Enstitüler / Institutes
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11727/1390
Browse
944 results
Search Results
Item Determining Prospective Teachers' Self-Efficacy Perception on Scientific Skills Via Pair-Wise Comparison Method(2014) Kart, Arife; Gelbal, SelahattinThe aim of this study is to determine the factors which are considered to be effective in self efficacy perceptions relating to scientific research skills of preservice teachers by using scalling through the pair-wise comparison methods. The study was carried out in fall 2012-2013 at Ankara University and Baskent University. The data of the study was collected from 180 preservice teachers who took scientific research methods course. According to the data obtained from the study, preservice teachers relating to scientific research skills, have the highest level of competence in self-efficacy perceptions in terms of data collection and reporting features, although they have the lowest competence in the analysis of data and identifying variables.Item Sivas uçağı geliştirme programlarını olumsuz etkileyen faktörlerin önem derecelerinin belirlenmesi(Başketnt Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Ercan Erşahin, Nilay; Dinler, EsraÜlkelerin operasyonel yeterliliğini büyük ölçüde belirleyen savaş uçakları geçmişten beri bilimsel ve teknolojik gelişmelerde önemli rol oynamıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı’nda jet motorlu savaş uçaklarının kullanılması ile birlikte savaş uçağı teknolojisindeki gelişmeler büyük bir hız kazanmıştır ve devletler kendi çıkarlarını ve ülkelerini koruyabilmek için bu gelişmeleri yakından takip etmek ve daha ileriye taşımak zorunda kalmıştır. Ancak her savaş uçağının geliştirilme sürecinde farklı problemler ile karşılaşılmış ve çoğu problem, geliştirme sürecinin uzamasına ya da maliyetin radikal bir şekilde artmasına sebep olmuştur. Bu tez çalışması kapsamında; üçüncü, dördüncü ve beşinci nesil savaş uçağı geliştirme programları incelenerek, karşılaşılan zorluklar ve kazanılan tecrübeler doğrultusunda bu programları etkileyen faktörler tanımlanmış ve Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemi kullanılarak faktörlerin önem ağırlıklarına göre sıralaması yapılmıştır. AHP yöntemini uygularken faktörlerin ikili karşılaştırmalarını yapmaları için Türkiye’de yer alan, savunma sanayi ve havacılık alanlarında faaliyet gösteren bir firmada, Sistem Mühendisliği bölümünde çalışan uluslararası ve milli projelerde tecrübe edinmiş konu uzmanı kişiler arasından 11 adet karar verici seçilmiştir. Savaş uçağı geliştirme programlarını etkileyen faktörlerin önem ağırlıklarına göre sıralanması ile bu çalışmanın, yürütülmekte olan projelere yol gösterici bir nitelik taşıması ve proje süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Combat aircrafts have a significant role in scientific and technological improvements as one of the primary identifiers of a country’s operational effectiveness. The developments in combat aircraft technology have been accelerated since the jet-engined combat aircrafts were used during World War II. The governments have to follow these developments and enhance them to protect their countries and maintain their benefits. However, different problems have been faced during the development phase of combat aircrafts, and most of them have caused delays on the project schedule or significant increases in the cost of the projects. In the scope of this study, a research was conducted about the third, fourth, and fifthgeneration combat aircraft development programs, and the factors having negative effects on the programs were identified in the light of the problems faced and lessons learned factors. The importance level of these factors were identified by using the Analytic Hierarchy Process (AHP), one of the Multi-Criteria Decision Making (MCDM) methods. For the pairwise comparisons of the factors in application of AHP method, 11 Subject Matter Experts (SME) have been chosen as decision-makers among the people working as system engineers at a company operating in defence and aerospace industry in Turkey, who have gained experience in the international and national projects. The purpose of identification of the factors having impact on development of combat aircrafts based on their importance weights is to ensure that this study serves as a guide for the ongoing projects and contributes to the improvements of the project phases.Item Paralel montaj hattı dengeleme ve işçi atama problemi için yeni matematiksel