Browsing by Author "Çakar, Mehmet"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Algılanan stratejik liderlik davranışı ve iş tatmini ilişkisi: Örgütsel bağlılığın aracılık rolü(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Taşdemir, Burak; Çakar, Mehmetİşletmelerde stratejik yönetim anlayışının yerleşmeye başlamasıyla birlikte gündeme gelen stratejik liderlik kavramı, işletme yöneticilerinin hızla değişen çevresel koşullara ve teknolojik yeniliklere kolay bir şekilde adapte olmasını ve bu sayede işletmenin sürdürülebilir bir rekabetçi üstünlük elde etmesini sağlayan liderlik davranışlarını kapsamaktadır. Bu nedenle stratejik liderlik davranışları tüm sektörlerdeki işletmeler için büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, çalışmanın amacı; çalışanların stratejik liderlik davranışlarına yönelik algılarının yöneticilerin kendilerini değerlediği stratejik liderlik davranışlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını tespit etmektir. Bunun yanı sıra çalışmada; çalışanların stratejik liderlik algılarının iş tatminlerine olan etkisi ve bu ilişkide örgütsel bağlılığın rolü de değerlendirilmiştir. Çalışmanın ilk iki bölümünde stratejik liderlik ve iş tatminine yönelik kuramsal ve kavramsal çerçeveye yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; Ankara İl’inde havacılık sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde çalışan 50 personel ve 50 yönetici olmak üzere toplam 100 katılımcı ile bir saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında; çalışanın algıladığı stratejik liderlik davranışları ile yöneticinin kendisini değerlediği stratejik liderlik davranışları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak; çalışanın algıladığı stratejik liderlik davranışının iş tatminini pozitif yönde ve anlamlı bir şekilde etkilediği, örgütsel bağlılığın ise bu ilişkide kısmi aracılık rolü üstlendiği tespit edilmiştir. The concept of strategic leadership that comes to agenda together with the establishment of strategic management concept in companies includes leadership behaviors enabling business managers to easily adopt to rapidly changing environmental conditions and technological innovations and to enable companies to achieve a sustainable competitive advantage. For this reason, strategic leadership behaviors are crucial for companies in all sectors. The aim of the study is to determine whether the perceptions of employees about strategic leadership behaviors differ according to the strategic leadership behaviors that managers evaluated themselves. In addition, the impact of employees’ perceptions about strategic leadership behaviors of their managers on job satisfaction and the role of organizational commitment in this relation were also assessed in the study. The first two parts of the study included theoretical and conceptual frameworks for strategic leadership and job satisfaction. In the third part of the study; a field survey was conducted with a total of 100 participants, 50 staff members and 50 managers working at aeronautical companies in Ankara. In the light of the findings obtained from the research, it was seen that there was a statistically significant difference between employees’ perceptions about strategic leadership behaviors of their managers and the strategic leadership behaviors that managers evaluated themselves. In addition, it has been found that the strategic leadership behaviors perceived by the employees has affected the job satisfaction positively and significantly and the organizational commitment has assumed the role of partial mediation in this relation.Item COVID-19 pandemi krizinde bilişim şirketlerinin strateji seçimi üzerine bir araştırma(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Çamlıca, Funda; Çakar, MehmetTüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19’un yayılması, politika yapıcıların dikkatini öncelikli olarak insanların hayatlarını kurtarmaya odaklamıştır. İnsan hayatını öncelikli olarak tehdit etmesi ile pandemi krizi aynı zamanda, potansiyel olarak yıkıcı toplumsal ve ekonomik sonuçlarla birlikte küresel ölçekte firmaların hayatta kalmasını da tehdit etmektedir. Bu çalışmanın amacı, 2019 yılında ortaya çıkan COVID-19 küresel salgını nedeni ile yaşanan pandemi krizinin sebep olduğu zor ekonomik koşullarda bilişim teknolojisi firmalarının karşılaştıkları baskı, tehdit ve fırsatlar