Repository logo
Communities & Collections
All of DSpace
  • English
  • العربية
  • বাংলা
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Ελληνικά
  • Español
  • Suomi
  • Français
  • Gàidhlig
  • हिंदी
  • Magyar
  • Italiano
  • Қазақ
  • Latviešu
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Српски
  • Svenska
  • Türkçe
  • Yкраї́нська
  • Tiếng Việt
Log In
New user? Click here to register.Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Babuşcu, Şenol"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 11 of 11
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Thumbnail Image
    Item
    Bankacılık sistemi içerisinde katılım bankacılığının yeri ve katılım bankacılığının güçlü ve zayıf yönleri
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Alpun, Mevlüde Elif; Babuşcu, Şenol
    Küreselleşen ve giderek büyüyen ekonomik sistemin olmazsa olmaz koşullarından biri, sağlıklı ve güçlü bir finansal sistem ve bankacılık sistemidir. Bankacılık sisteminin asli unsuru; tasarrufların değerlendirilmesi, toplanan kaynakların ekonomiye finansman desteği-kredi olarak sunulması ve ekonomik faaliyetler sürecinde finansal işlemlerin gerçekleştirilmesine aracılık etmesidir. Dini hassasiyetler nedeniyle faizin yer aldığı bankacılık sistemine katılmak istemeyen birey ve toplumların, sisteme katılmasının önü faizsiz bankacılık veya katılım bankaları yoluyla açılmıştır. Günümüzde dünya bankacılığında giderek büyüyen ve İslami esaslar doğrultusunda faaliyet gösteren katılım bankaları, atıl fonların ekonomiye kazandırılması işlevi ve faizsiz finansman modelleri ile ekonominin gelişmesine katkı sağlamaktadır. 1980’li yıllarda Türk bankacılık sektöründe yer almaya başlayan katılım bankacılığı, günümüzde beş katılım bankası ile Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada; katılım bankacılığının Türk bankacılık sektöründeki yeri, güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, katılım bankacılığının ürün ve hizmetler ile sayısal verileri değerlendirilmiş ve bankacılık sektörü ile kıyaslanmıştır. Ulaşılan bulgular doğrultusunda katılım bankalarının; mevduat ve ticari bankalara alternatif bir bankacılık türü olmadığı, bankacılık sektöründe çeşitlilik sağlayan İslami esaslara uygun finansal ürünler ile Türk bankacılık sektörüne ve Türkiye ekonomisine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Growing and increasingly globalized economic system is a sine qua non of a healthy and strong financial system and banking system. The essential element of the banking system; The assessment of savings is that the resources collected are mediated by the support of the economy financing and the carrying out of the methodical activity processes. Individuals and societies, who do not want to participate in the banking system where interest has taken place due to religious sensitivities, have been opened through interest-free banking or participation banks in order to participate in the system. Nowadays, the participation banks which are growing in world banking and operating in line with Islamic principles, contribute to the development of the economy through the function of earning idle funds and interest-free financing models. Participation banking, which started to take place in the Turkish banking sector in the 1980s, now contributes to the Turkish economy with five participation banks. In this study, the place of the participation banks in the Turkish banking sector, we aimed to determine their strengths and weaknesses. In this regard, the participation of banking products and services has been evaluated and the numerical data is compared with the banking sector. Achieved results according to type of deposits of commercial banks and participation banks in the absence of an alternative to banking, with financial products that comply with Islamic principles that provides diversity in the banking sector the Turkish banking sector and Turkish economy, it was inferred that contributes to.