modeller(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Selbeş, Gizem; Derya, TusanBir montaj hattı, yüksek hacimdeki standart ürünleri oluşturan parçaların, önceden belirlenmiş bir sıraya göre monte edildiği ve malzeme taşıma sistemi ile birbirine bağlanmış sıralı iş istasyonları olarak tanımlanmaktadır. Sanayide birbirine paralel olarak konumlandırılmış iki veya daha fazla özdeş ya da benzer montaj hattına sahip üretim sistemleri örneklerine oldukça yaygın olarak rastlanmaktadır. Paralel hatların eş zamanlı olarak dengelendiği problemler ise Paralel Montaj Hattı Dengeleme Problemi olarak isimlendirilmiştir. Paralel Montaj Hattı Dengeleme Probleminin amacı istasyon sayısını (veya hatlarda kullanılan toplam operatör sayısını) en küçüklemektir. Kaynaklarda bulunan montaj hattı dengeleme çalışmaları incelendiğinde, operatörlerin yeteneklerinin aynı olduğu ve her operatörün her işi yapabildiği varsayılmaktadır. Gerçek hayatta ise, görev sürelerinin görevi gerçekleştiren operatörün yetilerine bağlı olarak değiştiği gibi, bazı operatörlerin bazı operasyonları gerçekleştirecek bilgi ve becerileri bulunmamaktadır. Bu tez kapsamında, görev sürelerinin görevi gerçekleştiren operatörün yetilerine bağlı olarak değiştiği durum göz önüne alınarak yeni matematiksel modeller geliştirilmiştir. Literatürde iyi bilinen kıyaslama problemleri kullanılarak, önerilen matematiksel modellerin performansları karşılaştırılmıştır. An assembly line is defined as a sequential workstation in which parts forming high volume of standard products are assembled in a predetermined sequence and interconnected by the material conveying system. Examples of production systems with two or more identical or similar assembly lines positioned parallel to one another are quite common in the industry. The problems in which parallel lines are balanced simultaneously are called as Parallel Assembly Line Balancing Problem. The purpose of the Parallel Assembly Line Balancing Problem is to minimize the number of stations (or the total number of operators used in the lines). When the assembly line balancing studies in the literature are examined, it is seen that the capabilities of the operators assumed to be the same and that each operator can do every job. In real life, ttask duration varies depending on the capabilities of the operator performing the task, also some operators do not have the knowledge and skills to perform some operations. Within the scope of this thesis, a new mathematical models has been developed by taking into consideration that the task duration vary depending on the capabilities of the operator performing the task. Benchmarking problems, which are well known in the literature, have been compared with the performances of mathematical models.Item Bir fabrikanın enerji yatırım politikasının çok kriterli melez karar verme sistemleri ile belirlenmesi(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Dölek, Betim; Erol, ÖzgürEnerji, sanayileşen ve giderek teknolojik hale gelen yaşantının içinde daha da akıllıca ele alınması gereken bir konu haline gelmektedir. Enerjinin arza ve talebe uygun olarak üretilmesi, tedariki ve kullanılması ulusal ve uluslararası ölçekte enerji yatırım politikaları ile sağlanır. Bu kapsamda, yer altı ve yer üstü kaynakları açısından zengin ve elverişli bir bölge olan Aydın iline kurulabilecek bir fabrikanın enerji ihtiyacının sürekli ve yeterli olarak karşılanabilmesi için gerekli yatırım politikalarının belirlenmesi için farklı çok kriterli karar verme yöntemlerine başvurulmuştur. Çok kriterli karar verme yöntemleri bu çalışmada tek başlarına ve melezlenerek uygulanmıştır. Bu sayede hem Aydın ilindeki fabrika için en uygun enerji yatırım politikası belirlenmesi hem de yöntemlerin teknik olarak uygunluğunun değerlendirmesi ve karşılaştırmalarının yapılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada AHP, DEMATEL ve ANP yöntemleri kullanılmıştır. İlk olarak AHP ve ANP tek başlarına uygulanmıştır. AHP ve ANP’ den direkt önem derecelerine göre ağırlıklandırılmış sonuçlar alınmıştır. DEMATEL bir sıralama yöntemi olmadığından genişletilerek ağırlıklandırılmış sonuçlara ulaşılmıştır. Sonraki adımda melezlemeler AHP ve DEMATEL ve DEMATEL ve ANP olarak yapılmıştır. Tüm yöntemler için problemin kriterleri arasındaki etkileşimler incelenmiş, yöntemler uyumluluk testine sokulmuş, uygunluk ve çeviklikleri test edilmiştir. Bu çalışma sonucunda enerji yatırım politikası oluşturmak için en uygun yöntemin AHP & DEMATEL olduğu ve melezlemenin farklı yöntemlerden alınan sonuçları birbirine yaklaştırdığı