Browsing by Author "Özen, Şükrü"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bağlam, Aktör, Söylem ve Kurumsal Değişim: Türkiye’de Toplam Kalite Yönetiminin Yayılım Süreci(Başkent Üniversitesi, 2002-03) Özen, ŞükrüÇalışma, Toplam Kalite Yönetiminin (TKY) Türkiye’deki yayılım sürecinin dinamiklerini, bağlam, aktör ve söylem etkileşimlerine odaklanan bütüncül bir bakış açısıyla açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmada, ekonomi-politik değişimlerin Türk iş sistemine yansımaları, TKY’nin yayılımını özendiren kurumsal girişimcilerin söylemleri ve büyük sanayi kuruluşlarının TKY’ni benimseme biçimleri, niteliksel ve niceliksel yöntemler kullanılarak incelenmektedir. Çalışmanın bulguları, Türk iş sisteminde yaşanan değişim ve sürekliliklerin sonucunda oluşan bağlamda kurumsal girişimci rolü üstlenen belirli bir büyük sermaye grubunun söylemlerinin, TKY’nin yayılım sürecini biçimlendirdiğini göstermektedir. Bulgular ayrıca, pragmatist-törensel benimsemenin yaygınlığı nedeniyle, TKY’nin yayılımının örgütlerde kökten bir kurumsal değişime yol açmadığını öngörmektedir. The study aims to explain the dynamics of Total Quality Management (TQM) diffusion in Turkey through an integrative pespective focused on the interactions of context, agency, and discourse. Employing both qualitative and quantitative techniques, it particularly examines the impacts of political-economic changes on the Turkish business system, the discourses of institutional entrepreneurs promoting TQM, and the adoption patterns of large industrial organizations. The findings indicate that the diffusion process of TQM in Turkey has been shaped by the discourses of an organized big business group emerged as an institutional entrepreneur from the context where business system characteristics both have changed and prevailed. They also imply that TQM diffusion has not yielded a radical institutional change in organizations due to the extensiveness of pragmatist-ceremonial adoption pattern.Item Bir meslek ördütünün kurumsal değişimdeki yeri : Türkiye sağlık alanı örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Aksoy, Beyhan; Özen, ŞükrüBu çalısma, bir meslek örgütünün içinde bulundugu örgütsel alandaki degisimlerle etkilesimine odaklanmaktadır. Çalısmada bu amaca dönük olarak, meslek örgütünün alanın farklı düzlemlerindeki degisimlere ne tür eylemlerle karsılık verdigi, bu eylemlerin kurumsal degisimi nasıl etkiledigi ve örgütsel alandaki kurumsal degisimin meslek örgütünün kimligini ve eylemlerini nasıl etkiledigi incelenmektedir. Çalısma bu arastırma soruları çerçevesinde yeni kurumsal kurama katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kurumsal kuramda baskın olan, devletin yanında ve onunla birlikte örgütsel alanı esbiçimlestiren bir aktör olarak meslek örgütü görüsü, bu çalısmayla gözden geçirilmektedir. Bu çalısmada görgül arastırma bulgularına dayanılarak, meslek örgütünün makro kurumsal baglamdan da etkilenerek, devletin yanında bir örgüt olmaktan çıkıp, karsıt bir kurumsal mantıgı savunan muhalif bir örgüte dönüsebilecegi ileri sürülmektedir. Bu dogrultuda, meslek örgütü, devletin örgütsel alandaki degisim politikalarına esbiçimlestirici katkı yapmak bir yana, örgütsel alanın çesitli düzlemlerindeki degisimlere karsı gelistirdigi eylem türleriyle karsılık veren farklılastırıcı bir aktöre dönüsebilmektedir. Çalısmada ayrıca, bir meslek örgütünün örgütsel alana etkilerinin, ancak örgütsel alandaki degisimlerin meslek örgütü üzerinde yarattıgı degisimler üzerinden anlasılabilecegi vurgulanmaktadır. Çalısmada, örnek olay tasarımı kullanılarak Türk Tabipleri Birligi’nin saglık alanındaki kurumsal degisimde oynadıgı rol incelenmektedir. Derinlemesine görüsme ve belge analizi yöntemlerinin kullanıldıgı çalısmada, öncelikle saglık sektöründeki kurumsal degisim süreci incelenmektedir. Ardından, Türk Tabipleri Birligi’nin bu süreçte kurumsal kimliginde ve eylemlerindeki dönüsüm irdelenmekte ve güncel olarak devletin neoliberal dönüsüm çerçevesinde saglık sektörünün çesitli düzlemlerinde gerçeklestirmeye çalıstıgı degisimlere karsı hangi eylem türleriyle karsılık verdikleri arastırılmaktadır. nceleme sonucunda, Türkiye’de saglık alanındaki