sonucunda benimsedikleri stratejileri belirlemek ve benimsenen stratejileri değerlendirmektir. Çalışmada, strateji ve kriz literatürü temelinde, bilişim firmalarının pandemi krizine karşı verdikleri stratejik tepkiler, firmaların çevresel koşulları ve krizden nasıl etkilendikleri gibi bilgilerin tanımlanmasına yardımcı olacak ön bilginin toplanması amaçlanan, keşfedici araştırma niteliği taşıyan bir anket çalışması ve firmaların verdikleri stratejik tepkilerin anlaşılmasına yardımcı olacak bilgilerin elde edilmesi amaçlanan bir mülakat çalışması olmak üzere iki farklı veri toplama yöntemi incelenerek tartışılmaktadır. Çalışmanın sonucunda pandemi krizine karşı verilen stratejik yanıtlar belirlenmiştir. Bulgular, bilişim firmalarının krizlere karşı stratejik farkındalıklarının düşük olduğunu ve verilen stratejik yanıtların çok çeşitli olmadığını göstermektedir. Firmaların bir krizle başa çıkmak için hemen hemen aynı yaklaşımları izlediği görülmüştür. Firma büyüklüklerinin önemli bir rol oynamadığı, firmaların büyük bir çoğunluğunun krizin sebep olduğu ekonomik olumsuzluklardan neredeyse hiç etkilenmediği ve yeniden düzenleme/yapılanma temelinde olmak üzere çoğunlukla istikrar stratejisi izlediği tespit edilmiştir. Firmaların faaliyet alanlarını değiştirmeye yönelik ilişkili ürün çeşitlendirmesi stratejisi izlemeye eğilimli oldukları yönündeki bulgular da sonuç ve öneriler bölümünde değerlendirilmiştir. Bu yanıtlar ışığında, bilişim firmalarının bu tür küresel krizlerin sebep olduğu belirsizlik durumu ile nasıl baş edebilecekleri konusunda yol haritası sağlaması amaçlanmıştır. The spread of COVID-19 disease, which affects the whole world, has focused the attention of policy makers primarily on saving people's lives. With its primary threat to human life, the pandemic crisis also threatens the survival of firms on a global scale, with potentially devastating social and economic consequences. The aim of this study is to determine the strategies adopted by information technology companies as a result of the pressure, threats and opportunities they face in the difficult economic conditions caused by the pandemic crisis due to the COVID-19 global epidemic that emerged in 2019 and to evaluate the adopted strategies. In the study, strategic responses of IT companies to the pandemic crisis are examined and discussed by two different data collection methods on the basis of strategy and crisis literature: An exploratory research survey, which aims to collect preliminary information that will help define information such as the environmental conditions of the companies and how they are affected by the crisis and an interview study, which aims to obtain information that will help to understand the strategic responses of the companies. As a result of the study, strategic responses to the pandemic crisis were determined. The findings show that the strategic awareness of the companies serving in the IT sector is low and the strategic responses given are not very diverse. It has been observed that companies follow almost the same approaches to deal with a crisis. It has been determined that firm sizes do not play an important role in the approaches to the crisis, the majority of the firms are almost not affected by the economic negativities caused by the crisis, and they mostly follow a stability strategy on the basis of reorganization/restructuring. Findings that companies tend to follow a related product diversification strategy to change their fields of activity are also evaluated in the conclusion and recommendations section. In the light of these answers, it is aimed to provide a roadmap on how information companies can cope with the uncertainty caused by such global crises.Item COVID-19 Sürecinde uzaktan çalışmanın özerklik ve iş yaşam dengesi noktasında çalışan algısında performans ve motivasyona etkisi Ankara’da özel sektör çalışanı evli kadınlar üzerine nitel bir araştırma(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Boztepe, Deniz; Çakar, MehmetÇalışmanın amacı, COVID-19 salgını sırasında özel sektör çalışanı evli kadınlar için uzaktan çalışma ile iş yaşam dengesi ve özerklik seviyesi noktasında çalışanın performans ve motivasyon algısı arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. 