Repository logo
Communities & Collections
All of DSpace
  • English
  • العربية
  • বাংলা
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Ελληνικά
  • Español
  • Suomi
  • Français
  • Gàidhlig
  • हिंदी
  • Magyar
  • Italiano
  • Қазақ
  • Latviešu
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Српски
  • Svenska
  • Türkçe
  • Yкраї́нська
  • Tiếng Việt
Log In
New user? Click here to register.Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Kurt Azap, Özlem"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 4 of 4
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Gram negatif bakteriyemi etkenleri ve artan antibiyotik direnci
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2017) Şeşen, Zehra Nur; Kurt Azap, Özlem
    Medikal gelişmelere rağmen son yıllarda bakteriyemi ve sepsis riski artmaktadır. Bunun en büyük sebebi ileri yaş popülasyonunun artması, kronik hastalığı olan kişilerin yaşam sürelerinin uzaması, immünsupresif ilaçların yaygın olarak kullanılmaya başlanması, teşhis ve tedavi amaçlı invaziv girişim uygulamalarındaki artıştır. Tüm dünyada giderek artan antibiyotik direnci ve dirençli bakterilere karşı tedavide kullanılabilecek antibiyotik seçeneklerinin çok kısıtlı olması nedeni ile enfeksiyonların tedavisinde zorluklar yaşanmaktadır. Bu çalışma; Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi’ne başvuran hastalarda saptanan gram negatif bakteriyemilere ait verilerin toplanması ile bir takip protokolü hazırlamak ve ülkemize ait veri tabanına katkıda bulunmak amacı ile yapılmıştır. Sık rastlanan gram negatif bakteriyemi etkenleri olan; Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae, Enterobacter spp., Pseudomonas aeruginosa, Acinetobacter baumannii’nin hastanemizde son oniki yıllık süreçte dağılımları, sıklıkları ve antibimikrobiyal direnç oranları irdelenmiş olup; uygun antibiyotik seçimi için kılavuz olabilecek veriler araştırılmıştır. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi bünyesinde, Ocak 2004 – Aralık 2015 tarihleri arasındaki oniki yıllık dönemde, mikrobiyoloji laboratuvarına yatan erişkin hastalardan gönderilen 3604 adet kan kültürünün mikrobiyolojik tetkik sonuçları; retrospektif olarak hasta medikal takip ve dokümantasyon sistemi olan Nucleus ve AviCenna programlarından elde edilen veriler doğrultusunda incelenmiştir. Hastane kaynaklı veya toplum kaynaklı ayrımı gözetilmemiştir. Ortalama yaş 64.8 ± 18,0 olarak saptanmıştır. Yaş ortanca değer; 66,0 dır. Hastaların %50,5'i kadın (n=1819), %49,5'i erkektir. (n=1785) Çalışmamızda; dirençli gram negatif bakteriyemi görülme oranları yıllar içerisinde artış göstermektedir [2004 yılı n=90 (%2,5), 2015 yılı n=550 (%15,3)]. Sıklık sırasına göre en fazla görülen gram negatif bakteriler; E. coli, K. pneumoniae, P. aeruginosa, A. baumannii, Enterobacter spp dir. İkibinonbeş yılı için; E. coli (%36,0), K. pneumoniae (%21,8), P. aeruginosa (%16,9), A. baumannii (%12,0), Enterobacter spp (%6,0) saptanmıştır. Gram negatif bakteriler arasında GSBL (Genişlemiş spektrumlu β-laktamaz) pozitiflik oranları açısından, K. pneumoniae ve E. coli irdelenmiş olup; son üç yılda GSBL poziflik oranlarında artış olduğu tespit edilmiştir. GSBL pozitif suş oranları E. coli ve K.pneumoniae’da benzerdir. Özellikle K. pneumoniae ve P. aeruginosa’da son üç yılda belirgin artış gösteren karbapenem direnci çarpıcıdır. A. baumannii tüm antibiyotik gruplarına yüksek oranlarda direnç göstermektedir. İkibinonbeş yılı için antibiyotik direnç oranları; amikasin %72,7, imipenem %87,9, meropenem %87,9, levofloksasin %87,9, siprofloksasin %87,9 ve trimetoprim-sulfametoksazol %80,3’dür. Empirik antibiyotik tedavisine erken dönemde başlanması, doğru antibiyotik seçimi ve uygun süre antibiyotik kullanımı önemlidir. Akılcı antibiyotik yönetimi, yeni antimikrobiyal ilaçların geliştirilmesi ve kullanıma girmesi dirençli gram negatif bakteriyemilerin tedavisindeki problemlerin aşılmasında etkili olacaktır. Background. Albeit medical advances, bacteremia and sepsis risk increased recently. Causes of increased risk includes higher percent of elderly population, increased lifetime of patients with chronic diseases, widely used immunosuppressive