Browsing by Author "Bilezikçi, Banu"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adenom zemininde kolorektal karsinom gelişiminde etkilenen yolaklar nelerdir?(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Toru, Havva Serap; Bilezikçi, BanuBu çalısmada tübüler ve villöz adenomlarda HPV etkisini, p53, c-erb B2, “E-cadherin”, bcl-2, siklin D1 dısavurumunu ve Ki-67 proliferasyon indekslerini degerlendirmeyi ve bulgularımızın polibin tipi ve hastanın yası ile iliskisini normal kolon mukozası ile karsılastırmayı amaçladık. Tüm olguları degerlendirdigimizde, yas ortalamasının tübüler ve villöz adenomlarda normal kolon mukozasına göre belirgin olarak yüksek oldugu saptanmıstır (p<0.05). n situ hibridizasyon ile HPV pozitifligi gösteren 5 olgunun 4’ünün villöz adenom, 1’inin ise tübüler adenom oldugunu görülmüstür. Ki-67 proliferasyon indeksi, “E-cadherin” ve p53 dısavurumunun gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıstır (p>0.05). Ancak Ki-67 dısavurumunun poliplerde normal mukozadan farklı olarak kript tabanında sınırlı kalmadıgı ve yüzeye kadar ulastıgı dikkati çekmistir. Ayrıca siklin D1, bcl-2 ve cerb B2 dısavurumu poliplerde normal mukozaya göre artmıs olup fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmustur (p<0.05). Sonuç olarak siklin D1, bcl-2, c-erb B2 karsinogenezin ilk basamaklarında etkilenen yolaklar oldugunu düsünebiliriz. Ayrıca Ki-67 dısavurumunun yüzeye kadar ulasması önemli bulgulardan olabilir. “E-cadherin” dısavurumunun azalması kolon karsinomlarında kötü prognositik faktörlerden biri olmakla birlikte karsinogenezin erken basamaklarında etkilenen yolaklardan biri olmadıgı düsünülebilir. Ayrıca sayı az olmakla birlikte HPV pozitif olan olguların 5’inin de polip olup bunlardan 4’ü villöz adenomdur. Karsinogenezin erken dönem uyaranlarından birinin de onkovirüslerden olan HPV olabilecegi yönünde daha genis çalısmalar yapılabilirItem Karaciğer tümörleri ve cerrahi deneyimlerimiz(Çocuk Cerrahisi Dergisi ,21 ,1 ,34-38, 2007) Arda, İ.Serdar; Ötgün, İbrahim; Coşkun, Mehmet; Boyvat, Fatih; Güney, L.Hakan; Fakıoğlu, Ender; Bilezikçi, Banu; Özen, Özlem; Hiçsönmez, Akgün; Haberal, MehmetKliniğimizde bir yıl içerisinde karaciğer tümörü netanısı ile izlenen hastaların bulguları sunulmaktadır. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 1 yıl içerisinde 6 olgu (3 hepatoblastom, 1 hepatosellüler karsinom, 1 metastatik karaciğer kitlesi -opere Wilms' tümörü- ve 1 embriyonel rabdomiyosarkom) izlenmiştir. Bu çalışmada hastaların bulguları geriyedönük olarak taranmıştır. Bulgular: 4'ü erkek ikisi kız olan hastaların yaşları 4 ay ile 6 yaş arasındaydı. Hastaların tümü tümör belirteçleri, dopler ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografik hepatik anjiyografi ile değerlendirildi. 4 hastada kitle tam olarak çıkarıldı. Hepatoblastoma tanılı bir hastaya canlı vericiden karaciğer nakli yapıldı. Hepatoblastomlu diğer bir hasta ise kemoembolizasyon sonrasında kemoterapi programına alındı. Sonuç: Çocukluk çağı karaciğer tümörleri ameliyat öncesi bilgisayarlı tomografik hepatik anjiyografi ile ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bu hastaların cerrahi sağaltımları deneyimli bir cerrahi ekip tarafından uygun ameliyathane donanımı olan merkezlerde yapılmalıdır. Karaciğer nakli, metastazı olmayan ve çıkarılamayan tümörlerde uygulanması gereken cerrahi sağaltım olmalıdır. Here, we present our one year experience in patients with liver tumors. Patients and Method: 6 