Browsing by Author "Türker, Perim F."
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Tip 2 diyabetli bireylerin beslenme durumu, yeme bağımlılığı ve farkındalığının değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Baran, Özlem; Türker, Perim F.Bu çalışma, Tip 2 diyabetli bireylerin yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarını, beslenme durumlarını değerlendirerek, yeme bağımlılığı ve farkındalığı ile ilişkilerini saptamak amacıyla yapılmıştır. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’ne başvuran, 18-65 yaş arası, Tip 2 diyabeti olan ve olmayan 64'er kişi dahil edilmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerini, yaşam tarzı alışkanlıklarını, beslenme alışkanlıklarını ve hastalık bilgilerini belirlemek amacıyla bir anket formu uygulanmıştır. Günlük enerji ve besin ögeleri alımlarını tespit etmek amacıyla 3 günlük besin tüketim kaydı formu kullanılmıştır. Katılımcıların yeme bağımlılığı durumu “Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği”, yeme farkındalığı ise “Yeme Farkındalığı Ölçeği” ile belirlenmiştir. Çalışmaya dahil edilen bireylerin vücut kompozisyonları ölçülmüştür ve biyokimyasal bulguları hasta dosyalarından alınarak kaydedilmiştir. Katılımcıların 92'si kadın ve 36'sı erkektir. Bireylerin yaş ortalaması 47.23±9.95 yıldır. Tip 2 diyabeti olan kadınların BKİ ortalaması 30.5±5.46 kg/m2, Tip 2 diyabeti olmayan kadınların ise 30.1±5.1 kg/m2 olarak belirlenmiştir (p>0.05). Tip 2 diyabeti olan erkeklerin BKİ ortalaması 29.97±5.6 kg/m2, Tip 2 diyabeti olmayan erkeklerin ise 34.3±2.6 kg/m2'dir (p<0.05). Tip 2 diyabeti olan kadınların günlük aldıkları ortalama enerji 1241±309.71 kkal/gün, Tip 2 diyabeti olmayan kadınların ise 1219.5±217 kkal/gün'dür (p<0.05). Tip 2 diyabeti olan erkeklerin günlük aldıkları ortalama enerji 1552.5±480.1 kkal/gün, Tip 2 diyabeti olmayan erkeklerin ise 1741.3±234.9 kkal/gün'dür (p>0.05). Cinsiyetlere göre gruplar arası günlük enerjinin karbonhidrat, protein ve yağdan gelen yüzde değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Tip 2 diyabeti olanların %39.1’inde yeme bağımlılığı bulunurken, %60.9’unda ise yeme bağımlılığı olmadığı tespit edilmiştir. Tip 2 diyabeti olmayanların %29.7’sinde yeme bağımlılığı bulunurken, %70.3’ünde ise yeme bağımlılığı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Tip 2 diyabeti ve yeme bağımlılığı olanların günlük ortalama enerji alımları 1585.36±512.24 kkal/gün, Tip 2 diyabeti olmayan ve yeme bağımlılığı olanların ise 1239.92±244.31 kkal/gün'dür (p<0.05). Tip diyabeti ve yeme bağımlılığı olanların ortalama BKİ değeri 31.50±615 kg/m2, Tip 2 diyabeti olmayan ve yeme bağımlılığı olanların ise 32.69±5.78 kg/m2'dir (p>0.05). Tip 2 diyabeti olan bireylerin YFÖ-30 skor ortalaması 3.50±0.49, Tip 2 diyabeti olmayan bireylerin ise YFÖ- 30 skor ortalaması 3.56±0.52 olarak tespit edilmiştir (p>0.05). Tip 2 diyabeti olan ve olmayan bireylere göre YFÖ-30 alt faktör skorlarına bakıldığında “duygusal yeme”, “odaklanma” ve “yeme disiplini” arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Sonuç olarak Tip 2 diyabeti olan ve olmayan bireyler arasında yeme bağımlılığı ve YFÖ-30 skor ortalaması açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05). This study was conducted to evaluate the lifestyle, nutritional habits, and nutritional status of individuals with Type 2 diabetes and to determine the relationships of these variables with food addiction and eating awareness. The study consisted of 18-65-year-old individuals with and without Type 2 diabetes, 64 in each group, who presented to Başkent University Ankara Hospital Endocrinology Department. A questionnaire was administered to determine the participants’ demographic characteristics, lifestyle habits, nutritional habits, and disease status. A 3-day food consumption form was used to determine their daily energy and nutrient intake. The food addiction status of the participants was determined using the "Yale Food Addiction Scale" (YFAS), and their eating awareness was determined with the "Eating Awareness Scale" (EAS). The body compositions of the individuals included in the study were measured, and their biochemical findings were obtained from the patient files. Of the participants, 92 were female, and 36 were male. The mean age of the individuals was 47.23 ± 9.95 years. The mean BMI of female individuals with Type 2 diabetes was 30.5 ± 5.46 kg / m2, and it was 30.1 ± 5.1 kg / m2 in females with no Type 2 diabetes (p> 0.05). The mean BMI of male individuals with Type 2 diabetes was 29.97 ± 5.6 kg / m2, and it was 34.3 ± 2.6 kg / m2 in males without Type 2 diabetes (p< 0.05). The mean daily energy intake of women with Type 2 diabetes was 1241±309.71 kcal/day, and it was 1219.5±217 kcal/day in women without Type 2 diabetes (p<0.05). The mean daily energy intake of men with Type 2 diabetes was 1552.5±480.1 kcal/day, and it was 