drugs and increased usage of invasive methods for both diagnostic and therapeutic purposes. Furthermore, ever-increasing antibiotic resistance all over the world and limited source of antibiotics against resistant bacteria’s present a challenge to the care givers. Objective. To make a contribution to our country’s data base and to set a follow-up protocol by data acquisition of gram negative bacteremia findings of Ankara Başkent University, school of medicine. Purpose. For this purpose, we examined the distribution, frequency and the rate of antibiotic resistant of Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae, Enterobacter spp., Pseudomonas aeruginosa, Acinetobacter baumanni that are common causes of gram negative bacteremia in last 12-year period. Materials and Method. In this retrospective study, we analyzed 3604 microbiological examen results of blood cultures of adult patients that were hospitalized and sent to Microbiology Laboratory at Başkent University school of medicine from medical follow-up and documentation system namely Nucleus and AviCenna programs for the 12-year period between January 2004 and December 2015. We did not discriminate hospital or community-based contaminations. The median age was 66,0. The mean age was 64.8±18.0 years and 50.5% (n=1819) of them were female and 49.5% (n=1819) of them were male. Results. We found that there was an increasing trend for resistant gram negative bacteremia incidence over years from 2004 (2.5%; n=90) to 2015 (15.3%; n=550). By frequency, the most common gram negative bacteria were E. coli, K. pneumoniae, P. aeruginosa, A. baumannii and Enterobacter spp. For 2015, the rates were as follows: E. coli (36,0%), K. pneumoniae (21,8%), P. aeruginosa (16,9%), A. baumannii (12,0%), Enterobacter spp (6,0%). We investigated K. pneumoniae and E. coli species for extended-spectrum beta-lactamase (ESBL) positivity and we found that the ESBL positivity was increased in the last three years. The rates of ESBL positive species were similar for E. coli and K. pneumoniae. Strikingly, there was an increased carbapenem resistance in the last three years against K. pneumoniae and P. aeruginosa. A. baumannii was resistant against all antibiotics at high rates. For 2015, the rates of antibiotic resistance were 72,7% for amikasin, 87,9% for imipenem, 87,9% for meropenem, 87,9% for levofloxacin, 87,9% for ciprofloxacin and 80,3% for trimethoprim-sulfamethoxazole.Conclusion. Swift inception of empiric antibiotic therapy, accurate antibiotic selection with appropriate duration of utilization are of great importance. Rational antibiotic management, development and usage of new antimicrobial drugs are of paramount importance for overcoming problems in treatment of gram negative bacteremia’s.
  • Thumbnail Image
    Item
    İmmünkompromize hastalarda görülen bakteriyemilerden izole edilen etkenler ve antibiyotik duyarlılık profilleri
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Demirkaya, Melike Hamiyet; Kurt Azap, Özlem
    Bakteriyemi immünkompromize hastalarda önde gelen morbidite ve mortalite nedenidir. Çalışmamızda Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi’nde 1 Ocak 2012 ve 30 Temmuz 2013 tarihleri arasında izlenen immünkompromize hastalarda gelişen bakteriyemiler, etken dağılımı ve antibiyotik duyarlılık oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda BACTEC 9240 (Becton Dickinson) otomatize kan kültürü sistemi ile kan kültüründe “anlamlı” üreme saptanan hastalardan immünkompromize olanlar çalışmaya dahil edildi. Bu çalışmada immünkompromize olarak tanımlanan hasta grubunu, solid organ nakil hastaları (böbrek-karaciğer) ve bakteriyemiden önceki bir ay içinde kemoterapi almış malignite hastaları (hematoloji-onkoloji) oluşturdu. Her bakteriyemi atağı, hastanın demografik verileri, laboratuvar sonuçları, bakteriyemi türü ve kaynağı, etken bakteri ve antibiyotik duyarlılıkları açısından bir forma kaydedildi. Bakteriyemiler kaynağına göre ve ortaya çıkış şekline göre iki farklı şekilde sınıflandırıldı. Kaynağına göre yapılan sınıflamada bakteriyemiler öncelikle primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrıldı. Primer bakteriyemiler