Browsing by Author "Kayra, Mehmet Vehbi"

Now showing 1 - 4 of 4

Can We Predict the Outcome of Varicocelectomy Based on the Duration of Venous Reflux?
(2016) Goren, Mehmet Resit; Erbay, Gurcan; Ozer, Cevahir; Kayra, Mehmet Vehbi; Hasirci, Eray; https://orcid.org/0000-0002-2001-1386; https://orcid.org/0000-0002-1706-8680; https://orcid.org/0000-0001-6037-7991; https://orcid.org/0000-0002-7349-9952; https://orcid.org/0000-0002-4147-2966; 000373464600021; Y-6143-2019; AAK-5370-2021; AAK-8372-2021; AAI-7997-2021
OBJECTIVE To investigate the outcome of varicocelectomy based on the duration of venous reflux (DVR) of the pampiniform plexus veins. MATERIALS AND METHODS In total, 138 patients with clinically palpable varicoceles were evaluated for DVR with color Doppler ultrasonography from May 2009 to August 2014. The DVR was defined as the DVR of a varicocele in the supine position during the Valsalva maneuver. Patients with bilateral, recurrent, or subclinical varicoceles; hormonal imbalances involving follicle-stimulating hormone, luteinizing hormone, or total testosterone; azoospermia; and intraoperative or postoperative complications were excluded. Of the 138 patients, 76 met the inclusion criteria. All patients were treated with subinguinal microscopic varicocelectomy. Restoration of all three semen parameters (concentration, motility, and morphology) to normal values 6 months postoperatively was considered to indicate treatment success. The patients were divided into those with a DVR of <4.5 seconds (Group 1) and >= 4.5 seconds (Group 2). RESULTS The mean age of the patients was 29.39 (+/- 6.03) years. No statistically significant relationship was found between the success rate and varicocele grade. The cutoff DVR value was calculated as 4.5 seconds using a receiver operating characteristics curve according to patients who underwent successful treatment. The success rates of Groups 1 and 2 were 40.0% and 88.2%, respectively (P = .0001). CONCLUSION The results of this analysis indicate that a DVR of >= 4.5 seconds predicts better outcomes of varicocelectomy. (C) 2016 Elsevier Inc.
A Case of Renal Hydatid Cyst Mimicking a Non-opaque Kidney Stone
(2018) Kayra, Mehmet Vehbi; Gul, Umit; 0000-0002-7349-9952; 0000-0003-3249-0895; AAK-8372-2021; AAK-8394-2021
Hydatid cyst is an endemic disease in several regions of the world. Renal involvement is rare. Association with kidney stones is even less likely. We report a case with isolated renal hydatid disease mimicking a non-opaque kidney stone.
Urachal Adenocarcinoma: A Case Report with 4-Year Follow-up
(2023) Kayra, Mehmet Vehbi; Kahraman, Oguzhan; Egilmez, Mehmet Tulga; Hasbay, Bermal; 0000-0003-3691-8617; 0000-0002-7349-9952; AAC-8630-2022; AAK-8372-2021
The urachus is an embryological remnant that lies between the bladder and umbilicus as a fibrous band that attaches the cloaca to the allantois in the intrauterine period. Urachal adenocarcinoma is a rare tumor and more aggressive in behavior than primary bladder tumors. In this case report, we present a 37 years old female patient with urachal adenocarcinoma in whom transurethral resection of the bladder revealed a signet ring adenocarcinoma of the bladder with invasion of the muscularis propria. The patient had left manubrium sterni and bone marrow infiltration. Partial cystectomy and sternal resection were performed, followed by radiotherapy and chemotherapy. There was no recurrence or new metastasis at the 4-year follow-up. In conclusion, a combination of surgery, chemotherapy, and radiotherapy is a suitable approach for the treatment of oligo-metastatic urachal carcinoma.
Vücut dışı şok dalgaları ile böbrek taşı tedavisinin başarısını etkileyen faktörler
(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2017) Kayra, Mehmet Vehbi; Kılınç, Ferhat
Şok dalga litoripsi [Shockwave Lithotripsy (SWL)] başarısını öngörmek i in bazı parametreler tanımlanmış ve bu parametreler ile ilgili ok sayıda araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmada SWL başarısını etkileyen faktörlerin tamamı, tedavi başarısını en iyi şekilde öngörebilmek için incelenmiştir. Yapılan retrospektif çalışmada, Ocak 2011 ile Aralık 2015 yılları arasında SWL tedavisi yapılan böbrek taşları incelendi. Bilgisayarlı tomografi, taş analizi, laboratuvar verileri ve hasta kayıtları tam olan erişkin hastalar (≥18 yaş) çalışmaya dahil edildi. Üriner sistem anomalisi bulunan, taşsızlık oranını etkileyebilecek tedavi alan (alfa-blokör, kalsiyum kanal blokörleri) ve böbrek fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Tomografi görüntülerinden elde edilen taş dansitesi, taş-cilt mesafesi, böbrek evresi doku ve cilt-altı doku yoğunluğu, taş boyutu, taş yükü, infindibulopelvik açı incelendi. Bunun yanında vücut kitle indeksi ve taş analizi sonuçları değerlendirildi. işlem sonrasında taş görülmemesi veya klinik önemsiz rezidüel fragmanlar (≤3mm) tespit edilmesi halinde tedavi başarılı kabul edildi. Çalışmamızda toplam hasta sayısı 124 olup, yaş ortalaması 45,08±14,11 idi. SWL genel tedavi başarısı %72,5 olarak hesaplandı. Lokalizasyona göre tedavi başarısının; alt kalikste %65,9, orta kalikste %70, üst kalikste %75, renal pelvis taşlarında ise %80 olduğu görüldü. Lokalizasyon ve tedavi başarısı arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı. Hastaların ortalama beden kitle indeksi 29,8 olup tedavi başarısı ile ilişkisi yoktu. Taş boyutu ve taş yükünün tedavi başarısı ile önemli ilişkisi vardı (p=0,0001). Taş boyutu ve taş yükü için belirlenen cut-off değerleri 12,95 mm ve 121,38 mm2 idi. Taş-cilt mesafesi, böbrek evresi doku, cilt-altı doku yoğunluğu ve infindibulopelvik a ının SWL başarısı ile ilişkisi yoktu. Taş dansitesinin tedavi başarısı ile anlamlı ilişkisi vardı (p=0.0001). Taş dansitesi için belirlenen cut-off değeri 739 HU (Houndsfield Unit) idi. Sistin ve kalsiyum oksalat monohidrat taşlarında tedavi başarısı diğer taş cinslerinde göre anlamlı olarak düşüktü (p=0,019). Çalışmamızda kontrastsız bilgisayarlı tomografide saptanan taş boyutu, taş yükü ve taş dansitesinin tedavi başarısında en önemli etkenler olduğu tespit edilmiştir.