Türkiye'de neoliberal politikalara emeğin rızasının inşası: Sınıf hegemonyası mı, parti hegemonyası mı?
Özet
Neoliberal politikaların 1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya başlanmasıyla Türkiye’de emekçilerin sömürülmesini ve güvencesizleşmesini destekleyen bir yapı oluşmaya başlamıştır. Neoliberal politikalarla birlikte devletin piyasanın bir aktörü gibi görüldüğü ve neoliberal dönüşüme karşı emekçilerin işgücü piyasasıyla baş başa bırakıldığı bir durum ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, neoliberal politikalara emeğin rızasının inşa edilme sürecini hegemonya üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Çünkü emeğin, yarattığı esnekleşmeye ve güvencesizliğe rağmen neoliberal uygulamalara rıza gösteriyor oluşu önem arz eden bir konudur. Buradan hareketle çalışmanın birinci bölümünde hegemonyanın tanımından ve hegemonyanın öznesine dair literatürdeki ayrımdan bahsedilmiştir. Türkiye’deki literatür, ülkemizdeki rıza inşa sürecinin açıklamasını yaparken partiye odaklı kalmıştır ve sınıf hegemonyası boyutu ihmal edilmiştir. Bu nedenle Türkiye’de emeğin rızasının oluşumunu derinlemesine analiz edebilmek için, bu çalışmada sınıf hegemonyası da ele alınarak bu boşluğun doldurulması amaçlanmıştır. İkinci bölümde Türkiye’de uygulanan neoliberal politikalar kapsamında atılan adımlardan ve bunların emekçiler üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde neoliberal politikalara kaynaklık ettiği düşünülen sınıf hegemonyası incelenmiş ve hegemonyanın emeğin rızasını üreten aygıtları araştırılmıştır. Sınıf hegemonyasının inşa ettiği emeğin rızası; sendikasızlaşma, işsizlik, tüketim kültürü, kapitalizmin alternatifsizliği, sınıf hegemonyasının değerlerinin kabulü ve medya üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Dördüncü ve son bölümde ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hegemonyanın öznesi olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı netleştirilmiştir. Aynı zamanda da AKP’nin neoliberal politikaların Türkiye’deki sistemik uygulayıcısı olarak emeğin rızasını inşa etmede ne gibi etkileri olduğu incelenmiştir. Bu incelemeler yapılırken AKP’nin sıklıkla kullandığı mağduriyet söyleminden, muhafazakârlıktan, sosyal yardım politikalarından ve popülist söylemlerden yola çıkılmıştır. Bu temel aygıtların yardımıyla parti hegemonyası varsayımının emeğin rızasını nasıl inşa ettiği açıklanmaya çalışılmıştır. İki farklı hegemonya düşüncesinin ve aygıtlarının incelenmesi sonucunda AKP’nin ve burjuva sınıfının, hegemonya tartışmaları içerisindeki konumları netleştirilmiştir.
With the implementation of neoliberal policies since the 1980s, a structure that supports the exploitation and precariousness of workers started to emerge in Turkey. With neoliberal policies, a situation emerged where the state is seen as an actor of the market and the workers are left alone with the labor market against the neoliberal transformation. This study aims to examine the process of constructing the consent of labor to neoliberal policies through hegemony. Because it is an important issue that labor consents to neoliberal practices despite the flexibility and insecurity it creates. From this point of view, in the first part of the study, the definition of hegemony and the distinction in the literature about the subject of hegemony are mentioned. While the literature on Turkey explains the consent building process in our country, it remains party-oriented and the class hegemony dimension is neglected. For this reason, in order to analyze the formation of the consent of labor in Turkey in depth, this study aims to fill this gap by considering class hegemony. In the second part, the steps taken within the scope of the neoliberal policies implemented in Turkey and their negative effects on the workers are mentioned. In the third chapter, class hegemony, which is thought to be the source of neoliberal policies, is examined and the apparatuses of hegemony that produce the consent of labor are investigated. The consent of labor built by class hegemony is explained through non-unionization, unemployment, consumption culture, the lack of alternatives of capitalism, the acceptance of the values of class hegemony and the media. In the fourth and last part, it has been clarified whether the Justice and Development Party can be defined as the subject of hegemony. At the same time, the effects of AKP on constructing the consent of labor as a systemic implementer of neoliberal policies in Turkey were examined. While making these analyzes, the AKP's frequently used victimization discourse, conservatism, social aid policies and populist discourses were taken into consideration. With the help of these basic devices, this thesis tries to explain how the assumption of party hegemony builds the consent of labor. As a result of the examination of two different hegemony ideas and devices, the positions of the AKP and the bourgeois class in hegemony debates is aimed to be clarified.