Renovasküler hipertansiyon şüphesi olan hastalarda klinik ipuçlarının değerlendirilmesi
Özet
Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden olduğu yüksek kan
basıncı ile karekterize klinik bir durumdur. Kronik böbrek yetmezliğine neden olabilen
önemli bir hastalıktır ve erken teşhis edildiğinde sekonder hipertansiyonun en sık
düzeltilebilme ihtimali olan nedenlerinden biridir. Renal arter stenozu (RAS) teşhisinde
altın standart invaziv ve pahalı olan renal anjiografidir. RAS’nun göstergesi olarak sıklıkla
kullanılan bazı risk faktörleri vardır.
Prospektif çalışmamızın amacı, RVH tanısında, klinik ve labratuvar bulgulardan
hangilerinin daha belirleyici olduğunu bulmaktır. Nihai hedefimiz ise renal anjiografi gibi
invaziv bir işleme sadece bu belirleyici faktörleri taşıyan hastaların maruz kalmasını
sağlamaktır.
Çalışmaya hipertansiyon nedeni ile başvuran ve RVH için risk faktörü taşıyan 184 hasta
dahil edildi. Hastaların 77’si erkek (%42), 107’si kadındı (%58)(ortalama yaş:53.5 ± 14).
Tüm hastalara üç boyutlu kontrastlı manyetik rezonans anjiografi (MRA) uygulandı.
Hastalar RAS olanlar ve olmayanlar şeklinde iki gruba ayrıldı. Hastaların demografik
verileri, medikal öyküsü, labratuvar bulguları ve RVH düşündüren risk faktörleri
istatistiksel olarak analiz edildi.
Hipertansiyonlu hastalarımızın %32’sinde RAS saptandı. İleri yaş, düşük vücut kitle
indeksi, yüksek serum kreatinin seviyesi, proteinüri, diabetes mellitus ve kronik böbrek
hastalığı varlığı, RVH için önemli risk faktörleri olarak bulundu. Logistik regresyon analizi
ile RVH için bağımsız risk faktörü olarak sadece korener arter hastalığı öyküsü ile renal
asimetri varlığı saptandı.
Sonuç olarak, ayrıntılı öykü alınması ve böbrek boyutunun değerlendirilmesi hipertansiyon
hastaları için büyük önem taşımaktadır. Koroner arter hastalığı ve böbrek boyutları
arasında 1.5 cm’den büyük fark, RVH’nun güçlü birer göstergesi olabilir.
Renovascular hypertension (RVH) is a clinical situation characterized by high blood
pressure in the presence of the renal artery(ies) stenosis (RAS). It is a very important
disorder that could cause chronic renal failure and is also the most common yet correctable
cause of secondary hypertension if diagnosed early. The gold standard for diagnosing RAS
is renal angiography which is invasive and costly. There are numerous, commonly used
risk that are factors indicative of RAS.
The aim of our prospective study is to find which clinical and laboratory signs are more
determinant in the diagnosis of RVH. The end goal is to have only the patients presenting
these determinant factors go through the invasive procedure of renal angiography.
The study included 184 patients who were admitted due to hypertension and presented risk
factor(s) for RVH. Of these patients, 77 were male (42%), 107 were female (58%) (mean
age ± SD: 53.5 ± 14). All patients were performed three-dimensional time-of-flight
Magnetic Resonance Angiography (MRA) with phase-contrast. Patients were divided into
two groups as with or without stenosis. Statistical analysis was performed on the following
study attributes: patient demographics, medical history, laboratory values, and risk factors
for RAS.
RVH was found in 32% of patients with hypertension. The following were found as
significant risk factors for RVH; advenced age, low body mass index, high serum
creatinine level, presence of proteinuria, in patients with diabetes mellitus, and chronic
renal disease. Only the presence of renal asimetry and the history of coronary artery
disease were found to be independent clinical predictors of RVH based on logistic
regression anaylysis.
In conclusion, detailed patient history and kidney size evaluation hold a great deal of
importance for hypertension patients, as coronary artery disease and a difference in renal
size more than 1.5 cm could be strong indications of RVH.