Repository logo
Communities & Collections
All of DSpace
  • English
  • العربية
  • বাংলা
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Ελληνικά
  • Español
  • Suomi
  • Français
  • Gàidhlig
  • हिंदी
  • Magyar
  • Italiano
  • Қазақ
  • Latviešu
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Српски
  • Svenska
  • Türkçe
  • Yкраї́нська
  • Tiếng Việt
Log In
New user? Click here to register.Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Hızal, Evren"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 5 of 5
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Altmışbeş yaş üzeri erişkinlerde, saf ses odyometri , mobil uygulama ile kendi kendine yapılabilen işitme testi ve türkçe işitme engeli ölçeği-yaşlı ile elde edilen sonuçların karşılaştırılmalı analizi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü, 2021) Saka, İlayda; Hızal, Evren
    AMAÇ: Bu çalışmadaki amaç, çeşitli nedenlerle klinik odyometrik ölçüm yapılamayan yaşlılarda, mobil uygulama ile kendi kendine yapılabilen işitme testinin kullanılabilirliğini araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışma, Ankara ili Çankaya ilçesinde bulunan 4 (dört) adet önceden belirlenmiş işitme cihazı satış ve uygulama merkezinde, çalışma kriterlerine uyan 97 bireyin katılımıyla gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan bireylere akıllı telefon aracılığıyla kendi kendine yapılabilen bir işitme testi uygulaması olan Hearing Test uygulandı ve saf ses eşikleri ölçüldü. Tüm katılımcılara ayrıca İşitme Engeli Ölçeği – Yaşlı (İEÖ-Y) uygulandı. Bireylerin demografik özellikleri not edildi. Mobil uygulama ile saptanan saf ses eşikleri, klinik odyometrik ölçümlerden elde edilen saf ses eşikleri ve İEÖ-Y’den elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı. BULGULAR: 97 katılımcının 53’ü erkek, 44’ü kadındı. Mobil uygulamadan elde edilen saf ses eşikleri ile klinik odyometrik saf ses eşikleri arasında pozitif, kuvvetli korelasyon saptandı. 500, 1000, 2000, 4000 ve 6000 Hz frekanslarında mobil uygulama eşikleri ile klinik odyometrik eşikler arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Mobil uygulama, işitme kaybının derecesini İEÖ-Y’ye göre daha iyi yansıttı. İşitme cihazı kullanımının mobil uygulama ölçümlerini anlamlı derecede etkilemediği görüldü. SONUÇ: Hearing test mobil uygulaması, çeşitli nedenlerle klinik odyometrik ölçüm yapılamayan yaşlı hastalarda hava yolu saf ses işitme eşiklerinin tahmin edilmesi için kullanılabilir. OBJECTIVE: The objective of this research is to test the usability of the Smartphone Self-Hearing Test Application in elderly whose clinical audiometric measurements cannot be done for various reasons. MATERIAL AND METHODS: This research was put into practice with 97 people who fit the research criteria; in 4 (four) predetermined hearing aid dispensing clinics in Ankara, Çankaya. Pure-tone hearing thresholds were determined using ‘Hearing Test’, a self-administered smartphone application. Hearing Handicap Inventory for Elderly was also applied to all participants. Demographic data of participants were noted. Pure tone hearing thresholds obtained from mobile application, pure tone hearing thresholds determined from clinical audiometric measurements, and results of Hearing Handicap Inventory for Elderly were analyzed. RESULTS: Among 97 participants, 53 of them are male, 44 of them are female. There was strong, positive correlation between the pure tone hearing thresholds that were obtained using mobile application and the clinical audiometry. There was no difference between the mobile application thresholds and clinical audiometric thresholds at 500, 1000, 2000, 4000 and 6000 Hz frequencies (p>0.05). Mobile application reflected the degree of hearing loss better than HHIE. Hearing aid use was found not to have a significant effect on mobile application measurements. CONCLUSION: Hearing test mobile application can be used to predict pure tone air-conducted hearing thresholds in elderly patients that cannot get clinical audiometric measurements.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Benign paroksismal pozisyonel vertigo hastalarında posterior ve lasteral semisirküler kanallara ait tanısal videonistagmografi kayıtlarının değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Hızal, Evren; Erbek, Hatice Seyra
    Benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) tanısında kullanılan tetikleyici manevraların hiçbirisi tek bir semisirküler kanalda cevaba neden olmaz. Başın açısal pozisyonundaki değişiklikler, tüm semisirküler kanalların yerçekimine göre konumlarını etkiler. Bu çalışmada, vertigonun tanısına yönelik olarak uygulanan pozisyonel testlerin videonistagmografi (VNG) kayıtlarını değerlendirmek ve Dix- Hallpike ile supin baş çevirme (head-roll) testlerinin her ikisinde tespit edilen nistagmus cevaplarının özelliklerini belirlemek amaçlanmıştır. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı‟na 14.10.2016 ile 11.02.2019 tarihleri arasında vertigo yakınması ile başvurmuş 7523 hastaya ait VNG bilgisayar veritabanı kayıtları gözden geçirilmiştir. Dix-Hallpike testi ile birlikte head-roll testine ait sonuçları içeren 2880 kayıt olduğu (%68,1 kadın; ortalama yaş, 53) tespit edilmiş, bu kayıtlara ait VNG grafiklerinin çıktıları alınarak incelenmiştir. Hem Dix- Hallpike hem de head-roll testlerine ait grafik çıktılarında nistagmus varlığı saptanan 148 kayda ait video görüntüleri, iki farklı araştırmacı tarafından ayrıca değerlendirilmiştir. Göz hareketlerinin VNG traselerine tam doğrulukla yansımadığı; değerlendirilen VNG kayıtlarına ait video görüntüleri ile grafik çıktıları arasında özellikle nistagmusun yönü açısından belirgin farklılıklar olduğu saptanmıştır. Dix- Hallpike testi ile head-roll testlerinin ikisinde birden nistagmus yanıtı saptanan kayıtlar incelendiğinde; tanının bunların %8,8‟inde posterior kanal, %59,4‟ünde ise lateral kanal BPPV‟si (%47,7 geotropik [kanalolitiazis], %52,3 apogeotropik [kupulolitiazis] varyant) olduğu; %4,1‟inde birden fazla kanal tutulumu bulunduğu; %53,3‟ünde 1 rehabilitasyon manevrası uygulandığı; %7,4‟ünde rekürrens geliştiği anlaşılmıştır. Lateral kanal BPPV‟sinin gerek geotropik gerekse apogeotropik varyantlarında, head-roll testinin yanında Dix-Hallpike testinde de nistagmus izlenebilmektedir. Posterior kanal BPPV‟si olan hastalarda da head-roll testinde nistagmus saptanabilmektedir. BPPV‟de tanının doğru konulabilmesi ve uygun tedavinin uygulanabilmesi için tüm hastalarda hem Dix-Hallpike hem de head-roll testlerinin tamamlanması ve sonuçların birarada yorumlanması gerekir. None of the provocative maneuvers that are used for the diagnosis of benign paroxysmal positional vertigo (BPPV) induces response in a single semicircular canal alone. Angular changes in position of the head affect position of all semicircular canals relative to the gravity. The aims of this study were to evaluate the videonystagmography (VNG) records of positional tests that are performed for the diagnosis of vertigo and to define the characteristics of nystagmus responses that are detected in both Dix-Hallpike and supine head-roll tests. Records of 7523 patients that have applied to the Department of Otolaryngology at Baskent University Ankara Hospital with the complaint of vertigo between 10.14.2016 and 2.11.2019 were reviewed from the VNG computer database. 2880 recordings (68.1% female; mean age, 53) were found to include results of both Dix-Hallpike and head-roll tests. Graphical results of each of those VNG recordings were printed out and examined. Video images of 148 records that had been detected to have nystagmus on graphical printouts of both Dix-Hallpike and head-roll tests were further analyzed by two independent researchers. Ocular movements were found to be inaccurately represented on VNG tracings and there were significant differences between the video images and graphical printouts especially in terms of nystagmus direction. Analysis of the records that were detected to have nystagmus response in both Dix- Hallpike and head-roll tests revealed that, diagnosis was posterior canal BPPV in 8.8% and lateral canal BPPV in 59.4% (47.7% geotropic [canalolithiasis] and 52.3% apogeotropic [cupulolithiasis] variants). More than one canal was involved in 4.1%, 1 rehabilitation maneuver was performed in 53.3%, and recurrence was observed in 7.4% of those patients. In both geotropic and apogeotropic variants of lateral canal BPPV, nystagmus can be observed during Dix-Hallpike test in addition to head-roll test. In patients with posterior canal BPPV nystagmus can also be detected in headroll test. In order to reach to a correct diagnosis and apply appropriate treatment in BPPV, Dix-Hallpike test and head-roll test should be completely performed and results of those tests must be interpreted concomitantly.
