Tek taraflı maksiller kanin gömülülüğünde etiyolojik faktörlerin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri ile değerlendirilmesi
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı maksiller kanin gömülülüğünde etkili olan radyografik faktörlerin tek taraflı gömülülük vakalarına ait konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüleri kullanılarak sürmüş tarafla karşılaştırmalı değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem: Çalışma maksillada palatinalde ya da bukkalde tek taraflı gömülü kanin dişi bulunan ve daha önce teşhis amaçlı konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüleri olan 52 bireyin (19 erkek, 33 kadın) KIBT görüntüleri üzerinden yürütülmüştür. KIBT görüntüleri Dolphin Imaging & Management Solutions yazılım programında analiz edilmiştir. Yapılan analizlerde gömülü kanin ile ilişkili değişkenler incelenmiş olup yapılan lineer ve angular ölçümler gömülü ve sürmüş kanin tarafıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: Maksiller anterior çapraşıklıkla bukkal konumlu kanin gömülülüğü arasında ilişki bulunurken, palatinal konumlu kanin gömülülüğü arasında herhangi bir ilişki bulunmamıştır. Yapılan ölçümlerde gömülü ve sürmüş kanin tarafları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Gömülü kaninlerin kasp tepelerinin orta hat ve maksiller düzleme olan uzaklığı sürmüş kaninlere göre daha kısayken maksiller okluzal düzleme olan uzaklıkları daha fazla hesaplanmıştır (p˂0.001). Sürmüş kaninlerin kök hacimleri gömülü kaninlere oranla daha küçük bulunmuştur (p˂0.035). Gömülü kanin ile orta hat, lateral keser, santral keser ve birinci premolar arasındaki açı sürmüş taraftan daha geniş olarak ölçülmüştür (p˂0.001). Ayrıca lateral keser hacimleri, lateral kron meziyodistal ve bukkolingual genişlikleri, lateral keser kök ve total uzunlukları açısından gömülü ve sürmüş taraf arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir (p<0.05).
Bu bulgular göz önünde bulundurulduğunda kanin kasp tepesi ile orta hat, maksiller düzlem ve maksiller okluzal düzlem arasındaki mesafe, kanin-orta hat, lateral keser, santral keser ve birinci premolar açısı, kanin kök hacmi ve lateral keser boyutlarının maksiller kanin gömülülüğünde etkili değişkenler olarak tanımlanabileceği sonucuna varılabilir.
Sonuç: Kanin gömülülüğünde erken evrede tespit edilebilen etiyolojik faktörler aydınlatılmış ve kanin gömülülüğünün erken belirleyici parametreleri tanımlanmıştır. Böylece panoramik filmler gibi iki boyutlu radyografiler üzerinden bile erken evrede kanin gömülülüğünün teşhis edilebilmesi mümkün olabilecek ve interseptif tedavi ile erken müdahale veya rutin kontroller ile gözlemleme kararı daha net verilebilecektir.
Aim: The goal of this study was to assess the etiological factors of maxillary canines with cone beam computed tomography (CBCT) images.
Materials and Methods: CBCT images of 52 patients (19 male and 33 female) with unilateral impacted maxillary canines were selected. CBCT images were created and measurements were carried out using Dolphin Imaging & Management Solutions software program. Variables about impacted canine, linear and angular measurements were performed and compared between impacted and non-impacted canine side.
Results: There was an association between the anterior maxillary crowding and buccally positioned impacted canined whereas there was no correlation between the anterior crowding and palatally impacted canine. Statistically significant differences were found between the measurements on impacted and nonimpacted canine sides. Canine cusp tip to the midline and maxillary plane was shorter whereas canine cusp tip to the maxillary occlusal plane was longer compared to the nonimpacted side (p˂0.001). Volume of the root of the maxillary canine was smaller on the nonimpacted side compared to the impacted side (p˂0.035). Angle between the maxillary canine and midline, lateral incisor, central incisor and first prmolar was wider on the impacted side compared to the nonimpacted side (p˂0.001). There were also significant differences when comparing the volume of the lateral incisor, mesiodistal and buccolingual widths of the lateral incisor crown, root and total lengths of the lateral incisors (p<0.05). Based on these results, canine cusp tip to the midline, maxillary plane and maxillary occlusal plane, canine angle to the midline, lateral incisor, central incisor and first premolar, volume of the canine root and dimensions of the lateral incisor would be considered as variables effective on impaction of maxillary canines.
Conclusion: In this study early predictors of impacted canines were identified. In this way, the impaction of maxillary canines can be diagnosed in early stages also with 2D radiographs like panoramic images and the optimal timing of intervention can be identified.