Browsing by Author "Karataş, Metin"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Fibromiyalji sendromu ve huzursuz bacak sendromu birlikteliği: Yaşam ve uyku kalitesi analizi(2011) Civelek, Gül Mete; Karataş, MetinFibromyalji Sendromu (FMS) ve Huzursuz Bacak Sendromu (HBS) toplumda oldukça sık görülen ve tanıları klinik olarak konulan hastalıklardır. FMS’li hastalarda HBS daha sık görülmekte ve bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir. HBS farkındalığı istenilen düzeyde değildir. FMS’li hastalarda HBS eşlik etmesi durumunda HBS’ye tanı konmaması ve tedavi edilmemesi FMS tedavisini güçleştirir ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu çalışmada FMS’li hastalarda HBS sıklığının ve şiddetinin bulunması, FMS ve HBS birlikteliğinin yaşam kalitesi ve uyku kalitesi üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada FMS tanısıyla takip edilen veya FMS tanısı yeni konulan hastalarda yüz yüze görüşme yöntemi ile HBS varlığı ve şiddeti belirlendi ve tüm hastaların Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Epworth Uykuluk Skalası (EUA) ve Fibromyalji Etki Anketi (FEA) skorları bulundu. Ayrıca tam kan sayımı, ferritin, kreatinin, TSH düzeyleri ölçüldü. Araştırmaya ortanca yaşları 49.0(39.0-57.0) [ortanca(%25-75)] 115 kadın hasta katıldı. Hastaların %42.6’sında FMS’ye eşlik eden HBS olduğu bulundu. HBS hastaların %20.4’ünde şiddetli, %18.3’ünde orta şiddetli olarak sınıflandırıldı. FMS’li hastaların %91.3’ü kendilerinde uyku bozukluğu olduğunu belirtti ve % 76.5’inde PUKİ ile uyku bozukluğu olduğu saptandı. HBS’si olan ve olmayan FMS hastalarının PUKİ skorları 9.0±4.4vs7.8±4.3,p=0.003; EUS skorları 5.0(3.0- 7.5)vs3.0(1.0-4.3),p=0.036 ve FEA skorları 68.1±9.8vs59.4±16.9,p=0.027 olarak bulundu. HBS’si olan hastalarda uyku kalitesi bozukluğu ve anemi sıklıkları daha fazlaydı. HBS’si şiddetli ve çok şiddetli olan grubun FEA skorları hafif ve orta olanlardan yüksekti. Araştırmamızda FMS’de HBS sıklığının normal toplumdan fazla olduğu, HBS’si olan olan FMS hastalarının uyku ve yaşam kalitelerinin daha kötü olduğu bulundu. Bu sonuçlara dayanarak FMS tanısı konulan her hastada HBS varlığının araştırılması ve varsa bu hastalığa yönelik tedavilerin planlanması gerektiği söylenebilir. FMS ve HBS birlikteliğini daha iyi açıklayabilecek prospektif kohort çalışmaları yapılmalıdır.Item İnme hastalarında sanal gerçeklik eğitiminin üst ekstremite fonksiyonlarına etkisinin araştırılması(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Mirzayev, İlkin; Karataş, Metinİnme rehabilitasyonunda hastaları daha fonksiyonel ve bağımsız hale getirmek için yeni yaklaşımlar ve tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Bu yaklaşımlarda beynin plastisite yeteneğini harekete geçirmek ve kaybedilen beyin fonksiyonlarını tekrar kazanabilmek ya da devam ettirebilmek amaçlanır. İnme geçiren hastaların hemiplejik üst ekstremitelerini kullanmalarını sağlayan başta bilgisayar oyunları olmak üzere sanal gerçeklik (SG) sistemleri bu yaklaĢımlardan biridir. SG oyun sistemlerinin inme rehabilitasyonunda kullanımı ile ilgili sınırlı kanıt mevcuttur. Çalışmamızda Microsoft Xbox 360 Kinect™ oyun sisteminin subakut inmeli hastalarda üst ekstremite motor fonksiyonları üzerine etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, 25.04.2014-30.03.2015 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon kliniğinde rehabilite edilmek üzere yatırılmıĢ olan 42 (21 SG grubu, 21 kontrol grubu) hasta çalışmaya alındı. SG grubunda 19 hasta, kontrol grubunda ise 16 hasta olmak üzere toplam 35 hasta çalışmayı tamamladı ve istatistiksel analiz bu veriler üzerinden yapıldı. Hem SG hem de kontrol grubundaki hastalara 4 hafta, haftanın 5 günü, günlük ortalama 60-120 dakika boyunca konvansiyonel üst ekstremite rehabilitasyon programı uygulandı. SG grubundaki hastalara konvansiyonel inme rehabilitasyon programına ek olarak günde 30-60 dakika süreyle Xbox 360 Kinect™ oyun konsolu kullanılarak, Dr Kawashima's Body and Brain Exercises oyunları