Repository logo
Communities & Collections
All of DSpace
  • English
  • العربية
  • বাংলা
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Ελληνικά
  • Español
  • Suomi
  • Français
  • Gàidhlig
  • हिंदी
  • Magyar
  • Italiano
  • Қазақ
  • Latviešu
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Српски
  • Svenska
  • Türkçe
  • Yкраї́нська
  • Tiếng Việt
Log In
New user? Click here to register.Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Köseler Beyaz, Esra"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 6 of 6
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bariatrik cerrahi planlanan hastaların yeme bağımlılığı, depresyon ve beslenme durumunun değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Akdemir, İdil; Köseler Beyaz, Esra
    Obezite tüm dünyada yaygın olarak görülen ve halk sağlığını küresel olarak tehdit eden kronik bir hastalıktır. Obezite, depresyon, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık, bazı kanser türleri gibi kronik hastalık riskini ve mortaliteyi büyük ölçüde arttırmaktadır. Obeziteyi tedavi etmek için seçenekler arasında diyet değişiklikleri ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra vücut ağırlığı kaybı sağlayan ilaçlar sayılabilir. Son zamanlarda, obezite tedavisinde cerrahi müdahale seçenekleri daha yaygın hale gelmiştir. Bu araştırma; bariatrik cerrahi planlanan hastalarda yeme bağımlılığı, depresyon ve beslenme durumunun değerlendirilmesi amacıyla planlanıp yürütülmüştür. Çalışmaya, özel bir hekim muayenehanesine bariatrik cerrahi için başvurmuş, hekim tarafından genel sağlık muayenesi yapılmış, çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden, Ankara’da yaşayan 127 yetişkin birey katılmıştır. Bireylere, demografik özellikleri, sağlık durumları ve beslenme alışkanlıkları ile ilgili sorular içeren anket formu yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanmıştır. Bireylerin beslenme durumunun saptanması için üç günlük besin tüketim kaydı alınmıştır. Bireylerin antropometrik ölçümleri yapılıp bazal metabolizma hızı, bel/boy ve bel/kalça oranı hesaplanmıştır. Bireylerin, yeme bağımlılığı Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği ve depresyon durumları ise Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ile değerlendirilmiştir. Bireylerin 49’u erkek (% 38.6) ve 78’i kadın (% 61.4), yaş ortalaması 38.7±11.24 yıldır. Kadınların %96.2'sı, erkeklerin ise %93.0’ı daha önce diyet yapmıştır. Kadınların %53.8'inin, erkeklerin ise %20.4'ünün öğün atladıkları belirlenmiştir. Bireylerin günlük diyetle aldıkları; enerji, karbonhidrat, protein, yağ ve kolesterol yüzdeleri “önerilen günlük alım miktarlarını” (Recommended Dietary Allowances-RDA) karşılamaktadır. RDA önerilerine göre, bireylerin günlük diyetle aldıkları potasyum minerali tüm bireylerde yetersiz, ayrıca E vitamini, pantotenik asit, kalsiyum ve demirin kadınlarda yetersiz olduğu saptanmıştır. BDÖ puan ortalaması erkeklerde 15.2±8.21, kadınlarda ise 16.8±7.30 olduğu saptanmıştır. Kadınlarda, minimal depresyon aralığında olan bireylerin BKİ ortalaması 41.0±7.38 kg/m2, hafif depresyon aralığında olan bireylerin BKİ ortalaması 39.9±4.16 kg/m2, orta depresyonu olanların BKİ ortalaması 42.9±7.27 kg/m2 ve şiddetli depresyon aralığında olan bireylerin BKİ ortalaması 46.7±1.35 kg/m2 olarak saptanmıştır ve kadınlarda depresyon şiddeti ile BKİ arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlıdır. Yeme bağımlılığı olan bireylerin bel çevresi ortalaması (129.8±14.20 cm), yeme bağımlılığı olmayan bireylerin ortalamasından (126.4±16.20 cm) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin BKİ değerleri ile karbonhidrat alım değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde, protein yüzde değerleri arasında ise istatistiksel olarak anlamlı negatif yönde zayıf bir ilişki belirlenmiştir. Sonuç olarak, obezitenin önlenmesine katkı sağlayabilmek için yeme bağımlılığı, depresyon ve beslenme durumlarının daha fazla incelenmesi ve bu konularla ilgili daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Obesity is a chronic disease that is common all over the world and threatens public health globally. It greatly increases the risk of chronic diseases such as depression, type 2 diabetes, cardiovascular disease, and some types of cancer, and mortality. Options for treating obesity include lifestyle changes such as dietary changes and exercise, as well as drugs that cause body weight loss. Recently, surgical intervention options have become more common in the treatment of obesity. This research; It was planned and conducted in order to evaluate food addiction, depression and nutritional status in patients scheduled for bariatric surgery. 127 adult individuals living in Ankara, who applied to a private doctor's office for bariatric surgery and had a general health examination by the physician, voluntarily accepted to participate in the study. A questionnaire form including questions about demographic characteristics, health conditions and nutritional habits was applied to the individuals by face to face interview method. Three-day food consumption records were taken to determine the nutritional status of individuals. Anthropometric measurements of the individuals were made and basal metabolic rate, waist / height and waist / hip ratio were calculated. Food addiction of the individuals was assessed using the Yale Food Addiction Scale. Depression status of individuals was evaluated with Beck Depression Scale (BDI). 49 of the individuals are male (38.6%) and 78 of them are female (61.4%), with an mean age of 38.7±11.24 years. 96.2% of women and 93.0% of men had a diet before. It was determined that 53.8% of women and 20.4% of men skipped meals. Energy, carbohydrate, protein, fat and cholestrol percentages as a result of the daily diet of the individuals meet the “Recommended Dietary Allowances” (RDA) recommendation. According to the RDA recommendations, it has been found that the potassium mineral that individuals take in their daily diet is insufficient in all individuals, and vitamin E, pantothenic acid, calcium and iron are insufficient in women. The mean BDI score was found to be 15.2 ± 8.21 in men and 16.8 ± 7.30 in women. In women, the average BMI of individuals in the range of minimal depression is 41.0 ± 7.38 kg/m2, the average BMI of individuals in the range of mild depression is 39.9 ± 4.16 kg/m2, for those with moderate depression the BMI average is 42.9 ± 7.27 kg/m2 and the average BMI of individuals in the range of severe depression is 46.7. The relationship between depression severity and BMI in women is found to be ± 1.35 kg/m2 which is statistically significant. The average waist circumference of individuals with food addiction (129.8 ± 14.20 cm) was found to be statistically significantly higher than the average of individuals without food addiction (126.4 ± 16.20 cm). A statistically significant positive correlation was found between BMI values and carbohydrate percentage values of individuals, and a statistically significant negative weak relationship was found between protein percentage values. In conclusion, in order to contribute to the prevention of obesity, food addiction, depression and nutritional states need to be examined more and done more studies on these issues.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Beden kütle indeksine göre normal ve obez bireylerin duygusal açlık durumlarının, umutsuzluk düzeylerinin ve besin tüketimlerinin değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Aslan, Belmen; Köseler Beyaz, Esra