  • Thumbnail Image
    Item
    Farklı zaman aralıkları ile tekrarlanan baş hareketlerinin video head Impulse test (vHIT) ölçümleri üzerindeki etkileri
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Hızal, Evren; Erbek, Hatice Seyra
    Video baş itme testi (vHIT), vestibüler sistem bütünlüğünün değerlendirilmesinde kullanılan yeni bir yöntemdir. Değişik vHIT cihazları ve uygulayıcılar arasında test tekniği açısından farklılıklar görülebilmektedir. vHIT ölçümleri sırasında yapılan ardışık baş itme hareketleri arasında geçmesi gereken süre net değildir. Bu sürenin ölçüm sonuçlarına bir etkisi olup olmadığı da bilinmemektedir. Bu çalışmanın amacı, ardışık baş itme hareketleri arasında geçen sürenin vHIT ölçümleri üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Elde edilecek sonuçlar ayrıca hastaların değerlendirilmesinde referans olarak kullanılabilecek kliniğimize ait normal değerlerin belirlenmesini sağlayacaktır. Çalışma, Başkent Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda kulak şikayeti olmayan 21 gönüllü, sağlıklı birey ile yürütülmüştür. Gönüllülere vHIT yapılmış, birbirini izleyen ardışık her baş hareketinin başlangıcı arasında yaklaşık olarak 2 saniye, 5 saniye ve 10 saniye beklenerek testler tekrarlanmıştır. Her vHIT testinde, lateral semisirküler kanallar için 40 msn, 60 msn ve 80 msn anlık vestibülooküler refleks (VOR) kazançları ile tüm semisirküler kanallar için ortalama kazançlar ve kazanç asimetrisi değerleri belirlenmiştir. Elde edilen veriler karşılaştırılmış ve 2 sn, 5 sn ve 10 sn aralıklarla yapılan baş hareketlerinin VOR kazançları üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Lateral semisirküler kanallar için baş itme hareketleri arasında geçen sürenin anlık (40 msn, 60 msn ve 80 msn) ve ortalama kazançlar ile kazanç asimetrisi değerleri üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkisi olmadığı görülmüştür (p>0.05). Lateral semisirküler kanallar için 80 msn anlık kazancı ve ortalama kazanç değerleri, VOR cevaplarının değerlendirmesinde kullanılabilir. Sağ anterior (p=0.001) ve sol posterior semisirküler kanal (p=0.034) için ortalama kazançlar 2 sn, 5 sn ve 10 sn aralıklarla yapılan ölçümler arasında farklılık göstermiştir. Vertikal kanallara ait diğer ölçüm sonuçlarının ise 2 sn, 5 sn ve 10 sn aralıklarla yapılan ölçümler arasında farklı olmadığı görülmüştür (p>0.05). vHIT, noninvaziv ve erişkinlerde göreceli olarak hızlı uygulanabilen bir testtir. Ardışık baş hareketleri arasında 2 sn’den az olmamak koşuluyla geçen sürenin lateral semisirküler kanal ölçümleri üzerinde belirgin bir etkisi yoktur. Vertikal kanal ölçümleri, tekrarlanan baş hareketleri arasında geçen süreden etkileniyor olabilir. Ancak, ölçümler test tekniğinden kaynaklanan hatalara açıktır. Video head impulse test (vHIT) is a new method for the assessment of vestibular system. The test technique may vary between different vHIT devices and technicians. Time interval that should be left between repetitive head impulses is not clear. Besides, the effect of that time interval on measurement results is not known. The aim of this study is to investigate the effects of the time interval between repetitive head impulses on vHIT measurements. The results of this study will also allow the detection of normative data of our clinic that can be used as reference values in the assessment of patients. The study was conducted with twenty-one healthy volunteers with no ear complaints, at Baskent University Department of Otorhinolaryngology. vHIT was applied to the volunteers and the tests were repeated with leaving 2 sec, 5 sec and 10 sec between repetitive head impulses. Instantaneous vestibuloocular reflex (VOR) gains at 40 msec, 60 msec and 80 msec for lateral semi-circular channels and average gain and gain asymmetry values were determined for all semi-circular channels. The data from measurements were compared and the effects of repetitive head impulses with 2 sec, 5 sec and 10 sec time gaps on VOR gains were assessed. Time period between head impulses were shown to have no statistically significant effect on instantaneous (at 40 msec, 60 msec and 80 msec) and average gains and gain asymmetry values for the lateral semi-circular channels (p>0.05). 80 msec instantaneous gain and average gain values can be used for the assessment of VOR responses of lateral semi-circular channels. There were differences among the average gain values between 2 sec, 5 sec and 10 sec measurements of the right anterior (p=0.001) and left posterior (p=0.034) semi-circular channels. Other results that belong to the vertical channels showed no statistically significant significance between 2 sec, 5 sec and 10 sec measurements (p>0.05). vHIT is a non-invasive test that can relatively be quickly applied in adults. Time intervals more than 2 sec between repetitive head impulses have no significant effect on the lateral semi-circular channel measurements. Vertical channel measurements may be affected from the time interval between repetitive head impulses. However, measurements are subject to errors that are related to the test technique.