saptanmıştır. Bu yöntemden ve tüm yöntemlerden alınana sonuçlar birlikte değerlendirilerek fabrika yatırımı için en uygun alternatiflerin sırasıyla jeotermal, rüzgâr ve güneş oldukları bulunmuştur. Karar vermede en etkili kriterlerin ise, ekonomik, üretim ve çevre kriterleri oldukları bulunmuştur. Energy is becoming an issue that needs to be addressed more intelligently in an industrialized and increasingly technological life. The production, supply and use of energy in accordance with the supply and demand is ensured by national and international energy investment policies. In this context, multi-criteria decision-making methods have been used in order to meet the energy needs of a factory in Aydın province, which is rich and convenient in terms of underground and surface resources. Multi-criteria decision-making methods were applied in this study alone and by hybridization. In this way, it is aimed to determine the most appropriate energy investment policy for the factory in Aydın and to evaluate and compare the technical suitability of the methods. AHP, DEMATEL and ANP were used as multicriteria decision-making methods. All methods were applied alone. AHP and ANP were weighted according to their direct significance. Since DEMATEL is not a sorting method, the results are expanded and weighted. In the next step, hybridizations were made as AHP & DEMATEL and DEMATEL & ANP. For all methods, the interactions between the criteria of the problem were examined, the methods were tested for compatibility, and their suitability and agility were tested. As a result of this study, it was found that AHP & DEMATEL is the most suitable method for establishing energy investment policy and hybridization brings the results of different methods closer to each other. The results obtained from this method and all methods were evaluated together and it was found that the most suitable alternatives for factory investment were geothermal, wind and solar respectively. The most effective criteria for decision-making were found to be economic, production and environmental criteria.Item Ni-50Ti-23Nb şekil hatırlamalı alaşımların termal oksitlenme işleminin biyouyumluluk üzerine etkileri(Başkent Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Özlü Türk, Gizem; Çökeliler Serdaroğlu, DilekBiyomedikal uygulamalarda, vücut sıcaklığında şekil hatırlama etkisi gösteren NiTi ve NiTi bazlı şekil hatırlamalı alaşımlar tercih edilir. Bu çalışmada, belirli kimyasal oran ve elektron konsantrasyonuna sahip vücut sıcaklığında dönüşüm veren NiTi bazlı Ni-50Ti-23Nb alaşımlarının üretilmesi, çeşitli fiziksel özeliklerinin incelenmesi ve biyouyumluluğuna bakılması hedeflenmiştir. Literatüre göre vücut sıcaklığında austenit dönüşüm verdiği bilinen Ni-50Ti-23Nb alaşımı ark ergitme yöntemiyle üretilmiştir. Bu alaşımların üretiminden sonra alaşım oksitlenerek dönüşüm sıcaklıkları Diferansiyel Taramalı Kalorimetre (DSC) ile belirlenmiştir. Oksitli alaşımın vücut sıcaklığında martensit faz dönüşümü verdiği görülmüştür. Daha sonra, alaşımların mikroyapısı ve kristal yapısı SEMEDX (Taramalı elektron mikroskobu) ile XRD (x-ışınları kırınımı) cihazı kullanılarak incelenmiştir. NiTiNb alaşımının biyouyumluluğunu geliştirmek amacıyla çeşitli sıcaklıklarda oksidasyon işlemi uygulanmıştır. Oksidasyon işleminden sonra vücut sıcaklığında martensit dönüşüm veren NiTiNb alaşımlarının biyouyumluğu ICP-MS testi ve sitotoksisite testi ile araştırılmıştır. ICP-MS testi için öncelikle SBF (Simulated Body Fluid) yapay vücut sıvısı üretilmiştir. 700˚C’ de okside olmuş alaşım SBF içerisinde bir ve iki hafta vücut sıcaklığında bekletilip, SBF’ye nüfuz eden Nikel ve Titanyum konsantrasyonları ICPMS cihazı ile ölçülmüştür. Ölçüm sonuçlarına göre oksidasyonla yüzey özellikleri geliştirilmiş olan şekil hatırlamalı alaşımın SBF’ye nüfuz eden Nikel elementi miktarının oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. 