  • Thumbnail Image
    Item
    Bankacılıkta pazarlama bölümlendirilmesi ve ülke uygulamaları
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Seyhan, Özge; Babuşcu, Şenol
    Bankalar, birey veya şirketlerin tasarruflarını toplayıp, bunları kredi şeklinde, fon talebi olan birey veya şirketlere aktarırlar. Öncelerinde bankalar sadece kendi sunmak istedikleri ürünü sunmuş ve tamamen banka karlılığını arttırıcı çalışmalara odaklanmıştır. Ancak küreselleşen ve gelişen dünya şartlarında fiyat harici faktörler, teknolojik gelişmeler, tüketici taleplerindeki farklılaşma ve tatmin olma duygusu pazarlama anlayışını odak noktası haline getirmiştir. Ayrıca, günümüzde banka sayılarındaki hızlı artış nedeniyle rekabet yarışı bankaların ürün ve hizmetlerini çeşitlendirmesine neden olmuştur. Modern bankacılığa geçişte doğru pazarlama stratejilerinin oluşturulabilmesi için, detaylı pazar araştırması yapılması gerekmektedir. Toplanan araştırma neticesinde pazar bölümlendirmesi yapılarak müşteriler gruplandırılmıştır. Bu da doğru müşteriye doğru ürün ve hizmetin sunulmasını sağlamaktadır. Bu çalışma; bankacılık sektöründeki pazarlamanın aşamalarını ve pazarlama hedeflerini ayrıntılı olarak anlatılarak, mevduat bankalarında uygulanan pazarlama bölümlerini ve oluşturulabilecek stratejilerin neler olduğunun belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Banks collect the savings of individuals or organizations and transfer them, as credit, to the people or institutions that need funds. In the past, banks only offered the products they wanted to offer and focused entirely on increasing their profitability. However, under the globalizing and developing world conditions, non-price factors, technological developments, changes in consumer preferences and quality characteristics have made the marketing concept a focal point. Moreover, due to the rapid increase in bank numbers today, competition raises the banks to diversify their products and services. In order to make the right marketing decisions in the transition to modern banking, extensive market research is needed. As a result of the survey, customers were grouped by market segmentation. This ensures that the right products and services are provided to the right customers. This study was conducted in order to explain the steps of marketing in the banking sector and the marketing strategies in detail as well as to determine the marketing departments applied in commercial banks and the strategies that can be applied to them.
  • Thumbnail Image
    Item
    Bankalarda sorunlu varlıkların yönetimi ve tasfiyesinde bir yöntem olarak alacakların satışı
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Yavuz, Ayşegül; Babuşcu, Şenol
    Bankalar, fon arz edenler ile fon talep edenler arasında yaptıkları aracılık fonksiyonu ile ekonomiye önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Ancak bankalar bu işlevi yerine getirirken çeşitli riskler de almakta ve banka varlıkları sorunlu hale gelebilmektedir. Banka varlıkları içerisinde sorun oluşturabilecek en önemli kalem krediler olup, sorunlu krediler Türk bankacılık sektöründe özellikle kriz dönemlerinde yüksek tutar ve oranlara ulaşmıştır. Krediler dışında bankanın sahip olduğu iştirakler ile menkul ve gayrimenkuller de, hem yasal sınırlamalar ve hem de yaşanabilecek değer kayıpları nedeniyle bankalar için sorunlu varlık haline gelebilmektedir. Bu kapsamda banka varlıkları içerisinde yer alan sorunlu krediler, iştirakler, menkul ve gayrimenkullerin yönetimi ve bunlara ilişkin çözüm yolları önemli bir konu teşkil etmektedir. Bankalarda sorunlu alacakların yönetimi ve tasfiyesi kapsamında kullanılan etkin yöntemlerden birisi bu alacakların varlık yönetim şirketlerine devridir. Sorunlu alacakların varlık yönetim şirketlerine devri hukuksal, muhasebesel, mali ve vergisel açılardan özellik arz etmektedir. Bu kapsamda çalışmamızda özetle; Türk Borçlar Kanununda düzenlenen alacağın devri müessesesi, varlık yönetim şirketleri, sorunlu alacakların bankalarca satış nedenleri, satış süreci, çözümleme yöntemleri ve fiyatlandırılması, alacakların satışı durumunda muhasebe uygulamaları, gayrinakdi kredilerin alacağın devri suretiyle devredilip devredilemeyeceği, müşteri sırları kapsamında alacağın devri, varlık yönetim şirketlerine sağlanan vergisel avantajlar ile satışı gerçekleştirilen alacaklara ilişkin yaşanabilecek sorunlar incelenmiştir. Çalışmamızın Sonuç kısmında ise konuya ilişkin tespit edilen önemli hususlar ile bunlara ilişkin önerilerimiz yer almaktadır. Banks provide a significant contribution to the economy through the intermediary function they perform between the fund providers and the fund demanders. However, banks take several risks while they fulfill this function and bank assets may become problematic. The most important item that can cause problems among the bank assets is the loans, especially in the crisis periods, non-performing loans have reached a high amount and also rates in Turkish Banking Sector. Besides the loans, the subsidiaries and the properties owned by the bank can also become problematic assets for the banks due to both the legal limitations and the possible loss of value. Within this context, the management of non-performing loans, subsidiaries, properties in the bank assets and the ways of solutions regarding them constitute an important issue. One of the effective methods used for management and liquidation of non performing loans in banks is to transfer these receivables to asset management companies. These operations present significance in terms of law, accounting, finance and tax. In our study, briefly, transfer of receivables under the Law of Obligations, asset management companies, the reasons why banks sell their receivables, the sale process, methods and pricing of problematic assets, accounting applications in the sale process, whether or not non-cash loans can be transferred in content of receivable transfer, the transfer of receivables within confidential information of the client, tax benefits provided to asset management companies and problems that can be experienced about receivables that are realized by sale, are examined. In the conclusion section, we have identified important issues and suggestions related to the subject.
