Browsing by Author "Arslan, Gülnaz"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Böbrek transplantasyonunda genel ve epidural anestezinin tam kan sayımı, lökosit subgrupları ve natural killer hücre sayısına etkisi(Anestezi Dergisi ,15 ,4 ,260-266, 2007) Aral, Ebru; Dönmez, Aslı; Arslan, Gülnaz; Haberal, Mehmetİmmün sistemi üremi nedeniyle süprese olan kronik böbrek yetmezlikli (KBY) hastalarda genel ve epidural anestezi uygulamalarının immün istem üzerine etkisi iyi bilinmemektedir. Çalışmamızın amacı, böbrek transplantasyonu yapılacak olan hastalarda genel ve epidural anestezinin immüniteye ve tam kan sayımına etkilerini araştırmaktır. Yöntem: Etik kurul izni alındıktan sonra böbrek transplantasyonu yapılacak 29 hasta çalışmaya alındı. Genel anestezi alan gruba (Grup G, n=15) tiyopental, fentanil ve atrakuryum ile yapılan anestezi indüksiyonunu takiben izofluran, N20 ve 02 verildi. Epidural anestezi uygulanan gruba ise (Grup E, n-14) epidural kateter yerleştirilerek 20 mL %2 prilokain ve 100 g fentanil verildi. İdame amacıyla %1'likprilokain + 2.5 g mL' fentanil (7 mL sa') infüzyonuna başlandı. Her iki gruptan dapreoperatif intraoperatif ve postoperatif 1. ve 3. günlerde kan alınarak tam kan analizi, lökosit subgruplan, CD3, CD16/56, BUN, kreatinin, Na+, K+ düzeyleri çalışıldı. Bulgular: Her iki grupta da demografik özellikler benzerdi. Grup E'de postoperatif 1. gündeki lökosit sayısı Grup G'den anlamlı yüksek, postoperatif 3. günde Hb ve Hct düzeyleri ise anlamlı olarak düşük bulundu. Bu farklar klinik olarak anlamlı değildi. Gruplar arasında CD3, CD16/56, BUN, kreatinin, Na+, K+ düzeylerinde fark bulunmadı. Sonuç: Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda genel ve epidural anestezi uygulamalarının tam kan sayımı, lökosit subgruplan, NK hücre sayısı, BUN, kreatinin, Na+, K+ düzeylerine etkileri benzer bulundu. In chronic renal failure patients whose immunity has been supressed by uremia, the effect of general or epidural anesthesia on the immune system is not well-documented. The aim of our study was to evaluate the effect of general and epidural anesthesia on immunity and complete blood count in patients undergoing renal transplantation. Methods: Following ethics committee approval, 29 patients undergoing renal transplantation were included in the study. After anesthesia induction with thiopental, fentanyl, and atracurium, anesthesia was maintained with isoflurane, N20 and 02 in the general anesthesia group (Group G, n=15). Epidural catheter insertion was followed by injection of 20 mL 2% prilocain and 100 g fentanyl in the epidural anesthesia group (Group E, n-14). 1% prilocain and 2.5 g mL' fentanyl (7 mL hr'1) was infused for maintenance. Complete blood count, leukocyte subgroups, CD3, CD16/56, BUN, creatinine, Na+ and K+ levels were studied on preoperative, intraoperative and on the postoperative 1st and 3rd days in both groups. Results: Demographic data were similar in both groups. In Group E, the leukocyte count on the postoperative 1st day was significantly higher, Hb and Hct levels on the postoperative 3rd day were significantly lower than in Group G. These differences were not important clinically. No significant difference was found for CD3, CD16/56, BUN, creatinine, Na+, and K+ levels between groups. Conclusion: General and epidural anesthesia have similar effects on complete blood count, leukocyte subgroups, NK cell count, BUN, creatinine, Na+ and K+ levels in patients undergoing renal transplantation.Item Spinal anestezi uygulanan komber disk ameliyatlarında, pron ve diz-dirsek pozisyonlarının hemodinami