oynatıldı. Hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası 4. haftada klinik değerlendirmeleri yapıldı. Kutu ve Küp Testi (Box and Blocks Test-BBT), Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği Kendine Bakım (FBÖ) Skoru, Brunnstrom Motor Evrelemesi (BME) ve Fugl Meyer Üst Ekstremite Motor Değerlendirme (FM) sonuçları kaydedildi. Gruplar arasında demografik özellikler bakımından farklılık yoktu. Tedavi öncesi yapılan değerlendirmede, BME, BBT skoru ve FBÖ skorunda gruplar arasında istatiksel olarak fark bulunmazken (p=0.19, p=0.31, p=0.72, p=0.40); FM skalası SG grubunda anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0.04). Tedavi sonrası değerlendirmede ise SG grubunda kontrol grubuna göre BME, FM skalası ve BBT skorunda istatiksel olarak anlamlı fark tespit edildi (p=0.03, p=0.04, p=0.04). FBÖskoru ve FM kazançları karĢılaĢtırıldığında ise istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.95, p=0.057). Sonuç olarak, sanal gerçekliğe dayanan Xbox 360 Kinect™ oyun sistemi, inme geçirmiĢ hastalara subakut dönemde konvansiyonel rehabilitasyon yöntemlerine ek olarak uygulandığında, motor ve fonksiyonel geliĢimin daha iyi olduğu saptanmıĢtır. Xbox 360 Kinect™ SG oyun sisteminin rutin olarak inme rehabilitasyonu pratiğine girebilmesi için; hangi oyunların, ne kadar süre ve yoğunlukta uygulanması gerektiği gibi pek çok soruya cevap bulunması amacıyla geniĢ kapsamlı, daha uzun süre takipli randomize kontrollü klinik çalıĢmalara ihtiyaç vardır. Stroke rehabilitation, needed to develope new approaches, to help the individual gain the highest level of functional independence. These have to activate brain plasticity and reorganization of the neural system. Virtual Reality (VR) game system is one these approaches, that provides to use hemiplegic upper extremity for stroke patients. In stroke rehabilitation has limited evidence for using the VR game system. The aim of our study is to evaluate the effect of the Microsoft Xbox 360 Kinect™ video game system on upper limb motor function for the patients with subacute stroke. The participants of this study are 42 stroke patients (21 VR group, 21 Control group) who were rehabilitated in BaĢkent University Physical Medicine and Rehabilitation clinic between the dates 25.04.2014 and 30.03.2015. Totally 35 patients (19 VR group, 16 Control group) have been completed the study. The patients in both groups received 60-120 minutes of conventional stroke rehabilitation program for upper extremity, 5 times per week for 4 weeks. VR group patients additionally received Dr. Kawashima's Body and Brain Exercises Xbox 360 Kinect™ video game system 30-60 minutes per day. The patients were evaluated at the beginning of the rehabilitation program (pre-treatment) and at the end of 4 weeks (post treatment). Box&Block Test (BBT), Functional independence measure self care score (FIM), Brunnstorm Recovery Stage(BRS) and Fugl-Meyer upper extremity motor function scale were used. There were no significant differences between groups in any of the demographic characteristics. Before the treatment, there were no significant differences between the groups for BRS, BBT and FIM self care score (p=0.19, p=0.31, p=0.72, p=0.40), but FM scale values of SG group were significantly higher compared to control group (p=0.04). After the treatment, BMS, BBT and FM scale values of SG group were significantly higher compared to control group (p=0.03, p=0.04, p=0.04). However, FIM self care and FM gain scores were similar between the SG group and control group (p=0.95, p=0.057). In conclusion, it was determined that Xbox 360 Kinect™ Virtual Reality video game system in addition to conventional therapy program in upper extremity rehabilitation has supplemental benefit for stroke patients in improving upper extremity motor function. Xbox 360 Kinect™ VR video game system in order to enter the routine practice of the stroke rehabilitation; for finding answers the questions like which games, how long period of time and intensity for using this VR system we need randomized