  • Thumbnail Image
    Item
    Bireylerin yatırım kararlarını etkileyen faktörleri: Banka hisse senetleri fiyat değişimi üzerine bir çalışma
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Güleç, Murat; Babuşcu, Şenol
    Tasarruf sahibi bireylerin, fon fazlalarını farklı amaçlar doğrultusunda, farklı yöntemler ile yatırım araçlarına yönelttikleri bilinmektedir. Tasarruf sahiplerinin yatırım kararlarını etkileyen birçok farklı faktör bulunmaktadır. Bununla beraber, finans dünyası bireylerin yatırım kararlarının nelerden etkilendiğini pek çok teori ile açıklamaya çalışmıştır. Geleneksel finans teorileri genel olarak yatırımcıların, yatırımın riski ile beklenen faydası arasındaki ilişki sonucuna göre rasyonel bir şekilde hareket ettiklerini, davranışsal finans teorileri ise yatırımcıların rasyonel bir şekilde hareket etmeyerek psikolojik ve sosyolojik faktörlerden etkilendiğini varsaymaktadır. Bu çalışmada yatırımcıların hisse senedi yatırım aracına yatırım yapmak istemeleri halinde, firmaların yıl sonu finansal tablo açıklamaları sonucunda bu hisse senetlerinden normal olmayan getiri elde edip edemeyecekleri incelenmiştir. Veri seti olarak Borsa İstanbul’da işlem gören 13 banka ve BIST 100 endeksi fiyat verileri kullanılmıştır. Bankaların 2013-2018 yıllarına ait finansal tablo açıklamaları sonucunda olay günü (finansal tabloların açıklanma günleri) etrafındaki günler için kümülatif ortalama normal olmayan getirileri Olay Etüdü (Event Study) yöntemi ile hesaplanmıştır. Sonuç olarak yatırımcıların incelenen banka hisse senetlerinden 2013-2018 yılları için yapılan finansal tablo açıklamalarının yapıldığı gün (olay günü) etrafında normal olmayan getiriler elde edebileceği tespit edilmiştir. Account owners are known to direct their funds to investment tools via various methods aiming at various goals. There are many different factors affecting the investment decisions of account owners. Moreover, financial world has always tried to explain what affects the investment decisions of the account owners by using many theories. While general finance theories hypothesise that the investors act rationally according to the relation between the investment risk and its expected return, behavioral finance theories hypothesise that, without acting rationally, the investors are affected with the psychological and sociological factors. In this study, it is researched if the investors demanding to invest on stocks can hold abnormal returns from these investment tool according to the end of year financial statement disclosures of the firms. As data set 13 banks traded in Istanbul Stock Exchange (BIST) and BIST 100 index price data are used. Referring to the financial statement disclosures of the banks belonging to the years of 2013-2018, cumulative average abnormal returns for the days around the event day (the declaration day of the financial statement) are calculated by Event Study methodology. As a result, according to the analysed banking stocks of the investors declared for the years of 2013-2018, it is determined that the abnormal returns around the day on which financial statement disclosures are made (event day) can be obtained.