600˚C’ de okside olmuş alaşıma ise sitotoksisite testi uygulanmış ve olumlu sonuçlar aldığı gösterilmiştir. NiTi and NiTi-based shape memory alloys which exhibit shape memory effect (SME) at body temperature find their applications in biomedical studies. In this study, it is aimed to produce NiTi based Ni-50Ti-23Nb alloys which has certain chemical ratio and electron concentration and transforms at body temperature, and then examine their various physical and biocompatibility properties. According to the literature, it is known that in the case of Ni-50Ti-23Nb alloy exhibits austenite transformation at body temperature, so that it is produced in Arc melter furnace. After the production of these alloys, the oxidation was performed and transformation temperatures of the alloys was determined by Differential Scanning Calorimetry (DSC). Oxidized alloys exhibited martensite transformation at body temperature. Then, microstructure and crystal structure of the alloys were examined by SEM-EDX (Scanning electron microscopy) and XRD (x-ray diffraction). The purpose of applying oxidation procedure to Ni-50Ti-23Nb alloy at various temperatures is to improve its biocompatibility. The biocompatibility of oxidized Ni-50Ti-23Nb alloys was investigated by ICP-MS test and cytotoxicity test. For the procedure of ICP-MS test, firstly SBF (Simulated Body Fluid) was produced. The Ni-50Ti-23Nb alloy which was oxidized at 700˚C, was kept in SBF for one and two weeks at body temperature (37 ˚C) and Nickel and Titanium concentrations permeating SBF were measured by ICP-MS. According to the experimental results, it is determined that the amount of nickel element penetrating SBF of the oxidized alloy is very low. Cytotoxicity test was applied to Ni-50Ti-23Nb alloy which was oxidized at 600˚C and it is found that there is no significant cytotoxicity for the sample.Item Okul müdürlerinin gözünden mültecilerin eğitim sorunları: Gaziantep ili örneği(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2019) Aydın, Tuğçe; Akbaba Altun, SadegülBu araştırmanın amacı, Türkiye’de bulunan Suriyeli çocukların eğitim alanında yaşadıkları sorunların yönetsel boyutlarını keşfetmek, eğitsel sorunlarını açığa çıkarmak ve bu yönetsel ve eğitsel sorunlara yönelik, eğitim alanında okul müdürleri ile görüşülerek belirlenen sorunlara çözüm önerileri üreterek literatüre bu alanda katkı sağlamaktır. Bu çalışma nitel bir çalışmadır. Araştırma kapsamında ölçüt örneklem yolu ile seçilmiş Gaziantep ilinin Şahinbey ilçesinde 10 okulun müdürü ile yüz yüze görüşme yapılmış ve yarı yapılandırılmış on soru sorulmuştur. Yapılan görüşmelerden elde edilen veriler içerik olarak analiz edildikten sonra temalarına göre ayrılmışlardır. Araştırma bulgularına göre okul müdürlerinin tamamı sayının çok olduğunu ve öğrencilerin homojen olarak dağıtılması gerektiğini belirtmişlerdir, tamamına yakını dil farklılığının sorun olduğunu belirtmişlerdir. Okul müdürleri öğretmenlerin hazırlıksız yakalandığına da dikkat çekmişlerdir. Elde edilen veriler sonucunda kapsamlı uyum çalışmasının yapılmadığı görülmüştür. Bürokratik sürecin uzunluğu nedeni ile okul müdürlerinin alternatif çözümler ürettikleri bulgusuna ulaşılmıştır. The aim of this study was to explore the administrative aspects of the educational problems of Syrian children in Turkey, uncovering the populace that has educational issues and for these administrative and educational problems, producing solutions concomitantly to the identified issues in consultation with school administrators is to contribute in this field of research literature. This study is a qualitative study and phenomenology method was used. Within the scope of the research, face-to-face interviews were conducted with the principals of 10 schools in Şahinbey district of Gaziantep, where was selected by criterion sampling, and ten semi-structured questions were asked. The data obtained from the interviews were analyzed according to their content and separated according to their themes. According to the findings of the research, all of the school principals stated that the number was high and that the students should be distributed homogeneously. Almost all of them stated that language difference was a problem. School administrators also pointed out that teachers were caught unprepared. As a result of the data obtained, it was seen that no comprehensive adaptation study was performed. Due to the length of the bureaucratic process, it was found that school principals produce alternative solutions.Item Okul öncesi eğitim ortamlarında çocuklar arası etkileşimde öğretmen rolü(Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2019) Gül, Şeyma; Aras, SeldaBu çalışmanın amacı, erken çocukluk döneminde çocuklar arası etkileşimde öğretmenin rolünün incelenmesidir. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni ile şekillendirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Ankara ili merkezinde bulunan bağımsız bir anaokulunda görev yapan, kolay ulaşılabilir durum örneklemesiyle belirlenen ve gönüllü olan beş okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, nitel çalışmaların veri toplama tekniklerinden gözlem ve yarı-yapılandırılmış görüşme soruları ile elde edilmiştir. Araştırma verilerinin analizleri doğrultusunda bulgular, öğretmenlerin sınıf içi etkileşime yönelik algıları, öğretmenlerin çocuklar arasındaki etkileşime yönelik algı ve uygulamaları, öğretmen-çocuk etkileşimleri temaları ve öğrenme merkezlerinde oyun zamanı sırasında öğretmen-çocuk etkileşimleri alt teması şeklinde tanımlanmıştır.The aim of this study is to investigate practices of the early childhood teachers during child-child interactions in early childhood learning environments. Case study design was utilized for the study. The study group consisted of five pre-school teacherswho were determined by the convenient sampling in the center of Ankara in the 2018-2019 academic year. The data of the study was gathered thorugh observations conducted at each classroom and semi-structured interviews conducted with each teacher. In line with the analysis of the research data, the findings were categorized as teachers 'perceptions of classroom interaction, teachers' perceptions and practices of interaction between children, teacher-child interactions themes and teacher-child interactions sub-theme during free play activities.Item Mizofoni belirtisi gösteren ve göstermeyen bireyler arasında short increment sensitivity index (SISI) test sonuçlarının karşılaştırılması(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Engün, Özgün; Erbek, Hatice SeyraGürültünün insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı bilinmektedir. Bu etkiler işitsel ve işitsel olmayan problemler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlardan bir tanesi de mizofonidir. Gürültüden rahatsız olma şeklinde açıklanan mizofoni literatürde ayrıntılı olarak açıklanmış bir konu değildir. Bu nedenle oldukça sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır. Bununla birlikte mizofoni hastalarının fizyolojik bulgularının araştırıldığı çok az sayıda çalışma vardır. Bu nedenle çalışmanın amacı mizofoni belirtileri gösteren ve göstermeyen kişilerin SISI testi sonuçlarının karşılaştırılmasıdır. Çalışmaya 18-50 yaş arasında mizofoni belirtisi gösteren ve göstermeyen 15’er kişi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara Amsterdam Mizofoni Ölçeği uygulanmış, otoskopik muayene ve odyolojik değerlendirme yapılmış ve ardından SISI testi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre mizofoni belirtisi gösteren bireylerle belirti göstermeyen bireyler arasında SISI Testi skorları, Saf Ses Odyometre değerlendirmesi ve Tedirgin Edici Ses Yüksekliği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Noise is known to have negative effects on human health. These effects occur in the form of auditory and non-auditory problems. One of these problems is known as misophonia. Misophonia, which is defined as being disturbed by noise, is not a subject that is explained in literature in detail. Therefore, there is very limited research. However, there are very few studies investigating the physiological findings of patients with misophonia. Therefore, the aim of the study was to compare the SISI test results of individuals with and without symptoms of misophonia. 30 people between the ages of 18-50 with and without signs of misophonia participated voluntarily. Amsterdam Misophonia Scale was applied to the participants, otoscopic and audiological examination was performed and then SISI test was applied. According to results of analysis, there is no significant difference between the individuals with and without misophonia symptoms in terms of SISI test, Pure Tone Audiometry evaluation and Uncomfortable Loudness Level scores.Item 65 Yaş ve üzeri kişilerde sensörinöral işitme kaybının, video baş itme testi bulguları ile karşılaştırılması(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Köseoğlu, Hasibe; Erbek, Selim SermedAMAÇ: Çalışmamızın amacı 65 yaş ve üzeri bireylerde sensörinöral işitme kaybını video baş itme testi bulguları ile değerlendirmek. GEREÇ- YÖNTEM: Hastalar vHIT kazanç değerlerinin yaş ile ilişkisinin değerlendirilmesi amacıyla 65-74yaş ve 75-85 yaş olarak iki gruba ayrıldı. Çalışmaya, 65- 74 yaş arası 36 hasta (18 kadın, 18 erkek), 75-85 yaş arası 24 hasta (12 kadın, 12 erkek) dahil edildi. Aynı hasta grubu sensörinöral işitme kaybı derecesine göre; 1.Grup (26 dB -55 dB hafif, orta derece işitme kaybı ), 2.Grup (56 dB- >90 dB orta, ileri ve çok ileri derece işitme kaybı) olmak üzere iki gruba ayrıldı ve her hastaya vHIT uygulandı. BULGULAR: Yaşı 75-85 aralığında olan grupta, yaş aralığı 65-74 olan gruba göre vHIT kazanç değerleri hem sağ hem de sol kulak için istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Sağ ve sol kulaklardaki işitme kaybı derecesi ile vHIT kazanç değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05). SONUÇ: Çalışmanın sonuçları, ileri yaşlarda sensorinöral işitme kaybı kadar vestibülooküler refleks kazançlarında da bozulma olduğunu düşündürmektedir. Ancak bu bozulma sensorinöral işitme kaybı derecesi ile ilişkili değildir. OBJECTIVE: To evaluate sensorineural hearing loss in patients 65 years and older with video head impulse test findings. METHOD: The patient were divided into two groups as 65-74 years and 75-85 years age in order to evaluate the relationship between vHIT gain values and age. 36 patients aged 65-74 years (18women, 18 men) and 24 patient aged 75-84 years (12 women, 12 men) were included in the study. According to same patient groups sensorineural hearing loss level. 1.Group (26 dB – 55dB mild to moderate hearing loss), 2.Group (55 dB – 90 dB modarate to severe hearing loss) two groups were formed and each patient underwent vHIT. RESULTS: In the 75-85 age group, the vHIT gain value was compared to the 65-74 age group; for both ear, it was statistically significantly lower (p<0.05). There was no statistically significant relationship between the degree of hearing loss in both ear and vHIT gain value (p>0.05). RESULTS: The results of the study implies that sensorineural hearing loss as well as vestibulocular reflex gains are impaired in older ages. However, this deterioration has not affected the degree of sensorineural hearing loss.Item Engelli bireylerin egzersize katılımına ilişkin algılarının incelenmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Sungur, Melih; Güven, BengüBu çalışma, engelli bireylerin egzersize katılımlarına ilişkin algılarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma, Ankara ilinde yer alan engelli derneklerinde, spor kulüplerinde, rehabilitasyon merkezlerinde 18-69 yaş aralığında ortopedik, görme ve işitme engelli kadın ve erkekler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 145 (%45,2) kadın, 176 (%54,8) erkek toplam 321 engelli birey katılmıştır. Katılımcıların 143’ü (%44,5) ortopedik engelli, 105’i (%32,7) görme engelli, 73’ü (%22,7) ise işitme engelli bireylerden oluşmaktadır. Katılımcıların egzersize ilişkin algılarını belirlemek amacı ile Sechrist, Walker ve Pender (1987) tarafından geliştirilen “Egzersiz Fayda Engel Ölçeği (EFEÖ)” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, 2 bağımsız gruptan oluşan alt problemlerde bağımsız örneklem t-testi, 2’den fazla bağımsız gruptan oluşan alt problemlerde ortalama farkı testi için ANOVA yapılmıştır. ANOVA yapmadan önce varyans homojenliği ise Levene testi yardımı ile kontrol edilmiştir. Ayrıca fark çıkan analiz sonuçlarında, farkın hangi gruptan kaynaklandığı Kruskal Wallis testi ile belirlenmiştir (p<0,05). Sonuç olarak Ankara ilinde yaşayan ortopedik, görme ve işitme engelli bireylerin egzersiz katılımına ilişkin algılarının cinsiyet, yaş, engel türü ve egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık gösterdiği söylenebilir. This study has been carried out in order to determine how disabled individuals perceive physical exercise participation. The study has been conducted in the associations for the disabled people, sports clubs and rehabilitation centers in Ankara. The participants were orthopedically disabled ,visually and/or hearing impaired men and women between the ages of 18-69. In total, 321 disabled individuals took part in the research, 145 (45,2%) of whom were female and 176 (54,8%) were male. 143 (44,5%) of the participants were orthopedically disabled, 105 (32,7%) were visually impaired and 73 (22,7%) had hearing disability. In order to determine the participants’ the perception of physical exercise, the “Exercise Benefits/Barriers Scale (EBBS)”, developed by Sechrist, Walker and Pender (1987), have been used. In the analysis of the obtained data, ANOVA was performed for unpaired t-test for sub-problems consisting of 2 independent groups and mean difference test for sub-problems consisting of more than 2 independent groups. Before performing ANOVA, homogeneity of variance was checked by Levene test. In addition, Kruskal Wallis test was used to determine which group caused the difference (p <0.05). As a result, it can be said that perceptions of orthopedic, visually and hearing disabled individuals living in Ankara regarding exercise participation differ according to gender, age, type of disability and whether or not to exercise.