controlled clinical trials with longer follow up period.Item Kalp cerrahisi sonrası infant ve küçük çocuklarda geçici frenik sinir paralizisi sıklığının ve temporal seyrinin elektrodiagnostik yöntemlerle gösterilmesi(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2005) Yemişci, Oya Ümit; Karataş, MetinFrenik sinir yaralanmaları, kardiyotorasik cerrahi sonrasında görülen ve diyafram paralizisine yol açarak, özellikle infantlarda, artmış morbidite ve mortaliteye neden olan bir komplikasyondur. Yetişkinlerde ve büyük çocuklarda, diyafram fonksiyonu kaybı nedeniyle oluşabilecek sorunlar infant ve küçük çocuklardan daha az sıklıkla görülmektedir. Diyafram paralizisi, infant ve küçük çocuklarda çoğunlukla ventilatör tedavisini gerektirecek solunum yetmezliğine yol açmaktadır. Semptomatik diyafram paralizili, özellikle 2 yaş altındaki çocuklarda; mekanik ventilasyon süresini, yoğun bakımda kalma süresini ve morbiditeyi azaltmak amacıyla erken diyafram plikasyonu önerilmektedir. Diyafram plikasyonunun zamanına karar vermede, frenik sinir paralizisinin elektrodiagnostik yöntemle saptanması en spesifik metoddur, ancak geçici frenik sinir paralizisi olabilecek hastalarda gereksiz bir cerrahi girişimi önlemek amacıyla, irreversibl frenik sinir paralizisinn kesin zamanı tespit edilmelidir. Bu çalışmadaki amaç kardiyak cerrahi sonrasında infantlarda, geçici frenik sinir paralizisini elektrodiagnostik yöntemlerle göstermek, sıklığını saptamak ve temporal seyrini belirlemekti. Çalışmaya doğuştan kalp hastalığı olan ve bu nedenle kardiyak operasyon planlanan toplam 76 infant ve küçük çocuk alındı. Preoperatif transkutan frenik sinir stimulasyonu ile frenik sinir sağlamlığı gösterilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Postoperatif erken dönemde (24-72 saat) transkutan frenik sinir stimulasyon yöntemi ile frenik sinir latans ve diyafram birleşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdleri kaydedildi. Frenik sinir paralizisi saptanan hastalarda temporal seyri belirlemek amacıyla işlem 1. ve 2. haftalarda tekrarlandı. Hastaların operasyon sırasındaki en düşük vücut ısıları, topikal buz uygulaması yapılıp yapılmadığı, postoperatif akciğer grafileri ve eğer varsa floroskopileri kaydedildi. Çalışmaya katılan 76 hastanın 17’si (%22,4) postoperatif dönemde ex oldu. By-pass sırasında perikardiyuma topikal buz (ice slush) 72 hastada uygulanmıştı (%94). Preoperatif ölçümlerde elde edilen frenik sinir latansı ve diyafram bileşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdü ortalamalarının 2 standart sapmasının dışında kalan değerler patolojik kabul edildi. Buna göre postoperatif erken dönemde 10 hastada sol frenik sinir latansı normalden uzun ya da yanıtsız, 10 hastada sol diyafram bileşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdü normalden düşük ya da yanıtsız bulundu. Benzer şekilde 15 hastada sağ frenik sinir latansı normalden uzun ya da yanıtsız, 7 hastada sağ diyafram bileşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdü normalden düşük ya da yanıtsız bulundu. Postoperatif erken dönemde sol frenik iv sinir latansı ve amplitüd patolojisi izlenen hastaların yalnız %1,3’de operasyondan 2 hafta sonra persistan frenik sinir paralizisinin devam ettiği saptandı. Postoperatif akciğer grafisinde sol diyafram elevasyonu varlığı ile sol frenik sinir latans patolojisi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon vardı. İstatistiksel olarak daha önce geçirilmiş ameliyatlar ile diyafram paralizisi arasında anlamlı bir ilişki yoktu. Sonuç olarak, infant ve küçük çocuklarda, çoğunlukla kardiyak cerrahi sonrası erken dönemde, frenik sinir latansında uzama ve diyafram bileşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdlerinde düşüş izlenmektedir. Ancak bu durumun genellikle geçici olduğu ve diyafram plikasyonuna karar vermeden önce, elektrodiagnostik teşhisin, operasyondan en az 1 hafta sonra doğrulanması gerektiği gösterilmiştirItem Kronik otoimmun tiroiditde sempatik deri yanıtları ve reaksiyon