    Bu çalışma beden kütle indeksine (BKI) göre obez veya normal olan bireylerde duygusal açlık durumları, umutsuzluk düzeyleri ve besin tüketimleri arasındaki ilişki, ilişki varsa bu ilişkinin beden kütle indeksine göre yönünü belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışma Aralık 2019 – Şubat 2020 tarihleri arasında Ankara’da Belmen Aslan Beslenme ve Danışmanlık Merkezi’ne başvuran ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan, 18-65 yaş aralığındaki BKI’ye göre normal veya obez olan 71 kadın 101 erkek olmak üzere toplam 200 yetişkin katılımcı ile yapılmıştır. Bireylere demografik özellikleri, antropometrik ölçümleri, fiziksel aktivite ve hastalık durumlarını sorgulayan anket formu yüz yüze görüşme ile uygulanmıştır. Hastaların beslenme durumları 3 günlük Besin Tüketim Kaydı ile, duygusal iştah durumları Duygusal İştah Anketi (DİA) ile, umutsuzluk düzeyleri ise Beck Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ) ile değerlendirilmiştir. Bireylerin antropometrik ölçümleri alınmıştır. Çalışmaya katılan bireylerden kadınların BKI ortalaması 26.4 ± 5.55 kg/m2 iken erkeklerin ortalaması 29.6 ± 4.85 kg/m2’dir. Çalışmaya katılan bireylerin besin tüketimlerine bakıldığında erkek bireylerin kadınlara kıyasla günlük beslenmeleri ile toplamda aldıkları enerjinin daha fazla olduğu buna ilave olarak günlük beslenmelerinde aldıkları protein(g), karbonhidrat (g) ve yağın (g) da istatiksel olarak anlamlı düzeyde fazla olduğu görülmüştür (p<0.05). Erkeklerin kadınlara kıyasla günlük enerji alımlarının yağdan gelen yüzdesinin daha az olduğu istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05). Bunun aksine günlük enerji alımlarının protein ve karbonhidrattan gelen yüzdesi için cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlemlenmemiştir (p>0.05). Çalışmaya katılan bireylerde cinsiyetler arasında duygusal iştah anketi olumlu ve olumsuz puanı bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Kadınlarda obez bireylerde normal bireylere göre duygusal iştah olumlu ve olumsuz puanlarının daha yüksek olduğu ve bu farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Erkek bireylerde ise beden kütle indeksi ve duygusal iştah anketi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05). Bireylerde besin tüketimi duygusal iştah anketi olumlu puanı arasındaki ilişki, BKİ, enerji (kkal), protein (g), yağ (g) ve posa alım değerleri ile pozitif yönde, zayıf derecede ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Bireylerde karbonhidrat (%) alım değeri ile DİA olumsuz puanı arasında negatif yönde zayıf derecede istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05) ancak tam tersi durum istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Bireylerde günlük diyetle alınan D vitamini, E vitamini, K vitamini, B1 vitamini, B2 vitamini, B12 vitamini, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, çinko, iyot alım değerleri ile DİA olumlu puanı arasında pozitif yönde, zayıf derecede ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Bireylerin umutsuzluk puanları ve düzeylerinin, cinsiyet ve beden kütle indeksi ile istatiksel olarak anlamlı ilişkili olmadığı bulunmuştur (p>0.05). Ayrıca duygusal iştah durumu ve umutsuzluk düzeyleri arasında da anlamlı ilişki görülmemiştir (p>0.05). Bireylerin antropometrik ölçümleri, duygusal iştah durumları, umutsuzluk düzeyleri ve beslenme durumları ilişkisini anlamaya yönelik daha çok çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Hemodiyaliz Hastalarında Beslenme Bilgi Düzeyi ile Beslenme Durumları Arasındaki İlişki
    (Başkent Üniversitesi, 2016-08-30) Kocamış,Rabia Nur; Türker, Perim; Köseler Beyaz, Esra; Akçil Ok,Mehtap; Kızıltan,Gül
    Amaç: Bu çalışmada, hemodiyaliz (HD) hastalarının beslenme bilgi düzeyi ile beslenme durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma 65 erkek, 46 kadın toplam 111 hemodiyalize giren son dönem böbrek yetmezliği olan hasta ile yürütülmüştür. Çalışmaya katılan hastaların sosyodemografik özeliklerini, genel sağlık, beslenme alışkanlıklarına ilişkin ve kronik böbrek yetmezliği (KBY) diyeti hakkında beslenme bilgilerini içeren bir anket formu yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Hastaların dosyalarından biyokimyasal parametrelerinden serum albumin düzeyleri alınmıştır ve beslenme durumunu belirlemede subjektif global değerlendirme (SGD) yöntemi kullanılmıştır. Hastaların genel beslenmeye ve KBY diyetine ilişkin beslenme bilgileri 14 çoktan seçmeli soru ile belirlenmiştir. Her doğru cevap için 1 puan, yanlış cevap için ise 0 puan verilmiştir. Her hastanın aldığı puan 100’e çevrilmiştir. Ortanca puan değeri olan 64 puana göre gruplandırılmıştır. 