2019 yılında COVID-19 salgının ortaya çıkması ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kısa sürede pandemi olarak kabul edilmesinin ardından salgının etkilerini azaltmak amacıyla dünya genelinde kapanmalar, sosyal mesafe vb. tedbirler alınmıştır. Alınan bu tedbirler dolayısıyla işyerlerinde örgüt yapısı ve çalışma hayatı anlamında önemli değişiklikler gerçekleşmiştir. Bu değişikliklerden biri de pek çok örgütün zorunlu olarak uzaktan çalışma modelini uygulamaya koyması olmuştur. Bu model daha önce kısmen uygulanmış olsa da pandemi ile birlikte bir anlamda zorunlu olarak çok daha yaygın hale gelmiş, uzaktan çalışma modeli neredeyse tamamen evden çalışma modeline dönüşmüştür. Bu çalışmanın amacı, uzaktan çalışma modeli ile çalışanın iş-yaşam dengesi ve özerklik açısından performans ve motivasyon algısı arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bunun için küresel salgın döneminde zorunlu uzaktan çalışma modelini uygulayanların yeni bir iş yeri olarak eve ne ölçüde uyum sağlayabildiğinin belirlenmesi önemlidir. Bu bağlamda, yukarıda bahsedilen ilişki çıktılarını ortaya koymak amacıyla bu araştırmada örneklem grubu olarak COVID-19 nedeniyle uzaktan çalışan evli kadınlar seçilmiştir. Daha güvenilir bilgilere ulaşmak için nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve kartopu örnekleme yoluyla farklı sektörlerde çalışan kadınlar seçilmiştir. Görüşmeler yapıldıktan sonra ses kayıtları ve görüşme notları incelenerek kodlara, kategorilere ve temalara ulaşılmıştır. Çalışma ile katılımcıların dönem içinde yaşadıkları durumların, performanslarını nasıl etkilediği ve motivasyon algılarının derinlemesine incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen görüşmelerden elde edilen bulgular sonucunda, iş yaşam dengesi ve özerklik noktasında uzaktan çalışmanın çalışma hayatına bağlı olarak uzaktan çalışan kadınların performans algısı ve motivasyonu üzerinde kişiden kişiye farklı bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. The aim of the study is to determine the relationship between remote working for married women working in the private sector during the COVID-19 epidemic and the their perception of performance and motivation in terms of work-life balance and autonomy level. After the COVID-19 epidemic emerged in 2019 and was recognized as a pandemic by the World Health Organization in a short time, closures and social distance etc. measures were taken worldwide to reduce the effects of the epidemic. Due to these measures taken, significant changes have taken place in terms of organizational structure and working life in workplaces. One of these changes has been that many organizations have forced the remote working model into practice. Although this model was partially implemented before, it has become much more common in a sense with the pandemic, and the remote working model has almost completely turned into a working from home model. The aim of this study is to determine the relationship between the remote working model and the employee's perception of performance and motivation in terms of work-life balance and autonomy. For that, it is important to determine to what extent those who apply the compulsory remote working model during the global epidemic period could adapt to the home as a new working place. In this respect, married women who worked remotely because of COVID-19 were chosen as the sample group in this research so as to to find out the aforementioned relationship outputs. In order to reach more reliable information, qualitative research method was used and women working in different sectors were selected through snowball sampling. After interviews were conducted, codes, categories and themes were reached by reviewing the audio recordings and interview notes. With the study it was intended to focus on the circumstances experienced by the participants during the period and how they affect their performance and motivation perceptions are examined in depth. As a result of the findings obtained through the interviews conducted within the scope of the research, it has been observed that remote working has a different effect from person to person on the perception of performance and motivation of women who work remotely, depending on work-life balance and autonomy.Item İş yerinde psikolojik yıldırmayı (mobbing) yordayıcı değişkenler: psikolojik dayanıklılığın etkisi ( Ankara ilinde hemşireler üzerine bir