patients' data (1 hepatoblastoma, 1 hepatocellular carcinoma, 1 metastatic liver mass -previously operated for Wilms' tumor- and 1 embryonal rabdomyosarcoma) were investigated retrospectively. Results: Four of the patients were male and the others were female. Ages were changed between 4 months and 6 years. All patients were investigated with tumor markers, hematological and biochemical analysis, Doppler ultrasonography and computerized tomographic hepatic angiography. Tumor was totally resected in four patients. One patient underwent live-donor partial liver transplantation. One patient with hepatoblastoma is still receiving preoperative chemotherapy. Conclussion: It is quite important to define the tumor borders with computerized tomographic hepatic angiography. We believe that liver tumor surgery should be performed by experienced surgeons in well-equipped centers. Liver transplantation is the treatment of choice in unresectable non-metastatic tumorsItem Viral hepatitlerde matriks metalloproteinazların ve inhibitörlerinin ekspresyon paternleri ve fibrozis ile ilişkisi(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2005) Uyar, F.Pınar; Bilezikçi, BanuKronik hepatitte prognozu belirleyen şey fibrozisin ilerlemesidir. Ancak fibroproliferatif aktiviteyi değerlendirmek zordur ve bunun için geliştirilmiş, invaziv olmayan test veya belirteçler henüz yoktur. Bu çalışmada; kronik viral hepatitli hastaların karaciğer biyopsilerinde, matriks metalloproteinaz ve doku inhibitörlerinin immünhistokimyasal olarak ekspresyon paternini saptayarak, viral hepatitin grade ve evresi ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Çalışmaya histopatolojik olarak kronik hepatit B ile uyumlu 27 hastanın, hepatit C ile uyumlu 40 hastanın karaciğer biyopsileri ile karaciğer transplantasyon vericilerine ait 5 adet normal karaciğer biyopsileri dahil edilmiştir. Kesitler, Modifiye Knodell’e göre grade’lendirme ve evrelendirme yapılarak yeniden değerlendirildi ve histopatolojik tanıları verildi. Karaciğer iğne biyopsisi içeren bloklardan hazırlanan kesitlere, MMP-2 (Ab- 3, monoclonal mouse, clone: 42-5D11, Oncogene), MMP-9 (Ab-3, monoclonal mouse, clone: 56-2A4, Oncogene), TIMP-1 (Ab-2, monoclonal mouse, clone: 147-6D11, Oncogene) ve TIMP-2 (Ab-2, monoclonal mouse, clone: 67-4H11, Oncogene)’ e karşı monoklonal antikorlar ile standart avidin – biotin kompleks yöntemi kullanılarak immünohistokimyasal boyama yapıldı. Ekspresyon yoğunluğu ve yaygınlığı semikantitatif olarak değerlendirildi. Skorlama 4 grupta sınıflandırıldı: 0: ekspreyon yok; 1: düşük ekspresyon; 2: orta ekspresyon; 3: yüksek ekspresyon. MMP ile TIMP varlığı ve yoğunluğu ile hastalığın evresi arasındaki ilişki istatistiksel olarak araştırıldı. Buna göre sadece TIMP-1 ekspresyonu MMP-2 ekspresyonu ile koreleydi (p=0.01). Diğer yandan ne MMP-2 ve MMP-9, ne de TIMP-1 ve TIMP-2 ekspresyonları inflamasyonun yaygınlığı ve fibrozis ile korelasyon göstermedi. Yaş, cinsiyet, böbrek yetmezliği gibi parametrelerden hiçbiri MMP ve TIMP ekspresyonları ile istatiksel olarak birliktelik göstermedi. MMP ve TIMP’ lerin serum düzeylerinin kronik hepatit gelişimi ile korele olduğu birçok araştırmacı tarafından gösterilmiş olsa da, bizim bulgularımıza göre viral hepatitlerde MMP-2, MMP-9, TIMP-1 ve TIMP-2 ekspresyon paternleri serum konsantrasyonundaki değişiklikleri açıklamaz ve hastalığın ilerlediğini göstermez. Bu nedenle dolaşımdaki seviyelerinin karaciğere spesifik olduğu hala anlaşılmamıştır.