Resistin düzeyinin sol ventrikül diyastol sonu basıncı ve koroner arter hastalığı ile ilişkisi
Özet
Resistin birçok çalışmada ateroskleroz, koroner arter hastalığı (KAH) ve kalp yetersizliği ile ilişkisi irdelenmiş, sisteinden zengin bir peptittir. Literatür incelendiğinde serum resistin düzeyleri ile sol ventrikül diyastol sonu basıncı (SVDSB) ilişkisini ele alan çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızın birincil amacı; resistin düzeyi ile invaziv ölçülen bir parametre olan SVDSB’nın tahmin edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesidir. Çalışmamızın ikincil amaçları resistin düzeyi ile KAH ciddiyeti, karotid intima-media kalınlığı (KİMK) ve ekokardiyografik diyastolik disfonksiyon parametreleri arasındaki ilişkinin irdelenmesidir. Çalışmaya klinikte invaziv koroner anjiyografi (KAG) endikasyonu konulan, diyabetik olmayan 128 hasta dahil edilmiştir. Çalışmadan övolemik olmayan hastalar, diyabet, insülin direnci, akut koroner sendrom, ciddi kapak hastalığı, kreatinin yüksekliği, obezite, aktif enfeksiyon, malignite tanısı olan hastalar dışlanmıştır. Ciddi KAH en az bir koroner arterde ≥%50 darlık olması olarak tanımlanmıştır. Resistin düzeyleri ELISA yöntemiyle KAG öncesi ölçülmüştür. Koroner arter hastalığı ciddiyeti Gensini skoru ile, SVDSB sol kalp kateterizasyonu sırasında ölçülmüştür. Ekokardiyografik değerlendirme KAG uygulamasından ± 12 saat zaman aralığında yapılmıştır. Hastaların yaş ortalaması 59.0±12.5 yıl ve 85 (%66.4)’i erkekti. Koroner anjiyografi sonuçlarına göre 60 hasta (%46.9) ciddi KAH grubuna, 68 hasta (%53.1) ciddi KAH olmayan gruba alındı. Ortalama SVDSB, ciddi KAH ve ciddi KAH olmayan grupta benzerdi (19.1 ± 8.0 mmHg, 18.2 ± 7.2 mmHg, sırasıyla, p=0.480). Gruplar arasında resistin düzeyleri açısından fark saptanmadı (ciddi KAH grubunda 2626.2 ± 1513.3 pg/ml, ciddi KAH olmayan grupta 3031.9 ± 1638.6 pg/ml, p=0.154). Karotid intima-media kalınlığı ile gruplar arasında anlamlı fark saptandı (ciddi KAH grubunda 0.99 ± 0.34 mm, ciddi KAH olmayan grupta 0.7 ± 0.19 mm, p=0.000). Serum resistin düzeyleri ile atım oranı (EF) (r=0.110, p=0.228), SVDSB (r=-0.045, p=0.627), KİMK (r=0.082, p=0.457), yaş (r=-0.056, p=0.535), Gensini skoru (r=-0.091, p=0.328) arasında anlamlı ilişki saptanmadı. Resistin düzeyleri ve KİMK arasında hipertansif hastalarda (r=0.282, p=0,041) ve ciddi KAH grubunda (r=0.485, p=0.002) anlamlı ilişki saptandı. Resistin
düzeyleri ile ekokardiyografik diyastolik disfonksiyon parametreleri arasında anlamlı ilişki
saptanmadı. Gensini skoru ile PW doku Doppler ile lateral ve septal duvar e’ hızları
ortalaması (r=-0.364, p=0.000), mitral E dalga hızının PW doku Doppler ile ölçülen lateral
ve septal duvar e’ dalga hızı ortalamasına oranı (r=0.251, p=0.012), renkli doku Doppler
ile elde edilen tüm duvarların e’ dalga hızı ortalaması (r=-0.450, p=0.000), mitral E dalga
hızının renkli doku Doppler ile ölçülen tüm duvarlar e’ dalga hızı ortalamasına oranı
(r=0.486, p=0.000), sol atriyum hacim indeksi (SAHi) (r=0.232, p=0.038) ve
izovolümetrik gevşeme zamanı (İVGZ) (r=0.336, p=0.001) arasında istatistiksel anlamlı
ilişki saptandı. Atım oranı bozulmamış (EF ≥ 40) olan hastalarda ekokardiyografide
diyastolik disfonksiyon parametreleri ile Gensini skoru arasındaki ilişki
değerlendirildiğinde, mitral E dalga hızının renkli doku Doppler ile ölçülen tüm duvarlar e’
dalga hızı ortalamasına oranı (r=0.327, p=0.006), PW doku Doppler ile lateral ve septal
duvar e’ hızları ortalaması (r=-0.351, p=0.001), renkli doku Doppler ile elde edilen tüm
duvarların e’ dalga hızı ortalaması (r=-0.355, p=0.002) ve mitral E/A oranı (r=-0.203,
p=0.044) arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişki saptandı.
Sonuç olarak resistin düzeyi ile SVDSB, KİMK, KAH ciddiyeti, EF ve ekokardiyografik
diyastolik disfonksiyon parametreleri arasında ilişki saptanmamıştır. Hipertansif ve ciddi
KAH hastalarında resistin düzeyi KİMK açısından belirteç olarak kullanılabilir. Resistinin
klinik kullanımında etkinliğini belirlemek amaçlı diyabetik ve EF’si düşük olan hastaları
da içeren daha geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Resistin is a cysteine-rich peptide evaluated in several studies to search its relationship
with atherosclerosis, coronary artery disease (CAD) and heart failure. There is no data in
the literature about the relationship between serum resistin levels and left ventricular enddiastolic
pressure (LVEDP). The primary endpoint of this study is to evaluate the
association between resistin levels with LVEDP. Secondary endpoints of this study are; to
evaluate the relationship between resistin levels and severity of CAD, carotid intima-media
thickness (CIMT), echocardiographic diastolic dysfunction parameters.
One hundred and twenty-eight nondiabetic patients with the indications of invasive
coronary angiography (CAG) were included in the study. Patients with hypervolemia,
diabetes mellitus, insulin resistance, acute coronary syndrome, severe valvuler disease,
high creatinine, obesity, active enfection, malignity were excluded from the study. Severe
CAD is defined as ≥ 50% stenosis in at least one of major coronary arteries. Serum resistin
levels were measured by ELISA method before CAG. Severity of CAD was evaluated by
Gensini score and LVEDP was measured during left heart catheterization.
Echocardiographic evaluation was performed in the range of ± 12 hours from the time of
CAG.
Mean age of the study population was 59 ± 12.5 and 85 (66.4%) were male. After CAG, 60
patients (%46.9) had severe CAD, whereas 68 patients (53.1%) did not have severe CAD.
The mean LVEDP’s were similar for patients with and without severe CAD (19.1 ± 8.0
mmHg vs 18.2 ±7.2 mmHg, respectively, p=0.480). Serum resistin levels also did not
differ between the groups (2626.2 ± 1513.3 pg/ml for patients with severe CAD and
3031.9 ± 1638.6 pg/ml for those without severe CAD, p=0.154). There were statistically
significant difference between groups with respect to CIMT (0.99 ± 0.34 mm for patients
with severe CAD and 0.7 ± 0.19 mm for those without severe CAD, p=0.000). Serum
resistin levels were not significantly correlated with ejection fraction (EF) (r=0.110,
p=0.228), LVEDP (r=-0.045, p=0.627), CIMT (r=0.082, p=0.457), age (r=-0.056, p=0.535)
and Gensini score (r=-0.091, p=0.328). However there were statistically significant
correlations between resistin levels and CIMT in hypertensive patients (r=0.282, p=0,041)
and patients with severe CAD (r=0.485, p=0.002). There were no significant correlation
between resistin levels and echocardiographic diastolic dysfunction parameters. Gensini
score was correlated with average e’ velocity of lateral and septal wall gained by PW
Doppler (r=-0.364, p=0.000), ratio of mitral E wave to average e’ velocity of lateral and
septal wall gained by PW Doppler (r=0.251, p=0.012), average e’ velocity of all walls
gained by color tissue Doppler (r=-0.450, p=0.000), ratio of mitral E wave to average e’
velocity of all walls gained by color tissue Doppler (r=0.486, p=0.000), left atrium volume
index (LAVi) (r=0.232, p=0.038) and isovolumetric relaxation time (IVRT) (r=0.336,
p=0.001). In preserved EF patients (EF ≥ 40%), Gensini score was correlated with ratio of
mitral E wave to average e’ velocity of all walls gained by color tissue Doppler (r=0.327,
p=0.006), average e’ velocity of lateral and septal wall gained by PW Doppler (r=-0.351,
p=0.001), average e’ velocity of all walls gained by color tissue Doppler (r=-0.355,
p=0.002) and mitral E/A ratio (r=-0.203, p=0.044).
In conclusion, serum resistin levels were not correlated with LVEDP, CIMT, severity of
CAD, EF and echocardiographic diastolic dysfunction parameters. Resistin levels may be
used as a biomarker in hypertensive and severe CAD patients to evaluate CIMT. Further
studies with larger patient populations including diabetic patients and patients with low EF
are required to predict the value of resistin in clinical use.