The investigation of the relationship between English instructors’ work engagement and occupational anxiety
Abstract
The aim of this research was to investigate the relationship between work engagement and
occupational anxiety of English instructors working at state and foundation universities in
Turkey. The research group consists of instructors working in the English Preparatory Program
in state and foundation universities in İzmir and Ankara. The research was conducted with the
explanatory sequential research method, one of the mixed method research designs, and the
survey research consists of 230 randomly selected participants. After the survey data analysis,
semi-structured interview questions were prepared, and the interviews were conducted with 16
participants. The data were analyzed with the content analysis method. According to the
research results, the participants’ occupational anxiety levels were low, close to the moderate
level, while their work engagement levels were high. A negative correlation was found between
work engagement and occupational anxiety; however, this correlation was not statistically
significant. In the interviews, the participants mentioned their concerns about various issues
such as students' misbehavior disrupting the classroom order, workload, and economic
problems. However, in addition to the problem-focused and emotion-focused strategies that the
participants cognitively and behaviorally use, their personal resources such as self-efficacy,
optimism, and resilience are among the factors that enable them to cope with occupational
anxiety. Besides, the participants work with positive emotions such as love, happiness, and joy
towards the teaching profession and perceive teaching as a suitable profession for themselves.
Therefore, these factors created an important motivational source in their work life; as a result,
increased their work engagement. Statistically significant differences were found in the work
engagement and occupational anxiety levels of the participants in terms of age, gender, marital
status, teaching experience, and career choice. In the interview data, various findings were
found regarding institution type, the number of students in the class, students’ English levels,
and teachers’ occupational development.Bu araştırmanın amacı, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinde görev yapan İngilizce
okutmanlarının işle bütünleşme ve mesleki kaygılarının incelenmesidir. Araştırma grubu İzmir
ve Ankara’daki devlet ve vakıf üniversitelerinin İngilizce Hazırlık programında görev yapan
öğretim görevlilerinden oluşmaktadır. Araştırma, karma desen yöntemlerinden açımlayıcı sıralı
desen yöntemiyle tasarlanmış olup, anket araştırması rastgele seçilen 230 katılımcıdan
oluşmaktadır. Anket verilerinin analizinin ardından yarı yapılandırılmış görüşme soruları
hazırlanmış ve görüşmeler 16 katılımcı ile gerçekleştirilip, içerik analizi yöntemiyle veriler
analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, anket verilerinde katılımcıların mesleki kaygı
düzeyleri ortadüzeye yakın düşük bir düzeyde olup, işle bütünleşme düzeyleri yüksektir. İşle
bütünleşme ve mesleki kaygı arasında negatif yönde düşük bir bağıntı tespit edilmiştir.
Görüşmelerde ise katılımcılar, öğrencilerin sınıf düzenini bozan davranışları, iş yüklerinin
fazlalığı ve ekonomik problemlerinin olması gibi çeşitli konulardaki endişelerinden
bahsetmişlerdir. Ancak, katılımcıların bilişsel ve davranışsal olarak kullandıkları problem
odaklı ve duygu odaklı stratejilerin yanı sıra, öz-yeterlilik, iyimserlik ve dayanıklılık gibi kişisel
kaynakları, onların iş yaşamlarındaki kaygıları ile baş edebilmelerini sağlayan faktörlerdendir.
Ayrıca, katılımcıların mesleklerine karşı sevgi, mutluluk, eğlence gibi olumlu duygular ile
mesleklerini yapmaları ve öğretmenlik mesleğini kendileri için uygun bir meslek olarak
görmeleri, onlara iş yaşamlarında önemli bir motivasyon kaynağı oluşturarak işleriyle
bütünleşmelerini sağlamıştır. Katılımcıların işle bütünleşme ve mesleki kaygı düzeylerinde,
yaş, cinsiyet, medeni durum, mesleki tecrübe, kariyer seçimi açısından anlamlı farklılıklar
bulunmuştur. Görüşme verilerinde ise kurum türü, sınıftaki öğrenci sayısı, öğrencilerin İngilizce
seviyeleri ve öğretmenlerin mesleki gelişimleri bakımından çeşitli bulgular tespit edilmiştir.