Repository logo
Communities & Collections
All of DSpace
  • English
  • العربية
  • বাংলা
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Ελληνικά
  • Español
  • Suomi
  • Français
  • Gàidhlig
  • हिंदी
  • Magyar
  • Italiano
  • Қазақ
  • Latviešu
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Српски
  • Svenska
  • Türkçe
  • Yкраї́нська
  • Tiếng Việt
Log In
New user? Click here to register.Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Boğa, Can"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 3 of 3
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Thumbnail Image
    Item
    Doğu akdeniz bölgesi orak hücre hastalığı mortalite çalışması: 735 Hastanın çok merkezli geriye dönük kohort analizi
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Karacaoğlu, Pelin; Boğa, Can
    Orak hücre hastalığı kronik hemolitik anemi ve doku hasarı ile seyreden dünyada sık görülen genetik hastalıklardan biridir. Çalışmalar doku hasarının önlenmesi için hidroksiüre kullanımının gerekli olduğunu göstermiştir ancak yaşam süresini uzatmasıyla ilgili veriler açık değildir. Literatürde, orak hücre hastalığına bağlı ölüm bilgilerinin rapor edildiği çalışmalar vardır. Ancak ölümle ilişkili faktörleri ve yaşayan-ölen hastaların karşılaştırıldığını gösteren çalışmalar yetersizdir. Bu çalışmada Türkiye‘nin Doğu Akdeniz bölgesinde yaşayan çok sayıda çocuk ve erişkin orak hücre hastasında, ölüm yaşı ve nedenleri ile ölüme etki eden faktörlerin araştırılması amaçlandı. Çalışmada 2005 ve 2015 yılları arasında orak hücre hastalığı tanısıyla izlenen toplam 102 çocuk ve 633 erişkin hastanın verileri çok merkezli geriye dönük kohort çalışması olarak araştırıldı. Hastaların tanılarına göre dağılımını değerlendirildiğinde 735 hastanın % 66.9 ‗u homozigot hemoglobin S (Hb S) hastalığı, %17‘si Hb S-β0 talasemi, %15‘i Hb S-β+ talasemi % 1'i Hb S-α talasemi olgularını kapsadı. Kaybedilen hastaların 44 (% 6)‘ü yetişkin, 1 (% 0.1)'i çocuk idi. Ortalama ölüm yaşı erkeklerde 34.1± 10 (18- 54) yaş, kadınlarda 40.1± 15 (17- 64) yaş, tümünde 36.6± 13 (17- 64) yaş idi. Hastaların % 25‘inde yılda 3 veya daha fazla ağrılı kriz olduğu anlaşıldı. Ağrılı kriz sıklığını‘nın ölüm olayı ile ilişkisi olmadığı tespit edildi. Tek değişkenli analiz yapıldığında, ölüm olayı ile akut göğüs sendromu, hipertansiyon, böbrek hasarı ve hidroksiüre kullanımı arasında anlamlı ilişki bulundu (sırası ile p= 0.007, p= 0.015, p= 0.000, p= 0.009). Laboratuar parametreleri için tek değişkenli analiz yapıldığında ölüm ile yüksek lökosit ve trombosit sayısı, düşük hemoglobin değeri arasında anlamlı ilişki bulundu (sırası ile p= 0.000, p= 0.000, p= 0.000). Çok değişkenli analiz yapıldığında ise sadece yüksek lökosit sayısı ve ölüm arasında anlamlı ilişki saptandı (p= 0.009). Orak hücre hastaları ile yapılan 735 hastayı kapsayan geniş çalışmada, akut göğüs sendromu, dalak sekestrasyonu ve uzamış ağrılı krize bağlı çoklu organ yetmezliği gibi komplikasyonların en sık ölüm nedenleri olduğu görüldü. Hipertansiyon ve böbrek hasarı gibi eşlik eden hastalık durumlarının ölüm ile ilişkili olduklarının belirlenmesi, uygun tedavi yönetimlerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu çalışmada, elde edilen bulgular küratif tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesine yardımcı olacaktır. Sickle cell disease is one of the most common genetic disorders worldwide characterized by chronic hemolytic anemia and tissue injury. A number of study showed that addition of hydroxyurea is essential for the prevention of tissue damage in patients with sickle cell disease. In contrast, only sparce data exist about its affect on prolongation of life expectancy. Despite the presence of the studies investigating causes of mortality, age of mortality, distribution of mortality rates according to years in sickle cell disease patients, data are not avaliable in literature about the factors affecting mortality and comparison of surviving–dying patiens. We aimed to investigate the ages and causes of deaths from sickle cell disease in a large population of children and adults living in the Mediterranean region of Turkey and to determine factors associated with death. In this multicentric retrospective cohort study conducted between 2005-2015, data were collected from 102 children and 633 adults with sickle cell disease. Among the 735 cases, 67 % were homozygous hemoglobin S (Hb S) disease, 17 % Hb S-β0 thalassemia, 15% Hb S-β+ thalassemia and 1 % Hb S-α thalassemia. Forty four (6 %) patients were recorded to die from adults while 1 child (0,1 %) died. Median age at death was 34,1± 10 (18- 54) years for males, 40.1± 15 (17- 64) years for females, 36,6± 13 years (17- 64) for