  • Thumbnail Image
    Item
    Bıstech Geçisinin varantlara getirdiği yenilikler ve varant yatırımcılarının deneyimlerinin karşılaştırılması
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016) Arasan, Oğulcan; Babuşcu, Şenol
    ARASAN, Oğulcan BISTECH Geçişinin Varantlara Getirdiği Yenilikler ve Varant Yatırımcılarının Deneyimlerinin Karşılaştırılması,Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016. Borsa İstanbul A.Ş. ile NASDAQ arasında imzalanan stratejik işbirliği kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, BİST bünyesinde yer alan tüm piyasaların tek bir işlem platformu üzerinden hizmet vermesi hedeflenmektedir. 30.11.2015 tarihinde, belirlenen anlaşma koşulları çerçevesinde BISTECH uygulaması yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma, beraberinde piyasamız için birçok değişikliği barındırmaktadır. İşlem saatleri, fiyat marjları, yeni pazar yapılanmaları gibi pek çok değişiklik yaşanmıştır. Piyasa uzmanlarının pek çoğu, bu değişiklikleri “devrim” niteliğinde kabul etmekte ve özellikle işlem saatlerinin artmasının uluslararası piyasalar ile uyum kapsamında yapıldığını belirtmektedirler. BISTECH geçişinden önce “Kurumsal Ürünler Pazarında” işlem gören varantlar artık; “Kolektif Yatırım Ürünleri ve Yapılandırılmış Ürünler Pazarında” işlem görmeye başlamıştır. 2015 yılı itibariyle piyasa yapıcı kurumlar tarafından ihraç edilen dayanak varlık sayısının artmasıyla birlikte, varantlara duyulan ilgi bir nebze de olsa artmıştır. Çalışmamın ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı olarak bahsedilen dayanak varlıklar ile yatırımcılar, yurt dışı endekslere dahi yatırım yapabilme olanağı bulmuşlardır. Çalışmada, BISTECH geçişinin yanısıra, varant yatırımında bulunmuş bireysel ve kurumsal yatırımcılara da yer verilmektedir. Özellikle “zaman değeri” kavramı ve bu kavramın yatırımcılar üzerindeki etkisinden bahsedilmektedir. Çalışmanın son bölümünde ise, yatırımcıların varant işlemlerinden bekledikleri getiri oranı ve gerçekleşen kar ya da zarar üzerinde durulmaktadır. Varant yatırımcılarına yol gösterici bilgiler ve deneyimler sunabilmek, bu çalışmanın temel amacıdır. ARASAN, Oğulcan Innovations which provide to Warrants of BISTECH Transition and Comparison of Warrant Investors' Experiences, Master Thesis, Ankara, 2016 As a result of studies conducted by strategic cooperating signed between BIST and NASDAQ, located in the BIST structure is intended to serve the entire market through a single trading platform. On 30.11.2015, BISTECH application in accordance with the predetermined conditions of the agreement entered into force. This agreement contains a number of changes to our market with it. There have been many changes such as, trading hours, the price margins, new market structures. Many market experts accept to these changes “revolution” in the form and in particular the increase in hours of operation indicate that scope of compliance with international markets. Before BISTECH transition, warrants which traded in “Corporate Products Market” now, they will be traded in “Collective Investment Products and Structured Products Market”. As of 2015, interest in warrants also increased a little bit with the increasing number of underlying assets issued by market makers institutions. Investors had oppurtunity to invest international indexes via the underlying assets which we will talk about later. In my study, I will mention individual and corporate investors who have experienced to invest in warrants, besides the Bistech transition. Especially, I will mention the concept of “time value” and its impacts on the investors. The final part of the study, I will concentrate on realized gains and losses and return rate which the investors expect from warrant trading. The sole purpose of this study is provide guidance and experience to the investors.
  • No Thumbnail Available
    Item
    BRICS, kırılgan beşli ve AB beşinci dönem genişleme ülkelerinde finansal kırılganlığın belirleyicileri
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2023) Sağlam, Albdülkadir; Babuşcu, Şenol
