Üst yüz nörotoksin uygulamalarında farklı kalınlıklarda iğne kullanımının ağrı, morluk ve finansal açıdan etkileri randomize kontrollü tek kör çalışma
Özet
Fasiyal plastik cerrahide nörotoksin uygulamaları tüm dünyada en çok yapılan cerrahi dışı kozmetik uygulamadır. Yüze botulinum toksin uygulamaları transkutanöz enjeksiyon ile yapılmakta olup işlem için sıklıkla 30 gauge (G) kalınlıkta insülin enjektörleri kullanılmaktadır. Bu enjektör ulaşılabilirlik açısından kolay olduğu ve görece daha uygun fiyatlı olduğundan tercih edilmektedir. Fakat 30 G gibi oldukça ince iğneli enjektörlerle bile hastalar işlem sırasında ağrı duyabilmektedir. Bazen de işlem sırasında ciltteki ince damarlar yaralanabilmekte, kanama ve nadiren hematom oluşabilmektedir. Aynı zamanda bu enjektörlerin uçlarında bulunan ölü boşluğun her uygulamada bir miktar ürünün boşa harcanmasına neden olduğu düşünülmektedir.
Günümüzde yüze kozmetik botulinum toksin enjeksiyonları için oldukça ince, 34 gauge iğneler üretilmektedir. Bu iğnelerle hastaların işlem sırasında daha az ağrı duyabileceğinden ve ekimoz gibi enjektör iğnesinin travmasına bağlı istenmeyen durumların azaltılabileceğinden bahsedilmektedir.
Botulinum toksin uygulanmasında karşılaşılan bir diğer istenmeyen durum da enjektörlerin uç kısmında bulunan ölü boşluk nedeniyle her uygulamada bir miktar ürünün çöpe gitmesidir. Günümüzde bu durumu ortadan kaldırmak için uç kısmında ölü boşluk içermeyen enjektörler (low dead space injector= LDSI) üretilmiştir.
Çalışmamızda kozmetik amaçlı üst yüz nörotoksin uygulamalarında 34 gauge iğne ve LDSI birlikte kullanımının, 30 gauge kendinden konnektörlü insülin enjektörüyle kullanımına göre hastaların hissettiği ağrı, oluşan ekimoz ve ölü boşluk hacminden dolayı oluşan kayıp ürün açısından farklılık gösterip göstermediğini araştırdık.
Hastalar randomize ederek hastaların yarısının sağ yüzü, yarısının sol yüzü çalışma tarafı olarak belirlendi ve 34 gauge iğne + LDSI ile botulinum toksin uygulaması yapıldı. Kontralateral yüz yarımı ise kontrol grubu olarak belirlenip 30 gauge kendinden konnektörlü insülin enjektörü ile işlem yapıldı. Hastalar hangi yüz yarımlarının çalışma tarafı hangi yüz yarımlarının kontrol tarafı olacağı konusunda kör bırakıldı.İşlem sonucunda ağrı açısından hastaların sağ ve sol yüzlerini frontal, glabellar ve periorbital olmak üzere üç bölge üzerinden Visual Analog Skala (VAS) kullanarak skorlamaları istendi. Ekimoz için her hasta işlem sonrası ilk gün kontrolde muayene edilerek 0: ekimoz yok, 1: çapı <5 mm ekimoz, 2: çapı >5 mm ekimoz ya da hematom olarak skorlandı. Ölü boşlukta bırakılan ürün miktarının belirlenmesi için her hastaya açılan enjektörler kontralateral tarafta aynı bölge için kullanılan enjektörlerle kıyaslandı. Ölçüm mikrohassas teraziler kullanıldı. İçinde; enjekte edilebilecek tüm ürünün enjekte edildiği düşünülen, kullanılmış enjektörlerin ağırlığından darasının çıkarılmasıyla ölü boşlukta kalan ürün gram açısından değerlendirildi.