araştırma)(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Gönlüaçık, Necmi; Çakar, MehmetAmaç: Bu çalışmada Psikolojik Dayanıklılığın, Psikolojik Yıldırma Algısı üzerindeki etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Psikolojik Yıldırma Algısı ve Psikolojik Dayanıklılık arasındaki ilişkinin incelenebilmesi amacıyla bir araştırma sorusu ortaya konmuştur. Daha sonra, yapılan istatistiksel analizlerle Psikolojik Dayanıklılığın, Psikolojik Yıldırma algısına etkisi sınanmıştır. Araştırmada iki kavrama ait ölçeklerin bulunduğu anket Ankara ilinde görev yapan 156 hemşireye uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar Spss 20 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Psikolojik dayanıklılık ve Psikolojik yıldırma algısı arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca yapılan regresyon analizi sonucunda Psikolojik dayanıklılığın, Psikolojik Yıldırmanın bir yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç: Bireylerin Psikolojik Dayanıklılıklarındaki artışın, Psikolojik Yıldırma algısında düşmeye sebep olduğu ortaya konulmuştur. Psikolojik Dayanıklılığın, Psikolojik Yıldırmayla baş edebilmede önemli bir çözüm olacağı düşünülmektedir. Objective: In this study, the effect of Psychological Resilience on the Perception of Mobbing was tried to be examined. Method: A research question was created in order to examine the relationship between Mobbing Perception and Psychological Resilience. Then, the effect of Psychological Resilience on Mobbing Perception was tested by statistical analysis. The questionnaires with scales of two concepts were applied to 156 nurses working in Ankara. The results obtained were analyzed using the Spss 20 packet program Results: A statistically significant and negative relationship was found between Psychological Resilience and Mobbing. Furthermore, as a result of the regression analysis made, it is concluded that Psychological Resilience is a predictor of Mobbing. Conclusion: The increase in the Psychological Resilience of individuals has been shown to cause a decline in the perception of Mobbing. Psychological Resilience is thought to be an important solution to cope with Mobbing.Item Kurumsal kuram perspektifinden kurumsal sürdürülebilirlik: İşletmelerin kurumsal sürdürülebilirlik raporlamaları üzerine bir uygulama(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Günel, Tunç; Çakar, MehmetTürkiye’de ve dünyada kurumsal sürdürülebilirlik uygulamaları ile ilgili bir yasal zorunluluk bulunmamasına rağmen, son zamanlarda işletmeler tarafından yayınlanan kurumsal sürdürülebilirlik raporlarının sayısındaki artış, bu raporların hazırlanması, uygulaması ve takibi için personel istihdam edilmesi ve işletme stratejilerinin belirlenmesinde konuya verilen önemin artması gibi pek çok neden sonucunda “kurumsal sürdürülebilirlik” kavramı iş dünyasında oldukça popüler bir konu haline gelmiştir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı; Çalışmanın amacı, Türkiye’deki işletmelerin kurumsal sürdürülebilirliğe ilişkin farkındalıkları ve eğilimlerinin Kurumsal Kuram perspektifinde ortaya konmasıdır. Çalışmanın ilk bölümünde tezin kuramsal alt yapısını oluşturan Kurumsal Kurama ilişkin kavramsal bir çerçeve çizilmiş, ikinci bölümünde ise kurumsal sosyal sorumluluk anlayışına ve kurumsal sürdürülebilirliğe ilişkin açıklamalara ve ülkemizde yayınlanan raporların detaylarına yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise, Türkiye’deki işletmelerde çalışanların kurumsal sürdürülebilirlik algılarını ve işletmelerin kurumsal sürdürülebilirliğe ilişkin uygulamaları asıl ortaya koyma nedenlerini ölçümlemeye yönelik bir saha araştırması yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular neticesinde; Türkiye’deki işletmelerin büyüklükleri ve/veya yabancı paydaş mevcudiyetleri ile kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarına yönelik farkındalıkları ve kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarının mevcudiyeti arasında anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. Buna ek olarak; Türkiye’deki işletmelerin zorlayıcı ve taklitçi baskılar nedeniyle kurumsal sürdürülebilirlik anlayışına uygun davranış sergileme eğilimi gösterdikleri, buna karşın normatif baskılara maruz kalmadıkları gözlemlenmiştir. Although there isn't any legal obligation for corporate sustainability applications in Turkey and around the world, corporate sustainability has