Browsing by Author "Moray, Gökhan"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Hemodiyaliz için enfiye çukuru (snuff-box) arteriyovenöz fistüller(Damar Cerrahisi Dergisİ ,17 (2) ,73-80, 2008) Ekici, Yahya; Karakayalı, Feza Yarbuğ; Yağmurdur, Mahmut Can; Kırnap, Mahir; Moray, Gökhan; Haberal, MehmetBu çalışmada amacımız kliniğimizde gerçekleştirdiğimiz enfiye çukuru arteriyovenöz fistüllerin sonuçlarını analiz ederek bu yöntemi tartışmaktır. Gereç ve Yöntemler: 1999-2007 yılları arasında kliniğimizde düzenli takipleri olan 272 enfiye çukuru arteriyovenöz fıstül geriye dönük olarak değerlendirildi. Gerekli bilgiler hasta dosyalarından ve diyaliz notlarından elde edilmiştir. Tüm olgular yaş, cinsiyet, son dönem böbrek yetmezliği etyolojisi, fistül olgunlaşma ve fistül açıklık oranları açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların 115'i (%44) kadın, 143 u (%56) erkek ve ortalama yaşları 40.5±8.5 idi. Ortanca takip süresi 50 ay (3-65 ay)'dır. Etyolojide en sık görülen neden %32 diabetes mellitustur. Altı hafta sonundaki olgunlaşma oranı %85 olarak tespit edildi. Bir yıllık açıklık oranları %82 ve 4 yıllık açıklık oranı %53'dir. Fistül açıklık oranları diyabetik olan ve olmayanlarda, erkekler ve kadınlarda, sağ kol ve sol kol AVF'lerde karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür. Sonuç: İyi bir fizik muayene ile enfiye çukuru fistülün uygunluğu değerlendirilebilir. Enfiye çukuru fistüllerin iyi olgunlaşma ve uzun dönem açıklık oranları vardır. İlk fistül açılacak uygun hastalarda iyi bir seçimdir. In this study, we aimed to discuss this method by analyzing snuff-box arteriovenous fistula outcomes in our experience. Material and Methods: We analyzed the outcomes of 272 snuffbox arteriovenous fistulas created between 1999-2007. Data was determined patients charts and dialysis records. Patients' demographics, end stage renal disease etiology, fistula maturation and patency rates, complications were evaluated retrospectively. Results: Of the 272 patients, 115 (46%) were women and 143 (54%) were men. The mean age of patients was 40.5+8.5. median follow up period of fistulas was 50 months (range 3-65 months). The most frequent etiologic disease of end stage renal disease was Diabetes mellitus (32%). The maturation rate of snuffbox arteriovenous fistula was 85%. One year and 4 year patency rates were 82% and 53 % respectively. Diabetes, sex and side of the extremity did not significantly affect fistula survival. Conclusion: Feasibility of snuff-box arteriovenous fistula was evaluated with the physical examination of this area. Snuffbox arteriovenous fistulas have good maturation and long-term patency rates. This type of fistulas may be the first choice for suitable patients requiring primary access.Item Profilaktik antibiyotik kullanımının maliyet analizi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Moray, Gökhan; Malhan, SimtenSaglık sektörü aksak rekabet piyasasında çalısmakta ve fiyatlar devlet düzenlemelerine tabi tutulmaktadır. Bu sektörde arz ve talep taraflarca degistirilebilmektedir. Bunun temel sebebi hizmeti sunan ve alan arasındaki bilgi asimetrisidir. Sunulan her ekstra hizmet hem hastaya hem de devlete ek bir yük getirmektedir. Bu tezde hekimin profilaktik antibiyotik (PAB) kullanımı nedeniyle ortaya çıkabilecek ek maliyetler belirlenmeye çalısılmıstır. Bir üniversite hastanesinde, bir ay içerisinde yapılan 325 temiz ve temiz-kontamine ameliyatta kullanılan PAB, ASHP Cerrahide Antimikrobiyal Profilaksi Rehberine göre incelenmistir. Varsa yapılan uygunsuz PAB kullanımının yaratacagı maliyet farkın ortaya konması amaçlanmıstır. Çalısmaya dahil 325 ameliyatın 238’inde “seklen” dogru uygulama yapılmıstır. Bunlardan 30’unda rehberin önerdigi gibi AB kullanılmamıstır, 84’ünde rehberin önerdigi gibi AB profilaksisi yapılmıstır ama AB türü yanlıs seçilmistir, 16’sında rehberin önerdigi türde AB verilmis ancak süre asılmıstır, 108’inde ise rehberin önerdigi AB, rehberin öngördügü süre boyunca kullanılmıstır. Çalısmaya dahil 325 ameliyatın 87’sinde ise PAB kullanımı temel ilkelerine uyulmamıstır. Bunların 71’inde PAB kullanımı önerilmezken hastalara PAB verilmis, kalan 16’sında ise PAB kullanılması gerekirken verilmemistir. Vakaların tamamı degerlendirildiginde “olması gereken” maliyet 3070,71 YTL iken, “neden olunan” maliyet 7518,08 YTL olarak gerçeklesmistir. Çalısmada PAB kullanılan 279 vakada, doz ve süre degistirilmeksizin sadece esdegerleri arasından en ucuzları kullanılsaydı ortaya çıkacak maliyet 6213,50 YTL olacaktı. Bir baska ifade ile kurum, hekimin belirledigi ilaçla aynı etken maddeye sahip esdeger ilaçlardan en ucuzunu seçmeyerek 1,2 kat daha fazla bir maliyeti kabullenmistir. Sonuç olarak saglık sektöründeki binlerce kalemden biri olan PAB kullanımında akılcı kullanım kriterlerine uyuldugu takdirde ülke genelinde