zamanı(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Öztürk Şişman, Tubanur; Karataş, MetinHashimoto tiroiditi tiroid bezinin lenfositik infiltrasyonu ile kronik otoimmun inflamasyonudur. Bulgular tiroid bezinin ağrısız büyümesi ve hipotiroidizm semptomlarını içerebilmektedir. Yeterli iyot alınan bölgelerde hashimoto tiroiditi spontan hipotiroidizmin en sık nedenidir. Hipotiroidi erişkinlerde nöromusküler fonksiyonlarda çeşitli reversible bozukluklara yol açabilir. Hastalarda sıklıkla proksimal kas tutulumu ile ilişkili semptomların yanı sıra, parestezi ve ağrılı disestezilere neden olabilen ılımlı, sensöriyel daha çok da aksonal tutulumun hakim olduğunu polinöropati belirtilmiştir. Karpal tünel sendromu, kranial sinir nöropatileri ve otonom sinir sistemi tutulumu da görülebilir. Özellikle yaşlı hastalarda, nörokognitif bozukluklar, hipotiroidizmin en belirgin özelliği olabilmektedir. Subklinik hipotiroidili hastalarda da kognitif düzeyde bazı değişikliklerin bulunduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada amacımız, kronik otoimmun tiroiditde periferik sinir fonksiyonlarını, sempatik deri yanıtlarını ve elektromiyografik basit reaksiyon zamanı ölçümü ile kognitif fonksiyonları değerlendirmek ve sağlıklı gönüllü kontrol grubu ile karşılaştırmaktır. Çalışmaya 35 ötiroid, 19 subklinik hipotiroid toplam 54 otoimmün tiroiditli hasta ve 35 sağlıklı gönüllü kontrol katıldı. Tüm bireylerde elektrofizyolojik olarak konvansiyonel yöntemlerle sağ alt ve üst ekstremitelerde periferik sinir iletim çalışmaları gerçekleştirildi. Sağ median sinirin elektriksel uyarımına ikincil ortaya çıkan sempatik deri yanıtları sol el ve ayaktan kaydedildi. Tibial sinir uyarımı ile hastalardan sağ el işaret parmaklarına ekstansiyon yaptırmaları istenerek ekstansör indisis proprius kasından kayıtla basit reaksiyon zamanları ölçüldü. Periferik sinir iletim çalışmalarına ait parametreler açısından ötiroid, subklinik hipotiroid hasta grupları ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark saptanamadı. Benzer şekilde gruplar arasında sempatik deri yanıtları latans ve amplitüdleri açısından da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı. Reaksiyon zamanı ölçümlerinde ise kontrol grubu, hasta gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha kısa yanıtlara sahipti. Sonuç olarak, bu çalışmada kronik otoimmun tiroidide, ötiroid ve subklinik hipotiroid hasta gruplarında periferik sinir fonksiyonları ve sempatik deri yanıtları etkilenmemiştir, ancak basit elektromyografik reaksiyon zamanları uzamıştır. Bu bulgu kronik otoimmun tiroiditde primer hastalık sürecindeki santral sinir sistemi etkilenimi ve buna bağlı ortaya çıkan kognitif değişiklikleri yansıtan bir parametre olarak kabul edilebilir.Item Prwhe (Patıent Rated Wrıst/Hand Evaluatıon)' nın Türkçe versiyonun (Prwhe-T) Türk popülasyonunda kültürler arası adaptasyon, geçerlilik ve güvenilirliğinin çalışılması ve Prwhe'nin fizikometrik özelliklerinin ölçülmesi(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Öke Topcu, Deniz; Karataş, MetinEl fizyoterapisinde kullanılan değerlendirme ölçütleri genellikle eklem hareket açıklığı, kuvvet ve duyu üzerine odaklanmaktadır ve bu değerlendirme yöntemleri sonuçları objektif olarak sağlamaktadır. Ancak bu yöntemler, kişinin günlük yaşamını sürdürmesini sağlayan becerileri, ağrı, günlük yaşam aktivitelerine katılım ve işe dönüş gibi sonucu etkileyen subjektif faktörleri değerlendirememektedir. Son dekatlarda kas isleket sisteminin değişik bölümlerini bozukluklarından kaynaklanan fonksiyon ve disabiliyeti ölçmek için hasta bazlı testler ortaya çıkmıştır. “Patient Rated Wrist/Hand Evaluation (PRWHE) ölçeği”, el/el bileği problemlerinde ağrı ve özürlülük düzeyini belirlemek için kullanılan, ağrı ve fonksiyon alt bölümleri ile özgül aktiviteler ve günlük aktiviteler bölümlerini içeren, kendi kendine değerlendirme sonuç ölçeğidir. Çalışmamızın amacı; bu ölçeğin Türkçe sürümünün geçerlilik ve güvenilirliğini değerlendirmekti. El/el bileğini etkileyen distal radius kırığı, distal radius + ulna