become a popular issue in the business world due to many reasons such as increasing number of published corporate sustainability reports, the preparation, implementation and control processes of these reports. With this way, the purpose of the study is to put forward the awarenesses and tendencies of enterprises in Turkey regarding corporate sustainability.in the perspective of Institutional Theory. In the first part of the study, a conceptual framework was drawn for the Institutional Theory which constitutes the organizational perspective of my thesis; then in the second part, explanations about understanding of corporate social responsibility and corporate sustainability were given. In the third part of the study, a field research was conducted to measure the corporate sustainability perception of some companies in Turkey and their views on sustainability reports. As a result of the study, it has been observed meaningful relationships between either the size or existence of foreign stakeholders of companies and their awareness or practice of corporate sustainability. In addition, it has been seen that companies have a tendency to exhibit behavior appropriate to the understanding of corporate sustainability due to the compelling and copycat pressures, in conrast, it has been seen that these companies haven’t been subjected to normative pressures.Item Örgütsel stresin örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi: Etik liderliğin aracılık rolü(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Yeşiltepe, M. Beste; Çakar, MehmetKüreselleşmenin hızla arttığı, teknolojinin her geçen gün geliştiği günümüz iş dünyasında nitelikli insan gücünü örgütte tutmak büyük önem kazanmıştır. İşletmelerin hedeflerini gerçekleştirmelerinde, örgütlerde çalışan bireylerin örgütlerine bağlanmaları büyük önem arz etmektedir. Çalışanların zaman zaman örgütlerine bağlılık düzeylerini olumsuz yönde etkileyebilecek stres faktörleriyle karşılaşmaları mümkündür. Yöneticilerin liderlik yaklaşımı ise çalışanları etkilemektedir. Buradan hareketle bu çalışma kapsamında çalışanların örgütsel stres faktörlerinin örgütsel bağlılıkları üzerindeki etkiyi incelemek ve etik liderliğin aracılık rolünü test etmek hedeflenmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda bilişim sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde 181 çalışan katılımıyla uygulama gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara örgütsel bağlılık, örgütsel stres ve etik liderlik ile ilgili anket uygulaması yapılmış ve toplanan anket verileri araştırmanın amacı doğrultusunda analiz edilmiştir. Örnekleme ilişkin betimleyici istatistikler, geçerlik ve güvenirlik analizleri, yapı geçerlik analizi, pearson korelasyon analizi, çoklu regresyon analizi ve sobel testi gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda etik liderlik ile örgütsel stres arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki, etik liderlik ile örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki, örgütsel bağlılık ve örgütsel stres arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen analizler sonucunda çalışanların örgütsel bağlılık düzeyleri üzerinde örgütsel stresin etkisinde etik liderliğin aracılık rolünün bulunduğu ve sobel testi ile bu aracılığın anlamlı olduğu belirlenmiştir. Keeping qualified manpower in the organization has gained great importance in today's business world where globalization is rapidly increasing and technology is developing day by day. Commitment of employees to their organizations plays a major role in achieving the objectives of the organizations. From time to time, employees may encounter stress factors that may adversely affect their commitment to their organization. Leadership approach of managers is one of the important issues affecting employees. In this study, it is aimed to examine the effect of organizational stress factors on organizational commitment and to test the mediating role of ethical leadership. For the purpose of the research, 181 employees working in the informatics sector participated in the application. A questionnaire was applied to the participants about organizational commitment, organizational stress and ethical leadership and the collected data were analyzed for the purpose of the research. Descriptive statistics, validity and reliability analysis, structure validity analysis, pearson