ise kendi içinde kateter ilişkili ve kateter ilişkisiz olmak üzere ikiye ayrıldı. Ortaya çıkış şekline göre bakteriyemiler ilk bakteriyemi, konkomitant, persistan ve polimikrobiyal olarak gruplandırıldı. Bakteriyemiler immünkompromize hasta grupları dikkate alınarak karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz için SPSS 11 programı kullanıldı, istatistiksel anlamlılık düzeyi p˂0.05 olarak kabul edildi. Bu prospektif çalışma 130 immünkompromize hastada görülen 167 bakteriyemi atağından oluştu. Hastaların 76’sı (%58.4) kadın, 54’ü (%41.6) erkek idi. Yaş ortalaması 58.5 ± 15.17 olarak saptandı. Atakların 49’u (%29.3) nakil hastalarında, 118’i (%70.7) malignite hastalarında görüldü. Yirmidokuz hastada birden fazla bakteriyemi görüldü. Yüzaltmışyedi bakteriyemi atağının dağılımı, 145 (%86.8) ilk bakteriyemi, 9 (%5.4) konkomitant, 8 (%4.8) persistan ve 5 (%3) polimikrobiyal şeklindeydi. Kaynağa göre yapılan sınıflamada 87 primer bakteriyemi (%30 kateter ilişkili, %70 kateter ilişkisiz) ve 80 sekonder bakteriyemi saptandı. Primer kateter ilişkisiz bakteriyemiler hematolojik malignite hastalarında en sık görülen bakteriyemi türü iken diğer immünsupresyon gruplarının hepsinde (böbrek-karaciğer nakil, onkolojik malignite) en sık görülen tür sekonder bakteriyemi idi (p=0.016). Gram negatif bakteriler sekonder bakteriyemilerde primer bakteriyemilerden daha sık görüldü (p=0.000) ayrıca hem nakil hem malignite hasta grubunda en sık görülen etkenler gram negatif ajanlardı. Çalışmada en sık izole edilen bakteri E.coli (%46.1) idi. E.coli suşlarındaki GSBL pozitifliği %51 idi. İkinci en sık gram negatif etken olan Acinetobacter baumannii suşlarında XDR oranı %73 idi. Çalışmanın sonunda gram negatif bakterilerin hastanemizde immünkompromize hastalarda görülen bakteriyemilerde en sık izole edilen etkenler olduğu saptanmıştır. Tedavisi zor enfeksiyonlara yol açan XDR A.baumannii suşlarının artan sıklığı da dikkat çekicidir. Bacteremia is the leading cause of morbidity and mortality among immunocompromised patients. The aim of this study is to evaluate the etiology of bacteremia and the antibiotic susceptibilities of etiologic agents among immunocompromised patients followed up at Baskent University Ankara Hospital from January 1st 2012 to July 30th 2013. The immunocompromised patients who had ‘significant’ positive blood cultures which were isolated by automatic blood culture system BACTEC 9240 (Becton Dickinson) at the Microbiology Laboratuary of Başkent University Ankara Hospital were included in the study. The definition of “immunocompromised patients” consisted of solid organ transplant recipients (kidney, liver) and hemato-oncologic malignancy patients with a history of chemotherapy in the last month before bacteremia. Each bacteremia episode was recorded on a form regarding the patient’s demographic data, laboratuary results, kind of bacteremia, source of bacteremia, name and antibiotic susceptibility of bacteria. Two classifications were used for bacteremias. First classification was made according to source of bacteremia: as primary and secondary bacteremia. Primary bacteremias were divided into two groups; as catheter-related and catheter-unrelated. Second classification was made according to occurence of bacteremia; first bacteremia episode, concomitant, persistant and polymicrobial. The etiologic agents of bacteremia episodes were compared regarding the immunocompromised patient groups. SPSS version 11.0 was used for statistical analysis and p<0.05 was considered to be statistically significant. This prospective study comprised of 167 bacteremia episodes in 130 consecutive immunocompromised patients. Seventysix (58.4%) patients were female and fiftyfour (41.6%) patients were male. The mean age of patients was 58.5 ± 15.17. Fourty-nine of the episodes (29.3%) were seen in solid organ recipients and 118 episodes (70.7%) were seen in patients with malignancy. Twenty-nine patients had more than one bacteremia episodes. The distribution of 167 bacteremia episodes were: 145 (86.8%) first bacteremia episode, 9 (5.4%) concomitant, 8 (4.8%) persistant, 5 (3%) polymicrobial bacteremia. There were 87 primary (30:cathether-related, 