Browsing by Author "Köse, Beril"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Farklı liglerdeki futbolcuların vücut kompozisyonu, beslenme ve hidrasyon durumlarının sezon içi dönemde değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Köse, Beril; Kızıltan, GülBu çalışma, farklı lig kategorilerinde oynayan futbol oyuncularının besin tüketim durumları, vücut kompozisyonları ve hidrasyon durumlarının sezon içi dönemde değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Gençlerbirliği Spor Kulübü (Süper Toto Süper Lig), Hacettepe Spor Kulubü (2. Lig) ve Etimesgut Spor Kulubünde (3. Lig) profesyonel olarak futbol oynayan 48 sporcu üzerinde yapılmıştır. Katılımcıların beslenme durumlarının değerlendirilmesi için futbolcuların 1 günü antrenmanlı, 1 günü maç günü ve 1 günü antrenmansız günlere denk gelecek şekilde 3 günlük besin tüketim ve fiziksel aktivite kayıtları alınmıştır. Aynı günlerdeki hidrasyon düzeylerinin belirlenmesi amacı ile spot idrar ile idrar yoğunluğu ölçülmüştür. Aynı hafta içerisinde Dual-Enerji X-Ray Absorbsiyometri (DXA) ile vücut yağ kütlesi, vücut kas kütlesi, vücut yağ yüzdeleri ölçülmüştür. Çalışmaya katılan futbolcuların yaş ortalaması 24.5± 3.56 yıldır. Futbolcuların boy uzunluğu ortalaması 181.5±5.97 cm, vücut ağırlığı ortalaması 77.9±7.41 kg, vücut yağ yüzdesi ise %16.3±2.87 olarak belirlenmiştir. Futbolcuların vücut yağ yüzdeleri süper lig oyuncuları, 2. lig oyuncuları ve 3. lig oyuncularında sırasıyla %15.5±2.95, %16.5±3.26 ve %16.9±2.38 olarak saptanmıştır (p>0.05). Çalışmaya katılan tüm oyuncuların diyetle enerji alım ortalaması 2727.6±380.78 kkal, enerji harcaması ortalaması ise 3216.5±192.34 kkal olarak bulunmuştur. Toplam enerjinin %43.9±4.84’ünün karbonhidrattan, %16.4±2.84’ünün proteinden ve %39.5±3.87’sinin yağdan geldiği belirlenmiştir. Futbolcuların karbonhidrat alımları vücut ağırlığına göre 3.7±0.75 g/kg, protein alımı ise 1.4±0.28 g/kg olarak bulunmuştur. Futbolcuların A vitamini alım ortalaması 951.7±320.29 μg/RE, E vitamini alım ortalaması 20.1±6.17 mg, tiamin, riboflavin, niasin, B6 ve B12 vitamini alım ortalamaları ise sırasıyla 1.0±0.16 mg, 1.6±0.24 mg, 20.8±5.06 mg, 6.4±2.24 mg ve 2.8±2.06 mg olarak saptanmıştır. Futbolcuların folat alım ortalaması 306.9±68.80 mcg, C vitamini alım ortalaması ise 115.6±54.91 mg olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan futbolcuların günlük diyetle kalsiyum alım ortalamasının 867.6±160.19 mg, potasyum alım ortalamasının 3176.8±450.37 mg, fosfor alım ortalamasının 1457.2±216.36 mg, demir alım ortalamasının 14.5±2.34 mg, çinko alım ortalaması ise 17.1±4.01 mg olarak saptanmıştır. Çalışmaya katılan süperlig, 2. lig ve 3. lig oyuncularının ortalama günlük sıvı alımları sırasıyla 3334.1±309.23 mL; 3305.6±291.81mL; 3373.1±574.76 mL olarak saptanmıştır (p>0.05). Süperlig oyuncularının ortalama idrar dansitesi 1021.1±2.15, 2. lig oyuncularının idrar dansitesi 1024.4±3.57 ve 3. lig oyuncularının idrar dansitesi 1024.6±5.21 olarak bulunmuştur (p<0.05). Futbolcuların günlük ortalama 237.1±103.50 g’ı süt ve ürünlerinden, 293.5±89.18 g’ı et ve ürünleri, yumurta ve kurubaklagiller ile sert kabuklu yemişler / yağlı tohumlar grubundan, 564.1±191.68 g’ı taze sebze ve meyveler grubundan, 329.3±74.65 g’ı ekmek ve tahıl grubundan, 35.2±10.47 g’ı yağlardan, 67.8±35.63 g’ı şeker ve şekerli besinlerden ve 2363.1±408.53 g’ı alkolsüz içeceklerden gelmektedir. Sonuç olarak; çalışmaya katılan hem tüm hem de farklı liglerde oynayan futbolcuların yetersiz besin ve sıvı alımı içerisinde olduğu ve aynı zamanda literatüre göre yüksek vücut yağ yüzdesine sahip oldukları belirlenmiştir.Item Lise öğrencilerinin sınav kaygısı, kafein tüketimi ve uyku kalitelerinin değerlendirilmesi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Turunç, Pelin; Köse, BerilBu araştırma, sınava hazırlanan öğrencilerin sınav kaygı düzeyini belirlemeyi ve bu dönemdeki kafein alımları ile uyku kalitelerini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Araştırma Mart ve Nisan 2022 tarihleri arasında Hatay’da bulunan 2 ayrı kolejde okuyan 14-18 yaş aralığında 74 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Sınav kaygısının saptanabilmesi amacıyla sınava hazırlık dönemindeki 12. sınıflar ile sınav döneminden yeni çıkmış 9. sınıflar karşılaştırılmıştır. Katılımcılara genel özelliklerini, beslenme alışkanlıklarını, antropometrik özelliklerini, kafein tüketim sıklık kayıtlarını, uyku kalitelerini