  • Thumbnail Image
    Item
    Laringofaringeal reflüsü olan hastalarda tuba eustachi, orta kulak ve işitme fonksiyonlarının değerlendirilmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Özbay, Ece; Hızal, Evren
    Amaç: Laringofaringeal reflü tanısı alan erişkin bireylerde Tuba Eustachi ve orta kulak fonksiyonlarını değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak Burun Boğaz Kliniği‘nde yürütüldü. Laringofaringeal reflü tanısı alan ve yaşları 18-60 arasında değişen 26 birey ile sağlıklı 26 birey çalışmaya dahil edildi. Katılımcıların, laringofaringeal reflü ile ilişkili olabilecek belirti ve bulguların varlığını sorgulayan sorulara cevap vermesi istendi. Tüm katılımcılar için Reflü Saptama Skoru ve Reflü Semptom indeksi skorları belirlendi. Tuba Eustachi ve orta kulak fonksiyonlarını değerlendirmek amacıyla tüm katılımcılara elektroakustik immitansmetri, multifrekans timpanometri, akustik refleks, Eustachi fonksiyon testleri ve saf ses odyometrisi yapıldı. Sonuç: Çalışlma grubu ile kontrol grubu arasında Reflü Saptama Skoru, Reflü Semptom indeksi, üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme sıklığı ve kulakla ilgili bazı sübjektif semptomlar açısından anlamlı farklılık tespit edildi. Sol kulak ve toplamda her iki kulak için 500 Hz akustik refleks eşikleri açısından gruplar arası anlamlı farklılık saptandı. Uygulanan diğer tüm odyolojik test sonuçları ise gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık göstermedi. Laringofaringeal reflü, Tuba Eustachi ve orta kulak ile ilgili bazı klinik belirti ve bulguların daha fazla gözlenmesine neden olabilir. Ancak, elektroakustik immitansmetri, multifrekans timpanometri, akustik refleks, Eustachi fonksiyon testleri ve saf ses odyometrisi gibi odyolojik test sonuçları üzerinde doğrudan bir etkisi gösterilememiştir. Bu konuda yapılacak ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Objective: To evaluate middle ear and auditory tube functions in adult individuals diagnosed with laryngopharyngeal reflux. Materials and Methods: The study was conducted at Baskent University Adana Dr. Turgut Noyan Research and Application Center Otorhinolaryngology Clinic. 26 individuals diagnosed with laryngopharyngeal reflux between the ages of 18-60 and 26 healthy individuals were included in the study. The participants were asked to answer questions examining the presence of symptoms and signs which may be related to laryngopharyngeal reflux. Reflux Finding Score and Reflux Symptom Index scores were determined for all participants. Electroacoustic immitancemetry, multifrequency tympanometry, acoustic reflex, Eustachi function tests and pure tone audimetry were performed on all participants to evaluate middle ear and auditory tube functions. Results: Significant difference was observed between the control group and the experimental group in terms of Reflux Finding Score, Reflux Symptom Index, upper respiratory tract infection frequency and certain subjective symptoms related to the ear. For left ear and both ears in total, significant difference was detected between the groups with regard to acoustic reflex thresholds at 500 Hz. All the other audiological test results did not show significant difference between groups from a statistical point. Laryngopharyngeal reflux might cause certain clinic symptoms and signs related to the auditory tube. However, its direct effect was not shown on audiological test results like electroacoustic immittancemetry, multifrequency tympanometry, acoustic reflex, auditory tube function tests and pure tone audiometry. Futher research is needed on the subject.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Piyade ve topçuların konvansiyonel ve yüksek frekans işitme eşiklerinin belirlenmesi
    (Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Karaçaylı, Ceren; Hızal, Evren
