Yeni muhafazakârlar, Irak savaşı ve islamofobi
Abstract
ABD’deki Yeni Muhafazakarlara göre; Birleşik Devletler Soğuk Savaştan sonra gücünü korumak için yeni bir düşman yaratmak zorundaydı. İhtiyaç duyulan düşman ise diktatör rejimlerin güvenlikçi dış politika algısıyla tehdit olarak görülmesiyle doldurulmuştur. Francis Fukuyama’nın 1989 ve 1992 tarihlerinde ürettiği ‘Tarihin Sonu’ tezi ilk etapta artık düşmanın kalmadığına işaret ederken, demokrasi vurgulu bu yönelim, liberal demokrasiye sahip olan devletler ile diğerleri arasında karşıtlık oluşturmuştur. Fukuyama’nm ürettiği bu çalışma otoriter rejimlerin Yeni Muhafazakarlar tarafından düşmanlaştırılmasına yol açabilecek zemini hazırlamıştır. Samuel Huntington 1993 ve 1996 yıllarında yayımlanan eserlerinde Dünya’yı Batı, Konfuçyüs, Japon, İslam, Hint, Latin Amerika ve Afrika olmak üzere yedi farklı medeniyet temelinde ele almıştır. Huntington, savaşların kültürler arasında gerçekleşeceğini öne sürmüş ve aynı zamanda Hristiyanlık ve İslam arasındaki savaşın hali hazırda başlamış olduğundan bahsetmiştir. Sonraki süreçte Yeni Muhafazakarlar, 11 Eylül öncesinde Çin ve İslam Coğrafyasını Batı’mn karşılaşabileceği en büyük tehlike olarak adlandırmış, 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında oryantalist ve güvenlikçi bir dille Müslüman Ortadoğu coğrafyasına odaklanmıştır. Bu zeminde “Radikal İslam” ve “İslami/İslamcı” söylemlerinin yükselmesi, Batı toplumu üzerinde korku etkisi yaratmıştır. Bu çalışma; Yeni Muhafazakarların 11 Eylül 2001 terör saldırılarından 10 yıl öncesine ve 10 yıl sonrasına odaklanarak “söylem”, “karşıtlık oluşturma” ve “şarkiyatçı” kavramlarının bir iktidar pratiği olarak düşman yaratma üzerindeki etkilerini anlaşılır kılmakta ve Yeni Muhafazakarların dış politikadaki güvenlikçi yaklaşımlarım ele almaktadır.
According to the New Conservatives in the United States, after the Cold War, the United States had to create a new enemy to maintain its power. The required enemy was fılled with the perception of dictatorial regimes as a threat to security policy. While Francis Fukuyama's The End of History thesis in 1989 and 1992 points out that there is no longer an enemy in the first place, this emphasis on democracy has created a contrast between the States that have liberal democracy and others. This work produced by Fukuyama provided the hasis for the hostility of authoritarian regimes by the New Conservatives. Published in 1993 and 1996, Samuel Huntington explored the world on the basis of seven different civilizations: West, Confucius, Japanese, İslam, Indian, Latin America and Africa. Huntington argued that wars would take place between cultures, and at the same time mentioned that the war between Christianity and İslam had already begun. In the following process, the New Conservatives called China and Islamic Geography the greatest danger that the West could face before September 11, and after the September 11,2001 terrorist attacks, they focused on the Müslim Middle East with an orientalist and security language. On this basis, the rise of the “Radical İslam” and “Islamic / Islamist’’ discourses had a fear effect on Westem society. This work, focuses on the Neo-Conservatives, to understand the effects of “discourse”, “binary opposition” and “orientalisf ’ concepts on creating enemies as apower practice after ten years before and ten years after ffom September 11, 2001 terrorist attacks and the New Conservatives' approach to security in foreign policy.