egemen kurumsal mantıgın kamucu saglık hizmeti anlayısından, piyasacı saglık hizmeti anlayısına evrildigi belirlenmistir. Bu dönüsüm sürecinde, en önemli degisim aktörü olan devletle baslangıçta benzer bir kurumsal mantıgı paylasan Türk Tabipleri Birligi zaman içinde piyasacı mantıga karsı, kamucu mantıgı savunan muhalif bir örgüte dönüsmüstür. Meslek örgütünün bu muhalif tavrının, en önemli degisim ajanı olan devletin saglık alanındaki toplumsal ve mesleki düzlemlerinde gerçeklestirmeye çalıstıgı parçacı ve bütüncül degisim çabaları karsısında, dogrudan kamu yetkililerini hedef alan protesto ve müzakere etme veya kamu yetkililerini ve kamuyu hedef alan bilgi verme ve toplumsal muhalefet olusturma gibi eylemlere yöneldigi görülmektedir. This study focuses on the interaction of a professional association with the changes in its organizational field. It specifically investigates, with what kind of actions the professional association responds to the changes at different levels of the field, how these actions affect institutional changes and how institutional changes in the field affect the identity and actions of the association. Tackling with these research questions, the study aims to contribute to the new institutional theory. It elaborates the dominant view in the institutional theory that professional associations are considered as the actors which support the government in making organizational field isomorphic. Drawing on the findings of the empirical research, it is claimed that, effected by the macro institutional context, a professional association may oppose to the government rather than being at the same side with it. In this direction, the association may transform into a differentiating actor by reacting through actions it developed against the changes in different levels in the institutional field, instead of contributing to the policies of the government in the field. In addition, it is emphasized that the effects of a professional association to the field can only be understood via the changes on the association realized by the changes in the field. In the study, the role of Turkish Medical Association in the institutional change is analyzed by case study design. Employing in-depth interview and document analysis methods, the process of institutional change in Turkish medical field is analyzed. Next, the changes in the institutional identity and actions of Turkish Medical Association are investigated and the kinds of actions through which the association responded against the changes in various levels of the medical field realized by the government as a consequence of current neo-liberal changes are examined. The findings indicate that the dominant institutional logic in the medical field evolve from societal base to market base. During the change process, Turkish Medical Association turns into an opposing organization, defending a societal thinking against the marked based one, which used to share similar institutional logic with the most important actor of change; the government. The findings show that as the responses to governments’ partial and holistic change efforts in macro and micro levels of the medical field, The Turkish Medical Association engages basically in four actions; protests against the government, negotiations with government, informing the government and the public and mobilizing public opposition against the government policiesItem Bir Örgüt Kimliği Olarak 'Holding' Adının İnşası ve Aşınması: Eşanlı Kurumsallaşma ve Çözülme Üzeine Bir Model Önerisi(Başkent Üniversitesi, 2006) Özen, Şükrü; Yeloğlu, Hakkı OkanBu çalışmada, yönetim modası ve örgüt kimliği yazınlarından yararlanarak, bir örgüt formuna verilen adın eşanlı kurumsallaşması ve çözülmesi sürecini açıklayan bir model önerilmektedir. Model, Türkiye’deki ‘holding’ adının bir örgüt kimliği olarak meşruiyetinin inşası ve çözülmesi süreci incelenerek sınanmaktadır. Araştırma sonuçları, ‘holding’ kimliğinin, nitelediği holding formunun örgütsel alanın merkezindeki görece saygın örgütlerden kenardaki örgütlere yayıldıkça kurumsallaştığını, ancak diğer yandan da, kenardaki örgütlerden farklılaştırmaya çalışan merkezdeki örgütlerin