70:cathether-unrelated) and 80 secondary bacteremias according to the source of bacteremias. The primary catheter-unrelated bacteremia was the most common type of bacteremia in patients with hematological malignancy but in all of the other immunsupressive groups (renal-liver transplantation, solid organ malignancy) secondary bacteremia was the most common type of bacteremia (p=0.016). Gram negative microorganisms were more commonly seen in secondary bacteremia episodes than primary bacteremia episodes (p=0.000). Also gram negative bacteria were the most common agents in both transplant and malignancy groups. E.coli was the most commonly isolated (46.1%) bacteria in this study. Fiftyone percent of the E.coli isolates were ESBL positive. Acinetobacter baumannii was the second most common gram negative agent and the ratio of XDR isolates among Acinetobacter isolates was 73%. Gram negative bacteria are the most common causative agents of bacteremia in immunocompromised patients in our hospital. The rising ratio of XDR A.baumannii is a striking problem which causes difficult-to-treat infections.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Mikrobiyoloji laboratuvarı test rehberi
    (2010) Kurt Azap, Özlem
  • Thumbnail Image
    Item
    Spinal kord yaralanması olan hastalarda gelişen üriner sistem infeksiyonu sıklığı, etken dağılımı ve risk faktörlerinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Togan, Turhan; Kurt Azap, Özlem
    Spinal kord yaralanması olan hastalarda görülen tıbbi sorunların basında üriner sistem infeksiyonları gelmektedir. Çalısmamızda spinal kord yaralanması olan hastalarda görülen üriner sistem infeksiyonlarının sıklığının, etken dağılımının ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıstır. Çalısmaya 15 Subat 2008 ile 30 Haziran 2009 tarihleri arasında Baskent Üniversitesi Ayas Rehabilitasyon Hastanesi’nde ve Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde takip edilen 18-65 yas arasındaki toplam 93 hasta dahil edilerek prospektif olarak izlendi. Hastaların 78’i (%83.9) erkek ve 15’i (%15.1) kadın idi. Spinal kord yaralanmasının en sık nedeni trafik kazası olarak belirlendi. Takip edilen 93 hastanın 63’ünde (%67.7) asemptomatik bakteriüri, 21’inde (%22.6) semptomatik üriner sistem infeksiyonu saptandı. Dokuz (%9.7) hastanın yatısı süresince yapılan takiplerinde alınan idrar kültüründe üreme olmadı. Asemptomatik bakteriüri tanısı ile izlenen 63 hastanın mesane bosaltım yolu 34’ünde (%53.9) kalıcı sonda, 20’sinde (%31.7) temiz aralıklı kateterizasyon, 9’unda (%14.4) spontan idrar yapma seklinde idi. Semptomatik üriner sistem infeksiyonu ile izlenen 21 hastanın 17’sinde (%80.9) kalıcı sonda, 4’ünde (%19.1) temiz aralıklı kateterizasyon yöntemiyle mesane bosaltımı sağlanıyordu. Semptomatik ÜSĐ ile izlenen hastalar arasında idrarını spontan yapan yoktu. Üremesi olmayan 9 hastanın 6’sı (%66.7) kalıcı sonda ile izlenirken, 3’ü (%33.3) idrarını spontan olarak yapmaktaydi. Kateterizasyon türü ile asemptomatik bakteriüri veya semptomatik üriner sistem infeksiyonu gelismesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir iliski saptanmadı. Takip süresince toplam 30 sistemik infeksiyon atağı tespit edildi. Bu atakların 24’ü semptomatik üriner sistem infeksiyonu idi. Bakteriürisi olan hastalardan izole edilen toplam 305 etkenin %49.9’u E.coli, %19.7’si Klebsiella spp., %8.2’si Enterococcus spp. olarak belirlendi. E.coli ve Klebsiella spp. suslarında kinolona direnç oranı %56.8, trimetoprim sulfametoksazole direnç oranı %61.3 idi. Çok ilaca dirençlilik oranı asemptomatik bakteriüri ataklarından izole edilen etkenlerde %48 ve semptomatik üriner sistem infeksiyonu ataklarından izole edilen etkenlerde %66.6 olarak saptandı. Semptomatik üriner sistem infeksiyonu gelisimi yönünden saptanan tek bağımsız risk faktörü üriner kateterizasyon idi. Spinal kord yaralanması olan hastalarda gelisen üriner sistem infeksiyonlarının tedavisi planlanırken etkenlerde giderek artan direnç oranları göz önünde bulundurulmalıdır.

| Başkent Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber |

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback
Repository logo COAR Notify