Neoadjuvan kemoterapi alan lokal ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinde histopatolojik cevabın ve prognostik belirteçlerin sağkalımla korelasyonu
Özet
Akciğer kanserlerinin kadın ve erkeklerde kanserden ölümlerin en sık nedenidir. Küçük
hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) tüm akciğer kanserlerinin %80-85’ini
oluşturmaktadır. KHDAK’lerinin yaklaşık üçte biri lokal ileri evrede (evre III) tanı alır.
Evre III heterojen hasta grubunu kapsar. Bu nedenle tedavisi en tartışmalı olan gruptur ve
halen definitif tedavide standardize bir yaklaşım yoktur. Bu çalışmada neoadjuvan
kemoterapi almış olan evre III KHDAK hastalarında neoadjuvan tedavi yanıtlarının
belirlenmesi ile, prognoza katkısı ile ERCC1 ve RRM1 ekspresyonunun tedavi yanıtı ve
prognozla ilişkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir.
Bu çalışmaya Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi (BÜTF) Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’nda
2003-2013 yılları arasında Evre III KHDAK tanısıyla neoadjuvan kemoterapi alıp Başkent
Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Bölümü tarafından opere edilmiş 27 hasta dahil
edildi. Neoadjuvan platin alan hastaların akciğer biyopsi dokularında ERCC1 ve
gemsitabin alan hastaların biyopsi materyallerinde RRM1 protein ekpresyonu
immünohistokimyasal yöntemle değerlendirildi. İlk tanı anından lokal ya da uzak metastaz
gelişene kadar geçen süre hastalıksız sağkalım (HSK), ölüme kadar geçen süre genel
sağkalım (GSK) olarak değerlendirildi. Neoadjuvan kemoterapi alan hastaların HSK ve
GSK süreleri hesaplandı. Ayrıca ERCC1 ve RRM1 ekspresyonlarının patoljik yanıt ve
sağkalım arasındaki ilişki değerlendirildi.
Yaşları 45 ile 75 arasında değişen 1 (%3,7) kadın ve 26 (%96,3) erkek hasta çalışmaya
alındı. Medyan yaş 59 (45-75) idi. Hastaların 14 (%51,9)’una lobektomi, 13 (%48,1)’ine
pnömonektomi, uygulandı. TNM evreleme sistemine göre 19 (%70,4)’ü evre IIIA, 8
(%.29,6)’sı evre IIIB idi. Hastaların hepsi neoadjuvan platin bazlı kemoterapi aldı.
Hastaların 13 (48,1)’i adjuvan platin bazlı KT aldı, sadece 3 (%11,1) hasta postoperatif RT
aldı. Hastaların 15 (%55,6)’sında takiplerinde nüks tespit edildi. Ortanca takip süresi 36
aydı. Takipte 14 hasta ex oldu. Tüm olgulara ilişkin ortalama hastalıksız sağkalım 26.6
aydı. Ortalama genel sağkalım ise 48 ay bulundu (Şekil 4). Evre IIIA ve IIIB açısından
bakıldığında HSK (p=0,379) ve GSK (p=0,69) açısından anlamlı fark bulunmadı.
Hastaların 16 (%59,3)’ünde neoadjuvan KT sonrası cerrahi patoloji materyallerinde viabl
tümör oranı %10’nun ve altında, 11 (%40) hastada ise viabl tümör oranı %10’nun üstünde
iv
bulundu. Bu açıdan da değerlendirildiğinde HSK (p=0,16) ve GSK (p=0,097) farkı
saptanmadı. Adjuvan kemoterapi alan hastalarda almayanlara göre HSK (p=0,846) ve GSK
(p=0,6) farkı yoktu.
ERCC1 ekspresyonu açısından değerlendirildiğinde, düşük ERCC1 ekspresyonu olan
grupta hayatta kalan hasta sayısı daha fazla olmasına rağmen düşük ERCC1 ekspresyonu
olan hastalarla yüksek ERCC1 ekspresyonu olan hastalar arasında sağkalım farkı
saptanmadı (HSK için p=0,99 ve GSK için p=0.18). Gemsitabin direncini gösteren RRM1
yüksek ekpresyonu olan hastalar da düşük ekspresyon olan hastalar ile benzer sağkalım
oranlarına sahipti (HSK için p=0,18, GSK için p=0,9).
Sonuç olarak çalışmamızda neoadjuvan kemoterapi alan evre III KHDAK’li hastalarda
HSK ve GSK süreleri genel verilere göre daha uzun bulundu. Yayımlanmış çalışmaların ve
küçük ölçekli de olsa çalışmamızın sonuçları yakın gelecekte özellikle evre IIIA ve uygun
evre IIIB KHDAK’li hastalarda neoadjuvan kemoterapinin standart yaklaşım olarak
uygulanabileceğini düşündürmektedir. Sisplatin ve gemsitabin tedavisi açısından prediktif
markerlar olan ERCC1 ve RRM1 ile tedavi yanıtı ve sağkalım arasında anlamlı ilişki
bulunmadı. Bu hasta sayımızın az olması ve tam yanıtsız hasta popülasyonumuzun
olmaması ile ilişkili olabilir.