both. Overall, 25 % patients were considered to have frequent painful crisis (>3 per year) and no effect on mortality. On univariate analysis, death was found to be associated with acute chest syndrome, hypertension, renal disease and not use of hydroxyurea (p= 0.007, p= 0.015, p= 0.000, p= 0.009 respectively). Also on univariate analysis, death was found to be associated with higher leukocyte, platelet and lower hemoglobine count (p= 0.000, p= 0.000, p= 0.000 respectively). On multivariate analysis death was found to be associated with only higher leukocyte count (p= 0.009). In this large study of 735 cases of sickle cell disease, main causes of death included complications of disease such as acute chest syndrome, splenic sequestration, and prolonged painful crisis leading to multi-organ failure. Comorbid conditions such as hypertension and renal failure were considered as major risks for mortality which should help to optimize the therapeutic management. We may conclude that the results of this study could help the clinicians to make a decision for the time of application of a curative treatment alternative.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Hematolojide ayırıcı tanı
    (2004) Boğa, Can; Özdoğu, Hakan
  • Thumbnail Image
    Item
    Orak hücre anemisinde dolaşımdaki endotelyal hücreler: endotelyal hücre izolasyonu, kültür ve immun tiplendirme çalışmaları
    (Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Boğa, Can; Özdoğu, Hakan
    Kemik iliğinde bulunan endotelyal öncü hücrelerinin, zararlanmış dokuların tamir edilmesi ve yeni damar oluşumu işleminde önemli rol oynayabildikleri bilinmektedir. Bu hücreler, kemik iliğinden periferik dolaşımına geçerek daha olgun hücreler haline dönüşebilirler. Dolaşımdaki endotelyal hücre sayısının bilinmesi; damar zararlanması ile ilişkili hastalıklarının tanısı, prognozu, ve takibi yönünden yarar sağlayabilir. Endotelyal hücrelerin tam olarak bilinmeyen olgunlaşma süreçlerinin anlaşılması ise yeniden damar oluşumunu sağlayan etkin tedavi yöntemlerinin geliştirilmesini sağlayabilir. Uygun şekilde izole edilip çoğaltılmaları, hücre tedavileri uygulamalarına fırsat verebilir. Ancak endotelyal hücrelerin olgunlaşma süreçleri tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca endotelyal hücrelerin izole edilmesi ve periferik kanda sayılma yöntemleri konusunda tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Endotelyal hücre boyutu ve granülaritesinin olgunlaşma ile ilişkisi açık değildir. Bu çalışmada, ilk defa endotele özel yeni bir antikor kombinasyonu (anti-CD144, anti-CD146) seçilerek, hazırlama ve analiz aşamalarında ise yeni bir teknik kullanılarak endotelyal hücre izolasyonu, immun fenotiplendirme ve akım sitometrede dolaşımda bulunan endotel hücrelerinin sayım işlemleri yapılmıştır. Ayrıca, özel boyalar kullanılarak immun floresan mikroskopta morfolojik özellikler araştırılmıştır. Endotelyal hücre kaynağı olarak, orak hücre hastalığı olan hastaların periferik kan örnekleri, kemik iliği, insan göbek kordonu endotelyal hücre dizisi ve safen ven örnekleri kullanılmıştır. Damar hasarının yoğun olduğu orak hücre hastalığında bazı klinik parametrelerin (yaş, cins, ağrılı kriz sayısı, bacak yaraları, hepatik nekroz, akut nörolojik olay, avasküler kemik nekrozu, hidroksiüre kullanımı) ve laboratuvar parametrelerin (stabil durumdaki hemoglobin, mutlak nötrofil sayısı, hemoglobin S konsantrasyonu) endotelyal hücre sayısı ile ilişkisi araştırılmıştır. Sonuç olarak, orak hücre hastalığında literatürde belirtilen değerlerden daha yüksek endotelyal hücresi değerleri elde edildi (Kontrollerde ortalama 2396.55 ± 658.37 TEH/mL’ ye karşılık orak hücre stabil grupta 6766.0 ± 1077 TEH/mL, veya vasooklusif kriz grubunda 18393.6 ± 4642.7 TEH/mL, P < 0.05 iki grup için). Bu değerlerin orak hücre hastalığının klinik faktörleri ile ilişkili olmadığı tespit edildi. Hemoglobin değerleri ile dolaşımdaki endotelyal hücre sayılarının artışı arasında korelasyon olduğu saptandı. Endotelyal hücreler arasında küçük ve lenfosite benzeyen hücreler yanında, boyut ve granülaritesi farklı monosit ve granülositlere benzeyen hücrelerin bulunabileceği gözlendi. İlave olarak kemik iliği endotelyal öncü hücreleri arasında olgun hücre yüzey belirleyicilerinin de bulunabileceği tespit edildi. Bu sonuçlar, endotelyal döngünün hızlı olduğu orak hücre hastalığında yapılacak endotelyal hücre çalışmalarının, hastalıkların mekanizması ve seyri yanında endotelyal hücrelerin geleceğini yönlendirebilecek çalışmalara yol gösterebileceğini düşündürmektedir.

| Başkent Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber |

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback
Repository logo COAR Notify