kimliklerini ‘holding’ dışındaki adlarla nitelemeleri sonucunda çözülmeye başladığını göstermektedir. Araştırma, bir örgütsel formu niteleyen kimliğin, o formun teknik verimliliğini zayıflatacak herhangi bir dışsal krize, kurumsal girişimciye veya çatışan kurumsal mantıklara gerek kalmaksızın, bir yandan kurumsallaşırken, diğer yandan çözülebileceğini ileri sürmektedir Drawing upon management fashion and organizational identity literatures, this study develops a model to explain simultaneous institutionalization and deinstitutionalization processes of organizational identity associated with an organizational form. The model is tested by investigating the construction and erosion of the legitimacy of ‘holding’ title in Turkey as an organizational identity. The research findings indicate that holding title is institutionalized as holding form is spread from high reputation organizations at the center of the organizational field to the low reputation ones at the periphery, but at the same time it starts to deinstitutionalize as the organizations at the center signify their identities with alternative names in order to distinguish themselves from the peripheral ones. The study argues that an organizational identity signifying a specific form, may deinstitutionalize during its institutionalization process. Deinstitutionalization occurs without an external shock, institutional entrepreneurship or competing institutional logics that diminish the technical efficiency of that form.Item Kurumsal sosyal sorumluluk : Vestel örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) İbişoğlu, Aylin; Özen, ŞükrüSon yılların en gözde konularından biri olan kurumsal sosyal sorumluluk, örgütlerle paydasların beklenti ve çıkarlarının, dengeli bir biçimde karsılanmasını öngörmektedir. Bu konuyla ilgili literatürde pek çok çalısma yapılmıstır. Ancak kurumsal sosyal sorumluluk ile ilgili yapılan çalısmalara bakıldıgında, kurumsal sosyal sorumlulugun sirketler ve belirli paydas grupları açısından ele alındıgı, sirketlerin çesitli birimlerinin bulundugu yerlesim yerlerindeki yerel halkla olan iliskilerinin üzerinde çok durulmadıgı görülmektedir. Bu eksiklikten hareket ederek; firma ve yerel halk bir arada ele alınmıs, halkın istekleri ve bunun gerçeklestirilme durumu ile firmanın yaptıkları ve kendini gördügü konum irdelenmeye çalısılmıstır. Bu çalısmanın amacı; kurumsal sosyal sorumluluk kavramının, Manisa halkının ve Vestel firmasının bakıs açılarından, algılanma biçimini ve derecesini göstermektir. Ayrıca, Manisa halkının, Vestel ile ilgili düsünceleri, Vestel firmasının sosyal sorumluluk adına yaptıkları, halkın buna tepkisi ve beklentileriyle ilgili, firmada önceden çalısan kisilerle ve su anda çalısmaya devam eden personelle, görüsmeler yapılmıstır. Firmanın kendini yeterli görüp görmedigini anlamak için de, firmayla görüsülmüstür. Yapılan görüsmelere, içerik çözümlemesi yöntemi uygulanmıs, olusturulan kodlar tablolastırılmıstır. Ulasılan bulgulara göre; Manisa halkının; kurumsal sosyal sorumluluk kavramının farkında oldugu, firmanın sosyal sorumluluk adına yaptıklarını memnuniyetle karsıladıgı, ancak yeterli görmedigi ortaya çıkmıstır. Ayrıca kurumsal sosyal sorumluluga bakıs açısı, firmayla bireyin birebir iliskisine göre sekillenmektedir. Görüsmelerden, Vestel firmasının, sosyal sorumluluk adına yaptıgı çalısmalarda kendini yeterli gördügü anlasılmıstır. Paydas taleplerini belirlemeden, sorumluluk adına yapılan çalısmaların çok tatmin edici olmadıgı, paydaslarla saglıklı iletisim kurmadan bu konuda basarılı olunamayacagı sonucuna varılmıstır. Corporate social responsibility as the most remarkable subject of the recent years envisions the organizations’ and shareholders’ expectations and benefits to be met in a balanced way. Many works related to this subject has been done in literature. Yet, it is understood from the works related to corporate social responsibility that, corporate social responsibility is held in respect to the companies and known shareholders, but not with the local inhabitants who live in the places where various branches of the companies take place. Acting in terms of this shortcoming, company and local inhabitants are held