correlation analysis, multiple regression analysis and sobel test were performed. As a result of the analyzes, it was found that there is a negative relationship between ethical leadership and organizational stress; a positive relationship between ethical leadership and organizational commitment and a negative relationship between organizational commitment and organizational stress. Moreover, it was determined that ethical leadership had a mediating role in the effect of organizational stress on the organizational commitment levels of the employees and it was determined that this mediation was significant with Sobel test.Item Öznel kariyer başarısına yüksek performanslı insan kaynakları uygulamalarının etkisi: Psikolojik sermaye ve örgütsel bağlılığın ilişkiye aracılık etkisi(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Toyata, Berk; Çakar, MehmetÇalışanların kariyerlerindeki başarıları günümüze gelene kadar bir çok farklı yöntemle ölçülmüştür. En çok tercih edilen yöntemler çoğunlukla nesnel ölçümlerdir. Nesnel yöntemlerle kariyer başarısının çoğunlukla hiyerarşik seviye, maddi başarı, itibar, bilgi ve becerileri, sosyal ağlar ve sağlıklı olma ile ölçümlendiği görülmektedir. Nesnel kariyer başarısının bir başkası tarafından çalışanlara yönelik yapılan değerlendirmeler olduğu ve aslında çalışanların pozitif kaynaklara sahip olabilmesinde öncelikle kendisinin ne düşündüğünün anlaşılmasının gereği günümüzde önem kazanan bir konu haline gelmektedir. Böylece, çalışanların kendilerini değerlendirmesi ise bir yargıya vardığı öznel kariyer başarısı kavramı önemini kazanmaktadır. Öznel kariyer başarısı, çalışanların kariyer yolu boyunca biriktirecekleri pozitif ve negatif kaynakların toplamının bir sonucu olmaktadır. Bu durumda çalışanlar, pozitif kaynakları temin edebilmek ve elde tutabilmek için çaba sarf edeceklerdir. Bu kuramsal çerçeveden yola çıkılarak, çalışanların kariyerlerinde pozitif kaynakları biriktirebilmesi için öncelikle örgütün insan kaynakları tarafından çalışan odaklı sistemleri işletmesinin etkileri olacağı düşünülmüştür. Ayrıca, günümüz pozitif psikoloji araştırmalarında önem kazanan psikolojik sermaye ve örgütsel bağlılık konularının da bireysel düzeyde etkileri olabileceği düşüncesiyle birlikte öznel kariyer başarısının pozitif kaynakların temin edilmesiyle birlikte arttırılabileceği düşüncesini destekler şekilde öncüllerinin tespit edilmesi üzerine bir model kurulmuştur ve bu kuramsal altyapıya dayalı hipotezler oluşturulmuştur. Araştırmanın örneklemi uzmanlığın, profesyonelleşmenin ve eğitimin yüksek olduğu, açık iletişimin ve esnek çalışmanın gözlemlendiği Türkiye’de Avrupa Birliği geçiş sürecinde proje yönetimi yapan örgütlerin çalışanların oluşmaktadır. Araştırma verisi anket yöntemi ile toplanmıştır ve ön analizler sonucunda 412 katılımcıdan oluşan örneklem elde edilmiştir. Araştırma modeline yönelik yapılan analizler sonucunda yüksek performanslı insan kaynakları uygulamaları, örgütsel bağlılık ve psikolojik sermayenin öznel kariyer başarısı üzerindeki pozitif yönde etkileri saptanmıştır. Ayrıca, yüksek performanslı insan kaynakları uygulamaları ile öznel kariyer başarısı arasındaki ilişkiye pozitif kaynakların temin edilmesinde dolaylı ve pozitif yönde etkisi olan psikolojik sermayenin aracılık etkisi olduğuna da ulaşılmıştır. Yöneticiliğin kontrol değişkeni yüksek performanslı insan kaynakları uygulamaları ile birlikte öznel kariyer başarısına pozitif yönde anlamlı etkileri de saptanmıştır. Araştırmanın, günümüzde önemini kazanan öznel kariyer başarısının öncüllerinin saptanması ve öznel kariyer başarısını açıklayan demografik ve bağımsız değişkenlerin tespit edilmesinde yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, örgütlere ve yöneticilere çalışanların öznel kariyer başarılarını yükseltebilecek “görevlerin açıkça tanımlanması, kariyer yollarının belirlenmesi ve uzun vadeli çalışma koşullarının yaratılması” gibi öneriler uygulamaya yönelik olarak sunulmuştur. Kariyer kavramının oldukça eski bir geçmişi olmasına rağmen öznel kariyer başarısının öncüllerinin yer aldığı bu çalışma, çok yönlü bulguları hem yazına hem de uygulamaya yönelik yorumlanmış ve incelenmiştir. Employees' success in their careers has been evaluated by many different methods today. The most preferred are objective measurements (objective career success) and mostly measured by