Başkent Üniversitesi Ankara hastanesi'ne 1998-2006 yılları arasında başvuran istemli erişkin zehirlenmelerinin değerlendirilmesi
Abstract
Son yıllarda özellikle intihar girisimi sonucu olusan zehirlenme olguları Türkiye gibi
gelismekte olan ülkelerde artmaktadır. Ulasılması kolay olduğu için en çok tercih edilen
ilaçlar ise analjezikler ve antidepresanlardır. Bu çalısmanın amacı Ocak 1998 - Aralık 2006
yılları arasında intihar girisimi nedeniyle hastaneye basvuran hastaların değerlendirilmesidir.
Baskent Üniversitesi Klinik Arastırma ve Etik Kurulu (KA.06/175) onayı alındıktan sonra
Ocak 1998 - Aralık 2006 tarihleri arasında zehirlenme veya intihar girisimi nedeniyle
hastaneye basvuran 460 ardısık hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi.
Zehirlenme olgularının %54’ü 18-30 yaslarındaki kisilerde, %75’i kadınlarda görülmüstür.
Hastaların yas ortalaması 32.7 ± 12.8’dir. Basvuranların %93’ü ASA Ι olarak kaydedilmistir.
En fazla (%50) analjezik, ikinci sıklıkta (%23) antidepresan ilaçlarla zehirlenme tespit
edilmistir. Hastaların ASA sınıfları yükseldikçe ilaç tercihleri kullanmakta oldukları
tedavilere yönelmektedir. Olguların %41’i sigara, %44’ü alkol kullanmaktadır. Olguların
%76’sı acil servise zehirlenmeden sonraki 1-2 saat içerisinde ulasmıstır. Psikiyatri
konsültasyonu sonrası %42’sine depresyon, %26’sına ise anksiyete bozukluğu tanıları
konulduğu görülmüstür. Sadece %77’si için zehir danısma merkezine basvurulmustur.
Analjezik ilaçlarla zehirlenme ile alkol kullanımı ve sigara kullanımı arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir iliski bulunmustur (p=0.02, p<0.001). Hastaneye ulasma süresinin kısa
olması basvurudaki genel durumun iyi olarak değerlendirilmesini etkilemektedir. YBÜ’nde
ortalama kalıs süresi 1.3 ± 1.2 gündür. Sizofren ve paranoid sizofren tanısı konulan vakalarda
daha yüksek intihar deneme sayısı olduğu bulunmustur.
Sonuç olarak, hastaneye intihar girisimi sonucu basvuran zehirlenmelerin en sık genç eriskin
sağlıklı kadınlarda ve en çok analjezik ve antidepresan ilaçlar kullanılarak gerçeklestiği
belirlendi. Zehirlenme nedeniyle hastalar ne kadar erken basvuruda bulunurlarsa ilk
değerlendirme de o denli iyi sonuçlanmaktaydı. Hastanelerin zehirlenmelerle ilgili daha
sistematik ve düzenli kayıt tutması, prospektif multidisipliner çalısmaların yapılması gerektiği
düsünülmektedir.
In developing countries, the self-poisonings’ ratio continues to increase annually. Analgesics
and antidepressant drugs are most preferred agents because of their easement of access. In this
study we aimed to evaluate self-poisonings admitted to Baskent University Ankara Hospital
between January 1998 - December 2006.
After obtaining approval from Baskent University Clinical Research and Ethics Committee,
460 patients admitted due to self-poisoning or suicide between January 1998 - December
2006 were retrospectively studied. Of the 460 self-poisonings, %54 were between 18-30
years-old and 75% were female. Patients mean age was 32.7 ± 12.8. Ninety three percent of
patients were evaluated as ASA Ι. As a causing agent, most frequently analgesics (50%) and
then antidepressant drugs (23%) were used. Patients prefer their ongoing medications as their
ASA status rise. Seventy six percent of the cases were admitted to hospital within the first 2
hours after ingestion. Majority were not using smoke or alcohol. They had diagnosis of
depression (42%) and anxiety disorder (26%) after psychiatric evaluations. There was a
statistically significant relation between alcohol usage, smoking and preferring analgesics as
intoxicating agent (p=0.02, p<0.001). Average length of stay at ICU was 1.3 ± 1.2 days.
Patients initial evaluation at emergency room was affected by the time of arrival to hospital.
Better initial evaluation correlated with earlier arrival to hospital. Suicidal attempts were
higher at patients with schizophrenia and paranoid schizophrenia.
As a result, the self poisonings admitted to hospital are mostly young adult healthy women
due to using mostly analgesic and antidepressant drugs. Patients initial evaluation at
emergency room was affected good by earlier arrival to hospital. Further prospective
multicenter studies and more accurate records are necessary to collect more reliable data
throughout the country.