The Role of Lobbying Activities During the EU Membership Process of Turkey
Özet
Decision-making in democratic systems is an open process. It is a process in which
before decisions are made, public authorities learn the opinions and views of relevant parties
and find a way to compromise. The parties affected by the decisions will try to influence the
authorities in line with their interests. These activities, called lobbying, have become an
important part of the political culture in modern democratic countries. The aim is to influence
the political mechanism in decision-making processes. These structural features in democratic
systems are also reflected in the structure of the European Union (EU).
Turkey is a unique example for one of the longest membership processes a country has
had to the EU and the role of lobbying is valuable in terms of introducing Turkey throughout
this process. Lobbying is based on an ethical framework in the EU and transparency is essential.
Contrary to this, in Turkey, lobbying activities have not been placed in an official framework
nor a legal basis and it is an informal field. Examining the role of lobbying and how it is socially
constructed in this relationship accordingly with interests and as a result of interactions, will
help to better understand some of the EU's criticisms of Turkey and Turkey’s deficiencies in
this area. It would not be correct to attribute the current point of Turkey-EU relations entirely
to lobbying, but despite this long-standing relationship with ups and downs, both sides do not
give up on each other and examining the role of lobbying will bring a different perspective to
their relations.
Demokratik sistemlerde karar alma mekanizması açık bir süreçtir. Alınacak kararlar
öncesinde ilgili tarafların konu ile ilgili düşüncelerini öğrenmek, görüşlerini almak ve uzlaşma
yolu bulmak kamu otoritelerinin izlediği bir yoldur. Çıkacak kararlardan etkilenecek taraflar da
kendi çıkarları doğrultusunda otoriteleri etkilemeye çalışırlar. Lobicilik olarak adlandırılan bu
faaliyetler, çağdaş demokratik ülkelerde siyasi kültürün önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu
faaliyetler karar alma süreçlerinde siyasi mekanizmayı etkilemeyi amaçlarlar. Demokratik
sistemlerdeki bu yapısal özellikler Avrupa Birliği’nin (AB) yapısına da yansımıştır.
Türkiye (TR), AB’ne en uzun üyelik süreci olan ülkeler arasında eşsiz bir örnektir ve
bu süreçte tanıtımı açısından lobiciliğin rolünün değerli bir yeri vardır. Lobicilik AB’de etik ve
yasal bir çerçeveye oturtulmuştur, şeffaflık esastır. Türkiye’de ise lobicilik faaliyetleri resmi
bir çerçeveye oturtulmamıştır, düzensiz yapılmaktadır ve gayri resmi bir alandır, etik bir
çerçevesi çizilmemiştir. Etkileşimler sonucunda tarafların çıkarlarına göre sosyal olarak inşa
ettiği bu karşılıklı ilişkide lobiciliğin rolünü incelemek AB’nin TR’ye yönelik bazı
eleştirilerinin daha iyi anlaşılmasına ve TR’nin bu alandaki eksiklerinin görülmesine yardımcı
olacaktır. Türkiye ile AB ilişkilerinin geldiği noktayı bütünüyle lobiciliğe bağlamak doğru
olamaz, ancak uzun süredir devam eden bu inişli çıkışlı ilişkiye rağmen iki taraf da birbirinden
vazgeçmemektedir ve lobiciliğin rolünün incelenmesi buna bir farklı bir boyut katacaktır.