Hukuk Fakültesi/ Faculty of Law

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11727/1398

Browse

Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • Item
    Applicability of the Vienna Sale Agreement (CISG) for Advanced Purchase Agreements of COVID-19 Vaccines in EU Member States
    (2022) Cortoglu Koca, Sema
    The European Commission has signed advanced purchase agreements with various vaccine manufacturers for the production, purchase and supply of the COVID-19 vaccine in the EU. Some parts of the agreement texts with AstraZeneca, CurevacAg and Pfizer Inc./BioNTech have been blacked out. In these agreements, it is understood that Belgian courts are competent and Belgian law is chosen. In a dispute, it is possible for the competent courts to apply CISG since Belgium is a party to the CISG. Even if choice of law hasn't been made, the fact that the workplaces of all parties to these ageements are party to CISG, makes the CISG applicable. This study evaluates the applicability of the CISG to advanced purchase agreements (especially made with AstraZeneca) in EU Member States.
  • Item
    İcra ve İflâs Kanununda mal beyanında bulunma yükümlülüğün ihlâli hâlinde öngörülen tazyik hapsi ve disiplin hapsinin mükerrer cezalandırma yasağı bakımından değerlendirilmesi
    (Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2015) Özbek, Mustafa Serdar; Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk (Medenî Usûl, İcra ve İflâs Hukuku) Anabilim Dalı
    İsviçre ve Türk Medenî Kanunlarında, sorumluluğun konusunun borçlunun bütün malvarlığı olduğunu belirten açık hükümler olmasa da, gerek Türk Medenî Kanunu gerek İcra ve İflâs Kanununda sınırsız sorumluluk ilkesi benimsenmiş ve borçlunun alacaklılara karşı bütün malvarlığıyla (şahsî olarak) sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Borçluyla hukukî bir ilişkiye giren alacaklı, borçlunun malvarlığına, ödeme ahlâkına, ödeme gücüne güvenerek borçluya kredi açar. Borçlu bu güvene sadık kalmaz ve borcunu ifa etmezse, alacaklı cebrî icraya başvurarak, verdiği kredinin borçlunun malvarlığı unsurlarının haczi ve paraya çevrilmesi sûretiyle tahsiline çalışır. Dolayısıyla cebrî icrada borçlunun malvarlığı, “alacaklılarının müşterek rehni” (alacaklıların alacaklarının teminatı, borçlunun tekmil borçlarının teminatı) olarak kabul edilir ve alacağın tahsili amacıyla malvarlığı unsurları üzerinde haciz (İİK m. 78 vd.) yapılabilir . Borçlunun malvarlığı, şahsî sorumluluğu çerçevesinde alacaklıya alacağını tahsil etme konusunda bir güvence teşkil etmekte ve alacaklıların müşterek rehni makamında olmaktadır (İİK m. 311/1). Borçlunun tekmil borçlarının teminatı olması bakımından alacaklı, borçlunun malvarlığı hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Bunun en temel yöntemlerinden birisi de hiç kuşkusuz borçlunun icra takibinde mal beyanında bulunmasıdır. Gerek mukayeseli hukuk gerek Türk hukuku hükümleri nazara alındığında İcra ve iflâs hukukunda mal beyanı, borçlunun gerek kendi gerek üçüncü kişiler elinde bulunan her türlü veya haczi kabil mal, hak ve alacaklarının tamamı ya da borca yetecek miktarının çeşit ve niteliklerini, her türlü kazanç ve gelirlerini, haczedilebilir mal veya geliri yoksa bu hususu, yaşayış şekline göre geçim kaynaklarını ve buna göre borcunu nasıl ödeyebileceğini, yazılı veya sözlü olarak ya da borçlunun yemini veya yeminle temin edilmiş ifâdesiyle icra organına veya mahkemeye bildirmesidir . Türk hukukunda mal beyanının verilmesinde borçlunun yemini veya yeminle temin edilmiş ifâdesi aranmamaktadır. Mal beyanında bulunma yükümlülüğü, cebrî icranın yürümesi ve borçlunun malvarlığının şeffaflığının sağlanması bakımından kilit rol oynamaktadır. Bu sebeple İcra ve İflâs Kanununda borçlunun mal beyanında bulunma yükümlülüğü öngörülmüş ve bu yükümlülüğe uyulmasını temin etmek bakımından, mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında iki ayrı yaptırıma yer verilmiştir. İİK m. 76’da yer verilen birinci yaptırım, süresinde mal beyanında bulunmayan borçluyu mal beyanında bulunmaya zorlamak için, beyanda bulununcaya kadar borçlunun icra mahkemesince hapisle tazyik edilmesidir. İcra ve İflâs Kanununda, hiç veya kanûnî süresinde mal beyanında bulunmayan borçlu için öngörülen ikinci yaptırım İİK m. 337, 1’de yer almış ve mazereti olmaksızın yasal süresi içinde mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında, alacaklının şikâyeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası verileceği belirtilmiştir. Alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi hâlinde, bu ceza düşmektedir. İİK m. 337, 1’de yer alan disiplin hapsi hükmü, Anayasa Mahkemesinin 28.2.2008 tarihli, 2006/71 E. ve 2008/69 K. sayılı iptal kararıyla, İİK m. 76’da bulunan tazyik hapsi sebebiyle, aynı fiil hakkında kanunda iki ceza verilmesi benimsendiği gerekçesiyle, tekrar yargılama ve cezalandırma yasağına aykırı görülmüş ve iptal edilmiştir. Ancak İİK m. 337, 1’de yer alan disiplin hapsinin, İİK m. 76’da bulunan tazyik hapsiyle tekrar yargılama ve cezalandırma yasağına aykırı bir düzenleme oluşturduğu görüşü eleştirilmeyi hak etmektedir.