ve sınav kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla bir anket formu uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programında değerlendirilmiştir. Çalışmaya %60.8’i kadın, %39.2’si erkek, yaş ortalaması 16.2±1.7 yıl olan 74 adölesan katılmıştır. Elde edilen verilere göre kilogram başına ortalama kafein tüketim miktarları 5.3±3.9 5 mg/kg vücut ağırlığı şeklinde saptanmıştır. Cinsiyete göre kaygı düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Düşük kaygı düzeyine sahip olan ergenlerin %75’inin düşük kafein, orta ve yüksek kaygı düzeyine sahip olan ergenlerin ise sırasıyla %64.4’ünün ve %81’inin yüksek kafein tükettiği saptanmıştır (p<0.05). Atlanan öğün ve kaygı düzeyleri, uyku kalitesi grupları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklı dağılım göstermiştir (p<0.05). Kötü uyku kalitesine sahip öğrencilerin %86’sı sabah öğününü atladığını belirtirken, iyi uyku kalitesine sahip öğrencilerin %66.7’si sabah öğününü atladığını belirtmiş ve iyi uyku kalitesine sahip bütün öğrencilerin akşam öğününü tükettikleri gözlenmiştir. Katılımcıların düşük, orta, yüksek kaygı düzeyi sınıflamasına göre ortalama uyku kalitesi puanları sırasıyla 6.8±4.2, 7.8±2.9, 10±3.1 şeklinde saptanmıştır (p<0.05). İyi uyku kalitesine sahip ergenler 91.1±25.7 şeklinde ortalama kaygı düzeyi puanına sahip iken, kötü uyku kalitesine sahip bireylerin ortalama puanı 115.5±21.7 şeklinde daha yüksek gözlenmiştir (p<0.05). Elde edilen veriler, lise öğrencilerinde sınav kaygısının gözlendiği ve kafein tüketimi, kaygı düzeyi, uyku kalitesi arasında ilişki olduğu yönündedir. Ayrıca uyku ve kaygı arasında literatürdeki sonuçlara benzer şekilde çift yönlü bir ilişki gözlenmiştir. Bu konu hakkında literatürde yeterli çalışma olmaması ve konunun adölesanlar için önem arz etmesi nedeniyle daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır. This research aims to determine the exam anxiety level of students, who are getting prepared for exam, and to assess their caffeine intake and sleep qualities during such period. The research is performed between March and April 2022 with the participation of 74 students, aged between 14 and 18, studying in 2 different colleges in Hatay. 12th grades, who are in exam preparation period, and 9th grades, whose exam period has ended recently, are compared to detect exam anxiety. Participants completed a survey form to determine their general characteristics, dietary habits, anthropometric characteristics, caffeine consumption frequency records, sleep qualities and exam anxiety levels. Obtained data are assessed on SPSS program. 74 adolescents, 60.8% of whom were females, and 39.2% of whom were males, in the average age of 16.2±1.7 participated to the study. According to obtained data, average caffeine consumption per kilogram is detected as body weight 5.3+3.9 5 mg/kg. Statistically significant difference is found between anxiety levels by gender (p<0.05). We detected that 75% of adolescents, who have low anxiety levels, consume low level of caffeine, and we also detected that adolescents, who have moderate and high anxiety levels, consume high level of caffeine, i.e. 64.4% and 81% respectively (p<0.05). Skipped meals and anxiety levels showed a significantly different distribution among sleep quality groups (p<0.05). 86% of students, who have poor sleep quality, emphasized that they skip morning meal, and 66.7% of students, who have good sleep quality, emphasized that they skip morning meal, and we observed that all of the students, who have good sleep quality, eat dinner. We detected that the average sleep quality scores of participants are detected as 6.8±4.2, 7.8±2.9 and 10±3.1 by categories of low, moderate and high anxiety levels respectively (p<0.05). Adolescents, who have good sleep quality, had an average anxiety level score of 91.1±25.7, while average score of individuals, who had poor sleep quality, is observed as higher, i.e. 115.5±21.7 (p<0.05). Obtained data show that exam anxiety is observed in high school students, and that there is a correlation between caffeine consumption, anxiety level and sleep quality. Also, similar to the results available in the literature, we observed there is a bidirectional relationship between sleep and anxiety. More number of studies must be conducted on this issue since sufficientnumber of studies is not available in the literature and since the subject is critical for