together, moreover the situation between the wishes of the inhabitants and the state of their being come true and the acts of the company and the state which the company sees itself in is analyzed. Objective of this work is to present the perception form and degree of corporate social responsibility concept from angle of Manisa inhabitants and Vestel Company. In addition, interviews have been executed with individuals previously worked and presently working personel in the company about the ideas of Manisa inhabitants about Vestel, performances realized by Vestel in name of social responsibility, response and expectations of inhabitants. In order to understand if the company evaluating itself as sufficient or not, was interviewed with vice chairman of Vestel. The content analysis approach is applied to the interviews, the codes formed are tabled. According to the findings, it is concluded that Manisa inhabitants are aware of the corporate social responsibility concept, welcomed to the performances of the company in name of social responsibility but not found enough sufficient. Besides, the point of view to the corporate social responsibility is shaped according to the direct relation between the company and the person. From the interviews it is understood that Vestel Company sees itself sufficient in the works on social responsibility. It is concluded that the works done in behalf of responsibility without determining the needs of the shareholders is not very satisfactory, it will be impossible to be successful on this subject without making a good contact with the shareholders.Item Örgütsel ağ düzeneğinin örgütsel alandaki çeşitlilik ve değişme etkisi : Çankırı örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Özkan-Canbolat, Ela; Özen, ŞükrüBu çalısma; büyüklük ve sektörel açıdan farklı olmalarına ragmen aynı cografi alanı paylasan bir grup örgüt arasındaki ag düzenegi yapısının çesitli yapıları, süreçleri ve uygulamaları benimseme açısından esbiçimlilik ve degisim düzeyine etkisini arastırmayı amaçlamaktadır. Çalısmanın teorik çerçevesi; sosyal ag düzeneginde yerlesik iliskilere sahip örgütlerin baglarının kuvveti, iç ve dıs yapısal boslukları doldurmaları, merkezi konumda bulunmaları ve güçlü (örgütsel ve politik) olmaları ile alandaki benzerlikler arasında iliskiyi belirlemek amacıyla olusturulmustur. Yerel alanda faaliyet gösteren 39 firma yöneticisi ile yapılan mülakatlar sonucunda, ag düzeneginde örgütü merkezi konuma tasıyan, örgüte güç (örgütsel ve politik) saglayan baglara sahip örgütlerin örgütsel alanın çesitlilik göstermesinde rol oynadıgı bulunmustur. Bu sonuçların aksine iç ve dıs yapısal boslukları dolduran örgütler, örgütsel alanda benzer yapı ve süreçlerin olusmasına neden olmaktadır. Sosyal ag düzenegindeki kapalı iliskilere sahip örgütlerin alanın esbiçimlilik ve etkisi bulunmus, ancak bu baglara sahip örgütlerin diger örgütlere benzeyip benzemedigi net olarak belirlenememistir. Bu arastırma, bir örgütün örgütsel ag düzenegindeki baglarının özellikleri ve yenilikleri benimseme süreçleri arasındaki iliskiyi anlamlı bulmustur. Ancak bu iliski sekli sosyal ag düzeneginde güçlü baglara sahip olan, iç ve dıs yapısal boslukları dolduran ve örgütsel güçten kaynaklanan baglara sahip örgütler için belirlenememistir. Ag düzeneklerinde politik güce sahip olan ve görece daha merkezde bulunan örgütler alanda degisimi önce benimseyenler olarak belirlenmistir. Bu arastırma, örgütlerin sosyal ag düzenegindeki çoklu pozisyonlarının örgütsel alandaki esbiçimlilik ve degisime etkisini de açıklamaktadır. Bu iliski, örgütün alandaki davranıslarının normatif ya da taklide dayalı yaptırımlar içermesine göre farklılık göstermektedir. This study aims at examining the influences of a network structure among a group of organizations, which differ in size and sector but share same geographic field, on the isomorphism and change in terms of adopting certain organizational structures, processes and practices. The theoretical framework of this research is developed to examine the influences of embeddedness in a network, tie strength, structural holes, centrality, and organizational power on the isomorphism and change in organizational