    1980’li yıllarda finansal liberalizasyonla başlayan ülkelerin hızlı büyüme isteği finansal para akımının arttığı küreselleşme sürecinde hızlanmıştır. Düşük faiz oranları, krediye kolay ulaşım ve kredi genişlemesi 1990’lı yıllarda Japonya’da devasa varlık balonunun patlamasıyla önce Japonya’da ardından Asya’da kriz meydana gelmiştir. Ülkeler ve kurumlar büyümek için sürekli borçlanma yoluna başvurmuşlar bu da ülkelerin kamu ve özel sektör borçlanmasını artırmıştır. 2008 küresel krizi bir borç krizi olmakla birlikte krizin etkisinin kısmen sona ermesine rağmen, küresel finans krizinin etkilerini azaltmaya yönelik devletlerin uyguladığı genişletici politikalar ülkelerin ve özel sektörün borçlarının daha da artmasına sebep olmuştur. Özellikle kurtarma paketleriyle kamu harcamalarının artması bütçede açıklıklar oluşturmuş ve bu durumda borçların artmasıyla neticelenmiştir. Yüksek borçluluk oranları ülkelerin kriz sonrası kırılganlıklar yaşamasına sebep olmuş, özellikle Euro bölgesi büyük borç krizine sürüklenmiştir. Minsky, kapitalist gelişmeyi iş döngüleriyle açıklamış ve finansal kırılganlığın aslında ekonominin refah dönemlerinde oluşan aşırı borçlanmadan kaynaklandığını ifade ederek ve yaşanan finansal krizlerin kapitalizmin doğasından kaynaklandığını belirtmiştir. Finansal kırılganlık, finansal sistemlerin dışından değil içinden gelen istikrarsızlıklardır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde büyük etki yaratan finansal krizleri önleyebilmek veya yıkıcı maliyetlerini düşürmek önemli olmaktadır. Bu çalışma, ekonometrik bir model kullanarak finansal kırılganlığın belirleyicilerini ortaya koymak üzere kanıt elde edebilmek motivasyonuyla çalışılmıştır. Çalışma, BRICS, Kırılgan Beşli ve AB Beşinci Dönem Genişleme Ülkeleri’nde finansal kırılganlığın belirleyicilerini araştırmıştır. Yapılan çalışma sonucunda finansal kırılganlığın belirleyicilerine ilişkin bulgular elde edilmiştir. Tezde, dış ticaret açığı, özel sektör borcu, enflasyon, Ülkelerin kırılganlık endeksi, faiz harcamaları, konut kredileri, tüketici kredileri finansal kırılganlığı anlamlı ve aynı yönde etkilediği, bütçe açığı, GSYİH ve toplam tasarruflar finansal kırılganlığı anlamlı ve ters yönlü etkileyen göstergeler olduğu gözlenmiştir. Karar vericilerin ve politika yapıcıların finansal kırılganlığı düşürmeye yönelik stratejilerinde bu göstergelere daha fazla dikkat edilmesi gerektiği düşünülmektedir. The desire of countries for rapid growth, which started with financial liberalization in the 1980s, accelerated during the globalization process in which the flow of financial money increased. Low interest rates, easy access to credit and credit expansion led to the bursting of a huge asset bubble in Japan in the 1990s, which triggered a crisis first in Japan and then in Asia. Countries and institutions constantly resorted to borrowing to grow, which increased public and private sector borrowing. Although the 2008 global crisis was a debt crisis, the expansionary policies implemented by governments to mitigate the effects of the global financial crisis caused the debts of countries and the private sector to increase further. In particular, the increase in public expenditures due to bailout packages created deficits in the budget, which resulted in an increase in debts. High indebtedness ratios caused countries to experience post-crisis vulnerabilities, and especially the Eurozone was plunged into a major debt crisis. Minsky explained capitalist development with business cycles and stated that financial fragility is actually caused by excessive borrowing during periods of economic prosperity and that financial crises are due to the nature of capitalism. Financial fragility is the instability that comes from within financial systems rather than from outside them. It is important to prevent financial crises or reduce their devastating costs, which have a great impact especially on developing countries. This study is motivated by the motivation to obtain evidence on the determinants of financial fragility using an econometric model. The study investigated the determinants of financial fragility in BRICS, Fragile Five and EU Fifth Round Enlargement Countries. As a result of the study, findings on the determinants of financial fragility were obtained. In the thesis, it is observed that foreign trade deficit, private sector debt, inflation, countries' fragility index, interest expenditures, housing loans, consumer loans affect financial fragility significantly and in the same direction, while budget deficit, GDP and total savings are indicators that affect financial fragility significantly and inversely. Decision makers and policy makers should pay more attention to these indicators in their strategies to reduce financial fragility.