adolescents.Item Yetişkin bireylerde dürtüselliğin kontrolsüz yeme davranışı ve obezite ile ilişkisi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Genç, Cansu; Köse, BerilBu tanımlayıcı tipteki araştırma, obezitenin ve bir obezite risk faktörü olan kontrolsüz yeme davranışının bireylerdeki dürtüsellik varlığı ile ilişkili olup olmadığını araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Çalışma Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsünde yer alan, Tıp ve Diş Hekimliği Fakülteleri dışındaki tüm fakülte ve yüksekokullarda görev yapmakta olan 118 kadın, 82 erkek olmak üzere toplam 200 öğretim elemanın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerinin toplanması için 3 bölümden (Kişisel bilgiler ve antropometrik ölçüm, Barratt Dürtüsellik Ölçeği (BDÖ-11), Üç Faktörlü Yeme Anketi (TFEQ-R21) oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Beden kütle indekslerine (BKİ) bakıldığında katılımcıların %4.5’i zayıf, %51.5’i normal, %33.0’ü hafif şişman ve %11.0’i obez bulunmuştur. BKİ’si 25 kg/m2 altı olan katılımcıların tüm dürtüsellik puan türleri (motor dürtüsellik, plan yapmama, dikkatte dürtüsellik, toplam dürtüsellik) diğer gruba (25kg/m2 ve üstü) göre anlamlı şekilde daha düşük bulunmuştur (p<0.05). BKİ, tüm BDÖ-11 alt ölçekleri ile anlamlı pozitif korelasyon göstermiştir (motor dürtüsellik r=0.258, p=0.000, plan yapmama r=0.286, p=0.000, dikkatte dütüsellik r=0.183, p=0.010, toplam dürtüsellik r=0.297, p=0.000). BKİ’si 25 kg/m2 altı olan katılımcıların kontrolsüz yeme ve duygusal yeme puan ortalamaları diğer gruba (25kg/m2 ve üstü) göre anlamlı şekilde daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Bilişsel kısıtlama puan ortalaması ise 25 kg/m2 altı BKİ’ye sahip grupta daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuç istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Dürtüsellik ve kontrolsüz yeme ilişkisi incelendiğinde; BDÖ- 11’in tüm alt ölçek puan türleri ( motor dürtüsellik r=0.426, plan yapmama r=0.366, dikkatte dürtüsellik r=0.38, toplam dürtüsellik r=0.427) kontrolsüz yeme ile anlamlı bir korelasyon göstermiştir. Sonuç olarak dürtüsellik obezite tedavisinde göz ardı edilmemesi gereken, obezite ve kontrolsüz yeme ile ilişkili bir durum olarak saptanmıştır. This descriptive study was conducted to investigate whether obesity and uncontrolled eating behavior, an obesity risk factor, were associated with the presence of impulsivity in individuals. The study was carried out with the participation of a total of 200 faculty members, 118 women and 82 men working in all faculties and schools except for the Faculties of Medicine and Dentistry, located on the Bağlıca Campus of Başkent University. A questionnaire form consisting of 3 sections (Personal Information and anthropometric measurement, Barratt Impulsivity Scale (BIS-11), Three Factor Eating Questionnaire (TFEQ-R21) was used to collect the research data. When body mass indexes (BMI) were examined, 4.5% of the participants were underweight, 51.5% were normal, 33.0% were overweight and 11.0% were obese. All impulsivity subscores (motor impulsivity, nonplanning, attention impulsivity, total impulsivity) of the participants whose BMI was below 25 kg / m2 were found to be significantly lower than the group with BMI 25kg / m2 and above. BMI showed a significant positive correlation with all BIS-11 subscales. The mean uncontrolled eating and emotional eating scores of the participants whose BMI was below 25 kg / m2 were significantly lower than the other group (25 kg / m2 and above) (p <0.05). The mean score of cognitive restraint was found to be higher in the group with BMI below 25 kg/m2. This result was not statistically significant (p> 0.05). When the relationship between impulsivity and uncontrolled eating was examined; All subscale scores of BIS-11 (motor impulsivity r = 0.426, non-planning r = 0.366, attention impulsivity r = 0.38, total impulsivity r = 0.427) showed a significant correlation with uncontrolled eating. In conclusion, impulsivity is a condition associated with obesity and uncontrolled eating which should not be ignored in the treatment of obesity.Item Yiyecek hizmeti alan mavi ve beyaz yakalı çalışanların iş tatmini düzeylerinin beslenme durumuna etkisi(Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Bozan, Damla Sinem; Köse, BerilBu çalışma yiyecek hizmeti alan mavi ve beyaz yakalı erkek çalışanlarda iş tatmini düzeyinin