İşlem yapılan her üç bölgede, hastaların çalışma tarafında (34 gauge +LDSI) kontrol tarafına (30 gauge kendinden konnektörlü insülin enjektörü) göre anlamlı derecede daha az ağrı olduğu görüldü (p<0.05). Ekimoz açısından çalışma tarafında frontal ve periorbital bölgelerde anlamlı derecede daha az ekimotik olay yaşanırken (p<0.05) glabellar bölgede çalışma ve kontrol taraflarında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Boşa harcanan ürün miktarı açısından çalışma tarafında, her üç bölge için de, kontrol tarafına göre anlamlı derecede daha az ürün kaybı yaşandı (p<0.05).
Sonuç olarak üst yüz botulinum toksin uygulamasında 34 gauge iğne ve LDSI kullanımı, geleneksel 30 gauge kendinden konnektörlü insülin enjektörü ile yapılan uygulamaya göre hastalar açısından daha konforlu olup, ekimotik olaylar açısından daha güvenilir ve finansal açıdan daha verimli uygulama yapmaya fırsat verebilir.Botulinum toxin applications in facial plastic surgery are the most common non-surgical cosmetic applications globally. Facial botulinum toxin applications are performed by transcutaneous injection. 30 gauge (G) insulin syringes are one of the most common syringe type while applying facial toxin globally because of their affordable price and easy access. However, even with very fine needles such as 30 G needles, patients may feel pain during the procedure. Very thiny vessels under the skin may be injured during the procedure and may cause bleeding as well. At the same time, it is thought that the dead space at the tip of syringes causes a level of product wastage in each application.
34 gauge needles, which are 14% thinner than 33 G needles, are recently produced for cosmetic botulinum toxin injections to the face. It is mentioned that with these needles, patients may feel less pain during the procedure and undesirable conditions such as ecchymosis due to the trauma of the needle can be reduced.
Another undesirable situation encountered during the application of botulinum toxin is that a level of product wastege in each application due to the dead space at the tip of the syringe. Syringes with low dead space (low dead space injector = LDSI) have been produced to eliminate this situation.
In our study, we investigated whether the use of 34 gauge needle and LDSI together in cosmetic upper face neurotoxin applications differs from the use of a 30 gauge self-connecting insulin syringe in terms of pain felt by patients, ecchymosis and lost product due to dead space volume.
Patients were randomized with a computer based system. Patients’ faces were split into right and left halves for the application of botulinum toxin. The right face of half of the patients and the left face of the remaining half were determined as the study side, and the contralateral half face was determined as the control side. Botulinum toxin was applied with a 34 gauge needle + LDSI to the study side and with 30-gauge self-connecting insulin syringe to the contol side. Patients were blinded to which face halves would be the study side and which facial half would be the control side.At the end of the procedure, the patients were asked to score the right and left faces in terms of pain over the three regions: frontal, glabellar and periorbital, using the Visual Analog Scale (VAS). For ecchymosis, each patient was examined on the first day after the procedure and scored as 0: no ecchymosis, 1: ecchymosis <5 mm in diameter, 2: ecchymosis or hematoma >5 mm in diameter. In order to determine the amount of product left in the dead space, the injectors opened for each patient were compared with the injectors used for the same area on the contralateral control side. For measurements as micrograms, high precision closed caged scales were used. The product remaining in the dead space was evaluated in grams by subtracting the tare from the weight of the used syringes, which were thought to have injected all the product that could be injected.
In all three treated sites, there was significantly less pain on the study side (34 gauge +LDSI) than on the control side (30 gauge self-connecting insulin injector) (p<0.05). In terms of ecchymosis, there were significantly fewer ecchymotic events in the frontal and periorbital regions on the study side (p<0.05), but no significant difference was found in the glabellar region (p>0.05). In terms of waste product, there was significantly less product loss on the study side than the control side in all three regions (p<0.05).
As a result, the use of a 34-gauge needle and LDSI in upper-face botulinum toxin application is may be more comfortable for patients, may provide a more reliable application in terms of ecchymotic events and may assure more efficient application financially than the application with a traditional 30-gauge self-connecting insulin injector.