64 puan altında alan hastalar "bilgisi yetersiz", 64 puan ve üzeri alanlar ise "bilgisi yeterli" olarak sınıflandırılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS Windows 21.0 istatistik paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların beslenme bilgi puan ortanca değerine göre KBY diyeti hakkındaki bilgi düzeyleri değerlendirildiğinde, %59.5’inin yeterli, %40.5’inin ise yetersiz düzeyde bilgiye sahip olduğu görülmüştür. Diyetisyenden bilgi alan hastaların beslenme bilgi puanları, doktordan bilgi edinen hastalara göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Yaşı 65 yıl ve altındaki hemodiyaliz hastalarının bilgi puanları, 65 yaş üzerindeki hastalara göre daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Eğitim durumlarına bakıldığında lise, yüksekokul/üniversite mezunu olan hastaların KBY diyeti bilgi puanlarının eğitim durumu düşük olan hastalara göre önemli olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur (p<0.05). SGD düzeyleri ve beslenme bilgi düzeyi arasında anlamlı bir ilişki görülmemiştir. SGD sonuçlarına göre, orta düzey malnütrisyon saptanan bireylerin serum albümin düzeyi ortalamaları 3.68±0.60 g/dL iken, yeterli beslenmiş olan bireylerde bu değer 3.77±0.32 g/dL olarak belirlenmiş, gruplararası fark istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (p>0.05). Sonuç: Yaş, eğitim durumu, KBY diyeti bilgi kaynağı HD hastalarının bilgi düzeylerini etkilemektedir. Hastalara diyetisyen tarafından verilecek düzenli eğitimler ile beslenme bilgi düzeylerinin arttırılması hedeflenmelidir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Kadınlarda beden kütle indeksi, depresyon, yeme davranışı ve uyku kalitesi ilişkisinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Tatlı, Cilenay; Köseler Beyaz, Esra
    Bu araştırma kadın bireylerde beden kütle indeksi (BKİ), depresyon, yeme davranışı ve uyku kalitesi arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Bu araştırma, Ocak 2022 – Mart 2022 tarihleri arasında araştırmaya katılmaya gönüllü 22-64 yaş arası 430 yetişkin kadın birey ile çevrimiçi anket yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın anket formu, sosyodemografik bilgiler, fiziksel aktivite alışkanlıkları, sağlık durumu ve beslenme alışkanlıklarına ilişkin sorular içeren bir form, Hollanda Yeme Davranış Anketi (DEBQ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ’nden oluşmaktadır. Bireylerin %5.6’sı zayıf, %55.3’ü normal, %39.1’i hafif şişman/obez sınıfındadır. Farklı BKİ grubundaki bireylerin DEBQ toplam, duygusal ve dışsal yeme puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmiştir (p<0.05). Bireylerin BDÖ puan ortalaması 12.5±8.58 ve PUKİ toplam puan ortalaması ise 6.5±3.54’tür. Farklı BKİ grubundaki bireylerin BDÖ ve PUKİ toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır (p>0.05). Bireylerin BDÖ puanı ile PUKİ toplam puanı arasında pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki görülmüştür (p<0.05). Bireylerin DEBQ’dan aldıkları toplam puan ile PUKİ’den aldıkları toplam puan arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05). Bireylerin BDÖ puanları ile DEBQ toplam puanı, duygusal ve kısıtlayıcı yeme puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (p<0.05). Bireylerin BKİ değerleri ile DEBQ toplam puanı, duygusal ve dışsal yeme puanı, BDÖ puanı ve uyku bozukluğu alt ölçeği puanı arasında pozitif; gündüz işlev bozukluğu alt ölçeği puanı ile negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (p<0.05). Beden kütle indeksi, yeme davranışı, depresyon ve uyku kalitesi gibi faktörlerin birbirleri ile etkileşim içinde olduğuna dair ilişkileri ortaya koyan bu araştırma; bireylerin yeme davranışlarında, depresyon semptomlarında ve uyku kalitesinde yaşanan bozulmaların ilerleyen dönemde obezite riskini arttırabileceğini ve BKİ değerlerindeki bu