hierarchical level, financial success, reputation, knowledge and skills, social networks and well-being of employees. Objective career success covers the evaluations made by others. So, it is important to understand what employees think about themselves and the positive resources they have. Subjective judgement of employees gains the importance in this concept. Subjective career success is the collective effect of positive and negative resources that employees accumulate along their career. Employees endeavor to obtain and retain positive resources. Based on this theoretical framework, in order for the employees to accumulate positive resources in their careers, employee-oriented organizations with human resources wil benefit employees’ career succes subjectively. In addition, psychological capital and organizational commitment, two important topics in positive psycholoy, and the research model has been established in line with the idea that the subjective career success may be improved by accumulating positive resources, and the hypotheses are to determine antecedents of subjective career success. The sample of this research is collected from a sample where people are specialized, professionals, highly educated, open to communication and work flexible. The sample is collected in Turkey which is composed of project management professionals work for the transition process of the European Union requirements. The research data was collected by questionnaire method and after some preliminary analysis, sample of 412 participants is obtained. Regarding to results, positive effects of high performance human resources applications, organizational commitment and psychological capital on subjective career success is determined. In addition, the relationship between high performance human resources practices and subjective career success has been found to have an intermediary effect on psychological ceramics, which have an positive effect on gathering positive resources. Being a manager is selected controlled in the regression model with high performance human resources applications effect on subjective career success has a positive effect. This research contributes to the literature in determining the precessors of the subjective career succes. In addition, suggestions such as “defining tasks clearly, determining career paths and creating long-term working conditions” that can increase the subjective career success of employees are arise for organizations and managers. Although the concept of career has a very old history, this study, which contains the precessors of subjective career success, has been interpreted and analyzed for both literature and practice.Item Türkiye'de Stratejik Yönetim Alanının Kapsamını Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma(Başkent Üniversitesi, 2005-03) Atakan Duman, Şirin; Kalemci, R. Arzu; Çakar, MehmetGenç olarak adlandırabileceğimiz stratejik yönetim alanın tanımı kendi yazınımızda olduğu kadar yabancı yazında da tartışılmaktadır. Nag ve diğerleri (2005), Amerika yazınını ele aldıkları çalışmalarında strateji kavramının yönetim alanında ne anlama geldiğini ve hangi konu başlıkları altında çalışıldığını belirlemişlerdir. Bu çalışma ise Nag ve diğerlerinin (2005) yapmış oldukları çalışmayı kaynak almak üzere, Türk yazarlar tarafından yönetim alanında stratejik yönetim kavramının nasıl anlamlandırıldığını göstermeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, CATA yazılımı kullanılarak içerik analizi yapılmıştır. Böylece, stratejik yönetimin kendine özgü kelimeleri belirlenmiş ve bu kelimelerin gruplanması ile Türk yazarların anlamlandırmalarından doğan bir stratejik yönetim tanımına ulaşılmıştır. In their article Nag and coauthors (2005), defined strategic management by considering American management literature in order to determine the meaning of strategy in the field of strategic management and the subjects of this discipline. By using Nag and coauthors’ study as a reference, this paper aims to determine the meaning of strategic management and subjects studied under strategic management discipline by applying it to Turkish management literature. The unique vocabulary of strategic management will be identified and a definition of strategic management will be constructed. This definition will reveal how Turkish researchers conceptualize strategic management.