Akçay, M. ŞuleDoğrul, Mustafa Ilgaz2015-02-172015-02-172010http://hdl.handle.net/11727/1786Böbrek işlevlerinin geri dönüşümsüz, ilerleyici kaybı son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) olarak adlandırılır. Bu hasta grubunda hücresel ve humoral immun cevaptaki bozulmaya ikincil olarak bakteriyel enfeksiyonların sıklığında artış izlenmektedir. Akciğer parankim dokusunun sık karşılaşılan, ciddi bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlanan pnömoni, SDBY hastalarında bakteriyel enfeksiyonların önemli bir odağıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar pnömoninin klinik ve radyolojik tanısını destekleyecek laboratuvar parametreleri üzerine yoğunlaşmıştır. Prokalsitonin (PKT), bakteriyel ve nonbakteriyel inflamasyonun ayırıcı tanısında kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşan yeni bir tanısal parametredir. Eliminasyonunda böbrekler önemli bir rol oynamasına rağmen, hemodiyalize (HD) alınan hastalarda PKT ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça azdır. Hastanemiz SDBY hastalarının sık olarak izlendiği referans bir merkezdir ve bu hastalarda pnömoni ile pnömoni dışı akciğer sorunlarının ayırıcı tanısında güçlükler yaşanmaktadır. Çalışmamızda, HD uygulanan SDBY hastalarının akciğer grafilerindeki infiltratif görünümlerin etiyolojisinde, enfeksiyöz ve enfeksiyon dışı nedenlerin ayrımında PKT’nin yerinin belirlenmesini amaçladık. Çalışmaya yaşları 19 ile 87 arasında değişen 66 olgu dâhil edildi. Bu olgular her biri 22 kişiden oluşan üç gruba ayrılarak incelendi: SDBY olmayan pnömonili hastalar, SDBY olan pulmoner konjesyonlu hastalar ve bilinen herhangi bir hastalığı olmayan olgular. Başvuru anında tüm olguların demografik ve klinik özellikleri kaydedildi, arka-ön akciğer radyogramları çekildi, tam kan sayımı, C-reaktif protein (CRP) ve PKT ölçümü için kan örnekleri alındı. SDBY konjesyon grubundaki hastaların ek olarak HD çıkışı kontrol arka-ön akciğer radyogramları çekildi. Çalışmamızda pnömoni grubunda SDBY konjesyon grubuna göre ortalama PKT değeri anlamlı olarak düşük saptanırken (p=0,001), ortalama CRP ve lökosit düzeyleri ise anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05). Ortalama CRP ve lökosit düzeyleri açısından SDBY konjesyon grubu ile kontrol grubu arasında fark saptanmadı (p>0,05). PKT için “cut-off” değerinin 0,5 ng/ml alınması ile yapılan sınıflamada pnömoni ve SDBY konjesyon grupları arasında anlamlı bir fark saptanmazken (p=0,103), SDBY konjesyon grubunda 1,5 ng/ml, pnömoni grubunda 0,5 ng/ml alınmasıyla pnömoni grubu ile SDBY konjesyon grubu arasında anlamlı bir fark saptandı (p=0,014). SDBY konjesyon grubundaki olguların tamamında (n=22, %100) PKT düzeyi 1,5 ng/ml’nin altında ölçüldü. Sonuç olarak, bulgularımız toplumda gelişen pnömoni (TGP) tanısında PKT’nin CRP’ye göre tanısal üstünlüğü olmadığını desteklemektedir. Düşük maliyet, kolay uygulanma ve tanısal performansı nedeniyle inflamatuar yanıtı göstermede CRP ölçümünün, halen PKT ölçümüne tercih edilebileceği düşüncesindeyiz. Ayrıca pulmoner konjesyonlu ve enfeksiyon kliniği olmayan SDBY hastalarında serum PKT değerinin 1,5 ng/ml’nin altında bulunması ile, akciğer grafisindeki infiltratif görünümlerin hipervolemi tanısına atfedilebileceği ve gereksiz antibiyotik tedavilerinin önlenebileceği düşünüldü.turinfo:eu-repo/semantics/openAccessProkalsitoninToplumda gelişen pnömoniC-reaktif proteinSon dönem böbrek yetmezliğiPnömoni ile son dönem böbrek yetmezliğine bağlı pulmoner konjesyon ayırıcı tanısında prokalsitoninin yerispecialistThesis