olası artışın da diğer sağlık risklerindeki artışla sonuçlanabileceğine dair ipuçları sağlamaktadır. This research was carried out to determine the relationship between body mass index (BMI), depression, eating behavior and sleep quality in women. This research was carried out by using online questionnaire with 430 women between the ages of 22-64 who volunteered to participate in the research between January 2022 and March 2022. The survey of the study consists of a form containing questions about the sociodemographic information, physical activity habits, health status and nutritional habits, Dutch Eating Behavior Questionnaire (DEBQ), Beck Depression Inventory (BDI) and Pittsburgh Sleep Quality Index (PUKI). According to the BMI classification, 5.6% of the individuals are underweight, 55.3% are normal, 39.1% are in the overweight/obese group. It was observed that there was a statistically significant difference between the DEBQ total, emotional, and external eating mean scores of individuals in different BMI groups (p<0.05). The mean total score of BDI was 12.5±8.58 and the mean total score of PUKI was 6.5±3.54. There is no statistically significant difference between the mean BDI and PUKI total scores of individuals in different BMI groups (p>0.05). A positive and statistically significant relationship was observed between the BDI scores and the total score of PUKI (p<0.05). There was no statistically significant relationship between the total scores DEBQ and the total scores PUKI (p>0.05). There was a positive and significant relationship between BDI scores and DEBQ total score, emotional and restrictive eating scores (p<0.05). There was a positive relationship between the BMI values and the DEBQ total score, emotional and external eating score, BDI score and sleep disorder subscale score. There was a significant negative correlation with the daytime dysfunction subscale score (p<0.05). This study reveals the relationships between factors such as body mass index, eating behavior, depression, and sleep quality. It provides clues that the problems in eating behaviors, depression symptoms and sleep quality of individuals may increase the risk of obesity in the future, and this possible increase in BMI values may result in an increase in other health risks.
  • Thumbnail Image
    Item
    Kronik böbrek yetmezlikli hemodiyaliz hastalarının gastrointestinal semptomlarının, yaşam kalite düzeylerinin ve hipoalbuminemi durumlarının değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Ertürk, Melda; Köseler Beyaz, Esra
    Bu araştırma; kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyaliz tedavisi alan hastalarda gastrointestinal semptomların belirlenmesi ve bu durumun hastaların beslenme durumu ve serum albumin düzeyleri üzerine etkisini incelemek amacıyla planlanmıştır. Çalışma, Aralık 2018-Şubat 2019 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Diyaliz Ünitesinde tedavi gören yaşları 20-88 yıl arasında, 200 (132 erkek, 68 kadın) hasta üzerinde yapılmıştır. Bu hastalara hastalık ve kişisel bilgilerini içeren anket formu yüz yüze görüşme ile uygulanmıştır. Hastaların beslenme durumları 3 günlük Besin Tüketim Kaydı ve Subjektif Global Değerlendirme (SGD) ile belirlenmiştir. Hastaların gastrointestinal semptomları Gastrointestinal Semptom Değerlendirme Ölçeği (GSDÖ), yaşam kalite düzeyleri ise Yaşam Kalitesi Ölçeği (SF-36) ile değerlendirilmiştir. Hastaların antropometrik ölçümleri alınmış, bazı biyokimyasal parametreleri analiz edilmiştir. Bu çalışmada hastaların yaş ortalaması 60.7 ± 15.16 yıl, hastaların diyalize girme süresi ortalama 5.7 ± 6.48 yıl olarak bulunmuştur. Hastaların BKİ değerleri erkeklerde ve kadınlarda sırasıyla 26.0±4.79 kg/m² ve 25.6±6.08 kg/m²'dir. Hastaların SGD sonuçlarına göre %4.5’inin ağır malnütrisyonlu, %14.5’inin orta derecede malnütrisyonlu ve %81’inin ise iyi beslendiği belirlenmiştir (p>0.05). Hemodiyaliz (HD) tedavisi alan kadın hastaların fiziksel ve mental sağlık özet skoru puanlarının erkeklerin