the ability to understand, question, analyze and express the daily life problems using mathematical language. According to the studies are related to mathematical modeling, it is seen that the characteristics which are specified in the mathematical study of modeling could be gained by the students. Mathematical modeling activities enable students to face everyday life problems and generate solutions. It is important for the students to be guided by teachers in determining the methods and techniques for problem-solving, increasing the interest of the students, and developing positive attitudes towards mathematical modeling activities. Mathematical modeling is not included in the primary school mathematics teaching program. Considering the mathematical modeling studies, it is emphasized that mathematical modeling should be included in the mathematics teaching program. The important issues highlighted in this research will be examined and discussed. In this context, the mathematical modeling competencies of the teacher candidates who are educated in institutions that teach mathematics teachers would have great importance. The aim of the research is to examine the application of the mathematics teacher candidates on mathematical modeling and processing achievements and to evaluate their results.Purpose of the research is to determine the mathematical modeling and operational achievements of elementary mathematics teacher candidates. The reason why the study is related to the prospective teachers, it is conceived the results of this study will contribute to the programs in teacher training. Participants of the survey are a total of 50 teacher candidates from a faculty of educational sciences of a foundation university, in undergraduate primary school mathematics teachers' program, grades of 1st, 2nd, 3rd and 4th. The modeling activities developed by the researcher were used as data collection tools. These questions were formed by a professor who was a researcher in the field of Mathematics. As a result of the research, contribution of mathematical modeling and operational achievements on problem-solving of elementary school mathematics teacher candidates is presented. The results of the survey, the ability of 50 teacher candidates on operational steps are higher than those of the modeling steps on problem-solving. When grade levels are compared to point average, grades 3rd and 4th have achieved more success than grades 1st and 2nd. In view of the results obtained through the use of strategic tools and thanks to the existing literature review on the subject, primary school mathematics teacher candidates have been observed that modeling step is provided more success than the processing step, on questions 1st 2nd and 3rd, replying to math problems taken from real life, regardless of grade levels. On questions 4th and 5th, processing step is provided for more success than in the modeling step. Analyzed in general, regardless of grade levels, it was seen that there is more success in the modeling step. In the analysis of the scores in the answered problems, Group 1(1st and 2nd class) has been found to be more unsuccessful than group 2 (3rd and 4th class) when looking at class levels, i.e. groups. Based on the results of the research, a problem that participants may encounter in real life has observed that they can transfer to mathematics language in that to be able to modeling, but it was found that they were unable to present the correct result with the process on the mathematical model. It has been found that the modeling skill has higher success than the processing skill. It is considered to contribute to the increase of success with correct modeling and correct use of algebraic operations, by identifying the deficiencies processing skills and in the modeling of the problem solving of the research participants.