  • Item
    Güncel yargıtay kararları ışığında hukuk yargılama usûlünde gider avansı (Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukukçuları Toplantısı XI, Güncel yargıtay kararları ışığında HMK uygulaması, Gaziantep, 5-6 Ekim 2013, ZÜHFD 2014/3, s. 103-134)
    (Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015) Özbek, Mustafa Serdar
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesinde, davacının dava açarken gider avansı yatırması zorunluluğu kabul edilmiştir. HMK’da gider avansı yatırması zorunluluğu getirilmesinin sebebi, bu konuda yargılama sırasında yaşanan gecikmelerin davaları tıkamasının önlenmesidir.
  • Item
    İcra- iflas ve kamu icra hukuku açısından merkezi kayıt kuruluşunun mallarının haczedilebilirliği
    (BATIDER. 4, 28, 85-142, 2012) Özbek, Mustafa S.; Öztürk, İlhami
    Sermaye piyasası araçları ve bunlara ilişkin haklar, Merkezî Kayıt Kuruluşu (MKK) tarafından kayden izlenir. Anonim şirket olarak kurulan MKK, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir ve Sermaye Piyasası Kurulunun gözetim ve denetimi altındadır. MKK?nın kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esasları yönetmelikte belirlenmiştir. MKK, ihraççılar ve aracı kuruluşlar, kendi tuttukları kayıtların yanlış tutulmasından dolayı, hak sahiplerinin uğrayacağı zararlardan kusurları oranında sorumludur. Bu kapsamda söz konusu süjeler, zararlarının tazmini maksadıyla MKK?ya karşı hukuk davası açabilirler. Dava sonunda bu kişiler, ilâmlı icra takibi sürecinde MKK?nın mallarının haciz ve satışı için bir icra takibi başlatmak zorunda kalabilirler. Merkezî Kayıt Kuruluşunun Kuruluş, Faaliyet, Çalışma ve Denetim Esasları Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesine göre, MKK?nın para, evrak ve her çeşit malları Devlet malı hükmündedir. Ancak bu hüküm, MKK?nın mallarının haczini engellememektedir. Zira 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu?nun 82. maddesine göre Devlet malları haczedilemez. Bu bağlamda, ilgili mevzuatta, MKK?ya ait malların haczedilemeyeceğini öngören herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla MKK?nın malları, ilâmlı ve ilâmsız icra takibi kapsamında alacaklılar tarafından haczedilebilir. Records on capital market instruments and rights related to them shall be kept in book entry form by the Central Registry Agency (CRA). CRA, which was incorporated in the form of a stock company, is a legal entity under private law and under the supervision of the Capital Market Board. The establishment, operation, working and supervision principles of the CRA were determined by directive. The CRA, issuers and intermediary institutions shall be liable in the proportion of their fault for damages to the holders of a right due to errors in the records keep. Within this context, these subjects can file a lawsuit against the CRA in order to obtain compensation for their losses. At the end of the litigation, they may have to start an enforcement proceeding in order to seize assets of the CRA and force their sale in the enforcement of judgment process. According to article 20 of the Directive Concerning Incorporation, Operation and Supervision of the Central Registry Agency, the money, documents and all kinds of properties of the CRA are considered State property. However this provision does not prevent attachment of assets of CRA. Because, according to article 82 of Enforcement and Bankruptcy Code no. 2004, the property belonging to the State cannot be seized. In this connection there is not any provision under the relevant legislations providing that property belonging to the CRA cannot be seized. Therefore the assets of the CRA can be attached by the creditors within the framework an enforcement of judgment and enforcement without judgment proceeding.