fiziksel ve mental sağlık özet skoru puanlarına göre daha yüksek olduğu saptanmıştır (p>0.05). Hastaların hematolojik ve biyokimyasal bulguları referans değerlerle karşılaştırıldığında; serum VLDL-kolesterol, kreatinin, kan üre azotu, fosfor, serum C-reaktif protein düzeyleri yüksek; serum hemoglobin ve hematokrit düzeyleri düşük olarak belirlenmiştir. Hastaların diyetle günlük enerji ve protein alım ortalamaları değerlendirildiğinde; % 92.5’inin enerji ve % 73’ünün protein alım düzeyleri yetersiz olarak belirlenmiştir. Hastaların günlük diyetle aldıkları vitamin ve mineral miktarları National Kidney Foundation (NKF) ve The European Society for Clinical Nutrition and Metabolism (ESPEN) önerilerine göre değerlendirilmiş, buna göre diyetle tiamin, niasin, B6 vitamini, folat, potasyum, magnezyum alımının tüm hastalarda yetersiz; ayrıca erkeklerde günlük diyetle riboflavin ve çinko alımının yetersiz, kadınlarda günlük diyetle demir alımının yetersiz olduğu saptanmıştır (p>0.05). Hastaların gastrointestinal sorunlarının ortalaması; karın ağrısı alt ölçek puan ortalaması 14.9±6.75, reflü alt ölçek puan ortalaması 10.7±5.96, hazımsızlık alt ölçek puan ortalaması 23.4±8.95, konstipasyon alt ölçek puan ortalaması 18.8±12.63, diyare alt ölçek puan ortalaması 12.7±7.29 ve GSDÖ toplam puanı 80.5±25.00 olarak bulunmuştur. Diyetle alınan posa miktarı arttıkça hastalarda gastrointestinal sorunların da istatistiksel açıdan anlamlı olarak arttığı saptanmıştır (p<0.05). Hastaların SGD sonuçlarına göre; ağır malnutrisyonu olanların GSDÖ puanı daha yüksek bulunmuştur (p>0.05). Hemodiyaliz tedavisi alan erkek hastaların fiziksel sağlık özet skoru 57.8±27.24, mental sağlık özet skoru 67.6±26.58; kadın hastaların ise fiziksel sağlık özet skoru 58.8±24.10, mental sağlık özet skoru 69.5±23.48 puan olarak belirlenmiş ve yaşam kalitesine ait bütün özet değerleri ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Fiziksel sağlık özet skoru ile diyet enerjisi ve diyet proteini arasında pozitif yönde; mental sağlık özet skoru ile diyet enerjisi ve diyet proteini arasında da pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.05). GSDÖ ile fiziksel sağlık özet skoru ve mental sağlık özet skoru arasında pozitif ilişki bulunmuş ancak bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). Bu nedenle, hastaların diyetleri planlanırken beslenme ile ilişkili gastrointestinal semptom faktörlerinin de mutlaka göz önünde bulundurulması hem hastaların yaşam kalite düzeylerinin arttırılması hem de yaşam sürelerinin uzatılması açısından gerekli olduğu düşünülmektedir. This study was conducted to determine gastrointestinal symptoms in patients undergoing hemodialysis treatment for chronic renal failure and to evaluate the effect of this condition on nutritional status and serum albumin levels of patients. The study was conducted on 200 chronic renal failure patients (132 male, 68 female) between the ages of 20-88 years old at Baskent University Ankara Hospital Hemodialysis Unit between December 2018 and February 2019. A questionnaire was applied to patients including demographic and disease information by face to face interview. The nutritional status of the patients was determined by food-frequency questionnaire, a three days 24 hour dietary record and Subjective Global Assessment (SGA). The gastrointestinal symptoms of the patients were evaluated by the Gastrointestinal Symptom Rating Scale (GSRS), and the quality of the patients was assessed by SF-36 questionnaire. Anthropometric measurements were taken and some biochemical parameters were analyzed. The mean age of the patients was 60.7 ± 15.16 years; and the mean duration of patients undergoing hemodialysis was 8.2±7.43 years and in continuous ambulatory peritoneal dialysis patients was 5.7 ± 6.48 years. The BMI of the patients was 26.0 ± 4.79 kg / m² and 25.6 ± 6.08 kg / m² in males and females, respectively. According to SGA results, it was determined that 4.5% of the patients had severe malnutrition, 14.5% had moderate malnutrition