Browsing by Author "Hiçsönmez, Akgün"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abdominal girişim sonrası n-asetilsitein'in intraperitoneal uygulamasının adezyon oluşumu üzerine etkisinin araştırılması(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) İnal Aslan, Gizem; Hiçsönmez, AkgünPostoperatif intraabdominal adezyonların azaltılmasına yönelik olarak yaptığımız çalışmada, sıçanlarda deneysel olarak oluşturulan intraabdominal adezyonları önlemek için N-asetilsistein’in (NAS) ampul formunun intraperitoneal olarak verilmesinin etkisini araştırdık. Bu çalışmada yaşları 5-7 ay arasında değişen, 160-300 gr ağırlığında 20 adet dişi Wistar Albino sıçan kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan sıçanlar 2 gruba ayrılmışlardır; Grup 1 adezyon oluşum modeli sonrası intraperitoneal serum fizyolojik (SF) verilen grup (n=10); Grup 2 adezyon oluşum modeli sonrası intraperitoneal NAS verilen gruptur (n=10). Deneysel yapışıklık modeli oluşturulmasının ardından Grup 1’de karın içine 2 cc SF verildi, Grup 2’de ise 150 mg/kg NAS (SF ile sulandırılarak 2 cc’ye tamamlandı) verildi. Postoperatif dönemde oral yoldan normal beslenme başlandı. Postoperatif 10. gün sakrifiye edilan ratlar, yapışıklık gelişimi açısından makroskopik ve mikroskopik olarak değerlendirildi. İntraperitoneal yapışıklıklar makroskopik olarak Evans modeline uygun olarak kör değerlendirildi. Grup 1’de kendi kendine ayrılan adezyon 3 sıçanda, çekme ile ayrılan adezyon 4 sıçanda, ayırmak için disseksiyon gereken adezyon ise 3 sıçanda mevcuttu. Grup 2’de adezyon olmayan 6 sıçan, kendi kendine ayrılan adezyonu olan 4 sıçan mevcuttu, çekme ile ayrılan veya ayırmak için disseksiyon gereken adezyonu olan sıçan ise bulunmamaktaydı. Histopatolojik incelemede Grup 1’de üç sıçanda hafif fibrozis, 6 sıçanda orta derecede fibrozis, 1 sıçanda yoğun fibrozis mevcuttu. Bu grupta 6 sıçanda hafif, 2 sıçanda orta derecede, 2 sıçanda ise yoğun inflamatuar hücre reaksiyonu saptandı. Grup 2’de 4 sıçanda inflamatuar hücre reaksiyonu ve interstisyel fibrozis bulunmazken, 6 sıçanda hafif inflamatuar hücre reaksiyonu ve fibrozis mevcuttu. Bu gruptaki sıçanların hiçbirinde orta veya yoğun inflamatuar hücre reaksiyonu ya da interstisyel fibrozis yoktu. Cerrahi sonrası makroskopik yapışıklık ve mikroskopik interstisyel fibrozis ve inflamatuar hücre reaksiyonu gelişimi, kontrol grubu ve NAS verilen grup incelendiğinde, kontrol grubu ve NAS grubu arasında yapışıklık gelişimi açısından NAS leyhine anlamlı fark olduğu bulunmuştur (p<0,05, p<0,05, p<0,05). Bu deneysel çalışmada NAS’ın intraperitoneal olarak tek doz kullanımının karın içi yapışıklık oluşumunu azalttığı gösterilmiştir. NAS, intraabdominal yapışıklıkların azaltılmasında umut verici bir ilaç olabilir.Item Karaciğer tümörleri ve cerrahi deneyimlerimiz(Çocuk Cerrahisi Dergisi ,21 ,1 ,34-38, 2007) Arda, İ.Serdar; Ötgün, İbrahim; Coşkun, Mehmet; Boyvat, Fatih; Güney, L.Hakan; Fakıoğlu, Ender; Bilezikçi, Banu; Özen, Özlem; Hiçsönmez, Akgün; Haberal, MehmetKliniğimizde bir yıl içerisinde karaciğer tümörü netanısı ile izlenen hastaların bulguları sunulmaktadır. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 1 yıl içerisinde 6 olgu (3 hepatoblastom, 1 hepatosellüler karsinom, 1 metastatik karaciğer kitlesi -opere Wilms' tümörü- ve 1 embriyonel rabdomiyosarkom) izlenmiştir. Bu çalışmada hastaların bulguları geriyedönük olarak taranmıştır. Bulgular: 4'ü erkek ikisi kız olan hastaların yaşları 4 ay ile 6 yaş arasındaydı. Hastaların tümü tümör belirteçleri, dopler ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografik hepatik anjiyografi ile değerlendirildi. 4 hastada kitle tam olarak çıkarıldı. Hepatoblastoma tanılı bir hastaya canlı vericiden karaciğer nakli yapıldı. Hepatoblastomlu diğer bir hasta ise kemoembolizasyon sonrasında kemoterapi programına alındı. Sonuç: Çocukluk çağı karaciğer tümörleri ameliyat öncesi bilgisayarlı tomografik hepatik anjiyografi ile ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bu hastaların cerrahi sağaltımları deneyimli bir cerrahi ekip tarafından uygun ameliyathane donanımı olan merkezlerde yapılmalıdır. Karaciğer nakli, metastazı olmayan ve çıkarılamayan tümörlerde uygulanması gereken cerrahi sağaltım olmalıdır. Here, we present our one year experience in patients with liver tumors. Patients and Method: 6 patients' data (1 hepatoblastoma, 1 hepatocellular carcinoma, 1 metastatic liver mass -previously operated for Wilms' tumor- and 1 embryonal rabdomyosarcoma) were investigated retrospectively. Results: Four of the patients were male and the others were female. Ages were changed between 4 months and 6 years. All patients were investigated with tumor markers, hematological and biochemical analysis, Doppler ultrasonography and computerized tomographic hepatic angiography. Tumor was totally resected in four patients. One patient underwent live-donor partial liver transplantation. One patient with hepatoblastoma is still receiving preoperative chemotherapy. Conclussion: It is quite important to define the tumor borders with computerized tomographic hepatic angiography. We believe that liver tumor surgery should be performed by experienced surgeons in well-equipped centers. Liver transplantation is the treatment of choice in unresectable non-metastatic tumors