beslenme durumuna etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışma Aralık – Nisan 2022 tarihleri arasında Ankara ilinde özel bir firmada çalışmakta olan 22-64 yaş arası yetişkin 138 erkek çalışan (69 mavi yaka-69 beyaz yaka) ile yüz yüze anket yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada veri toplamak amacıyla hazırlanan anket formu araştırmaya katılan bireylerin genel bilgileri ve antropometrik ölçümlerini saptamaya yönelik bir form ile İş Tatmini Ölçeği, beslenme kalitesini ölçmek ve beslenme durumlarını saptamak için Sağlıklı Yeme İndeksi-2010 ve Besin Tüketim Sıklığı Formu sorularını içermektedir. Yaş ortalaması beyaz yakalı çalışanlarda 36.6±10.23 yıl, mavi yakalı çalışanlarda 36.8±9.73 yıl olarak bulunmuştur. Beyaz ve mavi yakalı çalışanların beden kütle indeksleri (BKİ) sırasıyla; 26.4±2.98 ve 27.4±3.89 kg/m² olarak belirlenmiştir (p>0.05). Bel/kalça oranı ortalaması beyaz yakalı çalışanlarda 0.9±0.06, mavi yakalı çalışanlarda bu ortalama 1.0±0.06 olarak saptanmış ve bu fark istatiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Mavi yakalı çalışanların günlük enerji alımı ortalaması 2332.1±673.63 kkal ve beyaz yakalı çalışanların 2042.7±558.02 kkal olarak bulunmuştur ve bu fark istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Beyaz yakalı çalışanların günlük enerjinin karbonhidrat, protein ve yağdan gelen yüzdeleri sırayla; %40, %17.5 ve %42.5 iken bu oranlar mavi yakalı çalışanlarda sırayla; %46, %15.7 ve %38.4 olarak saptanmıştır. Günlük karbonhidrat, protein ve yağ tüketim ortalaması ile kadro durumu arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki (p<0.05) bulunmuştur. İş memnuniyetsizliği olan beyaz ve mavi yakalı bireylerin SYİ-2010 puan ortalamaları sırayla; 60.9±6.76 ve 62.9±3.32 olarak saptanmıştır. İş tatmini ölçeği puan sınıflaması ile SYİ-2010 puan ortalaması arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Bu araştırma, ülkemizde iş tatmini düzeylerinin beslenme durumuna etkisini inceleyen öncü çalışmalardan biridir. İş tatmini ve beslenme durumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. This study was carried out to determine the effect of job satisfaction level on nutritional status of blue and white collar male employees receiving food service. The study was carried out by using face-to-face survey method with 138 adult male (69 blue collar-69 white collar) employees aged 18-64 working in a private company in the province of Ankara between December and April 2022. The questionnaire form prepared to collect data in the study includes a form to determine the general information and anthropometric measurements of the individuals participating in the research, and the questions of the Job Satisfaction Scale, the Healthy Eating Index-2010 (HEI-2010) and the Food Consumption Frequency Form to measure the nutritional quality and determine their nutritional status. The mean age was found to be 36.6±10.23 years for white collar workers and 36.8±9.73 years for blue collar workers. Body mass indexes (BMI) of white and blue collar workers, respectively; It was determined as 26.4±2.98 and 27.4±3.89 kg/m² (p>0.05). The mean waist/hip ratio was found to be 0.9±0.06 in white-collar workers and 1.00±0.06 in blue-collar workers, and this difference was statistically significant (p<0.05). The mean white energy intake of blue-collar workers was 2332.1±673.63 kcal and that of white-collar workers was 2042.7±558.02 kcal, and this difference was statistically significant (p<0.05). The percentages of white energy from carbohydrates, proteins and fats of white-collar workers are in order; While 40%, 17.5% and 42.5%, these rates are respectively for blue-collar workers; It was determined as 46%, 15.7% and 38.4%. A statistically significant relationship (p<0.05) was found between the average white carbohydrate, protein and fat consumption and the staff status. HEI-2010 mean scores of white and blue collar individuals with job dissatisfaction are respectively; It was determined as 60.9±6.76 and 62.9±3.32. There was no statistically significant difference between the job satisfaction scale score classification and the HEI-2010 score average (p>0.05). This research is a pioneering study examining the effect of job satisfaction levels on nutritional status in our country. No significant relationship was found between job satisfaction and nutritional status. More research is needed on this subject.