and 81% had good nutrition (p>0.05). Physical and mental health summary score points of female patients receiving hemodialysis treatment (HD) were higher than that of males (p>0.05). The hematological and biochemical findings of the patients were compared with reference values; serum VLDL-cholesterol, creatinine, blood urea nitrogen, phosphorus, serum C-reactive protein levels were high; Serum hemoglobin and hematocrit levels were found to be low. In the evaluation of mean daily energy and protein intake in the patients’ diet; the energy intake levels of 92.5% and the protein intake levels of 73% were insufficient. According to the recommendations of NKF and ESPEN, it was found that dietary intake of niacin, vitamin B6, folate, potassium and magnesium were not sufficient in all patients. In addition, dietary intake of riboflavin and zinc in male patients was insufficient and daily intake of iron was insufficient in female patients (p>0.05). In the evaluation of mean gastrointestinal problems of patients; mean score of abdominal pain subscale was 14.9 ± 6.75, mean score of reflux subscale was 10.7 ± 5.96, mean score of indigestion subscale was 23.4 ± 8.95, mean score of constipation subscale was found to be 18.8 ± 12.63, mean score of diarrhoea subscale was found to be 12.7 ± 7.29 and total GSRS score was found to be 80.5 ± 25.00. As dietary fibre intake increased, gastrointestinal problems were found to be significantly increased in patients (p<0.05). According to the results of the patients SGA; the group with severe malnutrition had the highest Gastrointestinal Symptom Rating Scale score (p> 0.05). Physical health summary score of the male patients receiving hemodialysis treatment was 57.8 ± 27.24, mental health summary score was 67.6 ± 26.58; the physical health summary score of the female patients was 58.8 ± 24.10, the mental health summary score was 69.5 ± 23.48 and there was no statistically significant difference between the gender and quality (p>0.05). It was determined that there is a statistically positive relationship between physical health summary score and diet energy and dietary protein and between mental health status and diet energy and dietary protein (p<0.05). A positive relationship was found between GSRS and physical health summary score and mental health summary score; however, this was not statistically significant (p>0.05). Therefore, while planning the patients’ diet, it is thought to be imperative to take nutritional-related gastrointestinal symptom factors into consideration to increase the quality of life of the patients and to prolong life span.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Nörolojik Hastalıklar ve Probiyotik-Prebiyotik Kullanımı
    (Başkent Üniversitesi, 2018-12-30) Akkaya ,Ümmühan; Köseler Beyaz, Esra
    Probiyotikler; mikrobiyal dengeyi iyileştirerek yararlı etkileri olan mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise; insanlarda sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen ve bazı yararlı bakteri gruplarının aktivitesini seçici olarak geliştiren besinlerdir. Probiyotik tüketiminin, bağışıklık cevabını arttırmak, koloniyi dengelemek, hücrelerin endojen savunma kapasitelerini artırmak gibi birçok olumlu etki gösterdiği bildirilmiştir. Prebiyotiklerin amacı ise probiyotik bakterilerin büyümesini, böylece gastrointestinal ve bağışıklık sistemlerinin geliştirilmesini sağlamaktır. En yaygın olarak kullanılan probiyotik ve prebiyotikler; Lactobacillus ve Bifidobacterium cinsi laktik asit bakterilerdir. Prebiyotikler ise doğal olarak besin maddelerinde bulunmaktadırlar. Birçok hastalığın önlenmesinde probiyotik ve prebiyotikler kullanılmaktadır. Multiple skleroz, alzheimer, migren ve parkinson hastalığı gibi pekçok nörolojik hastalık grubunda da probiyotik ve prebiyotik takviyelerinin olumlu sonuçları görülmektedir.

| Başkent Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber |

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback
Repository logo COAR Notify