field. The data collected from 39 owner-managers of companies in Çankırı through interview technique indicate that organizations that have more central position and power (organizational and political) increase diversity in the field. In contrast, organizations that span structural holes (inside and outside) lead to isomorphism in organizational field. These findings also indicate that closeness network relations influence organizations in terms of isomorphism. But weather the firm develops the same or a different organizational form in organizational area is not correspondingly determined. Although this research implies a relationship between the network ties’ properties and innovation adaptation time, the direction of the relations are not apparently designated for strong ties, structural holes and organizational power. On the other hand, organizations that have political power and more central position are designated as early adopters of new practices. The findings also suggest that organizations which have multiple positions in the network influence isomorphism and organizational change. However, this influence seems to be dependent upon the normative mimetic nature of organizational behavior.Item Örgütsel Analizde Türkiye Kaynaklı Kurumsal Kuram Çalışmaları(Başkent Üniversitesi, 2004-10) Özen, ŞükrüItem Türk firmalarının iş ilişkileri: Ostim örneği(Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Aslan, Zuhal; Özen, ŞükrüPiyasalarda gerçekleştirilen ekonomik işlemler açısından değerlendirildiğinde; örgütleri, kendi kararlarını verip uygulayan izole varlıklar olarak ele alan ve örgütlerin birbirleri ile olan alışveriş ilişkilerini rekabet düzeyinde yorumlayan geleneksel örgüt kuramları, örgütleri yönetenlerin davranışları, kararları, inançları ve değerlerinin etkisiyle şekillenen örgütler arası ilişkileri göz ardı etmişlerdir. Kurumsal teori ile birlikte ekonomik işlemler üzerindeki sosyal etkiler tartışılmaya başlanmış ve, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde, örgütlerin gerçekleştirdikleri ekonomik işlemlerin, onları yönetenlerin sosyal ilişkilerinden bağımsız olmadığı vurgulanmıştır. Böylece örgütler arası ilişkiler sosyo-ekonomik faktörler bağlamında tartışılarak piyasalarda oluşan sosyal sermayenin ekonomik aktiviteye nasıl yön verdiği incelenmiştir. Bu çalışmada, ağ düzeneği ve sosyal yerleşiklik yaklaşımları çerçevesinde süregelen tartışmalardan hareketle, Türk toplumunun kültürel değerlerinin firmaların iş ilişkileri üzerindeki etkilerini görebilmek amacıyla OSTİM (Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) Organize Sanayi Bölgesi örneği çerçevesinde otuz iki firma ile mülakatlar yapılmıştır. Araştırmanın temel amacı, ilişkilerin niteliğinin hangi koşullara bağlı olarak farklılaştığını, ilişkilerdeki kırılma noktalarını ve bunların nedenlerini anlamak ve gelecekte yapılacak çalışmalarda test edilmek üzere önermeler oluşturmaktır.Item Türkiye'deki Örgütler/Yönetim Araştırmalarında Törensel Görgülcülük Sorunu(Başkent Üniversitesi, 2002-10) Özen, ŞükrüBu çalışmada, Türkiye'deki Örgütler/Yönetim araştırmalarında gözlenen törensel görgülcülük anlayışı tartışılmaktadır. Çalışmada, ilgili yazında egemen olan yönetimci/evrenselci geleneğin, görgülcü anlayışı benimseyerek varlığını sürdürmesinden doğan törensel görgülcülüğün, alandaki kuramsal gelişmeye katkı sağlamaktan uzak olduğu ileri sürülmektedir. Törensel görgülcülük sorununun çözülebilmesi için, araştırmacıların, bilimsel uğraşın anlamını, yöntem ve kuram çeşitliliğini, içinde bulunulan toplumsal bağlamı ve toplumsal kimliklerini “bilmeleri” gerektiği önerilmektedir. This study attempts to discuss the ceremonial empiricism observed in the Organizations/Management researches in Turkey. It argues that ceremonial empiricism representing the survival of the managerialist/universalist tradition through adopting the empiricist mode is far from contributing to the theory development in the field. To overcome the problem of ceremonial empiricism, it suggests that researchers “know” the meaning of scientific endeavour, the methodological and theoretical diversity in the field, the societal context where they are, and their social identity