  • Thumbnail Image
    Item
    Küçük işletmelerinin finansmana erişimi ve teminat sicil sistemleri
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Kaplan, Burak; Babuşcu, Şenol
    Sayısal anlamda tüm işletmeler içinde yaklaşık %99’luk bir paya ulaşan küçük işletmeler, ülke ekonomileri açısından büyük öneme sahiptir. Ülkelerin istihdam, ciro gibi muhtelif makroekonomik göstergelere ilişkin rakamsal verileri bunu doğrulamaktadır. İşletmelerin ölçeklerine göre sınıflandırılması konusunda kullanılan ölçütler ülkeden ülkeye farklılık arz etmektedir. Ancak her ülkede genel anlamda küçük işletmeden kasıt büyük ölçekli olmayan tüm işletmelerdir. Küçük işletmelerin en önemli sorunlarından biri de finansmana erişimdir. Söz konusu işletmelerin erişim sağladığı finansman kaynaklarının çeşit bakımından azlığı bu işletmelerin finansmana erişim sorunu açısından önemli bir göstergedir. Nitekim Türkiye’de de küçük işletmeler sınırlı sayıda finansman kaynağına erişim sağlayabilmektedir. Bu duruma sebep olan pek çok sorun bulunmaktadır. Bu sorunlar arasında en belirgin olanı teminat sorunudur. Teminat sorununun çözümü için pek çok ülkede, taşınır varlıkların finansman kuruluşları tarafından teminat olarak kabul edilmesini kolaylaştıran teminat sicil sistemleri kurulmuştur. Bu doğrultuda, çalışmada, çeşitli ülkelerdeki teminat sicil sistemi kurma tecrübelerinden faydalanarak Türkiye’de küçük işletmelerin finansmana erişim imkânlarının artırılması amacıyla bir teminat sicil sisteminin kurulmasına yönelik yol haritası oluşturulması hedeflenmektedir. Small enterprises have a great impact on the economies’ of countries as they are approximately 99% of all enterprises. Data for several macroeconomic indicators like employment and turnover supports this argument. Criteria used for the classification of enterprises in terms of scale differ from country to country. However, in all countries, what is meant by small enterprise is enterprises out of large scale enterprises in general. Access to finance is one of the most important problems for small enterprises. The limited diversity of financial instruments is a clear sign of access to finance problem of those enterprises. Small enterprises in Turkey also have access to limited number of financial instruments. There are several obstacles underlying this problem. The most significant of them is the collateral problem. In order to solve the collateral problem, collateral registries which enable the acceptance of movable assets as collateral are established in many countries. In this context, the aim of this study is to determine a road map in Turkey by benefiting from the experiences of other countries for the establishment of a collateral registry, which is supposed to improve small enterprises’ access to finance.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Pandemi döneminin ülkelerin makroekonomik verileri üzerine etkisi: Enflasyon ve işsizlik örneği
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Algan, Asena; Babuşcu, Şenol
    İlk olarak 2019 Aralık’ta Çin’de ortaya çıkan ve tüm Dünya ülkelerini etkisi altına alan Covid-19 virüsü, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edilmiştir. Koronavirüs pandemisi Dünya çapında çok sayıda ölüme sebep olmuştur. Virüsün bulaş hızının azaltılması için ilk günden itibaren çeşitli tedbirler alınmıştır. Alınan tedbirler ülkelere göre farklılık gösterse de sağlık açısından nihai hedef insanların birbirleri ile olan etkileşimini azaltarak virüsün yayılma hızını düşürmektir. Bu çalışmada pandemi döneminden en çok etkilenen (vaka sayısına göre) ülkeler ele alınmaktadır. Bu ülkeler Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Brezilya, Rusya, İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, Türkiye ve Almanya’dır. Çalışmada ele alınan ülkelerin enflasyon ve işsizlik verileri incelenmektedir. Ülkelere ait makroekonomik veriler pandemi dönemi öncesi ve pandemi dönemi olarak ikiye ayrılarak iki dönem arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığı sorgulanmaktadır. Toplanan verilerin, Kolmogorov-Simirnov testi ile normal dağılımının analizi yapılmış, ardından istatistiksel metot olarak bağımlı (eşleştirilmiş) örneklem t-testi kullanılmıştır. Anlamlılık değerleri bulunduktan sonra etki büyüklüğünün bulunması için Cohen tarafından geliştirilen (d) hesaplama kullanılmıştır. İki dönem arasındaki ilişki SPSS v.26 programı kullanılarak analiz edilmektedir. Elde edilen sonuçlarda on ülkeden dört tanesinde pandeminin enflasyon üzerinde anlamlı etkisinin olduğu, on ülkeden dokuz tanesinin ise işsizlik oranları pandemi döneminden anlamlı şekilde etkilenmiştir. The Covid-19 virus, which first appeared in China in December 2019 and affected all the countries of the world, has been declared a pandemic by the World Health Organization (WHO). The coronavirus pandemic has caused a large number of deaths worldwide. Various measures have been taken since the first day to reduce the transmission rate of the virus. Although the measures taken differ from country to country, the ultimate goal in terms of health is to reduce the rate of spread of the virus by reducing the interaction of people with each other. In this study, the countries most affected by the pandemic