kırığı, skafoid kırığı, ganglion kisti, deQuervain tenosinoviti, metakarp kırığı, tetik parmak, karpal tünel sendromu, el osteoartriti, triangüler fibrokartilaj kompleks yırtığı, tendinit, proksimal falanks kırığı, dupuytren hastalığı gibi patolojilere sahip 166 hasta PRWHE-T, DASH-T ve SF-36 ölçeklerini tamamladı. Bu değerlendirmeye ek olarak, 36 hastada anketin güvenilirliği test-tekrar test ile değerlendirildi. Test-tekrar test tutarlılığı sınıf içi korelasyon katsayısı kullanılarak değerlendirildi. PRWHE-T anketi ağrı bölümü (PRWHE-A), işlev bölümü özel aktiviteler alt bölümü (PRWHE-ÖA), işlev bölümü günlük aktiviteler alt bölümü (PRWHE-GA), işlev bölümü (PRWHE-İ) ve toplam anket skoru için sınıf içi korelasyon katsayıları (ICC) sırasıyla 0.991, 0.988, 0.976, 0.988 ve 0.994’tür. Güvenilirlik, iç tutarlılık analizi ile değerlendirildi. Ölçek ve tüm alt bölümleri için cronbach α katsayısı PRWHE-A, PRWHE-İ ve PRWHE-T için sırasıyla 0.79, 0.92 ve 0.85 olarak hesaplandı. Geçerlilik analizi için, PRWHE-T ölçeğine faktör analizi uygulandı ve PRWHE-T, DASH-T, SF-36 skorları arasındaki korelasyon düzeyine bakıldı. PRWHE anketinin Türkçe sürümünün orijinalinden farklı olarak üç faktörlü olduğu belirlendi. PRWHE-T ile DASH-T ve PRWHE-T ile SF-36 arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede korelasyon olduğu saptandı. Elde ettiğimiz sonuçlara dayanarak, PRWHE anketinin Türkçe sürümünün, geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu belirlenmiş olup, rutin klinik uygulamalarında, hasta bazlı ağrı ve yetersizlik düzeyini değerlendirmek için kullanılması önerilmektedir. The traditional methods for evaluating wrist and hand function following an intervention consist of measuring grip strength and assessing the range on motion, both which provide a good, objective analysis of outcome. However, these methods do not take into account other aspects related to an analysis of outcome, such as the patient’s ability to carry out activities of daily living, the ability to return to previous occupations and pain. Over recent decades, patient-based instruments have been introduced to evaluate function and disability after disorders of different parts of the musculoskeletal system The PRWHE (Patient Rated Wrist/Hand Evaluation) is a self-administered outcome questionnaire, consisting of a pain and a functional scale with the latter consisting of specific function and usual function, used to assess the level of pain and disability for wrist/hand disorders. The aim of our study was to evaluate the validity and reliability of the Turkish version of PRWHE scale. 166 patients having the pathologies affecting the wrist/hand joint such as distal radius fracture, distal radius-ulna fracture, scaphoid fracture, ganglion cyst, deQuervain’s tenosynovitis, metacarp fracture, trigger finger, carpal tunnel syndrome and hand osteoarthritis, TFCC lesion, tendinitis, proximal phalanges fracture, Dupuytren’s disease completed the Turkish version of PRWHE, DASH and SF-36. In addition to this assessment, the reliability of the questionnaire was evaluated by using test-retest in 36 patients. The test-retest stability was assessed by using the intraclass correlation coefficient. The ICCs of the pain, specific function and usual function subscales of function, function and total scores in PRWHE-T were 0.991, 0.988, 0.976, 0.988, 0.994, respectively. Reliability was investigated by internal consistency and cronbach α coefficients for PRWHE-P, PRWE-F and PRWHE-T were 0.79, 0.92 ve 0.85 respectively. To analyze validity, a factor analysis of PRWE-T and correlation coefficients between PRWHE-T, DASH-T, SF-36 were obtained. Turkish version of PRWHE has three factors different from the original version and the correlation between the PRWHE-T, DASH-T and PRWHE-T, SF-36 were statistically significant. Our results confirm that, the Turkish version of PRWHE is a reliable and valid instrument and can be used in routine clinical practice for evaluating patient based pain and disability level.