1741.3±234.9 kcal/day in men without Type 2 diabetes (p>0.05). There was no statistically significant gender-based difference between the groups in terms of percentage values of daily energy from carbohydrates, protein, and fat (p>0.05). Of the participants with Type 2 diabetes, 39.1% had a food addiction, but 60.9% did not have it. While 29.7% of those without Type 2 diabetes had a food addiction, 70.3% did not have the addiction (p>0.05). The mean daily energy intake of those with Type 2 diabetes and food addiction was 1585.36±512.24 kcal/day, while this value was 1239.92±244.31 kcal/day in those who did not have Type 2 diabetes but had food addiction (p<0.05). The mean BMI value of those with Type 2 diabetes and food addiction was 31.50±615 kg/m2, and it was 32.69±5.78 kg/m2 in those who did not have Type 2 diabetes but had food addiction (p>0.05). The mean score of individuals with Type 2 diabetes from the EAS-30 was 3.50±0.49, and the mean score of those without Type 2 diabetes from this scale was 3.56±0.52 (p>0.05). A statistically significant difference was found between the scores of individuals with and without Type 2 diabetes from the “emotional eating”, “focused eating”, and “eating control” sub-dimensions of the YFS-30 (p<0.05). In conclusion, no statistically significant difference was found between individuals with and without Type 2 diabetes in terms of food addiction and the mean scores obtained from the YFS-30 (p>0.05).Item Vardiyalı çalışan bireylerin beslenme durumları ile diyet inflamatuvar indeksi, uyku kalitesi ve depresyon arasındaki ilişkinin saptanması(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Kıran, Merve; Türker, Perim F.Bu çalışma, vardiyalı çalışan bireylerin beslenme durumlarını değerlendirerek, diyet inflamatuvar indeksi (Dİİ), uyku kalitesi ve depresyon durumu ile ilişkilerini saptamak amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya, demir çelik ve boru sektöründe faaliyet gösteren bir sanayi kuruluşunda rotasyonlu vardiyalı olarak çalışan 170 yetişkin erkek birey dahil edilmiştir. Bireylerin sosyodemografik özelliklerini, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları ile fiziksel aktivite durumlarını belirlemek için bir anket formu uygulanmıştır. Bireylerin antropometrik ölçümleri alınmış ve bazı biyokimyasal bulguları değerlendirilmiştir. Bireylerin günlük diyetle enerji ve besin ögesi alımları ile Dİİ skorlarının değerlendirilmesi için gece vardiyası döneminde üç günlük besin tüketim kayıtları alınmıştır. Bireylerin anksiyete ve depresyon durumlarının değerlendirilmesi için Hastane Anksiyete ve Depresyon (HAD) Ölçeği, uyku kalitelerinin değerlendirilmesi için Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) kullanılmıştır. Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 40.1±6.87 yıldır. Bireylerin BKİ sınıflandırmasına göre, %44.7’sinin pre-obez ve %35.3’ünün obez olduğu tespit edilmiştir. Çalışmaya katılan bireyler Dİİ skorlarına göre dört quartile ayrılmış; birinci quartil (Q1) anti-inflamatuvar diyeti, 4.quartil (Q4) ise pro-inflamatuvar diyeti temsil etmiştir. Bireylerin Dİİ değerlerinin -4.14 ile 4.26 arasında değiştiği ve ortalama Dİİ değerinin 0.76±1.52 olduğu saptanmıştır. Diyet inflamatuvar indeksi quartillerine göre, bireylerin C-reaktif protein (CRP) düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin CRP düzeyleri Q4’te, Q2’ye göre; Q3 ve Q4’te ise Q1’e göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Diyet inflamatuvar indeksi ile abdominal obezite ve obezite arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Diyet inflamatuvar indeksi quartillerine göre Q1 referans olarak alındığında; Q3’te yer alan bireylerde abdominal obezite görülme riski 0.305 kat (%95 OR=0.124-0.749) daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Obezite görülme riski ise Q1’de yer alan bireylere göre, Q2’de yer alan bireylerde 0.284 kat (%95 OR=0.114-0.709), Q3’te yer alan bireylerde 0.225 kat (%95 OR=0.087-0.586) daha yüksektir (p<0.05). Yaş, medeni durum, sigara kullanımı, fiziksel aktivite ve enerji alımına göre düzeltme yapıldıktan sonra obezite riskinin Q2’de yer alan bireylerde 0.362’ye (%95 OR=0.132-0.989), Q3’te yer alan bireylerde ise 0.326’ya (%95 OR=0.113-0.941) çıktığı tespit edilmiştir (p<0.05). Bireylerin PUKİ sınıflandırmasına göre, %38.8’inin uyku kalitesinin kötü olduğu belirlenmiştir. BKİ sınıflandırmasında normal gruptan obez gruba doğru, kötü uyku kalitesi görülme sıklığında artış tespit edilmiştir (p<0.05). Bireylerin toplam PUKİ puanı ile bel çevresi (r=0.157), bel/boy oranı (r=0.159) ve vücut yağ kütlesi (r=0.152) arasında pozitif ve düşük düzeyde anlamlı bir korelasyon bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin toplam PUKİ puanı ile vücut su oranı arasında ise negatif ve düşük düzeyde bir korelasyon saptanmıştır (r=-0.152, p<0.05). Diyet inflamatuvar indeksi ile kötü uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (p<0.05). Diyet inflamatuvar indeksi quartillerine göre Q1 referans olarak alındığında; Q2’de yer alan bireylerde kötü uyku kalitesi görülme riski 0.301 kat (% 95 OR=0.125-1.780) daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Yaş, medeni durum, sigara ve alkol kullanım durumu, fiziksel aktivite, BKİ ve enerji alımına göre düzeltme yapıldıktan sonra kötü uyku kalitesi riskinin Q2’de yer alan bireylerde 0.364’e (% 95 OR=0.138-1.963) çıktığı tespit edilmiştir (p<0.05). Bireylerin HAD ölçeği sınıflandırmasına göre, %7.6’sının anksiyete ve %25.9’unun depresyon riski taşıdığı belirlenmiştir. Diyet inflamatuvar indeksi ile anksiyete ve depresyon durumu arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05). Sonuç olarak, inflamasyonun, vardiyalı çalışma ile ilişkili birçok kronik hastalığın gelişiminde rol oynadığı göz önüne alındığında, vardiyalı çalışanın sağlığını tehdit eden davranışsal değişiklikleri hedef alan anti-inflamatuvar beslenme programı planlanması faydalı olacaktır.This study was conducted to evaluate nutritional status and to determine the relationship between nutritional status and dietary inflammatory index (DII), sleep quality and anxiety and depression status. A total of 170 male rotating shift workers of an industrial organization operating in iron, steel and pipe sector participated in this study. A questionnaire was administered to determine individuals’ socio-demographic characteristics, lifestyle habits, nutritional habits and physical activity status. Anthropometric measurements and some biochemical findings of individuals were evaluated. A three-day food consumption record during night shift was obtained to evaluate their daily energy and nutrient intake and DII scores. Sleep quality was assessed by Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), while anxiety and depression were estimated through Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS) questionnaire. The average age of participants was 40.1 ± 6.87 years. According to the body mass index (BMI) classification, 44.7% of individuals were pre-obese, and 35.3% were obese. The individuals participating in the study were examined by dividing them into four quartiles according to their DII scores. The first quartile (Q1) represents the anti-inflammatory diet, and the fourth quartile (Q4) represents the pro-inflammatory diet. It was determined that the DII values of the individuals ranged between -4.14 and 4.26, and the mean DII value was 0.76±1.52. A significant difference was found between individuals' C-reactive protein (CRP) levels according to the dietary inflammatory index quartiles (p<0.05). It was determined that there was a significant relationship between the dietary inflammatory index and the presence of abdominal obesity and obesity (p<0.05). According to the dietary inflammatory index quartiles, when Q1 is defined as reference; the risk of abdominal obesity was found to be 0.305 times (95% OR=0.124-0.749) higher in individuals in Q3 (p<0.05). The obesity risk was found to be 0.284 times (95% OR=0.114-0.709) higher in Q2, and 0.225 times (95% OR=0.087-0.586) higher in Q3 compared to individuals in Q1. After adjusting for age, marital status, smoking, physical activity, and energy intake, the obesity risk increased to 0.362 (95% OR=0.132-0.989) for individuals in Q2 and 0.326 (95%OR=0.113-0.941) for individuals in Q3 (p<0.05). According to the PSQI classification, 38.8% of individuals were found to have poor sleep quality. As BMI increased, the percentages of poor sleep quality increased (p<0.05). There were positive correlations between PSQI score and WC (r=0.157), WHtR (r=0.159) and body fat mass (r=0.152), and a negative correlation between total body water (r=-0.152), which were found to be statistically significant (p<0.05). A significant correlation was found between diet inflammatory index and poor sleep quality (p<0.05). According to the dietary inflammatory index quartiles, when Q1 is defined as reference; the risk of poor sleep quality was found to be 0.301 times (95% OR=0.125-1.780) higher in individuals in Q2 (p<0.05). After adjusting for age, marital status, smoking and alcohol use, physical activity, BMI, and energy intake, the poor sleep quality risk increased to 0.364 (95% OR=0.138-1.963) for individuals in Q2 (p<0.05). According to the HAD scale classification of the individuals, it was determined that 7.6% of them had anxiety risk and 25.9% of them had depression risk. There was no significant relationship between diet inflammatory index and anxiety and depression status (p>0.05). In conclusion, considering that inflammation plays a role in the development of many chronic diseases associated with shift work, it would be useful to plan an anti-inflammatory nutrition program targeting behavioral changes that threaten the health of shift workers.