period (according to the number of cases) are discussed. These countries are the United States, India, Brazil, Russia, England, France, Spain, Italy, Turkey and Germany. Inflation and unemployment data of the countries covered in the study are examined. The macroeconomic data of the countries are divided into two as the pre-pandemic period and the pandemic period, and it is questioned whether there is a significant difference between the two periods. The normal distribution of the collected data was analyzed with the Kolmogorov-Smirnov test, then the dependent (paired) sample t-test was used as a statistical method. After the significance values were found, the (d) calculation developed by Cohen was used to find the effect size. The relationship between the two periods is analyzed using the SPSS v.26 program. In the results obtained, the pandemic had a significant effect on inflation in four out of ten countries, and the unemployment rates of nine out of ten countries were significantly affected by the pandemic period.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Pay senedi yatırımlarında teknik analiz yöntemlerinin uygulanması ve bist 30 endeksi üzerinde test edilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Tek, Aziz Onur; Babuşcu, Şenol
    Günümüzde yatırım yapılabilecek birçok finansal araç vardır. Bu finansal araçları hızlı ve doğru bir şekilde yorumlayabilmek için kullanılan yöntemlerden birisi de “teknik analiz”dir. Teknolojinin yaygınlaşması ile piyasalara olan ilgi ve bunun sonucunda da yatırımcı sayısı ile birlikte piyasada işlem gören pay senedi sayısı da artmıştır. Bu nedenle yatırımcılar hangi fiyattan, hangi finansal araçlara, ne zaman yatırım yapılması gerektiğine ilişkin sorular ile karşı karşıya kalmıştır. Yatırımcıların alım satım işlemleri yaparken “teknik analiz” yöntemini tercih etmesi sonucunda yönteme ilişkin, doğru bilgiye ulaşma ihtiyacı doğmuştur. Bu sebepten dolayı bu çalışmada teknik analizin temel prensipleri, teorileri, tanımı ve varsayımları açıklanmaya çalışılarak BİST 30 endeksi üzerin de “teknik analiz” ile kazanç elde edilip edilemeyeceği test edilmiştir. Financial instrument variety for investments has reached to a substential level in recent years. These financial instruments can expeditiously and properly be interpreted by several methods, of which the “technical analysis” is a major one of them. Together with a remarkable leap in the technology, we see more and more investors and the stocks in the market today. As a result, the questions of how true pricing and a rational stock portfolio management could be aligned have become the main concern for the investors. This lead most of them to prefer “technical analysis” to make their basic investment decision. For this reason, reaching to the quality data, data history and the documentation are very criticial issues to be cleared. In this study, I will try to explain basic principles, theories, definitions and assumptions of “technical analysis”, and find out whether the profit could be yielded by testing on BİST 30 index.
  • Thumbnail Image
    Item
    Ticaret sektöründe faaliyet gösteren kobi'lerin kredi taleplerinin değerlendirilmesi ve mali analizi uygulama örneği
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Kocaman, Bade Ekim; Babuşcu, Şenol
    Günümüzde bankaların risk yönetimi odaklı anlayışı benimsemiş olmaları, kredi süreçlerinin en önemli aşamasının mali tahlil ve istihbarat olduğunu ortaya koymaktadır. Mali analiz ve istihbarat; kredi talebinde bulunan firmanın hakkında edinilen nitel veya nicel tüm bilgiler aracılığı ile firmanın kredibilitesinin olup olmadığını tespit etmek için yapılan çalışmalardır. Çalışmamızda da ülkemiz reel sektörü içerisinde önemli bir pay alan KOBİ’lere odaklanılmıştır. KOBİ’lerin sorunlarının başında finansman sorunu gelmektedir. Finansman sorunlarının çözümünde, özellikle ülkemiz KOBİ’lerinin başvurdukları işletme dışı kaynakların başında banka kredileri gelmektedir. Bu nedenle, ticaret sektöründe faaliyet gösteren iki adet KOBİ nitelikli firma seçilmiş ve kantitatif analizleri yapılarak kredi kararlarına ışık tutacak nitelikte görüşlerde bulunulmuştur. Uygulama bölümünde, yapılan kredi mali analiz ve istihbarat çalışması firmaların bilanço ve gelir tabloları baz alınarak yapılmıştır. Nowadays, risk management oriented policies of banks shows that the most important level of credit process is financial analysis and intelligence (information). Financial analysis and inteligence (information) is the study, that determinates the (credit) reguesting company is credible or not, by analysing qualitative and quantitative all datas about that company. This study is focused on Small and Medium Enterprises (SME) that are important part of Turkey’s real sector.Financing problems comes at the beginning of SMEs problems. Solving the financial problems, especially our country SME uses bank credits for financial problems initially, instead of other foreign sources. Therefore, two trade companies that fits SME segment is selected and analysed quantitative datas to set light to credit decision. In the case study part, financial analysis and inteligence (information)study based on companies’ balance sheet and income statement.