    Yüksek şiddette sese maruz kalmanın işitme üzerine olumsuz etkilerinin olduğu bilinmektedir. Yüksek sese maruziyet ile ortaya çıkan bu etkilerin derecesi, sesin şiddeti, maruziyetin süresi ve sesin frekans aralığı ile ilişkilidir. Aynı zamanda, gürültüye duyarlılık, yaş, daha önceki işitme kaybı öyküsü gibi bireye bağlı özellikler de etkilidir. Yüksek sese maruziyet sonucu ortaya çıkan olumsuz etkiler temelde işitme kaybı ve tinnitus olarak sıralanabilir. Tekrarlayan akustik travmalar ve tinnitus askeri personelde sık görülen bir durumdur. Bu çalışmanın amacı, silahlı kuvvetler personelinde muharip sınıflardan olan topçu ve piyade sınıfında saf ses işitme eşiklerinin belirlenmesi, olası işitme kaybı derecesinin belirlenmesi, ayrıca orduda geçirilen sürenin sonuçlar üzerine etkisi olup olmadığının incelenmesidir. Bu çalışmaya 35 piyade, 30 topçu ve 43 kontrol dahil edilmiştir. Tüm katılımcılara otolojik muayene, konvansiyonel ve yüksek frekans saf ses odyometrisi yapılarak 125, 250, 500, 1000, 2000, 4000, 6000, 8000, 10000, 12500, 14000, 16000 Hz frekanslarındaki işitme eşikleri ölçülmüştür. Piyadelerde 125 Hz, 250 Hz, 14000 Hz frekanslarında sol kulak eşikleri sağ kulak eşiklerinden anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0.05). Topçularda 125 Hz, 250 Hz, 16000 Hz frekanslarında sağ kulak eşikleri sol kulak eşiklerinden anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). 4000 Hz ve 12500 Hz arası frekanslarda tüm gruplarda frekanslar arasında anlamlı fark görülmüş, en yüksek eşikler topçu sınıfında, en düşük eşikler ise kontrol grubunda görülmüştür (p<0.05). 14000 Hz ve 16000 Hz frekanslarında topçu ve piyade sınıfları arasında anlamlı fark bulunamamıştır ancak her iki grupta da eşikler kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksektir (p<0.05). Sonuç olarak, impulsif gürültü hem piyade hem de topçu sınıfı askerlerde belirli frekanslarda daha yüksek saf ses eşikleri ile ilişkilendirilebilir. Piyade grubunda daha çok sol kulağın, topçu grubunda ise daha çok sağ kulağın etkilendiği belirlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde işitme koruma programının uygulanması ve kişisel koruyucu ekipman kullanımının teşvik edilmesi, impulsif gürültünün olumsuz etkilerini azaltabilir. It is known that exposure to high volume sound has negative effects on hearing. The degree of these effects that occur with exposure to loud sound is related to the severity of the sound, the duration of the exposure and the frequency range of the sound. Individual characteristics, such as noise sensitivity, age, and previous hearing loss history, are also effective. The negative effects resulting from exposure to loud sounds can be listed as hearing loss and tinnitus. Recurrent acoustic traumas and tinnitus are common in military personnel. The aim of this study is to determine the pure tone auditory thresholds in the artillery and infantry class, which are among the combat classes in the armed forces personnel and to determine the degree of possible hearing loss, as well as to examine whether the time spent in the military has an impact on the results. This study included 35 infantry, 30 artillery and 43 controls. Hearing thresholds at 125, 250, 500, 1000, 2000, 4000, 6000, 8000, 10000, 12500, 14000, 16000 Hz frequencies were measured by conventional and high frequency pure tone audiometry. The left ear thresholds at 125 Hz, 250 Hz, 14000 Hz frequencies in the infantry group were significantly higher than the right ear thresholds (p <0.05). In the artillery group, right ear thresholds at 125 Hz, 250 Hz, 16000 Hz frequencies were significantly higher than left ear thresholds (p <0.05). At frequencies between 4000 Hz and 12500 Hz, there was a significant difference between all groups, with the highest thresholds in the artillery group and the lowest thresholds in the control group (p <0.05). No significant difference was found between the artillery and infantry classes at 14000 Hz and 16000 Hz frequencies, but both groups were significantly higher than the control group (p <0.05).In conclusion, impulsive noise can be interrelated with higher pure tone thresholds at some frequencies in both infantry and artillery classes. It was detected that left ear was affected more in infantry group and the right ear was affected more in artillery group. Implementation of a hearing protection program and promotion of personal protective equipment use in the Turkish Armed Forces might reduce negative effects of impulsive noise.

| Başkent Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber |

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback
Repository logo COAR Notify