ve solunum fonksiyonları üzerine etkilerinin karşılaştırılması(Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2006) Özgür, Selma Buyrukçu; Arslan, GülnazLomber disk cerrahisi geçirecek hastalarda uygun anestezi yönteminin seçilmesi, verilen farklı pozisyonlar nedeniyle son derece önemlidir. Bölgesel anestezi yöntemleri ile lomber disk cerrahisi çok tercih edilmemektedir. Bunun en önemli nedeni ise, verilen pozisyonların olası acil bir durumda müdahaleye elverişsiz görülmesi, solunum fonksiyonlarının olumsuz etkileneceği düşüncesidir. Çalışmada amaç, spinal anestezi ile gerçekleştirilen lomber disk cerrahisinde perioperatif hemodinamik ve solunum fonksiyonları ile ilgili değişikliklerin verilen iki farklı pozisyonda karşılaştırılmasıdır. Etik kurul onayı ve hastaların onayı alındıktan sonra , lomber disk cerrahisi geçirecek 18-60 yaş arası 36 hasta randomize, prospektif olarak ayrıldı. Anestezi yöntemi olarak spinal anestezi, hiperbarik bupivakain ile uygulandı. Perioperatif hemodinamik değişiklikler ve solunum fonksiyon testleri kaydedildi .Grup 1 ‘de (n=18) spinal anestezi sonrasında cerrahi için diz dirsek pron ; grup 2’de ise (n=18) spinal anestezi sonrasında cerrahi için düz pron pozisyon kullanıldı. Grupların demografik ve perioperatif özellikleri benzerdi. Hemodinamik değişiklikler yönünden gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. Her iki grup için de sistolik arteryel kan basıncı değerleri spinal anestezi uygulandıktan sonra anlamlı olarak düşük bulundu (p=0,049). Her iki grup için de diyastolik arteryel kan basıncı değerleri spinal anestezi sonrasında anlamlı olarak düşük bulundu (p=0,043). Nabız sayısı ise her iki grup içinde spinal anestezi sonrasında anlamlı olarak artmış bulundu. Oksijen satürasyonu ile ilgili olarak , grup içinde ve gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. İki farklı pozisyonun karşılaştırıldığı lomber disk cerrahisi operasyonlarında solunumun hangi pozisyonda en fazla etkilendiğinin anlaşılabilmesi için yapılan solunum fonksiyon testleri karşılaştırıldığında, cerrahinin en fazla tercihi olan diz dirsek pozisyonunun solunum fonksiyonlarını daha olumsuz etkilediği bulundu. Solunum fonksiyonlarının ölçümü iii değerlendirildiğinde diz dirsek pozisyonda solunum fonksiyonlarının restriktif özellikte değişikliğe uğradığı, bu durumun da hasta açısından konforsuz ve riskli olduğu düşünüldü. Gruplar arasında FEV1 değeri açısından pozisyon ile ilişkili olarak anlamlı fark bulundu (p=0.008). FVC değeri açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. FVC değeri grup 1 içinde pozisyon verildikten sonra anlamlı olarak düşük bulundu.(Diz dirsek grubunda pozisyondan önceki ve sonraki değerler; p=0,006). PEF değeri gruplar arasında anlamlı olarak düşük bulundu(p=0,035). FEF 25 değeri gruplar arasında anlamlı olarak düşük bulundu(p=0,033). Gruplar arasında ve grup içinde FEF50 değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Gruplar arasında ve grup içinde FEF75 değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Gruplar arasında pozisyon verildikten sonra diz dirsek grubunda FEF25-75 değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı olarak düşme bulundu (p=0,050). Grup içinde pozisyon verildikten sonra diz dirsek grubunda FEF25-75 değerlerinde 3. ve 4. ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı olarak düşme bulundu (p=0,044 ve p=0.016) . Gruplar arasında ve grup içinde FET değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Sonuç olarak ,lomber disk cerrahisinde spinal anestezi uygulaması hemodinamik açıdan güvenle uygulanabilmektedir. Verilen pozisyonların hemodinamik açıdan olumsuz etkisi saptanmamıştır. Pron ve dizdirsek pozisyonlarında solunum fonksiyonlarının ölçümü değerlendirildiğinde diz dirsek pozisyonda solunum fonksiyonlarının restriktif özellikte değişikliğe uğradığı, bu durumun da hasta açısından konforsuz ve riskli olduğu düşünüldü.Item Transplante karaciğerde diltiazem kan akımını etkileyebilir mi? Erken sonuçlarımız(Anestezi Dergisi ,14 ,1 ,11-14, 2006) Torgay, Adnan; Işıklar, İclal; Pirat, Arash; Candan, Selim; Arslan, Gülnaz; Haberal, MehmetBu prospektif, randomize, kontrollü çalışmanın amacı transplante karaciğer greftlerinin damarlarındaki kan akım hızlarına perioperatif diltiazem infüzyonunun etkisini değerlendirmektir. Yöntem: Canlıdan ortotopik karaciğer transplantasyonu (OKI) yapılmış 17 hasta 2 grup halinde çalışıldı. Bir gruba (Grup D, n=8) postoperatif 24 saat boyunca vasküler anastomoz bittikten hemen sonra başlanarak 1 fig"1 kg'1 dak diltiazem verildi. Aynı dönemde kontrol grubuna (Grup K, n=9) normal şalin infüzy onu yapıldı. Demografik veriler, hemodinamik parametreler, post¬operatif karaciğer fonksiyon testleri ile vasküler anastomoz tamamlandığında ve postoperatif ilk günde hepatik arterdeki, portal vendeki ve hepatik vendeki kan akım parametrelerinin Doppler ultrasonografik ölçümleri kaydedildi. Bulgular: Demografik verilere ve postoperatif karaciğer fonksiyon testlerine bakıldığında gruplar birbirine benzer bulundu. Postoperatif ilk günde grup D hastalarında intraoperatif dönemle karşılaştırıldığında hepatik arterdeki tepe sistolik hız % 28 artmış ve portal ven hızı % 52 azalmıştı. Grup K hastalarında değişim ise arter hızında %1.5, portal ven hızında % 13 artma olarak görüldü. Tek anlamlı değişiklik grup D' deki portal ven akım hızındaki değişiklikti (p<0.05). Sonuç: Bu ön veriler, perioperatif diltiazem infüzyonunun OKT sonrasında hepatik kan akımını değiştirebileceğini düşündürmektedir. Ancak bu bulguların OKT sonrası greft vasküler komplikasyon riskini azaltma ile ilgili klinik etkileri daha geniş çalışmalarla belirlenmelidir. This prospective, randomized, controlled study evaluated the effects of perioperative diltiazem infusion on blood flow rates in vessels of transplanted liver grafts. Method: Seventeen patients who underwent living-related OLT were studied in two groups. One group (Group D, n=8) re¬ceived diltiazem 1 pig'1 kg'1 min at the end of vascular anastomosis until 24-h postoperatively. The control group (Group, K, n=9) received an infusion of normal saline for this period. Demographic data, hemodynamic parameters, postoperative liver function tests and Doppler ultrasonography measurements of blood flow parameters in the hepatic artery, portal vein, and hepatic vein (at the completion of vascular anastomosis and on postoperative day 1) were recorded. Results: The groups were similar with respect to demographic features and postoperative liver function tests. In Group D, compared with baseline, the findings for peak systolic velocity in the hepatic artery and portal vein on postoperative day 1 revealed increases of 28% and -52%, respectively. The corresponding peak systolic velocity changes in Group C showed an increament of 1.5% and 13%, respectively. The only significant change was the decrease in portal vein flow rate in Group D (p<0.05). Conclusion: This preliminary result suggests that perioperative diltiazem infusion may alter hepatic artery blood flow after OLT. However, the clinical implications of this finding relative to reducing the risk of graft vascular complications after OLT remain to be determined in larger studies.