anlamlı bir tasarruf saglamak mümkün olacaktır diyebiliriz. In health sector the supply and demand can be manuplated by the parts because of the knowledge asymmetry between the producer and consumer. Every additional services mean, extra onerousness for both the client and the government. In this study the cost of improper prophylactic antibiotic (PAB) usage was evaluated. Threehundredtwentyfive clean and clean-contaminated surgical operations which were performed within a month at a university hospital, were evaluated according to a specific guideline. In 238 of these operations the PAB usage was “formally” correct. In 30 of these PAB was not used as the guideline recommended. In 84, the guideline recommended PAB usage, the surgeons used a PAB but it was different than the recommended one. In 16, a proper PAB was administered longer than it was recommended. In 108, PAB usage was exactly proper. In 87 of 325 operations the PAB usage was “formally” incorrect. In 71 cases, PAB was used when it was not recommended, and in 16, PAB was not given even it was recommended. Total PAB usage cost was calculated as 7518,08 YTL, but if the rules of the guideline had been stirctly applied, the “probable cost” should be 3070,71 YTL. When we calculated the total PAB cost with the prices of the cheapest equivalent drugs, the “probable cost” should be 6213,50 YTL. In conclussion it is possible to make a great amount of savings for country-wide by just motivating a rational PAB using policy.Item Sekonder hiperparatiroidizm tedavisinde subtotal paratiroidektominin etkinliği: Bir merkezin sonuçları(Ulusal Cerrahi Dergisi ,23 (2) ,41-45, 2007) Ekici, Yahya; Pehlivan, Sema; Karakayalı, Feza Yarbuğ; Sevmiş, Şinasi; Yağmurdur, Mahmut Can; Moray, Gökhan; Haberal, MehmetBu çalışmada amaç sekonder hiperparatiroidi nedeniyle hastanemizde yapılan subtotal paratiroidektomi sonuçlarını değerlendirmektir. Yöntem: Merkezimizde sekonder hiperparatiroidi nedeniyle ameliyat edilen 36 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Ameliyat öncesi ve sonrası dönemdeki klinik bulgular, serum kalsiyum, fosfor, parathormon ve alkalen fosfataz değerleri ile cerrahi komplikasyonlar değerlendirildi. Bulgular: Ortalama takip süresi 28.4±20 aydı ve geride kalan dokuya yönelik cerrahi girişim gerektirecek rekürrens görülmedi. Ameliyattan önce yüksek parathormon düzeyi (ortalama 1536.3±674.6 pg/ml) saptanan tüm hastalarda ameliyat sonrası takiplerde parathormon düzeyi ortalama 128±91 pg/ml bulundu. Ameliyat öncesi dönemde serum kalsiyum düzeyleri ortalama 10.4±0.8 mg/100 ml, fosfor düzeyi ortalama 6.2±1.7 mg/100 ml'di. Ameliyattan sonraki takipte ortalama serum kalsiyumu 8.1±1.2 mg/100 ml (7.7-10 mg/100 ml) ve serum fosforu 4.7±1.4 mg/100 ml (4.1-8.6 mg/100 ml) olarak saptandı. Yüksek alkalen fosfataz düzeyleri ameliyattan sonra tüm hastalarda ortalama 172±49 U/L olarak saptandı. Ameliyat öncesi görülen kas güçsüzlüğü, şiddetli kaşıntı gibi bulgular ameliyat sonrası dönemde geriledi. Sadece 2 hastada semptomatik hipokalsemi görüldü ve tedavileri yapıldı. Sonuç: Paratiroid cerrahisi kronik böbrek yetmezlikli hastalarda gelişen sekonder hiperparatiroidizmde halen önemini koruyan ve gerekli olan bir tedavi seçeneğidir. Deneyimimize göre subtotal paratiroidektomi sekonder hiperparatirioidi tedavisinde başarılı ve etkili bir yöntem olarak görülmektedir. The aim of this study was to evaluate the efficacy of subtotal parathyroidectomy performed in end stage renal disease patients for secondary hyperparathyroidism in our center.Materials and Methods: The study involved 36 consecutive patients. Preoperative and postoperative clinical signs and symptoms, parathormon, calcium, phosphorus, alkaline phosphatase and surgical complications were evaluated. Results: 36 patients remain cured at a mean follow up time 28.4±20 months. None of the patients required resection of parathyroid remnant. Preoperative high parathormon levels (mean 1536.3±674.6 pg/ml) decreased (mean 128±91 pg/ml) during follow-up period. Preoperative mean serum calcium level was 10.4±0.8 mg/100 ml and the mean serum phosphorus level was 6.2±1.7 mg/100 ml. During follow up period, the mean serum calcium level was 8.1±1.2 mg/100 ml (7.7 to 10 mg/100 ml) and the mean serum phosphorus level was 4.7±1.4 mg/100 ml (4.1 to 6.6 mg/100 ml). Serum alkaline phosphatase returned to normal after the operation (mean 172±49 U/L). Preoperative symptoms such as pruritis and fatigue improved after operation. Two patients treated successfully for symptomatic hypocalcemia in the early postoperative period. Conclusion: Parathyroidectomy still remains the important therapeutic option for secondary hyperparathyroidism associated with end stage renal disease. Our results indicate that subtotal parathyroidectomy is the effective treatment for secondary hyperparathyroidism.