  • Thumbnail Image
    Item
    Ürün senedinin tarım sektörünün finansmanındaki rolü
    (Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) İlter Yurtoğlu, Bihter; Babuşcu, Şenol
    Bu çalıĢmada lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sisteminin tarım sektörünün finansmanındaki rolü, ürün senedinin teminat fonksiyonu kapsamında incelenmiĢtir. Tüm iĢletmelerde olduğu gibi tarım iĢletmeleri de üretim faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için finansmana ihtiyaç duymaktadır. Tarımsal üretimin sürekliliğinin sağlanabilmesi amacıyla devlet tarafından uygulanan destekleme politikaları tek baĢına yeterli olmamakta, bunun yanı sıra kamu bankaları ve özel bankalar ile alternatif finansman araçlarına da baĢvurulmaktadır. Çok sayıda Ģubeleri ve geniĢ ürün yelpazeleri ile bankalar, ülkemizde tarım sektörü tarafından finansman temin etmek amacıyla en çok baĢvurulan kuruluĢlardan biridir. Ancak bankalardan kaynak sağlayacak kiĢilerin söz konusu kuruluĢlar tarafından belirlenen bazı kriterleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu kriterlerin en önemlilerinden biri, kredinin vadesinde ödenmemesi durumunda bankanın kaybını telafi edebilecek güçte ve herkesçe kabul edilebilir bir maddi değeri olan teminata sahip olmaktır. Lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sistemi kapsamında, tarımsal faaliyette bulunan kiĢilerin sahip olduğu ve lisanslı depolarda muhafaza ettiği ürünlerini temsilen oluĢturulan ürün senetleri sayesinde tarım sektörüne yeni bir teminat ürünü sunulmaktadır. 2005 yılında hukuki altyapısı oluĢturulan lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sisteminin 2011 yılında ilk lisanslı depo iĢletmesinin lisans alması sonucu faaliyete geçmesi ile birlikte ürün senetleri tarımın finansmanında kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Ürün senedine dayalı kredi uygulamalarında her yıl artıĢ gözlemlenmekle birlikte, bu yöntemin tarımın finansmanında kayda değer bir hacme ulaĢtığını söylemek mümkün değildir. Bu sebeple, çalıĢma kapsamında ürün senedine dayalı kredi uygulamasının artırılabilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla araĢtırmalarda bulunulmuĢ ve sektörün tüm tarafları ile görüĢmeler yapılmıĢtır. Bu doğrultuda saptanan hususlara tezin sonuç kısmında yer verilmekte olup, söz konusu önerilerin hayata geçirilmesi ile ürün senetlerinin tarımın finansmanında kullanım miktarlarının artacağı ve daha güçlü bir teminat aracına dönüĢeceği düĢünülmektedir. In this study, the role of the system of licenced warehousing and specialized product exchanging in financing of the agricultural sector was examined in terms of the collateral function of the product receipt. Agricultural enterprises, as well like all firms need financing in order to continue their production activities. Supporting policies implemented by the government in order to ensure the sustainability of agricultural production is not sufficient alone, but also alternative financing instruments has been applied via public and private banks Banks is one of the most referenced organizations by the agricultural sector in order to provide finance with its numerous branches and large range of products in our country. However, people who will provide resources from banks, has to meet some conditon which is set by these organizations. One of the most important condition is having a colletarel which must have monetary value which is accepted by all institutions that will be able to compensate the loss of the bank in case of non-payment on maturity of the loan. As part of licenced warehousing and specialized product exchange system, a new collateral has been offered to the agricultural sector thanks to product receipt representing products stored in licensed warehouses which is owned by the people who are engaged in agricultural activities. The product receipt has been used in financing agriculture with the launch of the first licensed warehouse firm in 2011, after legal framework of the system was created in 2005. Although credit based on the product receipt increases each year, it is not possible to say that this method has been reached a significant point in financing of agriculture. Therefore, in this study a research have been made to determine the needs in order to increase credit based on the product receipt; in this context, negotiations with all parties in the sector were held, as well. The determined points through after this study have been evaluated as a result of thesis and, it has been expected that the frequency of usage of product receipts, which will be a stronger collateral tool in this way, will increase in agricultural financing system by realization of the suggestions mentioned before.

| Başkent Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber |

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback
Repository logo COAR Notify